Arzu Kubilay - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı

Kendimi ne zaman yalnız hissetsem Kendimi ne zaman işe yaramaz ve aciz hissetsem, aynı hisleri hissettiğim bir anda, eski bir dostun uzun zaman önce söyledikleri gelir aklıma………..
Yüzümü kocaman bir gülümseme sarar……
Bana: 'Kendini her aciz ve işe yaramaz hissettiğinde parmağının ucuna bak,' demişti. O sıra o kadar üzgün ve duygularımın içinde o denli kaybolmuştum ki, kendi sesimi bile tanıyamaz bir halde, çok kısık bir ses tonu ile 'Neden? ' demiştim……
'Çünkü o parmak izlerinden bu yeryüzünde başka hiç kimsede yok,' demiş ve eklemişti.
'Sen özelsin. İnanmazsan parmaklarının ucuna bak.' Birden sanki dirilmiştim.
Evet, ben özeldim. Herkes aslında özeldir. Ama beni o günden sonra diğerlerinden ayıran tek ayırt edici özelliğim -kendimin özel olduğumun- farkında olmamdı.
Hala karamsarlığa düştüğümde, bazen umutsuzluklarla boğuştuğumda o dostumu hatırlar ve parmağımın ucuna, yüzümde büyük bir gülümseme ile bakar ve kendi kendime: 'Sen özelsin. Bunların hepsini atlatırsın,' derim.
Yine aynı dostum bir karar aşamasında olduğum bir gün bana şöyle demişti, 'Önce ne istediğini iyi belirle,' ve eklemişti, 'Sonra o istediğine ulaşmak için ne gerekiyorsa yap! ' Sonra da elini tam üç kez gözlerimin önünde çırpmış ve bana 'Ne oldu şimdi? ' diye sormuştu.
Ben de anlamsız bakışlar ile cevap vermiştim. 'Ne oldu? ' 'Üç saniye hayatından uçtu gitti ve hiçbir şey o üç saniyeyi geri getiremez,' demişti. Ve eklemişti 'Hayatı istediklerine ulaşmak için harca, bir gün arkana dönüp baktığında uçup giden o saniyelerin bomboş bir ömür haline geldiğini görmek istemiyorsan tabii! '
Farkındasın değil mi? Hayatlarımız saniye, dakika, saat dilimlerine bölünmüş, akıp gidiyor.
Ve biz akan bir saliseyi bile geri dönüp tekrar yaşayamıyoruz. Onları geri getiremiyoruz. Aynaya baktığımızda her gün yeni bir beyaz saç telini ve yüzümüzde acımasızca akıp giden dakikaların izini, birer kırışıklık olarak seyrediyoruz.
Peki biz hayattan ne bekliyoruz?
Beklentilerimiz için varımız yoğumuz ile savaşıyor muyuz, zaman denen acımasız düşmanla?
Oysa parmaklarımızın ucuna bakalım bir kez. Sonra da parmaklarımızı üç kez şıklatalım. Orada gördüğümüz parmak izleri bizden başka kimsede yok ve parmaklarımızın ucundan çıkan o ses hayatımızın bomboş geçmiş üç saniyesi oldu, geçti gitti işte.
Biz özeliz, biz yeryüzünde tekiz. O zaman hayattan beklediklerimiz de bize layık olmalı, özel olmalı, ulaşılması için savaşa değer olmalı. Zaman denen canavar galip gelmeden, biz hayattan beklentilerimize ulaşmalıyız ki, Geçip giden zamana rağmen, geriye dönüp baktığımızda kucak dolusu mutluluk ve beklentilere ulaşmanın hazzı ile zaman zaman yüzümüzde kocaman bir gülümse ile nanik yapabilelim. Ellerimizi üç kez çırpalım, hayattan üç saniyemiz silinip gitti işte.
Bugün özel bir insan olan kendin için ne yaptın?
Beklentilerin için bir uğraş, savaş verdin mi?
Yoksa zamanın seni yenmesine seyirci mi kaldın?
Mesela özel eski –yeni bir dostu aradın mı bugün?
Bugün,
Zaman denen sinsi düşmana bir nanik yaptım. Acımasızca akıp gidiyorsun, ama ben seni hissediyorum ve istediğim hiçbir şeyi ertelemiyorum ve istediklerimi elde etmek için hayatla savaşıyorum der gibi mutlu idim. Sen hala ne duruyorsun? Koş telefona, bir dostu ara. Birine mail at. Onu sevdiğini hissettir. Onun mutluluğu ile mutlu ol. Ellerini üç kez çırp ve düşün hayatından üç saniye boş bir sayfa gibi koptu gitti işte. Oysa sen özelsin ve sana layık bir hayatı hak ediyorsunuz. Sana layık mutlulukları hak ettiğin gibi. Bana inanmazsan parmaklarının ucuna bak.çünkü sen özelsin
(KARDEŞLİK İÇİN MEKTUP)