Merhaba...
Ali Zengin. 26 Yasindayim. Yazmayi cok seviyorum. Genellikle duz yazi yazsam da siir de yazmaya calisiyorum.
insanlar guzel sozlerle yakinlik kurarlar, her seyiniz guzel olsun...
Toplam 9 mesaj bulundu
-
organ nakli
12.09.2007 - 12:44Neden Organ Nakli?
Belki de bu konu ile ilgili onlarca makale okudunuz. Ama hiç birinde de içimizi rahatlatacak tamam bu problem de çözüldü rahatlıkla organ nakli caizdir diyemiyorsunuz.
Ama inanın bazı konularda yapıcı ve iş görücü olmak gerekir. Kur’an- ı Kerim’de “ Kim bir insanı yaşatırsa bütün insanlığı yaşatmış gibi olur” deniliyor. İsteyenler Maide süresinde bu ayeti okuyabilirler. Sonra kendilerine yakın hissettikleri islam alimlerinin tefsir kitaplarından iyice araştırmak lazım. Karşılıklı tartışarak işin ucundan tutmak gerektiği için bu elzemdir.
Yazılı ve görsel medyada sürekli ön plana çıkarılıp yayınlanan böbrek nakli ve hastaları üzerine duralım biraz. Tabii şöyle düşünmemek lazım, organ nakli sadece böbrek nakli ile sınırlı değildir. Aksine; kemik iliği, karaciğer, kalp, kalp kapağı, akciğer, pankreas, ince bağırsak ve kornea nakli ile de yepyeni hayatlar yeşertilebilir.
Türkiye de 40 bin böbrek yetmezliği yaşayan insan böbrek bekliyor. Belki de ilerki günlerde bu rakamı arttıracak olan bizleriz. Bu yazıyı okuyan, sessiz kalan çoğunluk... Her şeyiyle organ nakli, a’dan z’ye bütün insanlığa, toplumun en küçük zayıf bireyinden tutunda, gücüyle küçük dağları ben yarattım diyen bireylere kadar olumlu yönde etkisi olacak bir vatansal görevdir.
Bunu hem maddi hem manevi, hem insancıl hem de vicdani açıdan ele alabiliriz. Bu yüzden, bir gazetede okuduğum haberi size aynen aktarmak isitiyorum. “Sağlık Bakanlığı Organ Nakli Ulusal Koordinasyon Kurulu Başkan Yardımcısı ve Organ Nakli Koordinatörleri Bilim Kurulu Başkanı Operatör Dr. Ata Bozoklar, Türkiye'de böbrek bekleyen 40 bin dolayında hasta bulunduğunu ve bir hastanın devlete 5 yıllık maliyetinin 287 bin dolar, 40 bin hastanın ise toplam 8 milyar dolar olduğunu anlatır.”
Lütfen herkes bu açıklamayı bir kere daha okusun. Maddi yönden kimlere yalvarıp, aşağılandığımız küçük düştüğümüz olsa olsa bir asırlık ülkelere yaranmak için neler yaptığımızı zihninizden bir geçirin. Evet, Sayın Dr. Ata Bozoklar’ın açıklamasının devamı ise daha da açıklayıcı, diyor ki Bozoklar;
'Bu 40 bin hastaya şimdi hemen nakil yapılsa ülke her yıl 1 milyar dolar kazanır. Hastaların yaşam kalitesi de artar. Bu nedenle organ bağışı mutlaka artırılmalıdır'
Dedik ya, hem maddi hem manevi...
Bu işin islama ve gelişen tıbba göre izahına gelince, bu biraz bilgi ve yorum gerektiriyor açıkçası. Bunun içinde ilk önce Kur’anı Kerim’deki şu ayetle devam edelim. “ İnsan ölüyor, toprağa gömülüyor. Beden çürüyüp gidiyor.” Bu ayetten de anlaşıldığı gibi ölümden sonra bedenin, diğer bir deyimle vücudun bir önemi yok. Asıl gerçek ruhda gizli. Gömülünce toprağa karışıyoruz. Organ nakline dinen karşı çıkanlar; dirildiğimizde bağışladığımız organların eksikliğini çekeceğimizi düşünürler. Bizim yaratıcımız o kadar büyüktür ki, kullarını tas tamam tekrar diriltmekte hiç zorluk çekmeyeceğine hepimiz bütün kalbimizle inanıyoruz.
Yani bu konuda İslâmiyetin göze aldığı önemli madde, insan hayatının kurtarılmasının hedef alınmış olmasıdır. Çünkü dinin ana ögelerinden birisi de “hayatı muhafaza”dır. Bir kişinin hayatının kurtulmasına vesile olmanın bütün insanları hayata kavuşturmak kadar mühim olduğunu bildiren âyeti yazımızın başında belirtmiştik.
Diğer bir endişe de; nakilden sonra organların yeni bedeninde işlediği günahlardır. Harama bakan gözün cezasını kim çekecek? Kötülük yapan elin suçu kime kesilecek? Aklı selim olan herkes buna şöyle cevap verebilmeli; “ Suçlu olan o organ değil, o kararı veren akıldır.” Böylece, buna dayanılarak gelinen karşı koyumlar, her düşünen tarafından rahatlıkla çürütülebilir.
Üstelik ölmeden önce göz ve böbrek gibi bir organını bağışlayan kimse, bu organlarının öldükten sonra bir hastaya nakledilmesiyle şüphesiz büyük sevaplar kazanacaktır. Çünkü bu sayede başka bir insan sağlığına kavuşmuş, hayata dönmüştür. Böylece zararı olmayan, büyük avantajlı bir yatırımdır diyebiliriz.
Canlı vericinin verdiği organ büyük bir fedakarlıktır. Ölü vericide ki ince ayrıntılar ise Hayrettin Kahraman’a göre şöyledir: “ Halen yürürlükte olan yönetmeliğe göre ölü verici tanımı şöyle yapılmaktadır: 'Beyin ölümü gelişmiş, beyin cerrahisi uzmanı, beyin hastalıkları uzmanı, kalp hastalıkları uzmanı ve narkoz ve yoğun bakım uzmanından oluşturulmuş bulunan beyin ölüm kurulu tarafından onaylanmış, sağlığında organ ve dokularını bağışlamış ya da ailesinden organ bağışı için resmî izin alınmış, dolaşım ve solunumu ancak cihazlara bağlı olarak sürdürülebilen, tıbbî olarak geri dönüşümü mümkün olmayan vaka', 'ölü verici' olarak kabul edilmektedir.
Bazı din adamları beyin ölümü hakkında karar veren uzman doktorlara güven meselesini ortaya çıkarıyor. Bu yüzyılda gelişen tıp gücüne inanmıyorlar. Bu kararı verenin tek kişi değilde bir kurul olduğunu görmüyorlar. Hem sormak gerekir; Bu insanlar hiç doktora gitmiyorlar mı acaba?
Bu sebeple ölü verici sayısının arttırılmasının, ülkemizde organ naklinin yeterli seviyeye gelmesi için bilim adamlarımızca önemle vurgulanmaktadır. Çünkü canlı vericiler yasal olarak, ticari bir piyasa oluşmaması için yakın akrabalarla sınırlıdır. Bu yapılacak bağışlar ülkemizde ve dünyada görülen çoğumuzun farkına varmadığı kargaşayı sukunete, haksızlığı vefa borcuna bile çevirecektir.
İngiltere’nin The Times gazetesinde yer alan bir haberde, organ kaçakçılığının en fazla Hindistan, Türkiye, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde yaygın olduğu kaydediliyor. Yani bunlara tam gelişmemiş ülkele de diyebiliriz.
Türkiye’de, “Organ ve Doku Alınması Saklanması ve Nakli Hakkında Kanun” gönüllülük dışında organların maddî çıkar karşılığı alınıp satılmasını yasaklıyor. Ancak yasal boşluklar yüzünden Türkiye, organ trafiğinin geçiş noktası haline gelmiş durumda ve bu işten birileri büyük paralar kazanabiliyor. Organ naklinde vericinin çok sınırlı, ihtiyaç sahibinin ise çok fazla olması organ mafyasını tetikliyor. Genellikle yoksullar insanlardan 1500-2 bin dolara alınan bir böbrek, ihtiyaç sahibi hastaya 150-200 bin dolardan satılabiliyor.
Görüldüğü gibi bu işe önem versek, kurulacak dernekler ve vakıflar oluşturacakları kriz masaları ile binlerce insanın hayatını da kurtarabilir. Kaçırılan, kaybolduğunun farkına bile varmadığımız sokak çocuklarının hayatlarını kurtarmak bizim elimizde.
Bağışlayacağımız her bir organ ile mafyanın işini daha zorlaştırmak bizim elimizde...
Üçüncü dünya ülkelerine olan utancımız, belki bir organ ile bizi yüzlerine baktırabilecek durumlara getirecek...
Depremlerde yardım için koştuğunu sandığımız uluslararası resmi mafya kurumlarının, kimsesiz çoçukları kaçırıp, içlerini boşaltarak küçük vücutlarını yok etmelerini belki bir organ bağışı önleyecek...
Her gün gözümüzün önünde ölen yüzlerce Iraklı neden ölüyor hiç düşündünüz mü?
Filistinli Zehra’nın ela gözleri niçin çalındı? Her sabah uyandığınızda hiç aklınızdan geçirdiniz mi?
İkram edilen bir bardak çay sonucu iki böbreğini de kaybeden üniversite öğrencisinin suçu neydi acaba? Güven mi yoksa beleşçilik düşüncesi mi?
Sizin ölümünüzden sonra bütün insanlığa bir faydanız olsun, her şey insanca yaşamak ve yaşatmak için...
Unutmayın! ! ! Bu organlara bir gün gelir hepimizin ihtiyacı olabilir...Ali Zengin
-
necip fazıl kısakürek
25.03.2007 - 07:55kesinlikle yazdiklarim da ve yazacaklarimda etkisi olan buyuk bir yazar.
Toplam 2 mesaj bulundu
cok yogun duygusu olan O, duygu ile yazarligi iyi empoze eden de O
tesekkurler,.......
O oo bir gönül dostu...
O o bir kristal...
O bir kalp...
O bir yazar...
O harika şiirlerin şairi...
O bir KRiSTAL KALPLER ÜYESİ...
HOŞGELDİNİZ...
Toplam 2 mesaj bulundu