Ali Rıza Kars Antoloji.com

Ali Rıza Kars, 1952 yılında, Bahadın’da doğdu. Erkek Sanat Enstitüsü Torna - Tesviye Bölümünü, Goethe Institut ve Gazi Eğitim Almanca Bölümünü bitirdi. Üç yılı Almanya’da olmak üzere, atölye ve fabrikalarda işçi olarak çalıştı. Kamu kuruluşlarında idari işler, eğitim, halkla ilişkiler konularında yöneticilik yaptı. Şiire, ortaokuldayken, halk şiiriyle başladı ve bu şiirlerinde Kaptanî mahlasını kullandı. İki yüzün üstünde gazete ve edebiyat dergilerinde şiirleri ve yazıları yayımlandı. Ankara Yerel Haber Gazetesinde edebiyat ve sanatla ilgili Köşe Yazıları yazdı.
Halen, Yenimahalle Gazetesinde Yazarlık ve Sanat Yönetmenliği yapmaktadır.
Dünya Yazarlar Birliği PEN, Türkiye Yazarlar Sendikası TYS, Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği BESAM üyesidir.
1999-2000 ve 2009-2010 yıllarında Edebiyatçılar Derneği yönetiminde; 2003-2004 yıllarında Başkan Yardımcısı olarak, Kültür Bakanlığı Telif Hakları ve Korsan Yayınlar Komisyonunda; 2009-2011 yıllarında ise Sanat Kolu Başkanı olarak Sanat Kurumunda görev yaptı.
Bartın Belediye Başkanlığı Hasan Bayrı şiir yarışmasında; Hacıbektaş Belediye Başkanlığı şiir yarışmasında; Güncel Sanat Dergisi Kaygusuz Abdal şiir yarışmasında; Sanat Kurumu; tiyatro ve resim, heykel, baskı resim, seramik, fotoğraf gibi plastik sanat dallarında Yılın Sanatçısı Seçici Kurullarında; seçici kurul üyeliği yaptı.

Ali Rıza Kars’ın Yayımlanmış Kitapları:
..

Devamını Oku
  • Işık German Ersoy
    Işık German Ersoy 20.02.2022 - 23:27

    Sayın Ali Rıza Kars
    << DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN >>
    - Ayrıca sizi sitemizdeki bu saygın gruplarımızda görmek dileklerimizle esen kalın.
    * Antoloji Yetkili Şairleri * Evrensel Sanatçılar * Şarkı Sözü Yazarları *
    * Çağdaş Şairler * Gizler Dünyası * Özgür Şair-Yazarlar * Antoloji Üyeleri *

  • Hüsamettin Sungur
    Hüsamettin Sungur 20.02.2022 - 05:07

    DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN
    Yüzünüzden gülücükler eksik olmasın

  • Işık German Ersoy
    Işık German Ersoy 21.11.2017 - 22:23

    Şair arkadaşımız Sn. Ali Rıza Kars

    ** DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN...**

    - Ayrıca sizi'de bu saygın gruplarımızda görmek dileklerimizle esen kalın.

    * Antoloji Sitesi Yetkili Şairler Grubu *
    * Antoloji.Com Çağdaş Şair Yazarlar Birliği *
    * Evrensel Sanatçılar Birliği ESB *
    * Özgür Şair-Yazarla ...

Toplam 17 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR


Toplam 8 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR
  • Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz?

    25.10.2021 - 23:25

    Uçurumsan akarsu
    Işıksan pervaneyim
    Ne kadar derin düşsem
    O kadar şelaleyim

    HAYVANLAR VE DOĞA

    19.yy’da başlayan Hayvanları Savunma Hareketi; yaklaşık kırk yıldır; Almanya, Hollanda, Fransa, Amerika, İngiltere, Norveç ve Rusya gibi birçok ülkede gelişerek devam eden hayvan özgürlüğü hareketiyle; dinamik ve politik bir güç kazanmıştır.
    Tüm canlıların geleceğinin birbirine bağlı olduğu düşünüldüğünde, hayvanlara yapılan kötülüklerin, onların yaşamlarını olumsuz etkileyen tüm davranışların, birer bumerang olduğunu söylemek gelecekteki olabileceklerin yanında az bile kalır. Hiçbir türün yaşamını diğerinden tam olarak soyutlamak mümkün değildir.
    Hayvanlar yok edilirken, insan yaşamı için gerekli ekosistemleri ve doğal yaşam alanları da yok edilmektedir. Aynı şey bitkiler için de geçerlidir.
    Bu olumsuz gidişin önüne, hayvan veya bitki tüm canlılara saygı duyarak ve tüm türlerle, doğal yaşamla uyumlu ilişkiler kurularak geçilebilir.
    İnsan, hayvan ve dünya özgürlüğü mücadeleleri birbiriyle ayrılmaz bir şekilde ilintilidir.
    Gezegenimizi tehdit eden tür kıyımını önlemeye çalışmak; geleceğimizi kurtarmaya çalışmaktır.

    Hayvanlara gereksiz acı verilmemesi gerektiğini, onlara acı verilmesi ya da onların ölmesi gerekiyorsa bunun insani bir biçimde yapılması gerektiğini ileri süren görüşler; hayvana işkenceyi önleme yolunda bir çaba ve iyi niyet göstergesi olarak düşünülse de ulaşılması gereken hedef değildir…

    Peter Singer’ın, 1983’te basılan The Case for Animal Rights -Hayvan Hakları Meselesi- kitabının okura ulaşmasıyla Hayvan hakları felsefesi yaygınlaşmaya başlamış ve günümüzde; hayvanların da insanlar gibi hissetme yetenekleri olduğu; kargalar, şempanzeler, kediler, köpekler, yunuslar ve bazı diğer hayvanların, kendini bilme ve geleceği algılama gibi kompleks mental yeteneklerle donatıldığı bilinmektedir. Düşünebilme ve konuşabilme yetilerine sadece insanların sahip olduğuna dair argümanlar; hayvanlar hakkında yeterli birikime ulaşamamış insanların yanılsamalarından; bilimsel bir temele dayandırılamayan düalist düşüncelerinden öteye geçebilecek gibi değildir…

    Ülkemizdeki Hayvanları Savunma Hareketi sistematik bir sosyal eleştiriden yoksundur ve duygusallıktan öteye geçemeyen hayvan severlik hareketi olarak devam etmektedir.
    Kötü insanları hayvanlara benzetmek büyük bir yanılgı ve bilmeden doğaya zarar vermektir...
    Ustaların bile, kötü insanları, yılana, çıyana, danaya, köpeğe ve diğer hayvanlara benzeterek, "Yılanın başı küçükken ezilmeli", “Elleriniz çoban köpekleri gibi aptal olsun.” Elleriniz ve Yalana Dair/ Nazım Hikmet, “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyerek yaşattığınız yılanların, bir sonraki hedefi siz olursunuz.” Aziz Nesin, “Celladını kurtarıcısı olarak gören bir toplum, kasabın bıçağını yalayan aptal danaya benzer.” Karl Marx örneklerinde olduğu gibi özü yanlış, sözde özdeyişlerin, isteyerek veya istemeyerek; bilerek veya bilmeyerek, insanlarda alttan alta doğa düşmanlığı yarattığını düşünerek ekoloji ve hayvan hakları perspektifinden baktığımızda birçok düşünürün, entelektüelin, şairin ve yazarın; türcü ve tutucu tavırlar sergilediğini, görebiliyoruz…
    Herkesin kendi günahını kendisi çekmesi gerekmez mi? Neden kötü insanların günahları köpek, dana, yılan, çıyan gibi hayvanlara yükleniyor?
    “İnsanlar hayvanları katletmeye devam ettikçe birbirlerini öldürmeye de devam edecekler.” diyen Pisagor’u duyma zamanı; “Hayvanlar söz konusu olduğunda bütün insanlar Nazidir; hayvanlar için bu sonu gelmeyen bir Treblinka’dır.” diyen Isaac Bashevis Singer’in yanıldığını gösterme zamanı; bilmeden ve istemeden bilinçlere kazınan bu tür örneklerin yanlışlığını gösterme; hayvanları ve doğayı düşünme zamanı gelmedi mi?

    Aydın, hayvan haklarına saygılı, doğayı seven, geleceği düşünen insanların; genel ve metaforik anlamda seslerini duyuramayan; insanların kendi dillerini, kendilerinin de insanların konuştuğu dili tam olarak bilmemesi nedeniyle insanlarla tam iletişim kuramayan, göz yaşlarıyla, bakışlarıyla, çeşitli davranışlarıyla, sesleriyle ve çığlıklarıyla; ihtiyaçlarını, isteklerini ve seçimlerini ifade eden bu canlıları dikkatle dinleyerek bu canlıların adına konuşmaları, onların haklarını ve özgürlüklerini savunmaları tüm canlıların yararına olacaktır.

    “Hayvanların kaderi benim için gülünç görünmekten daha önemli. Bu mesele insanın kaderiyle çözülmesi mümkün olmayan bir şekilde birbirine bağlıdır.” diyen Emile Zola’yı; “Merhamet dairesini yaşayan bütün varlıkları kapsayacak denli geliştirene dek İnsanoğlu huzur bulamayacaktır.” diyen Dr. Albert Schweitzer’i; duymak ve anlamak tüm canlıların yararına olacaktır.

    Bir faytoncunun atını kırbaçladığını, atın kırbaç darbelerine tepki veremez halde bitkin düştüğünü gören ve o acıyı kendinde hisseden Nietzsche’nin, olayın etkisiyle on yıl kimseyle konuşmadığını ve akıl hastanesine yatırıldığını; Dostoyevski’nin Suç ve Ceza' adlı romanında, bir arabacının ve yanındakilerin, arabacının bitkin düşmüş atını, işkenceyle öldürüşlerinin acısını içinde yaşayan Raskolnikov’un, bu acıyı yıllar sonra kâbuslarla, şiddetli acıyla yanan iç sesleriyle verişini düşünüyorum; bu hissedişin derinliğine ve gelecek için katkısına saygı duyuyorum…

    Hayvanların ve doğanın korunması, insanlığın korunmasından, geleceğimizin korunmasından ayrı değildir…
    Martin Luther King’in, şiddetin ve ayrımların olmadığı dünya hayalinin, barış ve eşitlik değerlerinin; bütün hayvan ve bitki türlerine de değer verecek şekilde gerçekleşmesi dileğimle…

    Ali Rıza Kars

Toplam 1 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR