Ali Akgündüz - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı

   
Tanıtalım .......

Faniliğimiz..bir canlı..176 boy.40 okka..yeşil göz..
Ruhsallığımız.....dost bilir her canlıyı..asla kıyamaz üzmeye..onun için kendi kaybeder hep..
Bakışı yaşama..sade doğal doğru gerçekçi..STK kuruluşlarında aktif rol üstlenen..ülke ulus bağlamında asla ödün vermeyen..bir eğitimci.

Can candır..cana saygı duymayana asla saygı duymayan..bir adam gibi adam ..


BİR HÜZÜN HİKAYE
İlk mesleğe başladığım yılda
Ilık bir güz akşamında
Bira içip kafa yaparken su kaynağında
Selvi boylu yorgun argın bir yolcu gelerek
Diz çöktü su içti yaktı cigara bir nefes içerek
Potini değdi Parkesine tozunu çekerek
Bakıştık karşılıklı yaban ve yavan

*Ey sırdaş çocuk
yüreği elinde gezen yiğit
ve ölümü dudağında son bulan oğul
adını duyardık tanış olduk
fikirlerinde yarışır olduk
Deniz dedikçe senle gurur duyduk*
Akşamın zifiri yayılınca
Yol verdik Emirdağ Eskişehir yol boyunca
Duydukki kara vagonlu katarlar uzayınca
Elleri kelepçeli kefeni boylu boyunca
Uzanıp yattı halkının huyunca
*bir hüzün hikayesi doğdu yeşilyayla köyünde
bir köy imamıydı yatıran seni koynunda
bizde seni uğurlar olduk yol boyunda
bu hüzün hikaye son buldu dar ağacında.
(DENİZ GEZMİŞ SAKLANDIĞI ZAMANDAN)


TEMMMUZ GÜNEŞİİ..
01 TEMMUZ 2008..
Temmuz güneşi olanca gücüyle
vurdu pişirdi beynimizi
uyku mahmurluğu içinde düşlerimiz
ayıkıp duyunca haberleri fırladı yuvasından
özümüz,gözümüz ve bebekleri
duygular karışıtı vuruştu beyinler
uzaktan yakından abd ve ab den
ve tarihin dibinden hemde derinden
bop bir adım daha ileri feto telinden
ve insanlık suçları bir daha yakın
İran ve Asya hüzün kusacak elinden
demokrasi diye petrol çıktı zeminden
şimdi ne çıkacak acaba mezarı Humeyni den
yaz tarih Humeyni geldi nerden ters döndü birden
ve ab misyonu yarattıysada sarstı derinden
işte bir yenisi daha Irak tan sonra Acem den
ama adı ne olursa olsun yine petrol çıkacak
acem kızının sidiğinden
uyu uyu ey orta doğu asya uzak ve yakın
kullanılın ey zalim diktatörler
sonunuz değişmez olursunuz bir Saddam
bak Boşnak Hırvat Sırp Makedon kızı
nerde kaldı Yugoslav yıldızı
hanidir siyahi sürmeli Türkmen
şii arap keko ve sünni melez
Irak ta yok oldu hep birden
TÜRKÜN ÖZ YURDU ANADOLU
SARDI DÖRT BİR YANI ABD AB ELİ KOLU
TESLİMİYET BULDU KAN YANMAKTA CAN
ÇANAKKALE SAKARYA DUMLUPINAR AYAK mı
SARSILMAKTA NEFER VE BAŞKUMANDAN
TÜRKÜM DİYEN ÇIKAMAZ ERGENEKON DAN
EZELİ DÜŞMAN ÇİN RUSYA VE ŞERİAT
EBEDİ DÜŞMAN SOĞUK YÜZLÜ İNGİLİZ
İSTER ADADAN İSTER ÇOK UZAKTAN
GEÇEMEDİKLER BOĞAZ SULARINDAN
GEÇTİLER KRALİÇEYİ TEPSİDE SUNARAKTAN
BİR TÜRK VARDI TİTRERLERDİ ONDAN
YAKLAŞAMAMIŞLARDI O GEÇİNCEYE KADAR CANDAN
MUSTAFA KEMAL Dİ ADI EN SAYGININDAN
KEMALLER DOĞMUŞTU DEVRİM FABRİKALARINDAN
FABRİKALAR SATILDI VATAN TOPRAĞIYLA BİRDEN
JESTLERLE EDİLDİ YETİŞEN GENÇLİK KURBAN
HAİNLER DOLDU MUSTAFA KEMAL MABEDİNE
NE BAYRAK KALDI ELDE NE MEŞALE
GÖZ GÖRE GÖRE YOK EDİLDİ TÜMDEN
YAPMA BE TEMMUZ SICAĞI BUNU
BU ULUS NE SICAKLAR GÖRMÜŞTÜR ASIRLARDIR
ÇÖL ATEŞİ KIZGIN KUM VE DÜNYA SAVAŞLARINDA
BİR NARA ATARSA UYANIR DERİN MAZLUMLUĞUNDAN
TANRILAR SESİ DÖNDÜREMEZ KARARINDAN
OLUR YA İSTİKLAL YA ÖLÜM FERMANINDAN..



SÜRGÜNÜM...
ah be mor menekşem mavişlerim
ben sana sürgünüm, sürgünüm
ezelden ebede, çakır çakır bakışım..
vurgun yemiş yüreğim,alaca düşmüş saçlarım..

korkaklığın ve sembolize bakışın..
rüyalarını kabusa dönüştüren hulyaların,
karamsarlık kaplamış yüreğin,
tutsak olmuş duyguların ve sevdan,
kıydı cana canana ve kapılmışlıklara...
yaşama kıydığın, zaman tünelinde yok ettiğin,
varlığını yok oluşlara adadığın ve sürgünlüğümü
alaya alır gibi kaçışların.. mavişlerimi kana..
candanlığı hoyratlığa..ve sevdayı karanlıklarda boğarak
ışığın şavkına kurban verip..elvedaya zorlayan,
asi .. hırçın ve inatçı..sürgünlüğü ödüllendiren...
derin mavi ve turkuaz tusunamiler yaratan..
düşlerimin süsü,yaşamımın büyüsü; artık ..
bir yaban sürgünüm bahardan kışa..
kutlu olsun hepsi sana..kullan doya doya..
ben bitişte..bekliyeceğim..bıkmadan
toprak olsamda yağmur olup yağacağın..
tüm cepheme işleyeceğin zamana.. ve
ayrılmaz ikili , çayır çimen olup..
yeniden yeşereceğimiz ana kadar.
aa170608
 

                                                                                                                                                                                       sormam soramam yaşam denen yıllanmışlıkları
yazmam yazamam anı denen deneyimleri
takılmam takılmamalı insan var olmak için
duyarlı duygusal ve anıtsal mutlu yaşayışları
sarmalı sarmallamalı yaşam denen anları


aydınlığa gebe gecenin sonunda
tüm engelleri aşıp sana kavuşma anında
diz çöküp aman dilemek için karşında
mum gibi erimiş beden cansız göz kamaşıklığında
bilki seni arzular bilki seni ararım
****************
bitmiş gönül bahçem olmuş hazan
ne karda boyun veren kardelen
ne çarpışan yürekler ne vuruşan emekler
mum gibi erimiş beden küçülmüş göz bebeklerimle
bilki seni arzuluyor sana yakarıyorum
****************************
sen varken gönül ışığım boğdu gün ışığını
sen varken vurmuştu ruhuma ruhun zincir
sen varken yoktu yaşamdan kaygım tasam
mum gibi erimiş beden yorgun yüreğimle
bilki seni arzuluyor seni yaşatıyorum düşümde
*********************************
tuuşmuş nağmeler sazın telinde
çırpınır yüreğim insafsız ellerine
sevgiler derman olmuş bir bir dilinde
mum gibi erimiş beden vurgun yemiş kaderimle
bilki seni arzuluyor bilki seni bekliyorum mezarımda.
***
bir beyaz gül tüm pembelerin ortasında
akşamın karanlığı kokteyl havasıyla
ve gülen sahte yüzler arasında
çılgın çekici ve duygu fırtınasında
bir çift çakır göz çağrışımı ile dansta
olanca yüksek ritimli sevda tangosu
adım adım yaklaşım ve karmaşık duygular
ve suskun dillerin uçkun iç çekimleriyle
ruhların yakın ritimleriyle buluşan tenler
ve terinde soğutulan bir yaşam felsefesiyle
yeni bir dalga ile alabora olan yürekler
*****
yarattığım yalnızlığın girdabında
sıkıntıların cefakar dalga boylarında
özlem dolu sevdamın tutsaklığında
seni aradım hep sensizliğin uysallığında
bu bahar yazgıların uçarı arzularında
çıkagelmiştin tüm istemlerime cevap gibi
sevmiştim ılık ve tatlı bakışların ortasında
yaşam boyu aranıp bulunamamış tutkularımda
kırık dökük yaşanmışların olgunlaştırdığı ruhumla
özenle çizilmiş tanrısal gücün iç ve dış vurgunluğunda
kendimi aldatmışım çılgın sunuların hassaslığında
varlığımı varlığına adamışım tüm açlığımda
bilirim karşılıksız ve garip bir sevda
bilirim gönül bahçemde öten bülbül başka kafeste
bilirim ateşli hummalarla titreyen yüreğim öksüz kalacak
bilmeni hep istedim ve biliyorsun ölümüne bu yaşayacak
dayanma gücüm yaşam kaynağım ve tutkum
hırçın sözüm mavi gözüm konuk gözlerinde
konuklar umduğunu değil bulduğunu yermiş sofrada
hiç bir şey istemem senden yeterki hep ol yanımda
****

bir damla...
gözlerimde bir damla yaş
kaynağından aktı içime
yüreğime sızı ruhuma keder
olup yıktı iflah etmezlerime
***
napam a canım napam
sinemde açıldı onmaz yaram
güzel huylu temiz yürekli kadınım
açmazlarım değil sensizliğim sızım
****
bu bahar bir muştu kanaryası
kondu dalıma öttü şansına
bir uğur çıktı o an bahtıma
yanarak otururum aşk tahtına
***
ıraklar yakın eyler dostluğunu
sızılar yara eyler yokluğunu
önerirsin sarılar karalar çokluğunu
istemem hiç kimseleri anarım varlığını..
as.. için şimdilik
***
kanyazcan
a dost sevda nedir bilirmisin
tutsaklığın zincirine vurulmuş
taşıyabilirmisin tüm zorluklara karşı
yüreğinde tüm deli dalgalarla bir

dost olup dost gibi sevmek karşılığında
söze ihanet edebilirmisin çılgınlıklara karşı
diyebilirmisin hayır sen dost bense sevda
sevebilirmisin tüm saygınla olur ne fayda

baharın can yaptığı anda kan yaparmı yüreğin
yazın mor deminde güneyik çiçeklerini severmisin
deryaların suskunluğunda yakamozları seyredermisin
sevda kapında zil çaldığında seviyoruuum diyebilirmisin

korku gelmez sevdan derinse ve o seninse
yıldızlara bakıp güneşin yaktığını hissedince
buzlu havalarda yüreğin ayaz kesince
bilki sevda ateşi yangına dönüşmüş tenince

gülün domur olup katmer katmer açmış
kokusu tenden tene ıraktan koşmuş
yüreğin onun gülücüğüyle coşmuş
dünyan zulmden huşuya dönüşmüş...
as180508
***

...............*********
ey dost,
dost yara alınca,yas tutunca
kaderin cilvesi vurunca
yüreğin kan kusunca
dost dost olur kararınca...
el yordamıyla karanlıkta yürüyen
karanlığı yırtan avazınca haykıran
duygularını duyarlılığa vardıran
dost dediğin dost heryede varolan
şairler söz dokur yürekten okur
keçe kilim allı gelinin olur
bir iyi niyet dosta yol olur
sevda aşk candan olur
yanmış susamış çöl olmuş gönül
bir damlacık ilac olmuş su ödül
yürek yürekle bir olup güdül
sevdana aşk de de kalpten örül
uzaklar yakın kışlar bahar olunca
güzellikler toplanıp yüze vurunca
sevginin şavkı aşk olup yayılınca
dost dosta vurgun yiyip bayılınca
sevdana aşk de ne olur sevdiğince
yıkılmaz kaleler kurulur maviler buluşunca
doymak bilmez saygı sevgi
usanmaz gönül akar deli deli
ıraklar yakın olur istemler belli
sade algılar çalar gönülden telli
sevdaya katıl üzmekten korkma dili
bilinirki destansı aşıkların kavuşmaz eli
bir şimşek ışığı vurdu gözlere
bakıp bakıp kutsandı o tene
dünyası aydınlık günü taze
mavilikler buluşmasında geldi dize
aşka uzat eli bir kırmızı gül gibi
koklanıp atılmaz cihana bedel gibi
as170508
***

sevgi...sorgulanmış..ipe çekilmiş

Sevgi sorgulanmış..çekilmiş ipe
Sevdaya kurulmuş darağacı hiçi hiçine
Kanlı gözyaşı akar kimin neyine
Yanar yürek çaresiz suskunluklara
****
Göz dediğin engin mavi deryalardır
Gönülden süzülenler...
Azgın dalgaların kıyıya ittiği
Yosun tutmuş hayallerdir
***
Yürek yorgun..titrek ve korkak
Sevgi boşş..yaşam medcezir
Güneşin solgun yüzü..elem yüklü
Sevgi darağacında can verdiği an
aa010608
*******************************************
gece mavi
gökyüzü deniz ve yaşam
yıldızlar ve ay güneşe bağlan
bir tutam saçla akşam karanlığında
tutkular yüze vurur yalnızlığında
uyanışların dibe vuruşunla kaygan
mavi okyanuslarda yüzen dalgalı bakışın
ruhumda yaralar açan meltem esintilerin
onmaz haller aldı karardı yaşam o akşam
çılgın yalnız ve boşanmış frenler
ve sensizliğimin yenik düşen düşleri
oysa...
ne mutlu bir dünyam olmuştu
tüm sıyırmış beyin fırtınalarına karşı
durduramazdı sevdamın hızını dağlar
denizler ve ormanlar ve ülkeler sınırları
yok yere korkular yaratan yüreğin
ve düşsel yakarıların ve hain kader
ve yaşam...ve sen..ve ben...yok oluşlarda