Alameti Farika Adlı Antoloji.com Üyesinin Hak ...

  • Özlem
    Özlem

    05.06.2008 - 14:28

    kizim sende ne cok sey bekliyon öle:p :)) bilmiyonmu birinci sinif tüketiciyiz iste nerde bende siir yazmak:( :)))

  • Özlem
    Özlem

    05.06.2008 - 14:25

    ´´´´´´´´¶¶¶¶´´´´´´´´´´´´´´´´´´
    ´´´´´´¶¶´´´´¶¶¶¶¶´´¶¶¶¶´¶¶¶¶´´
    ´´´´´´¶´´´´´´´´´´¶¶¶¶´¶¶´´´´¶´
    ´´´´´´¶´´´´´´´´´´¶´¶¶¶¶¶¶´´´¶´
    ´´´´´¶´´´´´´´´´´¶¶¶¶¶´´´¶¶¶¶¶´
    ´´´´¶´´´´´´´´´´´´´´´´¶¶¶¶¶¶¶¶´
    ´´´¶´´´´´´´´´´´´´´´´´´´¶¶¶¶¶´´
    ´¶¶¶´´´´´´´´´´´´´´´´´´´´¶´´
    ´´´¶´´´´¶¶´´´´´´´´´´´´´´´´´¶´´
    ´´´¶¶´´´´´´´´´´´´´´´´¶¶´´´´¶´´
    ´´¶¶¶´´´´´´´´´¶¶¶´´´´¶¶´´´¶¶´´
    ´´´´´¶¶´´´´´´´´´´´´´´´´´´¶¶¶´´
    ´´´´´´´¶¶¶´´´´´´´´´´´´´¶¶¶´´´´
    ´´´¶¶¶¶¶´¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶´´´´´´
    ´´´¶´´´´¶¶¶¶¶´´´´¶¶¶¶´´´¶´´´´´
    ´´´¶´´´´¶¶¶´¶¶¶¶¶¶¶¶´´´¶¶¶´´´´
    ´´´¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶´´¶¶¶¶¶´´´¶¶´´
    ´´¶´´´´´´¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶´´´´´´´¶´´
    ´¶´´´´´´´´´¶¶¶¶¶¶¶¶´´´´´´´´¶´´
    ´´¶´´´´´´´´¶¶¶¶¶¶¶¶´´´´´´´´¶´´
    ´´¶¶´´´´´´´¶¶´´´´¶¶´´´´´´¶¶´´´
    ´´´´¶¶¶¶¶¶¶´´´´´´´´¶¶¶¶¶¶´




    :)) siiisstt kimseler duymasin hi hi ex askim:p :))))

  • Alameti Farika
    Alameti Farika

    03.06.2008 - 22:42

    -__________@@@@@@@@_________@@@@@@
    ________@@@________@@_____@@______@@
    ________@@___________@@__@@________@@
    ________@@____________@@@__________@@
    __________@@______________________@@
    ____@@@@@@______@@@@@______________@@@
    __@@@@@@@@@____@@@@@@@@______________@@
    __@@___________@@@@@@@@@@______________@@
    _@@____________@@@@@@@@@@@______________@@
    _@@_____________@@@@@@@@@@______________@@
    _@@@_____________@@@@@@@@______________@@@
    __@@@@_____________@@@@@_____________@@@@
    ____@@@@@@_______________________@@@@@@
    _________@@_____________________@@
    ________@@__________@@@@________@@@
    ________@@@_______@@___@@_______@@@
    _________@@@_____@@______@@_____@@@
    __________@@@@@@@_________@@@@@
    ___________@@@@@___________@@@@
    ___________________@
    ____________________@
    _____________________@
    ______________________@
    ______________________@____@@@
    ______________@@@@__@__@_____@
    _____________@_______@@@___@@
    ________________@@@____@__@@
    _______________________@
    ______________________@
    ____________________@
    ____________________@
    ___________________@@@___________

  • Özlem
    Özlem

    26.05.2008 - 18:33

    Kardelen Çiçeği

    Kardelen Çiçeği ve Sen

    Sadece bir kardelen çiçeğiydin benim için
    Buz gibi havada beyaz örtünün içinden çıkmış
    Sade bir kardelen çiçeği
    Siyah düşlerimin arasından
    Boynu bükülmüş bir hançerle
    Kalbimi Söküp Koparacak kadar Asi
    İlk görüşte kalbimi çalacak kadar
    Masum bir kardelen çiçeği

    Gözlerini bile göremeden vuruldum sana
    Gözlerine ilk baktığım anı ise hiic sorma
    Karların arasında o güzel denizin ne işi vardı
    Bilmiyordum amma
    Artık senden başka hic bir sey sen olmuyordu bana
    İki kere iki SEN
    Uğurlu sayım SEN
    Mecnunun Leylası SEN
    Ferhatın Şirini SEN
    Aşkımın adı SEN
    SEN Kardelen Çiçeği
    Ölümün adı SEN

    Nerden bilebilirdim ölümün adının SEN oldugunu
    Nerden bilirdim eriyip gideceğini
    Nerden bilebilirdim Kardelen Çiçeği

    Şimdi Seni düşünüyorum
    Simdi karların arasında BEN seni arıyorum
    Mecnunun yanında BEN seni soruyorum
    Denizlere gözlerindir diye dalıyorum
    Orada bile Seni bulamıyorum

    Çarem kalmadı artık
    Beyaz ÖRTÜNDEN başka
    Gel artık Ölüm meleğim
    Ben beyaz örtüne gidiyorum
    Gel artık deniz Gözlüm
    Denizinde Boğuluyorum
    Gel artık Kardelen Çiçeğim! ! !
    Seni Seviyorum



    Chevro LET

  • Özlem
    Özlem

    26.05.2008 - 18:32

    Yokluğundaki Sen

    Yine yalniz degilim her zamanki gibi
    Bu Uzakdogu gecesinde yoklugunlayim,
    Aramizda yirmibesbin kilometre
    Sen kistasin ben yazdayim
    Sen bir yarisinda dünyanin
    Ben öte yarisindayim
    Yine de birakmiyor ellerimi yoklugun
    Daha da bir gönlümcesin
    Varligindan bin kat güzel
    O yalimsal çiplakligin yalaz yalaz
    Ve en gizlerden konusurken ellerin
    Içimden gelmiyor mektup yazmak demeden
    Sevisiyoruz yirmibesbin kilometreden


    Aziz Nesin

  • Alameti Farika
    Alameti Farika

    24.05.2008 - 22:30

    Üç noktalar (...)
    Soru işaretleri (?)
    Ünlemler (!)
    Belki de sadece nokta (.)
    Ardarda virgüller (,)
    İç içe parantezler (())
    Tırnak içinde konuşmalar ('')
    Açıklama yapmaya izin vermeyen iki noktalar ( :)
    Nedenleri açıklamaya çalışan noktalı virgüller ( ;)
    Kesme işaretleri (')
    Büyük harfler
    Küçük harfler
    Şahıslar
    Haller
    Kısaltmalar
    Vs vs vs'ler.....

    Yazarken dikkat etmediğim imla kuralları hayatımın en uzun cümlesine gelip yerleşmişler.
    Bunu seni düşündükçe anladım, senin hayatımın en uzun zamanına gelip yerleşmenle.

    İşte o zaman koydum sonunu senin anlamanı istediğim cümlelerimin sonuna üç noktayı...
    Sana soramadığım soruların sonuna soru işaretlerini?
    Sevinçlerimin arkasına koyduğum ünlemleri, süprizlerine şaşırıp koymayı ne çok isterdim.
    Sen konuşmalarının bitimine ise sadece nokta koydun.
    Kendimi anlatırken virgülleri koydum,
    Detaylarda parantezleri açtım,
    Kendimi savunuşlarımda tırnakları.
    İzin vermediğin açıklamalarımda iki noktayı sevgili yaptım,
    Nedenleri sorduğumda noktayla virgülü koyamadın üst üste sen.
    Ben her senin adını andığımda kesme işareti ile ayırdım adından kıskandığım ekleri.
    SENİ SEVİYORUM yazdım büyük harflerle!
    Küçük harfe bile razıydım 'bende seni' deseydin?
    Onlar, bunlar, şunlar ilgilendirmedi hiç beni
    Sadece ben, sen, bizdik.
    Senden önce ve senden sonraydı benim eklerim, senin -den halindi en çok sevdiğim
    Cesaret edemeyip yırtık bir kağıda yazdığım ise sadece sçs idi. Kısaltmak yakışmadı sevgimi ifade etmeye.
    Ve sana olan herşeyi yine vs vs ile geçiştirdiğim bu yazıda hiç bir noktalama işaretine uymadım sadece sonuna koyabiliyorum noktayı, tıpkı senin söylemek isteyipte söyleyemediklerinde koyduğun nokta gibi...

  • Özlem
    Özlem

    21.05.2008 - 18:05

    baglanmayacaksin öyle körü körüne

    Bağlanmayacaksın bir şeye öyle körü körüne
    O olmazsa yaşayamam demeyeceksin
    Demeyeceksin işte
    Yaşarsın çünkü
    Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki
    Çok sevmeyeceksin mesela O daha az severse kırılırsın

    Ve zaten genellikle o daha az sever seni
    Senin onu sevdiğinden
    Çok sevmezsen çok acımazsın
    Çok sahiplenmeyince çok ait de olmazsın
    Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
    Senin değillermiş gibi davranacaksın.
    Hem hiçbir şeyin olmazsa kaybetmekten de
    korkmazsın.

    Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
    Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
    Paldır küldür yürüyebileceksin.
    İlle de bir şeyleri sahipleneceksen
    Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
    Gökyüzünü sahipleneceksin

    Güneşi ayı yıldızları...
    Mesela kuzey yıldızı senin yıldızın olacak.
    O benim. diyeceksin.
    Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin...
    Mesela gökkuşağı senin olacak
    İlle de bir şeye ait olacaksan renklere ait
    olacaksın.
    Mesela turuncuya yada pembeye.
    Ya da cennete ait olacaksın.

    Çok sahiplenmeden Çok ait olmadan yaşayacaksın.
    Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi Hem
    de hep senin kalacakmış gibi hayat.
    İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutara

    CAN YÜCEL

  • Özlem
    Özlem

    21.05.2008 - 18:04

    Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..
    Bir insanı herhangi biri kırabilir ama bir tek en çok sevdiği acıtabilirmiş
    Çok acıttığında anladım..
    Fakat hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını


    Ve gurur kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş
    Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış
    Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..


    Ölürcesine isteyen beklemez sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi
    Beni af etmeni ölürcesine istediğimde anladım..
    Sevgi emekmiş
    Emek ise vazgeçmeyecek kadar ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş...

    Can YüceL

  • Özlem
    Özlem

    21.05.2008 - 18:03

    amin :))

  • Alameti Farika
    Alameti Farika

    13.05.2008 - 23:47

    Allah sonumu hayır etsin..

  • Özlem
    Özlem

    10.05.2008 - 14:49

    Kurumuş yapraklar dudaklarım gibi
    Gidiyorum uzaklara
    Her düşen damla kalıyor ardımda
    Ağlıyorum son defa...
    Dalgalar koyu mavi
    Senden izler silindi
    Zaman geçti söyle ne değişti sence?
    Sahip olma hiç ruhuma kaybol benle
    Kaybol kaybol benle
    İlk öpüş gibi
    Sahip olma hiç bana ama kaybol benle
    Kaybol kaybol benle
    İlk seviş gibi
    Kurumuş yapraklar dudaklarım gibi
    Gidiyorum uzaklara
    Haklı olmayı mutlu olmaya
    Tercih ettim son defa...
    Dalgalar koyu mavi
    Senden izler silindi
    Zaman geçti söyle ne değişti sence?
    ...........

  • Özlem
    Özlem

    10.05.2008 - 14:44

    Eger

    O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
    arkalarında doldurulması
    mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

    Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
    en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

    Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
    yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer

    Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
    çalınan birinin kalbiyse eğer.

    Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
    insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

    O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
    hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

    Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
    kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

    Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
    öylesine delice bakmasalardı eğer.

    Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
    kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

    Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
    son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

    Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
    meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.

    Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
    beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

    Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
    tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

    O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
    yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

    O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
    son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

    Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
    her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

    Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
    dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

    Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
    namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

    Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
    dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

    Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
    sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

    Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
    kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

    İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
    kartvizitinde ´onca ayrılığın birinci dereceden failidir´ denmeseydi eğer.

    Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
    ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

    Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
    Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

    Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
    Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
    ya canım ellerini tutmak isterse...

    Evet Sevgili,
    Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
    kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
    mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer! !


    can yücel

  • Özlem
    Özlem

    10.05.2008 - 14:42

    Dört Kelebeğin Öyküsü...

    Dört kelebek ateşin gerçek sırrına ulaşmaya karar verirler..
    İlk kelebek uzağından geçip gelir ve şöyle der:
    ; Ateş aydınlatan bir şeydir;
    Bu da gerçeği anlatmak için eksiktir.
    İkinci kelebek ateşe iyice yaklaşıp döner ve şöyle der:
    ; Ateş ısıtan bir şeydir;
    Bu da gerçeği anlatmak için eksiktir.
    Üçüncü kelebek ateşe iyice yaklaşır,alevler kanatlarına değer geçer ve döndüğünde,
    ; İşte ateşin gerçek bilgisi der, ateş yakıcı bir şeydir;
    Dördüncü kelebek bununla yetinmez.Ateşin çevresinde dolanır,döner,kavrulur ve birden bire ateşin içine dalarak bir an parladıktan sonra,alevlerin içinde görünmez olur...
    Ateşin gerçek bilgisini anlayan tek kelebektir o... Ancak bunu artık diğerlerine anlatacak durumda değildir..

    Anlatmasına da gerek yoktur...
    Hiç kimse ateşin ne olduğunu başkasının anlatmasından öğrenemez.Ateşe ancak dokunarak öğrenilir,onun ne olduğu...

    Hepimiz bu öyküdeki dördüncü kelebek olmayı düşlüyor ama ömrümüzü diğer üç kelebek gibi tamamlıyoruz...
    Sadece birkaç gün yaşadı kelebekler...
    Ömrünce gerçek aşkı bulamayan insana inat,ateşin aşk olduğunu bilerek,aşk için yanmayı bilerek...



    canim cok güzel bir hikaye :))

  • Özlem
    Özlem

    10.05.2008 - 14:40

    Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında
    sevdalanmış onun deli dalgalarına.
    Hırçın hırçın kayalara vuruşuna,
    yüreğindeki duruluğa
    Demiş ki suya
    Gel sevdalım ol,
    Hayatıma anlam veren mucizem ol...
    Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa
    al demiş;
    Yüreğim sana armağan...
    Sarılmış ateşle su birbirlerine
    sıkıca, kopmamacasına...
    Zamanla su, buhar olmaya,
    ateş, kül olmaya başlamış.
    Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı...
    Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de
    yüreğindeki kederi de
    alıp gitmiş uzak diyarlara su...
    Ateş kızmış, ateş yakmış ormanları...
    Aramış suyu diyarlar boyu,
    günler boyu, geceler boyu
    Bir gün gelmiş, suya varmış yolu
    Bakmış o duru gözlerine suyun,
    biraz kırgın, biraz hırcin
    Ve o an anlamış;
    aşkın bazen gitmek olduğunu.
    Ama gitmenin yitirmek olmadığını....
    Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla
    İşte o zamandan beridir ki:
    Ateş sudan,
    su ateşden kaçar olmuş..
    Ateşin yüreğini sadece su,
    Suyun yüreğini
    Sadece ateş alır olmuş...

  • Özlem
    Özlem

    10.05.2008 - 14:35

    Gecenin bir vakti
    saatin en önemsiz oldugu bir zamanda
    düstün yine aklima
    uykusuz ya geceler nasil olsa
    sen en güzel rüyalarinla sevisirken
    ben yari uyanik sersemliginde
    ve sen kurulu düslerin sarhoslugunda
    seher vaktini bekliyorum
    gecenin en uykusuz
    ve sensizligin en karanlik zamaninda
    ve umursamazcasina
    ve sanki bana inadina
    ne gece bitiyor
    ve nede sensizlik
    .............


    seninle zaman gecirmek cok güzel, antonun bana tanittigi degerli bir kac kisiden birisin ii ki varsin canim :))

  • Özlem
    Özlem

    15.04.2008 - 16:00

    Sevdim bütün insanları insan yanlarını
    Sen de seveceksin
    Dallarına su yürümüş ağaçlara güleceksin
    Kar yağsa da yaktığın ateşler üstüne
    Ateşi yüreğinle körükleyeceksin
    Kuş sesleri de ertelenebilir güne karşı
    Çiy de düşebilir anıların üstüne
    En güzel ezgileri nehir ağzı denizlerde
    Hep kendi sesinle türküleyeceksin
    Hüzün ağaçlarının sevinç açtığını
    Adının sonsuz anlamında göreceksin

    Sevdim soluğunu rüzgar kılan insanları
    Soluğumu soluklarına kattım
    Bir damla uğruna gökyüzünü omuzladım
    Bir çocuk ölümleri ağlattı beni
    Bir de türkülerde kalabalık ihanetler
    Gülüp geçtim yalan iktidarlar görkemine
    Aşk adına sesimi sürdüm namlulara
    En büyük eylemleri söz eyledim
    Doğduğun gün adına 'imge' dedim

    Sen elbette sen olacaksın biliyorum
    Sesinde yirmibirinci yüzyılı dinliyorum

    :)

  • Özlem
    Özlem

    11.04.2008 - 13:14

    ----------

    Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
    Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde
    hissetmek.
    Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
    'Seni seviyorum' sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.
    Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
    Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek.
    Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek...
    Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?
    Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak.
    Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.
    Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?
    Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana...
    Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte.
    Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek...
    Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.
    Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?
    Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya
    anlatmak...
    Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak.
    Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?
    Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz
    duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek.
    Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak.
    Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde.
    Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.
    Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
    Nereden bileceksin?
    Sen benimle hiç olmadın ki.
    Olsaydın avuçlarım terlemezdi...
    Isırmazdım dilimin ucunu...
    Özlemezdim seni yanımdayken...
    Kıskanmazdım.
    Korkmazdım yollarda yürümekten.
    Islanmazdım yağmurlarda...
    Yıldızlara aya dert yanmaz,
    böyle her şarkıda serhoş olmazdım.
    Korkmazdım seni kaybetmekten
    ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize...
    Ve her kulaçta
    haykırırdım seni..
    Ama sen hiç benimle olmadın ki...
    YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREĞİN...

    CAN YÜCEL

  • Özlem
    Özlem

    11.04.2008 - 13:14

    AŞK İKİ KİŞİLİKTİR

    Değişir rüzgarın yönü
    Solar ansızın yapraklar;
    Şaşırır yolunu denizde gemi
    Boşuna bir liman arar;
    Gülüşü bir yabancının
    Çalmıştır senden sevdiğini;
    İçinde biriken zehir
    Sadece kendini öldürecektir;
    Ölümdür yaşanan tek başına
    Aşk iki kişiliktir.

    Bir anı bile kalmamıştır
    Geceler boyu sevişmelerden;
    Binlerce yıl uzaklardadır
    Binlerce kez dokunduğun ten;
    Yazabileceğin şiirler
    Çoktan yazılıp bitmiştir;
    Ölümdür yaşanan tek başına,
    Aşk iki kişiliktir.

    Avutamaz olur artık
    Seni bildiğin şarkılar;
    Boşanır keder zincirlerinden
    Sular tersin tersin akar;
    Bir hançer gibi çeksen de sevgini
    Onu ancak öldürmeye yarar:
    Uçarı kuşu sevdanın
    Alıp başını gitmiştir;
    Ölümdür yaşanan tek başına,
    Aşk iki kişiliktir.

    Yitik bir ezgisin sadece,
    Tüketilmiş ve düşmüş, gözden.
    Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
    Gece camlara sürtünürken;
    Çünkü hiç bir kelebek
    Tek başına yaşayamaz sevdasını,
    Severken hiçbir böcek
    Hiç bir kuş yalnız değildir;
    Ölümdür yaşanan tek başına,
    Aşk iki kişiliktir.

    ATAOL BEHRAMOĞLU

  • Özlem
    Özlem

    11.04.2008 - 13:13

    AŞKTA YARIN YOKTUR SEVGİLİ



    Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili.
    O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır.
    Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur.
    Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar.
    Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş,
    anneler ve korkular yoktur.
    Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili.
    İnsan bir başka ışığa teslim olur...
    Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil,
    içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir.
    Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur.
    Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.

    Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın
    hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de...
    Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının
    çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir
    sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...

    Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili,
    kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı
    hakikatlere daha yakınızdır, inan...
    Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye.
    Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda,
    gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri,
    o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim.
    Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...

    Aşk çok eski bir şeydir sevgili.
    Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer.
    Sevdiğimiz insanların çocuklukları da...
    Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer.
    Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider,
    hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...

    İnsan bazen nedensiz yere umutsuzluğa kapılır.
    Kimselere veremez sevgisini, kimselere kendini anlatamaz, evlere kapanır...
    Bazen denizler, kıyılar çeker insanı.
    İnsan bu kapılmayı anlayamaz, oysa çok eski bir yerde
    yaşanmasından korkulup vazgeçilmez aşkların sızısıdır bu.
    Bu sızı, bu yenilgi mevsimlerle yıllarla devredilir başka insanlara...
    Bir insanın yaptığı bir hatanın tüm insanlara yayılması gibi...

    İşte şimdi biz de sevgili, ya olmadık zamanlarda
    umutsuzluğa kapılıp, soluğu evlerde alacağız, ya da denizler,
    kıyılar çekecek bizi. Nasıl biz başkalarının
    korkaklığını taşıyorsak, başkaları da bizim korkaklığımızı taşıyacak, yenilgimizi, umutsuzluğumuzu...

    Birazdan sabah olacak...
    Para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş,
    anneler ve korkular başlayacak...
    Bunlar varsa ve bizim için geçerliyse aşk yoktur ve
    hiç olmamıştır sevgili. Birbirimizi kandırmayalım...

    Hadi güne hazırlan. Yaşadıklarımızı unutmaya çalış.
    Aşk bize güvenip verdiği büyüsünü, sırlarını,
    cesaretini, bilgeliğini ve o ilkel, o yaban ağrısını geri
    alacak. Bunlar olurken içimiz bir an çok üşüyecek, sonra geçecek...

    Hadi, oyalanma birazdan yarın olacak...

    Aşkta yarın yoktur sevgili...





    Cezmi erSöz

    en cok sevdigim siirleri asiyom canimmmmmm :)

  • Özlem
    Özlem

    11.04.2008 - 13:12

    Öyle içimdesin ki. Yanağımda dolaşan rüzgardan daha gerçek dokunuşların. Küçük, ürkek, kesik dokunuşlarınla, belki de her zamankinden daha yanımdasın. Yani öylesine, o kadar bensin ki. Ah nasıl anlatsam. Boşuna bu çabalarım, doğru kelimeleri aramalarım. Ne kitaplar yazıyor, ne de sözlüklerde karşılığı var. Yalnızca hissediyor insan, yaşıyor. Kelimeler eksik, kelimeler yaralı. Kelimeler cılız.



    Taşımıyor, anlatmıyor, tanımlamıyor bu duyguyu. Ben de. Çok başka bir şey. Sevginin ortasında, derin acılar hisseder mi insan? Aydınlık gülümsemelerin içine, hüznü yerleştirir mi durup dururken? Gözlerine buğu,diline sitem, yüreğine burukluk, çöreklenir kalır mı asırlarca?



    Gelmeyeceğini bildiği mektup için, posta kutusunu hep aynı heyecanla açar mı? Dedim ya, başka bir şey bu. Ne kadar yalnızsam, o kadar seninleyim şu günlerde. Belki de en başta, tutup seni en derinlere koydum diye oldu bunlar. Kimseler ulaşmasın diye, kimselerin bilmediği, bulamayacağı yollara götürdüm seni. En derinlerde tuttum. Bana sakladım. Derine, hep daha derine.



    Seni yapayalnız, bir tek bana bıraktım. Paylaşamadım yanlış yaptım. Sana ulaşan yolları kaybettim diye bütün bu şaşkınlıklar. Kendimi oradan oraya vurmam. Sağımda, solumda, ne zaman dikildiğini bilmediğim duvarlara çarpmam, hiç görmediğim çukurlarla boğuşmam. Denizlerin, gürültüyle gelip vurduğu dehlizlerin, acılı duvarları gibiyim.



    Duvarlarım yosunlu, duvarlarım kaygan, duvarlarımdan hiç tükenmeyen sular sızıyor. Tutunamıyorum. Renklerim, gün içinde değişiyor. Soluyorum, soğuyorum. Güneş ulaşmıyor içerilerime. Küfleniyorum, yaşlanıyorum. Yalnızlıklar peşimde. Dokunduğum her ıslak duvardan, pis kokulu bir yalnızlık bulaşıyor üstüme. Yapış yapış, vıcık vıcık bir yalnızlık bu. Biliyorum, bütün bunlar, hep benim suçum.



    Seni sakladığım yere ulaşamaz oldum. Yollar, gitgide uzadı ve karıştı. Ümidimi ısıtacak, parlatacak, kımıldatacak bir şeylere ihtiyacım var. Ah onun ne olduğunu biliyorum. Sonu sana geliyor her cümlenin. Her şeyin başı içinde ve sonundasın. Bu değişmiyor. Öyle içimdesin ki. Birden aklıma geldi, tuttum sana bir mektup yazdım dün.



    Çok mutluydum. Gün içinde neler yaptığımı, nelere kızıp, nelerle mutlu olduğumu, tek tek anlattım. Mevsimlerin ve insanların nasıl karışık ve beklenmedik olduklarını yazdım.



    'Yine zamansız yağmurlar' dedim, 'Daha önce, hiç bu kadar zayıf değildi güneş ışınları' dedim, 'Gerçekten buradaki şarkıları hiç öğrenmeyecek, bilmeyecek, söylemeyecek misin? ' dedim. Çok uzun bir mektup oldu. Başından sonuna kadar okudum da.



    Neler yazmışım diye merakımdan.



    Sonra çekmecemden bir zarf çıkarıp, adını yazdım. Büyük harflerle, yalnızca adını. Adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum. Mektup cebimde. Cebim yüreğime yakın. Yüreğim sende. Sen yüreğime yakın. Öyleyse mektup sende.



    Can DÜNDAR

  • Özlem
    Özlem

    10.04.2008 - 21:00

    YAŞA! ...



    Her şeye boşver, dolu dolu yaşa.

    Madem ki bir aşkın var, ne güzel, tadını çıkar...

    Sanki ayıp bir şeymiş de utanıyormuşsun gibi
    yazmışsın bana...

    Her şeye boşver ve aşkı yaşa... İlle de
    büyük aşk olması gerekmez; yaşanan her aşk
    büyüktür, yeter ki tadını çıkarmasını bil...

    Çok büyük umutlar bağlama, yarını hiç düşünmeden,
    günü gününe sev, sevginin tadını çıkar...

    Sevgide geleceği düşünürsen aşkı,
    bombok edersin. Sakın haaa...
    Sonsuz, monsuz diye karşındakinin başını yeme...

    Her şeye boşver; öylesine sev ki,
    sevdiğini bile umursama, salt kendin için sev,
    bencilce yaşa aşkı, bütün maddesiyle...

    Yaşamdan elinde kala kala salt yaşadığın
    sevgiler kalır sonunda, ne şu, ne de bu...

    Bütün onlar, aşkı yaşamak için gerekli olan
    - ne yazık ki gerekli olan- gereklerdir.

    Aslolan aşktır yaşamda...

    Dolu dolu, dolu dizgin, zilzurna, saniye saniye
    aşkı yaşayarak sev...

    İki yıl, üç yıl sürecek diye umutlanıp enayilik etme...
    İster sürer, ister sürmez... Sen o anı yaşa yeter ki...

    Yitirdiğin zaman; yaşadıklarını kazanmış olacaksın...
    Sonunda elbet yitireceksin, ama yitireceğini hiç
    düşünme; çünkü aynı zamanda kazanmışsındır da...

    Anılar kazanıyorsun daha ne...
    İç o zaman, sarhoş ol...

    Yüce şeyler düşünme severken,
    sevgiyi berbat edersin; çünkü sevginin
    kendisinden daha yüce bir şey olamaz..

    Aferin sana seviyorsan, seviliyorsan...

    Sakın kuşkulara kapılma.
    Karşındakini didikleme, yiyip bitirme...

    Türk gelenekleri, görenekleri öyle...
    Sakın bu aptallığı yapma...

    Severken yirmi yıl sonrasını değil,

    yirmi dakika sonrasını bile düşünme,
    sevinin içine edersin...

    An an yaşa, derin derin hem de...
    Afferin sana...

    Çok sevindim. İşe güce boşver.
    Artık sana ne Surname'yi,
    ne de başka şeyi soruyorum.

    Keyfince yaşa, sev... Sevildikçe sev,
    sevilmeyince de tastamam boşver ve
    o zaman o güzelim yalnızlığına sarıl...


    O yalnızlık ki, bütün sevgilerden daha güzeldir
    ve sonunda onun koynuna girmek için
    kendi kollarımızla kendimizi sararız...

    O zaman da hiç üzülmeyeceksin.
    Çünkü nasıl olsa, sığınacak bir yalnızlığımız var;
    günün birinde anamız bile bizi bırakır gider
    ama o yalnızlığımız, biz yaşadıkça bizi hiç bırakmaz...

    Severken bunları düşünme, lütfen yarınsız sev!

    Hadi, sevgiyle öperim.
    Yaşa sen! ...




    Aziz NESİN

  • Özlem
    Özlem

    10.04.2008 - 20:55

    Bir bir çekilirken teslim bayrakları
    Ve kaçmalarla uzarken
    Göçmelerle tozarken Avrupa yolları
    Durdu bir avuç yiğit
    Bir tutam kır çiçeği
    Ölüm dediğiniz de ne ki
    Gözümüzde hainler kadar küçük
    Ve zafere inancımız
    Ölümsüzleşen ölümler kadar büyük
    Onlar ki bir ayrıkotu tarlasında
    Bir tutam çiçektiler
    Binlerce ihanet çirkinliğinde
    Bir avuç direnci güzellediler
    Hiç bir şey bitmemişti daha
    Gülerek girdiler zulüm tufanına
    Ölerek girdiler
    Ve en dayanılmazında tufanların
    Adlarını bile söylemediler

    Yüreklerin karartılıp satıldığı
    Ve aşkların
    Buruşturulup atıldığı akşamlarda
    İnanç ki yenilmez kılar insanı
    O sudan ve demirden sevda
    Resimlerde renklere sorar yaşamı
    Günleri şiirlere böler ufuklarda

    İşte bizimle güzelleşen her şey
    Yine bir dostluk
    Bir aşk sıcaklığında
    Bitmedi daha sürüyor o kavga
    Ve sürecek
    Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek.

    :))

  • Özlem
    Özlem

    10.04.2008 - 20:55

    Aşksız ve paramparçaydı yaşam
    bir inancın yüceliğinde buldum seni
    bir kavganın güzelliğinde sevdim.
    bitmedi daha sürüyor o kavga
    ve sürecek
    yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

    Aşk demişti yaşamın bütün ustaları
    aşk ile sevmek bir güzelliği
    ve dövüşebilmek o güzellik uğruna.
    işte yüzünde badem çiçekleri
    saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.
    sen misin seni sevdiğim o kavga,
    sen o kavganın güzelliği misin yoksa...

    Bir inancın yüceliğinde buldum seni
    bir kavganın güzelliğinde sevdim.
    bin kez budadılar körpe dallarımızı
    bin kez kırdılar.
    yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
    bin kez korkuya boğdular zamanı
    bin kez ölümlediler
    yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz.
    bitmedi daha sürüyor o kavga
    ve sürecek
    yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

    Geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri
    suyun ayakları olmuştur ayaklarımız
    ellerimiz, taşın ve toprağın elleri.
    yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık
    törenlerle dikilirdik burçlarınıza.
    türküler söylerdik hep aynı telden
    aynı sesten, aynı yürekten
    dağlara biz verirdik morluğunu,
    henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz...

    Ne gün batışı ölümlerin üzüncüne
    ne tan atışı doğumların sevincine
    ey bir elinde mezarcılar yaratan,
    bir elinde ebeler koşturan doğa
    bu seslenişimiz yalnızca sana
    yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini
    bitmedi daha sürüyor o kavga
    ve sürecek
    yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

    Saraylar saltanatlar çöker
    kan susar birgün
    zulüm biter.
    menekşelerde açılır üstümüzde
    leylaklarda güler.
    bugünlerden geriye,
    bir yarına gidenler kalır
    bir de yarınlar için direnenler...

    Şiirler doğacak kıvamda yine
    duygular yeniden yağacak kıvamda.
    ve yürek,
    imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
    ey herşey bitti diyenler
    korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
    ne kırlarda direnen çiçekler
    ne kentlerde devleşen öfkeler
    henüz elveda demediler.
    bitmedi daha sürüyor o kavga
    ve sürecek
    yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

  • Özlem
    Özlem

    10.04.2008 - 20:11

    Sen yürürsün rüzgar yürür
    Sabahlar sığmaz olur gözlerine
    Her adımda çözülür bir karanlık
    Şafaklar çiçek sunar ellerine
    Gün tutuşur
    Dağlar aydınlanır
    Yeniden aydınlanır
    Yeniden canlanan bu yaşam
    Türküler dizer saçının tellerine

    Sen yürürsün rüzgar yürür
    Alıp savurur beni saçların
    En kalabalık alanlara götürür
    Bir cellat çıkar apansız
    Bir fidan yeşermeden çürür
    Ve kana bulanır ırmaklar
    Baştan başa geçer kentleri
    Kan temizlenir cellat ölür

    Sen yürürsün rüzgar yürür
    Mahpuslar soluğunla umutlanır
    Toprak çatlar
    Gökyüzü bıçak bıçak şimşeklenir
    Görkemli bir yürüyüş başlar içimde
    Ve bir tan vakti
    Kırılır bütün güzellik yasaları
    Ağaçlar aşk açar bahçelerimde

    Sen yürürsün rüzgar yürür
    Dallar eğilir
    Yapraklar secde eder yürüyüşüne
    Sular kabarıp dalgalanır
    Köpüklü başlarıyla selamlar seni
    Ve tanrılar kalır önünde
    Ne beyler ne krallar
    Seninle yazılır en büyük destan
    En güzel tarih seninle başlar

    Sen yürürsün rüzgar yürür
    Bir sevinç boylanır dünyada
    Çocuklar korkusuz büyür
    Kan boğulur susar
    Dokunup geçtiğin her kuraklık
    Yemyeşil bir vadiye dönüşür

    Sen yürürsün rüzgar yürür
    Bizi bu deprem günlerinde
    İnan ki bir şiirsiz yaşamak
    Bir de sensiz savaşmak öldürür
    .............

    canimmmmm ii ki varsin sen bitanesinnnnnnnnn :)

Toplam 55 mesaj bulundu