İyi insan kendisi için istediklerini, Başkaları için de ister. İyi insan söz ve davranışlarıyla, Başkalarına zarar vermekten kaçınır. İyi insan başkalarına, Sevgi ve hoşgörüyle yaklaşır. İyi insan kendisiyle,çevresiyle, Barışık yaşayandır. İyi insan dünya barışına, Katkı sağlamaya çalışır. İyi insan,ekolojik dengeyi, Korumaya çalışandır. İyi insan her türlü haksızlığa, Karşı tavır koyandır. İyi insan,kusurlarını bilir, Onları düzeltmeye çalışır. İyi insan,ölçüde,tartıda, Hile yapmaktan kaçınır. İyi insan her konuda, Güvenilir olandır. İyi insan her zaman, Günahlardan sakınandır. İyi insan, Başkalarına, Yardım etmekten zevk alandır. İyi insan,çalışarak başkalarına, Yük olmaktan kaçınandır. İyi insan verdiği söze, Her zaman,sadık kalandır. İyi insan,başkalarının kusurlarını, Örtmeye çalışandır. İyi insan,küçüklerini seven, Büyüklerine saygı duyandır. İyi insan başkalarına, Umut aşılayandır. İyi insan başkalarının, Yaralarını sarandır. İyi insan,sevinçleri paylaşan, Acılara ortak olandır.
O HERSEYIN EN IYISINE EN GÜZELINE LAYIK COK TATLI. COK GÜZEL, BITANELER´DEN BIRI O :))
alamet beni müsait bi yerde indirir misin? mümkünse ferahlık-mutluluk ve güzellikler olsun orda.. ver elini beraber inelim ;) ee arabayı kim sürecek? boş veeer,yerinde kalsın.canımız sıkılınca havai'ye süreriz..oo lal laaaa çaça salsaaaa:p
Sevilirken bilmedin mi? Ben söylerken gülmedin mi? Falımızda hasret var, ayrılık var demedim mi?
Anlamazdın anlamazdın, Kadere de inanmazdın. Hani sen acı veren kalpsizlerden olamazdın? Dilerim ki mutlu ol sevgilim, Ben olmasam bile hayat gülsün sana. Günahım boynunda, ağlayan bir çift göz bıraktın arkanda.
Anlamazdın anlamazdın, Kadere de inanmazdın. Hani sen acı veren kalpsizlerden olamazdın? Dilerim ki mutlu ol sevgilim, Ben olmasam bile hayat gülsün sana. Günahım boynunda, ağlayan bir çift göz bıraktın arkanda
Manzarası kırık bir pencerenin gerisinden okuyoruz hayatın silik haritasını. Alengirli coğrafyamızda sığ yükseltiler, tarihimiz okunaksız, beşeriyetimizi bok götürüyor... Aldığımız her nefesten havayla iletişim vergisi kesilirken.. sustuğumuzu konuşamıyoruz artık; gördüğümüze bakmayı reddetsek de, gözleri kapalı, yapamıyoruz. Dikiş tutmuyor sökük umutların rötarlı yamaları. Yüreğimizin dekoltesinde iki yakamız bir araya gelmiyor. Hep 2-1 yenik terk ediyoruz sahamızı. Hakeme gözlük istiyoruz, tanrıdan istifa.. her sene bir alt kümeye düşüyor birtakımlarımız!
Dağına küsmüş tavşan sendromuyla ışığından istifa etmiş Güneş gibi... yarınlarımız karanlık, yarımlarımız soğansız.. çocukluğumuz kocaya kaçmış, gençliğimiz kocamış, abis yalnızlıklarımız müebbet bir kuluçka döneminde ruh kümeslerimizde. Öfkelerimiz dahi hep kendine batırıyor çuvaldızı, iğnelerimiz nostaljik plakların sırtını kaşıyor. Kötü yola düşmesinler diye acıları bile evlat edindik biz, ama bütün yollar Doğu Roma’ya çıkıyor. Herkesin sırt çantasında Brütüs marka, çok amaçlı bir ihanet mutlaka bulunuyor.
Gölgelerine saklanan birer hayalet sanki insanlar... Çelik alaşımlı plastik bedenleri, yedek parça garantisiyle, hiçbir namussuz geceyi yarı yolda bırakmıyor. ‘Boğuluruz’ korkusundan denizi bile hayal edemeseler de, dümen köşkünde hep onlar eğleşiyor. Kıçı kırık bir-iki bakışa ters takla atan yürek cambazları, köşebaşlarında aç rezervuar köpekleri gibi dövüşüyor. Gösteriler ucuzladıkça, biletler eşantiyon yerine, kalleşlik listeye ilk sıradan girip kapalı gişe oynuyor.
Tehlikeli ilişkilerde dublör tutmayı kendimize yediremediğimizden, malulen emekli ediliyoruz düşlerimizden, tazminatsız, amortisiz... İlkel sanrılar derinlemesine parselledi amorf afâkımızı; mızrakların ucunda aşkın kelleleriyle yürüyor onun bunun kafatası avcıları! Metroseksüel Indiana Jones’lar sarmış dört yanımızı, bâkir duygular zührevi hastalık muamelesi görüyor tutku koridorlarında.
Bağımsızlığı tanınmayan demirperde bir ülkenin pahalı başkenti insanlık... Tam da İpek Yolu’nun ticaret beşiğini sallayan bu kent, kalabalık yalnızlıklarıyla meşhurdur ve geçimini ihanetle sağlar kendilerine dokunmayan yılanı koyunlarında besleyen halkı. -ki aynı ihanet, metresidir aşkın, tatminsiz ihtiras akşamları!
erken çöken yaşlılık... prematüre aşklar... antifriz katılmış kanlar... astiğmat göz dizimleri... suretsiz söz düşümleri... ketum kalp atışları... raf ömrü dolmuş anılar... turşusu kurulmuş acılar... stepne dostluklar... anestezik vücutlar... kendini kanıksayan kimlikler... sorumsuz yükümlülükler... penaltı kokan insanlık soneleri............... Nicedir yaşamak, sağdan-sola, yukarıdan aşağı sözlüye kaldırıyor deneyimlerimi. Son zamanlarda hayat korkutuyor, beslemiyor, solumuyor beni...
Zararın neresinden döneriz, kârımız kaç karın doyurur bilmiyorum; yine de “kendinize gelin! ”, diye bağırmak istiyorum gözlerim ağlama moru, dudaklarım kupkuru.. oysa adı yalnız halk öykülerinde geçen “kendiniz” neresi, hiç kimse hatırlamıyor!
“Hey, yürek ressamı! Senin hayata çizdiğin platonik resimler ancak entellektüel geometriden sınıf geçer. Sen biraz yazı saçmala istersen... Boşver, insanlığı sen mi restore edeceksin? Üzümünü sorma, yaşa gitsin! ” dediler. Yaşadım.. gitmiyor....
UYGUNDUR...29 EKİM 2008 ;) YeDiNcİ_KaT NOT: nefis bir söz'leşme...emeğine layık olmaya çalışacağıma dair bir söz daha vereyim mi? ama söz ağızdan bir kere çıkar...ve söz senettir demişlerse bir bildikleri vardır...marjınal mesajından ötürü ayrıca tebrikler.. ;)
şiirci lar_aa benim diyosam benim.. bak seni döverim havamlan:p
kızzz farikaaa sen dedin diye çoraplarımı da giydim, kahvaltımı yapıp giriyorum salona.. sen ve hatrı sayılır güzel insanlar için canımı dişime katıp geliyorum sizin mahalleye,ruhum orda ciğerim.. her ne kadar remizim orda olmasa da:p ayy lav yuuu mysweety
Cümleler Doğrudur; Doğru Zamanda, Doğru Mekanda Doğru Kişilere Doğruca Söylenmiş İse. Aynı Cümleler Yanlıştır; Yanlış Zamanda, Yanlış Mekanda Yanlış Kişilere Söylenmiş İse. İşin Özü Hakikat Göreceli İse,Doğruda Yoktur Eğride. Eğer Hakikat Tek İse Doğruda Vardır Eğride.
Yine akşam oldu.. Ama bu defa başka… Zaman haşmetli, Zaman sessiz ve temkinli..
Sonunu bildiğim ama başlamaktan korktuğum bir şiir bu sefer ki… Farkındayım Deli cesareti benimkisi… Belki hiç bilmediğin, Belki de zaman zaman “ acabalara” emanet ettiğin Dolu dizgin sırlar vereceğim sana.. Önce başlığa gözün takılacak Merak ve meraksızlık arası bir tereddütle Okusam mı diye geçireceksin içinden Ama biliyorum okuyacaksın.
Bak işte buradasın.. Yine mısralarımın arasındasın
Soluğunun sesini duyabiliyorum Kalbin daha hızlı atmaya başladı öyle değil mi? Yardımına ihtiyacım var şimdi Farkında değilsin ama Birlikte yazacağız bu şiiri..
Sen, gönül dergahı olacaksın Ben, daimiliği hedef almış misafir Sen, “aşk “olacaksın Ben,” aşık “ Sen, bilinmezlik olacaksın Ben,aşikar Sen, mısraların muhatabı olacaksın Ben, yazanı.. Sen, kaçan olacaksın Ben, inadına sana koşanı..
Başlıyoruz şiirim(iz) e.. Hazır mısın? Sen kağıt olacaksın şimdi ben de kalem Korkma Ne acı dökülecek üzerine Ne de elem..
Kıpırdamadan dur şimdi olduğun yerde Kalem bir şeyler bırakacak üzerine…
“ Kaçmaya çalıştığın bütün duygular kapında artık Bu defa zili çalmadan, Kapıyı açmanı beklemeden girdim içeri.. Ya hoş geldin diyeceksin Ya da çık git..! Kalan veya giden taraf olmak umrumda bile değil Bunu sen de biliyorsun Derdim; Dermanımı bulmak… Susman ya da konuşman önemli değil Suskunluğunda sakladığın ifadeleri sezdiğimi biliyorsun Aklınla ördüğün duvarları aşacak gücüm olsaydı Şiirimin esaretine zorlamazdım seni.. Yüreğime söz geçirecek dermanın kalsaydı İçimde tutar “ acabalarında “ saklardım seni…
Kimbilir hangi şarkı geçiyor şimdi yüreğinden? Hangi melodiyle anlatıyorsun içindekileri Belki de hiçbir zaman anlatamayacağın çelişkileri.. Anlatma zaten Unuttun mu Sen kağıtsın, ben kalem Sen susan tarafsın, ben duygularıyla cebelleşen
Şimdi ya “kal “ diyeceksin bana Ya da “çık git..! “ Kalan veya giden taraf olmak umrumda bile değil Bunu sen de biliyorsun Derdim; Dermanımı bulmak..
Sonun’a geldim görüyorsun Ve şimdi son cümlemi yazıyorum
Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam Her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar Meşeler göğermiş diyorsun, varsın göğersin Anlamını yitiren bir şeyler mi var şimdilerde Yazdığım şiirlere yabancıyım, sokaklara yabancıyım Taşı delemiyor bir çığlık ve apansız Su oluyorum ipince, kendime sızıyorum Dünya yetmiyor bazan, bırakıp gidebilir miyim? Kuşları ürkütülmüş bir dal gibiydin, öylesine mahzun! Efkar da yakışırdı sana, ilk kadeh kekik kokardı Unutalım mı şimdi kente indiğimiz o ilk günü Sabahlara kadar okuduğumuz o kitapları Sabahlara kadar düşüncelerimizde yaşattığımız hayallerimizi Kar aydınlığında yürüdüğümüz o yolları Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam Her akşam mektup yazarım dağlar kadar Kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi, üşüyorsun Unutma dostumsun sen, neredeysen orda ölmek isterim
Şimdi biz neyiz biliyor musun? Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz. Birbirine uzanamayan Boşlukta iki yalnız yıldız gibi Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız Ne kalacak bizden? bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim su kırık dökük şiirim Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden Bizden diyorum, ikimizden Ne kalacak?
Şimdi biz neyiz biliyor musun? Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz. Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilemeyen çocuklar gibi. Artık hiçbir duygusunu anlamayan çocuklar gibi Ve elbet biz de bu aşkla büyüyecek Her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz ..........
murathan mungan
cok uzun bir siirin bir kismi ama bize göre.... anladin degilmi canimm...
Hep uzağa baktım adım atamayarak Öksüz hüzünlerimden bir türlü kurtulamayarak Hep düşe kalka gecede kaldım hep Yolumu uzatarak kara vagonlu trenimin içinde savrularak Ama sevdim sadece sevdim yalnız senleri değil Sevmeyi sevdim Kuşları sevdim düşleri sevdim Denize yağmur düşerken bitişleri ölüşleri sevdim Yine bana gidilmemiş yollar Kirlenmemiş bir akşam düşüyle Bana yine sorulmamış sorular kirlenmemiş Bir akşam düşüyle ................
mavi bir aleve dönüştürdüm kalbimi bir anda tutuşturmak istedim beni böyle umarsız bırakıp gittiğin bu zalim şehri yakamadım gözlerin dikildi karşıma bir caddenin tam ortasında inanılmaz güzel bakıyordu gözlerime hafif ıslak en özel en bilinmeyen türleri açmıştı papatyaların hatıralarınla titriyordu içim kuşlar kanatıyordu gönlümü
gri bulutlar geçiyordu göğümden anlamak üzreydim neron’un roma’yı neden yaktığını karanlık bir koridor açıldı önümde anlayamadım yenik düşmüş bir napolyon kadar mutsuzdum aslında intihara kalkışan hitler kadar çaresiz yakmak üzreydim ki bu şehri hatıraların içli bir yağmur gibi boşandı üzerime
kediler geçti birden kavşaklarından şehrin acı acı miyavladılar gözlerime baktılar kızgındılar kırgındılar onlar da tutulmuşlar anladım sana bendeki kadar onlar da terk ettiğin bu şehri çaresiz yakmak istiyorlar yakamıyorlar
saçların dikildi karşıma bir sokak köşesinde her telinde parmaklarımın izleri parlıyordu benzersiz kokunu alıyordu kıvrımlarından rüzgar gözleri doluyordu saçlarına bakan kedilerin her biri bir kenarda darmadağın çömelip kalıyordu yutkunuyordu rengi kaçıyordu pencerelerde perdelerin
nereye yürüdüysem bakışın, duruşun, sesin anladım söndürmeliyim tutuşan yüreğimi kendimi yakmış olurum yakarsam bu şehri çünkü sen her şeyinle bendesin
beni hiç yanıltmadı kelepçe taşır da bileğim siparış almaz yüreğim
ben sana bahar diyorum bahardan da güzelsin biliyorum gülüşlerin güneşin dünyayla sevişmesi hayatın lirik sesi beni girdapında yutan ve her adımda beni yeniden büyüten yürüyüşlerin yok mu beni düş zengini eden yürüyüşlerin yalçın dağların sarı çiçek oynaması soğuk gecelerimin yorganı saçların dudakların soyunuşu narın buharlanacağı yer istanbul’u örtebilecek karın tabularını çeper etme önüne yüreğin dokunsun yüreğime
ben sana bahar diyorum bayramıdır renklerin güzellikleri giyinişi doğanın gülüşü doğada var olanın tıpkı senin gibi en dişi kokuşu ve uyanışıdır toprağın bahar mevsimlerin balı onsekizli yaş hali insanın
buzlar işgal etti sevinçlerimi kuzeyime ser gülüşlerini bana sakla en erotik düşlerini zakkum zakkum bakışlarında kaybolmak sevgi tarlası yürğinde çiçeğe durmak istiyorum ben sana bahar diyorum nerene dokunsam aşk kokuyorum
ben sana bahar diyorum gözlerin hasretim gibi derin sevdam gibi umman ve en büyük okyanusu yeryüzünün geçemem karşı yakasına bir ömür yüzsem harmandalı oynuyor kaşların koynundaki iki tomurcuğun atabarı uzat sevgi sevgi dokunan ellerini vereyim de konuştur içimin bir köşesinde tozlanan hitarı ürkütmeyeceğini biliyorum sevda şarkılarına vokalistlik edecek martıları mutlu çocuklar doldursun patikalarımı sevinçlerim çerçisini doksun ortaya gözlerin yanında göl kalan hayattan herkesin düşleri takılsın oltaya
seninle son verdi yüreğim ağlamaya sevinçlerim kara yazma bağlamaya ben sana bahar diyorum biliyorum topal kalıyor bu dize seni yakalamaya sıra gelince seni tanımlamaya sözcükler lâl oluyor benim için mevsimlerin en güzelidir bahar kadınların en güzeli sen
ben sana bahar diyorum sen güzelden yana her şey olduğunu anla .....
03.06.2009 - 02:54
İyi insan kendisi için istediklerini,
Başkaları için de ister.
İyi insan söz ve davranışlarıyla,
Başkalarına zarar vermekten kaçınır.
İyi insan başkalarına,
Sevgi ve hoşgörüyle yaklaşır.
İyi insan kendisiyle,çevresiyle,
Barışık yaşayandır.
İyi insan dünya barışına,
Katkı sağlamaya çalışır.
İyi insan,ekolojik dengeyi,
Korumaya çalışandır.
İyi insan her türlü haksızlığa,
Karşı tavır koyandır.
İyi insan,kusurlarını bilir,
Onları düzeltmeye çalışır.
İyi insan,ölçüde,tartıda,
Hile yapmaktan kaçınır.
İyi insan her konuda,
Güvenilir olandır.
İyi insan her zaman,
Günahlardan sakınandır.
İyi insan,
Başkalarına,
Yardım etmekten zevk alandır.
İyi insan,çalışarak başkalarına,
Yük olmaktan kaçınandır.
İyi insan verdiği söze,
Her zaman,sadık kalandır.
İyi insan,başkalarının kusurlarını,
Örtmeye çalışandır.
İyi insan,küçüklerini seven,
Büyüklerine saygı duyandır.
İyi insan başkalarına,
Umut aşılayandır.
İyi insan başkalarının,
Yaralarını sarandır.
İyi insan,sevinçleri paylaşan,
Acılara ortak olandır.
O HERSEYIN EN IYISINE EN GÜZELINE LAYIK
COK TATLI. COK GÜZEL, BITANELER´DEN BIRI O :))
31.12.2008 - 11:55
muck canım..
:)
(aklıma gelmiyo hic bise :)
24.11.2008 - 13:52
alamet beni müsait bi yerde indirir misin?
mümkünse ferahlık-mutluluk ve güzellikler olsun orda..
ver elini beraber inelim ;)
ee arabayı kim sürecek? boş veeer,yerinde kalsın.canımız sıkılınca
havai'ye süreriz..oo lal laaaa çaça salsaaaa:p
18.11.2008 - 00:28
Ayla Dikmen - Anlamazdın
Sevilirken bilmedin mi?
Ben söylerken gülmedin mi?
Falımızda hasret var, ayrılık var demedim mi?
Anlamazdın anlamazdın,
Kadere de inanmazdın.
Hani sen acı veren kalpsizlerden olamazdın?
Dilerim ki mutlu ol sevgilim,
Ben olmasam bile hayat gülsün sana.
Günahım boynunda, ağlayan bir çift göz bıraktın arkanda.
Kalbim bomboş kaldı sanma,
Acılar geçer zamanla.
Aşka tövbe demem ben,
Görürsün sevince yeniden.
Anlamazdın anlamazdın,
Kadere de inanmazdın.
Hani sen acı veren kalpsizlerden olamazdın?
Dilerim ki mutlu ol sevgilim,
Ben olmasam bile hayat gülsün sana.
Günahım boynunda, ağlayan bir çift göz bıraktın arkanda
17.11.2008 - 17:10
üstat, beni müsait bir şiirde indir.
17.11.2008 - 11:57
Manzarası kırık bir pencerenin gerisinden okuyoruz hayatın silik haritasını. Alengirli coğrafyamızda sığ yükseltiler, tarihimiz okunaksız, beşeriyetimizi bok götürüyor... Aldığımız her nefesten havayla iletişim vergisi kesilirken.. sustuğumuzu konuşamıyoruz artık; gördüğümüze bakmayı reddetsek de, gözleri kapalı, yapamıyoruz. Dikiş tutmuyor sökük umutların rötarlı yamaları. Yüreğimizin dekoltesinde iki yakamız bir araya gelmiyor. Hep 2-1 yenik terk ediyoruz sahamızı. Hakeme gözlük istiyoruz, tanrıdan istifa.. her sene bir alt kümeye düşüyor birtakımlarımız!
Dağına küsmüş tavşan sendromuyla ışığından istifa etmiş Güneş gibi... yarınlarımız karanlık, yarımlarımız soğansız.. çocukluğumuz kocaya kaçmış, gençliğimiz kocamış, abis yalnızlıklarımız müebbet bir kuluçka döneminde ruh kümeslerimizde. Öfkelerimiz dahi hep kendine batırıyor çuvaldızı, iğnelerimiz nostaljik plakların sırtını kaşıyor. Kötü yola düşmesinler diye acıları bile evlat edindik biz, ama bütün yollar Doğu Roma’ya çıkıyor. Herkesin sırt çantasında Brütüs marka, çok amaçlı bir ihanet mutlaka bulunuyor.
Gölgelerine saklanan birer hayalet sanki insanlar... Çelik alaşımlı plastik bedenleri, yedek parça garantisiyle, hiçbir namussuz geceyi yarı yolda bırakmıyor. ‘Boğuluruz’ korkusundan denizi bile hayal edemeseler de, dümen köşkünde hep onlar eğleşiyor. Kıçı kırık bir-iki bakışa ters takla atan yürek cambazları, köşebaşlarında aç rezervuar köpekleri gibi dövüşüyor. Gösteriler ucuzladıkça, biletler eşantiyon yerine, kalleşlik listeye ilk sıradan girip kapalı gişe oynuyor.
Tehlikeli ilişkilerde dublör tutmayı kendimize yediremediğimizden, malulen emekli ediliyoruz düşlerimizden, tazminatsız, amortisiz... İlkel sanrılar derinlemesine parselledi amorf afâkımızı; mızrakların ucunda aşkın kelleleriyle yürüyor onun bunun kafatası avcıları! Metroseksüel Indiana Jones’lar sarmış dört yanımızı, bâkir duygular zührevi hastalık muamelesi görüyor tutku koridorlarında.
Bağımsızlığı tanınmayan demirperde bir ülkenin pahalı başkenti insanlık... Tam da İpek Yolu’nun ticaret beşiğini sallayan bu kent, kalabalık yalnızlıklarıyla meşhurdur ve geçimini ihanetle sağlar kendilerine dokunmayan yılanı koyunlarında besleyen halkı. -ki aynı ihanet, metresidir aşkın, tatminsiz ihtiras akşamları!
erken çöken yaşlılık... prematüre aşklar... antifriz katılmış kanlar... astiğmat göz dizimleri... suretsiz söz düşümleri... ketum kalp atışları... raf ömrü dolmuş anılar... turşusu kurulmuş acılar... stepne dostluklar... anestezik vücutlar... kendini kanıksayan kimlikler... sorumsuz yükümlülükler... penaltı kokan insanlık soneleri...............
Nicedir yaşamak, sağdan-sola, yukarıdan aşağı sözlüye kaldırıyor deneyimlerimi. Son zamanlarda hayat korkutuyor, beslemiyor, solumuyor beni...
Zararın neresinden döneriz, kârımız kaç karın doyurur bilmiyorum; yine de “kendinize gelin! ”, diye bağırmak istiyorum gözlerim ağlama moru, dudaklarım kupkuru.. oysa adı yalnız halk öykülerinde geçen “kendiniz” neresi, hiç kimse hatırlamıyor!
“Hey, yürek ressamı! Senin hayata çizdiğin platonik resimler ancak entellektüel geometriden sınıf geçer. Sen biraz yazı saçmala istersen... Boşver, insanlığı sen mi restore edeceksin? Üzümünü sorma, yaşa gitsin! ” dediler. Yaşadım.. gitmiyor....
29.10.2008 - 15:00
UYGUNDUR...29 EKİM 2008 ;) YeDiNcİ_KaT
NOT: nefis bir söz'leşme...emeğine layık olmaya çalışacağıma dair bir söz daha vereyim mi? ama söz ağızdan bir kere çıkar...ve söz senettir demişlerse bir bildikleri vardır...marjınal mesajından ötürü ayrıca tebrikler.. ;)
25.10.2008 - 11:32
şiirci lar_aa benim diyosam benim..
bak seni döverim havamlan:p
kızzz farikaaa sen dedin diye çoraplarımı da giydim,
kahvaltımı yapıp giriyorum salona..
sen ve hatrı sayılır güzel insanlar için canımı dişime katıp
geliyorum sizin mahalleye,ruhum orda ciğerim..
her ne kadar remizim orda olmasa da:p
ayy lav yuuu mysweety
24.10.2008 - 16:39
(¯'v..¯)
'*.¸.*..
¸.•..¸.•*¨) ¸.•*¨)
(¸.•.. (¸.•...•.. ¸¸.•¨¯'•
_____****__________**** ______
___***____***____***__ *** ____
__***________****_______***____
_***__________**_________***__
_***_____________________***_
_***_______ÃLÃMET______***_
__***___________________***___
___***_________________***____
____***_______________***_____
______***___________***_______
________***_______***_________
__________***___***___________
____________*****_____________
_____________***_____________
______________*_____________
.....................?
.................?
.............?
.........?
......?
....?
......? .......................? ....?
..........? ..............? ...............?
..............? ......? .....................?
...................? ........................?
................? .......? ..............?
..............? .............? ....?
.............?
...........?
..........?
.........?
.........?
..........?
..............?
...................?
..........................?
...............................?
.................................?
.................................?
..............................?
.........................?
..................?
.............?
.........?
.....?
...?
? .............................? ....?
? ..........................? ...........?
? ......................? ................?
..? ...................? ..................?
...? ....................................?
.....? ................................?
........? .........................?
...........? ...................?
..............? ..............?
..................? .......?
.....................? ..?
.......................?
03.10.2008 - 13:00
yaşakinelergör'ün gözdesi! ! !
;)
01.10.2008 - 16:49
Cümleler Doğrudur; Doğru Zamanda, Doğru Mekanda Doğru Kişilere Doğruca Söylenmiş İse. Aynı Cümleler Yanlıştır; Yanlış Zamanda, Yanlış Mekanda Yanlış Kişilere Söylenmiş İse. İşin Özü Hakikat Göreceli İse,Doğruda Yoktur Eğride. Eğer Hakikat Tek İse Doğruda Vardır Eğride.
17.07.2008 - 12:58
gözlerime düşüyorsun bir sabah ansızın.....
14.07.2008 - 11:48
Yine akşam oldu..
Ama bu defa başka…
Zaman haşmetli,
Zaman sessiz ve temkinli..
Sonunu bildiğim ama başlamaktan korktuğum bir şiir bu sefer ki…
Farkındayım
Deli cesareti benimkisi…
Belki hiç bilmediğin,
Belki de zaman zaman “ acabalara” emanet ettiğin
Dolu dizgin sırlar vereceğim sana..
Önce başlığa gözün takılacak
Merak ve meraksızlık arası bir tereddütle
Okusam mı diye geçireceksin içinden
Ama biliyorum okuyacaksın.
Bak işte buradasın..
Yine mısralarımın arasındasın
Soluğunun sesini duyabiliyorum
Kalbin daha hızlı atmaya başladı öyle değil mi?
Yardımına ihtiyacım var şimdi
Farkında değilsin ama
Birlikte yazacağız bu şiiri..
Sen, gönül dergahı olacaksın
Ben, daimiliği hedef almış misafir
Sen, “aşk “olacaksın
Ben,” aşık “
Sen, bilinmezlik olacaksın
Ben,aşikar
Sen, mısraların muhatabı olacaksın
Ben, yazanı..
Sen, kaçan olacaksın
Ben, inadına sana koşanı..
Başlıyoruz şiirim(iz) e..
Hazır mısın?
Sen kağıt olacaksın şimdi ben de kalem
Korkma
Ne acı dökülecek üzerine
Ne de elem..
Kıpırdamadan dur şimdi olduğun yerde
Kalem bir şeyler bırakacak üzerine…
“ Kaçmaya çalıştığın bütün duygular kapında artık
Bu defa zili çalmadan,
Kapıyı açmanı beklemeden girdim içeri..
Ya hoş geldin diyeceksin
Ya da çık git..!
Kalan veya giden taraf olmak umrumda bile değil
Bunu sen de biliyorsun
Derdim;
Dermanımı bulmak…
Susman ya da konuşman önemli değil
Suskunluğunda sakladığın ifadeleri sezdiğimi biliyorsun
Aklınla ördüğün duvarları aşacak gücüm olsaydı
Şiirimin esaretine zorlamazdım seni..
Yüreğime söz geçirecek dermanın kalsaydı
İçimde tutar “ acabalarında “ saklardım seni…
Kimbilir hangi şarkı geçiyor şimdi yüreğinden?
Hangi melodiyle anlatıyorsun içindekileri
Belki de hiçbir zaman anlatamayacağın çelişkileri..
Anlatma zaten
Unuttun mu
Sen kağıtsın, ben kalem
Sen susan tarafsın, ben duygularıyla cebelleşen
Şimdi ya “kal “ diyeceksin bana
Ya da “çık git..! “
Kalan veya giden taraf olmak umrumda bile değil
Bunu sen de biliyorsun
Derdim;
Dermanımı bulmak..
Sonun’a geldim görüyorsun
Ve şimdi son cümlemi yazıyorum
“ seni seviyorum '
05.07.2008 - 16:58
__000000___00000
_00000000_0000000
_0000000000000000
__00000000000000
____00000000000
_______00000
_________0
________*__000000___00000
_______*__00000000_0000000
______*___0000000000000000
______*____00000000000000
_______*_____00000000000
________*_______00000
_________*________0
_000000___00000___*
00000000_0000000___*
0000000000000000____*
_00000000000000_____*
___00000000000_____*
______00000_______*
________0________*
________*__000000___00000
_______*__00000000_0000000
______*___0000000000000000
______*____00000000000000
______*______00000000000
_______*________00000
________*_________0
_________*________*
___________________
:)
12.06.2008 - 11:49
Benim o hep fırtınalarla boğuşan ruhum
Yorulmuyor yaşamaktan.
Midyat’lı bir gümüş ustasıdır, süryani
Ve yüzündeki çıban gibi
Yüreğinde yaralar
Taşımaktan.
Yorulmuyor yorulmuyor
Ağır işçi
Kedere ve aşka çalışmaktan
Kiminde peçeli bir gülüş çağırıyor
Kiminde kovuluyor kapılardan.
2.
bak sabah yaklaşıyor birazdan ufuk
moraracak
sevgilim çıplak sokaklarında
ayak seslerim dolaşsın
yasak
ırmaklarında yıkanayım
avuçlarına karlı öpüşler
bırakayım
rüzgar
unutulmuş
bir dağ çeşmesine
götürsün bizi.
Zamanın saatleri unuttuğu
Şavkıyan bir dağ çeşmesine.
3.
ey eflatun aşk
bana eflatun yağmurlar
yağdırabilir misin
getirebilir misin geçen günleri geri
tutup yıldızları yanıma oturtabilir misin
sana neyi anlatayım
her sarnıç küflü bir yağmuru
her sevda bir ayrılığı yaşar....
''''her sevda bir ayriligi yasar''''
11.06.2008 - 12:43
ASK yanliz bir operadirr....
11.06.2008 - 12:42
Gülüşün eklenir kimliğime
Gün biter gülüsün kalir bende
anilar gibi sürüklenir bulutlar
Ömrümüz ayriliklar toplamidir
yarim kalan bir siir belki de
Aykiri anlamlar arayip durma
güz bitip sular köpürür de
kapanmaz gülüsünün açtigi yara
uçurum olur zaman her gece
Her gece yeni bir savas baslar
aci ses olur, ses deli yagmur
Sigindigim her yer adinla anilir
ben girerim sokagi devriyeler basar
Bir de gülüsün eklenir kimligime.
Ahmet Telli, Kalbim Unut Bu Siiri
Ahmet Telli
11.06.2008 - 12:36
UNUTMA DOSTUMSUN
Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan
Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam
Her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar
Meşeler göğermiş diyorsun, varsın göğersin
Anlamını yitiren bir şeyler mi var şimdilerde
Yazdığım şiirlere yabancıyım, sokaklara yabancıyım
Taşı delemiyor bir çığlık ve apansız
Su oluyorum ipince, kendime sızıyorum
Dünya yetmiyor bazan, bırakıp gidebilir miyim?
Kuşları ürkütülmüş bir dal gibiydin, öylesine mahzun!
Efkar da yakışırdı sana, ilk kadeh kekik kokardı
Unutalım mı şimdi kente indiğimiz o ilk günü
Sabahlara kadar okuduğumuz o kitapları
Sabahlara kadar düşüncelerimizde yaşattığımız hayallerimizi
Kar aydınlığında yürüdüğümüz o yolları
Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan
Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam
Her akşam mektup yazarım dağlar kadar
Kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi, üşüyorsun
Unutma dostumsun sen, neredeysen orda ölmek isterim
Ahmet Telli
11.06.2008 - 12:18
Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
Ne kalacak bizden?
bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim su kırık dökük şiirim
Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında
Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden
Bizden diyorum, ikimizden
Ne kalacak?
Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları
gibiyiz. Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada bir
şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilemeyen çocuklar gibi.
Artık hiçbir duygusunu anlamayan çocuklar gibi
Ve elbet biz de bu aşkla büyüyecek
Her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz
..........
murathan mungan
cok uzun bir siirin bir kismi ama bize göre.... anladin degilmi canimm...
11.06.2008 - 12:14
Hep uzağa baktım adım atamayarak
Öksüz hüzünlerimden bir türlü kurtulamayarak
Hep düşe kalka gecede kaldım hep
Yolumu uzatarak kara vagonlu trenimin içinde savrularak
Ama sevdim sadece sevdim yalnız senleri değil
Sevmeyi sevdim
Kuşları sevdim düşleri sevdim
Denize yağmur düşerken bitişleri ölüşleri sevdim
Yine bana gidilmemiş yollar
Kirlenmemiş bir akşam düşüyle
Bana yine sorulmamış sorular kirlenmemiş
Bir akşam düşüyle
................
11.06.2008 - 12:08
__$$___$$$
_$$$$_$$$$$
_$$$$$$$$$$__$$
_$$$$$$___$$___$
__$$$$____$$____$
___$$$__________$
____$$$_______$$$__$$$
_____$$_____$$$$$_$$$$$
_______$____$$$$$$$$$$$
________$___$$$$$$$$$$$
_________$__$$$$$$$$$$$___$$$
__________$_$$$$$$$$$__$$$___$
___________$__$$$$$$___$$____$
_______________$$$_$__________$
________________$___$_________$
____________________$______$$$$_$$$$
_____________________$____$$$$$$$$$$$
______________________$___$$$$$$$$$$$
_______________________$__$$$$$$$$$$$
_______________________$__$$$$$$$$$$$
________________________$$$$$$$$$$$_$__$$$$
________________________$___$$$$$$___$$____$
_____________________________$$$$__________$
______________________________$$$__________$
_______________________________$__$________$
___________________________________$______$
____________________________________$____$
______________________________________$_$
_______________________________________$
canimm cok tesekkürlerr :) kalbimde iste kocaman bir yerin varrrr :))
11.06.2008 - 01:18
yağmurun yağmasını istiyorum dur durak bilmeden.........
05.06.2008 - 14:30
sensiz kalan bu şehri yakmayı çok istedim
mavi bir aleve dönüştürdüm kalbimi bir anda
tutuşturmak istedim beni böyle umarsız
bırakıp gittiğin bu zalim şehri
yakamadım gözlerin dikildi karşıma bir caddenin tam ortasında
inanılmaz güzel bakıyordu gözlerime hafif ıslak
en özel en bilinmeyen türleri açmıştı papatyaların
hatıralarınla titriyordu içim kuşlar kanatıyordu gönlümü
gri bulutlar geçiyordu göğümden
anlamak üzreydim neron’un roma’yı neden yaktığını
karanlık bir koridor açıldı önümde anlayamadım
yenik düşmüş bir napolyon kadar mutsuzdum aslında
intihara kalkışan hitler kadar çaresiz
yakmak üzreydim ki bu şehri hatıraların
içli bir yağmur gibi boşandı üzerime
kediler geçti birden kavşaklarından şehrin
acı acı miyavladılar gözlerime baktılar kızgındılar kırgındılar
onlar da tutulmuşlar anladım sana bendeki kadar
onlar da terk ettiğin bu şehri çaresiz
yakmak istiyorlar yakamıyorlar
saçların dikildi karşıma bir sokak köşesinde
her telinde parmaklarımın izleri parlıyordu
benzersiz kokunu alıyordu kıvrımlarından rüzgar
gözleri doluyordu saçlarına bakan kedilerin
her biri bir kenarda darmadağın
çömelip kalıyordu yutkunuyordu
rengi kaçıyordu pencerelerde perdelerin
nereye yürüdüysem bakışın, duruşun, sesin
anladım söndürmeliyim tutuşan yüreğimi
kendimi yakmış olurum yakarsam bu şehri
çünkü sen her şeyinle bendesin
harika bir sey :)
05.06.2008 - 14:28
Ben Sana Bahar Diyorum
beni hiç yanıltmadı
kelepçe taşır da bileğim
siparış almaz yüreğim
ben sana bahar diyorum
bahardan da güzelsin biliyorum
gülüşlerin güneşin dünyayla sevişmesi
hayatın lirik sesi
beni girdapında yutan
ve her adımda beni yeniden büyüten
yürüyüşlerin yok mu
beni düş zengini eden yürüyüşlerin
yalçın dağların sarı çiçek oynaması
soğuk gecelerimin yorganı saçların
dudakların soyunuşu narın
buharlanacağı yer istanbul’u örtebilecek karın
tabularını çeper etme önüne
yüreğin dokunsun yüreğime
ben sana bahar diyorum
bayramıdır renklerin
güzellikleri giyinişi doğanın
gülüşü doğada var olanın
tıpkı senin gibi
en dişi kokuşu
ve uyanışıdır toprağın
bahar mevsimlerin balı
onsekizli yaş hali insanın
buzlar işgal etti sevinçlerimi
kuzeyime ser gülüşlerini
bana sakla en erotik düşlerini
zakkum zakkum bakışlarında kaybolmak
sevgi tarlası yürğinde çiçeğe durmak istiyorum
ben sana bahar diyorum
nerene dokunsam aşk kokuyorum
ben sana bahar diyorum
gözlerin hasretim gibi derin
sevdam gibi umman
ve en büyük okyanusu yeryüzünün
geçemem karşı yakasına
bir ömür yüzsem
harmandalı oynuyor kaşların
koynundaki iki tomurcuğun atabarı
uzat sevgi sevgi dokunan ellerini
vereyim de konuştur
içimin bir köşesinde tozlanan hitarı
ürkütmeyeceğini biliyorum
sevda şarkılarına vokalistlik edecek martıları
mutlu çocuklar doldursun patikalarımı
sevinçlerim çerçisini doksun ortaya
gözlerin yanında göl kalan hayattan
herkesin düşleri takılsın oltaya
seninle son verdi yüreğim ağlamaya
sevinçlerim kara yazma bağlamaya
ben sana bahar diyorum
biliyorum topal kalıyor bu dize seni yakalamaya
sıra gelince seni tanımlamaya
sözcükler lâl oluyor
benim için mevsimlerin en güzelidir bahar
kadınların en güzeli sen
ben sana bahar diyorum
sen güzelden yana her şey olduğunu anla
.....
:))
Toplam 55 mesaj bulundu