en sevdiğim erkek ismi...
bütün farzlatrı yerine getirmeye ve bütün günahlardan uzak durmaya gayreti en ziyade olan ALLAH yolunun kadim yolcusu...
onlardan olmayı umut ettiklerimizden...
kelime türban kılıfına girince niyeyse siyasi bir içerik aranıyor,yada şöyle diyelim; böyle anlaşılsın isteyenlerin bir ürünü bu kelime...
bu kelimenin ne şekilde olduysa meydana çıkışını sağlayan,varoluşunun sebebi olan,farz kılınmasıyla anılışına başlanan,atası 'BAŞ ÖRTÜSÜDÜR'
yalın halde sadece ve sadece başörtüsü...
TÜRKİYEDE BAŞÖRTÜSÜ KULLANAN BAYANLARI BİR ÇOK SINIFLAMAYA TABİİ TUTMAK MÜMKÜN;
1-BAŞÖRTÜSÜNÜ GELENEKSELLİK ANLAYIŞI İÇERİSİNDE KULLANANLAR....
2-YUKARDAKİ ANLAYIŞIN SAHİBİ YADA DİNİN BİR GÖNÜL İŞİ OLDUĞUNU UNUTAN EBEVEYNLERİ TARAFINDAN ZORLAMA,BASKI SONUCU BAŞINI ÖRTMEK DURUMUNDA BIRAKILANLAR..
3-BAŞÖRTÜSÜNÜ SADECE İNANIŞININ BİR GEREĞİ OLARAK ALGILAYIP(DOĞRU VEYA YANLIŞ,O ALGILAYANIN PROBLEMİ) NİYE KULLANDIĞINI BİLEREK KULLANAN,ÇOĞUNLUKLA GENÇ KESİM...
BUNLARI İRDELEYECEK OLURSAK;
1-İSLAMİYETİN MİLLETİMİZ TARAFINDAN KABULÜNÜN ÜSTÜNDEN ÇOK UZUN ZAMAN GEÇMİŞ OLAMASININ BİR GETİRİSİ OLARAK -Kİ BU SOSYOLOJİK OLARAK DA GAYET TABİİ BİR SONUÇTUR- ZAMAN İÇERİSİNDE GELENEKLERLE DİNİ EYLEMLERİN İÇİÇE GİRMESİ,GÜNLÜK HAYATTA SÜREKLİLİK GEREKTİREN BAZI EYLEMLERİN ARTIK GELENEK,KÜLTÜR VE HATTA SOSYAL YAPININ BİR PARÇASI HALİNE GELMESİYLE(ÖRNEĞİN KURBAN KESMEK,TESBİH KULLANMAK,CUMAYA GİTMEK VS.) BAŞÖRTÜSÜ DE BİZİM BİR PARÇAMIZ,KÜLTÜREL BİR DEĞERİMİZ,UNSURUMUZ OLMUŞTUR...
BU İSLAMİYETİN ÖZÜMSENMESİ,BENİMSENMESİ,SAHİPLENİLMESİ AÇISINDAN MİLLETİMİZ ADINA ÇOK GÜZEL BİR SONUÇ OLMAKLA BERABER,ASLINDA EYLEMİN ÖZÜ AÇISINDAN SAKINCALI VE TEHLİKELİ BİR YÖNEDE SAHİPTİR; DİNİ EYLEMLER KALBİ OLARAK YÖNELMEYLE,ÖZGÜR İRADEYLE VE SADECE VE SADECE ALLAHIN MEMNUNİYETİ GÖZETİLEREK YAPILDIĞINDA KIYMETLİ VE MAKBULDÜR,ÇÜNKÜ DİN BİR GÖNÜL İŞİDİR...
FAKAT BU SOSYAL YAPI İÇERİSİNDE ÖZELLİKLE ANADOLU KENTLERİNDE,KASABALARINDA,KÖYLERİNDE BAYANLARIN SOSYAL KABUL İÇİN MECBURİ GÖRMEK ZORUNDA OLDUĞU(VE HATTA MECBUR TUTLDUĞU) BİR ÖĞE OLMUŞTUR BAŞÖRTÜSÜ...
*****CUMHURİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLETİNİN ÇÖKÜŞÜNE NEDEN OLARAK İSLAMİYETE BAĞLILIĞI 1. SEBEP GÖREN BULANIK VE KASITLI BAKIŞ GELİŞME ADINA HALKIN DİNDEN DİNİ EYLEMLERDEN UZAKLAŞMASINI ŞART GÖRMÜŞTÜR...KIYAFET İNKILABI,ŞAPKA KANUNU,TEKKE VE ZAVİYELERİN KAPATILASI BU AMACA YÖNELİK OLARAK YAPILAN EYLEMLERİN TRAJİKOMİK GÖSTERGELERİDİR...VE NE YAZIK Kİ BU TRAJİKOMİK SAHNEDE TRAJİKLİK AĞIR BASMIŞTIR,DİN ADAMLARININ YARGISIZ ASILIŞLARI,CAMİLERE KİLİSE İMAJI VERİLEMYE ÇALIŞILARAK MASALAR GETİRİLMESİ,AYAKKAKBİYLA GİRİLMESİ VE DAHA DA TRAJİĞİ KEÇİ DOLDURULMASI.RESMİ ŞAPKA İNK.VS GİBİ RESMİ KAYNAKLARLA ANILMAYAN FAKAT BU MİLLETİN BİZZAT ŞAHİTLİĞİYLE KAN AĞLAYARAK YAŞADIĞI GERÇEKLERİDİR...
BU DÖNEMDEN ŞU SON 20 YILA GELİNCEYE KADAR MİLETİMİZ HAKİKATEN BATIYLA VE ONUN KÜLTÜRÜYLE KENDİ ÖZ KÜLTÜRÜ ARASINDA GERİ KALMIŞLIK KORKUSUYLA KIVRANIP DURARAK,DİNİ EYLEMLERİ GERİ KALMIŞLIK GÖSTERGESİ OLARAK GÖREREK VE KENDİ ÖZ KÜLTÜRÜNÜ İNKAR EBLEHLİĞİNE GİDEREK YAŞAMIŞTIR...
BU ARADA TÜRBANI BÜYÜK TEHLİKE OLARAK GÖREN YETKİLİ AĞIZLARIN SÖYLEMLERİNDE OLDUĞU GİBİ BABAANNELERİMİZ NİNELERİMİZ,NADİRENDE OLSA ANNELERİMİZ BAŞÖRTÜSÜNÜ KULLANMAYA DEVAM ETMİŞTİR AMA BUNUN TEHLİKESİZKLĞİ ÖRTÜNÜ KÜÇÜK OLUŞU VE SAÇIN ARKASINI VE ÖNÜNÜ AÇIKTA BIRAKIŞINDA SAKILIDIR; YANİ DİNİ BİR EYLEMDEN OLMAKTAN ZİYADE BİR ALIŞKANLIKTAN VE GELENEKSELLİKTEN İBARET OLUŞUNDADIR...
BU ARADA GELİŞMEYE DOĞRU KOŞAN ÜLKEMİZDE MESLEK SAHİBİ OLMAYI BECEREBİLMİŞ HATTA ÜNİVERSİTELERİN YÖNETİMLERİNE GİRMEYİ BAŞARABİLMİŞ KADINLARIMIZDA VARDIR,BUNLARIN HEPSİ ELBETTE ÇAĞDAŞ! ! ! BİR GÖRÜNÜME VE AVRUPAİ KAFA YAPISINA SAHİP İLERİ GÖRÜŞLÜ KADINLARIMIZDIR...
YANİ GELENEKSEL DE OLSA BAŞÖRTÜSÜ KULLANAN KESİM KÜÇÜK DÜNYASINDA KALMAYA,ORDA YAŞAMAYA VE CAHİL KALMAYA BİR ANLAMDA MAHKUM EDİLMİŞTİR...
2-TANIMIN YAPTIĞIMIZ GELENEKSELLİK İÇERİSİNDE BAŞÖRTÜSÜ TOPLUM TARAFINDAN 'NAMUS' KAVRAMIYLA BÜTÜNLEŞTİRİLMİŞ,VE HATTA TAMAMEN ANLAMINDAN SOYUTLANARAK SADECE NAMUS GÖSTERGESİ OLARAK GÖRÜLMEYE DE BAŞLANMIŞTIR,ÇOCUĞUNU YAHUT EŞİNİ KAPANMAYA ZORLAYAN ZİHNİYET ONA BU DAYATMAYI YAPARKEN İŞİN HARAM HELAL BOYUTUNDAN BAHSETMEYİ BU YÜZDEN AKIL EDEMİYOR OLSA GEREK...
BAŞÖRTÜSÜNÜ DİNİ ANLAMDA KULLANMAYI DAYATAN AİLELER İSE DİNİ EYLEMLERİN DAYATMAYLA HİÇ BİR ANLAMININ,KIYMETİNİN KALMADIĞINI UNUTARAK ASLINDA AMAÇLARINI TAM ZITTINA HİZMET ETMİŞLERDİR...ÇÜNKÜ ZORLAMA,DAYATILAN ŞEYİ-DÜNYANIN EN DOĞRU ŞEYİ BİLE OLSA-ANTİPATİK VE ÇİRKİN BİR HALE SOKAR,DÜŞMANLIK DOĞURUR...VE NE YAZIK Kİ ÜNİVERSİTELERDE DE HAYATIN DİĞER ALANLARINDA DA GÖRÜLÜRKİ BU TARZDA BASKIYA MARUZ KALAN KIZLAR ÇOK UÇ NOKTALARA GELMİŞ,YASAKLARIN ENGELLENEMEZ CAZİBESİNE KURBAN GİTMİŞTİR...
3-EN KÖTÜMSER DÜŞÜNCEYLE SON 20 YILDIR ARTIŞA GEÇEN SAYILARIYLA BAŞÖRTÜSÜNÜ SADECE VE SADECE BİR DİNİ İNANIŞIN GEREĞİ OLARAK ÖZGÜR İRADESİYLE KULLANMAYI SEÇEN VE AYNI ZAMANDA GELİŞEN DÜNYADA YERİNİ ALMAK İSTEYEN GENÇ BAŞÖRTÜLÜ BAYANLAR...
BUNLARIN BAZILARI BU DÜZEN İÇERİSİNDE BİR YER EDİNMEK İSTEMİŞ,ÜLKENİN KALKINMASINA FAYDALI OLMAK VE İNSAN OLMANIN GETİRDİĞİ DEĞERLERLE GELİŞMEYE VE BİLGİ EDİNMEYE YÜCE GÖREN BİR GAYEYLE ÜNİVERİSTELERDE OKUMAYI MURAT ETMİŞ,ÇALIŞMIŞ,SINAVLARA GİRMİŞ VE 'HAK'ETMİŞTİR...
AMA KULLANDIKLARI BİR GİYİM ARACINDAN DOLAYI EN TABİİ HAKLARI OLAN İLİM TAHSİL ETME,EĞİTİM HAKLARI ELLERİNDEN ALINMIŞTIR...
VE BUNUN TEK SEBEBİ BAŞLARINDAKİ ÖRTÜYÜ KULLANMALARININ TEK SEBEBİNİN GELENEKSELLİK DEĞİL DE İNANIŞ OLMASIDIR...
BU İDDİANIN EN BÜYÜK İSPATLARINDAN BİRİ ORDU EVLERİNE,ASKERİ KURULUŞLARA ASKERLERİN ANNELERİNİN BİLE BAŞÖRTÜSÜYLE ANCAK KELEBEK DİYE TABİR EDİLEN SAÇIN ÖNÜNÜ,BAĞIRI AÇIKTA BIRAKAN BİR ŞEKİLDE ÖRTÜYÜ BAĞLAMASIYLA İZİN VERİLMESİDİR....
AB YE GİRMEYE HAZIRLANAN ÜLKEMİZDE,BU NE ZULÜMKAR,NE BAĞNAZ VE HAZIMSIZCA BİR YAPTIRIMDIR! ! !
BAŞÖRTÜSÜNDEN KORKAN VE YASAKÇI BİR TARZLA EYLEME DÖNÜŞEN ZİHNİYET ASLINDA İRAN OLMAKTAN KORKTUĞUNU SÖYLESE DE BELKİ DE FARKINDA OLMAYARAK'HEM İLİM HEM MESLEK SAHİBİ TEKNOLOJİ ÇAĞINDA TÜM DONANANIMLARIYLA KÜRESEL ARENAYA ÇIKABİLECEK YETİYE SAHİP BİLİNÇLİ MÜSLÜMANDAN' KORKAN AMERİKA AVRUPA VE ONLARIN UŞAKLARININ UŞAKLIĞINI YAPMAKTADIR...
BELKİ FARKINDA BİLE OLMAYARAK...
NE BÜYÜK ALDANIŞ; KENDİ ÖZEVLADINA ZULÜMLE MİLLETİNİN GELİŞİMİNE ENGEL OLMAK VE BUNU YAPARKEN DE MİLLETİNE EN BÜYÜK HİZMETİ YAPTIĞINI SANMAK...
AMA UNUTULMAMALI Kİ YASAKLAR HER ZAMAN CAZİPTİR! ! !
şefkat,karşılık beklemeksizin yürekte duyularak tavra dönüşen,beşer cinsinin en ulvi hislerinden biridir...
karşılık beklemeksizin verildiği için bir çok beşerin duygusal tatmin için rağbet ettiği 'aşk' duygusundan bile daha nezih ve yücedir...
şefkat denince akla ilk gelen şüphesiz annelerdir;
kelimelere sığamayacak,anlatılmakla bitirilemeyecek ve zaman sınırlaması olmaksızın ömrün tamamını kapsayan bir sefkat örneğidir annelerdeki...
ama şüphesiz ŞEFKATLiLERİN EN ŞEFKATLİSİ bizi yaratan,ve yaratmadan sonra bizleri yeryüzüne başıboş rızıksız olarak salıp terk etmeyerek,üzerimizde RABliğini gösteren,dünya yüzündeki tüm anaların şefkatlerinin şefkatinden bir damla olduğu söylenen ALLAHTIR...
''YA ERHAMÜRRAHİMİN'' ifadesi,kudsi hadisin şehadetiyle dualara makbuliyet getiren bir ifadedir ve anlamı 'ey merhametlilerin en merhametlisi'dir...
RABBİMİZİN BİZE BİLDİRİLMİŞ 99 GÜZEL İSMİ VARDIR,BUNLARA ESMAÜL HÜSNA ADI VERİLİR...
BU İSİMLER YÜCE RABBİMİZİN BİR ÇOK ÖZELLİĞİNİN DEĞİŞİK NÜANSLARLA İFADESİDİR...
BU İSİMLERDE AZAPTAN VE KAHIRDAN BAHSEDEN İSİMLERDEN ZİYADE RAHMET VE LÜTUF BİLDİREN İSİMLER ÇOĞUNLUKTADIR...
KURANI KERİMDE DE AZAP AYETLERİNDEN ÇOK RAHMET,AFFEDİCİLİK VE LÜTUFKARLIK İÇERİKLİ AYETLER BULUNMAKTADIR...
ANCAK İSLAMI TAMITAMINA UYULMASI İMKANSIZ,DİNİ EYLEMLERİ HAYATI ZORLAŞTIRICI VE TATSIZLAŞTIRICI GÖSTERMEYE ÇALIŞAN BAZI KESİMLER DAHA ÇOK AZAP AYETLERİNİ ÖNE ÇIKARARAK,RAHMETTEN HİÇ BAHİS DAHİ AÇMAYARAK İNSANLARI DİNDEN UZAKLAŞTIRMAYI HEDEFLEMİŞLERDİR...
HALBUKİ RABBİMİZİN RAHMET KAPISI HER NE YAPMIŞ OLURSAK OLALIM BİZE AÇIK OLAN TEK KAPIDIR...
VE KALPLER ANCAK İLAHİ ŞEFKATE SIĞINILDIĞINDA TESKİN BULUR,RAHATA ERER...
UMALIM Kİ RABBİMİZDEN ŞEFKATİYLE MUAMELE GÖRELİM! ...
kelime,türban kılıfına girince niyeyse siyasi bir içerik aranıyor,yada şöyle diyelim; böyle anlaşılsın isteyenlerin bir ürünü bu kelime...
bu kelimenin ne şekilde olduysa meydana çıkışını sağlayan,varoluşunun sebebi olan,farz kılınmasıyla anılışına başlanan,atası 'BAŞ ÖRTÜSÜDÜR'
yalın halde sadece ve sadece başörtüsü...
ne güzel kelime! ! !
güzel dilimizin güzel bir ifadesi! ! !
''istanbul hanımefendisi ''diye ayrı bir kazandırımı da var dilimize..
hanımlık öyle kolayca kazanılacak bir paye değil,sadece cinsiyet olarak dişi olmak yetmiyor bu sıfatı taşımaya...
terbiyeli,ölçülü,yine çok güzel bir anlatımla; oturduğu kalktığı yeri bilen,saygılı ve saygıyı hakeden bir yaşayışa sahip,hanımhanımcık :)))
erkeğin eşine kullandığı bir hitap olması da burdan gelir;
'hanım' görmüştür ki kendine eş seçmiştir...
bana göre; gerçek anlamda bu lafa layık pek bayan yok artık ne yazık ki! ! !
ama kıyamet alemetlerinden biridir zıttına aslıymış gibi muamele ve hürmet...
yani şerefsize şerefli,haklıya haksız,kötüye iyi muamelesi yapıldığı bir asırdayız...
elbette kevaşenin önded gidenine de '' pek nadide hanımefendi ''
muamelesi yapılması normaldir...
muhafazakar kesimde son yılların moda ismi,son yıllar dediğim son on yıl :)))
'alp' savaşçı demektir...
'eren' de Allaha ermiş,en azından erme yolunda olan :)
yani Allaha yakın,Allah için savaşan....
Aslında Ahmet Yesevinin yaşadığı yıllarda ona tabii olanlardan Hak davasını dünyanın dört bir yanına ulaştırmak gayesiyle çeşitli bölgelere gönüllü olarak giden yiğitler...
Çağımızda da onların misallerinden var olduğu söyleniyor..........
En güzel isimler Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua edin. (A'raf:180)
'Allah O'dur ki kendisinden başka hiçbir ilâh yoktur.En güzel isimler O'nundur' (Taha:8)
' De ki: (İster Allah diye dua edin,ister Rahman deyin,hangisini deseniz,en güzel isimler hep O'nundur.'(İsra:110)
Rasûlullah (s.a.v) Buyurdular ki:
'Şüphesiz ki, Allah'a mahsus doksan dokuz isim vardır. Her kim bu (güzel) isimleri ihsâ eder (sayar, ezberler ve dilinin tesbihi haline getirirse) Cennete girer.'
[Ebû Hüreyre (r.a) den; Tirmizi, ibn Hibban ve Hakim]
E S M Â 'ÜL- H Ü S N A
Allah'ın bu isimlerine ' sayılacak isimler ' denir. Bu isimleri ezberlemek, anlamlarını öğrenmek, zikrederken saymak ve dilin tesbihi haline getirmek gerekir.
1
'Allah'
O kendinden başka hiç bir ilah bulunmayan tek: AllaH
ALLAHTAN HAKKIYLA KORKMAK.......
TAKVAYI FETVADAN AYIRAN NOKTA; FETVA EMİRİN EN ALT SINIRIDIR...
TAKVA İSE KİŞİNİN ALLAHA SAYGISI VE KORKUSU ÖLÇÜSÜNCE EMRİ YERİNE GETİRİŞ BOYUTUDUR.....
ALLAH KATINDA KİŞİLERİN MİLLİYETLERİ,SURETLERİ,CİNSİYETLERİYLE YADA MALLARIYLA ÜSTÜNLÜKLERİ YOKTUR..
ÜSTÜNLÜK ANCAK TAKVA İLEDİR...........
nihai son.....
seçme şansımızın olmadığı mecburi istikamet...
ama güzelleştirme şansının verildiği,gelmesiyle kavuşmaya dönebilecek çok boyutlu mekan üstü kavram.....
korkunun ecele faydası yoksa o zaman eceli sevimlileştirmeye bakmak lazım :)
insana fıtraten verilmiş gereklilik..
olmadığında insanı bunalıma sokan duygu....
evlilikte eşine güvenmiyorsan,
işte ortağına inanmıyorsan,
arkadaşına inancın tam değilse,vs........
herzaman problem yaşamak olasıdır....
ve huzurla aranda kmler vardır...
ve de hayatında başının sıkıştığı her anda sığındığında,seni koruyacağına inancının tam olduğu,herzaman her anında seni senden iyi bildiğinden,sana senden daha yakın olduğundan emin olduğun,belalar seni sardığında dost geçinenlerin çil yavrusu gibi dağıldığı dar zamanında imdadına yetişen bir SONSUZ KUDRETE inanmıyorsan hayatın kaymış demektir..........
zahid
20.08.2004 - 10:24en sevdiğim erkek ismi...
bütün farzlatrı yerine getirmeye ve bütün günahlardan uzak durmaya gayreti en ziyade olan ALLAH yolunun kadim yolcusu...
onlardan olmayı umut ettiklerimizden...
türban
05.08.2004 - 14:51NEDİR: türban
kelime türban kılıfına girince niyeyse siyasi bir içerik aranıyor,yada şöyle diyelim; böyle anlaşılsın isteyenlerin bir ürünü bu kelime...
bu kelimenin ne şekilde olduysa meydana çıkışını sağlayan,varoluşunun sebebi olan,farz kılınmasıyla anılışına başlanan,atası 'BAŞ ÖRTÜSÜDÜR'
yalın halde sadece ve sadece başörtüsü...
TÜRKİYEDE BAŞÖRTÜSÜ KULLANAN BAYANLARI BİR ÇOK SINIFLAMAYA TABİİ TUTMAK MÜMKÜN;
1-BAŞÖRTÜSÜNÜ GELENEKSELLİK ANLAYIŞI İÇERİSİNDE KULLANANLAR....
2-YUKARDAKİ ANLAYIŞIN SAHİBİ YADA DİNİN BİR GÖNÜL İŞİ OLDUĞUNU UNUTAN EBEVEYNLERİ TARAFINDAN ZORLAMA,BASKI SONUCU BAŞINI ÖRTMEK DURUMUNDA BIRAKILANLAR..
3-BAŞÖRTÜSÜNÜ SADECE İNANIŞININ BİR GEREĞİ OLARAK ALGILAYIP(DOĞRU VEYA YANLIŞ,O ALGILAYANIN PROBLEMİ) NİYE KULLANDIĞINI BİLEREK KULLANAN,ÇOĞUNLUKLA GENÇ KESİM...
BUNLARI İRDELEYECEK OLURSAK;
1-İSLAMİYETİN MİLLETİMİZ TARAFINDAN KABULÜNÜN ÜSTÜNDEN ÇOK UZUN ZAMAN GEÇMİŞ OLAMASININ BİR GETİRİSİ OLARAK -Kİ BU SOSYOLOJİK OLARAK DA GAYET TABİİ BİR SONUÇTUR- ZAMAN İÇERİSİNDE GELENEKLERLE DİNİ EYLEMLERİN İÇİÇE GİRMESİ,GÜNLÜK HAYATTA SÜREKLİLİK GEREKTİREN BAZI EYLEMLERİN ARTIK GELENEK,KÜLTÜR VE HATTA SOSYAL YAPININ BİR PARÇASI HALİNE GELMESİYLE(ÖRNEĞİN KURBAN KESMEK,TESBİH KULLANMAK,CUMAYA GİTMEK VS.) BAŞÖRTÜSÜ DE BİZİM BİR PARÇAMIZ,KÜLTÜREL BİR DEĞERİMİZ,UNSURUMUZ OLMUŞTUR...
BU İSLAMİYETİN ÖZÜMSENMESİ,BENİMSENMESİ,SAHİPLENİLMESİ AÇISINDAN MİLLETİMİZ ADINA ÇOK GÜZEL BİR SONUÇ OLMAKLA BERABER,ASLINDA EYLEMİN ÖZÜ AÇISINDAN SAKINCALI VE TEHLİKELİ BİR YÖNEDE SAHİPTİR; DİNİ EYLEMLER KALBİ OLARAK YÖNELMEYLE,ÖZGÜR İRADEYLE VE SADECE VE SADECE ALLAHIN MEMNUNİYETİ GÖZETİLEREK YAPILDIĞINDA KIYMETLİ VE MAKBULDÜR,ÇÜNKÜ DİN BİR GÖNÜL İŞİDİR...
FAKAT BU SOSYAL YAPI İÇERİSİNDE ÖZELLİKLE ANADOLU KENTLERİNDE,KASABALARINDA,KÖYLERİNDE BAYANLARIN SOSYAL KABUL İÇİN MECBURİ GÖRMEK ZORUNDA OLDUĞU(VE HATTA MECBUR TUTLDUĞU) BİR ÖĞE OLMUŞTUR BAŞÖRTÜSÜ...
*****CUMHURİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLETİNİN ÇÖKÜŞÜNE NEDEN OLARAK İSLAMİYETE BAĞLILIĞI 1. SEBEP GÖREN BULANIK VE KASITLI BAKIŞ GELİŞME ADINA HALKIN DİNDEN DİNİ EYLEMLERDEN UZAKLAŞMASINI ŞART GÖRMÜŞTÜR...KIYAFET İNKILABI,ŞAPKA KANUNU,TEKKE VE ZAVİYELERİN KAPATILASI BU AMACA YÖNELİK OLARAK YAPILAN EYLEMLERİN TRAJİKOMİK GÖSTERGELERİDİR...VE NE YAZIK Kİ BU TRAJİKOMİK SAHNEDE TRAJİKLİK AĞIR BASMIŞTIR,DİN ADAMLARININ YARGISIZ ASILIŞLARI,CAMİLERE KİLİSE İMAJI VERİLEMYE ÇALIŞILARAK MASALAR GETİRİLMESİ,AYAKKAKBİYLA GİRİLMESİ VE DAHA DA TRAJİĞİ KEÇİ DOLDURULMASI.RESMİ ŞAPKA İNK.VS GİBİ RESMİ KAYNAKLARLA ANILMAYAN FAKAT BU MİLLETİN BİZZAT ŞAHİTLİĞİYLE KAN AĞLAYARAK YAŞADIĞI GERÇEKLERİDİR...
BU DÖNEMDEN ŞU SON 20 YILA GELİNCEYE KADAR MİLETİMİZ HAKİKATEN BATIYLA VE ONUN KÜLTÜRÜYLE KENDİ ÖZ KÜLTÜRÜ ARASINDA GERİ KALMIŞLIK KORKUSUYLA KIVRANIP DURARAK,DİNİ EYLEMLERİ GERİ KALMIŞLIK GÖSTERGESİ OLARAK GÖREREK VE KENDİ ÖZ KÜLTÜRÜNÜ İNKAR EBLEHLİĞİNE GİDEREK YAŞAMIŞTIR...
BU ARADA TÜRBANI BÜYÜK TEHLİKE OLARAK GÖREN YETKİLİ AĞIZLARIN SÖYLEMLERİNDE OLDUĞU GİBİ BABAANNELERİMİZ NİNELERİMİZ,NADİRENDE OLSA ANNELERİMİZ BAŞÖRTÜSÜNÜ KULLANMAYA DEVAM ETMİŞTİR AMA BUNUN TEHLİKESİZKLĞİ ÖRTÜNÜ KÜÇÜK OLUŞU VE SAÇIN ARKASINI VE ÖNÜNÜ AÇIKTA BIRAKIŞINDA SAKILIDIR; YANİ DİNİ BİR EYLEMDEN OLMAKTAN ZİYADE BİR ALIŞKANLIKTAN VE GELENEKSELLİKTEN İBARET OLUŞUNDADIR...
BU ARADA GELİŞMEYE DOĞRU KOŞAN ÜLKEMİZDE MESLEK SAHİBİ OLMAYI BECEREBİLMİŞ HATTA ÜNİVERSİTELERİN YÖNETİMLERİNE GİRMEYİ BAŞARABİLMİŞ KADINLARIMIZDA VARDIR,BUNLARIN HEPSİ ELBETTE ÇAĞDAŞ! ! ! BİR GÖRÜNÜME VE AVRUPAİ KAFA YAPISINA SAHİP İLERİ GÖRÜŞLÜ KADINLARIMIZDIR...
YANİ GELENEKSEL DE OLSA BAŞÖRTÜSÜ KULLANAN KESİM KÜÇÜK DÜNYASINDA KALMAYA,ORDA YAŞAMAYA VE CAHİL KALMAYA BİR ANLAMDA MAHKUM EDİLMİŞTİR...
2-TANIMIN YAPTIĞIMIZ GELENEKSELLİK İÇERİSİNDE BAŞÖRTÜSÜ TOPLUM TARAFINDAN 'NAMUS' KAVRAMIYLA BÜTÜNLEŞTİRİLMİŞ,VE HATTA TAMAMEN ANLAMINDAN SOYUTLANARAK SADECE NAMUS GÖSTERGESİ OLARAK GÖRÜLMEYE DE BAŞLANMIŞTIR,ÇOCUĞUNU YAHUT EŞİNİ KAPANMAYA ZORLAYAN ZİHNİYET ONA BU DAYATMAYI YAPARKEN İŞİN HARAM HELAL BOYUTUNDAN BAHSETMEYİ BU YÜZDEN AKIL EDEMİYOR OLSA GEREK...
BAŞÖRTÜSÜNÜ DİNİ ANLAMDA KULLANMAYI DAYATAN AİLELER İSE DİNİ EYLEMLERİN DAYATMAYLA HİÇ BİR ANLAMININ,KIYMETİNİN KALMADIĞINI UNUTARAK ASLINDA AMAÇLARINI TAM ZITTINA HİZMET ETMİŞLERDİR...ÇÜNKÜ ZORLAMA,DAYATILAN ŞEYİ-DÜNYANIN EN DOĞRU ŞEYİ BİLE OLSA-ANTİPATİK VE ÇİRKİN BİR HALE SOKAR,DÜŞMANLIK DOĞURUR...VE NE YAZIK Kİ ÜNİVERSİTELERDE DE HAYATIN DİĞER ALANLARINDA DA GÖRÜLÜRKİ BU TARZDA BASKIYA MARUZ KALAN KIZLAR ÇOK UÇ NOKTALARA GELMİŞ,YASAKLARIN ENGELLENEMEZ CAZİBESİNE KURBAN GİTMİŞTİR...
3-EN KÖTÜMSER DÜŞÜNCEYLE SON 20 YILDIR ARTIŞA GEÇEN SAYILARIYLA BAŞÖRTÜSÜNÜ SADECE VE SADECE BİR DİNİ İNANIŞIN GEREĞİ OLARAK ÖZGÜR İRADESİYLE KULLANMAYI SEÇEN VE AYNI ZAMANDA GELİŞEN DÜNYADA YERİNİ ALMAK İSTEYEN GENÇ BAŞÖRTÜLÜ BAYANLAR...
BUNLARIN BAZILARI BU DÜZEN İÇERİSİNDE BİR YER EDİNMEK İSTEMİŞ,ÜLKENİN KALKINMASINA FAYDALI OLMAK VE İNSAN OLMANIN GETİRDİĞİ DEĞERLERLE GELİŞMEYE VE BİLGİ EDİNMEYE YÜCE GÖREN BİR GAYEYLE ÜNİVERİSTELERDE OKUMAYI MURAT ETMİŞ,ÇALIŞMIŞ,SINAVLARA GİRMİŞ VE 'HAK'ETMİŞTİR...
AMA KULLANDIKLARI BİR GİYİM ARACINDAN DOLAYI EN TABİİ HAKLARI OLAN İLİM TAHSİL ETME,EĞİTİM HAKLARI ELLERİNDEN ALINMIŞTIR...
VE BUNUN TEK SEBEBİ BAŞLARINDAKİ ÖRTÜYÜ KULLANMALARININ TEK SEBEBİNİN GELENEKSELLİK DEĞİL DE İNANIŞ OLMASIDIR...
BU İDDİANIN EN BÜYÜK İSPATLARINDAN BİRİ ORDU EVLERİNE,ASKERİ KURULUŞLARA ASKERLERİN ANNELERİNİN BİLE BAŞÖRTÜSÜYLE ANCAK KELEBEK DİYE TABİR EDİLEN SAÇIN ÖNÜNÜ,BAĞIRI AÇIKTA BIRAKAN BİR ŞEKİLDE ÖRTÜYÜ BAĞLAMASIYLA İZİN VERİLMESİDİR....
AB YE GİRMEYE HAZIRLANAN ÜLKEMİZDE,BU NE ZULÜMKAR,NE BAĞNAZ VE HAZIMSIZCA BİR YAPTIRIMDIR! ! !
BAŞÖRTÜSÜNDEN KORKAN VE YASAKÇI BİR TARZLA EYLEME DÖNÜŞEN ZİHNİYET ASLINDA İRAN OLMAKTAN KORKTUĞUNU SÖYLESE DE BELKİ DE FARKINDA OLMAYARAK'HEM İLİM HEM MESLEK SAHİBİ TEKNOLOJİ ÇAĞINDA TÜM DONANANIMLARIYLA KÜRESEL ARENAYA ÇIKABİLECEK YETİYE SAHİP BİLİNÇLİ MÜSLÜMANDAN' KORKAN AMERİKA AVRUPA VE ONLARIN UŞAKLARININ UŞAKLIĞINI YAPMAKTADIR...
BELKİ FARKINDA BİLE OLMAYARAK...
NE BÜYÜK ALDANIŞ; KENDİ ÖZEVLADINA ZULÜMLE MİLLETİNİN GELİŞİMİNE ENGEL OLMAK VE BUNU YAPARKEN DE MİLLETİNE EN BÜYÜK HİZMETİ YAPTIĞINI SANMAK...
AMA UNUTULMAMALI Kİ YASAKLAR HER ZAMAN CAZİPTİR! ! !
şefkat
04.08.2004 - 17:20şefkat,karşılık beklemeksizin yürekte duyularak tavra dönüşen,beşer cinsinin en ulvi hislerinden biridir...
karşılık beklemeksizin verildiği için bir çok beşerin duygusal tatmin için rağbet ettiği 'aşk' duygusundan bile daha nezih ve yücedir...
şefkat denince akla ilk gelen şüphesiz annelerdir;
kelimelere sığamayacak,anlatılmakla bitirilemeyecek ve zaman sınırlaması olmaksızın ömrün tamamını kapsayan bir sefkat örneğidir annelerdeki...
ama şüphesiz ŞEFKATLiLERİN EN ŞEFKATLİSİ bizi yaratan,ve yaratmadan sonra bizleri yeryüzüne başıboş rızıksız olarak salıp terk etmeyerek,üzerimizde RABliğini gösteren,dünya yüzündeki tüm anaların şefkatlerinin şefkatinden bir damla olduğu söylenen ALLAHTIR...
''YA ERHAMÜRRAHİMİN'' ifadesi,kudsi hadisin şehadetiyle dualara makbuliyet getiren bir ifadedir ve anlamı 'ey merhametlilerin en merhametlisi'dir...
RABBİMİZİN BİZE BİLDİRİLMİŞ 99 GÜZEL İSMİ VARDIR,BUNLARA ESMAÜL HÜSNA ADI VERİLİR...
BU İSİMLER YÜCE RABBİMİZİN BİR ÇOK ÖZELLİĞİNİN DEĞİŞİK NÜANSLARLA İFADESİDİR...
BU İSİMLERDE AZAPTAN VE KAHIRDAN BAHSEDEN İSİMLERDEN ZİYADE RAHMET VE LÜTUF BİLDİREN İSİMLER ÇOĞUNLUKTADIR...
KURANI KERİMDE DE AZAP AYETLERİNDEN ÇOK RAHMET,AFFEDİCİLİK VE LÜTUFKARLIK İÇERİKLİ AYETLER BULUNMAKTADIR...
ANCAK İSLAMI TAMITAMINA UYULMASI İMKANSIZ,DİNİ EYLEMLERİ HAYATI ZORLAŞTIRICI VE TATSIZLAŞTIRICI GÖSTERMEYE ÇALIŞAN BAZI KESİMLER DAHA ÇOK AZAP AYETLERİNİ ÖNE ÇIKARARAK,RAHMETTEN HİÇ BAHİS DAHİ AÇMAYARAK İNSANLARI DİNDEN UZAKLAŞTIRMAYI HEDEFLEMİŞLERDİR...
HALBUKİ RABBİMİZİN RAHMET KAPISI HER NE YAPMIŞ OLURSAK OLALIM BİZE AÇIK OLAN TEK KAPIDIR...
VE KALPLER ANCAK İLAHİ ŞEFKATE SIĞINILDIĞINDA TESKİN BULUR,RAHATA ERER...
UMALIM Kİ RABBİMİZDEN ŞEFKATİYLE MUAMELE GÖRELİM! ...
türban
29.07.2004 - 16:50NEDİR: türban
kelime,türban kılıfına girince niyeyse siyasi bir içerik aranıyor,yada şöyle diyelim; böyle anlaşılsın isteyenlerin bir ürünü bu kelime...
bu kelimenin ne şekilde olduysa meydana çıkışını sağlayan,varoluşunun sebebi olan,farz kılınmasıyla anılışına başlanan,atası 'BAŞ ÖRTÜSÜDÜR'
yalın halde sadece ve sadece başörtüsü...
hanım
23.07.2004 - 13:00ne güzel kelime! ! !
güzel dilimizin güzel bir ifadesi! ! !
''istanbul hanımefendisi ''diye ayrı bir kazandırımı da var dilimize..
hanımlık öyle kolayca kazanılacak bir paye değil,sadece cinsiyet olarak dişi olmak yetmiyor bu sıfatı taşımaya...
terbiyeli,ölçülü,yine çok güzel bir anlatımla; oturduğu kalktığı yeri bilen,saygılı ve saygıyı hakeden bir yaşayışa sahip,hanımhanımcık :)))
erkeğin eşine kullandığı bir hitap olması da burdan gelir;
'hanım' görmüştür ki kendine eş seçmiştir...
bana göre; gerçek anlamda bu lafa layık pek bayan yok artık ne yazık ki! ! !
ama kıyamet alemetlerinden biridir zıttına aslıymış gibi muamele ve hürmet...
yani şerefsize şerefli,haklıya haksız,kötüye iyi muamelesi yapıldığı bir asırdayız...
elbette kevaşenin önded gidenine de '' pek nadide hanımefendi ''
muamelesi yapılması normaldir...
aşk
28.04.2004 - 14:18'AŞK,HALIK`IN KENDİSİNE KADAR YÜKSELMESİ İÇİN İNSANA VERDİĞİ BİR KANATTIR'
MİCHALENGELA
alperenler
20.04.2004 - 15:50muhafazakar kesimde son yılların moda ismi,son yıllar dediğim son on yıl :)))
'alp' savaşçı demektir...
'eren' de Allaha ermiş,en azından erme yolunda olan :)
yani Allaha yakın,Allah için savaşan....
Aslında Ahmet Yesevinin yaşadığı yıllarda ona tabii olanlardan Hak davasını dünyanın dört bir yanına ulaştırmak gayesiyle çeşitli bölgelere gönüllü olarak giden yiğitler...
Çağımızda da onların misallerinden var olduğu söyleniyor..........
allah (c.c)
16.04.2004 - 18:43ESMÂ'iHil - HÜSNA
'O 'NUN GÜZEL İSİMLERİ'
Allah Kur'an-il Hakîm'de buyuruyor:
A'raf:180
En güzel isimler Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua edin. (A'raf:180)
'Allah O'dur ki kendisinden başka hiçbir ilâh yoktur.En güzel isimler O'nundur' (Taha:8)
' De ki: (İster Allah diye dua edin,ister Rahman deyin,hangisini deseniz,en güzel isimler hep O'nundur.'(İsra:110)
Rasûlullah (s.a.v) Buyurdular ki:
'Şüphesiz ki, Allah'a mahsus doksan dokuz isim vardır. Her kim bu (güzel) isimleri ihsâ eder (sayar, ezberler ve dilinin tesbihi haline getirirse) Cennete girer.'
[Ebû Hüreyre (r.a) den; Tirmizi, ibn Hibban ve Hakim]
E S M Â 'ÜL- H Ü S N A
Allah'ın bu isimlerine ' sayılacak isimler ' denir. Bu isimleri ezberlemek, anlamlarını öğrenmek, zikrederken saymak ve dilin tesbihi haline getirmek gerekir.
1
'Allah'
O kendinden başka hiç bir ilah bulunmayan tek: AllaH
(1:1) (3:18) (5:109) (6:124) (7:180) (8:40) (16:91) (20:8) (57:5) (65:3) (74:56) (85:20)
[İlk rakamlar ismin geçtiği Sure numarasını ikinci rakamlar ise Ayet numarasını göstermektedir.]
2
'er-Rahman'
Esirgeyici,bütün mahlukatına rahmetiyle muamele eden(dünyada) .
(1:3) (17:110) (19:58) (21:112) (27:30) (36:52) (50:33) (55:1) (59:22) (78:38)
3
'er-Rahîm'
Bağışlayıcı,sevdiklerine ve müminlere merhamet eden(ahirette) .
(2:163) (3:31) (4:100) (5:3) (5:98) (11:41) (12:53) (12:64) (26:9) (30:5) (36:58)
4
'el-Melik'
Mülkün sahibi,mülk ve saltanatı devamlı olan.
(20:114) (23:116) (59:23) (62:1) (114:2)
5
'el-Kuddüs'
Her türlü eksiklik ve ayıplardan münezzeh olan.
(59:23) (62:1)
6
'el-Selam'
Her çeşit afet ve kederlerden emin olan.
(59:23)
7
'el-Mü'min'
Kullarına emniyet veren.Kendinin ve peygamberlerinin doğruluğunu ortaya koyan, kullarına yaptığı va'dinde sadık.
(59:23)
8
'el-Müheymin'
Saltanatı hakkında dilediği gibi tasarruf eden, her şeyi gözetip koruyan.
(59:23)
9
'el-Aziz'
İzzet sahibi, mağlup edilmesi imkansız olan, her şeye galip olan.
(3:6) (4:158) (9:40) (9:71) (48:7) (59:23) (61:1)
10
'el-Cebbar'
Azamet ve kudret sahibi, istediğini mutlak yapan, dilediğine muktedir olan.
(59:23)
11
'el-Mütekebbir'
Ululuk sahibi,her şeyde ve her hadisede büyüklüğünü gösteren.
(59:23)
12
'el-Halık'
Her şeyin varlığını ve geçireceği halleri takdir eden, yaratan, yoktan vareden, büyüklükte eşi olmayan.
(6:102) (13:16) (39:62) (40:62) (59:24)
13
'el-Bari'
Her şeyin aza ve organlarını birbirine uygun yaratan.
(59:24)
14
'el-Musavvir'
Tasvir eden, her şeye bir şekil ve hususiyet veren.
(59:24)
15
'el-Gaffar'
Kullarının günahını örten, mağfireti çok,günahları bağışlayıcı.
(20:82) (38:66) (39:5) (40:42) (71:10)
16
'el-Kahhar'
Her şeye,her istediğini yapacak surette, galip ve hakim olan.
(13:16) (14:48) (38:65) (39:4) (40:16)
17
'el-Vehhab'
Çok fazla ihsan eden, çeşit çeşit nimetleri daima bağışlayan.
(3:8) (38:9) (38:35)
18
'el-Rezzak'
Bütün mahlukatın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan.
(51:58)
19
'el-Fettah'
Her türlü müşkülleri açan ve kolaylaştıran, darlıktan kurtaran.
(34:26)
20
'el-Alîm'
Her şeyi en ince noktasına kadar bilen, ilmi ebedi ve ezeli olan.
(2:158) (3:92) (4:35) (24:41) (33:40) (35:38) (57:6)
21
'el-Kabıd'
Dilediğine darlık veren, sıkan, daraltan.
(2:245)
22
'el-Basıt':
Dilediğine bolluk veren, açan, genişleten.
(2:245)
23
'el-Hafıd'
Yukarıdan aşağıya indiren, alçaltan, dereceleri düşüren.
24
'el-Rafi'
Yukarı kaldıran, yükselten, dereceleri yükselten.
25
'el-Mu'iz'
İzzet veren, aziz kılan.
(3:26)
26
'el-Muzill'
Zillete düşüren, hor ve hakir eden.
(3:26)
27
'el-Semi'
Her şeyi işiten, kullarının niyazını kabul eden.
(2:127) (2:137) (2:256) (8:17) (49:1)
28
'el-Basir'
Her şeyi gören.
(4:58) (17:1) (42:11) (42:27) (57:4) (67:19)
29
'el-Hakem'
Hikmet sahibi olan, yaptığı her işte hikmeti gözeten, hükmeden.
(22:69)
30
'el-Adl'
Son derece adaletli olan.
31
'el-Latif'
En ince işlerin bütün inceliklerini bilen,lütuf ve ihsan sahibi olan.
(6:103) (22:63) (31:16) (33:34) (67:14)
32
'el-Habir'
Herşeyin iç yüzünden, gizli taraflarından haberi olan.
(6:18) (17:30) (49:13) (59:18) (63:11)
33
'el-Halim'
Yumuşak davranan, hilmi çok olan.
(2:225) (2:235) (17:44) (22:59) (35:41)
34
'el-Azim'
Pek azametli olan, yüce.
(2:255) (42:4) (56:96)
35
'el-Gafur'
Çok bağışlayan, mağfireti çok.
(2:173) (8:69) (16:110) (41:32) (60:7)
36
'el-Şekûr'
Kendini rızası için yapılan amelleri daha ziyadesi ile karşılayan.
(35:30) (35:34) (42:23) (64:17)
37
'el-Aliyy'
Çok yüce.
(2:255) (4:34) (31:30) (42:4) (42:51)
38
'el-Kebir'
Pek büyük.
(13:9) (22:62) (31:30) (34:23) (40:12)
39
'el-Hafîz'
Yapılan işleri bütün tafsilatıyla hıfzeden, her şeyi afet ve belâdan koruyan.
(11:57) (34:21) (42:6)
40
'el-Mukit'
Bilen, tayin eden. Her yaradılmışın rızkını veren.
41
'el-Hasîb'
Herkesin hayatı boyunca yaptıklarının bütün teferruatıyla hesabını iyi bilen. Mahlukatına kafi olan.
(4:6) (4:86) (33:39)
42
'el-Celîl'
Azamet, ululuk sahibi olan.
43
'el-Kerîm'
Çok ikram edici
(27:40) (82:6)
44
'el-Rakîb'
Bütün varlıklar ve bütün işler murakabesi altında bulunan.
(4:1) (5:117)
45
'el-Mucîb'
Kendine yalvaranların isteklerini veren, dualarını kabul eden.
(11:61)
46
' el-Vasi' '
Lütfu bol olan, tüm niteliklerinde sonsuzluk derecesinde geniş olan.
(2:115) (2:261) (2:268) (3:73) (5:54)
47
'el-Hakîm'
Emirleri, kelamı ve bütün işleri hikmetli, hikmet sahibi olan.
(2:129) (2:260) (31:27) (46:2) (57:1) (66:2)
48
'el-Vedûd'
Kullarını en fazla seven, sevilmeye en layık olan.
(11:90) (85:14)
49
'el-Mecîd'
Şanı, şerefi çok üstün olan.
(11:73)
50
'el-Ba'is'
Ölüleri dirilten, kabirlerden çıkaran.
(22:7)
51
'el-Şehîd'
Her zaman ve her yerde hazır ve nazır olan.
(4:79) (4:166) (22:17) (41:53) (48:28)
52
'el-Hakk'
Vacib'ul vücud olan,varlığı hiç değişmeden duran.
(6:62) (22:6) (23:116) (31:30)
53
'el-Vekil'
Tevekkül sahiplerinin işini düzeltip onlardan daha iyi temin eden.
(3:173) (4:171) (28:28) (33:3) (73:9)
54
'el-Kaviyy'
Pek kuvvetli.
(22:40) (22:74) (42:19) (57:25) (58:21)
55
'el-Metin'
Pek güçlü.
(51:58)
56
'el-Veliyy'
Mu'min kullarının dostu.
(3:68) (4:45) (7:196) (42:28) (45:19)
57
'el-Hamîd'
Ancak kendine hamd edilen,bütün varlığın diliyle övülen.
(14:1) (14:8) (31:12) (31:26) (41:42)
58
'el-Muhsi'
Sonsuza kadar da olsa, herşeyin sayısını bilen.
59
'el-Mubdi'
Mahlukatı maddesiz ve örneksiz olarak baştan yaratan.
(10:4) (10:34) (27:64) (29:19) (85:13)
60
'el-Mui'd'
Yaradılmışları yok ettikten sonra tekrar yaratan.
(10:4) (10:34) (27:64) (29:19) (85:13)
61
'el-Muhyi'
İhya eden, dirilten, can bağışlayan,sağlık veren.
(3:156) (7:158) (15:23) (30:50) (57:2)
62
'el-Mumit'
Canlı mahlukatın ölümünü yaratan, öldüren.
(3:156) (7:158) (15:23) (57:2)
63
'el-Hayy'
Diri, tam ve mükemmel manasıyla hayat sahibi
(2:255) (3:2) (20:111) (25:58) (40:65)
64
'el-Kayyum'
Yarattıklarının işini çeviren, her işleneni bilen, evveli olmayan.
(2:255) (3:2) (20:111)
65
'el-Vacid'
İstediğini, istediği vakit bulan.
66
'el-Macid'
Kadri ve şanı büyük, kerem ve hoşgörüsü bol.
67
'el-Vahid'
Tek. Zat'ında, sıfatlarında, isimlerinde, ef'alinde ortağı ve benzeri olmayan.
(2:163) (5:73) (9:31) (18:110) (37:4)
68
'el-Samed'
Her şeyin muhtaç olduğu, fakat hiç birşeye muhtaç olmayan.
(112:2)
69
'el-Kâdir'
İstediğini, istediği gibi yaratmaya muktedir olan.
(6:65) (36:81) (46:33) (75:40) (86:8)
70
'el-Muktedir'
Kuvvet ve kudret sahipleri üzerinde dilediği gibi tasarruf eden.
(18:45) (54:42) (54:55)
71
'el-Mukaddim'
İstediğini öne getiren, öne alan.
72
'el-Muahhir'
İstediğini geri koyan, arkaya bırakan.
(71:4)
73
'el-Evvel'
Her şeyden önce var olan.
(57:3)
74
'el-Ahir'
Her şey helak olduktan sonra geri kalan.
(57:3)
75
'el-Zahir'
Varlığı sayısız delillerle açık olan.
(57:3)
76
'el-Batın'
Akılların idrak edemeyeceği, yüceliği gizli olan.
(57:3)
77
'el-Vâli'
Evreni ve evrendeki bütün olayları tek başına idare eden.
78
'el-Müteâlî'
Aklın mümkün gördüğü her şeyden, her halden pek yüce olan.
(13:9)
79
'el-Berr'
Kullarına iyilik ve ihsanı, nimetleri bol olan.
(52:28)
80
'el-Tevvâb'
Tevbeleri kabul edip günahları bağışlayan.
(2:37) (2:128) (4:64) (49:12) (110:3)
81
'el-Muntakîm'
Günahkarlara, adaletiyle, hakettikleri cezayı veren.
(32:22) (43:41) (44:16)
82
'el-Afuvv'
Affeden, mağfiret eden.
(4:99) (4:149) (22:60)
83
'el-Rauf'
Merhamet edici, pek şefkatli.
(3:30) (9:117) (57:9) (59:10)
84
'Mâlik'ül-Mülk'
Mülkün ebedi-ezeli sahibi.
(3:26)
85
'Zülcelâli ve'l İkrâm'
Hem azamet sahibi, hem fazl u kerem sahibi.
(55:27) (55:78)
86
'el-Muksit'
Hükümleri ve işleri yerli yerinde olan.
(3:18)
87
' el-Cami' '
İstediğini istediği zaman istediği yerde toplayan.
(3:9)
88
'el-Ganiyy'
Çok zengin, hiç birşeye muhtaç olmayan.
(2:263) (3:97) (39:7) (47:38) (57:24)
89
'el-Muğni'
Dilediğine zenginlik veren, müstağni kılan.
(9:28)
90
' el-Mani' '
Bazı şeylerin meydana gelmesine müsaade etmeyen, engelleyen.
91
'el-Darr'
Keder ve zarar verecek şeyleri yaratan, hüsrana uğratan.
92
' el-Nafi' '
Hayır ve menfaat verecek şeyleri yaratan, faydalandıran.
93
'el-Nur'
Alemleri nurlandıran, dilediğine nur veren, nur olan.
(24:35)
94
'el-Hadî'
Hidayete kavuşturan, kulunu hayırla muvaffak kılan.
(25:31)
95
' el-Bedi' '
Örneksiz, misalsiz ve hayret verici alemler yaratan.
(2:117) (6:101)
96
'el-Bakî'
Varlığının sonu bulunmayan, ebedi olan.
(55:27)
97
'el-Varis'
Varlığı devam eden, servetlerin hakiki sahibi.
(15:23)
98
'el-Reşîd'
Bütün alemleri dosdoğru bir nizam ve hikmetle akıbetine ulaştıran.
99
'es-Sabûr'
Çok sabırlı olan, isyankarlardan acele intikam almayan...
Celle Celâlühu.
allah (c.c)
16.04.2004 - 18:14VAROLAN HER NE VARSA YARATAN...
RABBİMİZ....
RAB YARATMADAN SONRA MAHLUK ÜZERİNDE HALKINA DEVAM EDEN,MÜDAHELE EDEN,NİMET VEREN,LÜTFUNA DEVAM EDENDİR....
ALLAHIN DÜNYAYI VAREDİP SONRA KENDİ HALİNDE BIRAKMAKMAYIP MEVSİMLERİ,ZAMANA AYAR YAPMASI,YERŞEKİLLERİNDEKİ DEĞİŞİMLERİ DÜZENLEYEREK MEKANA AYAR YAPMASI GİBİ....
YADA BİZİ YARATTIKTAN SONRA HAYATIMIZIN HERHANGİ BİR YERİNDE BİZİ RIZIKSIZ BIRAKMAMASIDIR,ONCA GÜNAHIMIZA,ALDIRMAZLIĞIMIZA RAĞMEN.....
takva
16.04.2004 - 12:04ALLAHTAN HAKKIYLA KORKMAK.......
TAKVAYI FETVADAN AYIRAN NOKTA; FETVA EMİRİN EN ALT SINIRIDIR...
TAKVA İSE KİŞİNİN ALLAHA SAYGISI VE KORKUSU ÖLÇÜSÜNCE EMRİ YERİNE GETİRİŞ BOYUTUDUR.....
ALLAH KATINDA KİŞİLERİN MİLLİYETLERİ,SURETLERİ,CİNSİYETLERİYLE YADA MALLARIYLA ÜSTÜNLÜKLERİ YOKTUR..
ÜSTÜNLÜK ANCAK TAKVA İLEDİR...........
hz.muhammed
16.04.2004 - 11:55FAHR-İ ALEM EFENDİMİZ(SAV) ...........
REHBERİMİZ,
ÖNDERİMİZ,
KURTULUŞUMUZ!
BEŞER NEVİNDEN SEVİLMEYE EN ÇOK LAYIK OLAN..........
LİVAÜL HAMDDE BULUŞMAYI UMDUĞUMUZ.....
GÖZ NURU GÖNÜL AYDINLIĞI,
KAİNATTA AŞKIN AYNASI,
İSPATI,
SEBEBİ,
VE DE SONUCU.......
AŞKIMIZIN BAŞI SONU SONSUZU......
KAİNATIN BİRİCİK NURU....................
ölüm
16.04.2004 - 10:53nihai son.....
seçme şansımızın olmadığı mecburi istikamet...
ama güzelleştirme şansının verildiği,gelmesiyle kavuşmaya dönebilecek çok boyutlu mekan üstü kavram.....
korkunun ecele faydası yoksa o zaman eceli sevimlileştirmeye bakmak lazım :)
inanç
16.04.2004 - 10:48insana fıtraten verilmiş gereklilik..
olmadığında insanı bunalıma sokan duygu....
evlilikte eşine güvenmiyorsan,
işte ortağına inanmıyorsan,
arkadaşına inancın tam değilse,vs........
herzaman problem yaşamak olasıdır....
ve huzurla aranda kmler vardır...
ve de hayatında başının sıkıştığı her anda sığındığında,seni koruyacağına inancının tam olduğu,herzaman her anında seni senden iyi bildiğinden,sana senden daha yakın olduğundan emin olduğun,belalar seni sardığında dost geçinenlerin çil yavrusu gibi dağıldığı dar zamanında imdadına yetişen bir SONSUZ KUDRETE inanmıyorsan hayatın kaymış demektir..........
Toplam 13 mesaj bulundu