“Onları ateşe çağıran imamlar kıldık. Kı-yamet günü onlar yardım görmeyeceklerdir. Bu dünya hayatında biz onların peşine bir lânet taktık. (Daima lânetle anılacak-lardır.) Kıyamet gününde ise onlar çirkin-leştirilip iğrenç kimselerden olacaklardır.” KASAS SÛRESİ, ÂYET: 41-42
“Siz bize sağdan gelir, sûret-i haktan görünürdünüz!” “Hayır! Zaten siz inanan kimseler değildiniz.Bizim sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu, siz kendiniz azgın bir topluluk idiniz.Artık Rabbimizin sözü bize hak oldu. Azabımızı muhakkak tadacağız. “Evet biz sizi kışkırttık. Çünkü kendimiz azgındık. “O halde o gün hepsi azapta müşterektirler. Biz suçlulara böyle yaparız.” (Saffat: 28-34)
“Bizden sonra âhir zaman yakın olduğunda öyle şeyhler ortaya çıkacak ki; İblis aleyhillâne onlardan ders alacak ve bütün halk onlara dost olacak ve fakat müridlerini idare edemeyecekler.
O şeyhler ki müridlerinden açgözlülükle birşeyler dilerler ve canlarını küfür ve dalâletten ayırmazlar ve bid’at ehlini iyi görürler ve ehl-i sünneti kötü görürler ve şeriat ilmi ile amel etmezler ve nâmahremlere bakarlar ve kötülüğü âdet edip Allah-u Teâlâ’nın rahmetinden ümitli olurlar ve şeyhlik işlerini değersiz görürler. Onların müridleri de dinden çıkmış olur, kendileri de dinden çıkmış olur.
Ve yine değersiz bir şekilde ve inleyerek müridlerinin kapısında dolaşırlar, o halde müridlerinden yardım alırlar. Eğer müridleri bağış ve yardımda bulunmasa, döğüşürler ve ‘Benim küskünlüğüm Allah’ın küskünlüğüdür.’ derler.
Şeyh odur ki, yardım alsa ihtiyacı olanlara verir. Eğer alıp kendisi yese murdar et yemiş gibi olur. Eğer elbise yapıp giyse o elbise eskiyinceye kadar Hakk Teâlâ onun namaz ve orucunu kabul etmez. (Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri-Fakrname)
Ey dini vasıta edinerek ehli dünyanın elinden dünyalık kapmaya çalışanlar!Ey Hakk’ın cahilleri!Sizler,tövbekar olmaya şu avam tabasından daha çok muhtaçsınız.Sizlerin,tevbe etmeye onlardan daha çok ihtiyacınız var.Sizler günahlarınızı itiraf etmeye onlardan daha çok mecbursunuz.Sizde hayır yok.Fayda yok.Ruh yok.Necat yok.Nur yok.Din yok… (Abulkadir Geylani Hazretlerinin Sohbetleri sayfa:585)
“Bana ızdırap veren, yalnız İslâm’ın mâruz kaldığı tehlikelerdir. Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi. Onun için mukavemet kolaydı. Şimdi tehlike içeriden geliyor. Kurt gövdenin içine girdi, şimdi mukavemet güçleşti. Korkarım ki cemiyetin bünyesi buna dayanamaz. Çünkü düşmanı sezemez. Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder. Cemiyetin basiret gözü böyle körleşirse iman kalesi tehlikededir. İşte benim ızdırabım, yegâne ızdırabım budur. Yoksa şahsımın maruz kaldığı zahmet ve meşakkatleri düşünmeye vaktim bile yoktur. Keşke bunun bin misli meşakkate maruz kalsam da iman kalesinin istikbâli selâmet olsa.” (Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Eşref Edip; sh. 16)
“Ey Peygamber! Kâfirlere ve münâfıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir! ” (Tevbe: 73)
'Onlarla savaşın ki Allah sizin ellerinizle onları azaplandırsın, onları rüsvay etsin, size onlara karşı zafer versin, müminlerin gönüllerini ferahlandırsın.' (Tevbe: 14)
'Biz hakkı bâtılın tepesine şiddetle indirip atarız da, onun beynini parçalar. Bir de görürsünüz ki bâtıl yok olup gitmiştir.' (Enbiyâ: 18)
İnsanlar içinden pek azı,halkıİzzet ve Celal sahibi Allah’ın yoluna davet etmeye ehil ve liyakatlıdır.Halkı Allah yoluna davetle mükellef olan bu kişiler,sözleri kabul edilmediği taktirde aynı zamanda insanlar aleyhinde birer belgedir de.Onlar müminler için birer nimet,İzzet ve Celal sahibi Allah’ın dininin düşmanı münafıklar için ise birer ukubettir,cezadır….… (Abulkadir Geylani Hazretlerinin Sohbetleri sayfa:148)
'Dağ gibi akıllar bile vehim denizine ve hayal girdabına gark olup batmıştır. Bu kötülük tufanı, dağları bile aşarken Nuh'un gemisine binenlerden başka kim aman bulur, kurtulur? Yakîn yulunu kesen bu hayal yüzünden din ehli (müslümanlar), tam yetmiş iki fırka oldu. Yalnız yakîn eri, vehim ve hayalden kurtulur. Kaşının kılını hilal (yeni ay) sanmaz. Fakat bir kimseye Ömer'in nuru (ışığı) dayanak olmadıkça, yolunu kaşının eğri kılı keser. Yüz binlerce büyük ve dehşetli gemi, vehim denizinde paramparça olmuştur.' (Mevlânâ -kuddise sırruh- Hazretleri/Mesnevî, c. 5 s. 156 - 2655. beyit)
“Ümmetimden bir taife kıyamet kopuncaya kadar Hakk yolunda muzaffer olmakta devam edecek, muhalefette bulunanlar onlara zarar veremeyecektir.” (Buharî)
“Onları ateşe çağıran imamlar kıldık. Kı-yamet günü onlar yardım görmeyeceklerdir.
Bu dünya hayatında biz onların peşine bir lânet taktık. (Daima lânetle anılacak-lardır.) Kıyamet gününde ise onlar çirkin-leştirilip iğrenç kimselerden olacaklardır.”
KASAS SÛRESİ, ÂYET: 41-42
“Siz bize sağdan gelir, sûret-i haktan görünürdünüz!”
“Hayır! Zaten siz inanan kimseler değildiniz.Bizim sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu, siz kendiniz azgın bir topluluk idiniz.Artık Rabbimizin sözü bize hak oldu. Azabımızı muhakkak tadacağız.
“Evet biz sizi kışkırttık. Çünkü kendimiz azgındık.
“O halde o gün hepsi azapta müşterektirler. Biz suçlulara böyle yaparız.” (Saffat: 28-34)
“Bizden sonra âhir zaman yakın olduğunda öyle şeyhler ortaya çıkacak ki; İblis aleyhillâne onlardan ders alacak ve bütün halk onlara dost olacak ve fakat müridlerini idare edemeyecekler.
O şeyhler ki müridlerinden açgözlülükle birşeyler dilerler ve canlarını küfür ve dalâletten ayırmazlar ve bid’at ehlini iyi görürler ve ehl-i sünneti kötü görürler ve şeriat ilmi ile amel etmezler ve nâmahremlere bakarlar ve kötülüğü âdet edip Allah-u Teâlâ’nın rahmetinden ümitli olurlar ve şeyhlik işlerini değersiz görürler. Onların müridleri de dinden çıkmış olur, kendileri de dinden çıkmış olur.
Ve yine değersiz bir şekilde ve inleyerek müridlerinin kapısında dolaşırlar, o halde müridlerinden yardım alırlar. Eğer müridleri bağış ve yardımda bulunmasa, döğüşürler ve ‘Benim küskünlüğüm Allah’ın küskünlüğüdür.’ derler.
Şeyh odur ki, yardım alsa ihtiyacı olanlara verir. Eğer alıp kendisi yese murdar et yemiş gibi olur. Eğer elbise yapıp giyse o elbise eskiyinceye kadar Hakk Teâlâ onun namaz ve orucunu kabul etmez. (Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri-Fakrname)
Ey dini vasıta edinerek ehli dünyanın elinden dünyalık kapmaya çalışanlar!Ey Hakk’ın cahilleri!Sizler,tövbekar olmaya şu avam tabasından daha çok muhtaçsınız.Sizlerin,tevbe etmeye onlardan daha çok ihtiyacınız var.Sizler günahlarınızı itiraf etmeye onlardan daha çok mecbursunuz.Sizde hayır yok.Fayda yok.Ruh yok.Necat yok.Nur yok.Din yok… (Abulkadir Geylani Hazretlerinin Sohbetleri sayfa:585)
“Bana ızdırap veren, yalnız İslâm’ın mâruz kaldığı tehlikelerdir. Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi. Onun için mukavemet kolaydı. Şimdi tehlike içeriden geliyor. Kurt gövdenin içine girdi, şimdi mukavemet güçleşti. Korkarım ki cemiyetin bünyesi buna dayanamaz. Çünkü düşmanı sezemez. Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder. Cemiyetin basiret gözü böyle körleşirse iman kalesi tehlikededir. İşte benim ızdırabım, yegâne ızdırabım budur. Yoksa şahsımın maruz kaldığı zahmet ve meşakkatleri düşünmeye vaktim bile yoktur. Keşke bunun bin misli meşakkate maruz kalsam da iman kalesinin istikbâli selâmet olsa.” (Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Eşref Edip; sh. 16)
“Ey Peygamber! Kâfirlere ve münâfıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir! ” (Tevbe: 73)
'Onlarla savaşın ki Allah sizin ellerinizle onları azaplandırsın, onları rüsvay etsin, size onlara karşı zafer versin, müminlerin gönüllerini ferahlandırsın.' (Tevbe: 14)
“Estikçe eserek (zararlıları) savurup atanlara andolsun ki!” (Mürselât: 2)
'Biz hakkı bâtılın tepesine şiddetle indirip atarız da, onun beynini parçalar. Bir de görürsünüz ki bâtıl yok olup gitmiştir.' (Enbiyâ: 18)
İnsanlar içinden pek azı,halkı İzzet ve Celal sahibi Allah’ın yoluna davet etmeye ehil ve liyakatlıdır.Halkı Allah yoluna davetle mükellef olan bu kişiler,sözleri kabul edilmediği taktirde aynı zamanda insanlar aleyhinde birer belgedir de.Onlar müminler için birer nimet,İzzet ve Celal sahibi Allah’ın dininin düşmanı münafıklar için ise birer ukubettir,cezadır….… (Abulkadir Geylani Hazretlerinin Sohbetleri sayfa:148)
'Dağ gibi akıllar bile vehim denizine ve hayal girdabına gark olup batmıştır. Bu kötülük tufanı, dağları bile aşarken Nuh'un gemisine binenlerden başka kim aman bulur, kurtulur?
Yakîn yulunu kesen bu hayal yüzünden din ehli (müslümanlar), tam yetmiş iki fırka oldu. Yalnız yakîn eri, vehim ve hayalden kurtulur. Kaşının kılını hilal (yeni ay) sanmaz. Fakat bir kimseye Ömer'in nuru (ışığı) dayanak olmadıkça, yolunu kaşının eğri kılı keser. Yüz binlerce büyük ve dehşetli gemi, vehim denizinde paramparça olmuştur.' (Mevlânâ -kuddise sırruh- Hazretleri/Mesnevî, c. 5 s. 156 - 2655. beyit)
“Ümmetimden bir taife kıyamet kopuncaya kadar Hakk yolunda muzaffer olmakta devam edecek, muhalefette bulunanlar onlara zarar veremeyecektir.” (Buharî)