Ahmet Kağan Sarpdağ Antoloji.com

Dünya için söyleyecek bir sözün, tüm zorluklarına ve sana yaşattığı muhtemel acılara rağmen hayatın içerisindeki güzellikleri görecek gözün, evrenin senfonisini duyacak kulağın var mı senin? Yoksa “bu hayatın tekrarı yok” sloganının peşine takılmış bir bohem ya da dünyadaki her şeyin ve herkesin kötü olduğuna iman etmiş bir karamsar mısın? Hedeflerin var mı senin?
Aşılması zor engellerle karşılaşsan bile asla vazgeçmediğin ve fakat mahkûmu da olmadığın, gerçekleştirmek için çabalarken hayatı da ıskalamadığın hedeflerin? Yoksa ömrü boyunca her şeyi ayağına istemiş, tuzluğa bile uzanmaktan hoşlanmamış, mutluluğu bile karşısına “beyaz atlı prens” çıkmasına bağlayan, gerçek hayatta öyle birini bulamayınca da soluğu burada alanlardan mısın? Sever misin ormanda yürüyüş yapmayı?
Devasa gökdelenler veya ışıltılı caddeler mi aklını çeler, yoksa ulu bir ağacın heybetini ya da yuvasına erzak taşıyan karıncaları izlemek mi? Peki doğrularınla aran nasıl? Başkalarının da haklı olabileceği ihtimaline kapını açık tutacak kadar güvenir misin fikirlerine? Kendi görüşlerinin dışında, hatta onlara aykırı yaklaşım ve çözüm önerileri üzerine tartışmak sana da zevk verir mi? Zorunlu olmadığın, eğitimini almadığın halde çok donanımlı olduğun ilgi alanların, hobilerin var mı? Örneğin deneme, hikaye, makale yazmayı denemişliğin, “yaaa şu CERN’de yapılan deney de neyin nesi” diyerek araştırmaya kalkışmışlığın oldu mu?
Şayet “yoksa” ile başlayanlar dışındaki soruların çoğuna cevabın “evet” ise seninle tanışmak isterim arkadaşım. Değilse kalsın. Bu sanal âlemde geyik yapılacak veya “belki bir şey çıkartırım” umuduyla her söyleneni yutacak karakterde bolca hemcinsim var nasılsa. Onlarla idare ediver…
..