Ahmet Ceylan - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı


Ahmet Ceylan





















DÖN BİRTANEM

Gök yüzünün sahibi,

Kış mevsiminin sembolü.

Kara bulutlar! dağıldı.

Gösterdi güneş yüzünü.

Karlar eridi, yağmurlar bastırdı.

Toprak ısındı, doğa uyandı.

Çiçekler açtı ağaçlar, bitkiler.

Mantarlar, ekinler itelediler toprağı.

Geldi göçmen kuşlar, Kırlangıçlar, leylekler.

Kurdular yuvalarını, çatıların altına,

Dalların çatallarına, direklerin başına.

Sen gelmedin, gelmedin gülüm.

Gel artık yeter beklettiğin,

Göçmen kuşlar dönmeden geriye,

Bitkiler kurumadan, yapraklar sararmadan,

Azrail almadan canımı, İsrafil “sûr’a” üflemeden,

Dön, dön, dön bir tanem, gülüm.

Güneşim, ışığım, sevdam, yaşam pınarım.

Ya dön bu Kerem’e, Mecnun’a, Ferhat’a.

Ya göm bu bedeni, Karacaahmet’e.

aceylan nisan2006




AŞK ACISI


Aşk acı verir gülüm,

Çekersin çaresiz.

Hani demiş ya eskiler:

İki acı vardır ki;

Yenilmez yutulmaz cinsten

Evlat acısıdır ilki,

Diğeri bostan acısı.

Sen bir de aşk acısını ekle

Bilirsin oysa

Seviyorsun canından ileri

Ve seviliyorsun aynı ölçüde

Genede acı verir aşk

Canını acıtır, ruhunu yakar.

Sorarsın neden; neden diye

Oysa sormamalısın! neden yoktur:

Aşk acı verir:... Çekersin

aceylan 04.05.2006








DOĞUM GÜNÜM

Yağmurlar gönderiyorum sana

Yeşil değil seninkiler gibi

Bozkırın tozunu yutmuş, boz bulanık

Kaynağı göz pınarlarımdan

Doğum günü armağanı,doğum günümden.

aceylan 21.04.2006




























YORGUN SEVDA


Sevdanla yorgun gönlüm,

Sonbahar gibi.

Ufkun kızıllığında ısındım

Temmuz gibi.


Yeni doğmuş kuzu gibi

titrek bacaklarım.

evladının mürüvvetini görmüş baba gibi

Dingin ve mutlu ömrüm.


Aylardan eylül gibi

huzur doluyum.

musalla taşındaki mevta gibi

duyarsız, hissiz, ruhum

aceylan 19.02.2006

















XXXXXXXXXXXXXXXXXXXX

Ayrılığın suçunu

Bana yükleme çiçeğim.

Gel desen gelmez miyim.

Ellerin üşüyormu hala?

Tut desen tutmaz mıyım..

04.02.2006







ANA-DOLU

Bir anne hayal et dostum

Her köy ve kasabasında

Onlarcasına rastlayacağın türden,

Toprağı gibi Anadolu’nun

Kararmış, kurak ve çatlak yüzü

Beli doğrulmuyor yılların yorgunluğuyla

Tut; götür önce dudaklarına

Sonra pak alnına taşı o eli

Ne acılar ne sevinçler yaşadı.

Anadolu kadar eski, Anadolu kadar yorgun

Ama bir o kadar mutlu, huzurlu.

Ne sevdalar, ümitler ve hayaller

Ne sevinçler, hüzünler ve yıkımlar gördü.

Ne istilalar, korkular ve acılar yaşadı.

Eşinin kaybını gördü. Evladının vefasızlığını

Yıkılmadı ne bedeni, ne ruhu.

Yaşıyor ömrü bitmezmişçesine sonsuz.

aceylan 17.04.2006