Ahh Bu Bennn - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı


Ahh Bu Bennn
Biliyorum Sana Giden Yollar Kapalı – Cemal Süreyya
melanous tarafından

Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli

Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi…

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri






Hayhat
Guzel mutlu yarınlar için o muhteşem gençliğimiz feda etmemiz ne büyük hatay dı
Andre jide




Sen benim hiçbir seyimsin
Yazdiklarimdan çok daha az
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Lüzumundan fazla beyaz
Sen benim hiçbir seyimsin
Varligin yoklugun anlasilmaz

Galiba eski liman üzerindesin
Nasil karanligima bir yildiz olmak
Dudaklarinla cama çizdigin
En fazla sonbahar otellerinde
Üniversiteli bir kiz uykusu bulmak
Yalnizligi öldüresiye çirkin
Sabaha karsi öldüresiye korkak
Kulagi çabucak telefon zillerinde

Sen benim hiçbir seyimsin
Hiçbir sevismek yasamisligim
Henüz bos bir roman sahifesinde
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Ne çok çigliklarin silemedigi
Zaten yok bir tren penceresinde

Sen benim hiçbir seyimsin
Yabanci bir sarki gibi yarim
Yagmurlu bir agaç gibi islak
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Uykumun arasinda çagirdigim
Çocukluk sesinle aglayarak
Sen benim hiçbir seyimsin

ATILLA ILHAN









Şehir

'Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim', dedin
'bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.'

Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.

(Çeviren: Cevat Çapan)

Konstantinos Kavafis




kazancı bedih'in içini yara yara söylediği gazel:

nice bu hasret-i dildar ile giryan olayım
yanayım ateş-i aşkın ile büryan olayım
görmedim gül yüzünü ah-u figan etmedeyim
akıdıp göz yaşımı dert ile nalan olayım
kapladı bu nârı firkat cismi gam âl u demi
korkarım heşre keder böylece suzan olayım
sevdiğim rağmet yeter incitme artık kalbim
gel dilersen yusuf-u asa, bend-i zindan olayım
lütfiyim bülbül gibi gülşende feryat eylerim
vuslatı yâr ile ancak şâdi handan olayım






Sen bana ışık ver yeter

Bende filiz çok..

Köklerim içimde gizlidir

Gelen giden, açan soran, bere budak yok

Bir şiir istersin

“içinde benzetmeler” olan

Kusura bakma sevgilim

Heybemde sana benzeyecek kadar

Güzel birşey yok

Ayevi ne






Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim / Can Yücel

Hayatta ben en çok babamı sevdim.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpı bacaklarıyla – ha düştü, ha düşecek –
Nasıl koşarsa ardından bir devin,
O çapkın babamı ben öyle sevdim.

Bilmezdi ki oturduğumuz semti,
Geldi mi de gidici – hep, hepp acele işi! –
Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi.
Atlastan bakardım nereye gitti,
Öyle öyle ezber ettim gurbeti.

Sevinçten uçardım hasta oldum mu,
40’ı geçerse ateş, çağ’rırlar İstanbul’a,
Bi helallaşmak ister elbet, diğ’mi, oğluyla!
Tifoyken başardım bu aşk oy’nunu,
Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu.

En son teftişine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin,
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim.
Hayatta ben en çok babamı sevdim.


Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim, Can Yücel (Şiir - Tam)







'Her gün bir yerden göçmek, ne güzel
Her gün bir yere konmak, ne güzel
Bulanmadan, durmadan akmak ne güzel
Dünle beraber gitti cancağızım
Ne varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.'






Sevmeyi falan değil, yalnızlığı öğren..
Çünkü en çok ona ihtiyacın olacak..

~ Charles Bukowski


Bana birşeyler anlat, canım çok sıkılıyor
Bana birşeyler anlat anlat, içim içimden geçiyor
Yanımdasın susuyorsun, susuyor konuşmuyorsun
Bakıyor görmüyorsun..
Dokunsan donacağım, içimde intihar korkusu var
Bir gülsen ağlayacağım, bir gülsen kendimi bulacağım.



Hem ben sana bişey söyleyim mi yavrum: ' ben aslında seni görmek filan değil, düpedüz seni istiyorum! 'Hem ben sana bişey söyleyim mi yavrum: ' ben aslında seni görmek filan değil, düpedüz seni istiyorum! '
can :)



.Dünyada gurur duyabilecek hiçbir şeyi olmayan her zavallı,aptal,gurur duyabilmek için son çare olarak ait olduğu ülkesi ile gurur duyar. Arthur Schopenhauer



.
Ikinin Siiri
.
Bugün iki kez yagdi yagmur;
iki kez eskidim sanki.

Iki ömrü kol kola yasadim ben;
biri nergis bahçesi, digeri mahser yeri.

Hep iki sömine yandi yüregimde;
birinde atesti, digerinde kül.

Ve iki kez âsik oldum;
bundandir iki kez ölmüslügüm.

Sonra bir serüvende ikiye böldüm ömrümü;
simdi sömestrdeyim.

Ilk iki kitabimdan sonra sitmaya tutuldu coskum;
daha depremlerleyim.

Ve iki kere iki,
kitabimda benim,

ya çok eder
ya sifir...
.
Yilmaz Odabasi



Üşüyor mu deniz
üstüne boşandıkça yağmur?
Ondan mı dersin
tüyleri böyle ürperiyor?
Ben de gidersem bi gün bu biçim bi sağnakta
Alı al moru mor bir sandal gibi acaba
Yıllar sonra yılmayıp yine
Çarpar mı yüreğim yurdumun sahillerine?

Can Yücel


AYNI BARDAKTAN İÇMEYECEĞİZ

Aynı bardaktan içmeyeceğiz
Ne sıcak şarabı, ne suyu,
Kuşluk vakti öpüşmeyeceğiz,
Pencereden bakmayacağız akşama doğru.
Sen güneşle soluklanıyorsun, ben ayla,
Ama düştüğümüz aynı sevda.

Sadık ve sevecen dost, benim yanımda,
Senin yanındaysa neşeli bir sevgili.
Gri gözlerindeki korkuyu anlıyorum sanma,
Ve bu çektiklerimizin sensin sebebi.
Sıklaştırmıyoruz ayaküstü buluşmalarımızı.
Ne çare ancak böyle koruyabiliriz huzurumuzu.

Şiirlerimde yalnızca senin sesinin ezgisi duyulur
Senin şiirlerinde benim soluğum eser.
Bir ateş ki, ona kim dokunur,
Buna ne korku, ne unutuş cesaret eder
Ve bilsen nasıl hoşlandığımı
Seyretmekten senin kuru, pembe dudaklarını.


Anna AHMATOVA




Gidersen Yıkılır Bu Kent

Gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da gider
Bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında
Yanlış adresteydik, kimsesizdik belki
Sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar
Biz mi yalnızdık, durmadan yağmur yağardı
Üşür müydük nar çiçekleri ürpeririken

Gidersen kim sular fesleğenleri
Kuşlar nereye sığınır akşam olunca

Sessizliği dinliyorum şimdi ve soluğunu
Sustuğun yerde birşeyler kırılıyor
Bekleyiş diyorum caddelere, dalıp gidiyorsun
Adını yazıyorum bütün otobüs duraklarına
Öpüştüğümüz her yer adınla anılıyor
Bir de seni ekliyorum susuşlarıma

Selamsız saygısız yürüyelim sokakları
Belki bizimle ışıklanır bütün varoşlar
Geriye mapushaneler kalır, paslı soğuklar
Adını bilmediğimiz doslar kalır yalnız
Yüreğimize alırız onları, ısıtırız
Gardiyan olamayız kendi ömrümüze her akşam

Gidersen kar yağar avuçlarıma
Bir ceylan sessizliği olur burada aşklar

Fiyakalı ışıklar yanıyor reklam panolarında
Durmadan çoğalıyor faili meçhul cinayetler
Ve ölü kuşlar satılıyor bütün çiçekçilerde
Menekşeler nergisler yerine kuş ölüleri
Bir su sesi bir fesleğen kokusu şimdi uzak
Yangınları anımsatıyor genç ölülere artık

Bulvar kahvelerinde arabesk bir duman
Sis ve intihar çöküyor bütün birahanelere
Bu kentin künyesi bellidir artık ve susuşun
İsyan olur milyon kere, hiç bilmez miyim
Sokul yanıma sen, ellerin sımsıcak kalsın
Devriyeler basıyor karartılmış evleri yine

Gidersen yıkılır bu kent kuşlar da ölür
Bir tufan olurum sustuğun her yerde

Ahmet Telli





Ahmet Kaya - Olmasaydı Sonumuz Böyle
Sakin göllerin kuğusuyduk Salınarak suyun yanağında Yarılan ekmeğin buğusuyduk. Gözüm yaşarıyor, Yüreğim yanıyor/kanıyor, Olmasaydı sonumuz böyle. 'Biri saksımızı çiğneyip gitti Biri duvarları yıktı Camları kırdı Fırtına gelip aramıza serildi Biri milyon kere çoğaltıp hüzünleri Her şeyi kötüledi Bizi yaraladı Biri şarabımızı döktü Soğanımızı çaldı Biri hiç yoktan vurdu kafeste kuşumuzu Ciğerim yanıyor, yüreğim kanıyor Olmasaydı... olmasaydı sonumuz böyle” Gözüm yaşarıyor Yüreğim yanıyor /kanıyor Olmasaydı sonumuz böyle Dağlarda çoban ateşiydik Dolanarak mavzer yatağında Ceylanın pınara inişiydik Göğsüm daralıyor, Yüreğim kanıyor, Olmasaydı sonumuz böyle. 'Birer yolcuyduk aynı ormanda kaybolmuş Aynı çıtırtıyla uyanan birer serçe Hep aynı yerde karşılaşırdık tesadüf bu Birer tomurcuktuk hayatın kollarında Birer çiğ damlasıydık Bahar sabahında gül yaprağında Dedim ya; Hiç yoktan susturuldu şarkımız Yüreğim kanıyor yüreğim kanıyor Bitmeseydi... bitmeseydi bizim öykümüz böyle' Göğsüm daralıyor Yüreğim kanıyor Olmasaydı sonumuz böyle.