Biliyorum Sana Giden Yollar Kapalı – Cemal Süreyya melanous tarafından
Biliyorum sana giden yollar kapalı Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum; İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım Ben artık adam olmam bu derde düşeli
Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki
Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği
Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda; Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki
Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini
Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu; Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri
Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım Bu böyle pek de kolay değil gerçi…
Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya; Bunun verdiği mutluluk da az değil ki
Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa, Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki
İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem, Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri
Hayhat Guzel mutlu yarınlar için o muhteşem gençliğimiz feda etmemiz ne büyük hatay dı Andre jide
Sen benim hiçbir seyimsin Yazdiklarimdan çok daha az Hiç kimse misin bilmem ki nesin Lüzumundan fazla beyaz Sen benim hiçbir seyimsin Varligin yoklugun anlasilmaz
Galiba eski liman üzerindesin Nasil karanligima bir yildiz olmak Dudaklarinla cama çizdigin En fazla sonbahar otellerinde Üniversiteli bir kiz uykusu bulmak Yalnizligi öldüresiye çirkin Sabaha karsi öldüresiye korkak Kulagi çabucak telefon zillerinde
Sen benim hiçbir seyimsin Hiçbir sevismek yasamisligim Henüz bos bir roman sahifesinde Hiç kimse misin bilmem ki nesin Ne çok çigliklarin silemedigi Zaten yok bir tren penceresinde
Sen benim hiçbir seyimsin Yabanci bir sarki gibi yarim Yagmurlu bir agaç gibi islak Hiç kimse misin bilmem ki nesin Uykumun arasinda çagirdigim Çocukluk sesinle aglayarak Sen benim hiçbir seyimsin
ATILLA ILHAN
Şehir
'Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim', dedin 'bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet. Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya; -bir ceset gibi- gömülü kalbim. Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede? Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam, kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün, boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.'
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın. Bu şehir arkandan gelecektir. Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın, aynı mahallede kocayacaksın; aynı evlerde kır düşecek saçlarına. Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda. Başka bir şey umma- Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte, öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.
(Çeviren: Cevat Çapan)
Konstantinos Kavafis
kazancı bedih'in içini yara yara söylediği gazel:
nice bu hasret-i dildar ile giryan olayım yanayım ateş-i aşkın ile büryan olayım görmedim gül yüzünü ah-u figan etmedeyim akıdıp göz yaşımı dert ile nalan olayım kapladı bu nârı firkat cismi gam âl u demi korkarım heşre keder böylece suzan olayım sevdiğim rağmet yeter incitme artık kalbim gel dilersen yusuf-u asa, bend-i zindan olayım lütfiyim bülbül gibi gülşende feryat eylerim vuslatı yâr ile ancak şâdi handan olayım
Sen bana ışık ver yeter
Bende filiz çok..
Köklerim içimde gizlidir
Gelen giden, açan soran, bere budak yok
Bir şiir istersin
“içinde benzetmeler” olan
Kusura bakma sevgilim
Heybemde sana benzeyecek kadar
Güzel birşey yok
Ayevi ne
Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim / Can Yücel
Hayatta ben en çok babamı sevdim. Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk Çarpı bacaklarıyla – ha düştü, ha düşecek – Nasıl koşarsa ardından bir devin, O çapkın babamı ben öyle sevdim.
Bilmezdi ki oturduğumuz semti, Geldi mi de gidici – hep, hepp acele işi! – Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi. Atlastan bakardım nereye gitti, Öyle öyle ezber ettim gurbeti.
Sevinçten uçardım hasta oldum mu, 40’ı geçerse ateş, çağ’rırlar İstanbul’a, Bi helallaşmak ister elbet, diğ’mi, oğluyla! Tifoyken başardım bu aşk oy’nunu, Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu.
En son teftişine çıkana değin Koştururken ardından o uçmaktaki devin, Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için Açıldı nefesim, fikrim, canevim. Hayatta ben en çok babamı sevdim.
Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim, Can Yücel (Şiir - Tam)
'Her gün bir yerden göçmek, ne güzel Her gün bir yere konmak, ne güzel Bulanmadan, durmadan akmak ne güzel Dünle beraber gitti cancağızım Ne varsa düne ait Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.'
Sevmeyi falan değil, yalnızlığı öğren.. Çünkü en çok ona ihtiyacın olacak..
~ Charles Bukowski
Bana birşeyler anlat, canım çok sıkılıyor Bana birşeyler anlat anlat, içim içimden geçiyor Yanımdasın susuyorsun, susuyor konuşmuyorsun Bakıyor görmüyorsun.. Dokunsan donacağım, içimde intihar korkusu var Bir gülsen ağlayacağım, bir gülsen kendimi bulacağım.
Hem ben sana bişey söyleyim mi yavrum: ' ben aslında seni görmek filan değil, düpedüz seni istiyorum! 'Hem ben sana bişey söyleyim mi yavrum: ' ben aslında seni görmek filan değil, düpedüz seni istiyorum! ' can :)
.Dünyada gurur duyabilecek hiçbir şeyi olmayan her zavallı,aptal,gurur duyabilmek için son çare olarak ait olduğu ülkesi ile gurur duyar. Arthur Schopenhauer
. Ikinin Siiri . Bugün iki kez yagdi yagmur; iki kez eskidim sanki.
Iki ömrü kol kola yasadim ben; biri nergis bahçesi, digeri mahser yeri.
Hep iki sömine yandi yüregimde; birinde atesti, digerinde kül.
Ve iki kez âsik oldum; bundandir iki kez ölmüslügüm.
Sonra bir serüvende ikiye böldüm ömrümü; simdi sömestrdeyim.
Ilk iki kitabimdan sonra sitmaya tutuldu coskum; daha depremlerleyim.
Ve iki kere iki, kitabimda benim,
ya çok eder ya sifir... . Yilmaz Odabasi
Üşüyor mu deniz üstüne boşandıkça yağmur? Ondan mı dersin tüyleri böyle ürperiyor? Ben de gidersem bi gün bu biçim bi sağnakta Alı al moru mor bir sandal gibi acaba Yıllar sonra yılmayıp yine Çarpar mı yüreğim yurdumun sahillerine?
Can Yücel
AYNI BARDAKTAN İÇMEYECEĞİZ
Aynı bardaktan içmeyeceğiz Ne sıcak şarabı, ne suyu, Kuşluk vakti öpüşmeyeceğiz, Pencereden bakmayacağız akşama doğru. Sen güneşle soluklanıyorsun, ben ayla, Ama düştüğümüz aynı sevda.
Sadık ve sevecen dost, benim yanımda, Senin yanındaysa neşeli bir sevgili. Gri gözlerindeki korkuyu anlıyorum sanma, Ve bu çektiklerimizin sensin sebebi. Sıklaştırmıyoruz ayaküstü buluşmalarımızı. Ne çare ancak böyle koruyabiliriz huzurumuzu.
Şiirlerimde yalnızca senin sesinin ezgisi duyulur Senin şiirlerinde benim soluğum eser. Bir ateş ki, ona kim dokunur, Buna ne korku, ne unutuş cesaret eder Ve bilsen nasıl hoşlandığımı Seyretmekten senin kuru, pembe dudaklarını.
Anna AHMATOVA
Gidersen Yıkılır Bu Kent
Gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da gider Bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında Yanlış adresteydik, kimsesizdik belki Sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar Biz mi yalnızdık, durmadan yağmur yağardı Üşür müydük nar çiçekleri ürpeririken
Gidersen kim sular fesleğenleri Kuşlar nereye sığınır akşam olunca
Sessizliği dinliyorum şimdi ve soluğunu Sustuğun yerde birşeyler kırılıyor Bekleyiş diyorum caddelere, dalıp gidiyorsun Adını yazıyorum bütün otobüs duraklarına Öpüştüğümüz her yer adınla anılıyor Bir de seni ekliyorum susuşlarıma
Selamsız saygısız yürüyelim sokakları Belki bizimle ışıklanır bütün varoşlar Geriye mapushaneler kalır, paslı soğuklar Adını bilmediğimiz doslar kalır yalnız Yüreğimize alırız onları, ısıtırız Gardiyan olamayız kendi ömrümüze her akşam
Gidersen kar yağar avuçlarıma Bir ceylan sessizliği olur burada aşklar
Fiyakalı ışıklar yanıyor reklam panolarında Durmadan çoğalıyor faili meçhul cinayetler Ve ölü kuşlar satılıyor bütün çiçekçilerde Menekşeler nergisler yerine kuş ölüleri Bir su sesi bir fesleğen kokusu şimdi uzak Yangınları anımsatıyor genç ölülere artık
Bulvar kahvelerinde arabesk bir duman Sis ve intihar çöküyor bütün birahanelere Bu kentin künyesi bellidir artık ve susuşun İsyan olur milyon kere, hiç bilmez miyim Sokul yanıma sen, ellerin sımsıcak kalsın Devriyeler basıyor karartılmış evleri yine
Gidersen yıkılır bu kent kuşlar da ölür Bir tufan olurum sustuğun her yerde
Ahmet Telli
Ahmet Kaya - Olmasaydı Sonumuz Böyle Sakin göllerin kuğusuyduk Salınarak suyun yanağında Yarılan ekmeğin buğusuyduk. Gözüm yaşarıyor, Yüreğim yanıyor/kanıyor, Olmasaydı sonumuz böyle. 'Biri saksımızı çiğneyip gitti Biri duvarları yıktı Camları kırdı Fırtına gelip aramıza serildi Biri milyon kere çoğaltıp hüzünleri Her şeyi kötüledi Bizi yaraladı Biri şarabımızı döktü Soğanımızı çaldı Biri hiç yoktan vurdu kafeste kuşumuzu Ciğerim yanıyor, yüreğim kanıyor Olmasaydı... olmasaydı sonumuz böyle” Gözüm yaşarıyor Yüreğim yanıyor /kanıyor Olmasaydı sonumuz böyle Dağlarda çoban ateşiydik Dolanarak mavzer yatağında Ceylanın pınara inişiydik Göğsüm daralıyor, Yüreğim kanıyor, Olmasaydı sonumuz böyle. 'Birer yolcuyduk aynı ormanda kaybolmuş Aynı çıtırtıyla uyanan birer serçe Hep aynı yerde karşılaşırdık tesadüf bu Birer tomurcuktuk hayatın kollarında Birer çiğ damlasıydık Bahar sabahında gül yaprağında Dedim ya; Hiç yoktan susturuldu şarkımız Yüreğim kanıyor yüreğim kanıyor Bitmeseydi... bitmeseydi bizim öykümüz böyle' Göğsüm daralıyor Yüreğim kanıyor Olmasaydı sonumuz böyle.
Biliyorum Sana Giden Yollar Kapalı – Cemal Süreyya
melanous tarafından
Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli
Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki
Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği
Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki
Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini
Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri
Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi…
Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki
Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki
İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri
Hayhat
Guzel mutlu yarınlar için o muhteşem gençliğimiz feda etmemiz ne büyük hatay dı
Andre jide
Sen benim hiçbir seyimsin
Yazdiklarimdan çok daha az
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Lüzumundan fazla beyaz
Sen benim hiçbir seyimsin
Varligin yoklugun anlasilmaz
Galiba eski liman üzerindesin
Nasil karanligima bir yildiz olmak
Dudaklarinla cama çizdigin
En fazla sonbahar otellerinde
Üniversiteli bir kiz uykusu bulmak
Yalnizligi öldüresiye çirkin
Sabaha karsi öldüresiye korkak
Kulagi çabucak telefon zillerinde
Sen benim hiçbir seyimsin
Hiçbir sevismek yasamisligim
Henüz bos bir roman sahifesinde
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Ne çok çigliklarin silemedigi
Zaten yok bir tren penceresinde
Sen benim hiçbir seyimsin
Yabanci bir sarki gibi yarim
Yagmurlu bir agaç gibi islak
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Uykumun arasinda çagirdigim
Çocukluk sesinle aglayarak
Sen benim hiçbir seyimsin
ATILLA ILHAN
Şehir
'Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim', dedin
'bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.'
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.
(Çeviren: Cevat Çapan)
Konstantinos Kavafis
kazancı bedih'in içini yara yara söylediği gazel:
nice bu hasret-i dildar ile giryan olayım
yanayım ateş-i aşkın ile büryan olayım
görmedim gül yüzünü ah-u figan etmedeyim
akıdıp göz yaşımı dert ile nalan olayım
kapladı bu nârı firkat cismi gam âl u demi
korkarım heşre keder böylece suzan olayım
sevdiğim rağmet yeter incitme artık kalbim
gel dilersen yusuf-u asa, bend-i zindan olayım
lütfiyim bülbül gibi gülşende feryat eylerim
vuslatı yâr ile ancak şâdi handan olayım
Sen bana ışık ver yeter
Bende filiz çok..
Köklerim içimde gizlidir
Gelen giden, açan soran, bere budak yok
Bir şiir istersin
“içinde benzetmeler” olan
Kusura bakma sevgilim
Heybemde sana benzeyecek kadar
Güzel birşey yok
Ayevi ne
Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim / Can Yücel
Hayatta ben en çok babamı sevdim.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpı bacaklarıyla – ha düştü, ha düşecek –
Nasıl koşarsa ardından bir devin,
O çapkın babamı ben öyle sevdim.
Bilmezdi ki oturduğumuz semti,
Geldi mi de gidici – hep, hepp acele işi! –
Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi.
Atlastan bakardım nereye gitti,
Öyle öyle ezber ettim gurbeti.
Sevinçten uçardım hasta oldum mu,
40’ı geçerse ateş, çağ’rırlar İstanbul’a,
Bi helallaşmak ister elbet, diğ’mi, oğluyla!
Tifoyken başardım bu aşk oy’nunu,
Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu.
En son teftişine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin,
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim.
Hayatta ben en çok babamı sevdim.
Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim, Can Yücel (Şiir - Tam)
'Her gün bir yerden göçmek, ne güzel
Her gün bir yere konmak, ne güzel
Bulanmadan, durmadan akmak ne güzel
Dünle beraber gitti cancağızım
Ne varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.'
Sevmeyi falan değil, yalnızlığı öğren..
Çünkü en çok ona ihtiyacın olacak..
~ Charles Bukowski
Bana birşeyler anlat, canım çok sıkılıyor
Bana birşeyler anlat anlat, içim içimden geçiyor
Yanımdasın susuyorsun, susuyor konuşmuyorsun
Bakıyor görmüyorsun..
Dokunsan donacağım, içimde intihar korkusu var
Bir gülsen ağlayacağım, bir gülsen kendimi bulacağım.
Hem ben sana bişey söyleyim mi yavrum: ' ben aslında seni görmek filan değil, düpedüz seni istiyorum! 'Hem ben sana bişey söyleyim mi yavrum: ' ben aslında seni görmek filan değil, düpedüz seni istiyorum! '
can :)
.Dünyada gurur duyabilecek hiçbir şeyi olmayan her zavallı,aptal,gurur duyabilmek için son çare olarak ait olduğu ülkesi ile gurur duyar. Arthur Schopenhauer
.
Ikinin Siiri
.
Bugün iki kez yagdi yagmur;
iki kez eskidim sanki.
Iki ömrü kol kola yasadim ben;
biri nergis bahçesi, digeri mahser yeri.
Hep iki sömine yandi yüregimde;
birinde atesti, digerinde kül.
Ve iki kez âsik oldum;
bundandir iki kez ölmüslügüm.
Sonra bir serüvende ikiye böldüm ömrümü;
simdi sömestrdeyim.
Ilk iki kitabimdan sonra sitmaya tutuldu coskum;
daha depremlerleyim.
Ve iki kere iki,
kitabimda benim,
ya çok eder
ya sifir...
.
Yilmaz Odabasi
Üşüyor mu deniz
üstüne boşandıkça yağmur?
Ondan mı dersin
tüyleri böyle ürperiyor?
Ben de gidersem bi gün bu biçim bi sağnakta
Alı al moru mor bir sandal gibi acaba
Yıllar sonra yılmayıp yine
Çarpar mı yüreğim yurdumun sahillerine?
Can Yücel
AYNI BARDAKTAN İÇMEYECEĞİZ
Aynı bardaktan içmeyeceğiz
Ne sıcak şarabı, ne suyu,
Kuşluk vakti öpüşmeyeceğiz,
Pencereden bakmayacağız akşama doğru.
Sen güneşle soluklanıyorsun, ben ayla,
Ama düştüğümüz aynı sevda.
Sadık ve sevecen dost, benim yanımda,
Senin yanındaysa neşeli bir sevgili.
Gri gözlerindeki korkuyu anlıyorum sanma,
Ve bu çektiklerimizin sensin sebebi.
Sıklaştırmıyoruz ayaküstü buluşmalarımızı.
Ne çare ancak böyle koruyabiliriz huzurumuzu.
Şiirlerimde yalnızca senin sesinin ezgisi duyulur
Senin şiirlerinde benim soluğum eser.
Bir ateş ki, ona kim dokunur,
Buna ne korku, ne unutuş cesaret eder
Ve bilsen nasıl hoşlandığımı
Seyretmekten senin kuru, pembe dudaklarını.
Anna AHMATOVA
Gidersen Yıkılır Bu Kent
Gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da gider
Bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında
Yanlış adresteydik, kimsesizdik belki
Sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar
Biz mi yalnızdık, durmadan yağmur yağardı
Üşür müydük nar çiçekleri ürpeririken
Gidersen kim sular fesleğenleri
Kuşlar nereye sığınır akşam olunca
Sessizliği dinliyorum şimdi ve soluğunu
Sustuğun yerde birşeyler kırılıyor
Bekleyiş diyorum caddelere, dalıp gidiyorsun
Adını yazıyorum bütün otobüs duraklarına
Öpüştüğümüz her yer adınla anılıyor
Bir de seni ekliyorum susuşlarıma
Selamsız saygısız yürüyelim sokakları
Belki bizimle ışıklanır bütün varoşlar
Geriye mapushaneler kalır, paslı soğuklar
Adını bilmediğimiz doslar kalır yalnız
Yüreğimize alırız onları, ısıtırız
Gardiyan olamayız kendi ömrümüze her akşam
Gidersen kar yağar avuçlarıma
Bir ceylan sessizliği olur burada aşklar
Fiyakalı ışıklar yanıyor reklam panolarında
Durmadan çoğalıyor faili meçhul cinayetler
Ve ölü kuşlar satılıyor bütün çiçekçilerde
Menekşeler nergisler yerine kuş ölüleri
Bir su sesi bir fesleğen kokusu şimdi uzak
Yangınları anımsatıyor genç ölülere artık
Bulvar kahvelerinde arabesk bir duman
Sis ve intihar çöküyor bütün birahanelere
Bu kentin künyesi bellidir artık ve susuşun
İsyan olur milyon kere, hiç bilmez miyim
Sokul yanıma sen, ellerin sımsıcak kalsın
Devriyeler basıyor karartılmış evleri yine
Gidersen yıkılır bu kent kuşlar da ölür
Bir tufan olurum sustuğun her yerde
Ahmet Telli
Ahmet Kaya - Olmasaydı Sonumuz Böyle
Sakin göllerin kuğusuyduk Salınarak suyun yanağında Yarılan ekmeğin buğusuyduk. Gözüm yaşarıyor, Yüreğim yanıyor/kanıyor, Olmasaydı sonumuz böyle. 'Biri saksımızı çiğneyip gitti Biri duvarları yıktı Camları kırdı Fırtına gelip aramıza serildi Biri milyon kere çoğaltıp hüzünleri Her şeyi kötüledi Bizi yaraladı Biri şarabımızı döktü Soğanımızı çaldı Biri hiç yoktan vurdu kafeste kuşumuzu Ciğerim yanıyor, yüreğim kanıyor Olmasaydı... olmasaydı sonumuz böyle” Gözüm yaşarıyor Yüreğim yanıyor /kanıyor Olmasaydı sonumuz böyle Dağlarda çoban ateşiydik Dolanarak mavzer yatağında Ceylanın pınara inişiydik Göğsüm daralıyor, Yüreğim kanıyor, Olmasaydı sonumuz böyle. 'Birer yolcuyduk aynı ormanda kaybolmuş Aynı çıtırtıyla uyanan birer serçe Hep aynı yerde karşılaşırdık tesadüf bu Birer tomurcuktuk hayatın kollarında Birer çiğ damlasıydık Bahar sabahında gül yaprağında Dedim ya; Hiç yoktan susturuldu şarkımız Yüreğim kanıyor yüreğim kanıyor Bitmeseydi... bitmeseydi bizim öykümüz böyle' Göğsüm daralıyor Yüreğim kanıyor Olmasaydı sonumuz böyle.