Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. 'O olmazsa yaşayamam.' demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin onu sevdiğinden. Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem. Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin. İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları... Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. 'O benim.' diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan bir şeylerin... Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya, ya da pembeye. Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...
CAN YÜCEL
İnsanoğlu öldürmeyi kendine meslek seçen tek canlı türüdür. Okey masasında kavga eder, öldürür. Yatakta sevişmedi diye öldürür. Yan baktın, hava attın der, öldürür. Hırsızlık eder, öldürür. Tecavüz eder, öldürür. Sever öldürür , sevmiyor diye öldürür. Velhasılıkelam insan denilen iki ayaklı mahlûkat eline geçen her fırsatta öldürür. Sonra da kalkıp, hayvanatın vahşi doğasını anlatan belgeseller çekerler. Aslanın ceylan avını, kurdun yaşam savaşını, bir ayının kendine saldıran avcıya karşı koymasını zevkle seyreder. Ama bilmez ki doğadaki gerçek vahşet insanlığın tarihidir. Çünkü yaşamlarının her noktasında tüketmeye endeksli bir tavır sergileyen insan, yaşama hakkını da tüketmekten hiç çekinmez. Toplu ölümler konusunda uzman yetiştirebilmek adına Silahlı Kuvvetler bile tesis eder. Çünkü insan bencildir. Çıkarları için ölürmeyi meslek olarak yapacak kadar bencildir hem de. 1994 yılı Ruanda katliamını hatırlayın lütfen. Yüz gün içinde 800.000 insan satırlarla öldürüldü. Çağdaş ve muasır diye adlandırdığınız Avrupa ülkelerinden biri de bu savaş süresince taraflara tam 500 bin adet satır sattı. Öldürmekten zevk alan, ölümü şeref sayan ve bu iki kesimin sırtından silah satarak para kazanan sizsiniz. Siz insanlarsınız. Eti çatalla yemeyi marifet sayıp, ufacık bebekleri katledebilecek kadar acımasız olan siz insanlar. Aslında vahşi doğa belgeselleri biz hayvanları değil, ruhu kanla kaplanmış olan insanları göstermelidir. Habere bakın Allah aşkına… İsrail'de doktor binbaşının Gazze'deki bir hastanede aralarında Filistinlilerin de bulunduğu çocukları tedavi ettiği, geceleri ise savaş helikopteriyle Filistinlilere saldırdığı belirlendi Doktor ve binbaşı… İki zıt mesleği taşımaya çalışan zavallı. Bir yanda hayat kurtarmak için mücadele edecek, diğer yanda hayatları yok etmek için elinden geleni yapacak. Ve utanmadan bundan gurur duyacak. Şu bir gerçek ki; vahşi doğa belgesellerinin gerçek kahramanları olan insanoğlunun, biz hayvanlardan öğrenmesi gereken çok şey var. Hayvanlığı öğrenmelisiniz. Ya da sırtınızda taşımaktan onur duyduğunuz kanla süslenmiş urbalarınızla yüce insanlık nutukları atmaktan vazgeçmelisiniz. Hiçbir hayvan gündüz tedavi edip, gece öldürmez. Hiçbir hayvan saçma sapan ilkeler uydurup, binlerce hemcinsini asmaz. Hiçbir hayvan ideolojiler arkasına sığınıp, Sibirya kampları kurmaz. Hiçbir hayvan toplumu kamplaştırmak adına sinsice planlar peşinde koşmaz. Hiçbir hayvan çıkarları uğruna katliamlar yapmaz. Siz beni dinleyin. Kanla yazılmış insanlık tarihinizi Soykırımlarla süslenmiş şanlı geçmişinizi Bir varil petrol uğruna yaptığınız savaşlarınızı Bir kez daha hatırlayın. İnsan olduğunuzdan dolayı utanın UFalın Ezilin Pişman olun… Çıkar savaşçısı bir cinsin ferdi olmaktansa Hayvan olabilmeyi tercih edin. Zor olduğunu biliyorum ama Başarabileceğinizden ümitli de değilim ama Yine de; Gelin biraz da hayvan olun.
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
'O olmazsa yaşayamam.' demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
'O benim.' diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan bir şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...
CAN YÜCEL
İnsanoğlu öldürmeyi kendine meslek seçen tek canlı türüdür.
Okey masasında kavga eder, öldürür.
Yatakta sevişmedi diye öldürür.
Yan baktın, hava attın der, öldürür.
Hırsızlık eder, öldürür.
Tecavüz eder, öldürür.
Sever öldürür , sevmiyor diye öldürür.
Velhasılıkelam insan denilen iki ayaklı mahlûkat eline geçen her fırsatta öldürür.
Sonra da kalkıp, hayvanatın vahşi doğasını anlatan belgeseller çekerler.
Aslanın ceylan avını, kurdun yaşam savaşını, bir ayının kendine saldıran avcıya karşı koymasını zevkle seyreder.
Ama bilmez ki doğadaki gerçek vahşet insanlığın tarihidir.
Çünkü yaşamlarının her noktasında tüketmeye endeksli bir tavır sergileyen insan, yaşama hakkını da tüketmekten hiç çekinmez.
Toplu ölümler konusunda uzman yetiştirebilmek adına Silahlı Kuvvetler bile tesis eder.
Çünkü insan bencildir.
Çıkarları için ölürmeyi meslek olarak yapacak kadar bencildir hem de.
1994 yılı Ruanda katliamını hatırlayın lütfen.
Yüz gün içinde 800.000 insan satırlarla öldürüldü.
Çağdaş ve muasır diye adlandırdığınız Avrupa ülkelerinden biri de bu savaş süresince taraflara tam 500 bin adet satır sattı.
Öldürmekten zevk alan, ölümü şeref sayan ve bu iki kesimin sırtından silah satarak para kazanan sizsiniz.
Siz insanlarsınız.
Eti çatalla yemeyi marifet sayıp, ufacık bebekleri katledebilecek kadar acımasız olan siz insanlar.
Aslında vahşi doğa belgeselleri biz hayvanları değil, ruhu kanla kaplanmış olan insanları göstermelidir.
Habere bakın Allah aşkına…
İsrail'de doktor binbaşının Gazze'deki bir hastanede aralarında Filistinlilerin de bulunduğu çocukları tedavi ettiği, geceleri ise savaş helikopteriyle Filistinlilere saldırdığı belirlendi
Doktor ve binbaşı…
İki zıt mesleği taşımaya çalışan zavallı.
Bir yanda hayat kurtarmak için mücadele edecek, diğer yanda hayatları yok etmek için elinden geleni yapacak.
Ve utanmadan bundan gurur duyacak.
Şu bir gerçek ki; vahşi doğa belgesellerinin gerçek kahramanları olan insanoğlunun, biz hayvanlardan öğrenmesi gereken çok şey var.
Hayvanlığı öğrenmelisiniz.
Ya da sırtınızda taşımaktan onur duyduğunuz kanla süslenmiş urbalarınızla yüce insanlık nutukları atmaktan vazgeçmelisiniz.
Hiçbir hayvan gündüz tedavi edip, gece öldürmez.
Hiçbir hayvan saçma sapan ilkeler uydurup, binlerce hemcinsini asmaz.
Hiçbir hayvan ideolojiler arkasına sığınıp, Sibirya kampları kurmaz.
Hiçbir hayvan toplumu kamplaştırmak adına sinsice planlar peşinde koşmaz.
Hiçbir hayvan çıkarları uğruna katliamlar yapmaz.
Siz beni dinleyin.
Kanla yazılmış insanlık tarihinizi
Soykırımlarla süslenmiş şanlı geçmişinizi
Bir varil petrol uğruna yaptığınız savaşlarınızı
Bir kez daha hatırlayın.
İnsan olduğunuzdan dolayı utanın
UFalın
Ezilin
Pişman olun…
Çıkar savaşçısı bir cinsin ferdi olmaktansa
Hayvan olabilmeyi tercih edin.
Zor olduğunu biliyorum ama
Başarabileceğinizden ümitli de değilim ama
Yine de;
Gelin biraz da hayvan olun.
yazar??