Eskisi kadar özlemiyorum seni, Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda.. Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor.. Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık. Biraz yorgunum.. Biraz kırgın.. Biraz da kirletti sensizlik beni ! Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama “İyiyimler” yamaladım dilime. Tedirginim aslında, seni unutuyor olmak, Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni.. Gel diye beklemiyorum artık, Hatta istemiyorum gelmeni.. Nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde. Arasıra geliyorsun aklıma, banane diyorum Benim derdim yeter bana banane ! Alıştım mı yokluğuna ? Vaz mı geçiyorum, varlığından ? Tedirginim aslında, Ya başkasını seversem ? İnan o zaman seni hayatım boyunca affetmem.. Özdemir Asaf
Seni beklemenin ibadet olduğu bir yerde,kuşları dinliyorum..yaprakların hışırtısı;senli kısacık günlerin izlerini içime mühürlüyor..kitabım elimde lakin uslanmaz hayalin peşimi bırakmıyor..nerde yanlış yaptığımızı bilsem de,bilmek seni bana getirmiyor..adımlarım tonlarca ağırlıkta..son sözlerin,sorgulayan gözlerin,içten gülüşün,derindeki gözyaşın..hissediyorum,sen de ben gibisin..aynaya baktığımda bir resme bakar gibiyim..karmaşık bir bilmece bu..iç yolculuğum,sessizliğinde anlam buluyor..sınırdayım,delirme noktasında..yitirdiğim düşleri geri getir bana..nefessiz yaşanmıyor..ANLA!
Aşktan mutluluk, güven beklerler, halbuki aşk son zerresine kadar kendini vermektir..Ruhundaki son zerreye kadar sevdiğin olmak istemektir..O'nun içinde eriyecek kadar sevmek, kendinden kopmak demektir..İşte ben aşk derken böyle bir aşktan bahsediyorum, ölmekten bahsediyorum..Var mı O'nun aşkıyla ölmeye cesareti olan?..(Şems-i Tebrizi)
Her gidişinde yağmurdan kalma bir sızı.. Gidemeyişine ağladığım geceleri saysam, Gidemezdin.. O yüzdendir bu ‘ sus’! Suskun düşlerimi gömdüğümden beri, yaralarıma sarıyorum seni.. Oysa sen hiç bilmedin; Adının dudaklarıma yapıştığını, Sabah ezanlarında sayıkladığımı, Kan ter içinde uyanıp telefona sarıldığımı, Gün günden eriyip sana ulaşamadığımı.. Sen hiç bilmedin ki seni ne çok sevdiğimi.. Evet ben seçtim gidişini.. Her gece hayalini koynuma alıp, Sabahları bir katil gibi uyanmayı ben seçtim.. Öldürdüğüm hatıraları bir bir ben yaktım her sabah.. Ve sen yoktun karanlık gecelerimde.. Küllerinden doğdum yeniden ve yeniden! Başka bedenlerde başka yüreklerde aradım seni küfrederek.. Tıpkı sen gibi.. Başım yukarda ben diledim tanrıdan unutmanı.. İçimde bir fırtına var şimdilerde Nedensiz kuduran bir deniz gibi.. Ben eli kanlı bir katil.. Ben işgalini kara bir yazıya gömen Ben seni severken öldüren Ben senin içinde dinmeyen öfken Ben tanrına isyan.. Daha kaç kez öldürmeli bu ‘ben’ seni Üstelik faili meçhul de değil.. Ne çok kandırdım kendimi bilsen.. mevsimlik bir aşk değil bu.. Bir yılan gibi hala koynumda ‘sen’.. Korkuyorum kendimden!
Git' diyorsun da olmuyor işte git demekle, her şeye rağmen gidemiyor insan.Ben de sana 'sev' diyorum mesela.Sevebiliyor musun? (Cemal Süreya)
Bir yavan hâldeyim, ne saklım saklı, ne bilinir gizim.. Bir boşluk ki dolmuyor içim, ne nâkışım nâkış, ne tamamdır bitiğim..Bir ürkek hâldeyim, ne sedâm duyulur, ne az olur sesim.. Araftayım, susuz; ne serabım serab, ne ab-ı içtiğim.. Bir bilinmez hâldeyim; ne bildiğim yalan, ne gerçek bildiğim. Bir yarım aklın kuyusunda ,öbür yarım aşk ın kuytusunda. cennet ve Cehennem arasında ucu sırattan geçen bir uçurum kenarında Ârâfta.! Ârâfnda arasında "ar" ve "af" yarasında... 'Kerbelaya düştü yüreğim ey yar...! Zeyneb'in feryatları gibi, içimde çığlık atan suskunluklarım var...! Ve Yüksek Bir Çığlıkla Suküt'a Eriyorum.. Umut Etmekte İbadettir'' Diyorum. Ezberimsin. evvelim , ezelim ve ebedimsin...Sebebim, nefesim ve ahirim..Sen, çaresizliğin ayak ucunda demlenen yüreğime armağan edilen sonsuzluk hediyesi..Sen, göğsümde taşıdığım eşsiz paye...Sen benim acıya dayanma gücüm, sen benim yüreğime işlenmiş sabrımsın...Ey Suretine Tebessümle Nişan Eylediğim.. Canan eyle de yol bulsun bi çare Arzu Hal... (Ah Bine-l Aşk)
Sen benim hüzün yanımsın. Güneşin vurmadığı gölgede kalan yanım. Kimselerin bilmediği kendime sakladığım. En çok ayazda kalmış olup da rüzgara savuramadığım, alıp alıp defalarca sineme sardığım yanımsın. En çok kanayan yarama sarmaya çalıştığımsın. Sardıkça kanayan kanadıkça sardığımsın…
Sen benim hüzün yanımsın. Her doğan günle bir kez daha ümidimi yıkan tarafımsın. “Olmadı olmayacak” dedirten hain düşmanımsın. “Ah çıksa gelse şimdi…” diyecek kadar kendimi kaptırdığım saflığımsın. “Çıksa ve gelse, alsa ve götürse…” diye çırpan kanadımsın. Ve her defasında kendime kırk kez söyleyip kırk kez yanıldığımsın.
Sen benim hüzün yanımsın. Söküp atamadığım umut çiçeklerini gömdüğüm toprağımsın. Bahar gelir yeşerir diye yağmur, çamur, kar kış demeden suladığımsın. Olur da bir gün açarsın diye beklediğim sevdamsın. Sevda çiçekleri açar mı bilinmez ama umuduna umudumu bağladığımsın.
Sen benim hüzün yanımsın. Dar vakitte bulup tez zamandaki kaybımsın. “Ne olur kal benimle” dedirtecek kadar yalvardığımsın. “Sensiz hayatı istemiyorum” diyecek kadar uçurumdan kendimi attığımsın. Geceyle gündüzümü, yanlışla doğrumu karıştıran arafımsın. Sahi sen benim soldan soldan vuran yanımsın.
Sen benim hüzün yanımsın. Sensizken anlamını yitirdiğim hayatımsın. Bütün kelimelerime yüklediğim anlamsın. “Sen” diye başlayıp da bitiremediğim üç noktamsın. “Sen, sen ille de sen” diye durup durup nefes aldığımsın. “Sen varsan ben varım” dedirtecek kadar kendimi hiçe saydığımsın. Kaderi kaderime yazılsın diye her gün Yaratıcıya yalvardığımsın. Aklımda, yüreğimde ve duamda olansın.
Sen benim hüzün yanımsın. Bakışına hasret kaldığım, sesine özlemle bağlandığımsın. Özlemim, hasretim, bakmaya doyamadığımsın. Bahtıma doğanımsın. Olmazsa olmazsımsın. Nefretim, öfkem, kinim, sevincim, umudum, düşüm, rüyam, hayalim ama en çok ağlatan, en çok da kanatansın… Sen tarifi imkansız aşkımsın. Cansın.. Candasın.. (Ah Bine-l Aşk)
Eskisi kadar özlemiyorum seni,
Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda..
Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor..
Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık.
Biraz yorgunum..
Biraz kırgın..
Biraz da kirletti sensizlik beni !
Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama
“İyiyimler” yamaladım dilime.
Tedirginim aslında, seni unutuyor olmak,
Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni..
Gel diye beklemiyorum artık,
Hatta istemiyorum gelmeni..
Nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde.
Arasıra geliyorsun aklıma, banane diyorum
Benim derdim yeter bana banane !
Alıştım mı yokluğuna ?
Vaz mı geçiyorum, varlığından ?
Tedirginim aslında,
Ya başkasını seversem ?
İnan o zaman seni hayatım boyunca affetmem..
Özdemir Asaf
Seni beklemenin ibadet olduğu bir yerde,kuşları dinliyorum..yaprakların hışırtısı;senli kısacık günlerin izlerini içime mühürlüyor..kitabım elimde lakin uslanmaz hayalin peşimi bırakmıyor..nerde yanlış yaptığımızı bilsem de,bilmek seni bana getirmiyor..adımlarım tonlarca ağırlıkta..son sözlerin,sorgulayan gözlerin,içten gülüşün,derindeki gözyaşın..hissediyorum,sen de ben gibisin..aynaya baktığımda bir resme bakar gibiyim..karmaşık bir bilmece bu..iç yolculuğum,sessizliğinde anlam buluyor..sınırdayım,delirme noktasında..yitirdiğim düşleri geri getir bana..nefessiz yaşanmıyor..ANLA!
Aşktan mutluluk, güven beklerler, halbuki aşk son zerresine kadar kendini vermektir..Ruhundaki son zerreye kadar sevdiğin olmak istemektir..O'nun içinde eriyecek kadar sevmek, kendinden kopmak demektir..İşte ben aşk derken böyle bir aşktan bahsediyorum, ölmekten bahsediyorum..Var mı O'nun aşkıyla ölmeye cesareti olan?..(Şems-i Tebrizi)
Her gidişinde yağmurdan kalma bir sızı..
Gidemeyişine ağladığım geceleri saysam,
Gidemezdin..
O yüzdendir bu ‘ sus’!
Suskun düşlerimi gömdüğümden beri,
yaralarıma sarıyorum seni..
Oysa sen hiç bilmedin;
Adının dudaklarıma yapıştığını,
Sabah ezanlarında sayıkladığımı,
Kan ter içinde uyanıp telefona sarıldığımı,
Gün günden eriyip sana ulaşamadığımı..
Sen hiç bilmedin ki seni ne çok sevdiğimi..
Evet ben seçtim gidişini..
Her gece hayalini koynuma alıp,
Sabahları bir katil gibi uyanmayı ben seçtim..
Öldürdüğüm hatıraları bir bir ben yaktım her sabah..
Ve sen yoktun karanlık gecelerimde..
Küllerinden doğdum yeniden ve yeniden!
Başka bedenlerde başka yüreklerde aradım seni küfrederek..
Tıpkı sen gibi..
Başım yukarda ben diledim tanrıdan unutmanı..
İçimde bir fırtına var şimdilerde
Nedensiz kuduran bir deniz gibi..
Ben eli kanlı bir katil..
Ben işgalini kara bir yazıya gömen
Ben seni severken öldüren
Ben senin içinde dinmeyen öfken
Ben tanrına isyan..
Daha kaç kez öldürmeli bu ‘ben’ seni
Üstelik faili meçhul de değil..
Ne çok kandırdım kendimi bilsen..
mevsimlik bir aşk değil bu..
Bir yılan gibi hala koynumda ‘sen’..
Korkuyorum kendimden!
Git' diyorsun da olmuyor işte git demekle, her şeye rağmen gidemiyor insan.Ben de sana 'sev' diyorum mesela.Sevebiliyor musun? (Cemal Süreya)
Bir yavan hâldeyim, ne saklım saklı, ne bilinir gizim.. Bir boşluk ki dolmuyor içim, ne nâkışım nâkış, ne tamamdır bitiğim..Bir ürkek hâldeyim, ne sedâm duyulur, ne az olur sesim.. Araftayım, susuz; ne serabım serab, ne ab-ı içtiğim.. Bir bilinmez hâldeyim; ne bildiğim yalan, ne gerçek bildiğim. Bir yarım aklın kuyusunda ,öbür yarım aşk ın kuytusunda. cennet ve Cehennem arasında ucu sırattan geçen bir uçurum kenarında Ârâfta.! Ârâfnda arasında "ar" ve "af" yarasında...
'Kerbelaya düştü yüreğim ey yar...! Zeyneb'in feryatları gibi, içimde çığlık atan suskunluklarım var...! Ve Yüksek Bir Çığlıkla Suküt'a Eriyorum.. Umut Etmekte İbadettir'' Diyorum. Ezberimsin. evvelim , ezelim ve ebedimsin...Sebebim, nefesim ve ahirim..Sen, çaresizliğin ayak ucunda demlenen yüreğime armağan edilen sonsuzluk hediyesi..Sen, göğsümde taşıdığım eşsiz paye...Sen benim acıya dayanma gücüm, sen benim yüreğime işlenmiş sabrımsın...Ey Suretine Tebessümle Nişan Eylediğim.. Canan eyle de yol bulsun bi çare Arzu Hal...
(Ah Bine-l Aşk)
Sen benim hüzün yanımsın.
Güneşin vurmadığı gölgede kalan yanım.
Kimselerin bilmediği kendime sakladığım.
En çok ayazda kalmış olup da rüzgara savuramadığım,
alıp alıp defalarca sineme sardığım yanımsın.
En çok kanayan yarama sarmaya çalıştığımsın.
Sardıkça kanayan kanadıkça sardığımsın…
Sen benim hüzün yanımsın.
Her doğan günle bir kez daha ümidimi yıkan tarafımsın.
“Olmadı olmayacak” dedirten hain düşmanımsın.
“Ah çıksa gelse şimdi…” diyecek kadar kendimi kaptırdığım saflığımsın.
“Çıksa ve gelse, alsa ve götürse…” diye çırpan kanadımsın.
Ve her defasında kendime kırk kez söyleyip kırk kez yanıldığımsın.
Sen benim hüzün yanımsın.
Söküp atamadığım umut çiçeklerini gömdüğüm toprağımsın.
Bahar gelir yeşerir diye yağmur, çamur, kar kış demeden suladığımsın.
Olur da bir gün açarsın diye beklediğim sevdamsın.
Sevda çiçekleri açar mı bilinmez ama umuduna umudumu bağladığımsın.
Sen benim hüzün yanımsın.
Dar vakitte bulup tez zamandaki kaybımsın.
“Ne olur kal benimle” dedirtecek kadar yalvardığımsın.
“Sensiz hayatı istemiyorum” diyecek kadar uçurumdan kendimi attığımsın.
Geceyle gündüzümü, yanlışla doğrumu karıştıran arafımsın.
Sahi sen benim soldan soldan vuran yanımsın.
Sen benim hüzün yanımsın.
Sensizken anlamını yitirdiğim hayatımsın.
Bütün kelimelerime yüklediğim anlamsın.
“Sen” diye başlayıp da bitiremediğim üç noktamsın.
“Sen, sen ille de sen” diye durup durup nefes aldığımsın.
“Sen varsan ben varım” dedirtecek kadar kendimi hiçe saydığımsın.
Kaderi kaderime yazılsın diye her gün Yaratıcıya yalvardığımsın.
Aklımda, yüreğimde ve duamda olansın.
Sen benim hüzün yanımsın.
Bakışına hasret kaldığım, sesine özlemle bağlandığımsın.
Özlemim, hasretim, bakmaya doyamadığımsın.
Bahtıma doğanımsın. Olmazsa olmazsımsın.
Nefretim, öfkem, kinim, sevincim, umudum, düşüm, rüyam,
hayalim ama en çok ağlatan, en çok da kanatansın…
Sen tarifi imkansız aşkımsın.
Cansın.. Candasın..
(Ah Bine-l Aşk)