© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Afet Kırat - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı
23 Mart 2025 Pazar - 19:18:44
Camdan çocukları oldu. Bir, iki, üç, dört, beş. Daha güçlenmeden hepsi kırıldı, tuz buz olup toprağa karıştılar. Altıncı denemelerinde camdan bir kız doğdu. Onu korumaya kesin kararlıydılar. Üşümesin diye kundaklara, battaniyelere, sıcak höllüklere sarmakla kalmadılar. Büyümeye başladığında başka şeyler buldular sarmak için. Ayıplarla, günahlarla, güvensizlikle, duygusuzlukla, ciddiyetle, mantıkla kapladılar. Niyetleri elbette ki iyiydi. Bilmiyorlardı belki, camın asıl maddesinin kum olduğunu, kumun aslının da kaya. Büyüdükçe arka tarafında sakladığı sırlarıyla kaya gibi sertleşeceğini.
Zaman geldi camdan çocuk büyüdü ama sarılı olduğu katmanlardan kurtulamadı bir türlü. Annesi ve babasının emanetiydi, atmaya da kıyamıyordu. Belki vefa borcu sayıyordu üstündekilerle yaşamayı. Atılan taşlara maruz kaldı. Derisi kalındı, canı yansa da biraz yaralanmıyordu kolayca ama kendisini savunmak gereğini de duymuyordu. Bu yüzden savaşmayı öğrenemedi hiç, gerek de duymadı. Belki de o yüzden sevmedi hiç savaşı, barış sevdalısı oldu. Bazen taşlar küçük çizikler açtı bedeninde. Bazen büyüdü çizikler, döküldü katman parçalarının bazı yerleri. Aralıklardan görünen cam değil bir aynaydı. Bakan sadece kendisini görüyordu. Sevgiyle bakan; gözlerindeki ışığı, nefretle bakan; kini... Birçoğu fark edemedi baktıklarının ayna ve aynadakinin de kendi akisleri olduğunu…
Cam kız büyüdü, cam kadın oldu, cam anne, cam eş. Aslında güçlüydü, henüz kırılmadı belki. Arada kendine bakma ihtiyacı hissetti, becerebildiği kadar gördü içindekileri. Tedaviye ihtiyacı vardı, ama hangi yoldan bulacağını bilmiyordu devasını. Çok çıkmaz sokağa girdi çıktı, çok ıslandı, bazen kirlendiğini hissetti. Üstünü kaplayanlardan kurtulmaya çalıştı, bazısını söküp attı. Biraz güvensizlik biraz korku kaldı. Onlardan da kurtulabilse kendisini pırıl pırıl hissedecekti.
Halen çabalıyor, pes etmedi, etmeyecek de. Bir isteği de kurtulamadığı denetimsiz denetimlik… Yalnız kalmak istiyor, yalnız savaşmak, yalnız yaşamak. Ta ki kocaman bir kaya, belki adı ölümdür, kendisini parçalayana dek. Parçalansa ne olacak ki, o da toprağa kavuşacak, kum zerreleri yeni bir aynanın parçaları olarak yeniden doğacak.