Abdurrahman Kaya Adlı Antoloji.com Üyesinin H ...

  • Işık German Ersoy
    Işık German Ersoy

    26.07.2023 - 23:21

    Öğretmen ve Şair arkadaşımız Sn. Abdurrahman Kaya
    < DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN >
    - Ayrıca sizi sitemizdeki bu saygın gruplarımızda görmek dileklerimizle esen kalın.
    * Antoloji Yetkili Şairleri * Evrensel Sanatçılar * Şarkı Sözü Yazarları * Çağdaş Şairler *
    * Gizler Dünyası * Özgür Şair-Yazarlar * Genel Kültür Arenası * Antoloji Üyeleri *

  • Hüsamettin Sungur
    Hüsamettin Sungur

    26.07.2023 - 01:12

    DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN
    Yüzünüzden gülücükler eksik olmasın

  • Abdurrahman Kaya
    Abdurrahman Kaya

    10.02.2011 - 05:46

    Kudbettin ÇELİK [email protected]

    ZAMBAK SOKAK


    Edebiyat bir çelik – çomak oyunudur derim hep; zevk alınan, heyecan duyulan, yorulmadan, bıkmadan, usanmadan oynanılan, kendine özgü akideleri olan, yerden yere, gönülden gönüle değişebilen, farklılaşan, her sahnede daha fazla haz veren, sevince, mutluluk katan bir oyun….

    Derin sularına indikçe; giriftleşen, karmaşıklaşan, yolcusunu; efsun labirentlerde dolaştıran, bilinç üstü manalarda meraklısına, yeni bir dünyanın esrarengiz kapılarını açan, onu yüreklendiren, korkutan, heyecan veren, farklı gönüllerde aynı hülyaları tattıran, firak’ın arkasında acı duyan, çocuklarla mutlu olan, ağlayan, gülen, sözcüklerin kanatlarında gezegen gezegen yıldızlara eşlik eden, ruhun bilinmeyen coğrafyasında harita harita gezdiren, zulme karşı koyan, mazluma gönül açan, haksızlığa tahammül etmeyen, bütün yasak hudutların duvarlarını yıkan asi, bozucu, yıkıcı şedit bir adam eyler bazen, bazen de, masumlaşan, mülayim, halim, munis, garip, şefkat ve merhamet sahibi eder sahibini edebiyat….

    Bu yolda gidenlerin tek rüyası; gönül denizinde çağlayan duygularını sözcüklerin inayetiyle şekillendirmiş olduğu manaların sığındığı gizil korunakların, bilinmeyen anlamların kapladığı karanlık hülyaların, başkaları tarafından keşfedilmesi, bilinmesidir…

    Bu yolun gonca yolcusu, sevgili dostum, arkadaşım, kardeşim Abdurrahman KAYA, bin bir çiçek kokulu şiirleriyle adım bastığı şiir gülşenine, edebiyat okuyucusuna, meraklısına yeni dünyaların kapılarını aralıyor.

    ZAMBAK SOKAK, artık kimsesizlerin yurdu, sahipsizlerin sığınağı, aşk hasretini çeken sevdalıların barınağı, sevgiliye giden yolun güzergahı, mecnun’u Leyla’sına kavuşturan patika yoldur..

    O yeni bir tarzın libasına kuşanmış, yeni bir maceranın yolculuğuna çıkan ZAMBAK SOKAK’ın kaldırım taşlarını döşemiş aşka nasırlı yüreğiyle…

    Sözcüklerin rengine, menekşelerin kokusunu vermiş. Taze karanfiller yeşertmiş mısraların sarp kayalıklarında. Şiire yepyeni bir ahenk katmış, masmavi dizeleriyle…

    '‘Aşk kapımın sürgüsü olamadım,
    Menteşesi bozuk duygularımın.
    Sıkışıp kalmışım sevdanın pervazına,
    Kök salmalıyım odalarında kalbimin’' diyor.

    Sonra çoğaltıyor kelimeleri aşkın kumsal sahilinde;
    Aşk, yine aşk, yine aşk…
    Bir sevgi okyanusudur göle baksam.
    İnleyen gönlünün haykırışlarını duymayan vefasız yare;

    ‘Bir yanardağ gibi yüreğim
    Volkan patlaması gibi bedenim
    Aklaşmış saçlarım, sakalımla,
    Seni zambak sokak’ta beklerim.’ Diye sesleniyor.

    Çaresizliğin kimsesizliğini, zambak sokak’a yetiştiriyor;

    Mühim değil can yerine can vermem
    Fedakarlıksa aşk, olmasın kurtuluş
    İbrahim’in bıçağı altında,
    Ölümü sevmek bilen İsmail olurum.

    Akıp gidiyor zamanın gözbebeklerinde. Bazen mavi bir düş oluyor, bazen sonsuz bir duygunun manası. Yavaş yavaş iniyor ayrılıkların gölgesine. Küskünleşiyor gözleri. Dargın ve kırgın. Yorgun ve sanki isyana sürgün edilmiş bakışlarıyla; ölüme meydan okurcasına, mısraları pişiriyor aşkın kızgın ateşlerinde.

    ‘'Sevdiğim her şeyin var bir sahibi
    Bıçak bile kesemez murdar eder beni
    Giyeceğim kefene başka biri niyetlenmiş
    Gömüldüğüm kabir bile barındırır birini’'

    Her sözünde yeni açmış bir gülün kokusu var sanki.
    Benim, akşamları gölgelenmeye çeken, bir vezni yok, ölçücü yok sevgimin, gözyaşlarımı kirpiklerine bağlıyorum, felsefesi yoktur aşkın, annemin beşiğinde sakladım, yetim bırakılmış çocukluğumu gibi dizelerle yeni ufuklara götürüyor aşkın göçmen kuşlarını.

    Her söze, her dizeye, her mısraya yüreğinin rengini vermiş. Gönül ırmaklarında yıkamış sözcükler. Tüm şiirlere yaşadıklarının yüzünü vurmuş. O yüzden satırlar doğal, manalar gerçekliğin berraklığını veriyor bize.

    Özellikle HAŞEMOĞLU KUDBETTİN ismini verdiği şiirinde, beni ayrı duyguların bahar kokan denizlerinin mavi kıyılarına itti.


    Katlan, tebessüm et.
    İçin kan ağlarken bile
    Gülümse hayata.
    Hoş tut kalbini
    Sen yiyip bitirme kendini.
    Her mahal kötülüğe açken
    Sevgi yazan kaleminden
    Aşk dökülsün her daim.
    Kılıç gibi sözünle
    Cehennem gibi yüreğinle
    Haksızlıkların ipini erittin
    Sen, haşemoğlu kudbettin.

    Dizelerinde ve devamında gelen mısralar, bana sevgi denizinden kanatlanıp, sonsuz gökyüzünün derin mutluluklarına dalan bir martının tercümesiz, anlatılmaz mutluluğunu tattırmıştır.

    Kitabın bütününde gözüme çarpan bir nokta ve şairin eksik yanı diye nitelendirdiğim yer, içinde yetişip, büyüdüğü, ona varlığın yaşam tarafını veren, özünde bulunması gereken bütün özelliklerin aksine, ayrı bir kültürün ve içinde kendimi tarif edemeyeceğim bir elbisenin dikimini yapmış. Sanki çevresindeki insanların etkisinde çok kalmış gibi. Ama her şeye rağmen güzel ve mükemmel eseri bize bağışladığı için öncellikle sonsuz teşekkürlerimi sunar, inşallah bu ilk kitabı ona başarının ilk basamağını oluşturup, onu adım adım hayal ettiği noktaya ulaştıracaktır.


    HAŞEMOĞLU KUDBETTİN ÇELİK
    (Dargeçit Sitesinde yayınlanmıştır)

Toplam 3 mesaj bulundu