Abdulmenav Ertaş Antoloji.com

Âşıklık geleneği; yüzyılların deneyimlerinden süzülerek biçimlenmiş, şiiri, müziği ve hikâye anlatımını içeren çok yönlü bir sanattır. Kendine özgü geleneği ve icrası olan âşıklık geleneğinin en önemli niteliği, döneminin yaşayış ve hayata bakış tarzını, etik ve estetik değerlerini yansıtarak geniş halk kitlelerine hitap edebilmesidir (https://aregem.ktb.gov.tr/TR-202290/asiklik-gelenegi.html).
Âşıklık geleneğinin başlangıcı Türklerin tarih sahnesine çıktığı, Türklüğün başlangıcı olan dönemlerde var olan ozan-baksı geleneğine dayanır. İslamiyet’ten sonra tasavvufî hareketlerin etkisiyle ozan-baksı geleneği XV ve XVI. yüzyıllarda Anadolu’da âşıklık geleneğine dönüşmüştür (Özarslan, 2001: 55). Türkistan’da doğan, gelişen ve fetihlerle Anadolu’ya ve Balkanlara kadar ulaşan âşıklık geleneği Anadolu’nun hemen hemen her yerinde varlığını sürdürüp günümüze kadar gelmiştir.
Âşık tarzı şiir geleneği, ata yurdu Türkistan’dan IV. yüzyıldan başlayan ve XIV. yüzyıla kadar fasılalarla devam eden göç macerasında Türk nüfuz ve nüfusunun bulunduğu yerlere taşınmıştır. Anadolu’da âşık geleneğinin canlı olduğu yerler arasında Erzurum, Kars, İstanbul, Sivas, Tokat, Erzincan, Artvin, Bayburt, Yozgat, Kahramanmaraş, Konya, Kayseri, Niğde, Adana, Mersin gibi illeri sayabiliriz. Bu illerin bulunduğu bölgelerde sayısız âşıklar yetişmiştir (Bakırcı, 2017: 17).
Âşıklık Geleneği, 2009 yılı itibariyle UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesine alınarak âşıklarımız “yaşayan insan hazinesi” olarak kabul edilmişlerdir.
Âşıklarımız genellikle bir usta âşığın yanında yetişirler. Ondan hem usta deyişlerini hem de sanatın icrasına ilişkin yol ve yöntemleri öğrenirler. Âşık meclislerinde, kahvelerde bu ustaların sanatlarını icra ediş biçimlerini yeterince öğrenip kavradıktan sonra ustalaşan âşıklar, ustalarından el (icazet) alarak yollarına devam ederler. Âşıklıkta ustalaşan âşıklar da kendilerine çırak alıp yetiştirirler. Böylece âşıklık geleneği bu şekilde varlığını sürdürmeye devam eder.
Âşıklar usta çırak ilişkisinin dışında rüyasında pirin sunduğu “aşk badesini” içmekle ve “sevgilisinin hayalini” görmekle de âşıklık gücünü kazandıklarına inanılmaktadır. Rüyada genellikle âşık adayının karşısına bir sevgili veya saz çıkmaktadır. Rüyalarda aksakallı bir derviş âşıklara bazen bir bazen üç dolu bardak sunar. Böylece sıradan bir kişi bu rüyayla birlikte sanatçı kişilik kazanmış olur.
Âşıklar, ister usta-çırak ilişkisiyle ister bade içerek yetişmiş olsun bu geleneğin en önemli temsilcileridir. Âşıklık geleneğinin 21. yüzyıldaki temsilcilerinden bir de ama ve ümmi bir âşık olan Abdulmenav Ertaş, namı diğer Kul Ertaş’tır.
..

Devamını Oku