'Türk milleti dindar olmalıdır yani, bütün sadeliğiyle dindar olmalıdır demek istiyorum. Bizzat hakikate nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum... Din şuura muhalif, ilerlemeye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor.'
'Bizim dinimiz en tabi ve makul dindir ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dine tabii olmasi için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur.'
'Ey Arkadaşlar!
Tanrı birdir, büyüktür- Adalet-i ilahiye, O’nun tecellilerine bakarak diyebiliriz ki, insanlar iki sınıfta, iki devrede mütalaa olunabilir, ilk devir insanlığın çocukluk ve gençlik devridir. Ikinci devir, insanligin kemal (olgunluk) devridir.'
'Ey millet!
Allah birdir, sani, büyüktür. Allah’iın selameti, atifeti ve hayrı üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Cenab-ı Hak tarafından insanlara dini hakikatleri tebliğe memur ve resul olmuştur. Koyduğu esas kanunlar cümlemizce malumdur ki Kur’ani azimüssandaki husustur. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir, temel dindir. Çünkü dinimiz akla mantığa hakikate tamamen uyuyor. Eğer akli mantığa, hakikate uymamış olsaydı bununla diğer ilahi ve tabi kanunlar arasında aykırılıklar olmalı gerekirdi. Çünkü bütün kanunları yapan Cenab-ı Haktır.'
'Din vardır ve lazımdır. Temeli çok sağlam bir dinimiz var malzemesi iyi. Fakat bina uzun asırlardır ihmale uğramış. Harçlar döküldükçe yeni harç yapıp binayi takviye etmek lüzumu hissedilmemiş. Aksine olarak birçok yabancı unsur (tefsirler, hurafeler gibi) binayı fazla hırpalamış. Bugün bu binaya dokunulamaz, tamir de edilemez. Ancak zamanla çatlaklar derinleşerek ve sağlam temeller üzerinde yeni bir bina kurmak lüzumu hasıl olacaktır.'
BUGÜNKÜ İKTİSAT KİTAPLARININ hemen hepsi şu tarifle başlar:
“İktisat, insanın sınırsız ihtiyaçlarını, sınırlı yani kıt kaynaklarla karşılamayı konu alan bir ilim dalıdır.”
Herhangi bir iktisat kitabında yüzlerce sayfa anlatılan konular, teoriler, hattâ iktisadî sistemler hep bu tarif üzerine bina edilir. Ekonomi binası bu tariften yola çıkılarak kurulur.
Bu bakımdan, bu tarifi ele alarak unsurlarına ayırmak ve doğruluğunu sorgulamak, zamanımızda hüküm süren materyalist ekonomik anlayışı biraz olsun analiz etmeyi sağlayabilir.
Tekrar sözkonusu tarife dönersek, burada, “Sınırsız ihtiyaçlarını karşılamak isteyen insan” vardır. Zaten tarifteki başlıca unsurdan biridir insan. Diğerleri ise, ihtiyaçlar ve kıt kaynaklar, yani varlıklar âlemi. Materyalist ekonomi, insanı “ihtiyaçlarını karşılayarak haz arayan bir varlık” olarak kabul eder. Diğer bir ifadeyle insanın gayesi, ihtiyaçlarını gidererek mutlu olmaktır.
Kısaca budalalıktır....
Ey kara cahil arkadaş Allah izin vermese senin nefes almana imkan yok. Eğer sabırlı olmasaydı yaratan dünya olmuştu çoktan yerle bir.
İnsanların aç olmasının sebebi imansızların ALLAHÜ TEALAYA diklenerek sırt çevirmeleridir. Kimiside imtihan.
Unutmamak lazımki herkes sınavı geçemez bazıları kalır.
İnşallah sizlerde geçenlerden olursunuz. Ya biraz düşünün ALLAHU TEALA gökten bize bağıracak değil, bana iman edin diye.Zaten islamın ve imtihanın güzelliğide burada. Allahu Tealaya gelin o bir ve tektir. EN BÜYÜKTÜR.
Maddeci, evrimci(yerlerde sürünen bir felsefe günümüzde) , Allah'a(c.c.) diklenen(geçmiştekilerin hali ortada) , ne desek boş iman o kadar değerli ki herkese nasip olmuyor, olsaydı cennette yer kalmazdı zaten :-)
işin esprisi bir yana kardeşim, İMAMI AZAM EBU HANEFİ(r.a) ile bir ateist ilim adamının tartışmasını bilenler varsa bilmeyenlere anlatsın.
DÜŞÜNÜN BİRAZ YA DÜŞÜNÜN, DESCARTES BOŞUNA DEMEMİŞ, 'düşünüyorum o halde varım.
Şiirlerini bilemem ama düşünce yapısının ölümüne yakın değiştiğini biliyorum, Romanyada ölümüne yakın zamanlarda yanındaki bir arkadaşına 'beni camiye götür' diyerek camiye gittiğini. Ve oradaki müslüman topluluktan çok etkilendiğini söylediğini biliyorum.
Toprağı bol olsun ne diyeyim.
Al birini vur ötekine, hepsi aynı sapıklıkta, Evrim teorisini hayata geçirmek isteyen koministlerden, Stalin Lenin güya daha farklı o daha farklı. İşte hepsi aynı halt.
bebek katilleri hepsi
Hazreti Muhammed (sav) 'in torunu, EVLİYALARIN SULTANI, onu tanımak sevmek ne büyük nimettir.
Saçının teline başlar feda ya Resulullah(sav) ,
Saçının teline başlar feda ya Sultanül Evliya,
Kendilerine hidayet geldiği zaman insanları inanmaktan ve Rablerinden bağışlanma dilemelerinden alıkoyan şey, ancak evvelkilerin sünnetinin kendilerine de gelmesi veya azabın onları karşılarcasına gelmesini beklemeleridir.
Lenin ve Stalinin başında bulunduğu SBKP(B) nin önderliğinde işçi sınıfı ve emekçi yığınların ayağa
kalkalarak dünyada ilk olarak sömürücü sınıfların iktidarına son verip KENDİ SÖMÜRÜ VE KATLİAM DÜZENLERİNİ KURDULAR.
Lenin ve Stalinin başında bulunduğu SBKP(B) nin önderliğinde işçi sınıfı ve emekçi yığınların ayağa
kalkalarak dünyada ilk olarak sömürücü sınıfların iktidarına son verip KENDİ SÖMÜRÜ VE KATLİAM DÜZENLERİNİ KURDULAR.
Lenin demek bana ÖLEN BİNLERCE TÜRKÜ ve açlıktan ölen binlerce Rusu hatırlatıyor.
AAAA pardon katliamlarını unuttum sadece 100 binlerce insan katletti, Stalinin yanında devede kulak.
Peşinden gidenlere acıyorum be. valla yazık.
En Şahane(! ! ! ! !) uygulaması Sovyet rusyada oldu ve ne kadar fakir varsa açlıktan öldü. lenin ve stalin denen adamlar ise toprağa girene kadar şahşaha ile yaşadı. Fakirden alıp zengine veren sistemdir komünizm.
SONU İSE DAİMA KITLIKTIR. RUSYADAKİ GİBİ.
lenin ve stalinin ölümü bile ibretlik kapkara kömür gibi öldüler.
Kendilerine hidayet geldiği zaman insanları inanmaktan ve Rablerinden bağışlanma dilemelerinden alıkoyan şey, ancak evvelkilerin sünnetinin kendilerine de gelmesi veya azabın onları karşılarcasına gelmesini beklemeleridir.
PEYGAMBERİMİZ (SAV) 'İN ZORLUKLAR KARŞISINDAKİ GÜZEL TAVRI
Hz. Muhammed (sav) , peygamberliği boyunca daha önce de belirtildiği gibi, türlü zorluklarla karşılaşmıştır. Kavminden inkar edenler ve müşrikler ona karşı son derece incitici sözler söylemişler, hatta büyücü veya delidir demişler, bazıları da Peygamberimiz (sav) 'i öldürmek dahi istemiş ve bunun için planlar kurmuştur. Buna rağmen, Peygamberimiz (sav) her kültürden ve karakterden insanı eğitmeye, onlara Kuran'ı, dolayısıyla güzel ahlakı, güzel tavrı öğretmeye çalışmıştır.
Kuran ayetlerinde bildirildiği gibi, bazı kişiler en temel görgü kurallarından dahi habersiz olduğu için Peygamberimiz (sav) gibi ince düşünceli, üstün ahlaklı bir insana sıkıntı verebileceklerini düşünmemişlerdir. Peygamberimiz (sav) ise tüm bunlara karşı büyük bir sabır göstermiş, her durumda Allah'a yönelerek Allah'ın yardımını istemiş ve müminlere de sabrı ve tevekkülü tavsiye etmiştir.
Allah, Kuran'da Peygamber Efendimize birçok ayeti ile, inkar edenlerin söylediklerine karşı sabırlı olmasını şöyle tavsiye etmektedir:
Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et. (Kaf Suresi, 39)
Onların sözleri seni üzmesin. Şüphesiz 'izzet ve gücün' tümü Allah'ındır. O, işitendir, bilendir. (Yunus Suresi, 65)
Andolsun, onların söylemekte olduklarına karşı senin göğsünün daraldığını biliyoruz. (Hicr Suresi, 97)
Şimdi onların: 'Ona bir hazine indirilmeli veya onunla birlikte bir melek gelmeli değil miydi? ' demeleri dolayısıyla göğsün daralıp sana vahyolunanlardan bir kısmını terk mi edeceksin? Sen yalnızca bir uyarıcısın. Allah herşeye vekildir. (Hud Suresi, 12)
Peygamberimiz (sav) 'in nelere sabır göstererek üstün bir ahlak sergilediğini düşünen müminlerin karşılaştıkları olaylarda kendilerine onu örnek almaları gerekir. Nefislerine ters düşen en küçük bir olayda ümitsizliğe kapılanlar, en küçük bir itirazda tahammülsüzlük gösterenler, Allah'ın dinini anlatmaktan vazgeçenler ya da yaptıkları ticarette başarısız olunca mutsuz olanlar, bu tavırlarının Allah'ın Kitabı'na ve Peygamberimiz (sav) 'in sünnetine uygun olmadığını bilmelidirler. İman edenler, her olayda sabır gösterip, Allah'ı vekil tutup O'na hamd ederek, Peygamberimiz (sav) gibi üstün bir ahlak göstermeli ve Rabbimizin rızasını, rahmetini ve cennetini ummalıdırlar.
BUGÜNKÜ İKTİSAT KİTAPLARININ hemen hepsi şu tarifle başlar:
“İktisat, insanın sınırsız ihtiyaçlarını, sınırlı yani kıt kaynaklarla karşılamayı konu alan bir ilim dalıdır.”
Herhangi bir iktisat kitabında yüzlerce sayfa anlatılan konular, teoriler, hattâ iktisadî sistemler hep bu tarif üzerine bina edilir. Ekonomi binası bu tariften yola çıkılarak kurulur.
Bu bakımdan, bu tarifi ele alarak unsurlarına ayırmak ve doğruluğunu sorgulamak, zamanımızda hüküm süren materyalist ekonomik anlayışı biraz olsun analiz etmeyi sağlayabilir.
Tekrar sözkonusu tarife dönersek, burada, “Sınırsız ihtiyaçlarını karşılamak isteyen insan” vardır. Zaten tarifteki başlıca unsurdan biridir insan. Diğerleri ise, ihtiyaçlar ve kıt kaynaklar, yani varlıklar âlemi. Materyalist ekonomi, insanı “ihtiyaçlarını karşılayarak haz arayan bir varlık” olarak kabul eder. Diğer bir ifadeyle insanın gayesi, ihtiyaçlarını gidererek mutlu olmaktır.
Kısaca budalalıktır....
Her şerli fiil gibi, bilim tarihinin ilk ve en büyük şarlatanlığının da faili şeytandı. Şeytan, önce kendisine verilen kabiliyetleri, meselâ, ilmi ve ateşten yaratılmış oluşunu sahiplendi. Bunları kulluk vesilesi olmaktan çıkarıp üstünlük aracı olarak kullanmak istedi. İlâhî huzurdan ve semavattan kovulunca, ardına başkalarını da katarak şarlatanlıklara başladı.
Neydi Şeytan’ın yapmak istediği şey? Onun en büyük şarlatanlığı, en büyük ve en mükemmel kitap olan kâinat kitabının Yazarını unutturup, o kitabı sahte yazarlara—meselâ, tabiat kanunlarına; meselâ, neden-sonuç ilişkilerine veya tesadüfe—taksim etmeye çalışmak. Bu yolda ilk adımını kendi mevcudiyetini sahiplenip kulluktan çıkmakla atmıştı zaten. Sonra da diğerlerini bu yola sürüklemeye çalıştı. Bu, bazen insanın yaratılışı gibi kitabın bir alt bölümü olabiliyordu.
abdülkadir geylani
28.11.2005 - 22:34'Her kim bir Allah dostunu ziyaret etmek için bulunduğu yerden bir başka yere giderse, hicret etmiş gibidir'
Hadis-i Şerif
'Ümmetimin alimlerine hürmet ediniz, onlar yeryüzünün yıldızlarıdır'
Hadis-i Şerif
'Alimlere hürmet eden bana hürmet etmiş gibidir; bana hürmet edenler ise ALLAH'A (azze ve celle) hürmet etmiş gibidir'
Hadis-i Şerif
muhammed raşid erol
27.11.2005 - 21:54Evladı resul bir hak dostu...mekanı cennet olsun.
marksist felsefe
27.11.2005 - 21:53ATATÜRK'TEN MATERYALİSTLERE CEVAPLAR
'Türk milleti dindar olmalıdır yani, bütün sadeliğiyle dindar olmalıdır demek istiyorum. Bizzat hakikate nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum... Din şuura muhalif, ilerlemeye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor.'
'Bizim dinimiz en tabi ve makul dindir ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dine tabii olmasi için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur.'
'Ey Arkadaşlar!
Tanrı birdir, büyüktür- Adalet-i ilahiye, O’nun tecellilerine bakarak diyebiliriz ki, insanlar iki sınıfta, iki devrede mütalaa olunabilir, ilk devir insanlığın çocukluk ve gençlik devridir. Ikinci devir, insanligin kemal (olgunluk) devridir.'
'Ey millet!
Allah birdir, sani, büyüktür. Allah’iın selameti, atifeti ve hayrı üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Cenab-ı Hak tarafından insanlara dini hakikatleri tebliğe memur ve resul olmuştur. Koyduğu esas kanunlar cümlemizce malumdur ki Kur’ani azimüssandaki husustur. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir, temel dindir. Çünkü dinimiz akla mantığa hakikate tamamen uyuyor. Eğer akli mantığa, hakikate uymamış olsaydı bununla diğer ilahi ve tabi kanunlar arasında aykırılıklar olmalı gerekirdi. Çünkü bütün kanunları yapan Cenab-ı Haktır.'
'Din vardır ve lazımdır. Temeli çok sağlam bir dinimiz var malzemesi iyi. Fakat bina uzun asırlardır ihmale uğramış. Harçlar döküldükçe yeni harç yapıp binayi takviye etmek lüzumu hissedilmemiş. Aksine olarak birçok yabancı unsur (tefsirler, hurafeler gibi) binayı fazla hırpalamış. Bugün bu binaya dokunulamaz, tamir de edilemez. Ancak zamanla çatlaklar derinleşerek ve sağlam temeller üzerinde yeni bir bina kurmak lüzumu hasıl olacaktır.'
marksist felsefe
27.11.2005 - 21:51BUGÜNKÜ İKTİSAT KİTAPLARININ hemen hepsi şu tarifle başlar:
“İktisat, insanın sınırsız ihtiyaçlarını, sınırlı yani kıt kaynaklarla karşılamayı konu alan bir ilim dalıdır.”
Herhangi bir iktisat kitabında yüzlerce sayfa anlatılan konular, teoriler, hattâ iktisadî sistemler hep bu tarif üzerine bina edilir. Ekonomi binası bu tariften yola çıkılarak kurulur.
Bu bakımdan, bu tarifi ele alarak unsurlarına ayırmak ve doğruluğunu sorgulamak, zamanımızda hüküm süren materyalist ekonomik anlayışı biraz olsun analiz etmeyi sağlayabilir.
Tekrar sözkonusu tarife dönersek, burada, “Sınırsız ihtiyaçlarını karşılamak isteyen insan” vardır. Zaten tarifteki başlıca unsurdan biridir insan. Diğerleri ise, ihtiyaçlar ve kıt kaynaklar, yani varlıklar âlemi. Materyalist ekonomi, insanı “ihtiyaçlarını karşılayarak haz arayan bir varlık” olarak kabul eder. Diğer bir ifadeyle insanın gayesi, ihtiyaçlarını gidererek mutlu olmaktır.
Kısaca budalalıktır....
marksizm
27.11.2005 - 21:49Ey kara cahil arkadaş Allah izin vermese senin nefes almana imkan yok. Eğer sabırlı olmasaydı yaratan dünya olmuştu çoktan yerle bir.
İnsanların aç olmasının sebebi imansızların ALLAHÜ TEALAYA diklenerek sırt çevirmeleridir. Kimiside imtihan.
Unutmamak lazımki herkes sınavı geçemez bazıları kalır.
İnşallah sizlerde geçenlerden olursunuz. Ya biraz düşünün ALLAHU TEALA gökten bize bağıracak değil, bana iman edin diye.Zaten islamın ve imtihanın güzelliğide burada. Allahu Tealaya gelin o bir ve tektir. EN BÜYÜKTÜR.
marksizm
27.11.2005 - 21:45Maddeci, evrimci(yerlerde sürünen bir felsefe günümüzde) , Allah'a(c.c.) diklenen(geçmiştekilerin hali ortada) , ne desek boş iman o kadar değerli ki herkese nasip olmuyor, olsaydı cennette yer kalmazdı zaten :-)
işin esprisi bir yana kardeşim, İMAMI AZAM EBU HANEFİ(r.a) ile bir ateist ilim adamının tartışmasını bilenler varsa bilmeyenlere anlatsın.
DÜŞÜNÜN BİRAZ YA DÜŞÜNÜN, DESCARTES BOŞUNA DEMEMİŞ, 'düşünüyorum o halde varım.
nazım hikmet
27.11.2005 - 21:38Şiirlerini bilemem ama düşünce yapısının ölümüne yakın değiştiğini biliyorum, Romanyada ölümüne yakın zamanlarda yanındaki bir arkadaşına 'beni camiye götür' diyerek camiye gittiğini. Ve oradaki müslüman topluluktan çok etkilendiğini söylediğini biliyorum.
Toprağı bol olsun ne diyeyim.
leon troçki
27.11.2005 - 21:31Al birini vur ötekine, hepsi aynı sapıklıkta, Evrim teorisini hayata geçirmek isteyen koministlerden, Stalin Lenin güya daha farklı o daha farklı. İşte hepsi aynı halt.
bebek katilleri hepsi
abdülkadir geylani
27.11.2005 - 21:29Hazreti Muhammed (sav) 'in torunu, EVLİYALARIN SULTANI, onu tanımak sevmek ne büyük nimettir.
Saçının teline başlar feda ya Resulullah(sav) ,
Saçının teline başlar feda ya Sultanül Evliya,
kadiri
26.11.2005 - 22:13Seyyid ve Şerif Sultan Abdülkadir-i Geylani (kaddesallahu sırrahul aziz ve hakim) rehberliğindeki islam yolu.Hak tarikatıdır.
karl marks
26.11.2005 - 22:09Kendilerine hidayet geldiği zaman insanları inanmaktan ve Rablerinden bağışlanma dilemelerinden alıkoyan şey, ancak evvelkilerin sünnetinin kendilerine de gelmesi veya azabın onları karşılarcasına gelmesini beklemeleridir.
joseph stalin
26.11.2005 - 22:06Bebek katili stalin ve lenin
joseph stalin
26.11.2005 - 22:05Lenin ve Stalinin başında bulunduğu SBKP(B) nin önderliğinde işçi sınıfı ve emekçi yığınların ayağa
kalkalarak dünyada ilk olarak sömürücü sınıfların iktidarına son verip KENDİ SÖMÜRÜ VE KATLİAM DÜZENLERİNİ KURDULAR.
lenin
26.11.2005 - 22:02Lenin ve Stalinin başında bulunduğu SBKP(B) nin önderliğinde işçi sınıfı ve emekçi yığınların ayağa
kalkalarak dünyada ilk olarak sömürücü sınıfların iktidarına son verip KENDİ SÖMÜRÜ VE KATLİAM DÜZENLERİNİ KURDULAR.
lenin
26.11.2005 - 21:59Lenin demek bana ÖLEN BİNLERCE TÜRKÜ ve açlıktan ölen binlerce Rusu hatırlatıyor.
AAAA pardon katliamlarını unuttum sadece 100 binlerce insan katletti, Stalinin yanında devede kulak.
Peşinden gidenlere acıyorum be. valla yazık.
komünizm
26.11.2005 - 21:57En Şahane(! ! ! ! !) uygulaması Sovyet rusyada oldu ve ne kadar fakir varsa açlıktan öldü. lenin ve stalin denen adamlar ise toprağa girene kadar şahşaha ile yaşadı. Fakirden alıp zengine veren sistemdir komünizm.
SONU İSE DAİMA KITLIKTIR. RUSYADAKİ GİBİ.
lenin ve stalinin ölümü bile ibretlik kapkara kömür gibi öldüler.
komünizm
26.11.2005 - 21:54Kendilerine hidayet geldiği zaman insanları inanmaktan ve Rablerinden bağışlanma dilemelerinden alıkoyan şey, ancak evvelkilerin sünnetinin kendilerine de gelmesi veya azabın onları karşılarcasına gelmesini beklemeleridir.
hz.muhammed
26.11.2005 - 21:50PEYGAMBERİMİZ (SAV) 'İN ZORLUKLAR KARŞISINDAKİ GÜZEL TAVRI
Hz. Muhammed (sav) , peygamberliği boyunca daha önce de belirtildiği gibi, türlü zorluklarla karşılaşmıştır. Kavminden inkar edenler ve müşrikler ona karşı son derece incitici sözler söylemişler, hatta büyücü veya delidir demişler, bazıları da Peygamberimiz (sav) 'i öldürmek dahi istemiş ve bunun için planlar kurmuştur. Buna rağmen, Peygamberimiz (sav) her kültürden ve karakterden insanı eğitmeye, onlara Kuran'ı, dolayısıyla güzel ahlakı, güzel tavrı öğretmeye çalışmıştır.
Kuran ayetlerinde bildirildiği gibi, bazı kişiler en temel görgü kurallarından dahi habersiz olduğu için Peygamberimiz (sav) gibi ince düşünceli, üstün ahlaklı bir insana sıkıntı verebileceklerini düşünmemişlerdir. Peygamberimiz (sav) ise tüm bunlara karşı büyük bir sabır göstermiş, her durumda Allah'a yönelerek Allah'ın yardımını istemiş ve müminlere de sabrı ve tevekkülü tavsiye etmiştir.
Allah, Kuran'da Peygamber Efendimize birçok ayeti ile, inkar edenlerin söylediklerine karşı sabırlı olmasını şöyle tavsiye etmektedir:
Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et. (Kaf Suresi, 39)
Onların sözleri seni üzmesin. Şüphesiz 'izzet ve gücün' tümü Allah'ındır. O, işitendir, bilendir. (Yunus Suresi, 65)
Andolsun, onların söylemekte olduklarına karşı senin göğsünün daraldığını biliyoruz. (Hicr Suresi, 97)
Şimdi onların: 'Ona bir hazine indirilmeli veya onunla birlikte bir melek gelmeli değil miydi? ' demeleri dolayısıyla göğsün daralıp sana vahyolunanlardan bir kısmını terk mi edeceksin? Sen yalnızca bir uyarıcısın. Allah herşeye vekildir. (Hud Suresi, 12)
Peygamberimiz (sav) 'in nelere sabır göstererek üstün bir ahlak sergilediğini düşünen müminlerin karşılaştıkları olaylarda kendilerine onu örnek almaları gerekir. Nefislerine ters düşen en küçük bir olayda ümitsizliğe kapılanlar, en küçük bir itirazda tahammülsüzlük gösterenler, Allah'ın dinini anlatmaktan vazgeçenler ya da yaptıkları ticarette başarısız olunca mutsuz olanlar, bu tavırlarının Allah'ın Kitabı'na ve Peygamberimiz (sav) 'in sünnetine uygun olmadığını bilmelidirler. İman edenler, her olayda sabır gösterip, Allah'ı vekil tutup O'na hamd ederek, Peygamberimiz (sav) gibi üstün bir ahlak göstermeli ve Rabbimizin rızasını, rahmetini ve cennetini ummalıdırlar.
materyalizm
26.11.2005 - 21:45BUGÜNKÜ İKTİSAT KİTAPLARININ hemen hepsi şu tarifle başlar:
“İktisat, insanın sınırsız ihtiyaçlarını, sınırlı yani kıt kaynaklarla karşılamayı konu alan bir ilim dalıdır.”
Herhangi bir iktisat kitabında yüzlerce sayfa anlatılan konular, teoriler, hattâ iktisadî sistemler hep bu tarif üzerine bina edilir. Ekonomi binası bu tariften yola çıkılarak kurulur.
Bu bakımdan, bu tarifi ele alarak unsurlarına ayırmak ve doğruluğunu sorgulamak, zamanımızda hüküm süren materyalist ekonomik anlayışı biraz olsun analiz etmeyi sağlayabilir.
Tekrar sözkonusu tarife dönersek, burada, “Sınırsız ihtiyaçlarını karşılamak isteyen insan” vardır. Zaten tarifteki başlıca unsurdan biridir insan. Diğerleri ise, ihtiyaçlar ve kıt kaynaklar, yani varlıklar âlemi. Materyalist ekonomi, insanı “ihtiyaçlarını karşılayarak haz arayan bir varlık” olarak kabul eder. Diğer bir ifadeyle insanın gayesi, ihtiyaçlarını gidererek mutlu olmaktır.
Kısaca budalalıktır....
şeytan
26.11.2005 - 21:43Her şerli fiil gibi, bilim tarihinin ilk ve en büyük şarlatanlığının da faili şeytandı. Şeytan, önce kendisine verilen kabiliyetleri, meselâ, ilmi ve ateşten yaratılmış oluşunu sahiplendi. Bunları kulluk vesilesi olmaktan çıkarıp üstünlük aracı olarak kullanmak istedi. İlâhî huzurdan ve semavattan kovulunca, ardına başkalarını da katarak şarlatanlıklara başladı.
Neydi Şeytan’ın yapmak istediği şey? Onun en büyük şarlatanlığı, en büyük ve en mükemmel kitap olan kâinat kitabının Yazarını unutturup, o kitabı sahte yazarlara—meselâ, tabiat kanunlarına; meselâ, neden-sonuç ilişkilerine veya tesadüfe—taksim etmeye çalışmak. Bu yolda ilk adımını kendi mevcudiyetini sahiplenip kulluktan çıkmakla atmıştı zaten. Sonra da diğerlerini bu yola sürüklemeye çalıştı. Bu, bazen insanın yaratılışı gibi kitabın bir alt bölümü olabiliyordu.
hz.muhammed
26.11.2005 - 21:38İmansızlara eğer islamı anlamaları nasip olsa zaten Hz.Muhammed yeter başka söze ne hacet var.
ANLAYANA SİVRİ SİNEK SAZ, ANLAMAYANA DAVUL ZURNA AZ.
iman
26.11.2005 - 21:36İmansızlara eğer islamı anlamaları nasip olsa zaten Hz.Muhammed yeter başka söze ne hacet var.
ANLAYANA SİVRİ SİNEK SAZ, ANLAMAYANA DAVUL ZURNA AZ.
kabe
26.11.2005 - 21:33İmansızlara eğer islamı anlamaları nasip olsa zaten Hz.Muhammed yeter başka söze ne hacet var.
ANLAYANA SİVRİ SİNEK SAZ, ANLAMAYANA DAVUL ZURNA AZ.
kabe
26.11.2005 - 21:31Demogoji yapanlara rağmen dimdik ayakta duran bir kutsal merkez. İman öyle bir nimetki herkese nasip olmaz.
Toplam 99 mesaj bulundu