söz verilmişti değil mi, kovulduğumuz hayatta her eş birbirine söz vermişti.. bu dünyada birbirini aramak ve bulmak için,birbirini bulana dek kimseye dokunmamak için kimseyi sevmemek için, bu dünyada berbaberce yaşamak için, yalnızca ona ait olmak için sözler verilmişti...
bu sözü hiç kimse tutmadı . hiçbir söz yerini bulmadı .
birdik ve koptuk, tanrının laneti üstümüze yağdı ve cezamız aslında cennetten kovulmak değil eşimizden ayrılmaktı.. ve onu aramak ömür boyu. çoğu insan gözünü onsuz kapatır, onu bulamadan, bize bahşedilen bu bedenin tadına onunla varamadan. çünkü ancak onunla sevişirsek, ruhumuzu da katıp sevişebiliriz. bir doğa hizmetinin, binbir hata ve yanılgının ötesine geçebiliriz..
beyazlar hep böyle hep nasıl korkak pencerelere esir yalnızlığımız ellerin esrikse ardındayım her yağmur sesiyle bozulmuş gri o benim her acısıyla bir aralıkta bekleyen kurşunî silik ve pelinlere uzanmıştır mutlaka saçların
her şey biter bitmez bir sensizlik
bilsem hangi orman yangınından aklımda kaldı adın hangi med cezir demler gözyaşlarını koylarında mimlerimin yazılmamış kargaşamızda yuvalanır dal uçların ıssız iğdeler açar yalnızca sana olan bakışlarımda ay batar hatıralarımızdaki isimsiz bir nehir kaybolur çağırmalarda yiter gider yıldızsız bir ses kalır
hayata her sabah perdelerimi kapatıp her gece yıldızları içime almak için perdelerimi sonsuzluğa açarken beni nasıl görebilirsin ki hayatıma nasıl akıp ruhumu ısıtabilirsin ki......sen yeryüzünü ısıtmaya devam ederken bende geceyle olan öpüşmeme devam edeceğim.... sonsuzlukta buluşabiliriz.....belki.....kim bilebilir ki.....
Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Gözyaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum.
Birini sevmeye koyulmak başlı başına bir iş, bir girişimdir. Güç ister, yürek ister, körlük ister...Hatta başlangıçta öyle bir an vardır ki uçurumun üstünden sıçramak ister; düşünmeye kalkarsan aşamazsın onu...
hayatındaki sevgileri hiçbir zaman çantada keklik olarak görmeyenlere, hayatı ıskalamadan, ertelemeden yaşayanlara ve sana afili yalnızlık.....
ÇANTADA KEKLİK SEVGİLER “Çantada keklik sevgiler,alışkanlıklar…Yemek yenecek,sofra kaldırılacak,çocuklar yatağa.Diziyi kaçırmamalı,sabah erken kalkılacak,bulaşıkları da yıkamadık.Ne zamandır tutmadı bu adam elimi? Amaaan…Çocuklar işte,yine niye bağırıyor ki bu? Aaa…evet çorap kalmamış.Ne kadar ortalama hayatlar.Değişecek mi bir şeyler? Belli mi olur,piyango çıkar belki”.Kaçımız bu cümlelerin uzağındayız,kaçımız her gün gördüğümüz bir aile bireyinden ya da eşimizden esirgiyoruz sevgi sözcüklerini.Ne gerek var değil mi? Akşam evde görüyoruz yetmez mi? Peki ya göremezseniz bir akşam? Ya göremezseniz? Çantada keklik sevgiler işte.Alıştığımız kadın açmayabilir kapıyı bir gün,alıştığımız bakkal olmayabilir bir gün her zamanki yerinde,alıştığımız iş arkadaşı gelmeyebilir bir sabah.O sabah ya da o akşam olmadan gözlerinizi kaldırıp bir bakın ne olur.Şimdi nerdeyseniz bir düşünün lütfen.En son ne zaman kaldırmıştınız başınızı,ne zaman bakmıştınız…
Hepimiz bazen birileriyle o kadar yakınlaşırız ki dostluğumuzu ya da kardeşliğimizi hiçbir şey engellemiyormuş gibi görünür, bizi ayıran küçücük bir köprü vardır, hepsi o kadar.Ama tam sen bu köprüye adım atacakken sana şu soruyu sorsam:'bu köprüyü geçip bana gelir misin? ' İşte o anda artık bunu istemeyiverirsin, sorumu tekrarlasam öylece suskun kalırsın.O andan itibaren aramıza dağlar ve azgın nehirler girer, bizi ayıran ve birbirimize yabancılaştıran duvarlar bitiverir önümüzde ve bir araya gelmek istesek de artık yapamayız.Ama o küçücük köprüyü düşündüğünde sözcüklere sığmayacak kadar büyüyüverir gözünde; yutkunur ve şaşar kalırsın....
sen yaşayamadıgım çocuklugumun en gizlı kalmış yanısın, elime geçmeyen ama bana ait olan düne tutsak çocuklugumun... sen, doyamadıgım gençlıgimin en çılgın türküsüsün, yüregimin bagıra bagıra söyledıgı bir ezginin özgünleştirdıgı agıtımsın... sen tutsak bir gelecegin en karanlık güneşisin... yıldızsız geceler gıbı karanlık newruz ateşi gibi sıcacıksın... güneş kadar hür,onun kadar tutsaksın... sen yarınlara bırakılacak umutsun... dünlerden yarınlara miras misali...
uçurumun derinlıgı degil,sonsuz olma ihtimalıdir insanlara cazip gelen onları kendısıne çeken...
Bir damla sevdanın adıdır Gözyaşı.. Nefes almaya başladığında nerede sonlanacağını bilmediği bir yolculuğa çıkmıştır çoktan.. Sahibinin yüreğini yansıtan aynada hayatın bıraktığı izlerden süzülür usul usul.
Eğer dayanabilmişse benliğini kavuran hasrete,buharlaşıp uçmamışsa bütün umutlarıyla beraber gökyüzüne,artık vuslat zamanıdır,sevda dertlisiyle yürekle kucaklaşır.. Yürek,gurbetteki yolcusunu yıllardır bekleyen hancı gibidir.. Gözyaşına sinesini dostça açar,bilir dermanının yalnızca onda olduğunu.. Bütün kuytularına en kalın zincirlerle demir atmış sevdanın ağır yüklerini üzerinden atmak istiyordur artık.. 'Bu zincirlerin anahtarı sensin,kurtar beni'der gözyaşına..
Gözyaşı,yolculuğunun anlamını keşfetmenin verdiği güçle her limanını bildiği bir okyanusu dolaşan denizci edasıyla zincirleri açmaya başlar.. Hasreti serbest bırakır önce,bütün özlemler kaybolur.. Ardından tutkuya koşar,aşkın belini büker.. Sıra son zincirdedir..
Sevdanın ilk zinciri olan Aşka endişeyle yaklaşır gözyaşı.. O kadar derine yerleşmiştir ki aşk,zincirin kopması yüreğin ölümü demektir.. Birden ürperir..'Ölüm mü,sevda mı? 'diye sorar yüreğe.. Yürek son kez cesurca seslenir gözyaşına.. 'Dünyanın adı yalan,sevdam gerçek olmuş ne çıkar? '
bugünkü mutlu gülüşlerin yarına tatbıkattır..buna alışmalı yüregin....
Hindistan`da Ganj Nehri`nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork`ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de... yanlızlığı kimseye yakıştırmadım...sana yakıştırdığım kadar onurlu bir yanlızlık
'yaşama başladığın anda iki görev; sınırlarını her an daraltmak ve bu sınırları aştığın anlarda da gizlenmeyi başarıp başaramadığını her an sorgulamak...'
Bir amaca bağlanmayan ruh, yolunu kaybeder; çünkü, her yerde olmak hiçbir yerde olmamaktır.
'yaşama başladığın anda iki görev; sınırlarını her an daraltmak ve bu sınırları aştığın anlarda da gizlenmeyi başarıp başaramadığını her an sorgulama ...
11.02.2009 - 09:20
söz verilmişti değil mi, kovulduğumuz hayatta her eş birbirine söz vermişti.. bu dünyada birbirini aramak ve bulmak için,birbirini bulana dek kimseye dokunmamak için kimseyi sevmemek için, bu dünyada berbaberce yaşamak için, yalnızca ona ait olmak için sözler verilmişti...
bu sözü hiç kimse tutmadı . hiçbir söz yerini bulmadı .
15.12.2008 - 11:45
birdik ve koptuk, tanrının laneti üstümüze yağdı ve cezamız aslında cennetten kovulmak değil eşimizden ayrılmaktı.. ve onu aramak ömür boyu. çoğu insan gözünü onsuz kapatır, onu bulamadan, bize bahşedilen bu bedenin tadına onunla varamadan. çünkü ancak onunla sevişirsek, ruhumuzu da katıp sevişebiliriz. bir doğa hizmetinin, binbir hata ve yanılgının ötesine geçebiliriz..
11.10.2008 - 11:29
beyazlar hep böyle
hep nasıl korkak
pencerelere esir yalnızlığımız
ellerin esrikse ardındayım
her yağmur sesiyle bozulmuş gri
o benim her acısıyla bir aralıkta bekleyen
kurşunî silik
ve pelinlere uzanmıştır mutlaka saçların
her şey biter
bitmez bir sensizlik
bilsem hangi orman yangınından aklımda kaldı adın
hangi med cezir demler gözyaşlarını koylarında mimlerimin
yazılmamış kargaşamızda yuvalanır dal uçların
ıssız iğdeler açar yalnızca sana olan bakışlarımda
ay batar hatıralarımızdaki isimsiz bir nehir kaybolur
çağırmalarda yiter gider yıldızsız bir ses kalır
31.01.2008 - 10:02
sen yok diyorsan yoktur- :)))
30.01.2008 - 10:23
kendimizi bulmadan da rahat yok dimi..
29.01.2008 - 17:53
Hayat; yasanti aramak degil, kendimizi aramaktir
28.01.2008 - 10:37
siz yazmışsınız ben de cvp verdim ama msjlar kapalı niye diye sorsam sanırım tahmin ettm. ama adil değil.....
19.01.2008 - 14:31
hayata her sabah perdelerimi kapatıp her gece yıldızları içime almak için perdelerimi sonsuzluğa açarken beni nasıl görebilirsin ki hayatıma nasıl akıp ruhumu ısıtabilirsin ki......sen yeryüzünü ısıtmaya devam ederken bende geceyle olan öpüşmeme devam edeceğim....
sonsuzlukta buluşabiliriz.....belki.....kim bilebilir ki.....
14.01.2008 - 12:38
hergölgeyi sevemezsin,binlerce gölgenin arasından seninkine benzeyene rastladığında hissetiğin duygudur aşk.
tanımlayamazsın.
12.01.2008 - 00:29
mesaj gönderimin kapalı olduğu için özeline yazamadım.
aAfili yanlızlıkK diye yazmışsın; fakat oradaki yanlızlık değil yalnızlık şeklinde yazılmalı...
11.01.2008 - 13:54
haklı, o benim teyzem...çok şeyim aslında...hoş geldin...
11.01.2008 - 10:15
özel mesaj yazmanıza tabi izin vermez sadece bana veriyor çünkü ben onun teyzesiyim.he he he
04.01.2008 - 13:29
galiba bu yazmak işi tek kişilik :)) çünkü measj yazılmasına izin vermiyorsun...
05.12.2007 - 18:52
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
14.11.2007 - 22:48
Birini sevmeye koyulmak başlı başına bir iş, bir girişimdir. Güç ister, yürek ister, körlük ister...Hatta başlangıçta öyle bir an vardır ki uçurumun üstünden sıçramak ister; düşünmeye kalkarsan aşamazsın onu...
10.11.2007 - 00:36
ne farkımız var? bazen bunu soruyorum kendime..
zormuş..
26.10.2007 - 20:59
hayatındaki sevgileri hiçbir zaman çantada keklik olarak görmeyenlere, hayatı ıskalamadan, ertelemeden yaşayanlara ve sana afili yalnızlık.....
ÇANTADA KEKLİK SEVGİLER
“Çantada keklik sevgiler,alışkanlıklar…Yemek yenecek,sofra kaldırılacak,çocuklar yatağa.Diziyi kaçırmamalı,sabah erken kalkılacak,bulaşıkları da yıkamadık.Ne zamandır tutmadı bu adam elimi? Amaaan…Çocuklar işte,yine niye bağırıyor ki bu? Aaa…evet çorap kalmamış.Ne kadar ortalama hayatlar.Değişecek mi bir şeyler? Belli mi olur,piyango çıkar belki”.Kaçımız bu cümlelerin uzağındayız,kaçımız her gün gördüğümüz bir aile bireyinden ya da eşimizden esirgiyoruz sevgi sözcüklerini.Ne gerek var değil mi? Akşam evde görüyoruz yetmez mi? Peki ya göremezseniz bir akşam? Ya göremezseniz? Çantada keklik sevgiler işte.Alıştığımız kadın açmayabilir kapıyı bir gün,alıştığımız bakkal olmayabilir bir gün her zamanki yerinde,alıştığımız iş arkadaşı gelmeyebilir bir sabah.O sabah ya da o akşam olmadan gözlerinizi kaldırıp bir bakın ne olur.Şimdi nerdeyseniz bir düşünün lütfen.En son ne zaman kaldırmıştınız başınızı,ne zaman bakmıştınız…
İCLAL AYDIN…
20.10.2007 - 21:50
Hepimiz bazen birileriyle o kadar yakınlaşırız ki dostluğumuzu ya da kardeşliğimizi hiçbir şey engellemiyormuş gibi görünür, bizi ayıran küçücük bir köprü vardır, hepsi o kadar.Ama tam sen bu köprüye adım atacakken sana şu soruyu sorsam:'bu köprüyü geçip bana gelir misin? ' İşte o anda artık bunu istemeyiverirsin, sorumu tekrarlasam öylece suskun kalırsın.O andan itibaren aramıza dağlar ve azgın nehirler girer, bizi ayıran ve birbirimize yabancılaştıran duvarlar bitiverir önümüzde ve bir araya gelmek istesek de artık yapamayız.Ama o küçücük köprüyü düşündüğünde sözcüklere sığmayacak kadar büyüyüverir gözünde; yutkunur ve şaşar kalırsın....
19.10.2007 - 21:38
sen
yaşayamadıgım çocuklugumun
en gizlı kalmış yanısın,
elime geçmeyen
ama bana ait olan düne tutsak çocuklugumun...
sen,
doyamadıgım gençlıgimin
en çılgın türküsüsün,
yüregimin bagıra bagıra söyledıgı
bir ezginin özgünleştirdıgı agıtımsın...
sen tutsak bir gelecegin en karanlık güneşisin...
yıldızsız geceler gıbı karanlık
newruz ateşi gibi sıcacıksın...
güneş kadar hür,onun kadar tutsaksın...
sen yarınlara bırakılacak umutsun...
dünlerden yarınlara miras misali...
uçurumun derinlıgı degil,sonsuz olma ihtimalıdir insanlara cazip gelen onları kendısıne çeken...
18.10.2007 - 23:59
ha bu arada acayip değil ECAYİP
18.10.2007 - 23:46
neden özel mj almıyorsunuz ama yaptıgınız cok cok ecayip ayrıcaıgınızı merk ettımm! ! !
17.10.2007 - 21:56
Bir damla sevdanın adıdır Gözyaşı..
Nefes almaya başladığında nerede sonlanacağını bilmediği bir yolculuğa çıkmıştır çoktan..
Sahibinin yüreğini yansıtan aynada hayatın bıraktığı izlerden süzülür usul usul.
Eğer dayanabilmişse benliğini kavuran hasrete,buharlaşıp uçmamışsa bütün umutlarıyla beraber gökyüzüne,artık vuslat zamanıdır,sevda dertlisiyle yürekle kucaklaşır..
Yürek,gurbetteki yolcusunu yıllardır bekleyen hancı gibidir..
Gözyaşına sinesini dostça açar,bilir dermanının yalnızca onda olduğunu..
Bütün kuytularına en kalın zincirlerle demir atmış sevdanın ağır yüklerini üzerinden atmak istiyordur artık..
'Bu zincirlerin anahtarı sensin,kurtar beni'der gözyaşına..
Gözyaşı,yolculuğunun anlamını keşfetmenin verdiği güçle her limanını bildiği bir okyanusu dolaşan denizci edasıyla zincirleri açmaya başlar..
Hasreti serbest bırakır önce,bütün özlemler kaybolur..
Ardından tutkuya koşar,aşkın belini büker..
Sıra son zincirdedir..
Sevdanın ilk zinciri olan Aşka endişeyle yaklaşır gözyaşı..
O kadar derine yerleşmiştir ki aşk,zincirin kopması yüreğin ölümü demektir..
Birden ürperir..'Ölüm mü,sevda mı? 'diye sorar yüreğe..
Yürek son kez cesurca seslenir gözyaşına..
'Dünyanın adı yalan,sevdam gerçek olmuş ne çıkar? '
bugünkü mutlu gülüşlerin yarına tatbıkattır..buna alışmalı yüregin....
16.10.2007 - 22:14
Hindistan`da Ganj Nehri`nin kıyısında yakılan yoksul adamın
hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de...
Newyork`ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının
çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir
sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
yanlızlığı kimseye yakıştırmadım...sana yakıştırdığım kadar
onurlu bir yanlızlık
07.10.2007 - 11:52
'yaşama başladığın anda iki görev; sınırlarını her an daraltmak ve bu sınırları aştığın anlarda da gizlenmeyi başarıp başaramadığını her an sorgulamak...'
bunu nerden aldın :)
Toplam 31 mesaj bulundu