Hayatı yaşarken gerçekten yaşadığının farkında olmak; işte bunu başarmanın en önemli basamağı kendinin farkında olmaktır.
Neden yaşıyoruz'un cevabı büyük oranda mutlu olmak için şeklinde verilir herhalde.Ama kaç kişi gerçekten mutlu olduğunu söyleyebilir? Yaşam denen oyunda herkes bir rol kapma telaşında ve maalesef bu roller kendini yansıtmıyor insanın.Çünkü insan birsüre sonra o rolleri yaşamaya başlıyor ve o rollerdekini kendisi sanıyor.Sonra bir bakıyor ki birden çok kendisi olmuş, çünkü hayat ayrı durumda ayrı ortamda başka roller istemiş ondan.Sonra bir telaşki ben kimim diye! Ve yüzleşme korkusu,kendine dönememe endişesi,bulunduğu yeri de kaybetme korkusu.! Halbuki kendisiyle birlikte hayatını kaybetmiş farkında değil.Kendinden uzakta birçok kendisi var.
İşte ben bu senaryoda başkalarının biçtiği rolleri değil kendimi oynuyorum yani kendimi yaşıyorum ve böyle mutluyum.Önce kendime samimi, dürüstüm ve tabiki bunun sonucu olarak da kendimle barışığım.Gerisi kolay zaten,bundan sonrası ne istediğini bilmekten ve bunun için çalışmaktan geçiyor.İnsanları kucaklamak,sosyal ve güvenilir olmak kolay.Kimseyi önyargılarla yaklaşıp katagorize etmeden başlamak gerekiyor bu işe de.Göreceksiniz ki bu sizi kendinize yaklaştıracak ve daha mutlu olacaksınız.
Aslında mutlu olmak o kadar kolay ki......
Başka-Kendilerimiz İle Kendi-Başkalarımız Ve Kendi-Başkalarımız İle Başka-Kendilerimiz Arasından
..
-
tarkovsky
03.10.2006 - 03:01Andrei Tarkovsky, 1932 yılında Moskova'da büyük Rus Şairi Arseniy Tarkovsky'nin oğlu olarak doğdu. Tarkovsky filmleri otobiyografik özellikleriyle büyük zenginlik içerirler. Bunda babasının şair olmasının ve 7 yaşından itibaren müzik eğitimi almasının önemi büyüktür.
Tarkovsky sinema eğitimini Moskova'da Devlet Sinema Okulunda aldı. 'Yol Silindiri ve Keman', 1960 yılında Sinema Okulu için yaptığı diploma filmi aynı zamanda ilk filmi ve tamamen Sovyet topraklarında geçen tek filmidir Tarkovsky'nin. Moskova'da çekilen filmin, harici mekanlarında bina imgelerinin ağır bastığı görülmektedir. Film, erkek bir müzisyen ile silindir şoförünün karşılaşma hikayesini anlatır. İşleyiş tarzı olarak duygusal görünen film, Tarkovsky'nin renkli olarak çektiği tek filmidir. İlk konulu uzun filmine 'İvan'ın İhtirasları' adıyla başlayan yönetmen, filmi 1961 yılında 'İvan'ın Çocukluğu' ismiyle bitirmiştir.
'Andrei Tarkovsky' adını uluslararası arenada duyuran ilk film 'İvan'ın Çocukluğu'dur. Öksüz bir çocuğun İkinci Dünya Savaşı sırasında başından geçenleri anlatan film, Venedik Film Festivalinde, Altın Arslan Ödülünü başka bir filmle paylaşır.
'Yol Silindiri ve Keman'daki görsel zaaflar 'İvan'ın Çocukluğu'ndan itibaren düşünceli peyzajlarla yerini sınırsız bir doğaya sahip görselliğe bırakır.
1966'da 'Andrei Rublev'i çeken Tarkovsky, bu filmiyle komünist yönetimin tepkisini çekti. Filmin SSCB'de gösterimine, 1967 Cannes Film Festivali'nde ödül kazandıktan 1 yıl sonra izin verildi. Andrei Rublev, Eisenstein'in ölümünden beri durgun olan Sovyet sinemasında bomba etkisi yarattı. Ama şunu da belirtmek gerekir ki, bu filmin dönemin gözde akımlarıyla bir ilgisi yoktu.
Tarkovsky, 1972'de Stonislov Lem'in eserinden uyarlayarak çektiği ve kendi ifadesi ile bilim-düşlem olan 'Solaris'adlı filminde hayatın anlamını araştıran yolculuğuna çıktı. Bu film, ünlü yönetmen Stanley Kubrick'in bilim kurgu filmi '2001 Uzay Yolu Macerası'na doğulu bir cevap olarak nitelendirilir. Tarkovsky diğer filmlerinde olduğu gibi bu filminde de şiirsel öğelere yer vermişti ve Solaris gezegeninin sonsuz koridorlarında, sonluluk - sonsuzluk, varlık - yokluk gibi insanın varoluşsal gayelerine ilişkin sorularına cevaplar arıyordu.
Tarkovsky, 1975'te yönettiği 'Ayna'da yansıma ve hafıza olgularını çıkış noktası yaparak, çocukluk ve ilk gençlik yıllarına, bilinç altı derinliklerine, düşlerine ışık tuttu. Filmde Tarkovsky'nin kahramanları, dünyayı kişisel kökenlerinde öğrenmeye başlıyorlar. Çocuklukları hatırlayamayacakları kadar sönük bir neşeyle geçmiş ve bu onları yetişkinliklerinde duygusal açıdan yetim bırakmış.
Tarkovsky'nin 1979'da çektiği 'Stalker - İz Sürücü' adlı filmi, meteor düşen yasak bir bölgeye keşif yapan bir kılavuz, bir ressam ve bir edebiyatçının yolculuğunu konu ediyor.Tarkovsky'nin kahramanı ruhani bir yolculuğun içindedir. Kavrayışa, iletişime ulaşmak için yapılan bu yolculuklar zaman ve mekan içinde yapılır. Ayrıca bu yolculuklar Tarkovsky'nin iç alemine yaptığı yolculuklardır ve sürgünde geçirdiği yılları da hatırlatır. Yolculuğun sonunda doğru yoldan ulaşılmayan bölgenin merkezinde gerçek arzularımızın açığa çıkacağı ve gerçekleşeceği esrarengiz bir oda bulunur.
Tarkovsky 1982'de, kendine has sinema anlayışının doruklarından biri olarak görülen 'Nostaljiya' filmini çekti. Son filmi 'Kurban'ı, 1986'da İsveç'te çekti. 'Kurban' teknolojik burjuva uygarlığına ve trajik dünya görüşüne yönelttiği destansı bir eleştiri niteliğindedir. Tarkovsky bu filmde bireyin kendi hayatıyla hesaplaşmasını anlatır. 'Kurban' şahsi ve tarihi perspektiflerden dünyaya dair zihni ve manevi yansıtmalar dahil, Tarkovsky'nin film kariyerinde ele aldığı tüm konuların, temaların çoğunu topladığı 'son' filmidir. Gerçeklik ve düşlerin çatışmasıyla birleşen görsel imgeler çerçevesinde insanın mevcudiyeti üzerinde, kişinin kendisiyle, başkalarıyla ve dünyayla ilişkisinde insan ruhu üzerinde odaklaşarak felsefe yaptığı 'Kurban' filmi 'Stalker' ve 'Nostaljiya' ile başlayan görsel geleneğin bir uzantısıdır.
Andrei Tarkovsky 29 Aralık 1986'da öldü. Ölümünün üzerinden geçen bu süre zarfında klasik satatüsünü elde etti. 'Andrei Rublev' 1995 BBC 100'de yer alan tek Rus filmiydi. Dünyadaki en iyi eleştirmenlerin hazırladığı listede 'Andrei Rublev' birinci sıradaydı. Sinema eleştirisi açısından hazırlanan listelerin ilk onunda ise hem 'Andrei Rublev' hem de 'Ayna' vardı. Umarız artık bilinçli seyirciler, Tarkovsky gibi zirveye çıkmış sinemacılara hakettiği ilgiyi gösterirler.
Andrei Tarkovsky Filmleri
Kurban (1986)
The Sacrifice
Yönetmen, SenaristNostalji (1983)
Nostalghia
Yönetmen, SenaristStalker (1979)
Yönetmen, SenaristAyna (1975)
The Mirror
Yönetmen, SenaristSolaris (1972)
Yönetmen, SenaristAndrei Rublev (1969)
Yönetmen, Senaristİvan'ın Çocukluğu (1962)
My Name Is Ivan
Yönetmen, Senarist -
ilhan irem
01.10.2006 - 06:22Üstad'ın söylediği gibi ayrılıklarında sonu var.
Evet hasret sona erdi ve Harbiye Açıkhava'da sevencelerle buluşma gerçekleşti.O ne muhteşem bir geceydi, o nemuhteşem bir performans,o ne muhteşem bir ambians'tı.Anlatılmaz yaşamak gerek.7 ekim İzmir ve 14 ekim Ankara konserleri var,kaçırmayın.İstanbul konseri ile ilgili yorum ve resimler.
http://www.melektozlari.com/mt/index.php
Toplam 2 mesaj bulundu
İlhan İrem
30.09.2006 - 04:10evet;
ayrılıklarında sonu var,
Büyük şair,filozof,bestekar,yorumcu,sanatçı ve adam gibi adam İlhan İrem biz sevecenleriyle Harbiye Açıkhavada buluştu ve 18 yıllık hasret sona erdi.Bu gece muhteşemdi,surpriz finalin müthişti.Sana doyamadık, öyleki konserden sonra yine seni konuştuk,eve geldim ...
Toplam 1 mesaj bulundu