Susmak mı susturmak mı? Yoksa suskunluğumu susturduğumdan mı? Suskunluğum, sözlere küskünlüğümden mi? Ya da kelimelere verdiğim önemden mi? Dinleyen anlar söylenmek isteneni, Çok sözde çok hata olur, isterdim anlayabilmeni. Susacaksın susman gereken yerde tebessümle, Erdemin konuşacak susturulması gerekenlerle. Neler anlatır bir bakış söze ne hacet, Susmak en güzel ifade, hedefe tam isabet.
SUS-2009
ŞİİR 'Şiir soğuk ateştir bazen, Yandıkça donar insan. Açlığa gebe tokluktur şiir, Doydukça daha çok acıkır insan. i 1984
ACI GERÇEKLER
İnsanı insan yapan, kişilik kazandıran gerçekler. Acı gerçekler. Birbiri ardına sıralanan. Depreşmiş yaraların kanamaya hazır bir vaziyette, en küçük bir darbe bekler. Darbelerden kurtulamayan yaralar, zaten her an kanamakta. Nefes almaya dahi fırsat yok. Çarelerin tükendiği an, sığınağına çekilerek sonucu bekleyip, tevekkeltü alellah demeli insan. Zamanında yapamadıklarının acısıyla pişman olmuşsak eğer, keşke demek yerine telafi yoluna gidebilmeli. Gözyaşlarıyla helak olmak yerine, teslimiyetle Yaradan’a sığınmalı. Hakk’ın vardır mutlaka bir bildiği. Hiç bir acı sebepsiz, hiç bir sıkıntı sonuçsuz değildir. Rahman ve Rahim olan Yaratıcı’nın programında teslimiyetle tevekkül edilebilmeli. İnsanın hayatta öylesine hedefleri ve istekleri var ki. Ama bir şekilde, yer yer bunlar çevresel olarak bastırılabiliyor. Engeller dağlar gibi yığılabiliyor. Marifetse engellere rağmen hedefe ulaşabilmekte. Yaradan’a lâyık bir kul olma sevdasıyla engelleri ateşe verebilmek değil mi gaye. En ümitsiz bir anda, en küçük bir fırsat ışığını yakabilmek ne güzel. Vatana, millete, en önemlisi Yaratıcıya lâyık bir kul olabilmek. Emeklerini boş bir hayata gömmemek. İşe yarayabilmek. Sevmek, sevebilmek, her şeye rağmen gülebilmek. En bunalımlı anını en mutlu ana çevirebilmek. Ya geleceğini karanlıklara gömmek, ya da karanlıklarda doğacak tasarılarını hayatın dönüm noktası yapıp aydınlatabilmek. Aydınlıkta, çarelerin seçeneklerinden değil, karanlıklarda çaresizlikte çare olmak. (zavallı) Boş vakitleri doldurabilmek. Saniyeleri değerlendirebilmek, yaradılış gayemiz olsa gerek.
SANA SIĞINIYORUM
Şu fani dünyanın çileli yollarında, Dalgın dalgın yürümekten; Girdiğim yollarda bastığım yerleri görmeden, Ayağıma batan dikenlerle uyanamamaktan; Ehli dünyanın şen kahkahalarıyla, Nefsimin eline esir düşmekten; Sana sığınıyorum Ya Rabbi!, Bal tadındaki zehirli şerbeti içmekten; Küçücük musibetlere yenik düşmekten; Yalancı mutluluklarla sarhoş olmaktan; Gaflet denizinde boğulmaktan; Sana sığınıyorum Ya Rabbi! Verdiğin nimetlere şükredememekten; Şu muhteşem doğaya bakıp, tefekkür edememekten; Mevcudatın zikrini görememekten; Bize lâyık gördüğün halifeliğin hakkını verememekten, Sana sığınıyorum. Tabiatın öfkesinden, İnsanların acımasızından, Gecelerin karanlığından, Korkularıma yenik düşmekten, Sana sığınıyorum. Huzuruna yalanlarla çıkmaktan, Sınavlarımda başarısız, Hayatta gayesiz olmaktan. Haramdan, yalandan, iftiradan, Hele ki kul hakkından, Sana sığınıyorum. Gıybet etmekten, Riyadan, dalalete düşmekten, Sahte, yalancı gülücüklerden, Geçmişimi unutup, Geleceğimi görememekten, Borçlardan bunalıp, yerinmekten, Bolluktan şımarıp, varlığını unutmaktan, Verdiğin şu eşsiz nefese, Şükredememekten korkuyorum, Korkularımdan sana sığınıyorum Ya Rabbi! Sevgisizlikten, ümitsizlikten, karamsarlıktan, Sabredememekten sana sığınıyorum. Hatalarımdan, günahlarımdan, nefsime yenilmekten, Şeytanın şerrinden sana sığınıyorum Ya Rabbi! Mahşerde huzuruna çıkmaya utanmaktan, Cennetin kokusunu duyup, görememekten, Anlık mesafede Rasulüne kavuşamamaktan, Hele ki başımı kaldırıp Cemalullahını görememekten Sana sığınıyorum Ya Rabbi!
ÇANAKKALE GEÇİT VERMEZ
Dört bir koldan sarmış ahtapot gibi kefereler, Çanakkale’ye girip; İstanbul’a geçecekler. Yetmiş iki buçuk millet birleşmiş, bizi ezecekler, Geçit vermez, vermeyecek Çanakkale’deki Şehitler.
Arıburnu, Seddülbahir, Conkbayırı, Diren askerim diren, sizleri Allah kayırı. Şehitler siper olur, gaziler yaralı, Düşman neylerse eylesin, alamaz vatanın bir karışını.
Ebu Akîl gibi yüreğe sahip, Yüzbaşı Kemal, Yarbay Hasan’ın yanına Efendimizle gelen ecel. Cephede Mehmetçiklere siper olan“ O” el, Sahipsiz değildir bu vatan, işte o büyük zafer.
Vız gelir bize İngilizler’in yenilmez Armada’sı, Türk yapımı 26 mayına dahi dayanamadı. Zavallı İngilizler yenilgiyi hazmedemedi. Hadisenin ardındaki sırlı rüyayı nereden bilebilirdi.
Seyit Onbaşı’ya 250 kg’lık gülleler vız gelir. Fransızların Ocean zırhlısını devirir. Türk toprakları keferenin mezarıdır. ÇANAKKALE GEÇİT VERMEZ bütün dünya anlamalıdır.
Yoksa suskunluğumu susturduğumdan mı?
Suskunluğum, sözlere küskünlüğümden mi?
Ya da kelimelere verdiğim önemden mi?
Dinleyen anlar söylenmek isteneni,
Çok sözde çok hata olur, isterdim anlayabilmeni.
Susacaksın susman gereken yerde tebessümle,
Erdemin konuşacak susturulması gerekenlerle.
Neler anlatır bir bakış söze ne hacet,
Susmak en güzel ifade, hedefe tam isabet.
SUS-2009
ŞİİR
'Şiir soğuk ateştir bazen,
Yandıkça donar insan.
Açlığa gebe tokluktur şiir,
Doydukça daha çok acıkır insan. i 1984
ACI GERÇEKLER
İnsanı insan yapan, kişilik kazandıran gerçekler. Acı gerçekler. Birbiri ardına sıralanan. Depreşmiş yaraların kanamaya hazır bir vaziyette, en küçük bir darbe bekler. Darbelerden kurtulamayan yaralar, zaten her an kanamakta. Nefes almaya dahi fırsat yok. Çarelerin tükendiği an, sığınağına çekilerek sonucu bekleyip, tevekkeltü alellah demeli insan.
Zamanında yapamadıklarının acısıyla pişman olmuşsak eğer, keşke demek yerine telafi yoluna gidebilmeli. Gözyaşlarıyla helak olmak yerine, teslimiyetle Yaradan’a sığınmalı. Hakk’ın vardır mutlaka bir bildiği. Hiç bir acı sebepsiz, hiç bir sıkıntı sonuçsuz değildir. Rahman ve Rahim olan Yaratıcı’nın programında teslimiyetle tevekkül edilebilmeli.
İnsanın hayatta öylesine hedefleri ve istekleri var ki. Ama bir şekilde, yer yer bunlar çevresel olarak bastırılabiliyor. Engeller dağlar gibi yığılabiliyor. Marifetse engellere rağmen hedefe ulaşabilmekte. Yaradan’a lâyık bir kul olma sevdasıyla engelleri ateşe verebilmek değil mi gaye. En ümitsiz bir anda, en küçük bir fırsat ışığını yakabilmek ne güzel. Vatana, millete, en önemlisi Yaratıcıya lâyık bir kul olabilmek. Emeklerini boş bir hayata gömmemek. İşe yarayabilmek. Sevmek, sevebilmek, her şeye rağmen gülebilmek. En bunalımlı anını en mutlu ana çevirebilmek. Ya geleceğini karanlıklara gömmek, ya da karanlıklarda doğacak tasarılarını hayatın dönüm noktası yapıp aydınlatabilmek. Aydınlıkta, çarelerin seçeneklerinden değil, karanlıklarda çaresizlikte çare olmak. (zavallı) Boş vakitleri doldurabilmek. Saniyeleri değerlendirebilmek, yaradılış gayemiz olsa gerek.
SANA SIĞINIYORUM
Şu fani dünyanın çileli yollarında,
Dalgın dalgın yürümekten;
Girdiğim yollarda bastığım yerleri görmeden,
Ayağıma batan dikenlerle uyanamamaktan;
Ehli dünyanın şen kahkahalarıyla,
Nefsimin eline esir düşmekten;
Sana sığınıyorum Ya Rabbi!,
Bal tadındaki zehirli şerbeti içmekten;
Küçücük musibetlere yenik düşmekten;
Yalancı mutluluklarla sarhoş olmaktan;
Gaflet denizinde boğulmaktan;
Sana sığınıyorum Ya Rabbi!
Verdiğin nimetlere şükredememekten;
Şu muhteşem doğaya bakıp, tefekkür edememekten;
Mevcudatın zikrini görememekten;
Bize lâyık gördüğün halifeliğin hakkını verememekten,
Sana sığınıyorum.
Tabiatın öfkesinden,
İnsanların acımasızından,
Gecelerin karanlığından,
Korkularıma yenik düşmekten,
Sana sığınıyorum.
Huzuruna yalanlarla çıkmaktan,
Sınavlarımda başarısız,
Hayatta gayesiz olmaktan.
Haramdan, yalandan, iftiradan,
Hele ki kul hakkından,
Sana sığınıyorum.
Gıybet etmekten,
Riyadan, dalalete düşmekten,
Sahte, yalancı gülücüklerden,
Geçmişimi unutup,
Geleceğimi görememekten,
Borçlardan bunalıp, yerinmekten,
Bolluktan şımarıp, varlığını unutmaktan,
Verdiğin şu eşsiz nefese,
Şükredememekten korkuyorum,
Korkularımdan sana sığınıyorum Ya Rabbi!
Sevgisizlikten, ümitsizlikten, karamsarlıktan,
Sabredememekten sana sığınıyorum.
Hatalarımdan, günahlarımdan, nefsime yenilmekten,
Şeytanın şerrinden sana sığınıyorum Ya Rabbi!
Mahşerde huzuruna çıkmaya utanmaktan,
Cennetin kokusunu duyup, görememekten,
Anlık mesafede Rasulüne kavuşamamaktan,
Hele ki başımı kaldırıp Cemalullahını görememekten
Sana sığınıyorum Ya Rabbi!
ÇANAKKALE GEÇİT VERMEZ
Dört bir koldan sarmış ahtapot gibi kefereler,
Çanakkale’ye girip; İstanbul’a geçecekler.
Yetmiş iki buçuk millet birleşmiş, bizi ezecekler,
Geçit vermez, vermeyecek Çanakkale’deki Şehitler.
Arıburnu, Seddülbahir, Conkbayırı,
Diren askerim diren, sizleri Allah kayırı.
Şehitler siper olur, gaziler yaralı,
Düşman neylerse eylesin, alamaz vatanın bir karışını.
Ebu Akîl gibi yüreğe sahip, Yüzbaşı Kemal,
Yarbay Hasan’ın yanına Efendimizle gelen ecel.
Cephede Mehmetçiklere siper olan“ O” el,
Sahipsiz değildir bu vatan, işte o büyük zafer.
Vız gelir bize İngilizler’in yenilmez Armada’sı,
Türk yapımı 26 mayına dahi dayanamadı.
Zavallı İngilizler yenilgiyi hazmedemedi.
Hadisenin ardındaki sırlı rüyayı nereden bilebilirdi.
Seyit Onbaşı’ya 250 kg’lık gülleler vız gelir.
Fransızların Ocean zırhlısını devirir.
Türk toprakları keferenin mezarıdır.
ÇANAKKALE GEÇİT VERMEZ bütün dünya anlamalıdır.
SUS 2009