Mesut Çelik Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Anto ...

  • sagopa kajmer

    02.12.2007 - 21:50

    Hiç dinlemedimki bir yorum yazayım......

  • kuzen

    01.12.2007 - 00:27

    Esen, Birsen, Nursen, Nagihan.
    Aysun, Ersin,Nesrin.
    Nefize,Hafize, Seyfettin,Emine.
    Damla.
    Süleyman.
    Ayşegül.
    Özlem. Yetmez mi? ....

  • çingene

    30.11.2007 - 00:31

    Bizim memlekette çok varlar Allah'a şükürler olsun. O kadar neşeli insanlarki anlatamam sizlere. Ve tamda onların mahallelerinin ortasında oturuyorum. Müthiş neşeli insanlar. Allah vermesin ama hiç mi dertleri, kederleri olmaz bu insanların. Vur patlasın çal oynasın.....Gelibolu'nun en renkli mahallesi Fikirli Sinan......

  • değerli

    28.11.2007 - 16:11

    Allah insanı yaratmış ve melekler ona secde etmişler. Yaradanın insana verdiği değere bakın. Şu dünyada insandan daha değerli daha kıymetli bir varlık var mıdır sizce?
    Birde günümüzde insanların birbirlerine verdikleri değere bakar mısınız? .

  • değerli

    28.11.2007 - 15:47

    Nedense bana çocukluğumda severek izlediğim bir çizgi film kahramanını hatırlattı. Kıs kıs gülen bir köpeği...

  • gidersen

    26.11.2007 - 14:48

    Gidersen bir gün bu evden,
    Bu can bu hayat düşer gözümden
    Ben sana deli divane aşığım....

  • çelik

    26.11.2007 - 14:36

    Çok fazla olduğu için bir dönem babamın değiştirmeyi düşündüğü soyadımız.

  • daktilo

    26.11.2007 - 14:16

    Daktilografi derslerinde en çok da hoşuma giden, yazarken şaryo sona geldiğinde duyulan zil sesiydi. Bu size satır sonuna geldiğinizi ve kol atmak zorunda olduğunuzu belirtmektedir.
    Daktilografi derslerinde en çok zorlandığım, serçe parmağımla büyük harf tuşuna basmaktı. Serçe parmağım bir türlü ermezdi o tuşa. Bende çaktırmadan işaret parmağımla basardım. Fatma Hanım, kusura bakmayın artık siz hep yazarken gözleriniz daima kitapta olacak, daktiloya bakmak yok diyordunuz ama ben hep büyüktür tuşuna işaret parmağımla bastım. Dolayısıylada daktiloya bakmış oldum. Hem biz taa o zamanlar daktilonun tarih olduğunu çoktan anlamıştık. Bizlere daktilo dersleri yerine bilgisayar dersleri verilseydi daha iyi olmaz mıydı?
    Bize; akü akü, tak tak, akütakem akütakem, akütakemiluyş akütakemiluyş yerine, daha faydalı bilgiler verilemez miydi? Yıllar önce tarih olmuş bir makineyi bize ders diye okutmaları ne kadar mantıklıydı acaba?

  • fevkaladenin fevkinde

    26.11.2007 - 13:54

    Aklıma ilk gelen Bülent ERSOY oluyor. Zaten başka biri tarafından kullanıldığını da hiç duymadım. Çok güzel, harika, muhteşem, olağan üstü gibi anlamlara mı geliyor acaba? .

  • börülce

    24.11.2007 - 10:14

    Tazesi ayrı kurusu ayrı bir lezzet. Salatası olur piyazı olur. Yoğurtlusu bile olur. Türküsü bile var daha ne olsun.

    BESİN DEĞERLERİ

    Ortalama 100 gr. kuru börülcenin içerdiği önemli besin değerleri şunlardır: 343 kalori 22.8 gr. protein: 20 gr. karbonhidrat: 0 kolesterol; 1,5 gr. yağ; 2 gr. lif: 138 mgr. fosfor: 74 mgr. kalsiyum; 5.8 mgr. demir; 6,7 mgr. sodyum; 260 mgr. potasyum: 30 IU A vitamini; 1.05 mgr. B1 vitamini: 0,21 mgr. B2 vitamini ve 2.2 mgr. B3 vitamini.

    SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

    Çok gösterişsiz ve tutulmayan bir sebze olmasına karşın, yukarıda görülen ve dikkatleri çekecek kadar önemli besin değerlerini içeren börülcenin sağlığa yararlı şu etkileri bulunmaktadır:

    o Tüm baklagiller gibi börülce de kandaki yüksek kolesterol düzeyini düşürür.

    o İçerdiği yüksek lif oranıyla kandaki ensülin ve şekeri düzene sokar, bu nedenle şeker hastaları için iyi bir besin oluşturur.

    o Aynı nedenle pekliğe (kabızlığa) hemoroite ve diğer bazı kalınbağırsak rahatsızlıklarına iyi gelir.

    o Demir minerali yönünden zengin bir besin olduğu için kansızlığa da iyi gelir.

    o Potasyum yönünden zengin olduğundan, yüksek tansiyonu düşürür.

    Sağlığa yararlı bütün bu pek önemli etkilerinden faydalanılmak üzere börülcenin diyetimize sokulması ve diğer baklagillerle dönüşümlü olarak tazesinden günde 100-120 gr. ya da kurusundan günde 55-60 gr. yenilmesi uzmanlarca öğütlenmektedir.

  • İdare Lambası

    23.11.2007 - 21:33

    Şinanayda yavrum şina şinanay
    Şinayda şinanay hopa şinanay...

    Şimdi benim bildiğim İdere Lambasının bir diğer ismide Şinanaydır. Yani....

    İdare lambasıda yavrum idare idare lambası
    İdarede idare lambası hopa idare lambası... ıyyyy.

  • ıspanak

    23.11.2007 - 21:12

    Hayır arkadaşlar ıspanakta bol miktarda demir vardır ancak bu demirin malesefki çok çok az bir miktarı vucudumuzda kalıyor(muş) . Vucudumuz tarafından, ıspanaktaki demirin çoğu emilemediği için dışarıya atılıyormuş. Ama yinede siz yemeye devam edin, vardır başka bir hikmeti.

  • ıspanak

    23.11.2007 - 21:09

    Hiç kimse o lezzetli çorbasından bahsetmemiş. Tavsiye ederim herkese. Hele şu soğuk kış günlerinde sıcacık bir ıspanak çorbası hiç de fena olmaz.

  • öğretmen

    23.11.2007 - 21:03

    Belkide hayatın kendisi öğretmendir ve bize çok şey öğretir. Bazen verdiği cezalar öyle dayanılmaz acılar olurki, dünyaya geldiğinize bin pişman olursunuz. Bazen de öyle çok mükafatlandırırki sizi kendinizi çok şanslı hissedersiniz, mutluluktan adeta uçarsınız havalarda. Evet evet bence hayat bir öğretmen ve bizlerde birer öğrenciyiz. Daha öğreneceğimiz çoookk şey var kendisinden. Hayat okulu dedikleri bu olsa gerek. İnşallah hepimiz bu hayat öğretmeninin, hayat okulundan en iyi dereceyle mezun oluruz....

  • öğretmen

    23.11.2007 - 15:34

    İlkokul öğretmenimin, (Sami AKYOL) tayininin çıktığını duyduğum zaman ne kadar çok üzülmüştüm. Ağlamıştım günlerce. Tüm okul ağlamıştık. Çünkü ben Gelibolu'nun küçük bir köyünde okuyordum ilkokulumu, bizim tek bir sınıfımız vardı ve tüm okul aynı sınıfta ders görüyordu. Birleştirilmiş sınıftık anlayacağınız. Çocukluk aklı işte, babama sen bu köyün muhtarı değil misin öğretmenimizi gönderme diye çok yalvarmıştım ama nafile. Öğretmenimiz başka bir köye gitmişti. Bize de ilkokul 3. sınıfta Abdurrahman AVCI isminde Malatyalı bir öğretmen gelmişti. Çok sert bir görünümü vardı bu yeni gelen öğretmenin. Ona hiç alışamayacağımızı düşünüyordum. Ama öyle olmadı gelen gideni bu kez aratmadı. Aratmadı belki ama Sami öğretmenimide hiç unutmadık. Aradan yıllar geçti, Sami öğretmenim emekli oldu ve Gelibolu'ya yerleşti. Allah'a çok şükürki, Öğretmenim hala yaşıyor. Gördüğüm zaman hemen elini öperim. Nasılsınız öğretmenim diye sorarım. Gözleri dolar iyiyim der. Konuşuruz ordan burdan. Eh yaşlandım artık der. Bunada şükür öğretmenim ben bile yaşlanıyorum artık derim. Allah uzun ömürler versin öğretmenime. Abdurrahman öğretmenime gelince; onun ikinci görev yeriydi bizim köyümüz. Gencecik bir öğretmendi. Biraz sert bir görünüşü vardı ama Sami öğretmenim kadar iyi birisiydi. Tabi bunu zamanla anladık. Ben Abdurrahman öğretmenimden mezun oldum. Daha sonraları onun tayini Gelibolu merkeze çıktı, burada evlendi ve şu anda Gelibolu Halk Eğitim Müdürlüğü görevini sürdürmekte.

  • kurtlar vadisi

    23.11.2007 - 01:07

    Bugün ilk defa bu diziyi başından sonuna kadar izlemek zorunda kaldım. Kendimden nefret ediyoruummmm.

  • cehenneme gitme yöntemleri

    23.11.2007 - 01:00

    Cehenneme gitmek için çok fazla çaba harcamanıza gerek yok, asıl cennete gidebilmek için çoookk çaba sarfetmemiz gerekiyor.
    İmanlı olarak ölen her insan; önce cehenneme gider bu dünyada işlediği günahların cezasını çeker, ardından da cennete gider. Hiç cehenneme girmeyecek insanlar vardır. Peygamberler gibi. Hiç de cennet yüzü göremeyecekler vardır. Küfür üzerine ölenler gibi. Siz eğer sürekli cehennemde kalmak istiyorsanız ya da ona eğer hiç cenneti görmek istemiyorsanız diyelim, Örneğin Allah'ı ve resulünü inkar edebilirsiniz. Küfür üzerine ölmek istiyorsanız Allah'ın ayetlerini inkar edebilirsiniz. Görüldüğü gibi cehenneme gitmek çok basit. Zor olan cennete gidebilmek.

  • mustafa kemal atatürk

    22.11.2007 - 16:10

    Bir Türk ve bir Müslüman olarak sana çok şey borçlu olduğumuzun farkındayım. (Bu arada insanları ırklarına ve dinlerine göre sınıflandırmam) . Allah, mekanını cennet eylesin....

  • fişini de al mustafa ali

    22.11.2007 - 15:45

    Patron sekreterine alış veriş listesini uzatır ve aldığı her ürün içinde satış fişi almasını ister. (Bu arada sekreter biraz aptalcadır) . Sekreter alış verişi yapar ve patronla aralarında şöyle bir konuşma geçer.
    Patron: Ah geldin mi kızım. Aldın mı listedekileri?
    Sekreter: Aldım efendim aldım.
    Sekreter: (Kese kağıdının içindeki fişleri kastederek) Fişleride aldım tek tek.
    Patron: Bu ne bu.
    Sekreter: Fiiş.
    Parton: Ne fişi?
    Sekreter: Ne olacak elektrik fişi.
    Patron: Kızım ben bu fişi istemedimki senden.
    Sekreter: Ne fişi istediniz?
    Patron: Satış fişi istedim.
    Sekreter: Haa onu aldım.
    Patron: Hah işte ben bu fişi istedim senden.
    Sekreter: A a ama bunu söylemenize gerek yokki, bunun bir vatandaşlık görevi olduğunu herkes biliyor. Ben yapınca alış verişi zaten alıyorum satış fişi.
    Buna benzer bir reklamdı. Fişinide al Mustafa Ali'yle bir ilgisi varmıdır bilmem ama en azından aynı dönemlerde çekilmiş bir reklamdır.

  • düşman

    22.11.2007 - 15:19

    'Dostunla öyle yaşaki, düşmanın olduğunda arkandan konuşacak sözü olmasın. Düşmanınla öyle yaşaki, dostun olduğunda yüzün kızarmasın'. Buda, dost bildiğimiz insanların günün birinde düşmanımız, düşman bildiğimiz insanlarında günün birinde dostlarımız olabileceğini gösteriyor.

  • ağustos

    22.11.2007 - 14:56

    Hele birde Ağustos'un 15'iyse ve 2005'i gösteriyorsa takvimler....senin de o günü unutmadığını biliyorum....

  • yağmurdan sonra gelen topragin kokusu

    22.11.2007 - 10:41

    Ne müthiş bir kokudur o. İnsana mutluluk verir huzur verir.

  • anı yaşamak (carpe diem)

    20.11.2007 - 14:31

    Eflatuna sormuşlar, insanoğlunun şaşırtan davranışları nelerdir diye,
    Eflatun:
    1- İnsanoğlu çocukluktan sıkılır, büyümek için acele eder, sonrada çocukluğunu özler.
    2- İnsanoğlu para kazanmak için önce sağlığını harcar, sonrada kaybettiği sağlığını geri kazanmak için parasını.
    3- İnsanoğlu hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar sonrada hiç yaşamamış gibi ölür.
    4- Hayata hazırlanmaya o kadar çok zaman harcarki, sonrada hayatı yaşamaya zamanı kalmaz.
    5- İnsanoğlu geleceğini o kadar çok düşünürki, bugünün avuçlarının içinden aktığını fark etmez bile. Oysaki hayat ne geçmişte ne gelecek yalnızca bu içinde bulunduğumuz anda yaşanır demiş.

  • böğürtlen

    20.11.2007 - 14:16

    Böğürtlenin bir tek onları toplarken ellerimi boyamasını sevmem. Köyüme gidebilsem şöyle çıksam kırlara, toplayıp toplayıp yesem, toplarken dikenleri ellerimi yırtsa, ellerim çizik çizik olsa dikenlerinden. Kanasa ve hatta boyansa (onada razıyım) . Sonra biraz fazla toplasam eve götürüp reçel yaptırsam bir güzel. Ha bu arada bizim buralarda muhacir göçmenleri arkadaşlar, böğürtlene Kapina diyorlar. Bilginiz olması açısından söyledim.

Toplam 476 mesaj bulundu