Ey evlad, önce nefsine öğüt ver, onu yola getir, sonra da
başkalarını... Senin henüz ıslaha muhtaç hallerin var, bunu sen de
biliyorsun.
Bunu bildiğin halde başkalarının islâhı ile uğraşma
yolunda nasıl başarılı olabilirsin? Gözlerin bir adım öteyi
görmüyorken körleri neyle yola getirme sevdasındasın?
Başkasında bulunan bir hatayı defetmek istersen nefsinle yapma,
imanınla yap. Kötülükleri ancak İMAN yıkar. Bu durumda RABB’in sana
işlerinde yardımcı olur. O kötülüğü yok etmek için arkadaş olur, O
kötülüğü ezer ortadan kaldırır. Eğer bir kötülüğü nefsin için,
halkın seni tanıması için ortadan kaldırmaya niyet edersen rezil
olursun. Her işte HAKK’ın rızası aranmalıdır.
İmam-ı Rabbâni hazretleri, irşad için gönderdiği halifesinden gelen haberde:
- Burada bir müstedriç var: Havada uçar, suda yürür, bir anda bir şehirden bir şehire varır. Halk peşinde, diyordu.
Cevap verdiler:
- Havada uçmak marifet ve kerametse, pis sinekler, karga ve çaylaklar da uçuyor. Suda yürümek kerametse, pis kaplumbağalar, yılan ve çıyanlar, hem dibinde, hem yüzünde yürür. Bir şehirden bir şehire gitmek kerametse, iblis ve ifritler de bir anda doğudan batıya giderler. Böyle şeylerin hükmü yoktur. Hakîki keramet: efrad-ı ümmetin kalbinde nuru imanı tutuşturmaktır.“
„Bizim yolumuz, imân, İslâm ve Ahlak-ı Muhammediyeyi aşılamaktan ibarettir.“
· „Bizim bu alemde biricik emelimiz var. O da Ümmet-i Muhammed'in evlatlarının kalplerine Fuyuzat-ı Muhammediye'yi aşılamaktır.“
Süleyman Hilmi TUNAHAN (k.s.)
Rabbim ona evlat olan kulların'dan eylesin...
Allah kendisinden razı ve memnun olsun Rabbim hidayetten ve doğru yoldan ayırmasın günümüzde televizyona çıkıpta kıvırmadan islamı anlatan 3 - 5 kişiden biri.
Süleyman Efendi Hazretleri’ne izafeten söylenen “Süleymancılık” veya “Süleymancılar” tabirleri, başkaları tarafından, Süleyman Efendi’nin (k.s.) talebelerine yamanmaya çalışılmaktadır.
“Süleymancılığın kurucusu” yahut “Süleyman Efendi tarikatını kurarken...” ve benzeri sözler ise, hatalı ve gerçeği yansıtmıyor olması bir tarafa –kanaatimizce- Süleyman Efendi (k.s.) Hazretlerini ve onun talebelerini, İslam’dan ve Nakşilik’ten ayrı, 20. yüzyılın ilk yarısında başlamış, lokal bir hareket olarak tanıtmak maksadıyla söylenmiş ve söylenmektedir.
Bu yüzden, defalarca belirtilen ve açıklanan bu mevzuyu tekrar açıklamak da bu konuda yanlış düşünceye sapmaların önlenmesi bakımından da gayet faydalı olacaktır.
Süleyman Efendi (k.s.) Hazretleri ve talebeleri; itikatta, tek hak mezhep olan “ehl-i sünnet ve’l-cemaat”e mensupturlar. Mezhep imamı olarak da, İmam-ı Muhammed Mansur Maturi’yi tercih etmişlerdir. Amelde mezhep olarak ise, Şafii ve Hanbeli Maliki mezheplerini de hak kabul etmekle birlikte, kurucusu İmam-ı Azam Ebu Hanife olan Hanefi mezhebine mensupturlar. Meşrep itibariyle de Nakşi’dirler. Zaten Süleyman Efendi (k.s.) Hazretleri, Tarik-i Nakşibendiye’nin “Silsile-i Zeheb” olarak anılan 33. zattan müteşekkil silsilesinin 33. ve son halkasıdır. Salahuddin İbn-i Mevlana Siracüddin (k.s.) Hazretleri’nden sonra “vazife”yi devralan Süleyman Efendi (k.s.) ruhani nispetle de İmam-ı Rabbani’ye (k.s.) bağlı idi.
Maddi vücutları her ne kadar dünya hayatından ayrılmış ise de., manevi tasarrufları, el’an tamamiyle ve kemaliyle devam etmektedir. Hal böyleyken, hala “SÜLEYMANCILIK ” tan bahsetmek abesle iştigal olsa gerektir.
Süleyman Efendi Hazretleri’ne izafeten söylenen “Süleymancılık” veya “Süleymancılar” tabirleri, başkaları tarafından, Süleyman Efendi’nin (k.s.) talebelerine yamanmaya çalışılmaktadır.
“Süleymancılığın kurucusu” yahut “Süleyman Efendi tarikatını kurarken...” ve benzeri sözler ise, hatalı ve gerçeği yansıtmıyor olması bir tarafa –kanaatimizce- Süleyman Efendi (k.s.) Hazretlerini ve onun talebelerini, İslam’dan ve Nakşilik’ten ayrı, 20. yüzyılın ilk yarısında başlamış, lokal bir hareket olarak tanıtmak maksadıyla söylenmiş ve söylenmektedir.
Bu yüzden, defalarca belirtilen ve açıklanan bu mevzuyu tekrar açıklamak da bu konuda yanlış düşünceye sapmaların önlenmesi bakımından da gayet faydalı olacaktır.
Süleyman Efendi (k.s.) Hazretleri ve talebeleri; itikatta, tek hak mezhep olan “ehl-i sünnet ve’l-cemaat”e mensupturlar. Mezhep imamı olarak da, İmam-ı Muhammed Mansur Maturi’yi tercih etmişlerdir. Amelde mezhep olarak ise, Şafii ve Hanbeli Maliki mezheplerini de hak kabul etmekle birlikte, kurucusu İmam-ı Azam Ebu Hanife olan Hanefi mezhebine mensupturlar. Meşrep itibariyle de Nakşi’dirler. Zaten Süleyman Efendi (k.s.) Hazretleri, Tarik-i Nakşibendiye’nin “Silsile-i Zeheb” olarak anılan 33. zattan müteşekkil silsilesinin 33. ve son halkasıdır. Salahuddin İbn-i Mevlana Siracüddin (k.s.) Hazretleri’nden sonra “vazife”yi devralan Süleyman Efendi (k.s.) ruhani nispetle de İmam-ı Rabbani’ye (k.s.) bağlı idi.
Maddi vücutları her ne kadar dünya hayatından ayrılmış ise de., manevi tasarrufları, el’an tamamiyle ve kemaliyle devam etmektedir. Hal böyleyken, hala “SÜLEYMANCILIK ” tan bahsetmek abesle iştigal olsa gerektir.
'Her yerde birlik ve beraberlik lâzımdır. Muvaffak olmak için her hususta ittifak etmeli ve dayanışmayı asla elden bırakmamalıdır. Çünkü Allah'ın nusreti, maddî ve mânevî yardımı cemaat ile beraberdir. Toplu çalışanlar bunun semeresini kısa zamanda elde ederler.'
Süleyman Hilmi Tunahan Hz. İnsanların nefsi emareyle tek başına mücadele edemeyeceğini söyleyerek mutlaka bir topluluğa bir cemaate bağlı olmakla olacağını vurgulamışlardır.
'Her yerde birlik ve beraberlik lâzımdır. Muvaffak olmak için her hususta ittifak etmeli ve dayanışmayı asla elden bırakmamalıdır. Çünkü Allah'ın nusreti, maddî ve mânevî yardımı cemaat ile beraberdir. Toplu çalışanlar bunun semeresini kısa zamanda elde ederler.'
'Efendiler! Hocalık bir meslek, bir ekmek teknesi değildir. Hocalık Allah'ın, Resûlullah'ın, Kitabullah'ın ve din–i mübin–i islâm'ın tebliğ memurluğudur'
Süleyman Hilmi Tunahan Hz. Binlerce İslamın Tebliğ Memurunu Yurt sathında yetiştirip dünyanın dört bir yanına göndererek bu işinin bir meslek olmadığını yetişdirdiği talebeleri göstermiştir.
ALLAH için KURAN için ve bu VATAN için öldüler onları anıtla değil mubarek günlerde (cuma geceleri kandil geceleri ve bayaram günlerinde) Ruhlarına hediye edeceğimiz 1 fatiha 3 ihlâs ile anmalıyız.
Ey îmân edenler! Zandan çok sakının çünkü zannın bir kısmı ağır günahtır. Birbirinizin gizliliklerini araştırmayın ve kiminiz kiminizi gıybet de etmesin sizden biri ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? Demek ondan tiksindiniz. Öyleyse Allâh’tan korkun. Muhakkak ki Allah Tövbeleri kabul edici, çok merhamet edicidir.(Sûre-i Hucürât,12)
Gıybet eden insanın durumu iyiliklerini sağa sola doğuya ve batıya savuran kişinin haline benzer.Abdullah bin mübarek Hz. yanında gıybetten söz açılınca
“Eğer gıybet edecek olsaydım annemin gıybetini yapardım; çünkü benim iyiliklerimi almaya herkesten çok o lâyık ve hak sâhibidir.”
Der yine bir gün Hâtemi esam (r.h.) gece teheccüd namazını kılamaz. kılamadığı için hanımı kendisini ayıplar.hanımına şöyle der “ merak etme. Bazı kimseler gece teheccüd namazı kılarlar, sabah olunca da beni çekiştirirler,gıybetimi yaparlar.yaptıkları gıybet sebebiyle, onların kıldıkları teheccüd namazı kıyâmet gününde benim mizânıma olacaktır.
İnsanlar içinde nimetlerin en büyüğüne mahzar olanlar Peygamberler ve onların vârisleridir.Peygamberlerin Vâzifelerini târîf edecek en vecîz cümle ise; “Hakk’a ibadet,Hakk’ın halkına hizmet’tir. Peygamber efendimiz(s.a.v.) hadîs-i şerîflerinde buyurdular ki “ Allah bir kuluna hayrı dilerse,o kulunu,insanların ihtiyaçlarını yerine getirmekte kullanır. İşte Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) Hz.
'Bizim bu âlemde bir tek işimiz var. O da yavrularımızın kalplerine Allah (c.c.) ve Peygamber (s.a.v.) sevgisi ile iman ve İslâm nurunu yerleştirmektir.'Bu dinin garip anlarında hizmet gören, saltanatını sürmeden ölmez.''Dışımız halk ile, içimiz Hak ile...' diyerek Bu alanda Allah’ ın kullarına en önemli hizmeti vermiştir ve bugün onun yetiştirdi’ ği talebeleri bu hizmeti gayretle devam ettirmektedirler…
'Bizim bu âlemde bir tek işimiz var. O da yavrularımızın kalplerine Allah (c.c.) ve Peygamber (s.a.v.) sevgisi ile iman ve İslâm nurunu yerleştirmektir.'Bu dinin garip anlarında hizmet gören, saltanatını sürmeden ölmez.''Dışımız halk ile, içimiz Hak ile...'
'Ağaç nasıl ki, gövdesinden değil de meyvesinden iyi anlaşılırsa, mürşid–i kâmil olan kişiler de gösterişli zâhir hâllerinden değil; meyvelerinden yani yetiştirdikleri mensuplarının güzel hâllerinden anlaşılırlar. Şöhreti arşa çıksa,hakikî mürşidin misali meyvesidir.'
Günümüzde insanların cehenneme başıboş bir şekilde aktığı gaflet selinden, bir parça dal uzatarak da olsa bir insanın tutunmasını sağlayıp kurtulmasına vesîle olabilirsem kendimi bahtiyar add ...
abdülkadir geylani
03.03.2006 - 22:20Ey evlad, önce nefsine öğüt ver, onu yola getir, sonra da
başkalarını... Senin henüz ıslaha muhtaç hallerin var, bunu sen de
biliyorsun.
Bunu bildiğin halde başkalarının islâhı ile uğraşma
yolunda nasıl başarılı olabilirsin? Gözlerin bir adım öteyi
görmüyorken körleri neyle yola getirme sevdasındasın?
Abdulkadir Geylani Hazretleri
abdülkadir geylani
03.03.2006 - 22:18Başkasında bulunan bir hatayı defetmek istersen nefsinle yapma,
imanınla yap. Kötülükleri ancak İMAN yıkar. Bu durumda RABB’in sana
işlerinde yardımcı olur. O kötülüğü yok etmek için arkadaş olur, O
kötülüğü ezer ortadan kaldırır. Eğer bir kötülüğü nefsin için,
halkın seni tanıması için ortadan kaldırmaya niyet edersen rezil
olursun. Her işte HAKK’ın rızası aranmalıdır.
Abdulkadir Geylani Hazretleri
keramet
06.02.2006 - 11:48İmam-ı Rabbâni hazretleri, irşad için gönderdiği halifesinden gelen haberde:
- Burada bir müstedriç var: Havada uçar, suda yürür, bir anda bir şehirden bir şehire varır. Halk peşinde, diyordu.
Cevap verdiler:
- Havada uçmak marifet ve kerametse, pis sinekler, karga ve çaylaklar da uçuyor. Suda yürümek kerametse, pis kaplumbağalar, yılan ve çıyanlar, hem dibinde, hem yüzünde yürür. Bir şehirden bir şehire gitmek kerametse, iblis ve ifritler de bir anda doğudan batıya giderler. Böyle şeylerin hükmü yoktur. Hakîki keramet: efrad-ı ümmetin kalbinde nuru imanı tutuşturmaktır.“
süleyman hilmi tunahan
06.02.2006 - 11:39„Bizim yolumuz, imân, İslâm ve Ahlak-ı Muhammediyeyi aşılamaktan ibarettir.“
· „Bizim bu alemde biricik emelimiz var. O da Ümmet-i Muhammed'in evlatlarının kalplerine Fuyuzat-ı Muhammediye'yi aşılamaktır.“
Süleyman Hilmi TUNAHAN (k.s.)
Rabbim ona evlat olan kulların'dan eylesin...
süleyman hilmi tunahan
06.02.2006 - 11:35Bu âlem eski saraya benzer. Nasıl ki eski bir saray tâmir görünce ömrü uzarsa, dîn-i mübîn-i İslâm da ihyâ edilirse, kıyâmet tehir olunur.'
SÜLEYMANLILAR
17.12.2005 - 21:12Kulağa güzel gelen bir söz ne mutlu...olabilene
nihat hatipoğlu
25.10.2005 - 11:33Allah kendisinden razı ve memnun olsun Rabbim hidayetten ve doğru yoldan ayırmasın günümüzde televizyona çıkıpta kıvırmadan islamı anlatan 3 - 5 kişiden biri.
gaziosmanpaşa üniversitesi
14.10.2005 - 22:27Bu üniversiteye bağlı bir m.y.o okulunda okudum eğitiminin ve arkadaşlığın fazla iyi olmadığı bir yer olarak biliyorum...
11 ayın sultanı
05.10.2005 - 11:0911 ayda bir gelirsin bizleri çok özletirsin özleyeni sen bilirsin
Hoş geldin Şehri RAMAZAN
Bayraktaroğlu
28.09.2005 - 19:11Yaptığı işi hakkı ile yapan, insanlara yardım ve önderlik yapmayı seven
güler yüzlü, atılımcı ve dirayetli bir insan
süleyman hilmi tunahan
27.09.2005 - 15:39'Bu dünyanın cefasından sefasına nöbet gelmez.
Gâfil olma ilme çalış, geçen zaman geri gelmez.'
Süleyman Hilmi Tunahan K.s. H.z.
süleyman hilmi tunahan
20.09.2005 - 22:22Bizim yolumuz İman, İslâm ve Ahlâk-ı Muhammedî'yi aşılamaktan ibarettir.
Süleyman Hilmi Tunahan K.s. H.z.
süleyman hilmi tunahan
11.09.2005 - 11:17Bir milletin ıslahı kötülerin imhası ile değil neslin eğitimi ve terbiyesi ile mümkündür... Süleyman Hilmi Tunahan K.s. H.z.
süleyman hilmi tunahan
02.08.2005 - 14:46“Süleymancılık” diye bir tarikat YOKTUR.
Süleyman Efendi Hazretleri’ne izafeten söylenen “Süleymancılık” veya “Süleymancılar” tabirleri, başkaları tarafından, Süleyman Efendi’nin (k.s.) talebelerine yamanmaya çalışılmaktadır.
“Süleymancılığın kurucusu” yahut “Süleyman Efendi tarikatını kurarken...” ve benzeri sözler ise, hatalı ve gerçeği yansıtmıyor olması bir tarafa –kanaatimizce- Süleyman Efendi (k.s.) Hazretlerini ve onun talebelerini, İslam’dan ve Nakşilik’ten ayrı, 20. yüzyılın ilk yarısında başlamış, lokal bir hareket olarak tanıtmak maksadıyla söylenmiş ve söylenmektedir.
Bu yüzden, defalarca belirtilen ve açıklanan bu mevzuyu tekrar açıklamak da bu konuda yanlış düşünceye sapmaların önlenmesi bakımından da gayet faydalı olacaktır.
Süleyman Efendi (k.s.) Hazretleri ve talebeleri; itikatta, tek hak mezhep olan “ehl-i sünnet ve’l-cemaat”e mensupturlar. Mezhep imamı olarak da, İmam-ı Muhammed Mansur Maturi’yi tercih etmişlerdir. Amelde mezhep olarak ise, Şafii ve Hanbeli Maliki mezheplerini de hak kabul etmekle birlikte, kurucusu İmam-ı Azam Ebu Hanife olan Hanefi mezhebine mensupturlar. Meşrep itibariyle de Nakşi’dirler. Zaten Süleyman Efendi (k.s.) Hazretleri, Tarik-i Nakşibendiye’nin “Silsile-i Zeheb” olarak anılan 33. zattan müteşekkil silsilesinin 33. ve son halkasıdır. Salahuddin İbn-i Mevlana Siracüddin (k.s.) Hazretleri’nden sonra “vazife”yi devralan Süleyman Efendi (k.s.) ruhani nispetle de İmam-ı Rabbani’ye (k.s.) bağlı idi.
Maddi vücutları her ne kadar dünya hayatından ayrılmış ise de., manevi tasarrufları, el’an tamamiyle ve kemaliyle devam etmektedir. Hal böyleyken, hala “SÜLEYMANCILIK ” tan bahsetmek abesle iştigal olsa gerektir.
süleymancı
13.07.2005 - 09:54“Süleymancılık” diye bir tarikat YOKTUR.
Süleyman Efendi Hazretleri’ne izafeten söylenen “Süleymancılık” veya “Süleymancılar” tabirleri, başkaları tarafından, Süleyman Efendi’nin (k.s.) talebelerine yamanmaya çalışılmaktadır.
“Süleymancılığın kurucusu” yahut “Süleyman Efendi tarikatını kurarken...” ve benzeri sözler ise, hatalı ve gerçeği yansıtmıyor olması bir tarafa –kanaatimizce- Süleyman Efendi (k.s.) Hazretlerini ve onun talebelerini, İslam’dan ve Nakşilik’ten ayrı, 20. yüzyılın ilk yarısında başlamış, lokal bir hareket olarak tanıtmak maksadıyla söylenmiş ve söylenmektedir.
Bu yüzden, defalarca belirtilen ve açıklanan bu mevzuyu tekrar açıklamak da bu konuda yanlış düşünceye sapmaların önlenmesi bakımından da gayet faydalı olacaktır.
Süleyman Efendi (k.s.) Hazretleri ve talebeleri; itikatta, tek hak mezhep olan “ehl-i sünnet ve’l-cemaat”e mensupturlar. Mezhep imamı olarak da, İmam-ı Muhammed Mansur Maturi’yi tercih etmişlerdir. Amelde mezhep olarak ise, Şafii ve Hanbeli Maliki mezheplerini de hak kabul etmekle birlikte, kurucusu İmam-ı Azam Ebu Hanife olan Hanefi mezhebine mensupturlar. Meşrep itibariyle de Nakşi’dirler. Zaten Süleyman Efendi (k.s.) Hazretleri, Tarik-i Nakşibendiye’nin “Silsile-i Zeheb” olarak anılan 33. zattan müteşekkil silsilesinin 33. ve son halkasıdır. Salahuddin İbn-i Mevlana Siracüddin (k.s.) Hazretleri’nden sonra “vazife”yi devralan Süleyman Efendi (k.s.) ruhani nispetle de İmam-ı Rabbani’ye (k.s.) bağlı idi.
Maddi vücutları her ne kadar dünya hayatından ayrılmış ise de., manevi tasarrufları, el’an tamamiyle ve kemaliyle devam etmektedir. Hal böyleyken, hala “SÜLEYMANCILIK ” tan bahsetmek abesle iştigal olsa gerektir.
süleyman hilmi tunahan
12.07.2005 - 15:44'Her yerde birlik ve beraberlik lâzımdır. Muvaffak olmak için her hususta ittifak etmeli ve dayanışmayı asla elden bırakmamalıdır. Çünkü Allah'ın nusreti, maddî ve mânevî yardımı cemaat ile beraberdir. Toplu çalışanlar bunun semeresini kısa zamanda elde ederler.'
Süleyman Hilmi Tunahan Hz. İnsanların nefsi emareyle tek başına mücadele edemeyeceğini söyleyerek mutlaka bir topluluğa bir cemaate bağlı olmakla olacağını vurgulamışlardır.
cemaat
12.07.2005 - 15:28'Her yerde birlik ve beraberlik lâzımdır. Muvaffak olmak için her hususta ittifak etmeli ve dayanışmayı asla elden bırakmamalıdır. Çünkü Allah'ın nusreti, maddî ve mânevî yardımı cemaat ile beraberdir. Toplu çalışanlar bunun semeresini kısa zamanda elde ederler.'
süleyman hilmi tunahan
12.07.2005 - 15:22'Efendiler! Hocalık bir meslek, bir ekmek teknesi değildir. Hocalık Allah'ın, Resûlullah'ın, Kitabullah'ın ve din–i mübin–i islâm'ın tebliğ memurluğudur'
Süleyman Hilmi Tunahan Hz. Binlerce İslamın Tebliğ Memurunu Yurt sathında yetiştirip dünyanın dört bir yanına göndererek bu işinin bir meslek olmadığını yetişdirdiği talebeleri göstermiştir.
çanakkale şehitleri anıtı
05.07.2005 - 08:14ALLAH için KURAN için ve bu VATAN için öldüler onları anıtla değil mubarek günlerde (cuma geceleri kandil geceleri ve bayaram günlerinde) Ruhlarına hediye edeceğimiz 1 fatiha 3 ihlâs ile anmalıyız.
yahya kemal beyatlı
30.06.2005 - 15:06ÖLMEK DEĞİLDİR, ÖMRÜMÜZÜN EN FECİ İŞİ,
MÜŞKÜL BUDUR Kİ, ÖLÜMDEN EVVEL ÖLÜR KİŞİ.
(Yahya kemal beyatlı)
gıybet
15.06.2005 - 09:01Ey îmân edenler! Zandan çok sakının çünkü zannın bir kısmı ağır günahtır. Birbirinizin gizliliklerini araştırmayın ve kiminiz kiminizi gıybet de etmesin sizden biri ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? Demek ondan tiksindiniz. Öyleyse Allâh’tan korkun. Muhakkak ki Allah Tövbeleri kabul edici, çok merhamet edicidir.(Sûre-i Hucürât,12)
Gıybet eden insanın durumu iyiliklerini sağa sola doğuya ve batıya savuran kişinin haline benzer.Abdullah bin mübarek Hz. yanında gıybetten söz açılınca
“Eğer gıybet edecek olsaydım annemin gıybetini yapardım; çünkü benim iyiliklerimi almaya herkesten çok o lâyık ve hak sâhibidir.”
Der yine bir gün Hâtemi esam (r.h.) gece teheccüd namazını kılamaz. kılamadığı için hanımı kendisini ayıplar.hanımına şöyle der “ merak etme. Bazı kimseler gece teheccüd namazı kılarlar, sabah olunca da beni çekiştirirler,gıybetimi yaparlar.yaptıkları gıybet sebebiyle, onların kıldıkları teheccüd namazı kıyâmet gününde benim mizânıma olacaktır.
süleyman hilmi tunahan
15.06.2005 - 08:48İnsanlar içinde nimetlerin en büyüğüne mahzar olanlar Peygamberler ve onların vârisleridir.Peygamberlerin Vâzifelerini târîf edecek en vecîz cümle ise; “Hakk’a ibadet,Hakk’ın halkına hizmet’tir. Peygamber efendimiz(s.a.v.) hadîs-i şerîflerinde buyurdular ki “ Allah bir kuluna hayrı dilerse,o kulunu,insanların ihtiyaçlarını yerine getirmekte kullanır. İşte Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) Hz.
'Bizim bu âlemde bir tek işimiz var. O da yavrularımızın kalplerine Allah (c.c.) ve Peygamber (s.a.v.) sevgisi ile iman ve İslâm nurunu yerleştirmektir.'Bu dinin garip anlarında hizmet gören, saltanatını sürmeden ölmez.''Dışımız halk ile, içimiz Hak ile...' diyerek Bu alanda Allah’ ın kullarına en önemli hizmeti vermiştir ve bugün onun yetiştirdi’ ği talebeleri bu hizmeti gayretle devam ettirmektedirler…
Sizleri bu gruba bekliyorum:.......
http://www.antoloji.com/grup/süleyman-hilmi-tunahan
süleyman hilmi tunahan
13.06.2005 - 08:34'Bizim bu âlemde bir tek işimiz var. O da yavrularımızın kalplerine Allah (c.c.) ve Peygamber (s.a.v.) sevgisi ile iman ve İslâm nurunu yerleştirmektir.'Bu dinin garip anlarında hizmet gören, saltanatını sürmeden ölmez.''Dışımız halk ile, içimiz Hak ile...'
süleyman hilmi tunahan
09.06.2005 - 10:02Süleyman Hilmi Tunahan' ı tanımak
'Ağaç nasıl ki, gövdesinden değil de meyvesinden iyi anlaşılırsa, mürşid–i kâmil olan kişiler de gösterişli zâhir hâllerinden değil; meyvelerinden yani yetiştirdikleri mensuplarının güzel hâllerinden anlaşılırlar. Şöhreti arşa çıksa,hakikî mürşidin misali meyvesidir.'
Toplam 27 mesaj bulundu