'La Section Anderson (The Anderson Platoon-1967) ' belgeseli dışında Vietnam Savaşı gerçek anlamıyla 'The Boys in Company C(1978) ' filmiyle ekranda göründü. Ancak Amerika'nın kendi yakın tarihini keşfetmesi 'Avcı (The Deer hunter-1978) ' filmiyle oldu. Esas Coppola'nın Kıyamet(Apocalypse Now - 1979) adlı filmindeki alegorik uzun yolcuk çarpıcıdır.
Sylvester Stallone'nin 'Rambo: Blood (1982) ', Chuck Norrıs'in 'Missing in Action' (1984) gib atmasyon filmlerine karşın; Oliver Stone'un yönettiği en iyi film dalında 'Müfreze(Platoon) ' ile Oscar aldığı, Stanly Kubrick'in Londa'da aşılması güç bir teknik ustalıkla 'Full Metal Jacket'ı çevirdiği, kara komedi türünde 'Good Morning Vietnam'la Robin Wılliams oynadığı, 'Gardens of Stone'la yine Francis Ford Coppola'nın yönettiği, Lionel Chetwynd'un 'Hanoi Hilton'u ve John Irvin'nin 'Hamburger Hill' gibi filmlerle 1987 Vietnam Savaşı filmlerinin Hollywood'ta doruğa ulaştığı yıldır. Sonra yine Oliver Stone'nun 'Doğum Günüm 4 Temmuz (Born on the Fourth of July - 1989) ' bu gibi filmler devam etti.
Saydıklarımın dışında:
Air America, Bat 21, Birdy, A Bright Shining Lie, Casualties of War, Cease Fire, China Gate, Coming Home, Dead Presidents, Dear America: Letters Home from Vietnam, Distant Thunder, Dogfight,84 Charlie Mopic, The Flight of the Intruder, Go Tell the Spartans, The Green Berets, Vietnam, Heaven & Earth - Oliver Stone Collection, In Country, The Iron Triangle, Jacknife, The Lost Command, Missing in Action 2: The Beginning, Platoon Leader, Purple Hearts, Rambo: First Blood Part II, Return With Honor, Siege of Firebase Gloria, Three Seasons, Tigerland, Uncommon Valor, The Walking Dead, The War, ve en son We Were Soldiers filmleriyle Vietnam Savaş filmleri devam etmektedir.
Vietnam savaşı üzerine büyük filmler gerçekleştirdi, piyasa olsun diye çekilenler yanında, gerçekçi bir yaklaşımlarla çekilenlen çok muhteşem filmler vardır. Savaş döneminde telivizyonda izlinen Vietnam Vahşeti bu filmlerle dramitize edilmiş halde ABD'nin günah çıkarırmışcasına vizyona konulmuştur.
Ekranında bir şey gösterilemese bile 5 katlı apartmanmış gibi büyüklüğü ile insanı şaşırtan bir teknoloji.
Imax benim için bir tecrube. Belki sadece resimlerini gördüğüm denizin en derinliklerine inmedim, ya da bir uzayda dolaşmadım, Mısır primidlerin içini bile gezmiş değilim desem artık doğru olmaz çünkü Imax sizi öyle yerlere götürüyorki sanki gerçekten ordaymışınız gibi izliyorsunuz. Hele 3D (üç boyutlu) belgesellerinde o kadar gerçek ki mesela denizin derinliklerine inip Titanic'e dokunacakmış gibi sizi yaklaştırıyor, Dinozor bulmak için kazı yapanların çapalarının toprağa vurmasıyla sıçrayan taşlar sanki güzünüze gelecekmiş gibi.
Yıllar önce annem sinema olarak en son ET'ye gitmişti. Buraları beni ziyaret ettiğinde hadi anne seni İmax götüreyim dedim, nedir dedi sinama gibi dedim... sonra herhalde üç sene boyunca her gelişinde hadi gidelim hadi gidelim demişimdir ve en sonunda zorla götürebildim.45 dklık denizle ilgili belgeselden sonra ağlar halde Allah'a şükürler ediyordu... Dünyada ne kadar çok bilmediğimiz yakından görmediğimiz şeyler varmış, hele bunları yakından görmek sanki Allah'ın yerle gök arasındaki ayetlerini görmek gibi diyerek şaşkınlığı gözlerini yaşartmıştı. Ve artık Annem her gelişinde hadi beni Mısır'a götür, yok yok Everes Dağına mı yoksa Mars'ı görsem mi diye Imax'e gitmek istiyor. Neyse umarım sizede bir gün nasip olur.
Sinema Teknolojisi
IMAX, sinemaya ve özellikle gösterime büyük yenilikler getiren bir teknolojidir. Özel bir film üretimi, özel kameralar, montaj cihazları, gösterim cihazları ve özel sinema salonları gerektiren bir sinema tekniğidir.
Bu konu hakkında
www.kameraarkasi.org/sinema/sinema/cesitleri/imax.htm
sayfasından bilgiler bulabilirsiniz.
- Hazinenin gömüldüğü yer.
- Yüzytıllar sonra içinde olan baskının sonucunda asimile olduklarını anlayan insanların (köklerine dönemedikleri ya da bilmedikleri için) verdikleri toplumsal mücadelede kendilerine verdikleri isim. Toplum içinde gerçek kimliğini ya da yerini bulamayan ya da olmayan anlamında.
- Firavunlar zamanında ya da başka yerlerde kişiyi çaprazlama keserek idam etdilen çarmağın bir türü.
- Çarpma işleminde kullanılan işaret
- James Bond'un yeni verisyonu 'Triple X' (XXX)
- (Hardcore) pornoyu sembol eden işaret 'XXX'
- Hedefin tam ortasındaki işaret,
- Quensryche'ın Operatinon Mındcrıme albümündeki kötü adam 'DR. X'
- Türkiyede gizli Dosyalar adındaki uzaylılarla ve fenomen olaylarla ilgili bilim-kurgu dizi 'X Files'
-American History X (1998) izleminizi tavsiye ederim. (baş rollerde Edward Norton var) - ve 500 den fazla filmin adında olan sembol ya da sayı.
-Kennedy (JFK) süikastiyle ilgili açılan dosyanın adı 'Project X'
- Alt-X penceriyi kapatma gibi işlemlere yarayan X harfinden gelen klavyedeki tuş.
- X-Ray ışını
- Racer X gibi oyunların adlarında olan sayı veya sembol
vs vs vs
Ülkemizin kanayan yarası.12 Eylül de faili mechul cinayetleirn sayısı 60ları geçmezken 91lerde bir sene içinde işlenen faili mechuller binleri geçmiştir.
Avukat, doktor, bir işadamı ya da öğretmen, ya da eczacı, belki sokakta evine doğru yürüyen biri, bizden biri. Bir tarlada, elleri arkadan iple bağilanmış, gözleri siyah bir bezle sarılmış canlar. Enselerinde bir kurşun deliği bağrırlar sessizce NEDEN diye.
Allah'tan adelet dilerim. Burda değilse elbet öbür tarafta hesabı sorulacaktır
Bu terimi burada görmek ne güzel. Ben küçüklüğümden bildim bileli babama 'Ayaklı kütüphane' deriz. Hatta bu sözü belli bir yaşa kadar genel bir deyim olarak kullanıldığını bilmediğimden, babamın takma ismi olduğunu sanırdım.
Ayaklı Kütüphane, Folter'in belirtiği gibi 'Pek çok konuda bilgisi olan, çok şey okumuş ve öğrenmiş olan, sorulan her soruya cevap verebilen kimse.'
Bu gibi kişilerin 'Kim 500 Milyar İster' (Who Wants To Be Millionare) gibi yarışmaları kazanmaları olasılığı çok daha yüksektir :)
Hiç sataşmadan, saygılı bir şekilde bilgilerini ileten ve nedir bölümünde çok kayde değer bir bilgiler aktıran... bir hata varsa ya da eklenmesi gereken bir bilgi; bunu çok sade bir şekilde belirten... ve bazı başlıklar altında aktardıklarımı yazdıklarıyla tamamlandığını düşündüğüm saygıdeğer bir insan. Fakat yazdıklarının çoğunu zamanında silmiş ve 'gideceğim bu diyarlardan' türküsünü arada sırada söyleyen bir isim.
'Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve: 'Gerçekten ben müslümanlardanım' diyenden daha güzel sözlü kimdir?
(Fussilet Suresi,33) '
...Yani asıl güzel söz insanları Allah'a çağıran, Kuran'a uymaya davet eden sözdür. Güzel sözü söyleyen, yani Allah'a çağıranlar ise yalnızca iman edenlerdir.
Özlü sözler taşıdıkları derin ve kapsamlı anlamlarından dolayı tarihin derinliklerinden bize kadar ulaşan, az kelimeyle çok şey anlatan ifadelerdir... Bazen bir kitap kadar ifadeyi bir cümlede ifade eden özlü sözler insana ufuk açan, yılların birikimi tecrübeleri sunan mana paketleri gibidir adeta...
(www.egruplar.com/ozlusozler.htm)
www.liderler.net/newsite/index.php? pg=ozlusozler
(link koyunca '? ' den sonra boşluk oluşuyor, copy-paste yaparsanız düzeltin.)
www.vizyoner.com/AnaBaslik/OzluSozler/
www.turkstudent.net/art/1836
ecyon.kolayweb.com/619726556507.html
www.yenalkarahan.com/sozler/
Edebi olrak yaşadıklarımızdan aldığımız bilgileri olgunca değerlendirilmesidir. Genel anlamda yaşanılanlardır. Ama sadece yaşadıklarımızsa, önyargıdan öteye gitmez. Mesala İskoçayalı ihtiyar bir kadınla sohbetimde, bana Türkiye'yi sevmediğini söyledi... Sakince nedenini sordum, meğersem havalanında bavullarından dolayı çıkan bir sorun yüzünden polislerle başı belaya girmiş ve tatili boyunca yakasını bırakmayan satıclarlardan illallah demiş... Başka bir konuşmamda ise yaşlı bir İngiliz Türkiyeyi çok sevdiğini söyledi, nedenini sorunca, insanların çok sıçak kanlı olduğunu, tanımadıkları halde çay ikramı ile davetleri çok hoşuna gitmiş.
Aynı yerden elde edilen iki farklı tecrübe. Şimdi kalkıp İskoçaylı kadını ayıplayıp, İngilizi alkışlamak olmaz. Bence buradan çıkartılması gereken ders. Yaşadığımız tecrubeleri genele yansıtmadan değerlendirmemizdir.
yazı yazmasını bilmeyenin imzası
öpücük işareti
apsis
yanlış işareti
X biçimindeki herhangi bir şey
kimliği gizli kişi
haç şeklinde bir işaret
Christian
Christ
ekseni
Romen sistemine göre 10 rakamı
hece veya sözcük olarak 'ex'i temsil eden sembol
eski Roma alfabesinin yirmi birinci harfi
İngiliz alfabesinin yirmidördüncü harfi
Amerikan isim on dolarlık banknot (argo)
birinci koordinat (matematik)
x bilinmeyen bir niteliği gösteren sembol (matematik)
kesin olmayan sonuç (mecazi)
İlk önce kadının, Hz. Adem ' in kaburgasından yaratılmasının Kuran-ı Kerim'de olmadığını ve kitabımız da ki kadın ve erkeğin bir bütünü oluşturmasını zedeleceğinden de dinimize de ters düştüğü kanısındayım. Üsütüne basarak bir daha söylüyorum; kadının, Hz. Adem'in kaburgasından yaratılması ayet değildir, bir uygulama da olmadığından bunu hüküm gibi savunulması kadının konumunu zarar vermekten başka bir işe yaramaz. Erkek ve kadın birbirleirine eş olarak yaratılmışlardır.
Dinimizin kadına verdiği önem açıkken, nefslerini yenik düşenlerin sorumluluklarını ve hükümlülüklerine yanlışa kullanması malesef dinimizin imajına zarar vermiştir..'Cennet annelerin ayakları altındadır' buyrulurken bile esasında çağımızdaki yaşanılanların, kadınlarımıza verilmesi gereken önemin ne kadar yanlış olduğunu bir daha hatırlatır bize.
Erkek ve kadın arasındaki farklılıkları sorun edenler, kültürlerin insanın üstesindeki etkiyi göz ardı ettiklerini gösterir. Kadın ve Erkek insandır, insan insana benzer, oluşan farklılıklar garip karşılacağımıza, doğal karşılamak daha olumlu olur, insana düşen birbirimize daha saygılı ve kibar davranmasıdır
Bakıyorum altına ya da elmasa soğuk ve cansız ama onlara verilen değer içi dışı pırlanta olan canlardan daha değerli.
Kadınlar tarih boyunca cinsiyetinden dolayı zulm görmüş. Okuma yazması bir yana güzelliği bile yasaklanmıştır... belli çağlar da beyinlerini kullandıkları için linç edilmiş ve hatta cadı veya içine şeytan girmiş diye yakılmışlardır. Bu nedenlerden dolayı tarihte pek öne çıkamayan kadın, bastırılmış ve geri planda kalmıştır. yaşadıkları zorlukları örnek vermekle bitmez ama eminim kadına ayrı bir ırk olarak bakanlarında örnekleri ise hiç bitmez.
Erkek ve kadın ne kadar farklı gözüksede bir bütünün parçasıdır. Peygamberimiz 'Sizin en hayırlınız kadınlarına karşı huyu en iyi olanlarınızdır...' demiştir (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II,472) .
İslam açısından kadının yeri çok önemlidir, hatta şunu söylebilirm ki Kitabımızda ki kadının erkekten daha fazla hakları vardır. Dinimiz kadın-erkek ayrımı değil iş bölümü yapmıştır... (tabi bunlar belli çerçeveler içinde tartışalabilir) ama malesef insan hep nefsine yenik düştüğünden sorumluluklarını ve hükümlüklerini yanlışa kullanıp bunu ya dinine ya da cinsiyetine mal ediyor. Umarım bu konulardaki hassasiyeti anlayıp, olumlu bir şekilde incelemeler yaparsınız.
Hekesi kadın konusunda saygıya davet ediyorum, analarımızın, kardeşlerimizin, bacılarımızın ve özellikle eş olan kişiler hakkında ileri geri konuşmaların yapılmaması dileği ile.
Bakıyorum altına ya da elmasa soğuk ve cansız ama onlara verilen değer içi dışı pırlanta olan canlardan daha değerli.
Kadınlar tarih boyunca cinsiyetinden dolayı zulm görmüş. Okuma yazması bir yana güzelliği bile yasaklanmıştır... belli çağlar da beyinlerini kullandıkları için linç edilmiş ve hatta cadı veya içine şeytan girmiş diye yakılmışlardır. Bu nedenlerden dolayı tarihte pek öne çıkamayan kadın, bastırılmış ve geri planda kalmıştır. yaşadıkları zorlukları örnek vermekle bitmez ama eminim kadına ayrı bir ırk olarak bakanlarında örnekleri ise hiç bitmez.
Erkek ve kadın ne kadar farklı gözüksede bir bütünün parçasıdır. Peygamberimiz 'Sizin en hayırlınız kadınlarına karşı huyu en iyi olanlarınızdır...' demiştir (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II,472) .
İslam açısından kadının yeri çok önemlidir, hatta şunu söylebilirm ki Kitabımızda ki kadının erkekten daha fazla hakları vardır. Dinimiz kadın-erkek ayrımı değil iş bölümü yapmıştır... (tabi bunlar belli çerçeveler içinde tartışalabilir) ama malesef insan hep nefsine yenik düştüğünden sorumluluklarını ve hükümlüklerini yanlışa kullanıp bunu ya dinine ya da cinsiyetine mal ediyor. Umarım bu konulardaki hassasiyeti anlayıp, olumlu bir şekilde incelemeler yaparsınız.
Hekesi kadın konusunda saygıya davet ediyorum, analarımızın, kardeşlerimizin, bacılarımızın ve özellikle eş olan kişiler hakkında ileri geri konuşmaların yapılmaması dileği ile.
kötüye kullanırsak kötü, iyiye kullanırsak iyi olan bir önemli bir organımız.
Nasıl hayvanların beyni varsa erkeğin beyni ve kadının beyni de vardır, erkek beyni ve kadın beyni diye bir ayırtmanı insana verilen değerin azalmasına neden olur ki bunun toplumlara ve ülkeleri çağın gerisine(cahliye dönemine) dönemye bile sebeb olabilir.
Kadınlar tarih boyunca cinsiyetinden dolayı zulm görmüş. Okuma yazması bir yana sanat yapması bile yasaklanmıştır... belli çağlar da beyinlerini kullandıkları için linç edilmiş ve hatta cadı veya içine şeytan girmiş diye yakılmışlardır. Bu nedenlerden dolayı tarihte pek öne çıkamayan kadın, bastırılmış ve geri planda kalmıştır. yaşadıkları zorlukları örnek vermekle bitmez ama eminin erkek beyni diye tutturunların örenkleri ise hiç bitmez.
Erkek ve kadın ne kadar farklı gözüksede bir bütünün parçasıdır. Peygamberimize en çok kime saygı, şefkat ve bağlılık göstermek gerektiğini soran bir sahabiye 'anana' diye cevap vermiştir. Bu soru üç defa tekrar edilmiş, üçünde de aynı cevabı vermiş, ondan sonra kime sorusuna ise, 'babana' demişlerdir (Buhârî, VII,69) . Tabi dini açıdan kadının ya da erkeğin yerini tartışılacak bir başlık olmadığından fazla uzatmak istemiyorum.
Hekesi kadın konusunda saygıya davet ediyorum, analarımızın, kardeşlerimizin, bacılarımızın ve özellikle eş olan kişiler hakkında ileri geri konuşmaların yapılmaması dileği ile.
Yargılama yetkisiyle nefslerini tatmin etmeye çalışan kişilerin kötüye kullanılan güç.
Gözünün üstünde kaşın var gibilerinden bile dayak atılıyorsa, yargısız infaza uğrayan çok ama çok can vardır.
Kul hakkı yemeye girer ki nedense bu ayıbı işleyenlerin çoğu bu haksızlıklara uğralamlarına rağmen huy edindiği kültür.
Bahsedilmesi bile içimi cız ettiriyor. Ama hayat fani ve şükür ki son yargı Allah'ın ki en küçük hardal tanesinin bile hesabı sorularak dünyada hesabı görülmeyen adeletisizlikler bile ilahi adeletle hak ettiklerini bulacaklar. Nede olsa her eden kendine...
Esasında farkında olmadan bile çoğumuzun yaptığı bu eylem ancak ön yargılaırmızdan kurtulmaya çalıştığımızda üstesinden gelebileceğümize inannıyorum ama ön yargılarından kurtulamanın zor olmasından başımıza felaket gelmesini bekler gibiyiz ki Tırmız-i nin aktardığı bir hadiste denildiği gibi 'Bir kimse kardeşini haksız olarak bir kusur ile ayıplarsa, kendisi o kusuru işlemeden ölmez.'
İlim Çin’de de olsa isteyiniz. Çünkü ilmi istemek her Müslüman’a farzdır. Melekler ilim isteyene, onun isteklerinden memnun oldukları cihetle, kanatlarını gererler.
Kaynak: Enes bin Malik
______________________________
Bu ve bundan sonraki ilim üzerine olan Hadis’lerle yer vermeye çalışacağım;
Allah’ın İlmi, Hz. Adem’e Allah(c.c.) tarafından bizzat bildiriliyor ve ondan sonra gelen Hakk Peygamberler bu ilmi taşıyor. Ta ki Peygamber Efendimiz’e gelene kadar... Bu Hakk Peygamberler bu ilmi kavimlerine bildiriyorlar ama çoğu zaman kavimler yani topluluklar nefsine yenik düşerek bu ilmi öldürmeye ya da ortadan kaldırmaya veya en kötüsü bozmaya çalışıyorlar. Ama Hakk tarafından Peygamberler vasıtasıyle gelen gerçek ilim eksiksiz ve bid’atsız olarak Peygamberimiz’e kadar geliyor.
Peygamberimiz hepinizin malumları olduğu üzere ümmidir (okuma ve yazması yoktur) . İlk gelen Ayet-i Kerime vechile (İkre bismi Rabbike) okuması istenmiştir. Şunu anlıyoruz ki İslam ilime oldukça önem veren bir dindir ve cehaletle uzun yıllar şavaşmıştır.
İslam, aynı zamanda bir nakil dinidir. Bu zamana gelene kadar birtakım İslam Alimlerinden nakledilmiştir. İslam Alimleri Sahabe’den ve Ashab’dan, onlar Peygamberimiz’den, Peygamber Efendimiz Cebrail A.S.’dan, Cebrail A.S. da Hakk Teala’dan bu dini nakletmişir.
Hakk Teala -> Cebrail A.S. -> Hz. Muhammed (S.A.V.) -> Ashab-ı Kiram, Sahabe -> İslam Alimleri -> Avam-ı Nas
Bu dinin bir özelliği de; insan aklının, insan şuurunun eremeyeceği bir kanaldan gelmiş olmasıdır. Her ne kadar yıllardır “Öğrendiğimiz her bilgiyi akıl süzgecinden geçirin” deniliyorsa da; İslam’ın akıl süzgecine konulması mümkün değildir. Bid’atsız olarak İslam, aklın alamayacağı geniş bir ilime, geniş bir bilgiye sahiptir. Akıl süzgecinden geçirin denilen, gerçek İslam içerisinden bid’atları elememiz içindir.
Demek ki İslam cehaletle, cahillikle, bilgisizlikle, ilimsizlikle mücadele etmiş bir dindir. Peygamberimiz, zamanında dini eğitime, okuma yazmaya çok önem vermiştir. Pek çok savaşta; ama bilhassa Bedir Savaşında,10 Müslüman’a okuma yazma öğreten her esir serbest bırakılmıştır. O, İslamiyet’e karşı savaşan İslam düşmanı bile olsa, okuma yazma öğrettiği için serbest bırakmıştır.
Bu ne zamana kadar sürmüştür? … Ashab’dan ve Sahabi’den sonra sayıları gittikçe artan İslam Alimleri, ilimlerini aktaracak öğrenciler yetiştirmeye çalışırken, maalesef bağnazca düşünen bir takım toplumlar ya da insanlar tarafından hunharca öldürülmüş, ilimleri katledilmiş, öğrencileri yok edilmiş, medreseleri dağıtılmış; dolayısıyla İslam Alimleri üzerinde kara bir bulut uzun yıllar kendini göstermiştir. Böylece Müslüman’lar sahibi oldukları bilgilerinm çoğunu yitirmişlerdir. Ne yazık ki neticede bugün ayıklamak zorunda olduğunuz bid’atlarla, o dönemden bu döneme kadar gelinmiştir.
Ancak bir müddet sonra alimlerimizin çalışmaları batının alimlerini desteklendiğini görülünce, tekrar alimlerimiz baştacı edilmeye başlanmıtır. Aslında o büyük alimlerimiz sayıca bugün çok olsaydı ya da onların ilimlerini çoğunu gerçek halleriyle bugün temin edilebilseydik; belki bugün ateist dediğimiz, inançsız (dinsiz) dediğimiz ya da teşevvüş (inanç olarak boşlukta) durumunda olan insanların bulunması çok fazla sayıda olmazdı. İslam tarihi yine en parlak dönemini yaşardı bile diyebiliriz.
Bir Hadis-i Şerif'te bahseldiği gibi; eğer toplum olarak kişiler kötüye giderse, Hakk Teala alimleri ilimleri ile birlikte kabzediyor. Yine de O’nun bağışlayıcı, affedici yönünün tecellisi ile, İslam Alimlerimin az da olsa bazı kitapları, net olarak, bozulmadan hala mevcuttur. Bugüne kadar onlardan parlayan ışıklarla insanlar İslam’ı gereğince yerine getirmeye çalışmaktadırlar.
Din nedir. Bir sözlükte 'İnanılıp çok bağlanılan düşünce, inanç veya ülkü' demesini alırsak, yukarda ki sözle dinsizim diyenin bile sarıldığı bir düşüncesi varsa o onun din vardır diyebilirz.
Peki nasıl oluyorda Allah peygamberleriyle indirdiği dinin tersine dinsizin dini vardır diyebiliriz?
Bence kişi istediği kadar Allah'ın indirdiğine inanasa bile eninde sonunda kendi muhasebesiyle inandığı için kendi benimsediğine inanır ya da ortaya koyar. Bu bakımdan dolayı inanalar arasında uslupta (yani indirilen dinle uyguladığı arasında) fark vardır.Bu açıdan tavsiyem bir hadisi şerifte 'dininize cömertlik ve iyi huyluluktan başkası yakışmaz' denildiği gibi bari inandığımızı iyi temsil edelim.
Din başlığı altında bahsettiğim gibi “İnsanın yaşadığı düşünceleri ve duyguları insanın dinidir.” O zaman kişi dinsizim diyorsa bir bakıma kişiliksizim diyerek esasında kendisini küçük düşürmekten başka bir şey yapmaz. Tabi buna saygısızlık olarak bakmayın eninde sonunda hayat insanı vezir de eder, rezil de.
İşte burada müslümana yakışan Kur’an’dan, Hadis’ten, fıkıhtan ve bir takım İslami kaynaklardan bilgi alıp imanını hep tazaleyip dinini bahsedilen bu iki meziyet ile donatmasıdır.
Yok şimdi kumara soktun deyip ayıplarlar, şaka dedim diyeyim de yanlış anlaşılmasın..
Ölümden sonra yaşamı dinimizin açıklamaları yetirince vardır. Bunun dışında tabi başka dinlerin, mitolojilerin, ideolojilerin, vb çoğu görüşün açıklamaları mevcuttur.
koş koş ölüm çalalacak sonunda kapını... seç beğen, ne de olsa yakındır kıyamet, batan geminin malları bunlar, kapış kapışın...
şaka bir tarafa Einstein bilimsel olarak çok ilginç yorumları vardır. Hatırladığım kadarıyla Einstein'a göre dünyada beynimizin en fazla %20 kapasitesinine kadar kullanabileceğimizden, anca dünyadaki bedenemizden kurtulduktan sonra belli seviyeler çıkabilerek cennet gibi kavramları açıklama getirmiştir. Yani beyin gücü %50 ye ulaşmış bir insan ancak o kapisitesini uygulayabilceği bir maddesel bir boyutta olacağını belirterek, böylece cennetin katlarını da bilimsel bir açıklama getirmiş tabi bu boyutu nasıl olacağını kısıtlı realitemizle nasıl anlarız göreceli ama ancak dinsel açıklamalarla bu konuda çok daha yardımcı olabilir.
bir ses duyulsa...koşsam sesin geldiği yere...katılsam o seslere...o sesleri çıkarsam...duyulsa seslerimiz...katılsa bütün sesler...ah keşke bir olsa sesler sessizliğin içinde de...bir ses duyulsa...sessizliği bozsak
vietnam
23.06.2003 - 11:04Sinemada Vietnam Savaşı:
'La Section Anderson (The Anderson Platoon-1967) ' belgeseli dışında Vietnam Savaşı gerçek anlamıyla 'The Boys in Company C(1978) ' filmiyle ekranda göründü. Ancak Amerika'nın kendi yakın tarihini keşfetmesi 'Avcı (The Deer hunter-1978) ' filmiyle oldu. Esas Coppola'nın Kıyamet(Apocalypse Now - 1979) adlı filmindeki alegorik uzun yolcuk çarpıcıdır.
Sylvester Stallone'nin 'Rambo: Blood (1982) ', Chuck Norrıs'in 'Missing in Action' (1984) gib atmasyon filmlerine karşın; Oliver Stone'un yönettiği en iyi film dalında 'Müfreze(Platoon) ' ile Oscar aldığı, Stanly Kubrick'in Londa'da aşılması güç bir teknik ustalıkla 'Full Metal Jacket'ı çevirdiği, kara komedi türünde 'Good Morning Vietnam'la Robin Wılliams oynadığı, 'Gardens of Stone'la yine Francis Ford Coppola'nın yönettiği, Lionel Chetwynd'un 'Hanoi Hilton'u ve John Irvin'nin 'Hamburger Hill' gibi filmlerle 1987 Vietnam Savaşı filmlerinin Hollywood'ta doruğa ulaştığı yıldır. Sonra yine Oliver Stone'nun 'Doğum Günüm 4 Temmuz (Born on the Fourth of July - 1989) ' bu gibi filmler devam etti.
Saydıklarımın dışında:
Air America, Bat 21, Birdy, A Bright Shining Lie, Casualties of War, Cease Fire, China Gate, Coming Home, Dead Presidents, Dear America: Letters Home from Vietnam, Distant Thunder, Dogfight,84 Charlie Mopic, The Flight of the Intruder, Go Tell the Spartans, The Green Berets, Vietnam, Heaven & Earth - Oliver Stone Collection, In Country, The Iron Triangle, Jacknife, The Lost Command, Missing in Action 2: The Beginning, Platoon Leader, Purple Hearts, Rambo: First Blood Part II, Return With Honor, Siege of Firebase Gloria, Three Seasons, Tigerland, Uncommon Valor, The Walking Dead, The War, ve en son We Were Soldiers filmleriyle Vietnam Savaş filmleri devam etmektedir.
Vietnam savaşı üzerine büyük filmler gerçekleştirdi, piyasa olsun diye çekilenler yanında, gerçekçi bir yaklaşımlarla çekilenlen çok muhteşem filmler vardır. Savaş döneminde telivizyonda izlinen Vietnam Vahşeti bu filmlerle dramitize edilmiş halde ABD'nin günah çıkarırmışcasına vizyona konulmuştur.
sarışın
20.06.2003 - 23:13Sarışın
Bir sarı fırtına koptu gönlümde
Yoluma çıktığın o gün sarışın
En deli ateşler yandı içimde
Gözgöze geldiğim o gün sarışın
Engeller duvarlar koptu yerinden
Günahlar yasaklar silindi birden
Öyle kopardın ki sen beni benden
Sana rastladığım o gün sarışın
Belki bir tesadüf belki mucize
Bir tek sen getirdin gönlümü dize
Bir başka duyguyla geldim yüzyüze
Sana bağlandığım o gün sarışın
Ahmet Selçuk İlkan
Not: Ben yazsaydım, kumral derdim. :)
imax
20.06.2003 - 21:37Ekranında bir şey gösterilemese bile 5 katlı apartmanmış gibi büyüklüğü ile insanı şaşırtan bir teknoloji.
Imax benim için bir tecrube. Belki sadece resimlerini gördüğüm denizin en derinliklerine inmedim, ya da bir uzayda dolaşmadım, Mısır primidlerin içini bile gezmiş değilim desem artık doğru olmaz çünkü Imax sizi öyle yerlere götürüyorki sanki gerçekten ordaymışınız gibi izliyorsunuz. Hele 3D (üç boyutlu) belgesellerinde o kadar gerçek ki mesela denizin derinliklerine inip Titanic'e dokunacakmış gibi sizi yaklaştırıyor, Dinozor bulmak için kazı yapanların çapalarının toprağa vurmasıyla sıçrayan taşlar sanki güzünüze gelecekmiş gibi.
Yıllar önce annem sinema olarak en son ET'ye gitmişti. Buraları beni ziyaret ettiğinde hadi anne seni İmax götüreyim dedim, nedir dedi sinama gibi dedim... sonra herhalde üç sene boyunca her gelişinde hadi gidelim hadi gidelim demişimdir ve en sonunda zorla götürebildim.45 dklık denizle ilgili belgeselden sonra ağlar halde Allah'a şükürler ediyordu... Dünyada ne kadar çok bilmediğimiz yakından görmediğimiz şeyler varmış, hele bunları yakından görmek sanki Allah'ın yerle gök arasındaki ayetlerini görmek gibi diyerek şaşkınlığı gözlerini yaşartmıştı. Ve artık Annem her gelişinde hadi beni Mısır'a götür, yok yok Everes Dağına mı yoksa Mars'ı görsem mi diye Imax'e gitmek istiyor. Neyse umarım sizede bir gün nasip olur.
imax
20.06.2003 - 21:21Sinema Teknolojisi
IMAX, sinemaya ve özellikle gösterime büyük yenilikler getiren bir teknolojidir. Özel bir film üretimi, özel kameralar, montaj cihazları, gösterim cihazları ve özel sinema salonları gerektiren bir sinema tekniğidir.
Bu konu hakkında
www.kameraarkasi.org/sinema/sinema/cesitleri/imax.htm
sayfasından bilgiler bulabilirsiniz.
x
20.06.2003 - 21:18başka anlamları olarak:
- Hazinenin gömüldüğü yer.
- Yüzytıllar sonra içinde olan baskının sonucunda asimile olduklarını anlayan insanların (köklerine dönemedikleri ya da bilmedikleri için) verdikleri toplumsal mücadelede kendilerine verdikleri isim. Toplum içinde gerçek kimliğini ya da yerini bulamayan ya da olmayan anlamında.
- Firavunlar zamanında ya da başka yerlerde kişiyi çaprazlama keserek idam etdilen çarmağın bir türü.
- Çarpma işleminde kullanılan işaret
- James Bond'un yeni verisyonu 'Triple X' (XXX)
- (Hardcore) pornoyu sembol eden işaret 'XXX'
- Hedefin tam ortasındaki işaret,
- Quensryche'ın Operatinon Mındcrıme albümündeki kötü adam 'DR. X'
- Türkiyede gizli Dosyalar adındaki uzaylılarla ve fenomen olaylarla ilgili bilim-kurgu dizi 'X Files'
-American History X (1998) izleminizi tavsiye ederim. (baş rollerde Edward Norton var) - ve 500 den fazla filmin adında olan sembol ya da sayı.
-Kennedy (JFK) süikastiyle ilgili açılan dosyanın adı 'Project X'
- Alt-X penceriyi kapatma gibi işlemlere yarayan X harfinden gelen klavyedeki tuş.
- X-Ray ışını
- Racer X gibi oyunların adlarında olan sayı veya sembol
vs vs vs
faili meçhul
20.06.2003 - 20:34Ülkemizin kanayan yarası.12 Eylül de faili mechul cinayetleirn sayısı 60ları geçmezken 91lerde bir sene içinde işlenen faili mechuller binleri geçmiştir.
Avukat, doktor, bir işadamı ya da öğretmen, ya da eczacı, belki sokakta evine doğru yürüyen biri, bizden biri. Bir tarlada, elleri arkadan iple bağilanmış, gözleri siyah bir bezle sarılmış canlar. Enselerinde bir kurşun deliği bağrırlar sessizce NEDEN diye.
Allah'tan adelet dilerim. Burda değilse elbet öbür tarafta hesabı sorulacaktır
x
20.06.2003 - 20:13radyosyonlu bir kelebek tarafından ısırılmış Xmen rumuzu ile nedir bölümüne katkıda bulunan arkadaşımızın ismi, soyadı men.
Mutantlarla bir harmoni içinde yaşamanın mücadelesini veren çizgi romanı ile vizyondaki filmlerde ki X-Men'leri de unutmayalım. :)
ayaklı kütüphane
20.06.2003 - 19:58Bu terimi burada görmek ne güzel. Ben küçüklüğümden bildim bileli babama 'Ayaklı kütüphane' deriz. Hatta bu sözü belli bir yaşa kadar genel bir deyim olarak kullanıldığını bilmediğimden, babamın takma ismi olduğunu sanırdım.
Ayaklı Kütüphane, Folter'in belirtiği gibi 'Pek çok konuda bilgisi olan, çok şey okumuş ve öğrenmiş olan, sorulan her soruya cevap verebilen kimse.'
Bu gibi kişilerin 'Kim 500 Milyar İster' (Who Wants To Be Millionare) gibi yarışmaları kazanmaları olasılığı çok daha yüksektir :)
metis elöz
20.06.2003 - 19:48Hiç sataşmadan, saygılı bir şekilde bilgilerini ileten ve nedir bölümünde çok kayde değer bir bilgiler aktıran... bir hata varsa ya da eklenmesi gereken bir bilgi; bunu çok sade bir şekilde belirten... ve bazı başlıklar altında aktardıklarımı yazdıklarıyla tamamlandığını düşündüğüm saygıdeğer bir insan. Fakat yazdıklarının çoğunu zamanında silmiş ve 'gideceğim bu diyarlardan' türküsünü arada sırada söyleyen bir isim.
Nedir bölümünde daha çok görmeyi umut ediyorum.
özlü sözler
20.06.2003 - 19:27'Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve: 'Gerçekten ben müslümanlardanım' diyenden daha güzel sözlü kimdir?
(Fussilet Suresi,33) '
...Yani asıl güzel söz insanları Allah'a çağıran, Kuran'a uymaya davet eden sözdür. Güzel sözü söyleyen, yani Allah'a çağıranlar ise yalnızca iman edenlerdir.
Yazının devamı www.harunyahya.org/imani/guzelsoz.html
özlü sözler
20.06.2003 - 19:27Özlü sözler taşıdıkları derin ve kapsamlı anlamlarından dolayı tarihin derinliklerinden bize kadar ulaşan, az kelimeyle çok şey anlatan ifadelerdir... Bazen bir kitap kadar ifadeyi bir cümlede ifade eden özlü sözler insana ufuk açan, yılların birikimi tecrübeleri sunan mana paketleri gibidir adeta...
(www.egruplar.com/ozlusozler.htm)
www.liderler.net/newsite/index.php? pg=ozlusozler
(link koyunca '? ' den sonra boşluk oluşuyor, copy-paste yaparsanız düzeltin.)
www.vizyoner.com/AnaBaslik/OzluSozler/
www.turkstudent.net/art/1836
ecyon.kolayweb.com/619726556507.html
www.yenalkarahan.com/sozler/
özlü sözler
20.06.2003 - 19:15Özlü sözleri bulabilmeniz için iyi hazırlanmış bir sayfa: www.geocities.com/harikasozler
ve diğerleri:
www.basbug.net/sizinicinsec/guzelsozler.htm
http: //goto.bilkent.edu.tr/gunes/SOZLER/sozler.htm
www.dosthane.de/iyilaf.html
www.entropi.net/soz/guzelsozler.asp
www.fecrisadik.8m.com/guzel_sozler-3.htm
tecrübe
20.06.2003 - 18:59Arapçadan 'tecribe' den gelir.
Eksperyans da denir.
Edebi olrak yaşadıklarımızdan aldığımız bilgileri olgunca değerlendirilmesidir. Genel anlamda yaşanılanlardır. Ama sadece yaşadıklarımızsa, önyargıdan öteye gitmez. Mesala İskoçayalı ihtiyar bir kadınla sohbetimde, bana Türkiye'yi sevmediğini söyledi... Sakince nedenini sordum, meğersem havalanında bavullarından dolayı çıkan bir sorun yüzünden polislerle başı belaya girmiş ve tatili boyunca yakasını bırakmayan satıclarlardan illallah demiş... Başka bir konuşmamda ise yaşlı bir İngiliz Türkiyeyi çok sevdiğini söyledi, nedenini sorunca, insanların çok sıçak kanlı olduğunu, tanımadıkları halde çay ikramı ile davetleri çok hoşuna gitmiş.
Aynı yerden elde edilen iki farklı tecrübe. Şimdi kalkıp İskoçaylı kadını ayıplayıp, İngilizi alkışlamak olmaz. Bence buradan çıkartılması gereken ders. Yaşadığımız tecrubeleri genele yansıtmadan değerlendirmemizdir.
x
20.06.2003 - 18:40yazı yazmasını bilmeyenin imzası
öpücük işareti
apsis
yanlış işareti
X biçimindeki herhangi bir şey
kimliği gizli kişi
haç şeklinde bir işaret
Christian
Christ
ekseni
Romen sistemine göre 10 rakamı
hece veya sözcük olarak 'ex'i temsil eden sembol
eski Roma alfabesinin yirmi birinci harfi
İngiliz alfabesinin yirmidördüncü harfi
Amerikan isim on dolarlık banknot (argo)
birinci koordinat (matematik)
x bilinmeyen bir niteliği gösteren sembol (matematik)
kesin olmayan sonuç (mecazi)
kaynak: es yazılım sözlüğü
x
20.06.2003 - 18:37Blues Brothers, iyi yakışmış terime. Ben de Malcom X diyeyim. Aman Jason'lı olanından bahsetmeyin :)
kadın
20.06.2003 - 18:09İlk önce kadının, Hz. Adem ' in kaburgasından yaratılmasının Kuran-ı Kerim'de olmadığını ve kitabımız da ki kadın ve erkeğin bir bütünü oluşturmasını zedeleceğinden de dinimize de ters düştüğü kanısındayım. Üsütüne basarak bir daha söylüyorum; kadının, Hz. Adem'in kaburgasından yaratılması ayet değildir, bir uygulama da olmadığından bunu hüküm gibi savunulması kadının konumunu zarar vermekten başka bir işe yaramaz. Erkek ve kadın birbirleirine eş olarak yaratılmışlardır.
Dinimizin kadına verdiği önem açıkken, nefslerini yenik düşenlerin sorumluluklarını ve hükümlülüklerine yanlışa kullanması malesef dinimizin imajına zarar vermiştir..'Cennet annelerin ayakları altındadır' buyrulurken bile esasında çağımızdaki yaşanılanların, kadınlarımıza verilmesi gereken önemin ne kadar yanlış olduğunu bir daha hatırlatır bize.
Erkek ve kadın arasındaki farklılıkları sorun edenler, kültürlerin insanın üstesindeki etkiyi göz ardı ettiklerini gösterir. Kadın ve Erkek insandır, insan insana benzer, oluşan farklılıklar garip karşılacağımıza, doğal karşılamak daha olumlu olur, insana düşen birbirimize daha saygılı ve kibar davranmasıdır
kadın
20.06.2003 - 18:05İnsanın dişisi. Erkeğin eşi. Dişi'nin erişkin olanı.
Bakıyorum altına ya da elmasa soğuk ve cansız ama onlara verilen değer içi dışı pırlanta olan canlardan daha değerli.
Kadınlar tarih boyunca cinsiyetinden dolayı zulm görmüş. Okuma yazması bir yana güzelliği bile yasaklanmıştır... belli çağlar da beyinlerini kullandıkları için linç edilmiş ve hatta cadı veya içine şeytan girmiş diye yakılmışlardır. Bu nedenlerden dolayı tarihte pek öne çıkamayan kadın, bastırılmış ve geri planda kalmıştır. yaşadıkları zorlukları örnek vermekle bitmez ama eminim kadına ayrı bir ırk olarak bakanlarında örnekleri ise hiç bitmez.
Erkek ve kadın ne kadar farklı gözüksede bir bütünün parçasıdır. Peygamberimiz 'Sizin en hayırlınız kadınlarına karşı huyu en iyi olanlarınızdır...' demiştir (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II,472) .
İslam açısından kadının yeri çok önemlidir, hatta şunu söylebilirm ki Kitabımızda ki kadının erkekten daha fazla hakları vardır. Dinimiz kadın-erkek ayrımı değil iş bölümü yapmıştır... (tabi bunlar belli çerçeveler içinde tartışalabilir) ama malesef insan hep nefsine yenik düştüğünden sorumluluklarını ve hükümlüklerini yanlışa kullanıp bunu ya dinine ya da cinsiyetine mal ediyor. Umarım bu konulardaki hassasiyeti anlayıp, olumlu bir şekilde incelemeler yaparsınız.
Hekesi kadın konusunda saygıya davet ediyorum, analarımızın, kardeşlerimizin, bacılarımızın ve özellikle eş olan kişiler hakkında ileri geri konuşmaların yapılmaması dileği ile.
kadınlar
20.06.2003 - 17:33Kadınlar, değerli olan onlar.
Bakıyorum altına ya da elmasa soğuk ve cansız ama onlara verilen değer içi dışı pırlanta olan canlardan daha değerli.
Kadınlar tarih boyunca cinsiyetinden dolayı zulm görmüş. Okuma yazması bir yana güzelliği bile yasaklanmıştır... belli çağlar da beyinlerini kullandıkları için linç edilmiş ve hatta cadı veya içine şeytan girmiş diye yakılmışlardır. Bu nedenlerden dolayı tarihte pek öne çıkamayan kadın, bastırılmış ve geri planda kalmıştır. yaşadıkları zorlukları örnek vermekle bitmez ama eminim kadına ayrı bir ırk olarak bakanlarında örnekleri ise hiç bitmez.
Erkek ve kadın ne kadar farklı gözüksede bir bütünün parçasıdır. Peygamberimiz 'Sizin en hayırlınız kadınlarına karşı huyu en iyi olanlarınızdır...' demiştir (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II,472) .
İslam açısından kadının yeri çok önemlidir, hatta şunu söylebilirm ki Kitabımızda ki kadının erkekten daha fazla hakları vardır. Dinimiz kadın-erkek ayrımı değil iş bölümü yapmıştır... (tabi bunlar belli çerçeveler içinde tartışalabilir) ama malesef insan hep nefsine yenik düştüğünden sorumluluklarını ve hükümlüklerini yanlışa kullanıp bunu ya dinine ya da cinsiyetine mal ediyor. Umarım bu konulardaki hassasiyeti anlayıp, olumlu bir şekilde incelemeler yaparsınız.
Hekesi kadın konusunda saygıya davet ediyorum, analarımızın, kardeşlerimizin, bacılarımızın ve özellikle eş olan kişiler hakkında ileri geri konuşmaların yapılmaması dileği ile.
erkek beyni
20.06.2003 - 16:57kötüye kullanırsak kötü, iyiye kullanırsak iyi olan bir önemli bir organımız.
Nasıl hayvanların beyni varsa erkeğin beyni ve kadının beyni de vardır, erkek beyni ve kadın beyni diye bir ayırtmanı insana verilen değerin azalmasına neden olur ki bunun toplumlara ve ülkeleri çağın gerisine(cahliye dönemine) dönemye bile sebeb olabilir.
Kadınlar tarih boyunca cinsiyetinden dolayı zulm görmüş. Okuma yazması bir yana sanat yapması bile yasaklanmıştır... belli çağlar da beyinlerini kullandıkları için linç edilmiş ve hatta cadı veya içine şeytan girmiş diye yakılmışlardır. Bu nedenlerden dolayı tarihte pek öne çıkamayan kadın, bastırılmış ve geri planda kalmıştır. yaşadıkları zorlukları örnek vermekle bitmez ama eminin erkek beyni diye tutturunların örenkleri ise hiç bitmez.
Erkek ve kadın ne kadar farklı gözüksede bir bütünün parçasıdır. Peygamberimize en çok kime saygı, şefkat ve bağlılık göstermek gerektiğini soran bir sahabiye 'anana' diye cevap vermiştir. Bu soru üç defa tekrar edilmiş, üçünde de aynı cevabı vermiş, ondan sonra kime sorusuna ise, 'babana' demişlerdir (Buhârî, VII,69) . Tabi dini açıdan kadının ya da erkeğin yerini tartışılacak bir başlık olmadığından fazla uzatmak istemiyorum.
Hekesi kadın konusunda saygıya davet ediyorum, analarımızın, kardeşlerimizin, bacılarımızın ve özellikle eş olan kişiler hakkında ileri geri konuşmaların yapılmaması dileği ile.
yargısız infaz
18.06.2003 - 04:02Yargılama yetkisiyle nefslerini tatmin etmeye çalışan kişilerin kötüye kullanılan güç.
Gözünün üstünde kaşın var gibilerinden bile dayak atılıyorsa, yargısız infaza uğrayan çok ama çok can vardır.
Kul hakkı yemeye girer ki nedense bu ayıbı işleyenlerin çoğu bu haksızlıklara uğralamlarına rağmen huy edindiği kültür.
Bahsedilmesi bile içimi cız ettiriyor. Ama hayat fani ve şükür ki son yargı Allah'ın ki en küçük hardal tanesinin bile hesabı sorularak dünyada hesabı görülmeyen adeletisizlikler bile ilahi adeletle hak ettiklerini bulacaklar. Nede olsa her eden kendine...
Esasında farkında olmadan bile çoğumuzun yaptığı bu eylem ancak ön yargılaırmızdan kurtulmaya çalıştığımızda üstesinden gelebileceğümize inannıyorum ama ön yargılarından kurtulamanın zor olmasından başımıza felaket gelmesini bekler gibiyiz ki Tırmız-i nin aktardığı bir hadiste denildiği gibi 'Bir kimse kardeşini haksız olarak bir kusur ile ayıplarsa, kendisi o kusuru işlemeden ölmez.'
ilim
18.06.2003 - 03:05İlim Çin’de de olsa isteyiniz. Çünkü ilmi istemek her Müslüman’a farzdır. Melekler ilim isteyene, onun isteklerinden memnun oldukları cihetle, kanatlarını gererler.
Kaynak: Enes bin Malik
______________________________
Bu ve bundan sonraki ilim üzerine olan Hadis’lerle yer vermeye çalışacağım;
Allah’ın İlmi, Hz. Adem’e Allah(c.c.) tarafından bizzat bildiriliyor ve ondan sonra gelen Hakk Peygamberler bu ilmi taşıyor. Ta ki Peygamber Efendimiz’e gelene kadar... Bu Hakk Peygamberler bu ilmi kavimlerine bildiriyorlar ama çoğu zaman kavimler yani topluluklar nefsine yenik düşerek bu ilmi öldürmeye ya da ortadan kaldırmaya veya en kötüsü bozmaya çalışıyorlar. Ama Hakk tarafından Peygamberler vasıtasıyle gelen gerçek ilim eksiksiz ve bid’atsız olarak Peygamberimiz’e kadar geliyor.
Peygamberimiz hepinizin malumları olduğu üzere ümmidir (okuma ve yazması yoktur) . İlk gelen Ayet-i Kerime vechile (İkre bismi Rabbike) okuması istenmiştir. Şunu anlıyoruz ki İslam ilime oldukça önem veren bir dindir ve cehaletle uzun yıllar şavaşmıştır.
İslam, aynı zamanda bir nakil dinidir. Bu zamana gelene kadar birtakım İslam Alimlerinden nakledilmiştir. İslam Alimleri Sahabe’den ve Ashab’dan, onlar Peygamberimiz’den, Peygamber Efendimiz Cebrail A.S.’dan, Cebrail A.S. da Hakk Teala’dan bu dini nakletmişir.
Hakk Teala -> Cebrail A.S. -> Hz. Muhammed (S.A.V.) -> Ashab-ı Kiram, Sahabe -> İslam Alimleri -> Avam-ı Nas
Bu dinin bir özelliği de; insan aklının, insan şuurunun eremeyeceği bir kanaldan gelmiş olmasıdır. Her ne kadar yıllardır “Öğrendiğimiz her bilgiyi akıl süzgecinden geçirin” deniliyorsa da; İslam’ın akıl süzgecine konulması mümkün değildir. Bid’atsız olarak İslam, aklın alamayacağı geniş bir ilime, geniş bir bilgiye sahiptir. Akıl süzgecinden geçirin denilen, gerçek İslam içerisinden bid’atları elememiz içindir.
Demek ki İslam cehaletle, cahillikle, bilgisizlikle, ilimsizlikle mücadele etmiş bir dindir. Peygamberimiz, zamanında dini eğitime, okuma yazmaya çok önem vermiştir. Pek çok savaşta; ama bilhassa Bedir Savaşında,10 Müslüman’a okuma yazma öğreten her esir serbest bırakılmıştır. O, İslamiyet’e karşı savaşan İslam düşmanı bile olsa, okuma yazma öğrettiği için serbest bırakmıştır.
Bu ne zamana kadar sürmüştür? … Ashab’dan ve Sahabi’den sonra sayıları gittikçe artan İslam Alimleri, ilimlerini aktaracak öğrenciler yetiştirmeye çalışırken, maalesef bağnazca düşünen bir takım toplumlar ya da insanlar tarafından hunharca öldürülmüş, ilimleri katledilmiş, öğrencileri yok edilmiş, medreseleri dağıtılmış; dolayısıyla İslam Alimleri üzerinde kara bir bulut uzun yıllar kendini göstermiştir. Böylece Müslüman’lar sahibi oldukları bilgilerinm çoğunu yitirmişlerdir. Ne yazık ki neticede bugün ayıklamak zorunda olduğunuz bid’atlarla, o dönemden bu döneme kadar gelinmiştir.
Ancak bir müddet sonra alimlerimizin çalışmaları batının alimlerini desteklendiğini görülünce, tekrar alimlerimiz baştacı edilmeye başlanmıtır. Aslında o büyük alimlerimiz sayıca bugün çok olsaydı ya da onların ilimlerini çoğunu gerçek halleriyle bugün temin edilebilseydik; belki bugün ateist dediğimiz, inançsız (dinsiz) dediğimiz ya da teşevvüş (inanç olarak boşlukta) durumunda olan insanların bulunması çok fazla sayıda olmazdı. İslam tarihi yine en parlak dönemini yaşardı bile diyebiliriz.
Bir Hadis-i Şerif'te bahseldiği gibi; eğer toplum olarak kişiler kötüye giderse, Hakk Teala alimleri ilimleri ile birlikte kabzediyor. Yine de O’nun bağışlayıcı, affedici yönünün tecellisi ile, İslam Alimlerimin az da olsa bazı kitapları, net olarak, bozulmadan hala mevcuttur. Bugüne kadar onlardan parlayan ışıklarla insanlar İslam’ı gereğince yerine getirmeye çalışmaktadırlar.
dinsiz
18.06.2003 - 02:38'Herkesin biri dini vardır.'
Din nedir. Bir sözlükte 'İnanılıp çok bağlanılan düşünce, inanç veya ülkü' demesini alırsak, yukarda ki sözle dinsizim diyenin bile sarıldığı bir düşüncesi varsa o onun din vardır diyebilirz.
Peki nasıl oluyorda Allah peygamberleriyle indirdiği dinin tersine dinsizin dini vardır diyebiliriz?
Bence kişi istediği kadar Allah'ın indirdiğine inanasa bile eninde sonunda kendi muhasebesiyle inandığı için kendi benimsediğine inanır ya da ortaya koyar. Bu bakımdan dolayı inanalar arasında uslupta (yani indirilen dinle uyguladığı arasında) fark vardır.Bu açıdan tavsiyem bir hadisi şerifte 'dininize cömertlik ve iyi huyluluktan başkası yakışmaz' denildiği gibi bari inandığımızı iyi temsil edelim.
Din başlığı altında bahsettiğim gibi “İnsanın yaşadığı düşünceleri ve duyguları insanın dinidir.” O zaman kişi dinsizim diyorsa bir bakıma kişiliksizim diyerek esasında kendisini küçük düşürmekten başka bir şey yapmaz. Tabi buna saygısızlık olarak bakmayın eninde sonunda hayat insanı vezir de eder, rezil de.
İşte burada müslümana yakışan Kur’an’dan, Hadis’ten, fıkıhtan ve bir takım İslami kaynaklardan bilgi alıp imanını hep tazaleyip dinini bahsedilen bu iki meziyet ile donatmasıdır.
ölümden sonraki yaşam
18.06.2003 - 02:01Hadi var mı yok mu, açıldı tüm bahisler :)))
Yok şimdi kumara soktun deyip ayıplarlar, şaka dedim diyeyim de yanlış anlaşılmasın..
Ölümden sonra yaşamı dinimizin açıklamaları yetirince vardır. Bunun dışında tabi başka dinlerin, mitolojilerin, ideolojilerin, vb çoğu görüşün açıklamaları mevcuttur.
koş koş ölüm çalalacak sonunda kapını... seç beğen, ne de olsa yakındır kıyamet, batan geminin malları bunlar, kapış kapışın...
şaka bir tarafa Einstein bilimsel olarak çok ilginç yorumları vardır. Hatırladığım kadarıyla Einstein'a göre dünyada beynimizin en fazla %20 kapasitesinine kadar kullanabileceğimizden, anca dünyadaki bedenemizden kurtulduktan sonra belli seviyeler çıkabilerek cennet gibi kavramları açıklama getirmiştir. Yani beyin gücü %50 ye ulaşmış bir insan ancak o kapisitesini uygulayabilceği bir maddesel bir boyutta olacağını belirterek, böylece cennetin katlarını da bilimsel bir açıklama getirmiş tabi bu boyutu nasıl olacağını kısıtlı realitemizle nasıl anlarız göreceli ama ancak dinsel açıklamalarla bu konuda çok daha yardımcı olabilir.
böyle buyurdu zerdüşt
18.06.2003 - 01:47Böyle buyurdu Antoloji üyeleri....
Toplam 2591 mesaj bulundu