Cem Nizamoglu Adlı Üyenin Nedir Yazıları - An ...

  • türkiye türkçesi

    01.07.2003 - 21:30

    Ana Türkçe’nin güney batı (Oğuz) öbeğinde özellikle Anadolu’da 8. Yüzyılda ortaya çıkan Türkiye Türkçesi, bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dilidir. Eski Anadolu dilleriyle köken bakımından hiç bir ilgisi, bağı yoktur.

    Türkiye Türkleri, Kurtuluş Savaş’ından sonra, ulusal kimliklerini geliştirme sürecinde iki önemli kültür devrimi gerçekleştirdiler: harf devrimi (1928) , dil devrimi (1932) . Özünde siyasal tercih olan bu devrimler, hem Türkiye Türkçesi’nin önüne yeni gelişme boyutları açmış, hem de Batı uygarlığı çevresine girerken karşılaşıbilecek dilsel sorunlar için gerekli düzenleme ve önlemleri göndeme getirmiştir.

    Türkiye Türkçesi’nde çeşitli yöresel ağızların varlığına rağmen,20. Yüzyıl başlarında İstanbul ağzı üzerine temellendirilen standart konuşma ve yazı dili, toplumsal iletişime büyük kolaylık getirmiştir. Bunda, eğitim-öğretim kurumlarıyla kitle iletişim araçlarında bu standart dilin kullanılmasının ve bir de Latin kökenli yeni Türk alfabesinin fonetik(sesbilgisel) ve kolay öğrenebilir olmasının payı büyüktür. Yöresel ağızlar, standart dilin egemenliği, iç göçler, kentleşme olgusu vb. yüzünden etkisini yitirmeye başlamıştır.

    Türkiye Türkçesi, yakın zamanda bağımsızlıklarını kazanan Orta Asya Türk cumhuriyetlerine de, özellikle Batı dünyasına açılmada örneklik edebilecek deney birirkimine sahiptir.

    Bugün, Türk dil ve lehçeleri arasında bilim ve kültür dili olarak en gelişmişi kabul edilen Türkiye Türkçesi’nin karşı karşıya olduğu sorunların başında, yabancı dillerden, özellikle Amerikan İngilizcesi’nden borç alınan kelimeler gelmektedir. Yabacı dille eğitim ve öğretim yapan orta ve yüksek dereceli okulların artması, bu sorunu daha da karmaşıklaştırmaktadır…*

    *Referans: Yusuf Çotuksöken

  • ingilizce

    01.07.2003 - 21:03

    İngilizce yüzyıllar boyunca üç evreden geçmiştir. Norman fethine kadarki eski İngilizce, Rönesans ve Reform hareketleriyle gelişen orta İngilizce, daha sonra da çağdaş İngilizce. Britanya Adalar’ına 5. yy’da Keltleri püskürten istilacılar tarafından getirilen İngilizce-Germen kolundan Hint-Avrupa dili - Norman kralları döneminde Fransızca’nın etkisi altında kalmış, matbaanın icadıyla kendi benliğine kavuşmuştur.

    Tam anlamıyla yaşayan bir dil olan İngilizce, Restorasyon dönemindeki bazı projelere rağmen, hiç bir zaman bir akademenin egemenliği altına girmemiştir. Bu bağımsızlık,500 bin terimi kapsayan zengin kelime dağarcığınanın nedenini açıklar. Şu anki Fransızca’da bu sayı 150 bindir. İngilizce’de tam bir kullanım serbesliği vardır: ‘’’freedom’’’ ve ‘’’liberty’’’ gibi Germen ve Latin eşilleri kullanılır. Bu eşiller arasında anlam farkı olabilir: mesela ‘’’ox’’’ kelimesi çayırdaki hayvan, ‘’’beef’’’ ise sofradaki et anlamına gelir. Ayrıca işlevlerde farklı yapılara imkan veren bir esneklik vardır: ‘’’to read a book’’’ (kitap okumak) ve ‘’’to book a room’’’ (oda ayırtmak) gibi. Sözdizimi ve eylem çekimleri son derece basittir.

    Bu özellikler İngilizce’yi kullanışlı, uyumlu bir dil durumuna getirir; eksikliklerini gidermek için komşu dillere başvuran; ‘’’wurst’’’ (Almanca da ‘’’sosis’’’) ve ‘’’elite’’’ (Fransızca’da ‘’’seçkin’’’) gibi; birleşik sözcük üretmeyi sever: ’’’horserace’’’ (atyarışı) ve ’’’race-horse’’’ (yarış atı) . Anlamın yalnız ikinci sözcükten çıkarıldığı birleşik eylemlere başvurur: ’’’to walk up’’’ (çıkmak) , ’’’to walk down’’’ (inmek) . Sıfatlar ve sıfatfiiler soyuta düşkün olan Fransızca’nın tersine, dilin somutlaşmasını sağlar.*

    Tabi bunları günümüzde yaşanan dilimize yabançılaşma konusu hakkında yazmıyorum, başlığın adı üzerinde; bir dil hakkında bilgiler vermeye çalışacağım, tabi ki politik unsurlarda belitilebilir ama propoganda için değil konuyu inceleme açısından ele almak daha yararlı olur.

    *Referans Maurıce Paul Gaut’er…

    bkz. Neden İngilizce?

  • ambargo

    01.07.2003 - 20:20

    Askari siyasi ve iktisadi nedenlerle bir malın serbestçe alım ve satımını engellemek için alınan önlemleri kapsar. Bir ülke ya da bir grup ülkenin başka bir ülkeye stratejik önem taşıyan maddelerin alım satımını önlemleri ambargodur.

    Sömürgeci politiklar. Düşeni Tekmelerler. Büyük balık küçük balığı yutar. Etme bulma dünyası ve daha dolu deyimi hatırlattıran kelime... Ve en son,11 sene gibi, uzun yıllar ambargo görmüş Irak'taki halkın ezilmesine hala Saddam diyorlar ya bu Ambargolar kaç masum kanının akmasına neden oldu sorusunu da uyandıran kelime.? Ve tabi ki Küba, uzun yıllardır süren ABD'nin ekonomiksel zulmüne hala dayanan bir ülke... belki de Küba dünyaya ambargo uyguluyor :) ...

  • anket

    01.07.2003 - 20:11

    Bir de bilmiyorum hala çocuklar yapıyorlarmı, küççükken okulda anket defterlerimiz vardı, çok zevkliydi, ilk sayfalarda anket defteri sahibinin: kaç kilosun, en sevdiğin renk, bir adaya düşsen yanına neler alırsın, gibilerinden sorularıyla diğer arkadaşlarıyla defterleri değiştokuş yapıp soruları cevaplayarak hatta dergilerden ya da kendimizi ait resimlerle, karakatürler, maniler, şiirlerle süslediğimiz defter. Özledim...

    Artık yaş ilerledi başka anketler dolduruyoruz, acaba daha ilerde 'ıhıhı bizim zamanımız da anket defterimiz vardı, şimdi çocuklar ne öyle cıv cıv ekrena yapışmışlar...' mı diyeceğiz

  • anket

    01.07.2003 - 20:05

    Bir istatistik terimidir. Geniş anlamda anket, gözlem yaparak bir konu hakkında bilgi toplanması anlamına gelir. Dar anlamda anket ise olgular yerine fikirlerin belirlenmesini amaçlayan bir araştırma demektir. Bu anlamdaki anketlerin amacı tercihleri ve değer yargılarını öğrenmektir.

  • komşu

    01.07.2003 - 19:43

    '' Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki bir kul kendi nefsi için arzu ettiğini komşusu için de istemedikçe iman etmiş olamaz.''

    (Hadis-i Şerif) Kaynak: Müttefakün Aleyh
    _____________________________________________

    Nefsimizi kontrol altına almalıyız; Allah’ın insanlar üzerindeki üç nimetini kendimiz için isterken komşularımız için de istemeliyiz. Onlar bu nimetlere sahip iseler; kıskanmamalıyız, haset etmemeliyiz anlamına gekiyor.

    Evet zahiri anlamıyla bu böyle. Ben burada yalnızca bazı ilavelerde bulunacağım.

    Bu Hadis-i Şerif’te bir şeyi gözden kaçırmayınız. Hakikat ilmine göre şerr dediğimiz, zaman zaman mücadeleyi tavsiye edilen ve Mü’min olanın düşmanı olan şerr içindeki nefs konusundan ilk defa hayr çıkarılıyor.

    “İnsan kendi nefsi için istediğini başkası için istemedikçe” deniliyor. Oysa şimdiye kadar hep “Nefsiniz size daima kötülüğü emreder” Bu Ayet-i Kerime’den yola çıkılırsa Hadis’te yorum yanlışına gidilir. Çünkü bizim kötülüğümüzü isteyen bir nefs var ortada ve o nefsin istediğini biz komşumuz için istemeliyiz anlamına gelir ki bu da yorum yanlışıdır. Ancak zahiri anlamında nefsin insana iyi birşey istetebileceği varsayımından yola çıkarak söylenmiştir.

    Nefs insana nasıl iyi birşey istetir?
    Nefsin insana istetebildiği yine nefsin beslendiği konulardır. Mesela; “Dörtbaşı mamur yemek yemek”. Bu da nefsin yine kendisi için istediği ve genele göre iyi ama genele göre iyi birşey olan dörtbaşı mamur bir sofrayı komşumuz için de talep edeceğiz anlamında. Bir başka örnek; çok iyi giyinmeyi komşumuz için de talep edeceğiz gibilerinden.

    bkz. Nefs

  • komşu

    01.07.2003 - 19:37

    Komşu demek Konutları yakın olan kimselerin birbirine göre aldıkları ad. ya da Sınır ortaklığı bulunan, mücavir anlamlarına gelir.

    Tek tanrılı dinlerin en önem verdiği konudur. Bu konuda ortak söylemler boldur. Herkes bir şekilde komşudur, isterse ada'da yaşasın kendisine en yakın ikametgah'taki kişi bile komşusu olurken esasında insanların birbirine iyi davranması açısından, dindeki komşu ilişkileri en basit humanist eylemlerdir. Herkes evinin önünü temiz tutsa gibi toplumdan değil esas temeli olan bireyeden başlayan bu öğler dinin de temel taşlarındandır. Çünkü insan en yakınıyla hep imtihan olur, belki ailede birisine kan bağından dolayı hoş görebiliriz fakat yaınımızda yaşayan başka insana ne kadar sabredebilir, hoş görebilir ya da yardım edebiliriz?

  • tedbir

    01.07.2003 - 19:28

    önlem anlamına gelir ki bana şu Hadis'i hatırlatır hep:

    “Kul tedbir eder, Allah(c.c.) da takdir”.

    bkz. Takva

  • canlıların evrimi

    30.06.2003 - 20:24

    canlıların evrimi konusunda bir çok görüş, düşünce ve teoriler vardır...Bunları daha ispatlanmadan, yemek tarifi verirmiş gibi açıklamak ne kadar gerçekçi olur tartışılır ama yine de görüşlerimizi bildiriyorsak canlıların ''Bir canlıyı ötekilerden ayırt eden biçimsel ve yapısal karakterlerin gelişmesi yolunda geçirilen bir dizi değişme'' olayı yani evrimi olmuştur. Fiziksel, sosyal, hatta ekonomiksel bile değişimleri sadece tesadüflere dayandırmak yeterli bir açıklama olamayacağından bu konuyu çok daha geniş bir yelpaze de tartışılması ve araştırılması gerektiğini düşünüyorum.

    Evrim teorisini destekleyen ya da desteklemeyen bilim adamları olsun bu konuda çok çarpıcı görüşlerde bulunmuşlar tabi ki bunların hepsini buraya aktaramadığımızdan ancak yüzeysel olarak beyanlarda bulunuyoruz ama ister yaratılış teorisii ister darwinistçilerin teorileri olsun bir konuda çok kesin doğrularmış gibi konuşmak bir kere teorinin gerçekliğine riski atar ki belki doğru değillerdir ya da bu kuramlarını yanlış anlıyoruzdur... o yüzden savunduklaırmız esasında kendi doğrularımızdır (inandıklarımızdır) ki eninde sonunda hç birimiz bunları gözümüzle görmedik... Bundan dolayı ilimi kısıtlayıcı yorumlarda daha açık görüşlü olmak daha doğru olmaz mı?

  • http

    29.06.2003 - 14:53

    Aşağıda belirtiğim sorun artık yok ama yine de noktolama işaretlerinin olduğu linklerde hala boşluklar oluşmakta. Mesela en fazla link vermekte sorun yaşadığım soru işaretli ''? '' olan web sayflarıdır.

  • adagio

    29.06.2003 - 14:50

    İtalyanca müzik terimi olan 'adagio' Yavaş veya ağır biçimde çalınan bestedir.

    'Müfreze (Platoon) '' filminden hatırlayacağınız, insanın duygularını yavaş yavaş feth eden, müziğiyle 'bkz. Samuel barber''in muhteşem bestesi “Adagio For String'' buna en güzel örnektir.

  • türkçe rap

    29.06.2003 - 10:38

    Rap Müzik türünün tarihçesini rap başlığının altına bırakırsak; Türkçe Rap akımı Türk medyasına ilk olarak Alamanya'daki Türk Gençleri tarafından tanıtıldı. Tabi demin söylediklerimde yanılmıyorsam, herhalde ilk Cartel adlı gruptu türkçe rap albümü çıkartan... Sonra grubun elamlarının Karakan ve Erci-E solo olarak çıkartıkları albümler izledi. Karakan daha çok sert ve hızlı rap türüne yakın tarzını tanıtırken, Erci-E'de rap gibi sanılan ama rap'ten farklı olan, daha melodik ve yavaş Hip Hop tarzını tanıtmaya çalıştılar.

    Rap'in başkaldıran sert yaşam(gang) tarzıyla, hip hop'un ise özgür yaşantı kültürü, Türkiye'ye yaygın birşekilde olmasa da ve çok yer bulamasa da, ilk türkçe denemler olarak başarlı oldu diyebiliriz. Başkaldırı anlayışıyla daha çok Alamanya'daki Türklere yapılan eziyetlere karşı oluşan çetelerin Rap'i, ve Almanya'daki yaşatıya adepte eden generation'ların yaşam tarzındaki free'lik anlayışıyla Hip Hop çıktı diyebilirz.

    Bunlar tabi ki benim izlenimlerim. Türkçe Rap'i ve yeni Türkçe Rap grublarını Gölge benden daha iyi biliyor.. eskiden müzikle daha ilgili olduğumdan, daha çok Cartel'i ve sonra Karakan'ı, Erci-E'yi ve Da Crime Posse'yi hatırlıyorum... aklımda da hep 'Orada yabancı, burada alamancı' sözleri kaldı...

    Umarım hatalı bir bilgi vermemişimdir. Yine de aşağıdaki linklerden de yararlanabilirsiniz.

    yusufsen.sitemynet.com/rapTurklinkler.htm
    www14.brinkster.com/allside/index2.htm

  • karga

    29.06.2003 - 06:54

    Esas Nuh Tufanına benzeyen (yani tufanın olduğuna dair) bir Sümerli efsanesinde geçer,

    Tufan 6 gün 6 gece sürmüştür. Gemi Nizar Dağı'na gelince uçurulan güvercin dönmüş ama karga dönmemiştir.

    Bazı Sümer, Asur ve Babil kayıtlarına göre de, gemi Nizar Dağı'nda karaya oturunca Utnapishtim bir güvercin, bir karga ve bir de kırlangıç gönderir. Karga cesetleri yemek için kalır, fakat diğer iki kuş geri dönmez.

  • karga

    29.06.2003 - 06:39

    Maide Suresi

    27. Onlara, Âdem'in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden) , «Andolsun seni öldüreceğim» dedi. Diğeri de «Allah ancak takvâ sahiplerinden kabul eder» dedi (ve ekledi :)

    28. «Andolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan (bile) ben sana, öldürmek için el uzatacak değilim. Ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım.»

    29. «Ben istiyorum ki, sen, hem benim günahımı hem de kendi günahını yüklenip ateşe atılacaklardan olasın; zalimlerin cezası işte budur.»

    30. Nihayet nefsi onu, kardeşini öldürmeye itti ve onu öldürdü: bu yüzden de kaybedenlerden oldu.

    31. Derken Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. (Katil kardeş) «Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar da olamadım mı ki, kardeşimin cesedini gömeyim» dedi ve ettiğine yananlardan oldu.

  • karga

    29.06.2003 - 06:31

    bkz. crow

  • ütopya

    29.06.2003 - 06:26

    Yunancada da utopia, Gerçekleşmesi mümkün olmayan ideal demektir.
    ya da gerçekleştirilmesi imkânsız tasarı veya düşünce.

    Ütopya kelimesi 16. yüzyılda Thomas More'un yazdığı ünlü, ideal toplumun temellerini anlattığı romanın adındaki kitabına isim olmuştur. Yazar bu kitabında dini müsamahanın hakim olduğu, idarecilerin halk tarafından şeçildiği, yoksulluğun olmadığı bir ülkeyi tasvir etmektedir.

    Bu terim Karl Marx'dan önceki bir çok sosyalist düşünür içinde kullanılmıştır.

  • müsamaha

    29.06.2003 - 06:20

    bkz. hoşgörü
    tolerans
    Ya da Görmezlikten gelme, göz yumma anlamlarınıda gelir.

  • jules verne

    29.06.2003 - 05:59

    Küçükken bilim kurgu kitaplarıyla beni büyüleyen Jules Verne'nin İstabulla ilgili romanını olduğunu görünce çok şaşırmıştım. İki ciltten oluşan İnatçı adlı roman küçük yaşta okumak ne kadar zor olsada, ünlü yazarın ülkemde geçtiği romanını okudukça gururlanmıştım. Hele o zamanın İslambol'uyla şimdi ki İstanbul arasında ki dağlarca farkı olduğunu küçük yaşta göstermişti...

    İnatçı Keraban 1. ve 2. cildin netteki tanıtımı:

    Bir Hollandalı, uşağıyla birlikte İstanbul'a gelir. Burada, dostu tütün tüccarı Keraban Ağa ile buluşur, onun Üsküdar'daki konağına yemeğe gideceklerdir. Tam da o gün, Boğaz'dan karşıya geçiş için yeni bir vergi konur. On paralık vergiyi ödememekte kararlı olan Keraban Ağa'nın bu inadı, kendisine yüzlerce altına mal olacak zorlu ve ilginç bir Karadeniz yolculuğunu başlatır... Jules Verne, İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu, Türkler ve Karadeniz'le ilgili düşüncelerini serpiştirdiği bu romanında 'Osmanlıların en inatçısını' anlatıyor...

    Jules Verne bu kez Osmanlı topraklarında...

  • nedir ?

    25.06.2003 - 23:08

    nedir bölümü bu aralar en bereketli döneminde, ne güzel. Buna Lale Nedir Devri mi desek:P

  • israil

    25.06.2003 - 22:39

    Yine açılıp boş bırakılan bir başlık...

    İbrahim aleyhisselâmın oğlu İshâk Peygamber'in oğullarından Hz.Yakub'un diğer adı. Adı İsrail olduğundan Hz. Yakub'un oğullarına (12 Oğluna) İsrailoğulları yani Beni İsrâil denmiştir.

    Şimdilerde (bkz. www.foreigntrade.gov.tr/anl/raporlar/ortadogu/israil/israil.htm) Konya kadar büyüklüğü olan 6 milyondan fazla nüfüsu ile, çoğunluğu yahudilerden oluşan terörler esen bir ülke. (bkz. Filistin)

    Bu konuda elimden geldiğince zamanla daha fazla bilgi aktarmaya çalışacağım...

    www.geocities.com/begunay/Z15.htm

  • akrostiş

    25.06.2003 - 22:17

    bkz. dil oyunları

  • akrostiş

    25.06.2003 - 22:16

    AKROSTİŞ

    Var olan bir sen, bir ben, bir de bu bahar.
    Elden ne gelir ki? Güzelsin, gençliğin var.
    Dünyada aşkımız ölüm gibi mukadder.
    İnan ki bir daha geri gelmez bu günler.
    Alemde bir andır bize dost esen rüzgar.

    Cahit Sıtkı Tarancı

  • biri bizi gözetliyor

    25.06.2003 - 20:47

    BBG yarışması hakkında kı düşüncelerimi daha önce söylemiştim..
    Bazı arkadaşlar maşallah başlığa daha güzel bir açıdan yaklaşmışlar... bu konuda ben de bir katkıda bulunmak isterim:

    50/Kâf Suresi 18. Ayet: ' İnsanın söylediği her şeyde* yanıbaşında mutlaka bir gözleteyici bulunur.'

    * 'Söylediği her şey' ibaresi insanın kendisi içindeki fısıldaşmasını bile kapsayan bir söz.

  • çıplaklık

    25.06.2003 - 19:17

    duruma ve anlayışa göre rahatlatıcı ya da rahtsız edici durum.

    Çıplaklık hakkında kalınca bir ansiklopedi görmüştüm bu konuda baya bir sayfa ayırmak gerekir...

Toplam 2591 mesaj bulundu