Küresel ısınma Antarktika'daki besin zincirini olumsuz etkiliyor. Bilim adamları, bölgede 35 milyon yıldır ilk kez yengeçlerin görüldüğünü ve yengeçlerin Güney Kutbu besin zincirindeki büyük deniz örümceklerinin yerini almaya başladığını belirtiyor. Uzmanlar, Güney Kutbu'ndaki binlerce deniz canlısının yerini, ısının yükselmesiyle birlikte başka canlıların almaya başladığını, bunun da o bölgedeki canlıları tehlikeye attığını ifade ediyor.
The Times'ın web sitesindeki habere göre, Antarktika'daki benzersiz ekosistemin özelliği nedeniyle deniz suyu sıcaklığı asla 1 derecenin üzerine çıkmıyor, bu da başka okyanuslardaki canlıların Antarktika'da yaşamasına izin vermiyordu.
Fosil kayıtlarına bakıldığında, başka okyanuslardaki besin zincirinin üst sıralarında bulunan bazı balık ve yengeç türlerinin 35 milyon yıldır Güney Kutbu'nda rastlanmadığı görülüyor. Bilim adamları ısının son 100 yılda 3 dereceye yükselmesiyle bu türlerin geri döndüğünü ve Antarktika'da daha önce hiç rastlanmayan türlerin yaşamaya başladığını belirtiyor.
Küresel ısınma yüzünden ortaya çıkan bu durumun, Antarktika'nın 'yerlileri' sayılan o bölgeye özgü deniz örümceklerini, isopodu ve deniz solucanlarını tehdit ettiğine dikkat çekiliyor.
Antoloji.com'a üye olduktan sonra Nedir bölümünde yapılan eylemlerden...
Nedir Bölümünün kurallarına uymadığından Yetkililerin silebileceklerine rağmen açılmaya devam eden başlıklar...
İster bir yazıyı ya da bir düşünceyi aktarma olsun, ister ilham olsun Terim Girmek benim için bilgi akışımana katkıda bulunmaktır. Tabi istemesek de ego tatmini, propoganda yapmak, laf olsun torba dolsun gibi yapılan bu eylem Antoloji.com'un sağladığı yaptığımız aktivitelerden...
Not: Artık Terim açanın da rumuzu gözüktüğünden içmiz biraz daha rahatladı...
Antoloji.com sitesinde ki nedir bölümünün ana işlevi olan ''Yeni Terim Ekle'' eylemindeki başlıkların ismi.
Herhalde sözlükteki anlamı olan ''Bir bilim, sanat, meslek dalıyla veya bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı karşılayan kelime, ıstılah'' yola çıkılarak bu isim buraya daha uygun görülmüş.
açılıp boş bırakılan, gereksiz, uzun, propoganda, kişisel, silinen, daha açılmamış, sabah sabah veya sıkıntıdan girilen vb. terimler de var.
Mesela benim en gıcık olduğum açılıp boş bırakılan terimlerdir, bu konu hakkında daha önce yazmıştım şimdi ise diğer gıcık olduğum konu olan silinen terimler arasına girdi, neyse en iyisi buraya aktarıyım da belki silinmez:
Açılıp Boş Bırakılan Terimler:
10.05.2003 14:07:00
Caminin avlusuna bırakılan bebek gibi YETİM bırakılan terimler.
Çoğu zaman başkası tarafından bulunup sahiplenip doldurlabilecek ya da bırakanın pişman olup geri dönüp yine sahiplenmesi durumu...
Duyarlı üyeler olarak elimizden geldiğince boş bırakalanları doldurmaya çalışsak da her gün sayısı artan vurdum duymazlık olayı...
10.05.2003 14:03:00
Boş bırakılan başlık gördüğümüzde 'Ya kardeşim aciz misin, açtığın terime neden bir şey yazmassın' hesap sormak isteğini uyandıran eylem.
Gördükçe, 'Ya gerçekten neden boş bırakıyorsunuz' diye yine insanı daha da sinirini bozacak bir hareket.
Boş bırakma kardeşim! Sen açtın, sen yaz! ' diye devam eden kıl bir durum. Kimin açtığını bilmedeğimizden boşuna insanı hareretlendiren sorumsuzluk örneği.
Belki sadece başkalarının fikirlerini öğrenmek için yapılan bir eylem ama açan yazar diye beklenildiğinden unutulup gidilen terimler.
Selam gibi Arapça'dan dilimizi zenginleştiren, dinimizin barış ve esenlik anlayışını yansıtan Müslümanlar arasında bir nev'i selamlaşma kelimesi olarak kültürümeze yansımış; rahat olunuz, serbest olun, hoş geldiniz manasında söylenmesi.
Sözlükteki anlamı; ''Geniş ve mamur yere geldizin, rahat ediniz! ', 'günaydın' veya 'hoş geldiniz' anlamında bir esenleşme veya selâmlaşma sözü''
Netteki diniz sözlükten aktarmalar: Fakîrler, bir adamı Resûlullah efendimize gönderdiler. Adam; 'Ben, fakirlerin sana gönderdikleri bir elçiyim (görevliyim) ' deyince; Peygamber efendimiz; 'Sana ve seni gönderenlere merhabâ, onlar benim sevdiğim kimselerdir' buyurdu. (Hadîs-i şerîf-İhyâu Ulûmiddîn)
Buhârî ve Müslim'in rivâyet ettiği (naklettiği, bildirdiği) mîrâc (Peygamberimizin göklere çıkarıldığı, bilinmeyen yerlere götürüldüğü gece) ile ilgili hadîs-i şerîfte, Resûl aleyhisselâm, mîrâc yolculuğunda yedi semâ (gök) katında da; 'Merhabâ' diye rek karşılanmıştır. (Abdülhak-ı Dehlevî)
Kelime-i şehâdet getirmenin (Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh demenin) yüz otuz kadar faydası vardır. Bunlardan ölürken olan faydasından birisi de; Merhabâ ey mü'min! Sen cennetliksin' denmesidir. (M. Ali Nâsıf) Merhabâ ey uşşâka sâkî merhabâ Merhabâ ey âli sultân merhabâ Merhabâ ey derde dermân merhabâ Merhabâ ey şefî'-i rûz-i cezâ Merhabâ sen rahmetenli'l-âlemîn. (Süleymân Çelebi)
Sözlükteki anlamı: “’Bir kimseyle karşılaşıldığında, birinin yanına gidildiğinde veya yanından uzaklaşıldığında kendisine sözle veya işaretle bir nezaket gösterisi yapma, esenleme.’”
Selam yani Es-Selâm, Arapçadan dilimizi zenginleştiren bu kelime ayıplardan, afetten salim oluş, selamet, emniyet demektir.. Sulh yani barış; Asâyiş yani sükun, nizam... Bütün korktuklarından emin olma ve en güzel anlamı Allah’ın rızasına erişmek için müminlerin birbirlerine yaptığı en kolay duadır.
Müminlerin birbirleriyle karşılaştıklarında büyükten küçüğe; yürüyenden durana; azlıktan çoğunluğa karşı, hayvan veya vasıta üzerinde olandan yürüyene, yüksektekinden aşağıdakine (Bir Hadis Şerifimiz’deki gibi) ‘”Selâmün Aleyküm”’ demesi. Selamı alan ”’ve Aleykümüsesselâm ve Rahmetüllahi ve Berakâtühu”’ diyerek cevap vererek ya da evvela selam vererek daha da sevap işlmesidir… Herkese selam vermek sünnet, almak ise farzdır… İki cemaat birbiri ile karşılaşırsa; onlardan biri selam vermesi ”’sünnet-i kifaye”’, selam alacak taraftan birisinin selam alması ”’farz-ı kifayedir”’ derler.
Selamlık, selamet gibi kelimeleride ve selâm verdik, borçlu çıktık gibi deyimlerde de kullanılır.
ayrıca bkz.
Nisa Suresi 86. ve 94. Ayet, Rad Suresi 24. Ayet, Furkan Suresi 63. ve 75. Ayet, Kasas Suresi 55. Ayet
vb.
Dilin afetlerinden
Sövmek anlamında, ağızdan çıkan çirkin, abes, terbiyesiz, kirli, berbat - artık aklınıza negatif olarak ne geliyorsa - kötü laflara denir.
Hem dilin, hem de kalbin afetlerinden,
Küfür Arapça'dan kufr (küfr) den gelir. Esasan inkar etme, yanlış gösterme anlamına gelir ki dini açıdan 'Allah'ın varlığını ve birliğini, peygamberliği, Hz. Muhammed'in Allah katından getirdiği kesin olarak belli olan şeyleri inkâr etmektir'
bkz. www.kuranikerim.com/islam_ansiklopedisi/K/kufur.htm
www.geocities.com/tavaff/risale/04kufur_cesitleri.html
Ehl-i Sünnet'e göre bir şey ancak kalple tasdik olunur ise, iman veya küfür olur. İlginçtir 'İman' (tamlama almadan) kelimesi Kuran boyunca 25 kere tekrarlanır, 'küfür' kelimesi de...
Ünlü İtalyan filozof Dante Alighieri ünlü cennet ve cehennem tasvirlerini ve temalarını işleyen upuzun Inferno, Purgatorio ve Paradiso başlıkları altında Canto I, Canto II diye şiirlerden oluşan büyük bir eserin adı.
Liberal serbest ekonomiden yana olan kimseye denir. Libral felsefe yani serbestlik yanlısı felsefe fransadan çıkan 'Bırakın yapsınlar, bırakın geçsinler' felsefesine dayanır. Yani devletin serbest piyasaya karışmaması 'laissez faire' (bırakın yapsınlar) felsefesini güder. Bu açıdan kapitalizm'in törpülenmiş hali diyebiliriz.
John Locke gibi isimlerin temelini attığı bu felsefe insanların doğuştan bilgilere sahip olmadığını, ancak kötüden iyeye rehber olan duyguların doğuştan geldiğine inanılırdı. İnsan kendi zevklerine önem verir, doğası gereği rekabetçi ve çıkarcıdır, bunlar milli çıkar olarak topluma yansır, işte bunun akışını sağlamak ya da doğallığına bırakmak ancak serbestlikle olur, belli tarihsel süreçlerden sonra da insanı refaha ulaştırlacağına inanılır. Tabi belki yanlış anlamışta olabilirim...
'Liberal felsefe bireye güvenir, bireye inanır, bireyi özgür kılar, bireyi kayıt altına almaz, bireyden kuşkulanmaz, bireyden korkmaz! Dolayısıyla, öngörülen sistemde birey siyasi, idari, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda doğrudan söz sahibi olacak, inisiyatifini kullanabilecektir.' - Liberal Demokrat Parti
Prof.Dr.Coşkun Can Aktan'ın Liberal Felsefe ve Demokrasi Üzerine Yazıları:
www.canaktan.org/canaktan_personal/canaktan-arastirmalari/liberal-demokrasi.htm
Sabahattin Ali kitabından aynı adla uyarlanan film.
Netteki Tanıtımı:
Kuyucaklı Yusuf
Yönetmen: Feyzi Tuna
Yapımcı: Kadir Yurdatap 'Mine Film'
Senaryo: Feyzi Tuna 'Eser: Sabahattin Ali'
Görüntü Yönetmeni: Çetin Tunca
Süre: 127 dakika
Yapım YIlı: 1985
Format: 35mm
Oyuncular: Talat Bulut, Derya Arbaş, Ahmet Mekin, Engin İnal, Ferda Ferdağ, Sema Çeyrekbaşı, Melih Çardak, Atilla Yiğit, Nilgün Nazlı, Kemal İnci, Bülent Oran, Seda Yıldız..
Filmin Konusu: Ailesi eşkiyalar tarafından öldürülüp öksüz ve yetim kalan Yusuf'un hikayesi. Öksüz ve yetim kalan Yusuf'u idealist biri olam Kaymakam Selahattin Bey evlet edinir...
Sanırsam Alanya'da tarihsel kalıntıların olduğu bir köy ya da yer adı, Kastomonu'da bir ilçe adı olarka da var. Sivas'ta bile köy adı olarak var, soyad olarak kullanımından kurum isimlerine kadar varsa demek ki baya bir isim olarak kullanıyor. Başlık böyle açılıp boş bırakılınca da insan bilgi vermekte zorluk çekiyor.
LEARTES (tarihsel yer adı olarak altaki yazı da geçiyor) :
Gazipaşa yolu üstünde, Alanya'dan 9 km ileride, Mahmutlar sapağından girildikten sonra Hadım yoluna sapılırve 10km daha gidilir. Buradan sonra oldukça zor gezilebilen ören yerine yürüyerek varılır. Alanya'dan ya da Mahmutlar'dan bir rehber alınması, gidişi kolaylaştıracaktır. Tepenin üzerinde kalıntıları vardır. Bu tepenin kuzeydoğu eteğinde Kozyaka/KUZYAKA Köyü bulunmaktadır. Ören yerinde Yedi Kapılı Ev' (muhtemelen bir tapınak) , yıkık durumda tiyatro, agora, Bizans döneminde bazilikaya çevrildiği anlaşılan bir yapı, Zeus Magistos tapınağı vardır.
Atlas adında bir oyunda ya da gerçekte de olabilir, Kuzyaka özel olarak yetiştirilmiş bir at cinsi, soylu at olarak geçiyor.
Kuz demek gölgede kalansa bir anlamda Kuzyaka gölgede kalan kıyı, kenar, taraf demek. Yani bir anlamda bir dağın gölgesinde kalmış bir yer.
Evet, faşizme karşı savaşan ve ölen komunistlerin hakkını yememek lazım ama şunları da unutmamak lazımdır ki Hitler komunistlerin desteğiyle iktidara geldi, ne kadar iktidara gelince bu komunistleri öldürtmüşşese de Milli Sosyalist Alman İşçi Fırkasıyla (Eski adı Alman İşçi Partisiyle) başa gelmiş bir sosyalisttir, (tabi sonra komunistler buna neo-sosyalizm ya da başka isimler koyarak gömleklerini yıkamaya çalışmışlardır)
Devam edelim, Hitler ve Stalin 1936'da saldırmazlık paktı yaparak aynı masada kameralara gülücükler atmış sonra işin rengi değişince Stalin, Emperyalist güçlerin başı olan Churchil ve Roosevelt'le Yalta'da kameralara gülücükler atmıştır.
Kısacası Mao, Stalin ve Hitler birbirinden farklı ideolojiler savunduğunuğu düşünmeyin derim, çünkü hepsinin fikir kaynağı aynıdır. Akkıttıkları milyonların kanı hepsinin üstüne sinmiştir tabi Stalin'e göre nede olsa bu ölümler sadece istatistik. Tabi bunlar tarihsel olaylardır, komunistler bazılarına red etmiş, dışlamış yahut bazılarını da kılıfına uydurmuştur.
Eninde sonunda dünya tarihine bakarsak katliamlar konusunda insanların insanlarla, toplumların toplumlarla bir yarış içersinde olduğu ortada bir resim çıkar.
Konumuza devam edelim,2. Dünya savaşında sadece komunistlerin değil çoğu insanın kanı dökülmüştür. Yani komunistlerin canı canda bu faşizime karşı can veren diğer canların, hatta İngilizlerin, Amerikan askerlerinin ve diğer ülkelerin insanlarının, canı patlıcan mı? Ne bu çocuklar gibi benim babam senin babanı döver gibilerinden tahammül edememek, yok daha az - yok daha fazla gibi karşılaştırmalar.
Çoğu ideoloji, kuram, düşünce, inançlar ve sistemler kağıd üzerinde çok masum gözükürler ama hepsi tarihten payını almıştır. Bu demek değildir ki hemen alıp toprağa gömeceğiz, eninde de sonunda yaşanılması gereken bir tarihte esas sorumlu bunlar değil insanların yani toplumların seçimleridir,
Tabi her komuniste Stalin veya Mao olarak bakmamak lazım ama göz ardı etmeden de yazsak daha iyi olur... Tarihten alacağımız çok dersler var, bunları görmemezlikten gelmek ya da kenera atmak tarihteki olaylar yeniden canlandırmaktan öteye gitmez...
Kurt'un kurtlar sofrası, bozkurt, kurtlar köyü, kurtlar vadisi gibi Türk kültüründe ve mitolojisinde çok geniş bir yeri vardır. Ülkücelerin sembolü haline gelmiş Kurt'un değişik efsanevi kaynaklarda Türk milletinin yaratılışı destanlarında bozkurt olarak bahsedilir. (ör bkz. www.bozkurt.net/html/bozkurt.html)
Kurt cinslerinden kısaca bahseden bir site: kangar.kolayweb.com/sayfa/0027.htm
Kuran-ı Kerim, Yusuf Suresi 13-17. ayetlerde Hz. Yakup'un oğlu Hz. Yusuf'u kurt yedi diye kardeşlerin uydurduğu yalan dan bahsedilir. Kurtubi ve İbnü’l Arabi ve Kadi Iyaz gibi kaynaklarda da Medine'nin önemi belirten kurt hikayesi de vardır.
Yabancı dilllerde Kurt diye başlayan isimlerde vardır.
Bir de solucan türü toprak kurdu, parazit olarak bağırsak kurdları da vardır.
Ayrıca Kitap kurdu diye de mecazi anlamlarda kullanılır.
Yunanca'da Kozmos Evren demektir. Bu kelimeden üreyen Kozmoloji, Fransızca'dan gelen bir kelme Evren Bilimi demektir.
Evrenin oluşumu ve evrimi konusundaki incelemeye verilen isimdir. Astronominin bir dalı olarak, Evrenin yaşı nedir? Evren nasıl başladı? Genişlemeye devam edecekmi? yoksa genişlemesi yavaşladıktan sonra tekrar büzülmeye başlayacakmı? Evrenimizi oluşturan kimyasal elementler nasıl oluştu? gibi sorulara muhatap kalan bir daldır.
(www.maximumbilgi.com)
Kozmoloji: Sonsuz Evren Kavramının Çöküşü ve Yaratılışın Keşfedilmesi
(www.islaminyukselisi.com/Ateizmin_cokusu.html#1)
Astronomi Dersleri
www.elk.itu.edu.tr/~batman/astronom/ders/win_ders34.html
www.elk.itu.edu.tr/~batman/astronom/ders/win_ders35.html
www.elk.itu.edu.tr/~batman/astronom/ders/win_ders36.html
kin hiddet, kızgınlık veya öfke gibi anlık değildir, uzun süre insan bu intikam alma duygusunu içinde gizler... Nefret de diyemeyiz, çünkü bir maddeden ya da olgudan nefret edebilirsiniz ama kin garezdir yani arapçadaki anlamı gibi garazdır 'Birine karşı güdülen kötülük etme isteğidir...'
Kışın en güzel olayı olan karın muhteşem sanatına denir. 'Bir kar tanesi iki yüzden fazla buz kristalinden oluşan bir kristaller kümesidir. (H. Yahya) '
Mesala kar taneli bardaklar gibi süslenen eşyalar vardır. Romatizimin tanelerindendir de Teoman, Zerrin Özer, Nilüfer, Muslim Baba gibi şöhretlerin şarkılarında çok geçer. Yanağına düşen her kar tanesi (ühüü ühüü) yani bu isimle çok şiir bulucağınıza eminim. Kişi ismi olarak da kullanılıyor.
Orhan Pamuk’un 'Kar' Romanı Üzerine: www.geocities.com/akademyayadogru/makgulpamuk.htm
Kidon Media Link diye bir sürü web sayfası var ama başlığı kimin açtığına bakılırsa rumuzu için açılmış olduğu belli.
Yahudlerin istiparat örgütü olan Mossad'ın Suikastçı birimine denir; Kidon Timleri de vardır İnfaz Timi anlamına gelir. Esas kullanışı Gideon yani Tevratta geçen bir kahramanın ismi. Sayıca çok fazla olan dusmani, zekası ve aklıyla yahudileri kurtardığından gizli servisin suikastçı timleri için bu terimi kullanmaları rastlantı değil...
Kaybolmaktan saha farklı olan kayboluşu bir oyun, hikeye, şiir, şarkı gibi sanat dallarının içinde bir kurtuluş umudu, bir yolculuk olarak da görebilirsiniz.
Ya da basitçe kaybolmakla özdeştirip, bir değerin yokoluşu olarak da bakabiliriz. Kulağa belki sadece melodik geldiğinden bir sürü duyguyu hissettiriyor aynı yaşama kayboluş olarak bakmak gibi
Çamağacına
Bir akşamüstü kayboluşu (Onat Kutlar)
Hadi, sen de benimle gel, birlikte karışalım
kayboluşa, dedi. (Cezmi Ersöz)
Acı soysuzlaşınca tiranlaşıyor belleksizlik
İnat ve öfke, kaybediş ve kayboluş oluyoruz
Komikti dıştan bakınca dünya ama hırçın
(Ahmet Telli)
Önceleri teori olarak ortaya atıldı ama son yıllardaki tartışmalar ve bulgular kara delik olgusunu daha da güçlendirdi ama hala tanımı hakkında tam bir fikir birliğine ulaşılmış değil.
Adı üstünde dipsiz kuyu gibi uzayda oluşan bir nevi delik. İşlevi hakkında zaman yolculuğundan tutun, Worm Hole, Şeytan Üçgeni hakkında yapılan yorumlar gibi bir fenomen haline gelmiştir. Esas Çıplak gözle görülemeyen ışık gibi bile tüm maddeleri yutan bir çeşit uzayda oluşan girdap olduğu söyleniyor. Bir de son zamanlarda bilgi kaybı, ekonomide ya da bırsa da oluşan delikler, devlet hazinesinden nereye gittiği bilinmeyen paralar gibi mecazi anlamlarda da halk arasında çok kullanılmaya başlandı.
Nette bu konuda çok bilgi bulucağınıza eminim, bir kaç tanesi:
Yeryüzünde ve uzayda giderek daha iyi teknolojilerle donatılan teleskoplar, karadelikleri inceleyerek kuramsal öngörüler için yeni yeni kanıtlar topluyorlar.Ama kuram yakalanacak gibi değil.Bu cisimlerin bilinen fizik yasalarının geçerliliğini yitirdiği, içlerinde olup bitenler konusunda neredeyse hergün yeni önermeler yapılıyor.Kimisi, New York'ta başlatılan bir deneyde oluşabilecek bir karadeliğin tüm Dünya'yı yutmasından korkuyor.Başkalarıysa, kara delik araştırmalarının, Evren'deki yalnızlığımıza son vereceğinden umutlu; gidilmez gibi görünen uzaklıklara, hatta başka evrenlere bir çırpıda ulaşabileceğimiz 'kurt delikleri'ni bekliyor.
www.geocities.com/bahadirsa/bilim.htm
Kara delik evrenin bilgi batağı olarak davrandığından, bu bilgilerin kendisi kara deliğin yapısını ve özelliklerini etkileyemez. Bu konuyu açıklamak için iki tane düşsel kara delik ele alalım; Birinci kara delik 10Mo’lik demirin çekimsel çökmesi ile oluşsun. Diğeri ise 10Mo’lik fıstık ezmesinin çekimsel çökmesi ile oluşsun. Açıkçası; bu iki farklı madde tamamıyla iki tane kara delik meydana getirir. Bu iki kara deliğin olay ufukları oluştuktan sonra hem demir hem de fıstık ezmesi evrenden tamamen kaybolacaklardır. Dışardan bakan birisine göre, bu iki kara delik aynı görülecek ve hangisinin fıstık ezmesi hangisinin demir olduğu belli olmayacaktır. Biz, kara deliğin yok ettiği bilgiden nasıl etkilenmediğini anlayabiliriz.
asartonline.org/karadelik3.php
Gözle görülemeyen kara delikler son derece kuvvetli çekim gücüne sahipler. Bu nedenle ışık dahil hiçbir şey onların çekim alanından kurtulamıyor ve çekim alanına giren her cisim kara delikler tarafından yutuluyor.
www.ntvmsnbc.com/news/195948.asp
www.ntvmsnbc.com/news/56369.asp
sinirotesi.tripod.com/karadelik.htm
www.geocities.com/bahadirsa/bilim.htm
vb.
Allahü Teala, yalan sözü ve onunla amel etmeyi ve bilmezliği terktemeyen kimsenin içmemesine ve yememesine muhtaç değildir.
(Hadis-i Şerif) Kaynak: Buhari
Allahü Teala bize farz kıldığı ibadetlerde kendisi için hiç bir şey dilemiyor. Bizim yapacağımız her ibadet kendimiz için geçerlidir, sevgi müstesna. Allah(c.c.) için severseniz aslında bunu bir tek Allah Rızası için yapmış oluyorsunuz.
Oysa üzerimize farz olan (namaz kılmak, zekat vermek v.s.) ibadetler Müslüman’ın kendisi içindir. Ancak bu ibadetlerin, Müslüman’a bir şey kazandırmak için yapılan bütün ibadetlerin, yalansız ve riyasız olması şarttır.
İnsanoğlu incelendiğinde; Allah’ın rızasını bırakmış, kulun rızası peşinde koşar görülüyor; Allah için namazı terketmiş, desinler diye namaz kılıyor; Allah için orucu terketmiş, yalan ve riya üzerine oruç tutuyor. Gönülde hiç bir şey yok.
Bilmezliği terketmemişten maksat; ana babasından ya da çevresinden öğrendiği ile amel eden (taklid-i iman) ve bunu terketmeyen demektir.
Oysa İslam Dini, araştırmayı, öğrenmeyi, ilim yapmayı Mü’min üzerine farz kılmıştır. Namaz gibi çalışmak, öğrenmek ve ilim yapmakta bir ibadettir. Bakınız Müslüman taklid-i iman yani anasından babasından yani atalarından ya da etrafından gördüğü gibi iman etmesi ile ibadetleri yerine getirebilir; ama Mü’min ilim yapmak zorundadır ancak böyle taklid imandan sıyrılır.
Bir kişi gönlüne indirerek bunu yapmak istiyor ise; araştırmayı, öğrenmeyi, sormayı, kısaca ilim yapmayı istemesi lazım. İstemezse “Bilmez” durumunda kalır.
Bilmezlik; öğrenmemek, araştırmamaktır.
Şeriata göre ne olursa olsun farzlara uyulması lazım ama Hakikat ilmine göre, Marifettulah’a göre taklid-i iman ile ibadet yapanın ibadetine Allah’ın ihtiyacı yoktur.
Araştırmak, öğrenmek ve öğrendiğimiz ile amel etmek, bunları gönüle indirmek, bize yarar sağlar. Onun dışındakilere Allah’ın ihtiyacı var mıdır işte Hadis'te belirtilen, kim ne yaparsa kendisi için yapmasıdır.
bir ses duyulsa...koşsam sesin geldiği yere...katılsam o seslere...o sesleri çıkarsam...duyulsa seslerimiz...katılsa bütün sesler...ah keşke bir olsa sesler sessizliğin içinde de...bir ses duyulsa...sessizliği bozsak
küresel ısınma
15.07.2003 - 18:59Küresel ısınma besin zincirini etkiliyor
Küresel ısınma Antarktika'daki besin zincirini olumsuz etkiliyor. Bilim adamları, bölgede 35 milyon yıldır ilk kez yengeçlerin görüldüğünü ve yengeçlerin Güney Kutbu besin zincirindeki büyük deniz örümceklerinin yerini almaya başladığını belirtiyor. Uzmanlar, Güney Kutbu'ndaki binlerce deniz canlısının yerini, ısının yükselmesiyle birlikte başka canlıların almaya başladığını, bunun da o bölgedeki canlıları tehlikeye attığını ifade ediyor.
The Times'ın web sitesindeki habere göre, Antarktika'daki benzersiz ekosistemin özelliği nedeniyle deniz suyu sıcaklığı asla 1 derecenin üzerine çıkmıyor, bu da başka okyanuslardaki canlıların Antarktika'da yaşamasına izin vermiyordu.
Fosil kayıtlarına bakıldığında, başka okyanuslardaki besin zincirinin üst sıralarında bulunan bazı balık ve yengeç türlerinin 35 milyon yıldır Güney Kutbu'nda rastlanmadığı görülüyor. Bilim adamları ısının son 100 yılda 3 dereceye yükselmesiyle bu türlerin geri döndüğünü ve Antarktika'da daha önce hiç rastlanmayan türlerin yaşamaya başladığını belirtiyor.
Küresel ısınma yüzünden ortaya çıkan bu durumun, Antarktika'nın 'yerlileri' sayılan o bölgeye özgü deniz örümceklerini, isopodu ve deniz solucanlarını tehdit ettiğine dikkat çekiliyor.
(Hürriyetim) - 15.07.2003
terim
15.07.2003 - 16:13Yeni Terim Ekle:
Antoloji.com'a üye olduktan sonra Nedir bölümünde yapılan eylemlerden...
Nedir Bölümünün kurallarına uymadığından Yetkililerin silebileceklerine rağmen açılmaya devam eden başlıklar...
İster bir yazıyı ya da bir düşünceyi aktarma olsun, ister ilham olsun Terim Girmek benim için bilgi akışımana katkıda bulunmaktır. Tabi istemesek de ego tatmini, propoganda yapmak, laf olsun torba dolsun gibi yapılan bu eylem Antoloji.com'un sağladığı yaptığımız aktivitelerden...
Not: Artık Terim açanın da rumuzu gözüktüğünden içmiz biraz daha rahatladı...
terim
15.07.2003 - 16:08Antoloji.com sitesinde ki nedir bölümünün ana işlevi olan ''Yeni Terim Ekle'' eylemindeki başlıkların ismi.
Herhalde sözlükteki anlamı olan ''Bir bilim, sanat, meslek dalıyla veya bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı karşılayan kelime, ıstılah'' yola çıkılarak bu isim buraya daha uygun görülmüş.
açılıp boş bırakılan, gereksiz, uzun, propoganda, kişisel, silinen, daha açılmamış, sabah sabah veya sıkıntıdan girilen vb. terimler de var.
Mesela benim en gıcık olduğum açılıp boş bırakılan terimlerdir, bu konu hakkında daha önce yazmıştım şimdi ise diğer gıcık olduğum konu olan silinen terimler arasına girdi, neyse en iyisi buraya aktarıyım da belki silinmez:
Açılıp Boş Bırakılan Terimler:
10.05.2003 14:07:00
Caminin avlusuna bırakılan bebek gibi YETİM bırakılan terimler.
Çoğu zaman başkası tarafından bulunup sahiplenip doldurlabilecek ya da bırakanın pişman olup geri dönüp yine sahiplenmesi durumu...
Duyarlı üyeler olarak elimizden geldiğince boş bırakalanları doldurmaya çalışsak da her gün sayısı artan vurdum duymazlık olayı...
10.05.2003 14:03:00
Boş bırakılan başlık gördüğümüzde 'Ya kardeşim aciz misin, açtığın terime neden bir şey yazmassın' hesap sormak isteğini uyandıran eylem.
Gördükçe, 'Ya gerçekten neden boş bırakıyorsunuz' diye yine insanı daha da sinirini bozacak bir hareket.
Boş bırakma kardeşim! Sen açtın, sen yaz! ' diye devam eden kıl bir durum. Kimin açtığını bilmedeğimizden boşuna insanı hareretlendiren sorumsuzluk örneği.
Belki sadece başkalarının fikirlerini öğrenmek için yapılan bir eylem ama açan yazar diye beklenildiğinden unutulup gidilen terimler.
merhaba
14.07.2003 - 22:07Selam gibi Arapça'dan dilimizi zenginleştiren, dinimizin barış ve esenlik anlayışını yansıtan Müslümanlar arasında bir nev'i selamlaşma kelimesi olarak kültürümeze yansımış; rahat olunuz, serbest olun, hoş geldiniz manasında söylenmesi.
Sözlükteki anlamı; ''Geniş ve mamur yere geldizin, rahat ediniz! ', 'günaydın' veya 'hoş geldiniz' anlamında bir esenleşme veya selâmlaşma sözü''
Netteki diniz sözlükten aktarmalar: Fakîrler, bir adamı Resûlullah efendimize gönderdiler. Adam; 'Ben, fakirlerin sana gönderdikleri bir elçiyim (görevliyim) ' deyince; Peygamber efendimiz; 'Sana ve seni gönderenlere merhabâ, onlar benim sevdiğim kimselerdir' buyurdu. (Hadîs-i şerîf-İhyâu Ulûmiddîn)
Buhârî ve Müslim'in rivâyet ettiği (naklettiği, bildirdiği) mîrâc (Peygamberimizin göklere çıkarıldığı, bilinmeyen yerlere götürüldüğü gece) ile ilgili hadîs-i şerîfte, Resûl aleyhisselâm, mîrâc yolculuğunda yedi semâ (gök) katında da; 'Merhabâ' diye rek karşılanmıştır. (Abdülhak-ı Dehlevî)
Kelime-i şehâdet getirmenin (Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh demenin) yüz otuz kadar faydası vardır. Bunlardan ölürken olan faydasından birisi de; Merhabâ ey mü'min! Sen cennetliksin' denmesidir. (M. Ali Nâsıf) Merhabâ ey uşşâka sâkî merhabâ Merhabâ ey âli sultân merhabâ Merhabâ ey derde dermân merhabâ Merhabâ ey şefî'-i rûz-i cezâ Merhabâ sen rahmetenli'l-âlemîn. (Süleymân Çelebi)
selam
14.07.2003 - 21:51Sözlükteki anlamı: “’Bir kimseyle karşılaşıldığında, birinin yanına gidildiğinde veya yanından uzaklaşıldığında kendisine sözle veya işaretle bir nezaket gösterisi yapma, esenleme.’”
Selam yani Es-Selâm, Arapçadan dilimizi zenginleştiren bu kelime ayıplardan, afetten salim oluş, selamet, emniyet demektir.. Sulh yani barış; Asâyiş yani sükun, nizam... Bütün korktuklarından emin olma ve en güzel anlamı Allah’ın rızasına erişmek için müminlerin birbirlerine yaptığı en kolay duadır.
Müminlerin birbirleriyle karşılaştıklarında büyükten küçüğe; yürüyenden durana; azlıktan çoğunluğa karşı, hayvan veya vasıta üzerinde olandan yürüyene, yüksektekinden aşağıdakine (Bir Hadis Şerifimiz’deki gibi) ‘”Selâmün Aleyküm”’ demesi. Selamı alan ”’ve Aleykümüsesselâm ve Rahmetüllahi ve Berakâtühu”’ diyerek cevap vererek ya da evvela selam vererek daha da sevap işlmesidir… Herkese selam vermek sünnet, almak ise farzdır… İki cemaat birbiri ile karşılaşırsa; onlardan biri selam vermesi ”’sünnet-i kifaye”’, selam alacak taraftan birisinin selam alması ”’farz-ı kifayedir”’ derler.
Selamlık, selamet gibi kelimeleride ve selâm verdik, borçlu çıktık gibi deyimlerde de kullanılır.
ayrıca bkz.
Nisa Suresi 86. ve 94. Ayet, Rad Suresi 24. Ayet, Furkan Suresi 63. ve 75. Ayet, Kasas Suresi 55. Ayet
vb.
küfür
10.07.2003 - 16:24KÜFÜR:
Dilin afetlerinden
Sövmek anlamında, ağızdan çıkan çirkin, abes, terbiyesiz, kirli, berbat - artık aklınıza negatif olarak ne geliyorsa - kötü laflara denir.
Hem dilin, hem de kalbin afetlerinden,
Küfür Arapça'dan kufr (küfr) den gelir. Esasan inkar etme, yanlış gösterme anlamına gelir ki dini açıdan 'Allah'ın varlığını ve birliğini, peygamberliği, Hz. Muhammed'in Allah katından getirdiği kesin olarak belli olan şeyleri inkâr etmektir'
bkz. www.kuranikerim.com/islam_ansiklopedisi/K/kufur.htm
www.geocities.com/tavaff/risale/04kufur_cesitleri.html
Ehl-i Sünnet'e göre bir şey ancak kalple tasdik olunur ise, iman veya küfür olur. İlginçtir 'İman' (tamlama almadan) kelimesi Kuran boyunca 25 kere tekrarlanır, 'küfür' kelimesi de...
bkz. argo
la divina commedia / ilahi komedya
10.07.2003 - 16:07Ünlü İtalyan filozof Dante Alighieri ünlü cennet ve cehennem tasvirlerini ve temalarını işleyen upuzun Inferno, Purgatorio ve Paradiso başlıkları altında Canto I, Canto II diye şiirlerden oluşan büyük bir eserin adı.
Divine Comedy - İngilizce'ye çevrilmiş haliyle:
www.italianstudies.org/comedy/index.htm
Türkçe olan web sayfasnı bilen varsa lütfen aktarsın.
liberal felsefe
10.07.2003 - 15:31Liberal serbest ekonomiden yana olan kimseye denir. Libral felsefe yani serbestlik yanlısı felsefe fransadan çıkan 'Bırakın yapsınlar, bırakın geçsinler' felsefesine dayanır. Yani devletin serbest piyasaya karışmaması 'laissez faire' (bırakın yapsınlar) felsefesini güder. Bu açıdan kapitalizm'in törpülenmiş hali diyebiliriz.
John Locke gibi isimlerin temelini attığı bu felsefe insanların doğuştan bilgilere sahip olmadığını, ancak kötüden iyeye rehber olan duyguların doğuştan geldiğine inanılırdı. İnsan kendi zevklerine önem verir, doğası gereği rekabetçi ve çıkarcıdır, bunlar milli çıkar olarak topluma yansır, işte bunun akışını sağlamak ya da doğallığına bırakmak ancak serbestlikle olur, belli tarihsel süreçlerden sonra da insanı refaha ulaştırlacağına inanılır. Tabi belki yanlış anlamışta olabilirim...
'Liberal felsefe bireye güvenir, bireye inanır, bireyi özgür kılar, bireyi kayıt altına almaz, bireyden kuşkulanmaz, bireyden korkmaz! Dolayısıyla, öngörülen sistemde birey siyasi, idari, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda doğrudan söz sahibi olacak, inisiyatifini kullanabilecektir.' - Liberal Demokrat Parti
Prof.Dr.Coşkun Can Aktan'ın Liberal Felsefe ve Demokrasi Üzerine Yazıları:
www.canaktan.org/canaktan_personal/canaktan-arastirmalari/liberal-demokrasi.htm
kuyucaklı yusuf
10.07.2003 - 14:33Sabahattin Ali kitabından aynı adla uyarlanan film.
Netteki Tanıtımı:
Kuyucaklı Yusuf
Yönetmen: Feyzi Tuna
Yapımcı: Kadir Yurdatap 'Mine Film'
Senaryo: Feyzi Tuna 'Eser: Sabahattin Ali'
Görüntü Yönetmeni: Çetin Tunca
Süre: 127 dakika
Yapım YIlı: 1985
Format: 35mm
Oyuncular: Talat Bulut, Derya Arbaş, Ahmet Mekin, Engin İnal, Ferda Ferdağ, Sema Çeyrekbaşı, Melih Çardak, Atilla Yiğit, Nilgün Nazlı, Kemal İnci, Bülent Oran, Seda Yıldız..
Filmin Konusu: Ailesi eşkiyalar tarafından öldürülüp öksüz ve yetim kalan Yusuf'un hikayesi. Öksüz ve yetim kalan Yusuf'u idealist biri olam Kaymakam Selahattin Bey evlet edinir...
kuzyaka
10.07.2003 - 14:08Sanırsam Alanya'da tarihsel kalıntıların olduğu bir köy ya da yer adı, Kastomonu'da bir ilçe adı olarka da var. Sivas'ta bile köy adı olarak var, soyad olarak kullanımından kurum isimlerine kadar varsa demek ki baya bir isim olarak kullanıyor. Başlık böyle açılıp boş bırakılınca da insan bilgi vermekte zorluk çekiyor.
LEARTES (tarihsel yer adı olarak altaki yazı da geçiyor) :
Gazipaşa yolu üstünde, Alanya'dan 9 km ileride, Mahmutlar sapağından girildikten sonra Hadım yoluna sapılırve 10km daha gidilir. Buradan sonra oldukça zor gezilebilen ören yerine yürüyerek varılır. Alanya'dan ya da Mahmutlar'dan bir rehber alınması, gidişi kolaylaştıracaktır. Tepenin üzerinde kalıntıları vardır. Bu tepenin kuzeydoğu eteğinde Kozyaka/KUZYAKA Köyü bulunmaktadır. Ören yerinde Yedi Kapılı Ev' (muhtemelen bir tapınak) , yıkık durumda tiyatro, agora, Bizans döneminde bazilikaya çevrildiği anlaşılan bir yapı, Zeus Magistos tapınağı vardır.
Atlas adında bir oyunda ya da gerçekte de olabilir, Kuzyaka özel olarak yetiştirilmiş bir at cinsi, soylu at olarak geçiyor.
Kuz demek gölgede kalansa bir anlamda Kuzyaka gölgede kalan kıyı, kenar, taraf demek. Yani bir anlamda bir dağın gölgesinde kalmış bir yer.
komünist
10.07.2003 - 13:34Evet, faşizme karşı savaşan ve ölen komunistlerin hakkını yememek lazım ama şunları da unutmamak lazımdır ki Hitler komunistlerin desteğiyle iktidara geldi, ne kadar iktidara gelince bu komunistleri öldürtmüşşese de Milli Sosyalist Alman İşçi Fırkasıyla (Eski adı Alman İşçi Partisiyle) başa gelmiş bir sosyalisttir, (tabi sonra komunistler buna neo-sosyalizm ya da başka isimler koyarak gömleklerini yıkamaya çalışmışlardır)
Devam edelim, Hitler ve Stalin 1936'da saldırmazlık paktı yaparak aynı masada kameralara gülücükler atmış sonra işin rengi değişince Stalin, Emperyalist güçlerin başı olan Churchil ve Roosevelt'le Yalta'da kameralara gülücükler atmıştır.
Kısacası Mao, Stalin ve Hitler birbirinden farklı ideolojiler savunduğunuğu düşünmeyin derim, çünkü hepsinin fikir kaynağı aynıdır. Akkıttıkları milyonların kanı hepsinin üstüne sinmiştir tabi Stalin'e göre nede olsa bu ölümler sadece istatistik. Tabi bunlar tarihsel olaylardır, komunistler bazılarına red etmiş, dışlamış yahut bazılarını da kılıfına uydurmuştur.
Eninde sonunda dünya tarihine bakarsak katliamlar konusunda insanların insanlarla, toplumların toplumlarla bir yarış içersinde olduğu ortada bir resim çıkar.
Konumuza devam edelim,2. Dünya savaşında sadece komunistlerin değil çoğu insanın kanı dökülmüştür. Yani komunistlerin canı canda bu faşizime karşı can veren diğer canların, hatta İngilizlerin, Amerikan askerlerinin ve diğer ülkelerin insanlarının, canı patlıcan mı? Ne bu çocuklar gibi benim babam senin babanı döver gibilerinden tahammül edememek, yok daha az - yok daha fazla gibi karşılaştırmalar.
Çoğu ideoloji, kuram, düşünce, inançlar ve sistemler kağıd üzerinde çok masum gözükürler ama hepsi tarihten payını almıştır. Bu demek değildir ki hemen alıp toprağa gömeceğiz, eninde de sonunda yaşanılması gereken bir tarihte esas sorumlu bunlar değil insanların yani toplumların seçimleridir,
Tabi her komuniste Stalin veya Mao olarak bakmamak lazım ama göz ardı etmeden de yazsak daha iyi olur... Tarihten alacağımız çok dersler var, bunları görmemezlikten gelmek ya da kenera atmak tarihteki olaylar yeniden canlandırmaktan öteye gitmez...
kurt
10.07.2003 - 00:05Kurt'un kurtlar sofrası, bozkurt, kurtlar köyü, kurtlar vadisi gibi Türk kültüründe ve mitolojisinde çok geniş bir yeri vardır. Ülkücelerin sembolü haline gelmiş Kurt'un değişik efsanevi kaynaklarda Türk milletinin yaratılışı destanlarında bozkurt olarak bahsedilir. (ör bkz. www.bozkurt.net/html/bozkurt.html)
Kurt cinslerinden kısaca bahseden bir site: kangar.kolayweb.com/sayfa/0027.htm
Kuran-ı Kerim, Yusuf Suresi 13-17. ayetlerde Hz. Yakup'un oğlu Hz. Yusuf'u kurt yedi diye kardeşlerin uydurduğu yalan dan bahsedilir. Kurtubi ve İbnü’l Arabi ve Kadi Iyaz gibi kaynaklarda da Medine'nin önemi belirten kurt hikayesi de vardır.
Yabancı dilllerde Kurt diye başlayan isimlerde vardır.
Bir de solucan türü toprak kurdu, parazit olarak bağırsak kurdları da vardır.
Ayrıca Kitap kurdu diye de mecazi anlamlarda kullanılır.
kurtlar köyü
09.07.2003 - 23:45Kurtlar Köyü - Acıpayam / Denizli
www.kurtlar.tr.cx
kozmoloji
09.07.2003 - 19:57Yunanca'da Kozmos Evren demektir. Bu kelimeden üreyen Kozmoloji, Fransızca'dan gelen bir kelme Evren Bilimi demektir.
Evrenin oluşumu ve evrimi konusundaki incelemeye verilen isimdir. Astronominin bir dalı olarak, Evrenin yaşı nedir? Evren nasıl başladı? Genişlemeye devam edecekmi? yoksa genişlemesi yavaşladıktan sonra tekrar büzülmeye başlayacakmı? Evrenimizi oluşturan kimyasal elementler nasıl oluştu? gibi sorulara muhatap kalan bir daldır.
(www.maximumbilgi.com)
Kozmoloji: Sonsuz Evren Kavramının Çöküşü ve Yaratılışın Keşfedilmesi
(www.islaminyukselisi.com/Ateizmin_cokusu.html#1)
Astronomi Dersleri
www.elk.itu.edu.tr/~batman/astronom/ders/win_ders34.html
www.elk.itu.edu.tr/~batman/astronom/ders/win_ders35.html
www.elk.itu.edu.tr/~batman/astronom/ders/win_ders36.html
Stephen.W.HAWKING Kuantum Kozmolojisi
www.geocities.com/drhalukmergen/kozmoloji.htm
vb.
karl marks
09.07.2003 - 19:41bkz. Karl Marx
kiralık katil
09.07.2003 - 19:40insan öldürmesinipara için yapan, profesyonel cinayet işleyen kişiler.
Tetikçi, sukastçı gibi türleride vardır.
Çoğu filmde bu konu işlenir, hepte vicdan ve profosyonellik arasında çatışan kişileri canlandırırlar...
kin
09.07.2003 - 19:27Düşmanlık içgüdüsü
kin hiddet, kızgınlık veya öfke gibi anlık değildir, uzun süre insan bu intikam alma duygusunu içinde gizler... Nefret de diyemeyiz, çünkü bir maddeden ya da olgudan nefret edebilirsiniz ama kin garezdir yani arapçadaki anlamı gibi garazdır 'Birine karşı güdülen kötülük etme isteğidir...'
kar tanesi
09.07.2003 - 19:09Kışın en güzel olayı olan karın muhteşem sanatına denir. 'Bir kar tanesi iki yüzden fazla buz kristalinden oluşan bir kristaller kümesidir. (H. Yahya) '
Mesala kar taneli bardaklar gibi süslenen eşyalar vardır. Romatizimin tanelerindendir de Teoman, Zerrin Özer, Nilüfer, Muslim Baba gibi şöhretlerin şarkılarında çok geçer. Yanağına düşen her kar tanesi (ühüü ühüü) yani bu isimle çok şiir bulucağınıza eminim. Kişi ismi olarak da kullanılıyor.
Orhan Pamuk’un 'Kar' Romanı Üzerine: www.geocities.com/akademyayadogru/makgulpamuk.htm
tatlılılarda da baya bahsi geçer. yummy
kidon
09.07.2003 - 19:07Kidon Media Link diye bir sürü web sayfası var ama başlığı kimin açtığına bakılırsa rumuzu için açılmış olduğu belli.
Yahudlerin istiparat örgütü olan Mossad'ın Suikastçı birimine denir; Kidon Timleri de vardır İnfaz Timi anlamına gelir. Esas kullanışı Gideon yani Tevratta geçen bir kahramanın ismi. Sayıca çok fazla olan dusmani, zekası ve aklıyla yahudileri kurtardığından gizli servisin suikastçı timleri için bu terimi kullanmaları rastlantı değil...
kenan kalecikli
09.07.2003 - 18:52yazar ve şair hakkında pek bir bilgim yok, ama boş bırakılmaması daha iyi diye düşündüm......
www.yenisayfa.com kitaplarını bulabilirisniz.
www.dusle.com/forum bolümünde de yazıyor galiba...
kayboluş
09.07.2003 - 18:44kayboluş bir varoluşçuluk felsefesidir.
Kaybolmaktan saha farklı olan kayboluşu bir oyun, hikeye, şiir, şarkı gibi sanat dallarının içinde bir kurtuluş umudu, bir yolculuk olarak da görebilirsiniz.
Ya da basitçe kaybolmakla özdeştirip, bir değerin yokoluşu olarak da bakabiliriz. Kulağa belki sadece melodik geldiğinden bir sürü duyguyu hissettiriyor aynı yaşama kayboluş olarak bakmak gibi
Çamağacına
Bir akşamüstü kayboluşu (Onat Kutlar)
Hadi, sen de benimle gel, birlikte karışalım
kayboluşa, dedi. (Cezmi Ersöz)
Acı soysuzlaşınca tiranlaşıyor belleksizlik
İnat ve öfke, kaybediş ve kayboluş oluyoruz
Komikti dıştan bakınca dünya ama hırçın
(Ahmet Telli)
kardinal
09.07.2003 - 18:00Papa'nın sağ kolu, danışmanı. Katolik kilisesin'e bağlı başpapazlara verilen ad, bu takım tarafından seçilir Papaları.
Kardinal kuşu ve kardinal sayısı da vardır.
kara delik
09.07.2003 - 17:53Önceleri teori olarak ortaya atıldı ama son yıllardaki tartışmalar ve bulgular kara delik olgusunu daha da güçlendirdi ama hala tanımı hakkında tam bir fikir birliğine ulaşılmış değil.
Adı üstünde dipsiz kuyu gibi uzayda oluşan bir nevi delik. İşlevi hakkında zaman yolculuğundan tutun, Worm Hole, Şeytan Üçgeni hakkında yapılan yorumlar gibi bir fenomen haline gelmiştir. Esas Çıplak gözle görülemeyen ışık gibi bile tüm maddeleri yutan bir çeşit uzayda oluşan girdap olduğu söyleniyor. Bir de son zamanlarda bilgi kaybı, ekonomide ya da bırsa da oluşan delikler, devlet hazinesinden nereye gittiği bilinmeyen paralar gibi mecazi anlamlarda da halk arasında çok kullanılmaya başlandı.
Nette bu konuda çok bilgi bulucağınıza eminim, bir kaç tanesi:
Yeryüzünde ve uzayda giderek daha iyi teknolojilerle donatılan teleskoplar, karadelikleri inceleyerek kuramsal öngörüler için yeni yeni kanıtlar topluyorlar.Ama kuram yakalanacak gibi değil.Bu cisimlerin bilinen fizik yasalarının geçerliliğini yitirdiği, içlerinde olup bitenler konusunda neredeyse hergün yeni önermeler yapılıyor.Kimisi, New York'ta başlatılan bir deneyde oluşabilecek bir karadeliğin tüm Dünya'yı yutmasından korkuyor.Başkalarıysa, kara delik araştırmalarının, Evren'deki yalnızlığımıza son vereceğinden umutlu; gidilmez gibi görünen uzaklıklara, hatta başka evrenlere bir çırpıda ulaşabileceğimiz 'kurt delikleri'ni bekliyor.
www.geocities.com/bahadirsa/bilim.htm
Kara delik evrenin bilgi batağı olarak davrandığından, bu bilgilerin kendisi kara deliğin yapısını ve özelliklerini etkileyemez. Bu konuyu açıklamak için iki tane düşsel kara delik ele alalım; Birinci kara delik 10Mo’lik demirin çekimsel çökmesi ile oluşsun. Diğeri ise 10Mo’lik fıstık ezmesinin çekimsel çökmesi ile oluşsun. Açıkçası; bu iki farklı madde tamamıyla iki tane kara delik meydana getirir. Bu iki kara deliğin olay ufukları oluştuktan sonra hem demir hem de fıstık ezmesi evrenden tamamen kaybolacaklardır. Dışardan bakan birisine göre, bu iki kara delik aynı görülecek ve hangisinin fıstık ezmesi hangisinin demir olduğu belli olmayacaktır. Biz, kara deliğin yok ettiği bilgiden nasıl etkilenmediğini anlayabiliriz.
asartonline.org/karadelik3.php
Gözle görülemeyen kara delikler son derece kuvvetli çekim gücüne sahipler. Bu nedenle ışık dahil hiçbir şey onların çekim alanından kurtulamıyor ve çekim alanına giren her cisim kara delikler tarafından yutuluyor.
www.ntvmsnbc.com/news/195948.asp
www.ntvmsnbc.com/news/56369.asp
sinirotesi.tripod.com/karadelik.htm
www.geocities.com/bahadirsa/bilim.htm
vb.
ibadet
09.07.2003 - 17:22Allahü Teala, yalan sözü ve onunla amel etmeyi ve bilmezliği terktemeyen kimsenin içmemesine ve yememesine muhtaç değildir.
(Hadis-i Şerif) Kaynak: Buhari
Allahü Teala bize farz kıldığı ibadetlerde kendisi için hiç bir şey dilemiyor. Bizim yapacağımız her ibadet kendimiz için geçerlidir, sevgi müstesna. Allah(c.c.) için severseniz aslında bunu bir tek Allah Rızası için yapmış oluyorsunuz.
Oysa üzerimize farz olan (namaz kılmak, zekat vermek v.s.) ibadetler Müslüman’ın kendisi içindir. Ancak bu ibadetlerin, Müslüman’a bir şey kazandırmak için yapılan bütün ibadetlerin, yalansız ve riyasız olması şarttır.
İnsanoğlu incelendiğinde; Allah’ın rızasını bırakmış, kulun rızası peşinde koşar görülüyor; Allah için namazı terketmiş, desinler diye namaz kılıyor; Allah için orucu terketmiş, yalan ve riya üzerine oruç tutuyor. Gönülde hiç bir şey yok.
Bilmezliği terketmemişten maksat; ana babasından ya da çevresinden öğrendiği ile amel eden (taklid-i iman) ve bunu terketmeyen demektir.
Oysa İslam Dini, araştırmayı, öğrenmeyi, ilim yapmayı Mü’min üzerine farz kılmıştır. Namaz gibi çalışmak, öğrenmek ve ilim yapmakta bir ibadettir. Bakınız Müslüman taklid-i iman yani anasından babasından yani atalarından ya da etrafından gördüğü gibi iman etmesi ile ibadetleri yerine getirebilir; ama Mü’min ilim yapmak zorundadır ancak böyle taklid imandan sıyrılır.
Bir kişi gönlüne indirerek bunu yapmak istiyor ise; araştırmayı, öğrenmeyi, sormayı, kısaca ilim yapmayı istemesi lazım. İstemezse “Bilmez” durumunda kalır.
Bilmezlik; öğrenmemek, araştırmamaktır.
Şeriata göre ne olursa olsun farzlara uyulması lazım ama Hakikat ilmine göre, Marifettulah’a göre taklid-i iman ile ibadet yapanın ibadetine Allah’ın ihtiyacı yoktur.
Araştırmak, öğrenmek ve öğrendiğimiz ile amel etmek, bunları gönüle indirmek, bize yarar sağlar. Onun dışındakilere Allah’ın ihtiyacı var mıdır işte Hadis'te belirtilen, kim ne yaparsa kendisi için yapmasıdır.
Toplam 2591 mesaj bulundu