Bilgi akışımın olduğu bir yer... Bazı yazılar yetkillerin gözünden kaçsa da terbiyesizlklere izin verilmemeye çalışılan bir site.
Her üye bir karakter, düşünceleri bana uymasa da ne güzel bir paylaşım... Umarım karşılıklı olmasına dikkat ederiz. Eninde sonunda günlük yaşantımızda bir kaç saatine uğradığımız bir yer, bilgi akışımını sağlayan araçlardan biri. Bir müzik enstrümanı yani bizim elimizde güzel veya kötü ses çıkartması...
(Benim Antolojim adlı silinen başlıktan- 22.04.2003 04:05:00) :
Buraya üye olurken bence şu soru çok önemli: Neden üye oldum?
Bilgilerle dolu olması gereken bu sayfalarda, bence, birincil olması gereken, bilgi akışımına katkıdır. Bunun dışında; zaman geçirmek, dejarj olmak, reklam ya da bir düşüncenin propagandasını yapmak gibi aktiviteler de eninde sonunda hepimizin bir şekilde dönüp dolaşıp bunları yaptığı şeylerdir ama bunları birincil yapmak bence esas amaçtan uzaklaşmaktır...
Benim Antolojim mantığı yanlış değildir, insanı motive eder, daha fazla üretmeye götürür... Benim dediğini insan daha da ileri götürmek ister, onun karı için uğraşır... ama bizim antolojimiz diyebilen bir insan, bence, üretimin yanında da fikir alışverişi mantığını aşılar insanlara. Üretim bilincini yayar...
Paylaşım, birlik, beraberlik, özveri olamayan bir yerde istediği kadar birisi benim desin o yer çöplük de olabilir, ahır da... İşte bu anlamda sabır, saygı, sevgi, hoşgörü, tevazu, şükür gibi öneceliklerin desteklenmesi gerekir ki dilde, gönülde ve düşüncede arınmaya gidilebilinsin.
Eninde sonunda bilgi Stalin'de de vardı, Hitler'de de... önemli olan bunları iyide kullanabilmede, bu yüzden önceliklerimizin bilinmesi lazım. Tabi bu demek değil ki bu konuları destekleyen tamamen dürüst olabilsin. Eninde sonunda kimse melek değil ama önemli olan denemektir ki esas başarı da burdadır... O yüzden buraya üye olurken uğraşacağım diyorsanız, uğraşmaya devam edelim ama birbirimizle değil...
İnsanların birbirini yediği yerde, iyi bir insanın bile iştahı açılır... Birliktelik için uğraşalım sonra gerisi gelir zaten
Anlamaya Çalışmama: Çoğumuz, karşımızdakinin ne söylemek istediğini, ne düşündüğünü, ne istediğini, ne hissettiğini, “gerçekten” anlamaya çalışma konusunda yetersiz kalmaktayız. Çocuğumuzu dinleyecek, neyi nasıl yaptığını gözleyecek, nelerden hoşlandığını anlayacak zamanı bulmak ne kadar zor? Eşimiz, iş arkadaşımız, astımız, üstümüz, vb. için durum farklı mı?
Selam Olsun
......
Selam dostlar candan selam olsun
Rahmeti ve bereketi üzerinize olsun
Sevgisi ile gönüller bir hoş olsun
Hakkın merhameti bizi bulsun
....
Muhammed Murad Uzun
Karl Marx’a göre, kapitalizmden sonra sosyalizm ara aşamasının ardından teknolojik gelişmenin “’Herkesten emeği kadar, herkes ihtiyacı kadar’” ilkesenin uygulanabilmesine imkan vereceği toplum düzenidir. Görüldüğü gibi, komunizm herkesin istediği mal ve hizmeti tüketebileceğin bir bolluk toplumunun adıdır. Bu toplum düzeninde sınıf farkları da ortadan kalkmış olacağı için proleterya diktatörlüğü söz konusu olmayacaktır.
1917 Ekim Devrim’inden sonra SSCB için ve sonradan benzer toplum düzenleri kuran ülkeler için Batı’da komunizm sözcüğünün kullanılması bu terimle ilgili olarak kavram kargaşısına yol açtı. Marksist aydınlar dışında hemen hemen herkes komunizm terimi ile SSCB ve vb. Toplum düzenlerini anlar oldu. SSCB Komunist Partisi’nin SSCB’nin komunizme geçtiğini açıklayan kararı ise, bu kavram kargaşasını iyice artırdı.
SSCB vb. Ülkelerin yavaş yavaş piyasa ekonomisi ve Batı tipi demokrasi yolunda reformlar yapmaları kimi çevrelerde komunizmin öldüğü, kimi çevrelerde ise komunizmin içi boş bir ütopya olduğu düşüncesi doğurdu. Bunun nedeni yukarıda belirtilen kavram kargaşasıdır. Merkezi planlamanın, kapitalizm karşısındaki iktisadi başarısızlığı – ki, bununda geçici bir tahrihsel dönem olduğu söylenmektedir- komunizmin yenilgisi olarak yorumlanmıştır. Oysa komunizm kapitalizmden sonra, işçilerin toplumu bir dönem yönetmesi ve devletin sönmeye yüz tutmasının ardından geleceği düşünülen bolluk toplumunun adıdır. Dolasıyla yaşanmış bir toplum düzeni değildir, çünkü şartları doğmamıştır.
Marifetname* çok uzun bir kitap. Gerçektende çok zengin bir eser olmasına rağmen malesef internette sadece bir bölümü ile ilgilenmişler.
Dar bir çevreden yetişen birisi olarak, bilim adamlarının bile hayretlere düşüren bilimsel yazılar yazmıştır. Benim için çok değerli bir alimdir çünkü Kuran ve hadislerden yola çıkarak dünya bilmiyle 'ilim' kelimesinin anlamına inmiştir. Halen kendi elleriyle incemeleri için yaptığı aletleri müzesinde görebilirsiniz.
Normal olarak eleştirelecek yerleri çoktur, nasıl Gazali, İbn-i Sina'yı ağır eleştirmisse tabi ki Erzurumlu İbrahim Hakkı'da bir beşer olarak her alim gibi realiteden nasibini almıştır.
Marifetname'de yaralanacağımız cok yararlı bilgiler vardır. İçeriği gereği ağır olduğundan ve uslub olarakda bilinen teknikleri kullanmadığından anlaşılması zor bir kitaptır. Yine de her ilmi olayda olduğu gibi ülekemizin bu zenginliğinden batı bizden daha çok yararlanmıştır.
ECLEMİF (İngiltere, Bay,27)
3.2.2003 20:29 - Marifetname Başlığı
Bilimle uğraşan ya da bilime önem veren kişi bilgiyi dışlamaz ondan yararlanır. Marifetnamenin, nette bir kısmını alıp göstermek kolay, tümünü okuyup anlmaya çalışın derim ama tavsiyem önce bakış açınızı baştan kontrol edin.
*Marifetname: Bu eserde; dünyanın yaratılışı, tıp, fizik, kimya, astroloji, gezegenler, burçlar, uzay bilgileri, matematik, geometri, cebir, denizler ve okyanus, hareketleri gibi bilimsel tüm konuların yıllar önce keşvedildiğini hayretle okuyacağınız gibi islami yaşam tarzı ile ilgili geniş açıklamalar bulacaksınız. (6.1.2003)
Kuğu ve Kartal yıldız takımın aralarının hemen üstünde olan küçük grup yıldız takımınına Yunus (Delphinus) denilir. Yunus Takımyıldızı en küçük takım yıldızlarından olup tamamı kolunuzu uzatıp, parmaklarınızı açtığınızda elinizin içiyle kavranabilecek bir büyüklüktedir. Şekil olarak yunan astronom Hipparchus’tan beri aynı benzetim ve adla bilinir.
Bu takım yıldızının efsanevi hikayesi, en dikkate değer deniz yaratığı kabul edilen Yunus türünden bir canlının, haksız yere suçlu bulunarak gemiden denize atılan Yunus peygamberi yuturak, karaya taşıması, bu hizmetine karşılık, yüce Tanrı tarafından göklerdeki yerine yerleştirilmesi diye anlatılır.
Not: Yılzdıları inceleyenler için detaylı olarak yeri: Güney’e doğru bakın ve Kuğu’nun Deneb’inden güneye doğru Kartal’ın Altair’ine doğru bir çizgi çizin. Bu iki yıldızdan daha parlak olanı başınızın üstüne daha yakın olanıdır. Bu iki yıldızı birleştiren çizginin hemen güneyinde ve hemen hemen tam ortasında, oldukça karanlık bir gecede gözle yakalanabilen küçük bir grup yıldızıdır.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin, Tarihin en büyük diktatörlerinden ve bir tek ülkede sosyalist kuruluşun savunucusu ayrıca parti liderliği, hükümet başkanlığı, sovyet orduları başkomutanlığı da yapmış olan Sosyalist Josef Stalin (1881 - 1953)
Eserleri
Anarşizm mi, Sosyalizm mi? (1907)
Marksizm ve Ulusal Sorun (1913)
Leninizmin İlkeleri (1924)
Leninizmin Sorunları (1926)
Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm (1938)
Dilbiliminde Marksizm Üzerine (1948) ,
SSCB'nde Sosyalizmin Ekonomik Sorunları (1952)
Yoksul ve aç bir ülke
ve arkasında bıraktığı milyonlarca can (1920-1953)
Universite dönemimde Kıbrıs Rum kesiminden tandıklarım olmuştu, kişisel görüşüm Yunanlılardan daha yoğun bir empoze (türklere karşı propoganda ya da karşı eğitim) altında kaldıkları için Türkler'e karşı pek pozitif değiller. Yunanistanlı çok yakın arkadaşlarım var, tabi Türk olduğumdan rahatsız olanlarda oldu ama Kıbrıslı Rumlar daha agresif olduklarından arkadaşlık pek kuramadım ve tanıştığımın hepsi de Türklüğümden rahatsızdılar... Tabi bunlar kişisel tecrubelerimden edindiklerim, bilgi bakımından çok gerçekçi olduğuna inanmasamda çoğu Yunanlı arkadaşım bile yukarıda dediklerimle aynı fikirdeler... Ne de olsa Kıbrıs'la olan sorunlar daha taze ve dış etkenler daha da fazla.
Yunanistan'a itabaren Kıbrıs'lı Rumlarla olan politik ilişkiler çok daha farklı. Türkiye Kıbrıs Cumhuriyetini tanımadığından Güney Kıbrıs Rum Kesimi denir. Bu aralar baya gelişmeler yaşanıyor, Türk Kesimi ile kapılar açıldı, vize ile giriş sorunları karşılıklı çözümlenilmeye çalışılıyor, AB'ye girdi girecek hatta eurovision da bile Türkiye'ye 8 puan verdiler :) . Tabi bunlar yakın tarihte olanlar, Kıbrıs'ın uzun ve kanlı bir tarihinde yine de kardeş kardeşe yaşadığımız zamanlarda olmuştur.
1960'da İngiltere, Türkiye ve Yunanistan arasında kurulup 1963'e kadar süren Kıbrıs Cumhuriyetidir. Kanlı Noel gibi katliamlar ve Sendika faciaları gibi olayların peşi peşine izleyerek bunun üzerine 1974'teki Türkiye Ordusu'nun müdahalesi küzey (KKTC-1983) ve güney Kıbrıs olarak tamamen ayrılmıştır ama buna rağmen batıda Kıbrıs Cumhuriyeti olarak hala geçer.
www.turk-yunan.gen.tr web sayfasından daha iyi bilgiler edinebilirsiniz... ya da KKTC'nin sayfası www.kibris.gen.tr dan da yararlanabilirsiniz.
Mevlana, Mesnevi’den nasıl yararlanılacağı ve ona nasıl bakmak gerektiği hakkında eserinin muhtelif yerlerinde şöyle der:
“Mesnevi masaldır diyenlere, evet masaldır. Onda kendini görmek erlik ister
Mesnevimiz tamamen vahdet dükkanıdır. Bu dükkanda vahdetten başka gördüklerin puttur.
Mesnevi bir meradır. Ondaki misaller ise merada otlayan hayvanlara benzer.Sen hayvanlara takılma da merayı ve ovayı seyretmeye bak”
(kaynak: www.gulizk.com)
Mesnevi:
1.Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin (kuddise sirruh) yirmi altı bin beytten meydana gelen ve altı defter olan meşhûr eseri.
Mesnevî'deki hadîs-i şerîfte, Peygamber efendimiz şöyle buyurdu: 'İçinizde gizli olan düşmanı anlatsam, yiğitlerin ödü patlar, akıllıların aklı mahv olurdu. Ne gönlünüzde duâ edip yalvarmaya, ne oruç tutmaya ve ne de namaz kılmaya kuvvet bulabilirdiniz.'
Bir tasavvuf âliminin huzûrunda, senelerce dirsek çürütüp, emek verip pişmeden, olgunlaşmadan Mesnevî okutmak, tasavvuf kitablarını yalnız kendi bilgisine göre açıklamaya kalkışmak zararlı olur. (Abdülhakîm Arvâsî)
İslâm dînine inanmayanlar, vaktiyle Allahü teâlânın Tevrât ve İncîl kitaplarını değiştirdikleri gibi, zaman zaman din büyüklerinin kitablarına da el uzattılar. Kitaplara bâzı şeyler karıştırdılarsa da az zamanda meydana çıkarıldı. Celâleddîn-i Rûmî h azretleri bu sebepten dolayı Mesnevî'sini nazm şeklinde yazarak, düşmanlarının değiştirmesine imkân bırakmamıştır. (M. Sıddîk bin Saîd)
2. Edebiyâtta bir nazım şekli olup, iki mısrânın bir biri ile kâfiyeli hâli. Bu sebeple her beyti kâfiyeli olan eserlere mesnevî denir.
(www.kuranikerim.com/dini_sozluk)
mesnevî (isim, edebiyat (mesnevi :) Arapça me²nev³) :
1. Her beyti ayrı uyaklı bir divan edebiyatı nazım biçimi.
2. Bu türdeki eserlerin genel adı.
3. (Büyük M ile) Mevlâna Celâleddin Rumî'nin ünlü eserinin adı.
(www.tdk.gov.tr/tdksozluk)
Mesnevî'nin vezni: Fâ i lâ tün- Fâ i lâ tün - Fâ i lün'dür Mevlâna 6 büyük cilt olan Mesnevî'sinde, tasavvufî fikir ve düsüncelerini, birbirine ulanmis hikayeler halinde anlatmaktadir.
(www.mesnevi.8m.net)
sircasaray.turkiye.org/mevlana/mesnevi.html
(Tum Mesveni Hem Türkçe, Hem İngilizce)
www.omphaloskepsis.com/ebooks/pdf/masnavi.pdf
(Tüm Mesnevi İngilizce Olarak - Dikkat Acrobat dosyasıdır)
www.intratext.com/X/ENG0134.HTM
(Tüm Mesnevi İngilizce olarak - HTML sayfası, Yabancı arkdaşlarınıza tanıtımak için iyi bir link)
Lise sonda tanışmıştım, sohbetten sonra elimi sıkıp: ''Dün Çin Komunist Partisi'nin başkanıyla el sıkışmıştım bugünde bu genç ile el şıkışıyorum'' deyince içimden 'uleyn çinli gomunist başkan da kim, sanki Elvis'i görmüş gibi hava atıyor' demiştim.
Önemli bir kalem ama başarısız bir lider. İşçi Partisi hegomanyası altına almakla yani başkanlığı ile partisini çökertten bir politakıcı... Aynı şekilde, eskiden solcuların ve Aziz Nesin, Yaşar Kemal gibi kalemlerin umutla çıkartığı Aydınlık Dergisini de hegomanyasına almasıyla maf etmesi başka bir hikaye....
Yok Mit yok CIA ajanı gibi hakkında çok spekulasyon yapıldı yapılıyor ve aynı şekilde o da Emin Çölaşan gibi bilinmeyen kaynaklarıyla o ajan şu ajan diye baya sansasyon yaratatıyor
Davası hala sürüyor mu bilmiyorum ama bir yazısında, Kürdistan kelimesi kullandı diye baya uzun süre mahkemesi olmuştu...
Dediğim gibi bence güçlü bir kalem olduğundan bilgilerinden yararlanılması gereken bir aydın ama politikada aynı başarıyı göstermediğine inandığım yetersiz bir lider… Solun güçlü bir lidere ihtiyacı var ama Perinçek hep buna engel olmasıyla ve imajıyla da camiasında pek iyi ünü yoktur…
bütün yönleriyle İbrahim Sadri'nin sözde web sayfası: ibrahimsadri.sitemynet.com/
şiir ve müzik bir arada çektiği damardan veren klipleriyle tanındı...
web sitesindeki tanıtımı:
İstanbul'da doğdu.
İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı.
İstanbul Üniversitesi işletme Fakültesi'nde okudu.
Çeşitli gazete ve dergilerde yazı ve şiirleri yayımlandı.
Yedi yıl tiyatroyla uğraştı.
Turnelere çıkarak, Anadolu'yu yakından
tanıma imkânı buldu.
Radyo ve televizyonlarda programcılık ve
sunuculuk yaptı. Halen bir özel
televizyonda program yapmaktadır.
Şiir ve tiyatro kasetleri de bulunan şairin,
şiir kitaplari da mevcuttur..
Rahmetli Ercan Arıklı'nın (sanırsam 80'lerde) Sabah Grubu’yla kurduğu haftalık haber magazin dergisinin adı. Aynı çizgide sonra Aktuel dergisini çıkartmışlardı.
www.medyatext.com/nokta
eski web sayfası nedense ulaşınılamıyor, hala satılıyor mu; onu bile bilmiyorum doğrusu ama uzun süreden beri çıkan ve hatırladığım kadarıyla bekleme odalarında ki sephaların üzerinde çoğunlukla olan dergiydi...
“Yüzüklerin Efendisi” ve “Hobbit” son yüzyılın en çok okunan yüz kitabı arasında en başta geliyor ve bu kitaplarla Tolkien 20. yüzyılın yazarı seçildi.
Arapçadan gelen bu terim edebiyattan matematiğe kadar hayatımızzın her ”’noktasında’” ortaya çıkar. Benek demektir, durak ya da mevki anlamına da gelir. Göze arız olan leke de denilebilir, durak işareti ya da mahal da denir. Tek karakol ya da tek nobetçi anlamlaırna bile gelir. Tabi en çok yazıdaki durak işareti olarak bilinir ya da matematikte hiçbir uzunluğu olmayan şekle, bir noktadan sonsuz çizgi geçmesi, iki noktanın birleşmesinden çizgi oluşur,3.14 gibi.
Durak olarak çok kullanılır, odak, donma, yanma gibi noktalara ‘”Nokta-i Mihrakiye’” (Esma-i İlahiyyenin tecellesinin toplandığı nokta) denir
Başka, Nokta-i nazar yani görüş, bir nevi fikir (rasyonolizm)
Nokta-i Telaki de var; karşılama, uygun, karşılıklı nokta; buluşma noktası, yeri yani ya da münasebet, uygunluk anlamına da gelir.
Noktadan sonsuz çizgi geçtiğine göre herhalde sayamacağımız kadar anlamlara bile gelebilir. Başlama noktası, yaratılış ya da atom tanesine bile nokta diyebiliriz, mesala izlediğiniz tv de ya da bilgisayar ekranındaki bir resim binlerce hatta milyonlarca noktalardan oluşur. Nokta, noktalama işaretleri, bazı harflerin üzerine konulan ufak işaret, konu ile ilgili önemli bölüm, sınır, derece, radde vb….
Can Yücel'in de makalelerini okuduğum eskiden 90'larda aldığım aylık sosyalist derginin adıydı. Sanırsam kapatıldıktan sonra yerine Evrensel Gazetesi çıkartılmaya başlanılmıştı.
bir ses duyulsa...koşsam sesin geldiği yere...katılsam o seslere...o sesleri çıkarsam...duyulsa seslerimiz...katılsa bütün sesler...ah keşke bir olsa sesler sessizliğin içinde de...bir ses duyulsa...sessizliği bozsak
nedir ?
19.07.2003 - 01:03www.antoloji.com/nedir/
Bilgi akışımın olduğu bir yer... Bazı yazılar yetkillerin gözünden kaçsa da terbiyesizlklere izin verilmemeye çalışılan bir site.
Her üye bir karakter, düşünceleri bana uymasa da ne güzel bir paylaşım... Umarım karşılıklı olmasına dikkat ederiz. Eninde sonunda günlük yaşantımızda bir kaç saatine uğradığımız bir yer, bilgi akışımını sağlayan araçlardan biri. Bir müzik enstrümanı yani bizim elimizde güzel veya kötü ses çıkartması...
antoloji.com
18.07.2003 - 23:59Antoloji.com:
(Benim Antolojim adlı silinen başlıktan- 22.04.2003 04:05:00) :
Buraya üye olurken bence şu soru çok önemli: Neden üye oldum?
Bilgilerle dolu olması gereken bu sayfalarda, bence, birincil olması gereken, bilgi akışımına katkıdır. Bunun dışında; zaman geçirmek, dejarj olmak, reklam ya da bir düşüncenin propagandasını yapmak gibi aktiviteler de eninde sonunda hepimizin bir şekilde dönüp dolaşıp bunları yaptığı şeylerdir ama bunları birincil yapmak bence esas amaçtan uzaklaşmaktır...
Benim Antolojim mantığı yanlış değildir, insanı motive eder, daha fazla üretmeye götürür... Benim dediğini insan daha da ileri götürmek ister, onun karı için uğraşır... ama bizim antolojimiz diyebilen bir insan, bence, üretimin yanında da fikir alışverişi mantığını aşılar insanlara. Üretim bilincini yayar...
Paylaşım, birlik, beraberlik, özveri olamayan bir yerde istediği kadar birisi benim desin o yer çöplük de olabilir, ahır da... İşte bu anlamda sabır, saygı, sevgi, hoşgörü, tevazu, şükür gibi öneceliklerin desteklenmesi gerekir ki dilde, gönülde ve düşüncede arınmaya gidilebilinsin.
Eninde sonunda bilgi Stalin'de de vardı, Hitler'de de... önemli olan bunları iyide kullanabilmede, bu yüzden önceliklerimizin bilinmesi lazım. Tabi bu demek değil ki bu konuları destekleyen tamamen dürüst olabilsin. Eninde sonunda kimse melek değil ama önemli olan denemektir ki esas başarı da burdadır... O yüzden buraya üye olurken uğraşacağım diyorsanız, uğraşmaya devam edelim ama birbirimizle değil...
İnsanların birbirini yediği yerde, iyi bir insanın bile iştahı açılır... Birliktelik için uğraşalım sonra gerisi gelir zaten
anlamak
18.07.2003 - 23:41Anlamaya Çalışmama: Çoğumuz, karşımızdakinin ne söylemek istediğini, ne düşündüğünü, ne istediğini, ne hissettiğini, “gerçekten” anlamaya çalışma konusunda yetersiz kalmaktayız. Çocuğumuzu dinleyecek, neyi nasıl yaptığını gözleyecek, nelerden hoşlandığını anlayacak zamanı bulmak ne kadar zor? Eşimiz, iş arkadaşımız, astımız, üstümüz, vb. için durum farklı mı?
www.psikolog.org.tr/bulten/yazilar/09_sevgi.htm
selam
18.07.2003 - 23:25Selam Olsun
......
Selam dostlar candan selam olsun
Rahmeti ve bereketi üzerinize olsun
Sevgisi ile gönüller bir hoş olsun
Hakkın merhameti bizi bulsun
....
Muhammed Murad Uzun
komünizm
18.07.2003 - 20:23Karl Marx’a göre, kapitalizmden sonra sosyalizm ara aşamasının ardından teknolojik gelişmenin “’Herkesten emeği kadar, herkes ihtiyacı kadar’” ilkesenin uygulanabilmesine imkan vereceği toplum düzenidir. Görüldüğü gibi, komunizm herkesin istediği mal ve hizmeti tüketebileceğin bir bolluk toplumunun adıdır. Bu toplum düzeninde sınıf farkları da ortadan kalkmış olacağı için proleterya diktatörlüğü söz konusu olmayacaktır.
1917 Ekim Devrim’inden sonra SSCB için ve sonradan benzer toplum düzenleri kuran ülkeler için Batı’da komunizm sözcüğünün kullanılması bu terimle ilgili olarak kavram kargaşısına yol açtı. Marksist aydınlar dışında hemen hemen herkes komunizm terimi ile SSCB ve vb. Toplum düzenlerini anlar oldu. SSCB Komunist Partisi’nin SSCB’nin komunizme geçtiğini açıklayan kararı ise, bu kavram kargaşasını iyice artırdı.
SSCB vb. Ülkelerin yavaş yavaş piyasa ekonomisi ve Batı tipi demokrasi yolunda reformlar yapmaları kimi çevrelerde komunizmin öldüğü, kimi çevrelerde ise komunizmin içi boş bir ütopya olduğu düşüncesi doğurdu. Bunun nedeni yukarıda belirtilen kavram kargaşasıdır. Merkezi planlamanın, kapitalizm karşısındaki iktisadi başarısızlığı – ki, bununda geçici bir tahrihsel dönem olduğu söylenmektedir- komunizmin yenilgisi olarak yorumlanmıştır. Oysa komunizm kapitalizmden sonra, işçilerin toplumu bir dönem yönetmesi ve devletin sönmeye yüz tutmasının ardından geleceği düşünülen bolluk toplumunun adıdır. Dolasıyla yaşanmış bir toplum düzeni değildir, çünkü şartları doğmamıştır.
Kaynak: Ekonomi Ansiklopedis
sopra
18.07.2003 - 18:04İtalyanca bir kelime, anlamı: yukarı, yukarıda, yukarıya demektir. Altında, altta olarak sopra'nın zıttına da Sotto denilir..
Kadın veya genç erkek çocuklarda en ince ses anlamında yukarı-da düzeyde bir ses olması açısından herhalde Sopra'dan en Soprano türetilmiş.
erzurumlu ibrahim hakkı
18.07.2003 - 17:36Marifetname* çok uzun bir kitap. Gerçektende çok zengin bir eser olmasına rağmen malesef internette sadece bir bölümü ile ilgilenmişler.
Dar bir çevreden yetişen birisi olarak, bilim adamlarının bile hayretlere düşüren bilimsel yazılar yazmıştır. Benim için çok değerli bir alimdir çünkü Kuran ve hadislerden yola çıkarak dünya bilmiyle 'ilim' kelimesinin anlamına inmiştir. Halen kendi elleriyle incemeleri için yaptığı aletleri müzesinde görebilirsiniz.
Normal olarak eleştirelecek yerleri çoktur, nasıl Gazali, İbn-i Sina'yı ağır eleştirmisse tabi ki Erzurumlu İbrahim Hakkı'da bir beşer olarak her alim gibi realiteden nasibini almıştır.
Marifetname'de yaralanacağımız cok yararlı bilgiler vardır. İçeriği gereği ağır olduğundan ve uslub olarakda bilinen teknikleri kullanmadığından anlaşılması zor bir kitaptır. Yine de her ilmi olayda olduğu gibi ülekemizin bu zenginliğinden batı bizden daha çok yararlanmıştır.
ECLEMİF (İngiltere, Bay,27)
3.2.2003 20:29 - Marifetname Başlığı
Bilimle uğraşan ya da bilime önem veren kişi bilgiyi dışlamaz ondan yararlanır. Marifetnamenin, nette bir kısmını alıp göstermek kolay, tümünü okuyup anlmaya çalışın derim ama tavsiyem önce bakış açınızı baştan kontrol edin.
*Marifetname: Bu eserde; dünyanın yaratılışı, tıp, fizik, kimya, astroloji, gezegenler, burçlar, uzay bilgileri, matematik, geometri, cebir, denizler ve okyanus, hareketleri gibi bilimsel tüm konuların yıllar önce keşvedildiğini hayretle okuyacağınız gibi islami yaşam tarzı ile ilgili geniş açıklamalar bulacaksınız. (6.1.2003)
yunus
18.07.2003 - 16:50Kuğu ve Kartal yıldız takımın aralarının hemen üstünde olan küçük grup yıldız takımınına Yunus (Delphinus) denilir. Yunus Takımyıldızı en küçük takım yıldızlarından olup tamamı kolunuzu uzatıp, parmaklarınızı açtığınızda elinizin içiyle kavranabilecek bir büyüklüktedir. Şekil olarak yunan astronom Hipparchus’tan beri aynı benzetim ve adla bilinir.
Bu takım yıldızının efsanevi hikayesi, en dikkate değer deniz yaratığı kabul edilen Yunus türünden bir canlının, haksız yere suçlu bulunarak gemiden denize atılan Yunus peygamberi yuturak, karaya taşıması, bu hizmetine karşılık, yüce Tanrı tarafından göklerdeki yerine yerleştirilmesi diye anlatılır.
Not: Yılzdıları inceleyenler için detaylı olarak yeri: Güney’e doğru bakın ve Kuğu’nun Deneb’inden güneye doğru Kartal’ın Altair’ine doğru bir çizgi çizin. Bu iki yıldızdan daha parlak olanı başınızın üstüne daha yakın olanıdır. Bu iki yıldızı birleştiren çizginin hemen güneyinde ve hemen hemen tam ortasında, oldukça karanlık bir gecede gözle yakalanabilen küçük bir grup yıldızıdır.
joseph stalin
17.07.2003 - 20:00Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin, Tarihin en büyük diktatörlerinden ve bir tek ülkede sosyalist kuruluşun savunucusu ayrıca parti liderliği, hükümet başkanlığı, sovyet orduları başkomutanlığı da yapmış olan Sosyalist Josef Stalin (1881 - 1953)
Eserleri
Anarşizm mi, Sosyalizm mi? (1907)
Marksizm ve Ulusal Sorun (1913)
Leninizmin İlkeleri (1924)
Leninizmin Sorunları (1926)
Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm (1938)
Dilbiliminde Marksizm Üzerine (1948) ,
SSCB'nde Sosyalizmin Ekonomik Sorunları (1952)
Yoksul ve aç bir ülke
ve arkasında bıraktığı milyonlarca can (1920-1953)
güney kıbrıs rumları
17.07.2003 - 19:46Cyprus Greek Fraction
Universite dönemimde Kıbrıs Rum kesiminden tandıklarım olmuştu, kişisel görüşüm Yunanlılardan daha yoğun bir empoze (türklere karşı propoganda ya da karşı eğitim) altında kaldıkları için Türkler'e karşı pek pozitif değiller. Yunanistanlı çok yakın arkadaşlarım var, tabi Türk olduğumdan rahatsız olanlarda oldu ama Kıbrıslı Rumlar daha agresif olduklarından arkadaşlık pek kuramadım ve tanıştığımın hepsi de Türklüğümden rahatsızdılar... Tabi bunlar kişisel tecrubelerimden edindiklerim, bilgi bakımından çok gerçekçi olduğuna inanmasamda çoğu Yunanlı arkadaşım bile yukarıda dediklerimle aynı fikirdeler... Ne de olsa Kıbrıs'la olan sorunlar daha taze ve dış etkenler daha da fazla.
Yunanistan'a itabaren Kıbrıs'lı Rumlarla olan politik ilişkiler çok daha farklı. Türkiye Kıbrıs Cumhuriyetini tanımadığından Güney Kıbrıs Rum Kesimi denir. Bu aralar baya gelişmeler yaşanıyor, Türk Kesimi ile kapılar açıldı, vize ile giriş sorunları karşılıklı çözümlenilmeye çalışılıyor, AB'ye girdi girecek hatta eurovision da bile Türkiye'ye 8 puan verdiler :) . Tabi bunlar yakın tarihte olanlar, Kıbrıs'ın uzun ve kanlı bir tarihinde yine de kardeş kardeşe yaşadığımız zamanlarda olmuştur.
1960'da İngiltere, Türkiye ve Yunanistan arasında kurulup 1963'e kadar süren Kıbrıs Cumhuriyetidir. Kanlı Noel gibi katliamlar ve Sendika faciaları gibi olayların peşi peşine izleyerek bunun üzerine 1974'teki Türkiye Ordusu'nun müdahalesi küzey (KKTC-1983) ve güney Kıbrıs olarak tamamen ayrılmıştır ama buna rağmen batıda Kıbrıs Cumhuriyeti olarak hala geçer.
www.turk-yunan.gen.tr web sayfasından daha iyi bilgiler edinebilirsiniz... ya da KKTC'nin sayfası www.kibris.gen.tr dan da yararlanabilirsiniz.
mesnevi
17.07.2003 - 18:37netteki bazı bilgiler:
Mevlana, Mesnevi’den nasıl yararlanılacağı ve ona nasıl bakmak gerektiği hakkında eserinin muhtelif yerlerinde şöyle der:
“Mesnevi masaldır diyenlere, evet masaldır. Onda kendini görmek erlik ister
Mesnevimiz tamamen vahdet dükkanıdır. Bu dükkanda vahdetten başka gördüklerin puttur.
Mesnevi bir meradır. Ondaki misaller ise merada otlayan hayvanlara benzer.Sen hayvanlara takılma da merayı ve ovayı seyretmeye bak”
(kaynak: www.gulizk.com)
Mesnevi:
1.Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin (kuddise sirruh) yirmi altı bin beytten meydana gelen ve altı defter olan meşhûr eseri.
Mesnevî'deki hadîs-i şerîfte, Peygamber efendimiz şöyle buyurdu: 'İçinizde gizli olan düşmanı anlatsam, yiğitlerin ödü patlar, akıllıların aklı mahv olurdu. Ne gönlünüzde duâ edip yalvarmaya, ne oruç tutmaya ve ne de namaz kılmaya kuvvet bulabilirdiniz.'
Bir tasavvuf âliminin huzûrunda, senelerce dirsek çürütüp, emek verip pişmeden, olgunlaşmadan Mesnevî okutmak, tasavvuf kitablarını yalnız kendi bilgisine göre açıklamaya kalkışmak zararlı olur. (Abdülhakîm Arvâsî)
İslâm dînine inanmayanlar, vaktiyle Allahü teâlânın Tevrât ve İncîl kitaplarını değiştirdikleri gibi, zaman zaman din büyüklerinin kitablarına da el uzattılar. Kitaplara bâzı şeyler karıştırdılarsa da az zamanda meydana çıkarıldı. Celâleddîn-i Rûmî h azretleri bu sebepten dolayı Mesnevî'sini nazm şeklinde yazarak, düşmanlarının değiştirmesine imkân bırakmamıştır. (M. Sıddîk bin Saîd)
2. Edebiyâtta bir nazım şekli olup, iki mısrânın bir biri ile kâfiyeli hâli. Bu sebeple her beyti kâfiyeli olan eserlere mesnevî denir.
(www.kuranikerim.com/dini_sozluk)
mesnevî (isim, edebiyat (mesnevi :) Arapça me²nev³) :
1. Her beyti ayrı uyaklı bir divan edebiyatı nazım biçimi.
2. Bu türdeki eserlerin genel adı.
3. (Büyük M ile) Mevlâna Celâleddin Rumî'nin ünlü eserinin adı.
(www.tdk.gov.tr/tdksozluk)
Mesnevî'nin vezni: Fâ i lâ tün- Fâ i lâ tün - Fâ i lün'dür Mevlâna 6 büyük cilt olan Mesnevî'sinde, tasavvufî fikir ve düsüncelerini, birbirine ulanmis hikayeler halinde anlatmaktadir.
(www.mesnevi.8m.net)
sircasaray.turkiye.org/mevlana/mesnevi.html
(Tum Mesveni Hem Türkçe, Hem İngilizce)
www.omphaloskepsis.com/ebooks/pdf/masnavi.pdf
(Tüm Mesnevi İngilizce Olarak - Dikkat Acrobat dosyasıdır)
www.intratext.com/X/ENG0134.HTM
(Tüm Mesnevi İngilizce olarak - HTML sayfası, Yabancı arkdaşlarınıza tanıtımak için iyi bir link)
www.korfez.net/mevlana/mesnevi.htm
(Mevlana Vakfı)
vb.
mesnevi
17.07.2003 - 10:51İkilik manzume. Her beyti ayrı kafiyeli olan manzume (tertipli, ölçülü yazı, şiir; Vezinli kafiyeli olan söz, sıra, dizi..) .
Mesnevi-i Şerif: Mevlana Celaleddin Rumi'nin meşhur farsça olan eserinin ismi. (bkz. Mevlana)
metan
16.07.2003 - 19:34bkz. metan gazı felaketi
doğu perinçek
16.07.2003 - 16:59Lise sonda tanışmıştım, sohbetten sonra elimi sıkıp: ''Dün Çin Komunist Partisi'nin başkanıyla el sıkışmıştım bugünde bu genç ile el şıkışıyorum'' deyince içimden 'uleyn çinli gomunist başkan da kim, sanki Elvis'i görmüş gibi hava atıyor' demiştim.
Önemli bir kalem ama başarısız bir lider. İşçi Partisi hegomanyası altına almakla yani başkanlığı ile partisini çökertten bir politakıcı... Aynı şekilde, eskiden solcuların ve Aziz Nesin, Yaşar Kemal gibi kalemlerin umutla çıkartığı Aydınlık Dergisini de hegomanyasına almasıyla maf etmesi başka bir hikaye....
Yok Mit yok CIA ajanı gibi hakkında çok spekulasyon yapıldı yapılıyor ve aynı şekilde o da Emin Çölaşan gibi bilinmeyen kaynaklarıyla o ajan şu ajan diye baya sansasyon yaratatıyor
Davası hala sürüyor mu bilmiyorum ama bir yazısında, Kürdistan kelimesi kullandı diye baya uzun süre mahkemesi olmuştu...
Dediğim gibi bence güçlü bir kalem olduğundan bilgilerinden yararlanılması gereken bir aydın ama politikada aynı başarıyı göstermediğine inandığım yetersiz bir lider… Solun güçlü bir lidere ihtiyacı var ama Perinçek hep buna engel olmasıyla ve imajıyla da camiasında pek iyi ünü yoktur…
emine Işınsu öksüz
16.07.2003 - 15:36bkz. Emine Işınsu
ibrahim sadri
16.07.2003 - 15:35bütün yönleriyle İbrahim Sadri'nin sözde web sayfası: ibrahimsadri.sitemynet.com/
şiir ve müzik bir arada çektiği damardan veren klipleriyle tanındı...
web sitesindeki tanıtımı:
İstanbul'da doğdu.
İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı.
İstanbul Üniversitesi işletme Fakültesi'nde okudu.
Çeşitli gazete ve dergilerde yazı ve şiirleri yayımlandı.
Yedi yıl tiyatroyla uğraştı.
Turnelere çıkarak, Anadolu'yu yakından
tanıma imkânı buldu.
Radyo ve televizyonlarda programcılık ve
sunuculuk yaptı. Halen bir özel
televizyonda program yapmaktadır.
Şiir ve tiyatro kasetleri de bulunan şairin,
şiir kitaplari da mevcuttur..
nokta
16.07.2003 - 15:11Rahmetli Ercan Arıklı'nın (sanırsam 80'lerde) Sabah Grubu’yla kurduğu haftalık haber magazin dergisinin adı. Aynı çizgide sonra Aktuel dergisini çıkartmışlardı.
www.medyatext.com/nokta
eski web sayfası nedense ulaşınılamıyor, hala satılıyor mu; onu bile bilmiyorum doğrusu ama uzun süreden beri çıkan ve hatırladığım kadarıyla bekleme odalarında ki sephaların üzerinde çoğunlukla olan dergiydi...
yüzyılların 100 kitabı
16.07.2003 - 15:04“Yüzüklerin Efendisi” ve “Hobbit” son yüzyılın en çok okunan yüz kitabı arasında en başta geliyor ve bu kitaplarla Tolkien 20. yüzyılın yazarı seçildi.
Kaynak: Yerli ve yabancı Basın
yüz büyük türk yalanı
16.07.2003 - 14:37bkz. güvensizlik
yüz büyük türk yalanı
16.07.2003 - 11:33Kalsaydınız biseyler yerdik...
Vallaha sarida geçtim memur bey...
Kazanmak önemli diil mühim olan yarismaya katilmakti...
Dünya ahiret bacimsin...
Suan 65 milyon bizi izliyor...
Bu son sigaram...
Bütün kadinlar güzeldir...
Iki saat kapida bekledim, açan olmadi...
Seni düsünmekten bütün gece gözüme uyku girmedi...
Sen bi de beni gençligimde görecektin...
Aglamiyorum... Gözüme bisey kaçti...
Yemezsen arkandan aglar...
Seni leylekler getirdi yavrum...
Aksama erken gelicem...
Bu aldigim en güzel hediye...
Bi oturusta iki büyük devirirm...
Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için...
Agzima sigara sürmedim...
Ben almiyim rejimdeyim...
Eee ne zaman gidiyoruz içmeye? ...
Kadinlar en çok kel erkeklerden hoslanir...
Isim bitsin ben seni ararim...
Bir kez olsun yüzüm gülmedi...
Hayatimda hiç ilaç almadim...
Ihraç fazlasi bunlar...
O elinizdeki tek kaldi, baska yok...
Bi`tanem...
Seni Seviyorum...
Beni seçerseniz size...
Ben de tam seni arayacaktim...
Bi sey olmaz...
Ben eski yüzücülerdenim...
Bizi davet ettiler ama gitmedik...
Valla bu size çok yakisti...
Senin annen bir melekti yavrum...
Bana yan bakan daha anasinin karnindan dogmadi...
Merak etme hayatim sekreterimi görsen çok çirkin....
Büyük ikramiyeyi kazanmak istemiyorum önemli olan alin teri...
Merhaba karicim, mesai yeni bitti de...
Üzülme sevgilim evlenince anneni yanimiza aliriz...
Evi bosaltin! Almanya`dan oglum geliyor...
Iki gözüm önüme aksin ki...
Kilolarimla barisigim ben böyle mutluyum!
Formu doldurun biz sizi arariz
Bu sene üniversite sorulari çok basitti, keske sinava girseydim...
Ben her bahar asik olurum...
Gerçek aski sende buldum...
2 saat bekledim...Gelmedin!
Üsüyosan ceketimi alabilirsiniz...
Seni anliyorum.
Hatirasi var, bunu sana veremem...
Arkasindan degil, burda olsa yüzüne de söylerim
Her bedene uyar bu...
Gol atmayi sevmiyorum.Asist yapmak daha çok hosuma gidiyor.
Senin eline kimse su dökemez..
Ögretmenin vurdugu yerde gül biter
Söyle bir arabam olsun milyarlarca borcum olsun...
Benim için önemli olan ruh güzelligi
Hediye olmasa inan verirdim.
Bi arkadasa bakip çikicam, istersen kimlik birakayim...
Mektup gelmedi mi? Ama ben kendi elimle postaya attim...
Belki biraz sikti ama hiç merak etmeyin kullandikça açilir...
Kitaplarima bir daha bakayim ama kitabi sana verdigimden eminim...
Onun için biseyler yapmayi çok isterdim... Ama malesef... Elimden bisey gelmez...
Sensizlik canima tak etti...
Ben hiç yalan söylemem
Aksam elektrikler kesildi, dersimi yapamadim...
Bunun garantisi biziz abi...
Telefon sehirlerarasina kapali
Ben zaten böyle olacagini biliyordum...
Bi kereden bisey olmaz.
İnan biz sadece arkadasiz.
Kuran çarpsin bu son sigaram
Son biletler bunlar
Hiç acitmayacak.
Daha önce hiç kimseyi böylesine sevmemistim.
Sizin mutlulugunuz bizim mutlulugumuz...
Sayisaldan para çiksa, önce kimsesiz çocuklara sonra da yaslilara bagislarim...
Haaa bi de okul yaptiririm...
Abi kizi görücen bi içim su...
Adem Bey su an toplantida... Kim ariyodu?
Sizden iyi olmasin bi arkadasim vardi...
Kuru ekmek bana yeter... Yeter ki huzurum yerinde olsun...
Dis transferleri 15 gün içinde bitiricez....
Aradim... Çaldi çaldi açan olmadi...
Dünyanin en mutlu çifti olucaz...
Devletimiz güçlüdür..........
Failleri en kisa zamanda yakalanacak......
Enflasyon düsecek.......
Bu kis komünizm gelecek.......
Memuru enflasyona ezdirmeyecegiz......
Bu konuda elimizden geleni yapiyoruz......
Benim isçim, benim köylüm, benim memurum...
nokta
16.07.2003 - 10:16Arapçadan gelen bu terim edebiyattan matematiğe kadar hayatımızzın her ”’noktasında’” ortaya çıkar. Benek demektir, durak ya da mevki anlamına da gelir. Göze arız olan leke de denilebilir, durak işareti ya da mahal da denir. Tek karakol ya da tek nobetçi anlamlaırna bile gelir. Tabi en çok yazıdaki durak işareti olarak bilinir ya da matematikte hiçbir uzunluğu olmayan şekle, bir noktadan sonsuz çizgi geçmesi, iki noktanın birleşmesinden çizgi oluşur,3.14 gibi.
Durak olarak çok kullanılır, odak, donma, yanma gibi noktalara ‘”Nokta-i Mihrakiye’” (Esma-i İlahiyyenin tecellesinin toplandığı nokta) denir
Başka, Nokta-i nazar yani görüş, bir nevi fikir (rasyonolizm)
Nokta-i Telaki de var; karşılama, uygun, karşılıklı nokta; buluşma noktası, yeri yani ya da münasebet, uygunluk anlamına da gelir.
Noktadan sonsuz çizgi geçtiğine göre herhalde sayamacağımız kadar anlamlara bile gelebilir. Başlama noktası, yaratılış ya da atom tanesine bile nokta diyebiliriz, mesala izlediğiniz tv de ya da bilgisayar ekranındaki bir resim binlerce hatta milyonlarca noktalardan oluşur. Nokta, noktalama işaretleri, bazı harflerin üzerine konulan ufak işaret, konu ile ilgili önemli bölüm, sınır, derece, radde vb….
star gazetesi
15.07.2003 - 20:10www.stargazete.com.tr
gerçek
15.07.2003 - 20:07Can Yücel'in de makalelerini okuduğum eskiden 90'larda aldığım aylık sosyalist derginin adıydı. Sanırsam kapatıldıktan sonra yerine Evrensel Gazetesi çıkartılmaya başlanılmıştı.
ahilik
15.07.2003 - 19:59www.ahilik.gen.tr
Toplam 2591 mesaj bulundu