Cem Nizamoglu Adlı Üyenin Nedir Yazıları - An ...

  • bursa

    25.10.2003 - 17:24

    Prusa, sonra Orhan Bey'in zaferi ile 1326 ele geçirilerek Osmanlı'nın ilk başkenti.

    Doğduğum yer.

    Uludağ, Gemlik, Mudanya içine alan,80'lerde ki iyi belideye başkını ile güzeleşen ve hamamları, iskender kebabı, havluları yani tekstili, portreleri, sokakları, esnafı, çarşıları, ipek böcekçiliği, kaplıcaları, yolları, kestane şekeri, Zeki Müren'i, mesire yerleri, Ulu Camii, yeşil türbe gibi yapıları,5000 yıllık tarihi, ile ünlü şehrimiz.

    http://www.bursa.gov.tr/
    www.bursalife.com

  • itiraf

    25.10.2003 - 16:44

    Arapça bir kelime - İ'tiraf:

    Kabahatini saklamak. Suçunu söylemği kabul etmek. Gizleyip söylemek istemediği şeyi açıklamak.

  • cumhuriyet

    25.10.2003 - 16:35

    Cumhuriyet Gazetesi, Cumhuriyet Bilim Teknik, Cumhuriyet Dergi, Cumhuriyet Kitap, Cumhuriyet Salı/Cuma Kitabı:

    www.cumhuriyet.com.tr
    http://garildi.cumhuriyet.com.tr

    Abone olunması lazım.

  • cumhuriyet

    25.10.2003 - 16:29

    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)

    www.chp.org.tr

  • cumhuriyet

    25.10.2003 - 16:28

    Arapçadan gelen bir kelime.

    Devlet reisi, millet veya Millet Meclisleri tarafından seçilen hükümet şekli.

    Ya da sözlükteki anlamı ile; Milletin, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği millet vekilleri aracılığı ile kullandığı devlet biçimi...

  • akrep

    25.10.2003 - 16:20

    Akrep, Avcı (Orion) takımyıldızı'nın tam karşısında yer alır ve gökyüzünde geniş bir yer kaplar. Mitolojiye göre, Avcı ile Akrep arasında eski bir düşmanlık vardır. Akrep, TAnrıların kraliçesi Juno tarafından, Avcı'nın kendini beğenmişliğinden ötürü onu sokarak cezalandırması için gönderilmiş, ancak yaptıkları savaşta Avcı tarafından mağlup edilerek uzaklara fırlatılmıştır!

    Mezopotamyalı Akkadlar'dan beri, burçtaki şeklin Akrep olduğu konusunda değişik kültürler arasında birlik söz konusudur. Eski Türkler'de de bu burcun adı Kuyruklu ve ya bazen de Uzun Kuyruklu olarak bilinir.

    Güneş'in bu burç parselinde kalma süresi aslında çok kısadır. (23-30 Kasın arasında 9. gün) . Bu burca komşu olan yalancı (Ophiuchus) 'da geçirilen süreler de bu nednele Akrep'de sayılır ve böylece Güneş için, burca ayrılan bir aya yakın bir süre doldurulmuş olur.

  • akrep

    25.10.2003 - 16:20

    Gökyüzü ile yakından ilgilenenlerin dikkatine:

    Akrep, Yay'ın sağına (batıya) doğru yer almış bir takımyıldızdır ve Burçlar Kuşağı'nda yer alır. Parselin en parlak yıldızı Alfa Akrep (Alfa Sco) veya Antares 1. kadirden kırmızımtırak bir yıldız olup bu rengi ile Mars (diğer adıyla Ares) gezegenini hatırlatır ve ismini de bu benzerlik / karşılıktan alır. Gecenin bu zamanında Antars, ufuktan Yay'ın Çaydanlığı ile aynı yüksekliktedir. Zamanla Antares, güneybatıda daha aşağılara iner ve Yay'daki yıldızların bir bölümünden daha önce batar. Parlak kırmızımsı Antars, Çaydanlık ağzının sağında yaklaşık 30 derece veya üç yumruk genişliği uzaklıktadır.

    Anteres, Akrep Kalbi olarak da bilinir. Kalp'ten aşağıya AKrep'in kuyruğunu bulmak için bir süre Anteres'den itibaren sönük yıldızlardan oluşan bir eğriyi aşağıya yani güneye ve sola yani doğuya doğru takip ediniz. Çizginin sol alt bölümü küzey kenara doğru ters bir eğri oluşturur ve Yay'ın yanindaki bir grup yıldızla sonuçlanır. Burası Akrep'in iğnesidir. Şimdi Anters'e geri dönelim ve sağa yani batıya ve hafifçe yukarıya yani küzeye bakalım. Biri Anters'e oldukça yakın, diğeri yaklaşık 10 derce uzaklıkta iki sönük yıldız görülür. Bu ikinci yıldızdan doğu ve batıya uzanan yıldızlar, Akrep'in ön bölümüni şekillendirir. Bunlarda Akrep (Beta Sco) bir yıldız olup Akrep Yıldızı olarak da isimlendirilir.

    Yay olduğu gibi. Akrep de dürbün veya teleskop kullananların hoşlanacağı cinsten kümeler ve bulutsularca zengin bir bölgedir. Akrep'in kuyruğuna yakın bölgedeki M6 ve M7 Açık yıldız Kümeleri, parlaklık olarak sırayla 5. ve 6. kedirdendirler ve uygun gözlem koşullarında dikkatli gözlemcilerce gözlenebilir. Antares civarındaki M14 ve M80 Küresel Yıldız Kümeleri diğer ilginç gökcisimleridir. M4 kümesi Ptolemaıos'un (Batlamyus) Almagest diye blinen yıldız kataloğunda da var olan eski bir gökcisimdir. Çok karanlık gecelerde keskıin gözlerce farkedilebilmektedir. Parlaklığı 6. kadirdendir.

    Kaynak: M. Emin Özel, Talat Saygaç: Gökyüzünü tanıyalım

    Sco: Scorpius'un yani Akrep'in kıslatılmışı.

  • ramazan

    25.10.2003 - 15:42

    Mübarek ayların en muhimi ve mübarek üç ayların sonuncusu. Kuran-ı Kerimin nazil olmağa başladığı oruç ayı. Arabi ve Kameri olan takvime göre 9. ay. Oruç tutanın günahlarını yaktığı mahveylediği için bu isim verildiği rivayet edilir.

  • oruç

    25.10.2003 - 15:39

    Oruç, en gafillere (haberi olmayanlara, Allah'ı unutanlara) ve mütemerridlere (inatçılara, dik kafalılık edenelere) , za'fını (zayıflık) ve aczini (küvetsizliğini) ve fakrını (ihtiyacını) ihsas (hissediyor) ediyor. Açlık vasıtası ile midesi düşünüyor. Midesindeki ihtiyacını anlar. Zayıf vücudu ne derece çürük olduğunu hatırlıyor. Ne derece merhamete ve şefkata muhtaç oluğunu derk eder (iyice anlıyor) . Nefsin firavunluğunu bırakıp kemal-i acz ve fakr ile Dergah-ı İlahiyeye ilticaya bir arzu hisseder ve bir şükr-ü manevi eliyle Rahmet Kapısını çalmağa hazırlanır. Eğer gaflet kalbini bozmamış ise...

    Kaynak: Mektubat Mecmuası

  • nutuk

    25.10.2003 - 15:17

    Arapçadan gelen bir kelime...

    Nutk diye yazılır.

    Söylev, söyleyiş, söyleme kabiliyeti, söz, hitabet, konuşma.

    Ayrıca dervişlerce büyüklerin manzum sözleri anlamınada gelir.

  • cadılar bayramı

    25.10.2003 - 15:13

    bkz. halloween

    Bal kabağından tatlı yapmasını bilmeyen batılıların Şükran Günü (bkz. Santa Claus) , paskalya gibi bir hurafesi.

    Belki de bu sayede bal kabağı tüketimi yapıyorlar ama bal kabağı israfı yaptıkları belli.

    Böyle bir inanışın dinimizle alakası varsa, bence batıl inançtan öteye gitmez...

  • cadılar bayramı

    25.10.2003 - 15:12

    Coraz Gecesi
    'Coraz, cadı demekmiş ve bu yörede zemherinin 27'sinden itibaren üç gün(Ocak ayının 18-20'si) 'Coraz Geceleri' olarak kabul ediliyormuş. Mestan Hoca aynı gecelerin Çeşme yöresinde de 'Karakoncolos Geceleri' adıyla anıldığını ve bunların yılın en soğuk geceleri olduğunu anlatmış kitabında. 'Coraz', kambur, buruşuk yüzlü, korkunç bir kocakarıymış. Evin bacasından inip evin kızlarının saçlarını acırarak tarar, açık su kaplarının üzerine tükürürmüş. Bu yüzden kızlar bugünlerde coraza yakalanmamak için erkenden evlerine girerlermiş. O geceler boyunca kabak yemek ve tatlıları yemek adettenmiş. Bugünlerde kabak yiyenlerin yıl boyunca boğazının ağrımayacağına inanılırmış.' (Mestan Yapıcı - Kabak Yemekleri)

  • idam cezası

    24.10.2003 - 23:15

    ''Bir yakinını idamda kaybedenlerle konuştun mu'' diye bakarsak olaya tek taraflı olarak bakmış oluruz. Tersi bir bakışla, ''kurabanın ailesiyle konuştun mu? '' da denilebilir kolayca. Esasında bu iki bakış açısı birbirinden farklıdır çünkü ağır suçu işleyen zaten başta yakınlarını da zor duruma sokmuş olur. Böylece esas olan suçun karşılığı olan cezayı uygulamaktır. Tabi olay bana göre nasıl bir suç işlendiğine bakar.

    Cezalar, toplumsal sorunları kesin çözmez, yine de kısa süreli (short-term) bir çözüm getirebilir ama esas suçun ana nedenine inmek gerekir ki bu çok uzun süreli (long-term) bir süreçtir ve suçun çok azaltılmasına ulaşılabilir. Yine de kesin çözüm insanın yapısından yani suç işlmeye yatkın oluşundan mümkün değildir.

    AMA idam zaten cözüm için uygulanmaz. İdam cezası adı üstünde CEZADIR. Yani işlenilen ağır suçun cezasını ödemesidir.

    Bundan dolayı, olaya çok duygusal yaklaşılırsa mantığı kaldırır, çok mantıksal davranılırsa da duygular göz ardı edilmiş olur. Bu konun uygulanması, tartışılması ve DENGENİN kurulması lazım. Zaten Adelette de dengedir. Suçun cezası önceden konulmuşsa, suçlunun suçunun sonuçlarına katlanması gerektiğinden, burada suçlunun tatmininden bahsedilmiyordur. Bunun için suçlunun suçunun kesin olarak ispatlanması ve işlediği suçun ağırlığına göre de ceza uygulanması lazımdır. Konu eğer, DEVAM EDEN ya da ALIŞKANLIK haline gelen (continuous) sapıklıksa (tecavüz gibi) veya kasıtlı cinayetse, bunların denginde cezalar verilmesi söz konusudur. Peki bu ağır ceza nedir, ömür boyu hapis derseniz bu halkın vergileriyle suçluyu barındırma gibi görülüp mantıksız görülebilir ya da idam olursa bu sefer canilik olarak görülebilir. Fakat burada kişinin bir daha aynı suçu işlememesi ya da eğtilmesi söz konusu değil, işlediği suçun yani aksiyonun karşılığının verilmesi söz konusudur. Önce bu kurbanın ailesini ilgilendirir, sonra aynı suç başkalarını da işlenebileceğinden toplumu da ilgilendirir, bu yüzden hukukun bunları göz ardı etmeden suçun her yönden analizi ile GEREKEN cezayı uygulanması şarttır. Fakat günümüzde bu olugunluğa gelmiş bir hukuk düzeni olmadığından daha doğrusu mantığın ve duyguların üstünde politikanın ağır basmasından dolayı idam cezasını uygulaması çok yanlış sonuçlara yol açıyor. Türkiye bunun çok güzel örneğidir ama bu kararın çok ekstremsi olaylarda hala kullanılabilmesi için kaldırılmaması gerekir. Suçlunun suçunu işlemeden önce sonuçlarını bilmesi ve işlerse sonuçlarına katlanması lazım kı cezasını haketsin ve önleyeci etkisini de unutmamak gerekir. Yoksa tersi olursa, adelette herkes kendine uygun olanı seçer. Bu gibi durumlarda adalet sadece bır tarafın avantajında olur... Suçu tam ispatlanmdan ya da politik nedenler dolayı cezayı uygulamak da hukuka ters düşer...

    Kısacası bana göre idam uygulanması için ağır bir suç işlenmesi, suçun kesin ispatlanması ve mantık, toplumsal ve de sistem (politika) açısından hukukun yerini bulması gerekir.

    Şahsen olayların idam gibi bir cezaya gelmesi çok acı ama gerçekler de acıdır ve bu konuda realiteye göre hareket etmemiz gerekimez mi?

  • odtü

    22.10.2003 - 18:01

    Avrupada bile ad yapan üniversitemiz.

    Orta Doğu Teknik Üniversitesi - www.odtu.edu.tr

  • serbest kürsü dostluğu

    22.10.2003 - 17:53

    esasinda olmasi gereken
    ama ego tatmini daha çekici geliyor

  • 17 ağustos 1999

    22.10.2003 - 13:54

    17 Ağustos 1999
    Sakarya merkezli Marmara depreminde,20 binden fazla kişi 7.4 şiddetindeki depremle hayatlarını kaybettiler. Depremde ülkenin can damarı sanayi tesisleri de büyük hasar gördü. Hasarlı konut ve işyeri sayısı 245 bini aştı.

    17 Ağustos 1999
    Marmara Bölgesi'nde meydana gelen deprem 20.000'e yakın insanın ölmesine ve çok büyük maddi kayıplara neden olmuştur. Meydana gelen felaketin büyüklüğü karşısında dünyanın her bir tarafından Türkiye'nin yardımına koşulmuş ve depremin olumsuz sonuçlarının ortadan kaldırılmasında ülkemize yardımda bulunulmuştur. Marmara Depreminin etkileri, Türkiye-AB ilişkilerine bakımından ise olumlu olmuştur.

    kaynak: www.kronoloji.gen.tr

  • 11 eylül

    22.10.2003 - 13:48

    11 Eylül 1996
    Türkiye Ulusal İnternet Altyapı Ağı (TURNET) hizmete girdi.

    11 Eylül 1998-2008 Olimpiyatları'na hazırlanan İstanbul'da Olimpik Stad'ın temeli atıldı.100 bin kişilik stadın 2000 yılında hizmete gireceği açıklandı.

    11 Eylül 1998
    Hayatı boyunca çok sayıda okul ve hastane yaptıran hayırsever Semiha Şakir geçirdiği rahatsızlık sonucu İstanbul'da hayata veda etti.

    11 Eylül 2001
    ABD'ye, Tarihin en büyük terörist saldırısı düzenlendi: İki yolcu uçağı, sabah mesaisinin başladığı saatlerde 18 dakika arayla New York'taki Dünya Ticaret Merkezi'nin bulunduğu iki gökdeleni vurdu. Saldırıda beş binin üzerinde insan öldü.

    kaynak: www.kronoloji.gen.tr

  • 11 eylül

    22.10.2003 - 13:43

    11 Eylül 1919
    Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu.

    11 Eylül 1923
    Mustafa Kemal, Halk Fırkası genel Başkanlığına seçildi.

    11 Eylül 1923
    Kurtuluş Savaşı'nın nüvelerini oluşturan 'Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyetleri'nin 'Cumhuriyet Halk Fırkası' adı altında bir çatı altında toplanması sonucu oluşan Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu partisi. İlk genel başkanı bizzat Mustafa Kemal Atatürk doğdu.. '9 Umde'si(Sonradan '6 Ok'a dönüşmüştür) ilk siyasi programıdır. Cumhuriyetin siyasi kadroları bu partiden yetişmiştir. Uzun yıllar 'Tek Parti' olarak faaliyet göstermiş, birçok Cumhuriyet devrimi ve atılımına önderlik etmiştir. İlerleyen yıllarda Cumhuriyet Halk Partisi adını almıştır.

    11 Eylül 1926
    Ankara otomatik telefon santralı hizmete girdi.

    11 Eylül 1940
    Yönetmen Brain De Palma öldü.

    11 Eylül 1957
    Ankara'da Bent Deresi'nin taşması sonucu 133 kişi sele kapılarak öldü.

    11 Eylül 1959
    AET Bakanlar Konseyi, Ankara ve Atina’nın Ortaklık başvurularını kabul etti.

    11 Eylül 1973
    Şili Devlet Başkanı Salvador Allende, ABD'nin desteklediği ve Augusto Pinochet önderliğinde organize edilen bir askeri darbe sonrasında öldürüldü. Allende, dünyanın seçimle iş başına gelmiş ilk Marksist lideriydi.

    11 Eylül 1975
    Diyarbakır yöresindeki depremde 7.000'e yakın evin yıkıldığı açıklandı.144 km.'lik karayolu kullanılmaz hale geldi. Sadece Lice ilçesinde 13.000 kişinin evsiz kaldığı ve bir gün önce sallanan Hani ilçesinde 6 kişinin daha öldüğü bildirildi.

  • itiraf

    22.10.2003 - 13:26

    www.itiraf.com

    insanlar; utandırıcı, kücüklük anılarını gibi başlarından geçen komik şeyleri yazıyorlar. Veya eşlerini, sevgililerini aldattiklarını gibi itiraflarda bulunuyorlar. Kimi pişman kimi mutlu gibilerinden bir forum sayfası. İnsanlardan tavsiye istiyorlar. Veya karşı cinste hoşlandıkları, hoşlanmadıkları şeyleri.. Yani sadece 'itiraf' yapılan bir site değil.

    Bir de 'platonikim' bölümü var orda da insanlar, platonik aşık oldukları kişilere 'Karşıyakalı Ahmet, senden cok hoşlanıyorum, lüfen bana şans ver' gibi yazılar yazılıyor.

    :P

  • nutuk

    22.10.2003 - 12:07

    http://www.ataturk.net/nutuk/

    Yurdumuzun parçalanıp, işgal edildiği günlerden başlayarak, Türk tarihinde bir dönüm noktası olan İstiklal Savaşı'nı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ve inkılapların yapılışını, kısaca siyasi ve milli tarihimizi birinci elden anlatan değerli bir kaynak eseridir.

    Atatürk'ün kendi kaleminden çıkan bu eser, yine Atatürk tarafından,15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında Ankara'da toplanan Cumhuriyet Halk Partisi'nin İkinci Kurultayı'nda toplam 36,5 saat süren ve altı günde okunan tarihi bir hitabeye dayandığı için Nutuk adını aldı.

    http://www.ataturk.net/nutuk/

  • nur

    22.10.2003 - 12:05

    Aydınlık; parıltı, parlaklık.
    Her çeşit zulmetin (karanlığın) zıddı.
    Işık, Kuran-ı Kerim, iman, İslamiyet, Peygamber Aleyhısselam.
    Zulmeti (karanlığı) defeden şule, ışık.

    Bazılarınca ziya, nurdan daha sağlamdır ve daha hasdır. Nur; dünyaevi ve uhrevi (ahirete dair) olmak üzere iki nevidir (çeşittir) .
    Dünyaevi olanı da iki çeşittir:
    1. Evvar-i İlahiyeden intişar eden (yayılan) nurdur. Akıl ve Nur-u Kur'an gibi.
    2. Görmekle hissedilir ki, nurlu cisimlerden ibarettir, güneş, ay ve yıldız gibi.
    Uhveri Nur: Bir ayeti kerimede nur, alemin manen aydınlığına sebep olan Hazret-i Peygamber Aleyhisselama da denir. Diğer bir ayeti kerimede ise eşyanın hakikatını olduğu gibi beyan eden şeye de nur denir. Meşhur bir zata 'Nuri' denmiştir; bunun sebebi her zaman vaza ve nasihata başlasa gayb aleminden nurun şimşek gibi parıltısı ona tecelli ederdi… (Lugat-ı Remzi)

    Nurla ilgili başka kelimelerse: Cebel-ün Nur, En-Nur, Suret-ün-Nur, Nurani, Nuraniyyet, Nuri, Nurbahş, Nur-ı ayn, Nurun ala nur, Nur-ul-envar, Nur-efşan, Nur-u kasd vs…

  • zikir

    21.10.2003 - 20:22

    Anmak, hatırlamak, anılmak... Allah'ı çok çok anıp azametini düşünmek. Kur'an-ı Kerim'in bir ismi.

    Dil ile kalb ile, beden ile zikir vardır. Dil ile zikir Cenab-ı Hakk'ı esma-i hüsnası ile zikirdir. Kalb ile gönülden anmaktır. Esrar-ı hilkatı temaşa ile her zerrenin alem-i kudse bir ayine olduğunu görmektir. Bütün şuuru ile hakka müsteğrak olmaktır. (Elmalı)

  • zulüm

    21.10.2003 - 20:13

    Eski dilde Zulm diye yazılır. Arapçadan gelme bir kelime.

    Haksızlık, eziyet, işkence. Bir hakkı kendi yerinden başka bir yere koymak...

    Bu yüzden kitabımızda dinde zorlama yoktur denmişr. çünkü zulme girer...

    fiil hali zulmetmek, sıfat olarak zulmeden (zalim)
    Zulm-ü mütehaccir: taş haline gelmiş zulüm.
    Zulmani: Karanlık

    Türkçe Sözlükteki anlamı: Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıyım, kıygı, acımasızlık, haksızlık, eziyet, cefa...

  • şeytan

    21.10.2003 - 18:50

    cahilliğin, aldanmanın, aldatmanın, kibirlenmenin, enayiliğin sembolü...

Toplam 2591 mesaj bulundu