Uzun yıllar önceydi
Deniz kıyısındaki bir krallıkta
Belki bilirsiniz, bir kız yaşardı
Annabell Lee adıyla
Ve bu kızoğlankız hiçbir şey düşünmezdi
Bence sevilmek ve beni sevmekten başka.
O da ben de çocuktuk
Bu krallıkta deniz kıyısındaki
Ama aşktan da öte bir aşkla sevdik
Ben ve Annabell Lee
Öyle bir aşk ki kanatlı Seraphları göklerin
Kıskanmıştı onu ve beni.
Ve bu yüzden uzun zaman önce
Bu krallıkta deniz kıyısındaki
Bir rüzgar esti bir buluttan, üşüterek
Güzel Annabell Lee'mi,
Öyle ki soylu yakınları geldi bu yüzden
Ve alıp götüdüler onu benden
Bir mezara kapatmaya
Bu krallıkta deniz kıyısındaki
Melekler yarımız kadar mutlu olmayan gökte
Kıskanıp durdu ve onu ve beni
Evet-neden buydu (bu deniz kıyısındaki
Krallıkta herkesin bildiği gibi)
Ki o rüzgar esti buluttan geceleyin
Üşüten ve öldüren Annabell Lee'mi
Ama çok daha güçlüydü aşkımız aşklarından
Bizden daha büyük olanların
Bizden daha bilge olanların
Ve ne melekler yukardaki göklerde
Ne de şeytanlar altında denizin
Ayırabilir ruhumu ruhundan
Güzel Annabell Lee'nin.
Çünkü ay doğmaz asla hayalini getirmeden
Güzel Annabell Lee'nin
Ve yıldızlar çıkmazlar ama parlak gözlerini hissederim ben
Güzel Annabell Lee'nin
Ve öylece uzanırım yanısıra bütün gece vakti
Sevgilimin -sevgilim- hayatım ve gelinim
O deniz kıyısındaki mezarda
Onun mezarında, uğuldayan denizin kıyısındaki.
it was many and many a year ago,
in a kingdom by the sea,
that a maiden there lived whom you may know
by the name of annabel lee;
and this maiden she lived with no other thought
than to love and be loved by me.
she was a child and i was a child,
in this kingdom by the sea,
but we loved with a love that was more than love
i and my annabel lee
with a love that the winged seraphs of heaven
coveted her and me.
and this was the reason that, long ago,
in this kingdom by the sea,
a wind blew out of a cloud by night
chilling my annabel lee;
so that her high-born kinsman came
and bore her away from me,
to shut her up in a sepulchre
in this kingdom by the sea.
the angels, not half so happy in heaven,
went envying her and me:
yes! that was the reason
(as all men know, in this kingdom by the sea)
that the wind came out of a cloud, chilling
and killing my annabel lee.
but our love it was stronger by far than the love
of those who were older than we
of many far wiser than we
and neither the angels in heaven above,
nor the demons down under the sea,
can ever dissever my soul from the soul
of the beautiful annabel lee
for the moon never beams without bringing me dreams
of the beautiful annabel lee;
and the stars never rise but i see the bright eyes
of the beautiful annabel lee;
and so, all the night-tide, i lie down by the side
of my darling, my darling, my life and my bride,
in her sepulchre there by the sea
in her tomb by the side of the sea.
Yönetmen: Ömer Kavur
Yapımcı: Ömer Kavur 'Alfa Film'
Senaryo: Macit Koper, Ömer Kavur
Görüntü Yönetmeni: Erdal Kahraman
Yapım Yılı: 1997
Format: 35mm
Oyuncular: Mehmet Aslantuğ, Şahika Tekand, Tuncel Kurtiz, Nüvit Özdoğru, Tomris Özalp
Filmin Konusu: Bir saat ustası olan Keram, tanımadığı bir adamdan aldığı bir anahtar ve adresle Gölkoy adlı bir kasabaya gider. Kasabanın kulesindeki saati onarırken gizemlği bir kadınla tanışır...
Akrep nehrin kenarında durmuş karşı kıyıya bakmaktadır. Geçmek istemekte ama suyu geçmek için yaratılmamıştır, korkar. Dostu olan kurbağaya seslenir:
- Kurbağa kardeş, seninle dostuz biz, dostluğumuz hatırına beni karşı kıyıya geçirir misin?
Kurbağa kendinden emin bir şekilde:
- Yapamam akrep kardeş, evet seninle biz dostuz ama uzak durmalıyım senden. Sen bir akrepsin ve zalim bir iğnen var, çekinirim senden.
Akrep, kurbağanın endişesini anlar, ama vazgeçmemiştir.
- Bak kurbağa kardeş; şimdi sen beni sırtına alıp karşıya geçirirken seni sokabilir miyim hiç? Bunu ancak bir aptal yapar. Ben yüzme bilmem ki, seni sokarsam ben de boğulur ölürüm.
Mantıklı gelmiştir kurbağaya. Hem eski dosttular, neden soksun ki? Kabul eder. Akrep yaklaşır ve kurbağanın sırtına biner. Suyu geçmeye başlamışlardır yavaş yavaş.
Derken, tam da suyun ortasında, kurbağa sırtında bir yanma hisseder. Akrep sokmuştur. Acı içerisinde başını çevirir:
- Neden? Neden yaptın bunu, bak şimdi sen de boğulup öleceksin...
Akrep üzgün ve pişman bir şekilde şöyle der:
- Elimde değil. İşte benim doğam bu...
Bazı konuşmalara tanık oldum, oruçluyken işte zaten açlık hissetmiyorum, turp gibi çalışıyorum gibilerinden. İyi güzel de açlık hissetmenin ters bir yanı yok ki. Açlık hissedilmesi oruçun zaten bir parçası yoksa öbür türlü açlığı hissetmezsek nasıl anlayabiliriz anyayı konyayı.
Tabi oruç sadece açlığı hissedip açların durumunu anlamak değildir. Bilip bilmediğimiz bir sürü amacı vardır.
Bunlardan en önemlisi insanın nefsine hakim olmasına yardımcı bir çeşit idmandır. İnsanın kendini kontrol etmesinden bahsediyorum. Sadece yemek yememek değil, oruç süresinde küfürlü konuşmamak, cinsel ilişkiden uzak durma gibi noktalarda vardır. Sakin, sabırlı ve şükürde olmayı telkin eder insana.
Şimdi burada 'kardeşim ben kendimi istediğim gibi kontrol ederim, ne gerek var oruca... ben özgürüm... istediğim zaman yerim, istemediğim zaman yemem..' denilebilir. Ama zaten oruç bir çeşit insanın özgür kalmasında da yardımcı olur çünkü insan istediği zaman yemek yerse zaten o kendinin açlığına ya da tokluğuna tutsak olur. Oruçta ise sizi tutan bir melek filan yoktur, tamamen kendi hür iradenizle hareketlerinizi kontrol altına alıyorsunuz. Bunun hem fiziksel hem de psikolojik olarak çok geniş faydaları vardır. Ama derseniz ki yersem etraftaki insanlar görür o zaman böyle durumda önce bir imanınızı baştan göz geçirin derim çünkü oruç, namaz gibi ibadetler kul hakkı için yapılmaz...
bu arada doğru yazılışı Agamemnon yani Age yerine Aga diye başlıyor.
Hastası olduğum Babylon 5 bilim kurgu fantazi dizisinde ki Sheridan(Şeridın) ın kaptanı olduğu Dünya Güçlerine bağlı Savaş (Uzay) Gemisi. (Earth Force Destroyer)
Agamemnon, Dünya-Minbari Savaşı'ndan hemen sonra yapıldı; Babylon 5'e gelmeden önce Sheridan'ın gemisiydi. Sonra Babylon 5'ın başındeyken ve bir de dünya Başkan Clark'ın sıkıyönetimi altındayken bir kaç kez yine karşılaşmıştır. Ayrıca bir daha güvertesinde; dünyayı Başkan Clark'tan ve Nightwatch'tan kurtarmak için koalisyon güçlerinin komutanlığını yapmıştır. Dizinin yönetmeni J. Michael Straczynski (JMS) , Sheridan'in gemisi için seçtiği isimin kaza eseri olmadığını onaylar.
Geminin göründüğü sahnelerin olduğu bölümler:
(Sezon x Bölüm) Bölümün ismi:
(2x01) Points of Departure;
(2x11) All Alone in the Night;
(3x08) Messages from Earth;
(4x19) Between the Darkness and the Light;
(4x17) Face of the Enemy;
(4x20) Endgame
Adsız Alkolikler gönüllülük esasına dayalı olarak, hayatın her kesiminden kişilerin bir araya gelerek ayıklığa ulaşıp, ayıklıklarını sürdürdükleri dünya çapında bir dostluk ve kardeşlik kuruluşudur. Üyelik için bir tek şart vardır; içkiyi bırakma arzusu. Üye olmak için hiç bir ücret ya da aidat söz konusu değildir.
AA NASIL 'YOLA ÇIKTI? '
AA 1935 yılında New York'lu bir borsacı ve Ohio'lu bir cerrah (ikisi de hayatta değil) tarafından kuruldu. Her ikisi de 'umutsuz' Alkoliklerdi. Alkolizm illetinden acı çekmekte olan diğer alkoliklere yardımcı olmak gayreti içerisinde AA'nın temelini attılar ve böylelikle kendileri de ayık kaldılar. AA özerk gruplar şeklinde, önce A.B.D.'de sonra da tüm dünyada gelişti.
Truva şehrini ele geçirlmek için kardeşi tarafından orduların başına getirilen gözü pek komutan.
Av Tanrısı olan Artemis Agamemnon'un kurban ettiği geyiği beğenmediğinden dolayı mı ne rüzgarları durdurur ve Agamemnon kızını evlendirmeye götürme yalanı ile kızını kurban edilmesine yollar ve böylece Artemis gemiler için rüzgarları salar.
Hiç ele geçirilmeyen Truva şehrindeki başarılarından dolayı ele geçirilen iki Truvalı güzelden Chrysies Agamemnon'a hediye olarak verilir ve böylece ünlü Homeros’un Illiada adlı eseri başlamış olur.
İtalya'daki Vatikan'a yani papalığa bağlı olmayıp, İstanbul'daki Fener Patrikanesine bağlı Hristiyan.
Doğu kilisesine ve an'anelerine sıkısıkıya bağlı Hristiyan mezhebi.
Yunanca'dan orthos (doğru) ve doksa (inanç) kelimelerinin bir araya gelmesiyle 'doğru inanç' anlamını gelen Ortodoks kelimesidir. Bu açıdan terminolojiden Sunni kelimesiyle benzerlik vardır.
daha geniş bilgi için:
http://www.kuranikerim.com/islam_ansiklopedisi/O/04.htm
Gündemde olan tabi milletin türbanıyla uğraşmaktan zaman bulabilenlere duyrulur: Papaz efendiler İstanbul'u ortodoksluğun merkezi haline getirmek ve 2. vatikan yapmak için ülke ülke geziyor.
Che'nin ''Bir Motosiklet Gezisi Günlüğü''nü okumuştum. Etkilenmiştim. Çünkü o yaşta tıp bölümünü yeni bitirmiş bir mezun 9 aylık zor bir Latin Amerika gezisine çıkmıştır. Yolda halkı sorunlarıyla yüzyüze gelmiş ve tıp eğitimiyle yardımcı olmaya çalışmış. Sonunda halkın tibbi olarak yardımcı olacak doktara değil sosyal yönden yardımcı olacak devrime ihtiyaçları olduğunu anlar. Çünkü sorunların çoğu ekonomik ve sosyal nedenlerden dolayı oluşuyordur. Tabir yerindeyse çatıdan yağmur suları akıyor ama doktorluk o damalaları önlemeye çalışan leğen olmaktan ileri gitmiyordur.
Tabi yanlış trende doğru yöne yürümeye çalışan bir insan bile olsa doktor olup iyi bir maaşla yaşacağına, o davası için tüm fedekarlıkları göze alıp savaşmaya karar vermiş bir gençtir. Geleceğimizden endişe ederken kaç tane genç bunu göze alabilir. Belki izlenilmesi gereken bir lider demem ama İşte bir davayı güçlendiren örnek kişilerden biri diyebilirim.
Bir gerilla harekatından dönerken, taşınması gereken iki çanta vardır ama hızlı hareket etmeleri için Che'nin birisini seçmesi lazım. Birisi ilk yardım çantası diğeri ise cephaneliktir. Che; şu anda bu ülkenin doktora değil savaşçıya ihtiyacı var diye cephaneliği yüklenir. Che'nin bu seçimi nedense hep aklımın bir köşesindedir. Onun işi olan doktorluk bizim eğitimimizle geleceğe duyduğumuz endişeleri temsil eder ve cephanelik de uğruna hayatımızı vereceğmiz davamızı temsil eder. Çoğu zaman bu seçim hayatımızda önümüze çıkar, ben bugüne kadar belki hep ilk yardım çantası seçtiğimden, yapamanın verdiği acıylaChe'ye sempati duyarım. Hele Bosna Herseki, Çeçenistanı, Filistini, Irağı, Afrikayı, Ülkemin ellerimiz kollarımız bağlı olarak sömürülmesini izlerken Che'nin o seçimini daha çok hatırlarım.... Peki siz hangisini seçerdiniz?
Alime verilen değeri, müslümana verilen değeri, insana verilen değeri, İslamiyetin bize verdiği en büyük güç olan kardeşliği ne kadar kolay arkamıza atabiliyoruz.
İnsanları Kuran'a dönmesi için çabalayan insanı sırf dini değilde, geleneklerimizi, büyüklerimizden gördüklerimizi, hurafelerimizi, bidatlarımızı ve vazgeçemediğimiz doğrularımızı koruyacağız diye dışlıyoruz.
Okumuyorsanız laf etmeyin, okuyorsanız daha dikkatli okuyun, dikkatli okuyorsanız size yarayanı alın derim...
Hakimin kalem kırmasının nedenin bir daha idam bir kararına imza atmamak için bir pişmanlık göstergesinden gelir.
Emir kulu olan insanların yaptıkları zorunlu işlerde ki düştükleri durumu çok değişik şekilde ifade etmesi vardır. Mesela idamların gece-yarısı ya da şafak vakti herkes uyurken yapılması, yada suçlunun gözlerinin bağlanması gibi. Kalem kırmak da hakimin zor düştüğü ama uygulması gerektiği durumu sembol eder. Zaten Sezar gibi baş parmağını aşağıya ya da yukarıya tutacak yetkisi fazla yoktur..
uzun süre sesininden ve tipinden erkek sandığım sanatçı.
Efes'de konser vermişti bir zamanlar.
Kendi adıyla çıkartığı ilk albümüyle ünlendiği şarkılar:
1. Talkin' Bout A Revolution
2. Fast Car
3. Across The Lines
4. Behind The Wall
5. Baby Can I Hold You
6. Mountains O' Things
7. She's Got Her Ticket
8. Why?
9. For My Lover
10. If Not Now...
11. For You
Bu albümünden sonra pek pop listelere girmese de kendi dalında ad yaparak albümlerini çıkartmaya devam ediyor:
Crossroads 1989
Matters Of The Heart 1992
New Beginning 1995
Telling Stories 2000
Collection 2001
Let It Rain 2002
daha fazla bilgi için:
http://www.about-tracy-chapman.net/
Bir devletin dinini, namusunu, vatan ve istiklalini her çeşit yabancı taaruz ve tecavüzüne karşı koruyan askei en büyük üç küvetten biri:
Hava Ordusu, Deniz Ordusu, Kara Ordusu gibi.
Ordu en büyük askeri birlik - bir devletin silâhlı kuvvetlerinin tümü.
Aynı iman ve düşünce sahiplerinin faaliyette olanların hepsinede denir. Yani amaç, nitelik vb. yönlerden benzeyen insanların bütünü. Mecazi olarak Maarif ordusu, ilim ordusu gibi şekillerde de söylenebilinir.
Urdu yani Pakistan'da Müslümaların konuştukları dilede denir.
Ya da sözlükte dediği gibi de çok sayıda insan, kalabalık anlamına da gelir. Ör. Açlık Ordusu
Tevrat'ın rivayetine göre Hz. Nuh'un oğulları tarafından gökyüzüne ulaşmak üzere yaptırılmış büyük bir küledir. Denilene göre, Allah bu kulede çalışmakta olanların dillerini değiştirmiş ve birbirilerini anlamaz hale getirmiştir. Bundan dolayı tamamlanamamış ve yetmiş iki dil burada meydana gelmişmiş. (Buna tebelbül-i akvam denir) .
Müslümanlıkta, bu kuleyi Nemrud'un gökyüzüne yükselerek Allah'ın işlerine karışmak maksadiyle yaptırmış olduğu rivayet edilir. Miladdan önce yalamış olan eski Yunan tarihçisi Herodot, Babildeki Baalma'bedenin gayet yüksek bir kule olduğunu, seyahatinde görerek anlatmıştır ki; Babil ve Nemrut kulesi denen şeyinbu olması ihtimali vardır.
Asurlular devrinde Irak'ta kurulan şehirlerden biri. Bağdat'ın aşağı tarafında bulunan ve büyücülüğünden dolayı, eski edebiyatımızda ''Çeh-i Babil'' olarak yer alan ve birçok dillerin meydana gelmesi bakımından da adı geçen Babil Külesi'nin bulunduğu İlk Çağ'dan kalma bir şehir.
Getright, flashget programı gibi internet sayfalarının hızlı yüklenmesini, internetten dosya indirmeyi, internetin bağlantı hızını ölçmesini, internetten dosyaları daha hızlı ve güvenilir indirme ve site içindeki tüm sayfaları indirmeyi sağlar.
Daha çok indirdiğiniz dosyaların güvenliğini sağlayıp herhangi bir bağlantı kopmasından etkilenmeyip istediğiniz zaman indirme işlemine devam etmenii sağlamasıyla tanınır.
1895’te Röntgen, Wilhelm Conrad (1845-1923) Alman fizikçi, X ışınlarını keşfedip vücut içindeki kemikleri ve organları görüntülemek için bir teknik geliştirdi ve röntgen ışınlarını buldu. Bu olay görmeye dayalı algılamanın önem kazanmasını hızlandırdı.
Görmeye Dayalı Bilginin Yükselişi:
www.sizinti.com.tr/konular/97/nisan/gorme.html
İsmet Paşa'nın 3 Ekim 1922 günü itilaf Devletleri ile Türkiye arasında görüşmelerin geçtiği esasında Rus asıllı Aleksandr Ganyanov'a ait olan Mudanya Mütarekesi yapıldığı ev. Önünde misket oynardık :)
Girişinde Siemens Kablo Fabrikası vardır. Güzel mi güzel lojmanlarını hala hatırlarım.
Mudanya'nın Kurtuluş Savaşındaki ilk şehidinin adından alan Şükrü Çavuş ilkokulu ve anıtı, limanı, dağları, zeytinlikleri, Marmara denize bakan sahilleri ama denizde duran kapkara tankerleri ile sade bir ilçemiz.
bir ses duyulsa...koşsam sesin geldiği yere...katılsam o seslere...o sesleri çıkarsam...duyulsa seslerimiz...katılsa bütün sesler...ah keşke bir olsa sesler sessizliğin içinde de...bir ses duyulsa...sessizliği bozsak
annabel lee
29.10.2003 - 19:06(Çevirisi yapılınca büyüsünü kaybeden şiirlerden)
Annabell Lee
Uzun yıllar önceydi
Deniz kıyısındaki bir krallıkta
Belki bilirsiniz, bir kız yaşardı
Annabell Lee adıyla
Ve bu kızoğlankız hiçbir şey düşünmezdi
Bence sevilmek ve beni sevmekten başka.
O da ben de çocuktuk
Bu krallıkta deniz kıyısındaki
Ama aşktan da öte bir aşkla sevdik
Ben ve Annabell Lee
Öyle bir aşk ki kanatlı Seraphları göklerin
Kıskanmıştı onu ve beni.
Ve bu yüzden uzun zaman önce
Bu krallıkta deniz kıyısındaki
Bir rüzgar esti bir buluttan, üşüterek
Güzel Annabell Lee'mi,
Öyle ki soylu yakınları geldi bu yüzden
Ve alıp götüdüler onu benden
Bir mezara kapatmaya
Bu krallıkta deniz kıyısındaki
Melekler yarımız kadar mutlu olmayan gökte
Kıskanıp durdu ve onu ve beni
Evet-neden buydu (bu deniz kıyısındaki
Krallıkta herkesin bildiği gibi)
Ki o rüzgar esti buluttan geceleyin
Üşüten ve öldüren Annabell Lee'mi
Ama çok daha güçlüydü aşkımız aşklarından
Bizden daha büyük olanların
Bizden daha bilge olanların
Ve ne melekler yukardaki göklerde
Ne de şeytanlar altında denizin
Ayırabilir ruhumu ruhundan
Güzel Annabell Lee'nin.
Çünkü ay doğmaz asla hayalini getirmeden
Güzel Annabell Lee'nin
Ve yıldızlar çıkmazlar ama parlak gözlerini hissederim ben
Güzel Annabell Lee'nin
Ve öylece uzanırım yanısıra bütün gece vakti
Sevgilimin -sevgilim- hayatım ve gelinim
O deniz kıyısındaki mezarda
Onun mezarında, uğuldayan denizin kıyısındaki.
Edgar Allan Poe,1849
annabel lee
29.10.2003 - 18:54Annabel Lee
it was many and many a year ago,
in a kingdom by the sea,
that a maiden there lived whom you may know
by the name of annabel lee;
and this maiden she lived with no other thought
than to love and be loved by me.
she was a child and i was a child,
in this kingdom by the sea,
but we loved with a love that was more than love
i and my annabel lee
with a love that the winged seraphs of heaven
coveted her and me.
and this was the reason that, long ago,
in this kingdom by the sea,
a wind blew out of a cloud by night
chilling my annabel lee;
so that her high-born kinsman came
and bore her away from me,
to shut her up in a sepulchre
in this kingdom by the sea.
the angels, not half so happy in heaven,
went envying her and me:
yes! that was the reason
(as all men know, in this kingdom by the sea)
that the wind came out of a cloud, chilling
and killing my annabel lee.
but our love it was stronger by far than the love
of those who were older than we
of many far wiser than we
and neither the angels in heaven above,
nor the demons down under the sea,
can ever dissever my soul from the soul
of the beautiful annabel lee
for the moon never beams without bringing me dreams
of the beautiful annabel lee;
and the stars never rise but i see the bright eyes
of the beautiful annabel lee;
and so, all the night-tide, i lie down by the side
of my darling, my darling, my life and my bride,
in her sepulchre there by the sea
in her tomb by the side of the sea.
Edgar Allan Poe,1849
akrebin yolculuğu
29.10.2003 - 17:48AKREBİN YOLCULUĞU
Yönetmen: Ömer Kavur
Yapımcı: Ömer Kavur 'Alfa Film'
Senaryo: Macit Koper, Ömer Kavur
Görüntü Yönetmeni: Erdal Kahraman
Yapım Yılı: 1997
Format: 35mm
Oyuncular: Mehmet Aslantuğ, Şahika Tekand, Tuncel Kurtiz, Nüvit Özdoğru, Tomris Özalp
Filmin Konusu: Bir saat ustası olan Keram, tanımadığı bir adamdan aldığı bir anahtar ve adresle Gölkoy adlı bir kasabaya gider. Kasabanın kulesindeki saati onarırken gizemlği bir kadınla tanışır...
akrebin yolculuğu
29.10.2003 - 17:48Akrep nehrin kenarında durmuş karşı kıyıya bakmaktadır. Geçmek istemekte ama suyu geçmek için yaratılmamıştır, korkar. Dostu olan kurbağaya seslenir:
- Kurbağa kardeş, seninle dostuz biz, dostluğumuz hatırına beni karşı kıyıya geçirir misin?
Kurbağa kendinden emin bir şekilde:
- Yapamam akrep kardeş, evet seninle biz dostuz ama uzak durmalıyım senden. Sen bir akrepsin ve zalim bir iğnen var, çekinirim senden.
Akrep, kurbağanın endişesini anlar, ama vazgeçmemiştir.
- Bak kurbağa kardeş; şimdi sen beni sırtına alıp karşıya geçirirken seni sokabilir miyim hiç? Bunu ancak bir aptal yapar. Ben yüzme bilmem ki, seni sokarsam ben de boğulur ölürüm.
Mantıklı gelmiştir kurbağaya. Hem eski dosttular, neden soksun ki? Kabul eder. Akrep yaklaşır ve kurbağanın sırtına biner. Suyu geçmeye başlamışlardır yavaş yavaş.
Derken, tam da suyun ortasında, kurbağa sırtında bir yanma hisseder. Akrep sokmuştur. Acı içerisinde başını çevirir:
- Neden? Neden yaptın bunu, bak şimdi sen de boğulup öleceksin...
Akrep üzgün ve pişman bir şekilde şöyle der:
- Elimde değil. İşte benim doğam bu...
akdenizyildizi
29.10.2003 - 17:43'2020 Yılında Akdeniz Yıldızı İzmir' adında Yeniden Yapılanma amaçlı global bir projeymiş.
Daha geniş bilgi için:
http://www.egiad.org.tr/yarin/bsenocak.asp
oruç
29.10.2003 - 16:24Bazı konuşmalara tanık oldum, oruçluyken işte zaten açlık hissetmiyorum, turp gibi çalışıyorum gibilerinden. İyi güzel de açlık hissetmenin ters bir yanı yok ki. Açlık hissedilmesi oruçun zaten bir parçası yoksa öbür türlü açlığı hissetmezsek nasıl anlayabiliriz anyayı konyayı.
Tabi oruç sadece açlığı hissedip açların durumunu anlamak değildir. Bilip bilmediğimiz bir sürü amacı vardır.
Bunlardan en önemlisi insanın nefsine hakim olmasına yardımcı bir çeşit idmandır. İnsanın kendini kontrol etmesinden bahsediyorum. Sadece yemek yememek değil, oruç süresinde küfürlü konuşmamak, cinsel ilişkiden uzak durma gibi noktalarda vardır. Sakin, sabırlı ve şükürde olmayı telkin eder insana.
Şimdi burada 'kardeşim ben kendimi istediğim gibi kontrol ederim, ne gerek var oruca... ben özgürüm... istediğim zaman yerim, istemediğim zaman yemem..' denilebilir. Ama zaten oruç bir çeşit insanın özgür kalmasında da yardımcı olur çünkü insan istediği zaman yemek yerse zaten o kendinin açlığına ya da tokluğuna tutsak olur. Oruçta ise sizi tutan bir melek filan yoktur, tamamen kendi hür iradenizle hareketlerinizi kontrol altına alıyorsunuz. Bunun hem fiziksel hem de psikolojik olarak çok geniş faydaları vardır. Ama derseniz ki yersem etraftaki insanlar görür o zaman böyle durumda önce bir imanınızı baştan göz geçirin derim çünkü oruç, namaz gibi ibadetler kul hakkı için yapılmaz...
agememnon
29.10.2003 - 14:49bu arada doğru yazılışı Agamemnon yani Age yerine Aga diye başlıyor.
Hastası olduğum Babylon 5 bilim kurgu fantazi dizisinde ki Sheridan(Şeridın) ın kaptanı olduğu Dünya Güçlerine bağlı Savaş (Uzay) Gemisi. (Earth Force Destroyer)
Agamemnon, Dünya-Minbari Savaşı'ndan hemen sonra yapıldı; Babylon 5'e gelmeden önce Sheridan'ın gemisiydi. Sonra Babylon 5'ın başındeyken ve bir de dünya Başkan Clark'ın sıkıyönetimi altındayken bir kaç kez yine karşılaşmıştır. Ayrıca bir daha güvertesinde; dünyayı Başkan Clark'tan ve Nightwatch'tan kurtarmak için koalisyon güçlerinin komutanlığını yapmıştır. Dizinin yönetmeni J. Michael Straczynski (JMS) , Sheridan'in gemisi için seçtiği isimin kaza eseri olmadığını onaylar.
Geminin göründüğü sahnelerin olduğu bölümler:
(Sezon x Bölüm) Bölümün ismi:
(2x01) Points of Departure;
(2x11) All Alone in the Night;
(3x08) Messages from Earth;
(4x19) Between the Darkness and the Light;
(4x17) Face of the Enemy;
(4x20) Endgame
resimleri:
http://members.shaw.ca/michaelvester/html/agamemnon.htm
http://members.shaw.ca/michaelvester/html/agamemside.htm
adsız alkolikler
29.10.2003 - 14:05vay be ne kuruluşlar varmış:
http://www.adsizalkolikler.com/
ADSIZ ALKOLİKLER (AA) NEDİR?
Adsız Alkolikler gönüllülük esasına dayalı olarak, hayatın her kesiminden kişilerin bir araya gelerek ayıklığa ulaşıp, ayıklıklarını sürdürdükleri dünya çapında bir dostluk ve kardeşlik kuruluşudur. Üyelik için bir tek şart vardır; içkiyi bırakma arzusu. Üye olmak için hiç bir ücret ya da aidat söz konusu değildir.
AA NASIL 'YOLA ÇIKTI? '
AA 1935 yılında New York'lu bir borsacı ve Ohio'lu bir cerrah (ikisi de hayatta değil) tarafından kuruldu. Her ikisi de 'umutsuz' Alkoliklerdi. Alkolizm illetinden acı çekmekte olan diğer alkoliklere yardımcı olmak gayreti içerisinde AA'nın temelini attılar ve böylelikle kendileri de ayık kaldılar. AA özerk gruplar şeklinde, önce A.B.D.'de sonra da tüm dünyada gelişti.
guru
29.10.2003 - 14:01Hindu dilinden gelen bir kelime.
Hintli tarikat şeyhi, ruhani öğretmen ya da mürşit denir.ya
İngilizce dahil çoğu dilde olan bir kelime:
Guru adında İndian (Hindistan) ya da İngiliz-Hindu yapımı filmler de vardır.
agememnon
28.10.2003 - 19:27Kral Menelaus’un kardeşi.
Truva şehrini ele geçirlmek için kardeşi tarafından orduların başına getirilen gözü pek komutan.
Av Tanrısı olan Artemis Agamemnon'un kurban ettiği geyiği beğenmediğinden dolayı mı ne rüzgarları durdurur ve Agamemnon kızını evlendirmeye götürme yalanı ile kızını kurban edilmesine yollar ve böylece Artemis gemiler için rüzgarları salar.
Hiç ele geçirilmeyen Truva şehrindeki başarılarından dolayı ele geçirilen iki Truvalı güzelden Chrysies Agamemnon'a hediye olarak verilir ve böylece ünlü Homeros’un Illiada adlı eseri başlamış olur.
ortodoks
28.10.2003 - 18:54İtalya'daki Vatikan'a yani papalığa bağlı olmayıp, İstanbul'daki Fener Patrikanesine bağlı Hristiyan.
Doğu kilisesine ve an'anelerine sıkısıkıya bağlı Hristiyan mezhebi.
Yunanca'dan orthos (doğru) ve doksa (inanç) kelimelerinin bir araya gelmesiyle 'doğru inanç' anlamını gelen Ortodoks kelimesidir. Bu açıdan terminolojiden Sunni kelimesiyle benzerlik vardır.
daha geniş bilgi için:
http://www.kuranikerim.com/islam_ansiklopedisi/O/04.htm
Gündemde olan tabi milletin türbanıyla uğraşmaktan zaman bulabilenlere duyrulur: Papaz efendiler İstanbul'u ortodoksluğun merkezi haline getirmek ve 2. vatikan yapmak için ülke ülke geziyor.
ernesto che guevara
28.10.2003 - 18:32Che'nin ''Bir Motosiklet Gezisi Günlüğü''nü okumuştum. Etkilenmiştim. Çünkü o yaşta tıp bölümünü yeni bitirmiş bir mezun 9 aylık zor bir Latin Amerika gezisine çıkmıştır. Yolda halkı sorunlarıyla yüzyüze gelmiş ve tıp eğitimiyle yardımcı olmaya çalışmış. Sonunda halkın tibbi olarak yardımcı olacak doktara değil sosyal yönden yardımcı olacak devrime ihtiyaçları olduğunu anlar. Çünkü sorunların çoğu ekonomik ve sosyal nedenlerden dolayı oluşuyordur. Tabir yerindeyse çatıdan yağmur suları akıyor ama doktorluk o damalaları önlemeye çalışan leğen olmaktan ileri gitmiyordur.
Tabi yanlış trende doğru yöne yürümeye çalışan bir insan bile olsa doktor olup iyi bir maaşla yaşacağına, o davası için tüm fedekarlıkları göze alıp savaşmaya karar vermiş bir gençtir. Geleceğimizden endişe ederken kaç tane genç bunu göze alabilir. Belki izlenilmesi gereken bir lider demem ama İşte bir davayı güçlendiren örnek kişilerden biri diyebilirim.
Bir gerilla harekatından dönerken, taşınması gereken iki çanta vardır ama hızlı hareket etmeleri için Che'nin birisini seçmesi lazım. Birisi ilk yardım çantası diğeri ise cephaneliktir. Che; şu anda bu ülkenin doktora değil savaşçıya ihtiyacı var diye cephaneliği yüklenir. Che'nin bu seçimi nedense hep aklımın bir köşesindedir. Onun işi olan doktorluk bizim eğitimimizle geleceğe duyduğumuz endişeleri temsil eder ve cephanelik de uğruna hayatımızı vereceğmiz davamızı temsil eder. Çoğu zaman bu seçim hayatımızda önümüze çıkar, ben bugüne kadar belki hep ilk yardım çantası seçtiğimden, yapamanın verdiği acıylaChe'ye sempati duyarım. Hele Bosna Herseki, Çeçenistanı, Filistini, Irağı, Afrikayı, Ülkemin ellerimiz kollarımız bağlı olarak sömürülmesini izlerken Che'nin o seçimini daha çok hatırlarım.... Peki siz hangisini seçerdiniz?
yaşar nuri öztürk
28.10.2003 - 17:21Alime verilen değeri, müslümana verilen değeri, insana verilen değeri, İslamiyetin bize verdiği en büyük güç olan kardeşliği ne kadar kolay arkamıza atabiliyoruz.
İnsanları Kuran'a dönmesi için çabalayan insanı sırf dini değilde, geleneklerimizi, büyüklerimizden gördüklerimizi, hurafelerimizi, bidatlarımızı ve vazgeçemediğimiz doğrularımızı koruyacağız diye dışlıyoruz.
Okumuyorsanız laf etmeyin, okuyorsanız daha dikkatli okuyun, dikkatli okuyorsanız size yarayanı alın derim...
mit
28.10.2003 - 16:39Milli Istihbarat Teşkilatı
http://www.mit.gov.tr/
MİT Tarihçesi Özeti:
http://www.mit.gov.tr/tarihce_ozet.html
kalem kırmak
28.10.2003 - 16:28Hakimin kalem kırmasının nedenin bir daha idam bir kararına imza atmamak için bir pişmanlık göstergesinden gelir.
Emir kulu olan insanların yaptıkları zorunlu işlerde ki düştükleri durumu çok değişik şekilde ifade etmesi vardır. Mesela idamların gece-yarısı ya da şafak vakti herkes uyurken yapılması, yada suçlunun gözlerinin bağlanması gibi. Kalem kırmak da hakimin zor düştüğü ama uygulması gerektiği durumu sembol eder. Zaten Sezar gibi baş parmağını aşağıya ya da yukarıya tutacak yetkisi fazla yoktur..
tracy chapman
28.10.2003 - 15:38uzun süre sesininden ve tipinden erkek sandığım sanatçı.
Efes'de konser vermişti bir zamanlar.
Kendi adıyla çıkartığı ilk albümüyle ünlendiği şarkılar:
1. Talkin' Bout A Revolution
2. Fast Car
3. Across The Lines
4. Behind The Wall
5. Baby Can I Hold You
6. Mountains O' Things
7. She's Got Her Ticket
8. Why?
9. For My Lover
10. If Not Now...
11. For You
Bu albümünden sonra pek pop listelere girmese de kendi dalında ad yaparak albümlerini çıkartmaya devam ediyor:
Crossroads 1989
Matters Of The Heart 1992
New Beginning 1995
Telling Stories 2000
Collection 2001
Let It Rain 2002
daha fazla bilgi için:
http://www.about-tracy-chapman.net/
üç şey
28.10.2003 - 15:21evet doğru üç maymunu unutmuşuz.
Daha detaylı:
Elleriyle, gözlerini kapatan, kulaklarını tıkıyan, ağzını tutan üç maymun.
Ne gördüm, ne duydum, ne de söyledim.
See no evil, hear no evil, say no evil...
ordu
28.10.2003 - 15:16Bir devletin dinini, namusunu, vatan ve istiklalini her çeşit yabancı taaruz ve tecavüzüne karşı koruyan askei en büyük üç küvetten biri:
Hava Ordusu, Deniz Ordusu, Kara Ordusu gibi.
Ordu en büyük askeri birlik - bir devletin silâhlı kuvvetlerinin tümü.
Aynı iman ve düşünce sahiplerinin faaliyette olanların hepsinede denir. Yani amaç, nitelik vb. yönlerden benzeyen insanların bütünü. Mecazi olarak Maarif ordusu, ilim ordusu gibi şekillerde de söylenebilinir.
Urdu yani Pakistan'da Müslümaların konuştukları dilede denir.
Ya da sözlükte dediği gibi de çok sayıda insan, kalabalık anlamına da gelir. Ör. Açlık Ordusu
babil kulesi
28.10.2003 - 14:12Tevrat'ın rivayetine göre Hz. Nuh'un oğulları tarafından gökyüzüne ulaşmak üzere yaptırılmış büyük bir küledir. Denilene göre, Allah bu kulede çalışmakta olanların dillerini değiştirmiş ve birbirilerini anlamaz hale getirmiştir. Bundan dolayı tamamlanamamış ve yetmiş iki dil burada meydana gelmişmiş. (Buna tebelbül-i akvam denir) .
Müslümanlıkta, bu kuleyi Nemrud'un gökyüzüne yükselerek Allah'ın işlerine karışmak maksadiyle yaptırmış olduğu rivayet edilir. Miladdan önce yalamış olan eski Yunan tarihçisi Herodot, Babildeki Baalma'bedenin gayet yüksek bir kule olduğunu, seyahatinde görerek anlatmıştır ki; Babil ve Nemrut kulesi denen şeyinbu olması ihtimali vardır.
Kaynak: Türk Lugatı
babil
28.10.2003 - 14:04Asurlular devrinde Irak'ta kurulan şehirlerden biri. Bağdat'ın aşağı tarafında bulunan ve büyücülüğünden dolayı, eski edebiyatımızda ''Çeh-i Babil'' olarak yer alan ve birçok dillerin meydana gelmesi bakımından da adı geçen Babil Külesi'nin bulunduğu İlk Çağ'dan kalma bir şehir.
winamp
28.10.2003 - 13:57En bilindik mp3 dinleme bilgisayar programı.
Yeni Winamp 3'ün visualtion opsiyonları mükemmel.
Indirmek için:
http://www.winamp.com/download/ (Winamp 3)
http://classic.winamp.com/download/index.jhtml (Winamp 2)
Ya da aynı işlevi gösteren artı muzik dosyalarını mp3 çevirme özelliği gibi fazladan fonsiyonları olan Musicmatch Jukebox'ı da indirebilirsiniz:
http://www.musicmatch.com/
getright
28.10.2003 - 13:50Getright, flashget programı gibi internet sayfalarının hızlı yüklenmesini, internetten dosya indirmeyi, internetin bağlantı hızını ölçmesini, internetten dosyaları daha hızlı ve güvenilir indirme ve site içindeki tüm sayfaları indirmeyi sağlar.
Daha çok indirdiğiniz dosyaların güvenliğini sağlayıp herhangi bir bağlantı kopmasından etkilenmeyip istediğiniz zaman indirme işlemine devam etmenii sağlamasıyla tanınır.
Getright Programı:
http://www.getright.com/get.html
(http://astalavista.box.sk - crack'ini bulabilirsiniz - versiyonunu bulmaya unutmayın tabi)
röntgen
28.10.2003 - 13:061895’te Röntgen, Wilhelm Conrad (1845-1923) Alman fizikçi, X ışınlarını keşfedip vücut içindeki kemikleri ve organları görüntülemek için bir teknik geliştirdi ve röntgen ışınlarını buldu. Bu olay görmeye dayalı algılamanın önem kazanmasını hızlandırdı.
Görmeye Dayalı Bilginin Yükselişi:
www.sizinti.com.tr/konular/97/nisan/gorme.html
mudanya
25.10.2003 - 17:49Çocukluğum...
İsmet Paşa'nın 3 Ekim 1922 günü itilaf Devletleri ile Türkiye arasında görüşmelerin geçtiği esasında Rus asıllı Aleksandr Ganyanov'a ait olan Mudanya Mütarekesi yapıldığı ev. Önünde misket oynardık :)
Girişinde Siemens Kablo Fabrikası vardır. Güzel mi güzel lojmanlarını hala hatırlarım.
Mudanya'nın Kurtuluş Savaşındaki ilk şehidinin adından alan Şükrü Çavuş ilkokulu ve anıtı, limanı, dağları, zeytinlikleri, Marmara denize bakan sahilleri ama denizde duran kapkara tankerleri ile sade bir ilçemiz.
Toplam 2591 mesaj bulundu