İnglizce'de FOG denir.
Korku ustası John Carpenter'ın Halloween ile elde ettiği başarıdan hemen sonra yine başrollerinde çığlık güzeli Jamie Lee Curtis oynadığı 1980 yapımı film.
Bir balıkçı köyüne sis düşer, sis ile hareket eden korsan gemisi esas denizden değil başka bir yerden vahşet ile gelir. Filmin maskot sözü olan: Görmediğininiz size zarar vermez... öldürür (What you can't see won't hurt you... it'll kill you!) filmin konusuna tam uyar.
Yanlış hatırlamıyorsam Stephen King'in kısa korku hikayelerden oluşan Sis adındaki kitabındaki Sis adındaki ana hikayeden esinlenip yapılmıştı. Yine de bu konu hakkındaki bilgiler yazarlarını John Carpenter ve Debra Hill olduğunu yazar...
Tabi yüzyıllık film tarihinde Fog adı ile 50 den fazla film çalışması yapılmıştır.
Dünya insan için kimin daha iyi davranacağına delil olması için, imtihan yeri olarak yaratılmıştır. Eğer kölelik olmasaydı nerden anlardı insanlık özgürlüğün tadını... Fakirlik, açlık, yokluk olmasa nerden anlasın nimetlerin önemini.... Savaşlar, zülm olmassa nerden bilsin barışın gerekliliğini... Hayr (iyi) ve Şer (kötü) olmazsa nerden anlasın insan insanlığın değerini!
İşte her zorlukta bir kolaylık var ki geceden sonra gündüz olduğu gibi kötü görünen şerlerde de hikmet görmek bile Allah'ın varlığına delildir. Eğer ortalık güllük gülistanlık olsa, Allah insana görünüp buradayım işte dese yaratılışın ne anlamı kalırdı ki. O zaman cennette dolaşan melekler gibi robot varlıklara dönerdik.
Savaş gibi kötü şeyler iyidir demek istemiyorum. Fakat etrafta olanlara bakıp bunun suçunu Allah'a yüklemeyi de mantıklı bulmuyorum. Çünkü Allah, bozulmuş dinlerin öğretiği gibi sadece iyiliği sembol etmez. O zalimleri cezalandıran da, tuzak kuranlara daha iyi tuzak kuran da ve daha nice niteliklerde en yüce olduğundan da, O'nu sadece hayrda (iyi de) aramak persektif eksikliğidir...
Her şeyin bir nedeni ve anlamı vardır çünkü her şeyi Allah yaratmıştır.
Eğer savaşlara, yoksuluğa bakıp Allah neden bir şey yapmıyor diye bakarsak, öğrencinin ödevini öğretmeninden beklemesi ya da komutanın askerden emir alması veya bebeğin annesine bakmasını bekler gibi insan o zaman otursun oturduğu yerde her işi Allah'a bıraksın. Hayır! insan canının candan çıkıncaya kadar sınanacak ki Allah'ın varlığını her şeyde hissedecek ve O'nun hiç bir şeyden aciz olmadığını bir şekilde anlayacak... Yine de Rabbim insana şah damarından bile daha yakındır ama insan başına bir felaket gelmesi bekler durur ki her saniye değil her salise yapılan uyarıları, yardımları göremesin...
eskiden üye olup, her konuda özellikle din ile dalga geçme (küfür etme, saataşma, yalan atma...) boyutu çok rahatsız edici (engellenemeyecek) boyuta geldiğinden ayrıldığım; Nedir bölümü gibi sözlük-forum web sitelerinin babası olan bir web sayfası.
Teknik açıdan gerçekten çok kullanışlı olan bu siteye günde binlerce bilgi giriliyor. Bu yüzden her konuda bilgi bulabileceğiniz çok kapsamlı bir site ama tabi her yazılana inanmanızı tavsiye etmem.
Matrix Felsefesi'nin metarlyalist oluşu öbür dünya kavramından daha çok matrix dışında ki gerçek dünya kavramından gelir; Zion'da bu gerçek dünyandan Filistin gibi kurtulmuş topraklardan biridir. İlk başta makinalara (programlara karşı) savaş varken ikincisinde Oracle'ın da program olduğu ortya çıkınca; makinalarla insanların bir arada yaşama olgusu ve en son bölümünde de bunu anlayan Neo'nun kendini bu dava için feda etmesi oalyı iyice metaryalist anlayışa sokmuştur. Esasında görüntüde pek müslüman imajı olmasa da konu bakımında dolu dini ögeler kullanılmıştır, bu ögeler ise daha çok Buda, Hindu ve Hırsitiyan inanışından gösterilse de sufizm de vardır.
Hele Mevlana'nın dünyayı zindana benzetmesi ve insanın bu zindanın nimetlerine kanıp, ahiret nimetlerinden daha tatlı geldiğini düşünmesi ve esas özgürlüğün ahirete ulaşmakla olacağını ve onun için fedakarlıklarda bulunması gerektiğini bildirmesi... aynen matrix'in insanlar için bir çeşit hapis olması ögelerine denk düşer. Hele hele bu konulardaki savaşımlar iyiden iyiye kişilerin inanç boşluklarından yararlanarak daha da izleyeni kendine çekmesi benzerlikleri kesinleştirir. Fakat Mevlana dünya nimetleri ile ahireti kıyaslaması maneviyatı, filmde ise dünya nimetleri yine sanal dünya nimetleri kıyaslaması ise metaryalizmi gösterir Tabi filmin esas konuları olan kahinlik, kader, parapsikoloji, metafizik konuları da mistizme girmsi de olayı metaryalist mistizm gibi yeni boyuta getirmiştir.
Olayı daha detaylı bir şekilde anlatmak isterim ama daha önce de yazdığım gibi esasında bu verilen mesajların pek önemi yoktur çünkü bu filmi yapan iki kafadar daha çok yapılmış olan diğer filmlerden etkilendiklerinden unutulmayacak bir film yapmak için bu kadar uğraşmışlardır.
İşlenilen konular esasında çok önceden dinler tarafından öne sunulmuş fakat insanların bunlardan yararlanmayıp önlerine pasta gibi hazır konulmasından dolayı da daha çok ilgi çekmiştir. Zaten ikinci ve üçüncüsünde görselliğin tamamen havai fişek gibi gösteriye dönemesi de bu kadar bu olayın felsefesine inmenin gereksizliğini de kanıtlamıştır.
İlgilenenler Ghost in Shell gibi manga, Hon Kong (kung-fu) , fantastik kahramanlar gibi filmleri izlerlerse filmin felsefesi hakkında daha fazla fikir edinebileceklerini söyleyebilirim.
İmesh, Kazaa gibi programlardan tavsiye edebileceğim (bulabildiğim) bir kaç belgesel:
Baraka
Blue Planet
Titanica
Microcosmos (Le peuple de l'herbe)
Alaska: Spirit of the Wild
Dolphins
Cirque du Soleil: Journey of Man
Solarmax
Bowling For Columbine
Ayrıca, Search Bar (arama penceresine) ''imax (IMAX) '' yazarsanız güzel belgeseller de çıkar. (bkz. imesh)
Bir de IMDB (imdb.com) 'un favorilerine de bakın:
http://us.imdb.com/Sections/Genres/Documentary/average-vote
Ayrıca Harun Yahya'nın da hem nette hem de CD olarak dikkate değer belgesellerini de tavsiye ederim...
Puf Kakaolu (Favorim) :
Keçiboynuzu tozu katkılı özel bisküvisinin üzeri çikolata esanslı köpük kaplı, onun da üstü kakaolu granüllerle süslü. Bu nefis lezzete kim direnebilir ki? 18 gr'lık paketlerde ve 64 adetlik kutularda satışa sunuluyor.
Besin öğeleri (100 gramda) : Enerji (kcal) 414, Protein (gr) 3.11, Karbonhidrat (gr) 80.61, Yağ (gr) 8.40
Puf Çilekli:
Nefis çilek aromalı köpük üstünde pembe granüller. Alttaki özel bisküviyi de bu lezzete ekleyin. Direnmeye çalışmak boşuna... Hemen yemeli! 18 gr'lık paketlerde ve 64 adetlik kutularda satışa sunuluyor.
Besin öğeleri (100 gramda) , Enerji (kcal) 415, Protein (gr) 2.79, Karbonhidrat (gr) 82.04, Yağ (gr) 7.90
Puf Hindistan Cevizli:
Özel bisküvisinin üzerinde hindistan cevizi aromalı köpük, köpüğün üstünde hindistan cevizi, hepsinin üstünde bu lezzeti kimseye kaptırmayan eliniz. 16 gr'lık paketlerde ve 64 adetlik kutularda satışa sunuluyor.
Besin öğeleri (100 gramda): Enerji (kcal) 426, Protein (gr) 3.59, Karbonhidrat (gr) 76.75, Yağ (gr) 11.40
Puf Renkli Granüllü:
Leziz bisküvi ve nefis köpüğün üzeri bu kez pembe, sarı, mavi, kakaolu, rengarenk granüllerle kaplı. 18 gr'lık paketlerde ve 64 adetlik kutularda satışa sunuluyor..
Besin öğeleri (100 gramda): Enerji (kcal) 422, Protein (gr) 3.12, Karbonhidrat (gr) 81.31, Yağ (gr) 8.90
Radyo'nun öyküsü, bilim tarihinin yaklaşık 100 yılını alan bir öyküdür. Radyo birdenbire ortaya çıkmamış, bilim tarihinde her birinin önemli buluşları olan pek çok amatör, profesyonel bilim adamının katkıları ile meydana gelmiştir.
(Kaynak: www.antrak.org.tr/gazete/021999/sinan.htm)
1791-1867 arasında yaşamış Michael Faraday'a dayanır 1886 Heinrich Hertz, radyo dalgalarının varlığını gözler önüne seren araştırmalarına başladı. 1902 İtalyan Guglielmo Marconi, Manş Denizi üzerinden radyo dalgalarıyla mesaj iletmeyi başardı. John Fleming'in geliştirdiği cam diyotlar radyo cihazlarının vazgeçilmez parçası oldu.
(Kaynak: www.kronoloji.gen.tr)
Türkiye'de T27 Nisan 1926 ilk radyo yayınları başladı denilse de ilk yayınını yapan istasyon 5 Mayıs 1927 de 'Burası İstanbul telsiz telefonu' anonsu ile 1200 metre tul-u mevc 250 kilosikl den yayın yapan sirkeci postanesi üst katındaki radyo vericisidir.
Radyo'nun Öyküsü - www.antrak.org.tr/gazete/021999/sinan.htm
web adresinden Sinan Güven'in bu konuda detaylı yazısını okumanızı tavsiye ederim...
Kara duman çıktı raydan
Asılıdır eleğim
Ben acıyı sende tattım
Yarımcadır yüreğim
Yağmurlarım yağmaz oldu düşlerim kurudu
Çatladı topraklarım ekinim soldu
Dipteyim
Sondayım
Depresyondayım
Yalvarırım gel de kurtar
Beni tanımla cümleler içinde kullan
Yepyeni anlamlara sal
...İki sokak aşağıda bir çift göz, gecenin ışıklarını seyrediyor ve söyleniyor: 'Kim bilir, gecenin ışıkları neler anlatıyor? diyebilene ne mutlu! '... (Elif Şeydâ)
...Bir zamanlar göğe yükselen bir çift göz. Ve onun akıbeti ya bir gül bahçesidir ya bir yıldızınki kadar kapkara bir zindan... (Ömer F. Hoşdoğdu)
www.sizinti.com.tr/konular/02/nisan/damlalar.html
Baksanıza Yakub'a; muhabbete bir çift göz verdi, burnuyla bin çift gözün bir olup da göremediği Mısır'dan Yusuf'un kokusunu aldı: Bu, aşka yapılan yatırımın misliyle döneceğinin en unutulmaz örneğidir. http://www.mustafaislamoglu.com/soylesiler/ysyolcudergisi.html
Bir çift göz
kırmızılaşıyordu akşam
güneşin son ışınları son renkleriyle
dağ yamaçlarını yalıyordu
hafifçe esen bir rüzgar
serinletiyordu saçlarımı ferahlığıyla
kirpiklerim
karanlığını yüklenmeye hazırlanıyordu gecenin
kalbim atıyordu mutluca
belli ki ilkti böyle mutluluk
sonsuzluktan bir parça
sarmıştı tüm benliğimi
yakındı
karanlığın yüreğime basması
kuşlar ah kuşlar
son defa çırpıyordu kanatlarını
yapraklar ah yapraklar
direnemiyordu ıssızlığa
o anda iki gözdü tam orada duran
tebessümdü adı
gülüyordu içten içten hasret çekmişçesine
hüzün gülü değildi bu
tebessümdü adı
belki de ilkti bu dalgalara çarpan duygu
güneşsiz bir gecede eriyen / eriten
bir çift parıldayan yaldız
susuzluk mu kaldı sevgiye
iştahsızlık mı vardı orada
karanlığın bastığını
mehtapsız gecenin yaklaştığını
dünyanın döndüğünü bile unutturmuştu
belki de bir ilk vurgundu bu
sular kabarmıştı onurluca
diller susmuş
kuşlar kaybolmuştu ortadan
birdenbire oluşan sessizlikte
belki de ilkti bu tebessüm
gülen bir çiftti karşımda duran
tutulmuştu dilim
yutkunamıyordum
kalbim fırlayacaktı ileri
bir ilkti bu belki de son
bir sonsuzluktu gökten yere uzanan
Mustafa Küçüktepe - www.gunbatim.netteyim.net/mkucuktepe.htm
''Biz, insana bir çift göz (iki göz) , bir dil ve iki kulak vermedik mi? ''
''Ona iki de tepe (kötülüğün ve iyiliğin yolunu) gösterdik (göstermedik mi?) . Fakat o sarp yokuşa göğüs veremedi (tırmanmayı denemedi) .
(Beled Suresi, 8-11)
Windows Explorer (Windows Gezgini) gibi ama esasında resimleri göstermek için hazırlanmış bir program.
İlk başlarda sadece Resim Gezgini olsa da sanki bir rendeden mutfak robatına dönüştürülmüş gibi gitgide geliştirlerek sadece resimleri ayarlama, convert (değiştirme) etme de değil web sayfası hazırlamadan tutun videoya kadar çok işlevli.
Yeni versiyonu çok komplike olduğundan hala ACDSee Classic kullansam da sonuna kadar yeni versiyonlarını kullanmanızı tavsiye ederim. Keşfederseniz süper işlevleri olan bir software. Hele sadece Keyboard'la kullanarak çalışma işlevide çok yararlı.
ana sayfası: www.acdsystems.com
doldurmak için seçenekleri: http://www.acdsystems.com/English/Products/Downloads/index.htm
bir de benden duymadınız http://astalavista.box.sk/ cracklerini bulabilirsiniz (bkz. crack)
:)
Rage Against the Machine (RATM) 1991
Gitar - Tom Morello 30 Mayıs 1964,
Vokal - Zack De La Rocha 12 Ocak 1970
Bass - Tim Commerford
Davul - Brad Wilk (5 Eylül 1968)
Rock müziğinin yatağı olan ama sonra ünvanını Seattle'a kaptıran Los Angles, 91'de Rage Against the Machine'a hayat vererek hala ünvanına layık olduğu ispatlamıştır.
Bob Marley gibi Reggy ekolünden gelen ama çok daha sert sesiyle Zack De La Rocha ve gitarını DJ gibi kullanan Harvard mezunu Tom Morello grubu kurmuştur. Grubu bir katagoriye koymak gerekirse Agresif Punk Hip-Pop Rap Metal Rock grubu diyebiliriz ya da kendilerine ait stilleriyle kısaca Rage desek daha uygun olur. Belki muzik türü olarak değil ama söylem açısından esasında bizim Türkiye'deki Grup Yorum gibi protest muzik yapıyorlar desek yeridir. Tabi bu da İbrahim Tatlisesi Elvis yapar ama anlayana…
Matrix'e de uyan ''Öfke Makinalara Karşı'' isimleri, zaten grubun ne olduğunu çok kısa bir şekilde anlatıyor. Grubun kapağında Vietnam savaşını protesto için kendini yakan Budist Rahib'in resmi ile çıkan albümleri ilk başlarda underground (piyasa dışı) olarak ilgi gördü. Belki tam olarak tanınmaları ikinci albümleri Evil Empire'a kadar sürsede bunun nedeni muziklerinin komplike ve piyasa karşıtı olmasından kaynaklanıyordu. Ben de arkadaşların tavsiyesiyle aldığım albümlerini ilk başta hiç kavrayamamıştım ama Denizli'den İstanbul'a araba yolculuğunda sadece onların kasetleri olması işi değiştirdi ve yeni kasetler almış olsamda İstanbul'dan Denizli'ye kadar sadece onları dinlememde esasında muziklerinin ne kadar iyi daha doğrusu ne kadar dehşet olduğunu söylemem gerekir.
Grup kurulmadan öncede çok aktif olan üyeleri, ünlenmekle şımarmayıp eylemlerini devam ettirmişler hatta Latin Amerika'da ki Zapista örgütünün ormandaki yerleşim yerlerine giderek oradaki çocuklara İngilizce öğretmenliği gibi yardımlar bile yapmışlardır. Tabi sahneye çıplak çıkma gibi sıradışı eylemlerde de bulunmuşlardır.
F harfi, grubun şarkı sözlerinde çok geçse de, eğer dikkatli dinlerseniz esasında bizim sokaktaki öfkeli memurun yönetime küfür etmesinden farklı değildir. Belki sadece sosyalist söylem diye baksanız da esas tüm dünya halklarının öfkesini yansıtıyordurlar. İç Kapak resimlerinden de anlaşılacağı üzere seslerini Malcom X, Martin Luther King, Che Guevera gibi liderlerden alarak sessizliği bozmaya çalışan ve tamamen Amerikan Emperyalizm'ine karşı savaşan gerilla grubu bile diyebiliriz tabi ABD'nin kurduğu oyunlarının kurallarıyla mücadele ediyorlar: MEDYA….
Ozzy Osbourne'nun aksine sahnede hiç dekor veya efekt olmadan sadece beyaz parlak ışıkların altında sade bir şekilde yaptıkları konser bile sadece müzikleriyle insanı çoşturmalarına tanık oldum. Uyanın artık, dediklerini yapmayın, boyun eymeyin, savaşın gibi sözlerle insanları gaza getiren… diğer piyasa gruplarının aksine sömürüye, emperyalizme karşı mücadele etmeleriyle çok saygı duyduğum bir grup.
Albümleri:
Rage Against The Machine (11.03.92)
Evil Empire (04.16.96)
The Battle Of Los Angeles (11.02.99)
Renegades (12.05.00)
Tarafsızlık bile tarafsızlığı savunduğu için taraftar olma durumudur. Tarafsızlık insanın yapısı açısından da imkansız olsa da ne kadar tarafsızlık olamaz desek de esasında tarafsızlığı savunma olduğu için tabi ki kavram olarak vardır.
Özellikle eğitim, hukuk, yöneticilik gibi görevler de dikkat edilmesi gereken bir konumdur.
İnsan ne kadar tarafsız olmasa da bazı durumlarda tarafsız düşünmek için kendini zorlamalıdır. Bunun yapabilmenin en kolay yolu, tarafların görüşlerine önem vermektir. Tabi en sağlıklısı bu farklı taraftarların gözü ile olaya bakmasıdır ama aynı şartlarda yetişmediği ya da bulunmadığı için zor olsa da insanın kendini başkalarının yerine koymaya 'çalışması' bile yeterlidir. İşte bahsedilen tarafsızlık %100 tarafsızlık değil, tarafsız bakmaya ya da olmaya çalışmak ya da denemektir.
Bir öğretmen öğrencisine not verirken, bir hakim sanık hakkında karar verirken, yönetici işlem yaparken bu kuram en önemli vasıflardan birisidir. Ama malesef toplumdaki bozulmanın en çok etki ettiği durum olduğu için güven, saygı, dürüstlük gibi iyice gerçekliğini kaybetmiş bir anlayıştır.
bir ses duyulsa...koşsam sesin geldiği yere...katılsam o seslere...o sesleri çıkarsam...duyulsa seslerimiz...katılsa bütün sesler...ah keşke bir olsa sesler sessizliğin içinde de...bir ses duyulsa...sessizliği bozsak
ankara üniversitesi
26.11.2003 - 19:04www.ankara.edu.tr
Temellerini Atatürk'ün attığı, Tıp Fakültelerinden oluşan Ankara Üniversitesi 1946 yılında resmen kurulmuştur.
Yeri:
http://www.ankara.edu.tr/gorsel/dosya/1040308928harita_a.jpg
sis
26.11.2003 - 18:54İnglizce'de FOG denir.
Korku ustası John Carpenter'ın Halloween ile elde ettiği başarıdan hemen sonra yine başrollerinde çığlık güzeli Jamie Lee Curtis oynadığı 1980 yapımı film.
Bir balıkçı köyüne sis düşer, sis ile hareket eden korsan gemisi esas denizden değil başka bir yerden vahşet ile gelir. Filmin maskot sözü olan: Görmediğininiz size zarar vermez... öldürür (What you can't see won't hurt you... it'll kill you!) filmin konusuna tam uyar.
Yanlış hatırlamıyorsam Stephen King'in kısa korku hikayelerden oluşan Sis adındaki kitabındaki Sis adındaki ana hikayeden esinlenip yapılmıştı. Yine de bu konu hakkındaki bilgiler yazarlarını John Carpenter ve Debra Hill olduğunu yazar...
Tabi yüzyıllık film tarihinde Fog adı ile 50 den fazla film çalışması yapılmıştır.
kötülük problemi
26.11.2003 - 13:14Dünya insan için kimin daha iyi davranacağına delil olması için, imtihan yeri olarak yaratılmıştır. Eğer kölelik olmasaydı nerden anlardı insanlık özgürlüğün tadını... Fakirlik, açlık, yokluk olmasa nerden anlasın nimetlerin önemini.... Savaşlar, zülm olmassa nerden bilsin barışın gerekliliğini... Hayr (iyi) ve Şer (kötü) olmazsa nerden anlasın insan insanlığın değerini!
İşte her zorlukta bir kolaylık var ki geceden sonra gündüz olduğu gibi kötü görünen şerlerde de hikmet görmek bile Allah'ın varlığına delildir. Eğer ortalık güllük gülistanlık olsa, Allah insana görünüp buradayım işte dese yaratılışın ne anlamı kalırdı ki. O zaman cennette dolaşan melekler gibi robot varlıklara dönerdik.
Savaş gibi kötü şeyler iyidir demek istemiyorum. Fakat etrafta olanlara bakıp bunun suçunu Allah'a yüklemeyi de mantıklı bulmuyorum. Çünkü Allah, bozulmuş dinlerin öğretiği gibi sadece iyiliği sembol etmez. O zalimleri cezalandıran da, tuzak kuranlara daha iyi tuzak kuran da ve daha nice niteliklerde en yüce olduğundan da, O'nu sadece hayrda (iyi de) aramak persektif eksikliğidir...
Her şeyin bir nedeni ve anlamı vardır çünkü her şeyi Allah yaratmıştır.
Eğer savaşlara, yoksuluğa bakıp Allah neden bir şey yapmıyor diye bakarsak, öğrencinin ödevini öğretmeninden beklemesi ya da komutanın askerden emir alması veya bebeğin annesine bakmasını bekler gibi insan o zaman otursun oturduğu yerde her işi Allah'a bıraksın. Hayır! insan canının candan çıkıncaya kadar sınanacak ki Allah'ın varlığını her şeyde hissedecek ve O'nun hiç bir şeyden aciz olmadığını bir şekilde anlayacak... Yine de Rabbim insana şah damarından bile daha yakındır ama insan başına bir felaket gelmesi bekler durur ki her saniye değil her salise yapılan uyarıları, yardımları göremesin...
katliam
25.11.2003 - 18:51Öldürmek anlamına gelen 'Katl' kelimesinden gelir.
Eski dilde Katl-iam: Bir yerde çoklarının öldürülmesi. Herkesi kılıçtan geçirme.
ekşi sözlük
25.11.2003 - 17:27[email protected]
eskiden üye olup, her konuda özellikle din ile dalga geçme (küfür etme, saataşma, yalan atma...) boyutu çok rahatsız edici (engellenemeyecek) boyuta geldiğinden ayrıldığım; Nedir bölümü gibi sözlük-forum web sitelerinin babası olan bir web sayfası.
Teknik açıdan gerçekten çok kullanışlı olan bu siteye günde binlerce bilgi giriliyor. Bu yüzden her konuda bilgi bulabileceğiniz çok kapsamlı bir site ama tabi her yazılana inanmanızı tavsiye etmem.
matrix felsefesi
25.11.2003 - 15:12Matrix Felsefesi'nin metarlyalist oluşu öbür dünya kavramından daha çok matrix dışında ki gerçek dünya kavramından gelir; Zion'da bu gerçek dünyandan Filistin gibi kurtulmuş topraklardan biridir. İlk başta makinalara (programlara karşı) savaş varken ikincisinde Oracle'ın da program olduğu ortya çıkınca; makinalarla insanların bir arada yaşama olgusu ve en son bölümünde de bunu anlayan Neo'nun kendini bu dava için feda etmesi oalyı iyice metaryalist anlayışa sokmuştur. Esasında görüntüde pek müslüman imajı olmasa da konu bakımında dolu dini ögeler kullanılmıştır, bu ögeler ise daha çok Buda, Hindu ve Hırsitiyan inanışından gösterilse de sufizm de vardır.
Hele Mevlana'nın dünyayı zindana benzetmesi ve insanın bu zindanın nimetlerine kanıp, ahiret nimetlerinden daha tatlı geldiğini düşünmesi ve esas özgürlüğün ahirete ulaşmakla olacağını ve onun için fedakarlıklarda bulunması gerektiğini bildirmesi... aynen matrix'in insanlar için bir çeşit hapis olması ögelerine denk düşer. Hele hele bu konulardaki savaşımlar iyiden iyiye kişilerin inanç boşluklarından yararlanarak daha da izleyeni kendine çekmesi benzerlikleri kesinleştirir. Fakat Mevlana dünya nimetleri ile ahireti kıyaslaması maneviyatı, filmde ise dünya nimetleri yine sanal dünya nimetleri kıyaslaması ise metaryalizmi gösterir Tabi filmin esas konuları olan kahinlik, kader, parapsikoloji, metafizik konuları da mistizme girmsi de olayı metaryalist mistizm gibi yeni boyuta getirmiştir.
Olayı daha detaylı bir şekilde anlatmak isterim ama daha önce de yazdığım gibi esasında bu verilen mesajların pek önemi yoktur çünkü bu filmi yapan iki kafadar daha çok yapılmış olan diğer filmlerden etkilendiklerinden unutulmayacak bir film yapmak için bu kadar uğraşmışlardır.
İşlenilen konular esasında çok önceden dinler tarafından öne sunulmuş fakat insanların bunlardan yararlanmayıp önlerine pasta gibi hazır konulmasından dolayı da daha çok ilgi çekmiştir. Zaten ikinci ve üçüncüsünde görselliğin tamamen havai fişek gibi gösteriye dönemesi de bu kadar bu olayın felsefesine inmenin gereksizliğini de kanıtlamıştır.
İlgilenenler Ghost in Shell gibi manga, Hon Kong (kung-fu) , fantastik kahramanlar gibi filmleri izlerlerse filmin felsefesi hakkında daha fazla fikir edinebileceklerini söyleyebilirim.
belgesel
25.11.2003 - 14:52İmesh, Kazaa gibi programlardan tavsiye edebileceğim (bulabildiğim) bir kaç belgesel:
Baraka
Blue Planet
Titanica
Microcosmos (Le peuple de l'herbe)
Alaska: Spirit of the Wild
Dolphins
Cirque du Soleil: Journey of Man
Solarmax
Bowling For Columbine
Ayrıca, Search Bar (arama penceresine) ''imax (IMAX) '' yazarsanız güzel belgeseller de çıkar. (bkz. imesh)
Bir de IMDB (imdb.com) 'un favorilerine de bakın:
http://us.imdb.com/Sections/Genres/Documentary/average-vote
Ayrıca Harun Yahya'nın da hem nette hem de CD olarak dikkate değer belgesellerini de tavsiye ederim...
belgesel
25.11.2003 - 14:40Belge niteliği taşıyan yani bir gerçeğe tanıklık eden yazı, fotoğraf, resim, vesika, doküman, televizyon programı, film vb.
diyalektik materyalizm
25.11.2003 - 09:20bkz. Diyalektik Materyalist Felsefe
eti puf
24.11.2003 - 18:07Puf Kakaolu (Favorim) :
Keçiboynuzu tozu katkılı özel bisküvisinin üzeri çikolata esanslı köpük kaplı, onun da üstü kakaolu granüllerle süslü. Bu nefis lezzete kim direnebilir ki? 18 gr'lık paketlerde ve 64 adetlik kutularda satışa sunuluyor.
Besin öğeleri (100 gramda) : Enerji (kcal) 414, Protein (gr) 3.11, Karbonhidrat (gr) 80.61, Yağ (gr) 8.40
Puf Çilekli:
Nefis çilek aromalı köpük üstünde pembe granüller. Alttaki özel bisküviyi de bu lezzete ekleyin. Direnmeye çalışmak boşuna... Hemen yemeli! 18 gr'lık paketlerde ve 64 adetlik kutularda satışa sunuluyor.
Besin öğeleri (100 gramda) , Enerji (kcal) 415, Protein (gr) 2.79, Karbonhidrat (gr) 82.04, Yağ (gr) 7.90
Puf Hindistan Cevizli:
Özel bisküvisinin üzerinde hindistan cevizi aromalı köpük, köpüğün üstünde hindistan cevizi, hepsinin üstünde bu lezzeti kimseye kaptırmayan eliniz. 16 gr'lık paketlerde ve 64 adetlik kutularda satışa sunuluyor.
Besin öğeleri (100 gramda): Enerji (kcal) 426, Protein (gr) 3.59, Karbonhidrat (gr) 76.75, Yağ (gr) 11.40
Puf Renkli Granüllü:
Leziz bisküvi ve nefis köpüğün üzeri bu kez pembe, sarı, mavi, kakaolu, rengarenk granüllerle kaplı. 18 gr'lık paketlerde ve 64 adetlik kutularda satışa sunuluyor..
Besin öğeleri (100 gramda): Enerji (kcal) 422, Protein (gr) 3.12, Karbonhidrat (gr) 81.31, Yağ (gr) 8.90
http://www.etietieti.com/Urunler/puf.asp
eti puf
24.11.2003 - 17:45küçükken, açma yeri olan aliminyum folyası yüzünden kaç defa elimi kesmiştim
eee gülü seven dikenine katlanır
radyo
24.11.2003 - 17:34Radyo'nun öyküsü, bilim tarihinin yaklaşık 100 yılını alan bir öyküdür. Radyo birdenbire ortaya çıkmamış, bilim tarihinde her birinin önemli buluşları olan pek çok amatör, profesyonel bilim adamının katkıları ile meydana gelmiştir.
(Kaynak: www.antrak.org.tr/gazete/021999/sinan.htm)
1791-1867 arasında yaşamış Michael Faraday'a dayanır 1886 Heinrich Hertz, radyo dalgalarının varlığını gözler önüne seren araştırmalarına başladı. 1902 İtalyan Guglielmo Marconi, Manş Denizi üzerinden radyo dalgalarıyla mesaj iletmeyi başardı. John Fleming'in geliştirdiği cam diyotlar radyo cihazlarının vazgeçilmez parçası oldu.
(Kaynak: www.kronoloji.gen.tr)
Türkiye'de T27 Nisan 1926 ilk radyo yayınları başladı denilse de ilk yayınını yapan istasyon 5 Mayıs 1927 de 'Burası İstanbul telsiz telefonu' anonsu ile 1200 metre tul-u mevc 250 kilosikl den yayın yapan sirkeci postanesi üst katındaki radyo vericisidir.
Radyo'nun Öyküsü - www.antrak.org.tr/gazete/021999/sinan.htm
web adresinden Sinan Güven'in bu konuda detaylı yazısını okumanızı tavsiye ederim...
sosyalizm
24.11.2003 - 14:49artı değer kuramı için
bkz. Artık Değer
depresyon
24.11.2003 - 13:30Kara duman çıktı raydan
Asılıdır eleğim
Ben acıyı sende tattım
Yarımcadır yüreğim
Yağmurlarım yağmaz oldu düşlerim kurudu
Çatladı topraklarım ekinim soldu
Dipteyim
Sondayım
Depresyondayım
Yalvarırım gel de kurtar
Beni tanımla cümleler içinde kullan
Yepyeni anlamlara sal
Feridun Düzağaç
bir çift göz
22.11.2003 - 06:51...İki sokak aşağıda bir çift göz, gecenin ışıklarını seyrediyor ve söyleniyor: 'Kim bilir, gecenin ışıkları neler anlatıyor? diyebilene ne mutlu! '... (Elif Şeydâ)
...Bir zamanlar göğe yükselen bir çift göz. Ve onun akıbeti ya bir gül bahçesidir ya bir yıldızınki kadar kapkara bir zindan... (Ömer F. Hoşdoğdu)
www.sizinti.com.tr/konular/02/nisan/damlalar.html
Baksanıza Yakub'a; muhabbete bir çift göz verdi, burnuyla bin çift gözün bir olup da göremediği Mısır'dan Yusuf'un kokusunu aldı: Bu, aşka yapılan yatırımın misliyle döneceğinin en unutulmaz örneğidir. http://www.mustafaislamoglu.com/soylesiler/ysyolcudergisi.html
Bir çift göz
kırmızılaşıyordu akşam
güneşin son ışınları son renkleriyle
dağ yamaçlarını yalıyordu
hafifçe esen bir rüzgar
serinletiyordu saçlarımı ferahlığıyla
kirpiklerim
karanlığını yüklenmeye hazırlanıyordu gecenin
kalbim atıyordu mutluca
belli ki ilkti böyle mutluluk
sonsuzluktan bir parça
sarmıştı tüm benliğimi
yakındı
karanlığın yüreğime basması
kuşlar ah kuşlar
son defa çırpıyordu kanatlarını
yapraklar ah yapraklar
direnemiyordu ıssızlığa
o anda iki gözdü tam orada duran
tebessümdü adı
gülüyordu içten içten hasret çekmişçesine
hüzün gülü değildi bu
tebessümdü adı
belki de ilkti bu dalgalara çarpan duygu
güneşsiz bir gecede eriyen / eriten
bir çift parıldayan yaldız
susuzluk mu kaldı sevgiye
iştahsızlık mı vardı orada
karanlığın bastığını
mehtapsız gecenin yaklaştığını
dünyanın döndüğünü bile unutturmuştu
belki de bir ilk vurgundu bu
sular kabarmıştı onurluca
diller susmuş
kuşlar kaybolmuştu ortadan
birdenbire oluşan sessizlikte
belki de ilkti bu tebessüm
gülen bir çiftti karşımda duran
tutulmuştu dilim
yutkunamıyordum
kalbim fırlayacaktı ileri
bir ilkti bu belki de son
bir sonsuzluktu gökten yere uzanan
Mustafa Küçüktepe - www.gunbatim.netteyim.net/mkucuktepe.htm
bir çift göz
22.11.2003 - 06:38''Biz, insana bir çift göz (iki göz) , bir dil ve iki kulak vermedik mi? ''
''Ona iki de tepe (kötülüğün ve iyiliğin yolunu) gösterdik (göstermedik mi?) . Fakat o sarp yokuşa göğüs veremedi (tırmanmayı denemedi) .
(Beled Suresi, 8-11)
acdsee
21.11.2003 - 17:53Windows Explorer (Windows Gezgini) gibi ama esasında resimleri göstermek için hazırlanmış bir program.
İlk başlarda sadece Resim Gezgini olsa da sanki bir rendeden mutfak robatına dönüştürülmüş gibi gitgide geliştirlerek sadece resimleri ayarlama, convert (değiştirme) etme de değil web sayfası hazırlamadan tutun videoya kadar çok işlevli.
Yeni versiyonu çok komplike olduğundan hala ACDSee Classic kullansam da sonuna kadar yeni versiyonlarını kullanmanızı tavsiye ederim. Keşfederseniz süper işlevleri olan bir software. Hele sadece Keyboard'la kullanarak çalışma işlevide çok yararlı.
ana sayfası: www.acdsystems.com
doldurmak için seçenekleri: http://www.acdsystems.com/English/Products/Downloads/index.htm
bir de benden duymadınız http://astalavista.box.sk/ cracklerini bulabilirsiniz (bkz. crack)
:)
ratm
21.11.2003 - 17:33Rage Against the Machine'nin kısaltılmış hali...
rage against the machine
21.11.2003 - 17:29Rage Against the Machine (RATM) 1991
Gitar - Tom Morello 30 Mayıs 1964,
Vokal - Zack De La Rocha 12 Ocak 1970
Bass - Tim Commerford
Davul - Brad Wilk (5 Eylül 1968)
Rock müziğinin yatağı olan ama sonra ünvanını Seattle'a kaptıran Los Angles, 91'de Rage Against the Machine'a hayat vererek hala ünvanına layık olduğu ispatlamıştır.
Bob Marley gibi Reggy ekolünden gelen ama çok daha sert sesiyle Zack De La Rocha ve gitarını DJ gibi kullanan Harvard mezunu Tom Morello grubu kurmuştur. Grubu bir katagoriye koymak gerekirse Agresif Punk Hip-Pop Rap Metal Rock grubu diyebiliriz ya da kendilerine ait stilleriyle kısaca Rage desek daha uygun olur. Belki muzik türü olarak değil ama söylem açısından esasında bizim Türkiye'deki Grup Yorum gibi protest muzik yapıyorlar desek yeridir. Tabi bu da İbrahim Tatlisesi Elvis yapar ama anlayana…
Matrix'e de uyan ''Öfke Makinalara Karşı'' isimleri, zaten grubun ne olduğunu çok kısa bir şekilde anlatıyor. Grubun kapağında Vietnam savaşını protesto için kendini yakan Budist Rahib'in resmi ile çıkan albümleri ilk başlarda underground (piyasa dışı) olarak ilgi gördü. Belki tam olarak tanınmaları ikinci albümleri Evil Empire'a kadar sürsede bunun nedeni muziklerinin komplike ve piyasa karşıtı olmasından kaynaklanıyordu. Ben de arkadaşların tavsiyesiyle aldığım albümlerini ilk başta hiç kavrayamamıştım ama Denizli'den İstanbul'a araba yolculuğunda sadece onların kasetleri olması işi değiştirdi ve yeni kasetler almış olsamda İstanbul'dan Denizli'ye kadar sadece onları dinlememde esasında muziklerinin ne kadar iyi daha doğrusu ne kadar dehşet olduğunu söylemem gerekir.
Grup kurulmadan öncede çok aktif olan üyeleri, ünlenmekle şımarmayıp eylemlerini devam ettirmişler hatta Latin Amerika'da ki Zapista örgütünün ormandaki yerleşim yerlerine giderek oradaki çocuklara İngilizce öğretmenliği gibi yardımlar bile yapmışlardır. Tabi sahneye çıplak çıkma gibi sıradışı eylemlerde de bulunmuşlardır.
F harfi, grubun şarkı sözlerinde çok geçse de, eğer dikkatli dinlerseniz esasında bizim sokaktaki öfkeli memurun yönetime küfür etmesinden farklı değildir. Belki sadece sosyalist söylem diye baksanız da esas tüm dünya halklarının öfkesini yansıtıyordurlar. İç Kapak resimlerinden de anlaşılacağı üzere seslerini Malcom X, Martin Luther King, Che Guevera gibi liderlerden alarak sessizliği bozmaya çalışan ve tamamen Amerikan Emperyalizm'ine karşı savaşan gerilla grubu bile diyebiliriz tabi ABD'nin kurduğu oyunlarının kurallarıyla mücadele ediyorlar: MEDYA….
Ozzy Osbourne'nun aksine sahnede hiç dekor veya efekt olmadan sadece beyaz parlak ışıkların altında sade bir şekilde yaptıkları konser bile sadece müzikleriyle insanı çoşturmalarına tanık oldum. Uyanın artık, dediklerini yapmayın, boyun eymeyin, savaşın gibi sözlerle insanları gaza getiren… diğer piyasa gruplarının aksine sömürüye, emperyalizme karşı mücadele etmeleriyle çok saygı duyduğum bir grup.
Albümleri:
Rage Against The Machine (11.03.92)
Evil Empire (04.16.96)
The Battle Of Los Angeles (11.02.99)
Renegades (12.05.00)
Nettki ana sayfası: www.ratm.com
tarafsızlık
21.11.2003 - 17:23Tarafsızlık bile tarafsızlığı savunduğu için taraftar olma durumudur. Tarafsızlık insanın yapısı açısından da imkansız olsa da ne kadar tarafsızlık olamaz desek de esasında tarafsızlığı savunma olduğu için tabi ki kavram olarak vardır.
Özellikle eğitim, hukuk, yöneticilik gibi görevler de dikkat edilmesi gereken bir konumdur.
İnsan ne kadar tarafsız olmasa da bazı durumlarda tarafsız düşünmek için kendini zorlamalıdır. Bunun yapabilmenin en kolay yolu, tarafların görüşlerine önem vermektir. Tabi en sağlıklısı bu farklı taraftarların gözü ile olaya bakmasıdır ama aynı şartlarda yetişmediği ya da bulunmadığı için zor olsa da insanın kendini başkalarının yerine koymaya 'çalışması' bile yeterlidir. İşte bahsedilen tarafsızlık %100 tarafsızlık değil, tarafsız bakmaya ya da olmaya çalışmak ya da denemektir.
Bir öğretmen öğrencisine not verirken, bir hakim sanık hakkında karar verirken, yönetici işlem yaparken bu kuram en önemli vasıflardan birisidir. Ama malesef toplumdaki bozulmanın en çok etki ettiği durum olduğu için güven, saygı, dürüstlük gibi iyice gerçekliğini kaybetmiş bir anlayıştır.
üç şey
21.11.2003 - 16:54G3 grubu:
Eskiden, Joe Satriani, Steve Vai, Eric Johnson dı
Şu aralara ise Joe Satriani, Steve Vai, Yngwie Malmsteen
üç şey
21.11.2003 - 16:52Kırmızı, Sarı, Mavi - Ana Renkler
Turuncu, Yeşil, Mor - Ara Renkler
üç şey
21.11.2003 - 16:45birey -> aile -> toplum
matrix felsefesi
21.11.2003 - 16:44metaryalist mistizm
Toplam 2591 mesaj bulundu