Cem Nizamoglu Adlı Üyenin Nedir Yazıları - An ...

  • canto general

    30.11.2003 - 20:30

    Şilili (Marksist-Stalinist) şair Pablo Neruda'nın 1950'de çıkartığı Canto general (Evrensel Şarkı) adlı şiirler dizisi...

    Suçlama ile duygudaşlığın egemen olduğu bu ilahi havalı yapıtıyla Neruda, Latin Amerika'yı mitleri ve tarihiyle, doğası ve politik/sosyal durumlarıyla bir bütün olarak yansıtmaya çalıştı. (www.denizce.com/pabloneruda.asp)

    Timsahların gecesiydi bu,

    Bazı hayvanlar
    Kertenkelenin şafağıydı bu.
    Dili, gökkuşağı parıltılı
    dağdoruğundan
    avladı bir mızrak gibi
    yemyeşil çimende.
    Papaza benzeyen
    karınca-yiyen girdi
    balta girmemiş ormana melodik adımlarla,
    oksijen kadar
    hafif Guanaco,
    geniş, koyu yamaçlarda
    altın çizmeler giyiyordu,
    açarken
    lama
    suçsuz gözlerini
    çiy içindeki dünyanın lezzetine,
    sabah alacasının
    genişliklerinde
    maymunlar sonsuz bir
    şehvet ipliği ördüler,
    değil mi ki
    unufak ettiler çiçektozlarının duvarlarını
    ve şaşırttılar
    Muzo`lu kelebeklerin
    mor firarını.
    dokunulmaz gece, çamurdan yükselen
    sürü sürü domuzburnuyla
    kaynaşan;
    ve uykuya boğulmuş bataklıklardan
    döndü zırhların tok sesi, geriye,
    yeryüzünün kaynağına.
    Fosfor ışığı ayrılışıyla
    dolanıyor yaprakları
    jaguar,
    puma yokeden ateş gibi
    koşturuyor dalların arasında
    parıldarken
    vahşi ormanın
    alkolik gözleri üzerinde.
    Porsuklar ırmak boyu toprağını
    altüst
    ediyor ve havaya kaldırıyorlar yuvaları
    ki kırmızı dişlerle saldırmaya
    hazırlar
    onların çarpıcı güzelliğine.
    Ve genişce suyun derininde
    dinleniyor,
    kutsal çamurla kaplı,
    herşeyi yalayıp yutan, sofu,
    muazzam boa-yılanı,
    dünyanın çapı gibi.

    Pablo Neruda

    (`Canto General` den, Türkçeye çeviren: İsmail Aksoy)

  • üç şey

    30.11.2003 - 20:15

    domates, biber, patlıcan

  • oruç

    30.11.2003 - 04:13

    Oruç tutan terbiyeli olur diye bir kural yok. İnsan kendini terbiye eder, oruç bir reçete gibidir, uyulduğu sürece işler.

  • allah (c.c)

    29.11.2003 - 05:29

    Bakara, 255. Ayet:
    ''Allah'dan başka hiç bir tanrı yoktur. O, daima yaşayan, daima duran, bütün varlıkları ayakta tutandır. O'nu ne gaflet basar, ne de uyur. Göklerdeki ve yerdeki herşey O'nundur. O'nun izni olmadan huzurunda şefaat etmek kimin haddine! Onların önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, O'nun dilediği kadarından başka ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. O'nun hükümdarlığı, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Her ikisini görüp gözetmek, ona bir ağırlık da vermez. O, çok ulu ve çok büyüktür. ''

  • ebu hanife

    28.11.2003 - 17:04

    İmam-ı A’zam Ebu Hanife (MS. 700-767)

    Ebû Hanife künyesiyle meşhur Numân b. Sâbit b. Zevta (Zûta) mutlak müctehid ve fıkıhta Hanefi mezhebinin imamı. Ebû Hanife, Kûfe'de hicrî 80 yılında doğdu. Numân ve ailesinin Arap olmadığı kesindir; onun Farisi veya Türk olduğu şeklinde değişik görüşler vardır....

    http://www.kuranikerim.com/islam_ansiklopedisi/E/ebu_hanife.htm
    www.enfal.de/i-azam.htm
    www.geocities.com/ibnurrefik/01ebsat.htm
    www.sevde.de/Mezebler/ebu_hanife.htm
    http://www.dinibilgiler.org/BirBileneSoralim/BuyukAlimlerinHayati/ImamiAzamEbuHanife.htm
    www.damlalar.org/alimler/ebuhanife.html
    vb.

    Hanefî Mezhebi:
    http://www.kuranikerim.com/islam_ansiklopedisi/H/hanefi_mezhebi.htm

  • polyanna

    28.11.2003 - 16:23

    Mutluluk Oyunu: Başımıza gelen ya da etrafta olan kötü (negatif, çirkin, fena, berbat, şer) olaylarda iyi (pozitif, güzel, hoş, hayr) yönleri görmek.
    Toz pembe gözlüklerle dünyaya bakmak. Hikmet aramak anlamlarını da gelir.

  • carl gustav jung

    28.11.2003 - 13:18

    İnsanlık yolundaki gelişmemiz iyilerimizi geliştirmek, kötülerimizin farkına vararak, azaltmaktaki özverili çabalarımız ile mümkündür.
    CGJ

    Hayatı:
    www.isnet.net.tr/egitim/saglik/ Tarih_Kisilik_16_Jung.asp

  • dört

    28.11.2003 - 04:52

    bkz. apokalipsin atlıları

  • apokalipsin atlıları

    28.11.2003 - 04:51

    Vicente Blasco Ibanez tarafından yazılan kitabın adı:
    Los Cuatro Jinettes del Apocalipsis
    http://www.learnlibrary.com/four-horsemen/

  • apokalipsin atlıları

    28.11.2003 - 04:49

    The Four Horsemen

    By the last breath of the fourth winds blow
    Better raise your ears
    The sound of hooves knocks at your door
    Lock up your wife and children now
    It's time to wield the blade
    For now you have got some company

    The Horsemen are drawing nearer
    On leather steeds they ride
    They've come to take your life
    On through the dead of night
    With the four Horsemen ride
    Or choose your fate and die
    Oh, yeah yeah

    You've been dying since the day you were born
    You know it's all been planned
    The quartet of deliverance rides
    A sinner once, a sinner twice
    No need for confession now
    'Cause now you have got the fight of your life

    The Horsemen are drawing nearer
    On leather steeds they ride
    They've come to take your life
    On through the dead of night
    With the four Horsemen ride
    Or choose your fate and die
    Oh, yeah yeah

    Time
    Has taken its toll on you
    The lines that crack your face
    Famine
    Your body it has torn through
    Withered in every place
    Pestilence
    For what you have had to endure
    And what you have put others through
    Death
    Deliverance for you for sure
    For now there's nothing you can do

    Gather round young warriors now
    Saddle up your steeds
    Killing scores with demon swords
    Now is the death of doers of wrong
    Swing the judgment hammer down
    Safely inside armor blood, guts and sweat

    The Horsemen are drawing nearer
    On leather steeds they ride
    They've come to take your life
    On through the dead of night
    With the four Horsemen ride
    Or choose your fate and die
    Oh, yeah yeah

    Metallica
    Sözler: Hetfield, Mustaine, Ulrich
    Albüm: Kill 'em All

  • apokalipsin atlıları

    28.11.2003 - 04:47

    Four Horsemen of the Apocalypse bazı resimleri
    http://www.metmuseum.org/toah/hd/durr/hob_19.73.209.htm
    http://www.geocities.com/Paris/Cafe/3991/horsemen.htm
    http://www.revelationillustrated.com/shop/image08.asp

  • apokalipsin atlıları

    28.11.2003 - 04:27

    6. Bölüm (Yedi mühür)

    [1] Sonra Kuzu'nun yedi mühürden birini açtığını gördüm. O anda dört yaratıktan birinin, gök gürültüsüne benzer bir sesle, «Gel! »dediğini işittim.
    [2] Bakınca beyaz bir at gördüm. Bu ata binmiş olanın bir yayı vardı. Kendisine bir taç verildi ve galip gelen biri olarak zafer kazanmaya çıktı.
    [3] Kuzu ikinci mührü açınca, ikinci yaratığın «Gel! » dediğini işittim.
    [4] O zaman başka bir at, kızıl bir at çıktı ortaya. Ata binmiş olana, dünyadan barışı kaldırma yetkisi verildi. Bunun sonucu olarak insanlar birbirlerini boğazlayacaklar. Atlıya ayrıca büyük bir kılıç verilmişti.
    [5] Kuzu üçüncü mührü açınca, üçüncü yaratığın «Gel! » dediğini işittim. Bakınca siyah bir at gördüm. Ata binmiş olanın elinde bir terazi vardı.
    [6] Dört yaratığın ortasında sanki bir sesin şöyle dediğini işittim: «Bir ölçek buğday bir dinara[b] ve üç ölçek arpa bir dinara. Ama zeytinyağı ve şaraba zarar verme! »
    [7]Kuzu dördüncü mührü açınca, «Gel! » diyen dördüncü yaratığın sesini işittim.
    [8] Bakınca soluk renkli bir at gördüm. Ata binmiş olanın adı Ölüm'dü. Ölüler diyarı onun ardınca geliyordu. Bunlara kılıçla, kıtlıkla, vebayla ve yeryüzünün vahşi hayvanlarıyla ölüm saçmak için yeryüzünün dörtte biri üzerinde yetki verildi.
    ...

    Kaynak: Yeni Ahit (İncil, Müjde) , Tanrı'dan Yuhanna'ya gelen Esinleme (Vahiyler, Kehanetler)

    Revelation 6

    [1] Now I saw when the Lamb opened one of the seven seals, and I heard one of the four living creatures say, as with a voice of thunder, 'Come! '
    [2] And I saw, and behold, a white horse, and its rider had a bow; and a crown was given to him, and he went out conquering and to conquer.
    [3] When he opened the second seal, I heard the second living creature say, 'Come! '
    [4] And out came another horse, bright red; its rider was permitted to take peace from the earth, so that men should slay one another; and he was given a great sword.
    [5] When he opened the third seal, I heard the third living creature say, 'Come! ' And I saw, and behold, a black horse, and its rider had a balance in his hand;
    [6] and I heard what seemed to be a voice in the midst of the four living creatures saying, 'A quart of wheat for a denarius, and three quarts of barley for a denarius; but do not harm oil and wine! '
    [7] When he opened the fourth seal, I heard the voice of the fourth living creature say, 'Come! '
    [8] And I saw, and behold, a pale horse, and its rider's name was Death, and Hades followed him; and they were given power over a fourth of the earth, to kill with sword and with famine and with pestilence and by wild beasts of the earth.
    ...

  • apokalipsin atlıları

    28.11.2003 - 04:27

    Four Horses of The Apocalypse

    Yeni Ahit'in yani İncil'in son kitabı (bölümü) olan Revelation (Vahiyler ya da Kehanetler) 'de bahsedilen mahşerin (kıyametin) dört atlısı.

    1. Yay taşıyan atlı - beyaz at - Savaş
    2. Kılıç taşıyan atlı - kızıl at - Kıtlık
    3. Terazi taşıyan atlı - siyah renkli at - Salgın Hastalık
    4. Vahşi hayvanlara sahip atlı - soluk renkli at - Ölüm

  • terör

    28.11.2003 - 03:34

    terörün bir yüzü vardır ama binlerce de maskesi...

  • terör

    28.11.2003 - 03:34

    İlkel bir silah ama SSCB'nin yıkılmasından sonra çoğu Ülkelerin kendine uygun düştüğü yerde kullanmak için geliştirdiği ve her gün yeni yeni türlerini gördüğümüz yıldırma, cana kıyma ve malı yakıp yıkma, korkutma, tedhiş gibi politikaların sanatı.

  • radikal islam

    28.11.2003 - 03:16

    Hz. Peygamberin eşlerine üç kişi gelip Hz. Peygamber’in ibadet durumunu sordular. Durum onlara bildirildi. Dediler ki “Biz nerede Peygamber nerede? Allah(c.c.) onun gelmiş ve gelecek günahlarını bağışlamıştır”. Onlardan biri şöyle dedi: “Ben daima geceleyin namaz kılarım”. Diğeri; “Gündüz oruç tutarım ve hiç bozmam”. Sonuncusu da; “Ben kadınlardan uzaklaşırım ve asla evlenmem” dedi.

    Hemen sonra Hz. Peygamber geliverdi. Buyurdu ki: ”Şöyle, böyle diyenler sizler misiniz? Dikkat ediniz. Allah’a yemin ederim ki ben sizden daha fazla Allah’tan korkan ve O’na daha fazla itaat edenim. Ama benim hem oruç tuttuğum hem de tutmadığım olur, namaz kılarım da, uyurum da ve kadınlarla da evlenirim. Benim şu yolumdan yüz çeviren benden değildir.”

    Hadis-i Şerif
    Kaynak: Enes bin Malik
    _______________________________________

    Bu hadis, zahiri (dünyasal) anlamı ile çok açık olmasına karşılık batıni (manevi) anlamı ile bence açıklanması gereken önemli bir husus var.

    Allah’a yakınlaşmak ve Peygamberimiz’e uymak derken; aşırıya kaçmadan orta yolu bulmak gerekir. Eğer biz, herşeyde olduğu gibi dinde de orta yolu bulamazsak, aşırıya kaçarız; dine bid’at sokmuş oluruz. Çünkü Peygamberimiz’in yaptıklarının dışında fazlasını yapmak (çağımızda olduğu gibi) dinimize bid’at sokmak demektir ki Peygamberimiz “Benim bu yolumdan ayrılan” derken bunu kastediyor. Peygamberimiz’in yaptığı ibadetlerin zerresini yapmaya çalışırken ya da onu taklit etmeye çalışırken aşırılığa kaçmak; dinden uzaklaşmaktır. Yani Allah’a ulaşalım derken; Allah’ın yolundan çıkıverebiliriz. Ne ile? Yaptıklarımızla.

    Kısaca bu Hadis-i Şerif; dinde ortayolu, dinde istikrarı, dinde mantığa dayalı ibadeti öngörüyor, bunu tavsiye ediyor.

  • kapitalist

    28.11.2003 - 02:46

    Etrafta çok karşılaştım, bazıları, heycandan mıdır nedir, sosyaliste inat olsun diye, ''ben de kapitalistim'' diye çıkışıyor. Tabi sosyalist sosyalizmi savunduğundan sosyalist deniliyor ya sözde kapitalizmi savunan da kapitalist oluyormuş. Fakat bu arkadaşlara üzücü bir haberim var, kapitalist o anlamda kullanılmaz, kapitalist aşağıda açıklamaya çalıştığım gibi sermayedare, anamalcıya denir.

  • michael jackson

    27.11.2003 - 23:57

    Üç Kral (Three Kings) filmindeki, Iraklı askerin, Troy adındaki Amerikan Askerine işkence yaptığı sahnesindeki konuşmalar.

    (Not: Çevirinin kolay anlaşılması için kendimden aktarmaları parantez içine koydum)

    Asker: Birader senin rutben ne?
    Troy: Çavuş

    Asker: Bölüğün?
    Troy: 437 Sivil İlişkiler Bölüğü ABD Ordusu yedek güçleri(nden) .

    Asker: Anlat bakalım? Michael Jackson'la olan problem nedir?
    Troy: (Anlamadım) Ne demek istiyorsun?

    Asker: (Söyle dedim) Michael Jackson'la olan problem nedir? Michael Jackson'la olan problem nedir (dedim sana) ? (Yoksa) sorumu anlamıyor musun?
    Troy: Hayır. (Valla) pek emin değilim gerçekten...

    Asker: Popun kralı... Mısır'a geldi... Resmini gazete de gördüm; aloo beyaz eldivenli (olan) : (hani) otelimdeyim Ben Micheal Jackson'ım (diyen) : senin ülkenin yüzünü kestirttiği (herif) .
    Troy: Sanmıyorum..

    Asker: Michael Jackson(yahu) Kahrolası sapık ülekenin kralı (olan)
    Troy: Saçmalık. (Ne yaptıysa) Kendisine yaptı.

    Asker: Oğlum, sen kör zavallı pisliğin tekisin. O kadar (çok) belli ki.. Zenci bir adam (kalkıyor) derisi beyaz, saçını da dümdüz yapıyor Neden biliyor musun?
    Troy: Hayır?

    Asker: (Çünkü) senin sapık kahrolası ülken (nasıl) zencileri kendilerinden nefret ettirdiyse, sevmediğiniz Araplar'a ve bombaladığınız buradaki çocuklara aynısını yaptınız. (kardeşi kardeşe düşman ettiniz)

    (Not: İngilizce konuşmalar aynen geçirilmiştir.)

    Soldier: What is your rank, bro?
    Troy: Sergant first class

    Soldier: Your company?
    Troy: 437 Civil Affairs company U.S. army reserve.

    Soldier: Tell me something, O.K.? What is the problem with Michael Jackson?
    Troy: What do you mean?

    Soldier: What is the problem with Michael Jackson? What is the problem with Michael Jackson? Do you understand my question?
    Troy: No. I'm not sure I do.

    Soldier: King of pop... He come to Egypt. I see picture in newspaper. Hello, With a white glove. I'm Michael Jackson in my hotel. Your country makes him cut his face.
    Troy: I don't think so.

    Soldier: Michael Jackson is king of sick fxxking country.
    Troy: Bullsxxt. He did it himself.

    Soldier: You are a blind poor shit, my man. It's so obvious. A black man made the skin white and the hair straight. And you know why?
    Troy: No.

    Soldier: Your sick fxxking country makes the black men hate hisself just like Arab you hate and children you bomb over here.

  • düş

    27.11.2003 - 22:55

    Ah! Düş olmayan bir şey var mıdır gündüzleyin
    Gözlerinde geçmişten gelen bir ışıkla
    Çevresine bakan kişi için?

    Poe

  • ateş

    27.11.2003 - 22:47

    Çakmak taşlarının birbirine vurulmasıyla kıvılcım çıkartma ile çakmağın kibritten çok daha önce keşfediğildiği söylenir. Fakat bugünkü kullandığımız gazlı çakmak çok sonradan bulunmuştur.

    Kibritin ilk versiyonu MS. 577'de Çinlilerin uzun süren askeri bir kuşatma altında yemek pişirmek, ısınmak gibi ihtiyaçlarını gidermek için çamdan elde edilmiş çubukların başına sülfür nufus edilerek, hanımlar tarafından, keşfedilmiştir. İlginçtir 1530'a kadar Avrupa'da hiçbir kibrit çeşidine rastlanılmamıştır, büyük olasılıkla Haçlı seferleri sırasında doğudan öğrendiler.

    Bildiğimiz çakmağın ilk modeli ise ''Emniyetli Kibrit (Safety Match) '' olarak 16 Mart 1897 Louise V. Aronson tarafından yağı sülfürle ateşleme düzeni ile icat edildi. Ateşleme sistemleri ile kafayı bozmuş olan Aronson sonraları çok daha değişik çakmaklar üzerine çalışmıştır. (Bundan sonra ki gelişmeleri detaylı bir şekilde Çakmak başlığı altında anlatmaya çalışacağım...)

  • türban

    27.11.2003 - 19:39

    ülkemin bakkallarında poşet poşet porno dergi satılırken, küfür etmek inşallah demekten daha cazip gelirken kim kime nasıl anlatsın baş örtüsünün giyilmesinin artık sorun veya ilerlemeye bir engel olmadığını.

    Yabancı üniversitelerin broşür, kitapçık gibi tanıtım yayınlarında boy boy başı örtülü öğrencilerin raklamı yapılıp beyinler kapışılırken kim kime modernleşemedik, batıdan geri kaldık, onlar gibi aşamadık olayları diyor? Kaçımız buraya yazarken sözlerimizi ölçüyoruz. Neyi başımıza dert ediyoruz, bu korku bu çelişki niye... Esas bunları sorun kendinize.

    Ekonomimiz IMF'e bağlıyken, bağımsızlığımız tehlike altındayken, Yunanlılar Karadenizde konsolosluklar açıp halkın hepsi sanki rummuş gibi kendine çekmeye çalışırken, papazlar İstanbulu Vatikan gibi Türkiye'den koparmaya çalışırken halkın giydiği örtü mü sorun oluyor? Hani nerde o çocuklarına zorla baş örtüsü giydirmeye çalışan aileler, esas zorlama nerde? Gerçekten çok üzücü!

    Dinde zorlama yoktur, bu ayettir, örtüyü bırakın zorlama ile yedirilen bir hardal tanesi bile varsa zaten dinimize yakışmaz. Zorlama tamamen karakter meselesidir, bunu yapanların etiketi yoktur, dinimizde nefse işkence çektirmek bile yokken malesef dinimiz ülkemizde din eğitimi eksikliğinden ve kendini bilmezlerden dolayı yanlış tanınmıştır.

    Kral çıplak! Kral çıplak!

  • istiklal caddesi

    27.11.2003 - 19:05

    Her şehirde kesin bu adla vardır.

    Denizli'deki İstiklal caddesi, 1976'da 6 değil sadece 4.9 şiddetinde bir depremle, apartmanların birbirine yapışık oluşundan dolayı domino taşları gibi yıkılmasıyla yerlebir olmuştur, yaklışık o depremde 887 bina hasar görmüş sadece 4 kişi canını kaybetmiştir. Ve malasef hala ders alınmamıştır...

  • ali kuşçu

    26.11.2003 - 19:20

    Türk astronomu.Semerkant’ta doğdu. Babası Türkistan ve Maveraünnehir emîri Uluğ Beyin doğancıbaşısı Muhammed. Kuşçu adının buradan geldiği söylenir. İlk öğrenimini Semerkant'ta yaptı. Sonra, Bursalı Kadızade Rumî'den ve Uluğ Beyin kendisinden matematik ve astronomi okudu. Semerkant'tan Kirman'a giderek öğrenimini tamamladı. Uluğ Beyin kurduğu rasathaneye müdür oldu (1421) ve onun Zîc (yıldızların yerlerini ve hareketlerini gösteren cetvel) adlı eserine yardım etti. Gürganî tahtında oturan Uluğ Bey, oğlu Abdüllâtif'in ihaneti sonucu öldürülünce (1450) , Semerkant medreselerindeki derslerine son verdi ve Hacca gitmek üzere Tebriz'e geldi (1449) . Tebriz'de Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan kendisine çok itibar etti ve yanında alıkoydu. Bir ara, Osmanlılarla barış konuşmalarını yürütmek üzere elçi olarak Ali Kuşçu'yu Mehmed II'ye (Fatih) yolladı. Ünlü bilgine hayran olan Mehmed II, kendisinden İstanbul'da kalmasını rica etti.

    Ali Kuşçu, bu daveti ancak elçilik görevini bitirdikten sonra gerçekleştirebileceğini bildirdi: Tebriz'e döndü, bir süre sonra bütün ailesini alarak İstanbul'a geldi. Osmanlı-Akkoyunlu sınırında Mehmed II'nin emriyle büyük bir törenle karşılanan Ali Kuşçu, Ayasofya medresesine müderris oldu. 1474 yılında öldü.

    ESERLERİ

    Çalışmaları iki yönde gelişmişti: kelâm ve dilbilgisi, riyaziye ve heyet (matematik ve astronomi) . Kelâm, dilbilgisi ve Nâsırıüddin-i Tusî'nin Tecrid-ül-Kelam (Sözün Tecridi) adlı kitabına ve kadı. Adudüddin'in Risale-i Adüdiye'sine (Adudüddin'in Risalesi) yaptığı yorumlar ve özellikle Unkud-üz-Zevahir fi Nazm-ül-Cevahir (Mücevherlerin Dizilmesinde Görülen Salkım) adlı eserleri önemlidir. Astronomi konusunda ise Farsça yazdığı Riselet-ül fi'l hey'et (Astronomi Risalesi) başta gelir. Eser, bazı ilâvelerle Arapçaya çevrildi. Ali Kuşçu bu nüshaya Risalet-ül-Fethiye (Fetih Risalesi) adını vererek Fatih'e sundu.
    Ayrıca Uluğ Beyin Zîc'ine yaptığı yorum, en önemli yazılarındandır. Bunlardan başka Mahbub-ül-Hamail fi keşif-il-mesail (Meselelerin Keşfinde Tılsımların en Makbulü) adlı ansiklopedik bir eseri daha vardır. Çağında İstanbul medreselerinde matematik ve astronomi çok gelişmiştir.

    Ayrıca Bkz.
    www.bilimtarihi.gen.tr/kimkimdir/ali_kuscu.html
    http://matlab.s5.com/alikuscu.htm
    www.atominsan.com/ali_kuscu.htm
    www.sanalmatematik.com/d/m15.html
    www.bilimveteknoloji.com/bilimadamlari/ali/ali.htm
    www.sevde.de/Tarihe_san_ver/ALi_KUSCU.htm
    www.meteor.gov.tr/2003/geneltanitim/geneltanitim.htm
    vb...

  • alejandro sanz

    26.11.2003 - 19:13

    İspanyolca müziğin çok tutulduğu ülkelerde sevilen Latin yıldızı şu anda dünyaca bir üne sahip. Türkiye'de de konser vermişti sanırım. 'El Alma Al Aire' adlı albümüyle baya ödül aldı.

    Albümleri:
    3
    Alma Al Aire
    Basico
    Canta Como
    Corazon Partio-Remezclas
    Escencial de Alejandro Sanz
    Mas
    MTV Unplugged
    No Es lo Mismo
    Quisiera Ser
    Si Tu Me Miras
    Viviendo de Prisa

    Orjinal Web Sayfası:
    www.alejandrosanz.net

Toplam 2591 mesaj bulundu