Cem Nizamoglu Adlı Üyenin Nedir Yazıları - An ...

  • mehmet akif ersoy

    02.01.2005 - 23:30

    Ortadoğu'da topraklar satılırken, Türkiye'de parsel parsel ruhumuz satılığa çıkartılmış haberimiz yok. O şanlı tarihten sanki sadece Filistin kalmış gibi geriye İstiklal Marşı kalmış. Etrafı kuşatılmış sancak...

  • mehmet akif ersoy

    02.01.2005 - 23:15

    Akif'i dertlendiren umumi hüzün yalnız kendi tarihinden yükselen ıstırap sayhaları değil bütün mazlum milletlerin, bütün islam dünyasının maruz kaldığı insafsız istismar faciasıdır. Emperyalizm hiçbir zaman Akif kadar müthiş bir düşman tanımamıştır. Akif hem bir ülkenin sesidir, hem de bütün bir kıtanın... Bu çığlığa kulaklarımızı ve gönlümüzü açık bulundurmazsak hatalarımızın sonu gelmez. 'Safahaf'i okuyun. Hem sonsuz bir zevk duyacaksınız hem de bir çok hakikatlere aşina olacaksınız. Hem bir edebiyat şöleni hem de bir iman tazelemek. Akiflere belki her zamandan çok bugün ihtiyacımız var.

    Kaynak: Cemil Meriç, “İki Düşman Kardeş”, Türk Edebiyatı Dergisi, sayı 101, 1982, shf. 5-6
    Arşiv: behremend

  • mehmet akif ersoy

    02.01.2005 - 23:12

    ''Akif'i bütün buudlarıyla tanımak için kitabını elimizden düşürmemeliyiz. Fakat bir mabede girer gibi saygı ile ve sevgiyle eğilmeliyiz o sayfalara. Akif, her an tazedir. Zekâsı, sezişi ve imanıyla kördüğüm olmuş bir çok meseleyi aydınlığa kavuşturacak bir vicdandır Akif. Her namuslu insanın yol arkadaşı ve düşünce tarihimizin kilometre taşlarından biridir. Hiçbir şairimiz sömürgeci Avrupa’nın kepazeliklerini onun kadar isabetle sergilememiş ve hristiyan medeniyetinin kangranleşmiş yaralarını gözler önüne sermemiştir. ''

    Kaynak: Cemil Meriç, “İki Düşman Kardeş”, Türk Edebiyatı Dergisi, sayı 101, 1982, shf. 5-6
    arsıv: behremend

  • islam tarihi

    02.01.2005 - 16:24

    gömülü hazine...

  • message / çağrı

    01.01.2005 - 19:37

    Zamanımızın Gladyatör, Alexander, Troy filmleri gibi zamanında yüksek bütçeli yapılmış bir film (big budget movie) . Lakin zorluklarla çekilmiştir ki yasaklara, yer bulma kısıtlığına, bütçe sorunlarına, kum fırtanalarına ve bir çok zorluğa rağmen film tamamlanmış ve çok başarılı olmuştur.

    İslamiyet tarihi hakkında az bilgiye sahip olan insanlarla konuşurken, anlamadıkları durumları anlatmam da referans gibi yetişen bu filmi Türkiye'de bir değil en az 10 defa izlemeyen varsa şaşarım :)

    Arap versiyonu ile Hollywood versiyonu aynı anda çekilmiştir. Aynı anda demek yeterli olmaz çünkü film tarihinde çok ilginç bir olaydır ki mesela Antohny Quin Hz. Hamza'yı bir sahnede oynarken hemen ardından aynı sahneyi Hz. Hamza'yı Abdallah Ghayth canlandırmıştır. Bu her sahne için her oyuncunun değişmesiyle tekrarlanmıştır. Bu zorluk oyuncular arasında güzel bir rekabete ve yardımlaşmaya yol açmıştır. Belki normalin üstünde güçlü oyunculuk sergilemelerinin sebeplerinden biri de bundandır bence.

    Filmin yapılışı olan belgeseli kesin izleyin derim, film kadar belgeseli de dikkat çekici.

    Bu arada filmi çok güçlü oyuncular üstlenmiştir. Ünlü boksör Muhammed Ali ne kadar Hz. Bilal rolünü üstlenmek istese de, filmin yönetmeni filmin piyasa olmasına değil en çok kalitesine önem vermiştir ki oyunculuk yeteneklerini daha önde tutmuştur. Ve Hollywood tarihinde, gerçek olaylaydan esinlenerek yapılan filmler arasında, belki de yaşanmış olayların belgelerine ve anlayışına en çok sadık kalabilen nadir filmlerdendir...

    Soğuk savaş olduğundan o zamanlar İslamiyete terör imajı daha verilmemiş, tersine karşı mücadelede ki fedakar katkılarından kahraman olarak tanıtılıp destekleniyordu. Bu sayede belki Filmin yönetmeni olan Moustapha Akkad aynı kalitede ''Lion of the Desert'' filmini de yapmıştır.

    Moustapha Akkad esas Çağrı filmi ile anılması gerekse de film tarihinde klasiklerden olarak bilinen Halloween serileriyle de tanınmaktadır...

    Tabi ki o muhteşem müzikleri yapan Maurice Jarre'yi de bir daha hatırlatmak lazım. Damardan

  • Enstitü

    01.01.2005 - 18:58

    'Bir üniversiteye bağlı veya bağımsız bir kuruluş olarak genellikle araştırma yapan ve bazı durumlarda öğretime de yer veren eğitim kurumu' anlamına geliyor ama ilginçtir İbranice'de Enstitü anlamına gelen Mossad, 2 mart 1951'de David Ben-Gurion'un ayrı yahudi istihbarat örgütlerini bir araya getirerek kurduğu Gizli İsrail İstihbarat Servisi (The Institute for Intelligence and Special Tasks [ha-Mossad le-Modiin ule-Tafkidim Meyuhadim]) .

  • grejuva

    01.01.2005 - 18:52

    bkz. rum ateşi

  • rum ateşi

    01.01.2005 - 18:52

    Grejuva, suda bile yanma özelliği olan silah demek. En önemli etkisi, suyla beslendikçe daha çok yanması ve yayılmasıdır. Bu yüzden küçük yangın büyük yangına dönüp daha da yayılmasın diye üstüne su atan askerler, farkında olmadan, ateşin büyümesine daha çok yardımcı olurlar. Bu gizli ve güçlü silahla zamanında Bizans, uzun yıllar, çok savaş kazanmıştır...

  • dünyanın yedi harikası

    01.01.2005 - 16:20

    Fleetwood Mac'in, dinlerken neşelediren ama sözleri buruk olan, Seven Wonders adındaki, şarkısı.

  • değerli insanlar

    01.01.2005 - 04:28

    gömülü olan hazinelerin yerlerini gösteren haritaları çizen kişiler.

  • deprem

    01.01.2005 - 03:45

    Dünyanın en şiddetli depremlerinden birisi Asya'da oldu. 8.5 bazılarına göre 9.0 şiddetinde. Televizyona bakamıyorum artık. İçler acısı. Görüntüler flash-back olarak aklıma geldikçe daha kötü oluyorum. Denildiğine göre sadece Endenozya'da 80binden sonra ölüleri saymaya bırakmışlar, 500binden fazla insan kayıpmış!

    Bazı gerçekler var ama yazamıyacağım, sanki yüreğimi kusacak gibiyim.

  • intihar eden edebiyatçılar

    31.12.2004 - 17:08

    Stefan Zweig ve karısı
    Jack london
    Sevgi sevgi diye yazıp duran Leo Buscaglia Bile! ! !
    ve daha niceleri

    offf moralim bozuldu. Amma çok intihar eden yazar var, adamların eceli gelip ölse üzülüyoruz, bir de intihar etmeleri, sanki bir girdap var çekiyor çoğunu:(

  • stres

    31.12.2004 - 02:57

    İngilizce'den dilimize giren tıbbi bir terimdir esasen. İngilizce'deki stress'in çok anlamı vardır. Gerilme, darlaşma gibi tabi çok negatif anlamları vardır. küvvet anlamına gelir ama. Bu açıdan stress iyidir demek istemiyorum. Fakat hayra yönlendirilebilir, tabi bu ancak kişinin stresini kontrol etmesine bağlıdır. Tabi kontrolü kaybetmek de strese yol açacağından kişinin esas ne kadar güçlü (imanlı) olup olmamasına daha çok bağlıdır.O zaman sadece kontrol değil güçlü bir sığınaüı olması lazım. Bundan dolayı bence, gönlünde 'rahatlığı' bulan için stresin küvvet, belirtmek, vurgu, itina, önem, ehemmiyet, önemle belirtmek gibi anlamları daha çok öne cıkar...

    Not: Güçlü sığanak, bana, ''Ağaca yaslanırsan yıkalabilir, insana dayanırsan uyayabilir (bayılabilir) '' sözünü hatırlatır.

  • fitne

    31.12.2004 - 02:19

    'Halkın içine öyle bir fitne ve fesat düşeceği zaman gelecek ki o zaman dinin muhafazası için sabretmek, avuç içinde ateş parçasını gizlemekten farksız olacaktır. '

    Hadis-i Şerif
    Kaynak: Müttefakün Aleyh
    ___________________________________-

    ...Peygamber Efendimiz verdiği Hadis-i Şerif ve Hadis-i Kudsi’lerden çok azında gelecekle igili bilgiler verir. Bu bilgiler de çoğunlukla ümmetinin akıbeti hakkındadır. Bu böyle bir Hadis-i Şerif, bu dönem hakkında, bu dönemin yaşayışı hakkında, bu dönemin dini yaşayışı hakkında bilgi veren bir Hadis-i Şerif. Bundan sonraki dönemleri de açıkça anlatan bir Hadis-i Şerif. Dinin muhafazası derken insanların nefsi ile mücadelesi anlatılıyor.

    İnsan nefsine karşı, nefsinden gelecek arazlara karşı ne derece sabrederse; dinini o kadar muhafaza etmiş olur. Aynı zamanda buradaki muhafaza, dinin bid’atlardan ayıklanması da demektir. Bugün nefsinden dinini muhafaza etmiş bir kimse bile dinini bid’atlardan ayıklayarak amel edemiyor bence. İşte bunun zorluğu avuç içinde ateş tutmaktan farksız olacaktır. Hatta bugün için diyebiliriz ki avuç içersinde ateş tutmak bile bundan daha kolaydır.

    İnsanın fitne ve fesata düşmesi her an olasıdır. Bu fitne ve fesatın şekli ve boyutu ve ağırlığı düşünülmek zorundadır. Bugün eğer dini bilgileriyle amel etmiyorsa insan; fitne içindedir. Çünkü ameli ile bilgileri farklıdır. Ameli nefsine uymuştur, düşünceleri dine uymuştur. İkisini birbirne uyduramıyorsa büyük bir fitne içinde demektir. Bu konuda kendimizi belli konularda arındırmak derken fitne ve fesattan öncelikle arındırmamız gerekir. Bunu bu kelimelerle tarif etmemekle birlikte, dilde, düşüncede ve gönülde arınmak amacıyla söyleyebiliriz.

    İşte, yaptığımız hareketlerde, amellerimizde ve öğrendiğimiz ve öğreneceğimiz dini bilgilerde ve dini amellerde kendimizi yanlıştan ayıklamımız lazım. Ama bunlar ne derece doğru olur, ama bunlar ne derece uygulanır, ne derece amele etki eder; tabi ki takdir Allah'ın. Özet olarak diyebiliriz ki eğer gönlünümüzü arındırırsak, eğer daima imtihan edildiğimizi, imtihan edilirken Allah’ın tabii afetlerleden çok insanı insana karşı kullanarak imtihan ettiğini düşünürsek*; karşı taraftan gelen herşeyde bir hikmet ararsak, maddi çıkarlarımızın peşinde koşarken nefsimize alet olmazsak ibadetlerimize bid’at karıştırmazsak, fitne ve fesattan kendimizi ve dinimizi ayırmış olmaz mıyız?

    *Bu konu da Mülk Suresi 2: Ayette denildiği gibi:
    'O, hem ölümü, hem de hayatı yaratmıştır ki sizi sınamaya tabi tutsun (ve böylece) davranış yönünden hanginiz daha iyidir (onu göstersin) ve yalnız O'(nun) kudret sahibi ve çok bağışlayacı (olduğunu sizi inandırsın) ...'

  • fitne

    31.12.2004 - 02:13

    == Lügatta ==
    FİTNE:
    İnsanın akıl ve kalbini doğruya, hak ve hakıkatten saptıracak şey:
    Muharebe - Azdırma - Karışıklık, ara bozmak - Dedikodu - Küfür, fikir ihltilafı - Şikşak, kavga - Delilik - Mihnet ve belliye - Mal ve evlad - Potada altın ve gümüşü eritmek.

    - Fiten: Fitneler (http://www.kuranikerim.com/islam_ansiklopedisi/F/fiten.htm)
    - Fitne-engiz: Fitne çıkaran
    - Fitnekar: Ortalığı bozmağa çalışan. Fitneci. Fesad verici. Fitne çıkartmak isteyen.

    == Sözlükte ==

    - Fit (Arapça fitne'den)
    Birini başkasına karşı kışkırtma. Bir kimseyi karşı kışkırtmak için söylenen söz, fesat, kötülüğe yöneltme, dürtme, ara bozma, ifsat, iğfal...

    * Ör: 'Bir fit bin büyü yerine geçer.' (Atasözü)

    - Fit vermek (sokmak) :
    1. İki kişinin arasını açacak sözler söylemek, söz taşımak, birini başkasına karşı kışkırtmak. Arayı açmak.
    2. Kuşku uyandırmak.

    * Ör: 'Muhtar, paraları alıp kaçmış olmasınlar diye zihnine bir fit sokmaya bakıyor.'- R. N. Güntekin.

    - FİTNE: (isim, Arapça)
    1. Karışıklık, kargaşa, ara bozumu, fesat...

    * Ör: Alim olan kişi fitneyi gelirken anlar.
    Cahiller de dönüp giden fitneyi anlar. (Hadis-i Şerif)

    * Ör: Fitneyi ekser sebep bezm-i cihanda baderdir. (F. gözler - Manzum Sözlerden Bir Demet, 166)

    2. Azdırma, baştan çıkarma, ayartma

    * Ör: Ağam, gamzelerim çifte / Gözlerin ediyor fitne.(M.N. Karaer, Karacaoğlan, 256)

    3. (sıfat) Fitneci, ara bozucu, karıştırıcı.
    4. Baştan çikaracak kadar güzel (kadın) , afet, dilber

    - Fitne fucur: Çok fitneci, çok karıştırıcı, fesat çıkarıcı.

    * Ör: Bereket versin ki kız öyle fitne fucurlardan değil, o da benim gibi vurdum duymaz. (H.R. Gürpınar, Mürebbiye, 106)

    - Fitneci: Karıştırıcı, ara bozucu, fitne çıkaran, fesat. Fitne kumkuması.
    - Fitnecilik: Fitnecinin davranışı, fitneci olma durumu.
    - Fitnelemek: 1. Arkasından konuşmak, çekiştirmek. 2. Kavga ve kargaşa çıkarmak için çekiştirmek.
    - Fitnelik: Karıştırma, ara bozma, çekiştirme: ara bozuculuk, fesatlık.

    == Dini Sözlük ==

    FİTNE:
    Ayrılık, karışıklık, kargaşa; insanı hak ve hakîkatten saptıracak şey. İnsanları sıkıntıya, belâya düşüren, müslümanların zararına sebeb olan iş. Düşmanlığa sebeb olan şey.

    Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
    ... Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür... (Bekara sûresi: 191)

    Kıyâmet kopmadan önce, her yeri fitneler kaplıyacak. Fitnelerin zulmeti, ortalığı karanlık gece gibi yapacak. O zaman evinden mü'min olarak çıkan kimse, akşama kâfir olarak evine dönecek. Akşam mü'min olarak evine gelen, sabaha kâfir olarak çıkacak. O zaman oturmak, ayakta kalmaktan hayırlıdır. Yürüyen koşandan daha iyidir. (Hadîs-i şerîf-Müsned-i Ahmed İbni Hanbel)

    Fitne uykudadır, uyandırana Allah lânet etsin! (Hadîs-i şerîf-Berîka)

    Zamânımız fitne zamânıdır ve yakındır ki, fitneler dünyâyı sarar. (İmâm-ı Rabbânî)

    Fitne çıkaran âlimden ve câhil âbidden (çok ibâdet edenden) sakınınız. Bunların hâline meftûn olan (gönlünü kaptıran) için ikisi de fitnedir. Hem de çok tehlikelidir. (İmâm-ı Şa'bî)

  • nizam

    31.12.2004 - 00:35

    o nizam
    kim var o nizama ki hak yolunda kırbaçlık
    fırın fikir ekmeği verinceyedek açlık
    NFK
    bkz. çile

  • Rap

    30.12.2004 - 23:23

    Rock ve Rap'in felsefesi'nin kökenleri Blues ve Jazz iken yani aynıyken, birbirlerine düşmanmış görünmeleri bir yanılgıdır. Hatta Rap'i zorlu dönemlerden geçiren yine Rock olmuştur, Metal'e de yeni sesler katanda Rap olmuştur demem müzik tarihi gerçeklerine ters düşmez. Tabi Lise ve Unideyken konuştuğum konuları şimdi konuşmak ne kadar komik gelse de sazı alayım elime:

    Rock ve Rap

    Run DMC ile Aerosmith (68'lilerin rock grubu) Walk This Way klibiyle Rock-Rap arasındaki duvar yıkılmıştır (zaten video klipte de duvar yıkarlar :) .

    Judgement Night Soundtrack'in de aşmış (baba) rap gruplarıyla, baba rock gruplarının birlikte çalışmasıyla köprüler kurulmuş, rock şarkılarının rap versiyonları ve rapçilerle rockçıların birlikte birbirini izleyen çalışmalarıyla köprüden çoktan geçilmiş. Hatta Clawfinger gibi metal grubunun rap yapabileceği, İceT gibi rapçininde Body Count'la Metal müzik yapabileceği ortaya konulmuştur. Bunlar yılların gelişimidir. Limp Bizkit bu gelişmelerin dördüncü (ya da Linkin Park gibi gruplar bu gelişmenin 5.) nesillerindendir, yani çoktan temeller atılmıştır. Bu rapçilerle-rockçıları aynı kefeye koymak değil, bahsedilen rock-rap tartışmasının çoktan bitip birbirine karıştığının ispatıdır.

    Tabi Türkiye'de daha yeni yeni gelişen Türkçe Rap ile Rock'çılar arasında hala bir uçurum varsa bu müzikten değil geçilmesi gereken bir dönemin getirdiği anlaşmazlıklardanır.

    (26.07.2003 yazıma eklemeler ve düzeltmelerle...)

  • cartel

    30.12.2004 - 22:59

    ''Türkçe Rap''in temsilcileri...

    Türkçe Rap akımı Türk medyasına ilk olarak Almanya'daki Türk Gençleri tarafından tanıtıldı. Yanılmıyorsam, ilk Cartel adlı gruptu türkçe rap albümü çıkartan... Sonra grubun elamlarının Karakan ve Erci-E solo olarak çıkartıkları albümler izledi. Karakan daha çok sert ve hızlı rap türüne yakın tarzını tanıtırken... Erci-E'de rap gibi sanılan ama rap'ten farklı olan, daha melodik ve yavaş, Hip Hop tarzını tanıtmaya çalıştı.

    Rap'in başkaldıran sert yaşam(gang) tarzıyla, hip hop'un ise özgür (kızlar, para, araba, ün, altın vs vs) yaşantı kültürü, Türkiye'ye yaygın birşekilde yer bulamasa da, ilk türkçe rap denemeleri olarak başarlı oldu diyebiliriz. Başkaldırı anlayışıyla daha çok Alamanya'daki Türklere yapılan eziyetlere karşı oluşan çetelerin İsyanıyla Türkçe Rap... Diğer yandan Almanya'daki yaşantıya adepte olan nesillerin yaşam tarzındaki özgürlük anlayışıyla Türkçe Hip Hop çıktı diyebilirz.

  • Rap

    30.12.2004 - 22:54

    bkz. türkçe rap

  • Phantom Of The Opera

    30.12.2004 - 22:42

    ''Phantom of the opera on ice'' gitmiştim. Buz pateni ile canlandırması. Tiyatro sahnesini nasıl buz pisti yapıp o daracık yerde kaymalarını düşünmek, oyunu izlemekten, daha çekici gelmişti :)

    Orjinali çok pahalı olduğundan daha gitmedim. İngiltere'de daha çok, Cats, Grease gibi, ülke içinde düzenlenen sahne turlarıyla, her sene oyanayan gelenekselmiş muzikallerden biri.

  • intihar eden edebiyatçılar

    30.12.2004 - 21:38

    Ernest Miller Hemingway (21 Temmuz1899- 2 Temmuz 1961)

    Uçak kazasından kurtulmuş birisinin kendini öldürmesi kaderin cilvesi olsa gerek... Fakat kalp, kan, ciğer, tansiyon, kronik alkoliklik, depresyon, insomnia(uyuyamama) gibi sorunları ve rahatsızlıkları olan birisinin, herhalde diyorum, ''Allah almıyor, ben alırım, bu canı'' gibilerinden yetti canına sanırım çektiği acılar...

    Ama en ilginci, torunları olan, Mariel ve Margaux, iki ünlü kız kardeşin de, intihar ederek canlarını almaları '? ' geriye çok büyük bir soru işareti bırakıyor. Acaba genlerde mi bir bozukluk vardır, nedir... Genler diyorum çünkü, inanmazsınız belki, Ernest Hemingway'in babası da intihar ederek ölmüştür.

    Bu konuda herhalde özel olarak terim açmak gerek, nobel kazanmış ünlü yazar, zamanında gönülleri feth etmiş iki ünlü kardeş, ve sanki geriye kötü bir miras bırakmış büyük büyük babaları... Öyle ilginç hayat hikeyeleri ki, mesela Margaux Hemingway bulduklarında, kimlik kontrolü ancak dişlerinden yapılabilmiştir...

    :O

  • nazım hikmet

    30.12.2004 - 16:51

    O Anadolu'nun bağrında çıkartılan yangını görüp '''bir şeyler yapmalı'' diyerek kendisi de tutuştu. Yangını söndürme umuduyla, küzeyde ki nehirden su getirmek için uğraştı. Fakat ''Kırk Haramilerin'' yangını çıkartmak için ''Rum Ateşi*'' kullandıklarını bilemezdi ki... Nice saf ve mert anadolu evladının bilmediği gibi...

    *Rum ateşi: Grejuva, suda bile yanma özelliği olan silah demek. En önemli etkisi, üstüne su atıldıkça daha çok yanması ve yayılmasıdır. Bu yüzden yangın başlamasın ya da daha da yayılmasında diye daha çok üstüne su atan askerler, farkında olmadan, ateşin büyümesine daha çok yardımcı olurlar. Bu gizli silahla zamanında çok savaş kazanılmıştır...

  • nazım hikmet

    30.12.2004 - 15:03

    ...
    Bir nokta belirtilmelidir: Nâzım Hikmet'in ilk şiirlerinde, Osmanlı İmparatorluğu'nun gerilemesinden, uğradığı savaş yenilgilerinden kaynaklandığı açık olan ulusal duygular da önemli yer tutmaktadır. 'Kırk Haramilerin Esiri' ile 'Yaralı Hayalet' bunların en güçlü örnekleridir. Teşrinievvel 1336 (1920) tarihli Yedinci Kitap'ta yayımlanan 'Yaralı Hayalet' şu dizelerle başlamaktadır: 'Bir gece bir odada dört arkadaş toplandık/bir uzak rüya olan geçmiş günleri andık/Gözlerimiz yaşlıydı, gönüllerimiz mahzun/Hepimiz memleketten konuştuk uzun uzun'. Daha aşağıda şu iki dize gelmektedir: 'Çaldı, tanburasından tarihin sesi geldi/Dağlara yaslanarak sanki Zeybek yükseldi'.

    Yurt sevgisinin, tarihsel geçmişe bağlılığın yanısıra bu şiirlerde şairin ustalaşmaya başladığı, vezni kullanmada zorlanmadığı ve daha arı bir Türkçe'ye yöneldiği de görülmektedir.
    ...
    (http://www.mkutup.gov.tr/n-hayati.html)

    Kırk Haramilerin Esiri

    Geniş dallardan sızan gecenin gölgesiyle,
    Ormanda uğuldayan yağmurların sesiyle,

    Bu akşam renklerini kaybedince her çiçek.
    Bir kahraman esirin kolları kesilecek.

    Bu bir şanlı erdir ki Rabbi bulmuş kanında.
    Bir kere düşürmeden yüksek mağrur alnında.

    Alevden bir sancağın taşımış gölgesini.
    Memleketler çökermiş yükseltince sesini.

    Tam altı yüz yirmi yıl bir nur için döğüşmüş,
    Fakat günün birinde kafir eline düşmüş.

    Şimdi ezmek istiyor onu kırk haramiler,
    Bu son akşam kalbinde rabbi bulmazsa eğer.

    Ormanda renklerini kaybedince her çiçek.
    Bir vuruşta bin kesen kolları kesilecek.

    İşte rüzgarda uçan alevleriyle yer yer,
    Siyah ağaçlıklardan parladı meşaleler.

    Dumanlı bir kızıllık ormanı gölgeliyor.
    Şanlı esirleriyle haramiler geliyor.

    Ağaçsız bir meydanda büyük kütükler yandı.
    Haydutların karanlık yüzleri aydınlandı.

    Küçük bir oda gibi yosunlanmış bir taşı,
    Kendisine taht yapan haramilerin başı.

    Bir şeyler mırıldandı, bir şeyler emreyledi,
    Sonra boğuk bir sesle haydi kesiniz dedi.

    Haydutlar ağır ağır çekilirken geriye,
    Geniş yüksek bir gölge itildi ileriye.

    Tunç bir çehre parladı alevin rüzgarıyla,
    Yüksek gururlu alnı geniş omuzlarıyla.

    Kolları kesilecek kahraman esirdir bu,
    Ne dudakları sarı ne gözlerinde korku,

    Bir demir heykel gibi öyle hissiz bekliyor.
    Nihayet hep kütükler olunca bir yığın kor,

    Haydutların içinden birisi ilerledi.
    Kolların kesilecek haydi hazırlan dedi.

    Zulmette parıldadı çeliği bir baltanın,
    Kuru bir ses duyuldu sonra fışkıran kanın,

    Damlaları ateşten yer yer duman çıkardı.
    Şimdi şanlı esirin yalnız bir kolu vardı.

    Ormanı baştan başa dolaştı boğuk bir ses;
    Öteki kolu da kes! Öteki kolu da kes!

    Bıraktığı baltayı cellat alırken yerden,
    Meydana gölgeleri yakınlaşan göklerden,

    Haykırıldı bir büyük şanlı mazinin yadı.
    Birden balta esirin elinde parıldadı.

    Nazım Hikmet Ran

  • alfred hitchcock

    30.12.2004 - 00:12

    Eskiden 'Alfred Hitchcock Sunar' diye, kısa metrajlı, gerilim filmlerinin sunulduğu, bir TV programı vardı....

    Bizim şişman Hiçyok, parmaklarının arasında bir puro, siyah beyaz bir çekimde, çoğunlukla bir sandelyeye ile sunduğu, kısa filmler baya damardandı. Alacakaranlık Kuşağı bundan mı etkilendi yoksa Hiçkokla alakları yok mu bilemiyeceğim ama ikiside aşmış dizilerdi...

Toplam 2591 mesaj bulundu