IMAX'e ''Haunted Castle'' adında 3D film gelmişti. Daha önce izlediğim 3D'lerden dolayı bundan pek ümitli değildim ama filimin müzikleri her şeyi kurtardı. Sayesinde sadece Lunascape grubunu tanımakla kalmadım grubun vokalisti olan Kyoko Baertsoen'u ''Lane Navachi'' sarkisini soylerken, hem 3D olarak izleme hem de dinleme fırsatım oldu... Tabi başrolde ki Jasper Steverlinck performasını eklemem lazım, yani ''Arid'' grubu ile de tanışmış da oldum...
Eve gelince ilk işim netten kim olduklarını bulmak ve (imesh sağolsun) MP3 olarak şarkılarını da indirmek oldu... Tabi ''Reflecting Seyelence'' albümünde ki diğer şarkıları ''Lane Navachi'' ile çok alakası yok ama yine de Kyoko Baertsoen sesi ile insanı büyülecek kadar etkililer. Özellikle ''Tears from the Moon'' parçası... Bu şarkının yapımında Sinead O'Conner, Rick Nowels, Steve Lyon gibi baya ünlü isim var
Grubu bu şarkılardan başka özel yapan Cranberries ve Sinead O'Conner sesine yakın bir grup olması. Eğer Cranberries grubuna doyamadıysanız Lunascape grubu imdada yetişiyor. Yok kalsın derseniz yine de kendisine ait özel bir havası olan ''Lane Navachi'' şarkısını bulup dinleyin derim tabi ''Tears from the Moon'' da bence kaçırmayın...
Grup şimdilik, 2002 yılında çıkardıkları ''Reflecting Seyelence'' ile 2004 tarihli ''Mindstalking'' adında iki şeker albümü var, bir de ''Remotions'' adında ki özel DVD'lerini de unutmamak lazım...
Yaptıkları müzik türüne ''ambient triprock'' deniyor, bence de baya uyuyor tanım.
- Tears from the Moon -
Couldn't sleep
so I went out walking
thinking about you
hearing us talking
and all the things
I should have said
echo now inside my head
I feel something
falling from the sky
I'm so sad
I make the angels cry
Tears from the moon
fall down like rain
I reach for you
I reach in vain
tears from the moon
tears from the moon
It just ain't fair
this thing called loving
when one's still there
and the other feels nothing
I would have done
anything for you
I still love you baby I do
all day I keep
from falling apart
but at night
when the sky gets dark
Tears from the moon
fall down like rain
I reach for you
I reach in vain
Stop
stop hauting me
it should be easy
as easy as when you
stoped wanting me
Tears from the moon
fall down like rain
I reach for you
I reach in vain
Bu ismi ne yazık ki tesadüfen tanıdım. Tesadüfen diyorum zira Türkiye’nin tanıması gereken ve lise kitaplarında zorunlu olarak okutulması gereken bir isim.
Elime ilk aldığım kitabı Jurnal’ine, abanıp kaldığımı hatırlıyorum. Nasıl bir duygu dünyasıydı içinde yüzdüğüm anlayamıyor, yaşama bakışımı değiştireceğini her satırında kaybolurken hissediyordum. Her sözcüğü karanlığımı aydınlatan bir ışık halesi oluyor, büyüyor ve düşünce dünyamda anlamını arıyordu. Nasıl olmuştu da O’nu tanımakta bu kadar geç kalmıştım... Neden daha önce tanımadım diye sordum... sordum... O gün... bilmeye başladığım gündü...
O’nu bildikçe acıktım, acıktıkça daha fazla bilmek istedim... O’nu öncelikle duygularıyla tanımıştım. Gördüğümün yalnızca bir dağın etekleri olduğunu; düşüncelerinden başım dönüp, gözlerimi yukarı çevirdiğimde, tasavvurunun sonsuzluğunda gözlerim kamaşınca anladım... O göremeyeceğim kadar büyük ve sınırsız bir ummanmış meğer... Görmeyen gözlerine inat karanlığını beyninin ve yüreğinin ışığıyla boğan ve âmâlığın fizyolojik değil, fikrî bir eksiklik hali olduğunu yüzümüze vuran büyük kelam sahibi...
Cemil Meriç’i anlamanın hiç de kolay olmadığını, onu herhangi bir ideolojiye ya da salt bir görüşe hapsetmek isteyenleri okudukça daha iyi gördüm. Üstadın sınırsız tefekkür dünyasında yaşama, yalnızca kendi gözleriyle bakan insanlar, evrenin tüm gözlerine sahip bir idrakte kendi gözlerini görünce, onun kalemini dar bir çerçeveye sıkıştırmaya kalkışırlar. Cemil Meriç...hiçbir akla ve gönle hapsedilemeyen büyük tecessüstü oysa...
Cemil Meriç tarafsız mıydı peki? Elbette ki taraftı...Tarafsızlığın insan için bir haysiyetsizlik olduğunu belirtir ve kendisini doğrunun, hakikatin tarafında görerek yaşamını hülasa eden iki sözcükten bahseder; öğrenmek ve öğretmek...
“İdeolojiler kinlerimize takılmış maskelerdir” derken entelektüel bilincin bundan uzak olduğunu ısrarla vurgulayıp; “Özellikle sağ ve sol hakikati maskelemeye yarayan uydurma mefhumlardır, sağ ile sol bir bütündür. Solu tayin eden sağ, sağı tayin eden soldur. Biz hakikatin sadece bir tarafını görmeye mahkum edilmişizdir. Oysa yalnız bir tarafını görmek, hiçbir şey görmemektir” diyen cümleleriyle de kendisinin, hakikati arayan ve onu tümüyle kucaklamaya çalışan bir fikir işçisi olduğunu harikulade bir şekilde özetlemiştir.
Tek dünyası kitaplar olan ve her kitabı meçhule, yani sonsuzluğa açılan bir kapı olarak gören bu büyük dehanın, karanlığı aydınlatan sonsuz ışığından öğrenecek çok ama çok şeyimiz var.
Cemil Meriç’i benim dünyama vuran aksi ile ifade etme gücünden dahi aciz iken yapabileceğim en iyi şeyin, onun ışığının yansımasına vesile olmaktır düşüncesine vardım.
Bu manada, ruhunun kıskacında olan insanların açlığını bir nebze de olsun gidermeyi amaçlayan anlamak.com’un mimarı, evrenimin tek canına, Cemil Meriç’i sizlere sunma fikri ve fırsatı verdiği için çok teşekkür ediyorum.
Dileğim, sitede yer alan birbirinden önemli her satır gibi Cemil Meriç’i de herhangi bir sınıfa dahil etmeden, kendisinin onu anlamamızı istediği tanımlar çerçevesinde, gerçek bir entelektüel görerek, hakikatin savunucusu ve öğreticisi sıfatıyla anlamaya, tanımaya çalışmanızdır.
Keza biz onu ancak, tanımaya çalışabiliriz. Zira onu tanımak ve tam anlamıyla anlayabilmek için en az 13.000 ciltlik bir kütüphaneye sahip olmak ve öyle bir yüreğin hissedişini iliklerimizde yaşamak gerekli...
En cok Transmission (1997) ve TRIPtych(1999) albumlerini dinledim, bunlari kafayi yiyinceye kadar dinlemekten diger albumlerini almayi unuttum galba :)
Bu grup hakkinda seksi desem karizmaya yakismaz ama 70lerda gelse bir Doors daha olurdu herhalde diye dusunuyorum. Tabi Doors diye hemen atlamayin, yine de benzetemeden duramiyorum...
off off kiz olsaydim sarkilarinda erir erir gruba asik olurdum herhalde ama nasip esimeymis, onun sayesinde tanidim bu grubu. Saatlerce odadan cikmadan dinlerdik... yaz, teras, yildizlar, dalgalarin sesleri ve fonda Tea Party ya da Cure baska soze gerek yok sanirim...
Emerald
Confess what you crave
a life without pain
you'd kill for the taste
But the hurt still remains
Still they don't know who you are
Just be still my emerald
I'll be waiting for you
Do exactly what your told
I'll be waiting for you
Ashamed by the threats
you pierce the embrace
afraid and alone
In a dark lonely place
did you alway want to be
did they try to steal your soul
did they hurt you with deceit
can't you come in from the cold
bestill my emerald
I'll be waiting for you
Esimle, dugunumuzde ''These Living Arms'' parcasini cok istemistik giris sarkisi olarak, ama ne bilelim, nerdeeeenn ohuuu uhuuuu (aramizda kalsin ama) santor getirecekleriiiiini nerden bilem ohuuu uhuuuuu:(((((((
These Living Arms
so a crowd he gathered around us
i'm pining one last kiss
i'm struggling with the lifeline
in the shadow of this bliss
patience my love it'll all be alright
but ain't it funny how the fates work
i feel cheated by the turn
still this love it hovers over us
and the lessons that we've learned
patience my love it'll all be alright
with your arms around me
you're singing softly
and i fade from memories
and move on
we were lost inside a wasteland
of fools groping for the gold
i wonder if they'll think of us
whlie they're still searching for their souls
patience my love it'll all be alright
with your arms around me
you're singing softly
and i fade from memories
and move on
so never put it out my love
the spirit is the flame that burns within
hold on to me
and it'll all be alright
sleep now is descending like a dream
still i'm shaking from the softness
of your skin
hodl on to me
and it'll all be alright
with your arms around me
you're singing softly
and i fade from memories
and move on
may nothing harm you
i'm still inside you
with my wings around you
you'll go on
Yillar once daha dogrusu 18 yaslarinda boyle bir siteye uye olsaydim kesin bu veletin resmini koyardim bilgilerime. Artik nostaljiden ileri gitmiyorlar...
90'larda, California'da kurulan yaramaz metalci cocuklarin grubu :)
''Everything About You'' şarkısıyla hemen ilk ona girdiler, klibi ile MTV tarafından çabucak kapıldı. Kaliteli albüm, kaliteli albüm kapağı ve maskotu olan yaramaz veleti, kaliteli vokalisti, hit şarkıları, kaliteli video klipleri derken sonradan piayasadan buharlaştılar. 6 albüm çıkartmasına rağmen eski ününe kavuşamadı. Pop listelerinin kurbanlarından biri daha olarak kaldılar malesef...
''Ugly Kid Joe'' adı ''Pretty Boy Floyd'' grubundan esinlenerek hmmm yoksa ona karşı mı konulmuştu hmm. ''Pretty Boy Floyd'' kim derseniz de bilmiyorum :)
Türü: Pop-Metal, Hair Metal, Funk Metal, Heavy Metal, Hard Rock
Albümleri:
1991 As Ugly as They Wanna Be
1992 America's Least Wanted
1995 Menace to Sobriety
1996 Motel California
1997 As Ugly as It Gets
- o -
Cats in the Cradle
My child arrived just the other day
Came to the world in the usual way
But there were planes to catch and bills to pay
He learned to walk while I was away
He was talkin' 'fore I knew it
And as he grew he said,
'I'm gonna be like you, Dad,
You know I'm gonna be like you.'
And the cat's in the cradle and the silver spoon,
Little boy blue and the man 'n the moon.
'When you comin' home? '
'Son, I don't know when. We'll get together then.
You know we'll have a good time then.'
Well, my son turned ten just the other day.
He said, 'Thanks for the ball, Dad. Come on, let's play.
Could you teach me to throw? '
I said, 'Not today. I got a lot to do.'
He said, 'That's okay.' And he walked away and he smiled and he said,
'You know, I'm gonna be like him, yeah.
You know I'm gonna be like him.'
Well, he came from college just the other day,
So much like a man I just had to say,
'I'm proud of you. Could you sit for a while? '
He shook his head and he said with a smile,
'What I'd really like, Dad, is to borrow the car keys.
See you later. Can I have them please? '
I've long since retired, my son's moved away.
I called him up just the other day.
'I'd like to see you, if you don't mind.'
He said, 'I'd love to, Dad, if I could find the time.
You see my new job's a hassle and the kids have the flu,
But it's sure nice talkin' to you, Dad.
It's been sure nice talkin' to you.'
And as I hung up the phone it occurred to me,
He'd grown up just like me.
My boy was just like me.
bir ses duyulsa...koşsam sesin geldiği yere...katılsam o seslere...o sesleri çıkarsam...duyulsa seslerimiz...katılsa bütün sesler...ah keşke bir olsa sesler sessizliğin içinde de...bir ses duyulsa...sessizliği bozsak
Kalecinin Penaltı Anındaki Endişesi
10.03.2005 - 01:06kontrpiye sebep :)
En cok kullandigim kelime..
10.03.2005 - 01:04tabi
En cok kullandigim kelime..
10.03.2005 - 01:04zaten
sitar
10.03.2005 - 00:49bkz. Ravi Shankar
Lunascape
09.03.2005 - 21:44ayrica asagida verdigim grubun web sitesinden, tavsiye ettigim, ''Lane Navachi'' sarkisini da dinleyebilirsiniz. (ama kayit kalitesi dusuk)
Kisa yolu:
http://savagemultimedia.com/lunascape.htm
Lunascape
09.03.2005 - 21:35IMAX'e ''Haunted Castle'' adında 3D film gelmişti. Daha önce izlediğim 3D'lerden dolayı bundan pek ümitli değildim ama filimin müzikleri her şeyi kurtardı. Sayesinde sadece Lunascape grubunu tanımakla kalmadım grubun vokalisti olan Kyoko Baertsoen'u ''Lane Navachi'' sarkisini soylerken, hem 3D olarak izleme hem de dinleme fırsatım oldu... Tabi başrolde ki Jasper Steverlinck performasını eklemem lazım, yani ''Arid'' grubu ile de tanışmış da oldum...
Eve gelince ilk işim netten kim olduklarını bulmak ve (imesh sağolsun) MP3 olarak şarkılarını da indirmek oldu... Tabi ''Reflecting Seyelence'' albümünde ki diğer şarkıları ''Lane Navachi'' ile çok alakası yok ama yine de Kyoko Baertsoen sesi ile insanı büyülecek kadar etkililer. Özellikle ''Tears from the Moon'' parçası... Bu şarkının yapımında Sinead O'Conner, Rick Nowels, Steve Lyon gibi baya ünlü isim var
Grubu bu şarkılardan başka özel yapan Cranberries ve Sinead O'Conner sesine yakın bir grup olması. Eğer Cranberries grubuna doyamadıysanız Lunascape grubu imdada yetişiyor. Yok kalsın derseniz yine de kendisine ait özel bir havası olan ''Lane Navachi'' şarkısını bulup dinleyin derim tabi ''Tears from the Moon'' da bence kaçırmayın...
Lunascape
09.03.2005 - 21:19Grup şimdilik, 2002 yılında çıkardıkları ''Reflecting Seyelence'' ile 2004 tarihli ''Mindstalking'' adında iki şeker albümü var, bir de ''Remotions'' adında ki özel DVD'lerini de unutmamak lazım...
Yaptıkları müzik türüne ''ambient triprock'' deniyor, bence de baya uyuyor tanım.
- Tears from the Moon -
Couldn't sleep
so I went out walking
thinking about you
hearing us talking
and all the things
I should have said
echo now inside my head
I feel something
falling from the sky
I'm so sad
I make the angels cry
Tears from the moon
fall down like rain
I reach for you
I reach in vain
tears from the moon
tears from the moon
It just ain't fair
this thing called loving
when one's still there
and the other feels nothing
I would have done
anything for you
I still love you baby I do
all day I keep
from falling apart
but at night
when the sky gets dark
Tears from the moon
fall down like rain
I reach for you
I reach in vain
Stop
stop hauting me
it should be easy
as easy as when you
stoped wanting me
Tears from the moon
fall down like rain
I reach for you
I reach in vain
Lunascape 2002
(Reflecting Seyelence)
Brandon Lee
09.03.2005 - 18:56tabi ki Crow
Arapça
09.03.2005 - 17:33Bu dilin onemini ve degerini belirtmek icin binlerce ornekten birini vermek yeterli olur belki:
''Medeniyet Arapça bir kelime olup Medine kelimesinden türetilmiştir. Şehirlilik, hayattan tam faydalanarak, iyi ve rahat yaşama demektir''
Tabi binlerce ornek koysak bile kirmizi sal gormus gibi onune gelene
saldiran bogalari durdurmaya yetmez o başka...
En cok kullandigim kelime..
08.03.2005 - 16:02Bu yüzden
bundan dolayı
tabi ki
yani
...
ingilizler
04.03.2005 - 02:54İngilizler ırk değildir. Çeşitli ırklardan ve Roma İmparatorluğu'nun bir kalonisinden meydana gelir.
lütfen
04.03.2005 - 02:48ingilizler
sadece
04.03.2005 - 02:47vazgeçmek birdenbire
herşeyden vazgeçmek
sadece gökyüzü
sadece deniz
sadece sen ve ben
sadece sevgi
hepsi bu! ! !
kül tablası
04.03.2005 - 02:46yunancasi ayip soylemem :)
meryem ana
04.03.2005 - 02:45efes
tepedeki çimenlik
04.03.2005 - 02:43ezberimde kalan nadir sarkilardan
En cok kullandigim kelime..
04.03.2005 - 02:38lakin, fakat, ama...
cemil meriç
04.03.2005 - 01:37Cemil Meriç;
Bu ismi ne yazık ki tesadüfen tanıdım. Tesadüfen diyorum zira Türkiye’nin tanıması gereken ve lise kitaplarında zorunlu olarak okutulması gereken bir isim.
Elime ilk aldığım kitabı Jurnal’ine, abanıp kaldığımı hatırlıyorum. Nasıl bir duygu dünyasıydı içinde yüzdüğüm anlayamıyor, yaşama bakışımı değiştireceğini her satırında kaybolurken hissediyordum. Her sözcüğü karanlığımı aydınlatan bir ışık halesi oluyor, büyüyor ve düşünce dünyamda anlamını arıyordu. Nasıl olmuştu da O’nu tanımakta bu kadar geç kalmıştım... Neden daha önce tanımadım diye sordum... sordum... O gün... bilmeye başladığım gündü...
O’nu bildikçe acıktım, acıktıkça daha fazla bilmek istedim... O’nu öncelikle duygularıyla tanımıştım. Gördüğümün yalnızca bir dağın etekleri olduğunu; düşüncelerinden başım dönüp, gözlerimi yukarı çevirdiğimde, tasavvurunun sonsuzluğunda gözlerim kamaşınca anladım... O göremeyeceğim kadar büyük ve sınırsız bir ummanmış meğer... Görmeyen gözlerine inat karanlığını beyninin ve yüreğinin ışığıyla boğan ve âmâlığın fizyolojik değil, fikrî bir eksiklik hali olduğunu yüzümüze vuran büyük kelam sahibi...
Cemil Meriç’i anlamanın hiç de kolay olmadığını, onu herhangi bir ideolojiye ya da salt bir görüşe hapsetmek isteyenleri okudukça daha iyi gördüm. Üstadın sınırsız tefekkür dünyasında yaşama, yalnızca kendi gözleriyle bakan insanlar, evrenin tüm gözlerine sahip bir idrakte kendi gözlerini görünce, onun kalemini dar bir çerçeveye sıkıştırmaya kalkışırlar. Cemil Meriç...hiçbir akla ve gönle hapsedilemeyen büyük tecessüstü oysa...
Cemil Meriç tarafsız mıydı peki? Elbette ki taraftı...Tarafsızlığın insan için bir haysiyetsizlik olduğunu belirtir ve kendisini doğrunun, hakikatin tarafında görerek yaşamını hülasa eden iki sözcükten bahseder; öğrenmek ve öğretmek...
“İdeolojiler kinlerimize takılmış maskelerdir” derken entelektüel bilincin bundan uzak olduğunu ısrarla vurgulayıp; “Özellikle sağ ve sol hakikati maskelemeye yarayan uydurma mefhumlardır, sağ ile sol bir bütündür. Solu tayin eden sağ, sağı tayin eden soldur. Biz hakikatin sadece bir tarafını görmeye mahkum edilmişizdir. Oysa yalnız bir tarafını görmek, hiçbir şey görmemektir” diyen cümleleriyle de kendisinin, hakikati arayan ve onu tümüyle kucaklamaya çalışan bir fikir işçisi olduğunu harikulade bir şekilde özetlemiştir.
Tek dünyası kitaplar olan ve her kitabı meçhule, yani sonsuzluğa açılan bir kapı olarak gören bu büyük dehanın, karanlığı aydınlatan sonsuz ışığından öğrenecek çok ama çok şeyimiz var.
Cemil Meriç’i benim dünyama vuran aksi ile ifade etme gücünden dahi aciz iken yapabileceğim en iyi şeyin, onun ışığının yansımasına vesile olmaktır düşüncesine vardım.
Bu manada, ruhunun kıskacında olan insanların açlığını bir nebze de olsun gidermeyi amaçlayan anlamak.com’un mimarı, evrenimin tek canına, Cemil Meriç’i sizlere sunma fikri ve fırsatı verdiği için çok teşekkür ediyorum.
Dileğim, sitede yer alan birbirinden önemli her satır gibi Cemil Meriç’i de herhangi bir sınıfa dahil etmeden, kendisinin onu anlamamızı istediği tanımlar çerçevesinde, gerçek bir entelektüel görerek, hakikatin savunucusu ve öğreticisi sıfatıyla anlamaya, tanımaya çalışmanızdır.
Keza biz onu ancak, tanımaya çalışabiliriz. Zira onu tanımak ve tam anlamıyla anlayabilmek için en az 13.000 ciltlik bir kütüphaneye sahip olmak ve öyle bir yüreğin hissedişini iliklerimizde yaşamak gerekli...
Üstadın sonsuz ışığından payemize düşeni almanızı diliyorum...
Büyük düşünür Cemil Meriç, sen anlatamadıklarım kadar büyük ve derinsin...
www.anlamak.com editörü
tea party
04.03.2005 - 01:26En cok Transmission (1997) ve TRIPtych(1999) albumlerini dinledim, bunlari kafayi yiyinceye kadar dinlemekten diger albumlerini almayi unuttum galba :)
Bu grup hakkinda seksi desem karizmaya yakismaz ama 70lerda gelse bir Doors daha olurdu herhalde diye dusunuyorum. Tabi Doors diye hemen atlamayin, yine de benzetemeden duramiyorum...
off off kiz olsaydim sarkilarinda erir erir gruba asik olurdum herhalde ama nasip esimeymis, onun sayesinde tanidim bu grubu. Saatlerce odadan cikmadan dinlerdik... yaz, teras, yildizlar, dalgalarin sesleri ve fonda Tea Party ya da Cure baska soze gerek yok sanirim...
Emerald
Confess what you crave
a life without pain
you'd kill for the taste
But the hurt still remains
Still they don't know who you are
Just be still my emerald
I'll be waiting for you
Do exactly what your told
I'll be waiting for you
Ashamed by the threats
you pierce the embrace
afraid and alone
In a dark lonely place
did you alway want to be
did they try to steal your soul
did they hurt you with deceit
can't you come in from the cold
bestill my emerald
I'll be waiting for you
The Tea Party
Transmission
1997
tea party
03.03.2005 - 23:50Esimle, dugunumuzde ''These Living Arms'' parcasini cok istemistik giris sarkisi olarak, ama ne bilelim, nerdeeeenn ohuuu uhuuuu (aramizda kalsin ama) santor getirecekleriiiiini nerden bilem ohuuu uhuuuuu:(((((((
These Living Arms
so a crowd he gathered around us
i'm pining one last kiss
i'm struggling with the lifeline
in the shadow of this bliss
patience my love it'll all be alright
but ain't it funny how the fates work
i feel cheated by the turn
still this love it hovers over us
and the lessons that we've learned
patience my love it'll all be alright
with your arms around me
you're singing softly
and i fade from memories
and move on
we were lost inside a wasteland
of fools groping for the gold
i wonder if they'll think of us
whlie they're still searching for their souls
patience my love it'll all be alright
with your arms around me
you're singing softly
and i fade from memories
and move on
so never put it out my love
the spirit is the flame that burns within
hold on to me
and it'll all be alright
sleep now is descending like a dream
still i'm shaking from the softness
of your skin
hodl on to me
and it'll all be alright
with your arms around me
you're singing softly
and i fade from memories
and move on
may nothing harm you
i'm still inside you
with my wings around you
you'll go on
sweet lover go on
my love be strong
The Tea Party
TRIPtych
1999
tea party
03.03.2005 - 23:35The Tea Party, 1990 yilinda kurulan Kanadali rock grubu. Kendilerine has Alternatif rock muzigi yapiyorlar diyebiliriz...
Grup elemanlari:
Jeff Martin gitar ve vokal
Stuart Chatwood bas
klavye (piyano) da ise Jeff Burrows
Albumleri:
Splendor Solis (1993)
Edges Of Twilight (1995)
Transmission (1997) (sanirim saz ile giriyorlar albume)
TRIPtych(1999)
Tangents (2000)
The Interzone Mantras (2001)
Alhambra (2002)
Seven Circles (2004)
www.teaparty.com
Ugly Kid Joe
03.03.2005 - 22:19Yillar once daha dogrusu 18 yaslarinda boyle bir siteye uye olsaydim kesin bu veletin resmini koyardim bilgilerime. Artik nostaljiden ileri gitmiyorlar...
Ugly Kid Joe
03.03.2005 - 22:0090'larda, California'da kurulan yaramaz metalci cocuklarin grubu :)
''Everything About You'' şarkısıyla hemen ilk ona girdiler, klibi ile MTV tarafından çabucak kapıldı. Kaliteli albüm, kaliteli albüm kapağı ve maskotu olan yaramaz veleti, kaliteli vokalisti, hit şarkıları, kaliteli video klipleri derken sonradan piayasadan buharlaştılar. 6 albüm çıkartmasına rağmen eski ününe kavuşamadı. Pop listelerinin kurbanlarından biri daha olarak kaldılar malesef...
''Ugly Kid Joe'' adı ''Pretty Boy Floyd'' grubundan esinlenerek hmmm yoksa ona karşı mı konulmuştu hmm. ''Pretty Boy Floyd'' kim derseniz de bilmiyorum :)
Türü: Pop-Metal, Hair Metal, Funk Metal, Heavy Metal, Hard Rock
Ugly Kid Joe
03.03.2005 - 21:55Albümleri:
1991 As Ugly as They Wanna Be
1992 America's Least Wanted
1995 Menace to Sobriety
1996 Motel California
1997 As Ugly as It Gets
- o -
Cats in the Cradle
My child arrived just the other day
Came to the world in the usual way
But there were planes to catch and bills to pay
He learned to walk while I was away
He was talkin' 'fore I knew it
And as he grew he said,
'I'm gonna be like you, Dad,
You know I'm gonna be like you.'
And the cat's in the cradle and the silver spoon,
Little boy blue and the man 'n the moon.
'When you comin' home? '
'Son, I don't know when. We'll get together then.
You know we'll have a good time then.'
Well, my son turned ten just the other day.
He said, 'Thanks for the ball, Dad. Come on, let's play.
Could you teach me to throw? '
I said, 'Not today. I got a lot to do.'
He said, 'That's okay.' And he walked away and he smiled and he said,
'You know, I'm gonna be like him, yeah.
You know I'm gonna be like him.'
Well, he came from college just the other day,
So much like a man I just had to say,
'I'm proud of you. Could you sit for a while? '
He shook his head and he said with a smile,
'What I'd really like, Dad, is to borrow the car keys.
See you later. Can I have them please? '
I've long since retired, my son's moved away.
I called him up just the other day.
'I'd like to see you, if you don't mind.'
He said, 'I'd love to, Dad, if I could find the time.
You see my new job's a hassle and the kids have the flu,
But it's sure nice talkin' to you, Dad.
It's been sure nice talkin' to you.'
And as I hung up the phone it occurred to me,
He'd grown up just like me.
My boy was just like me.
Ugly Kid Joe
America's Least Wanted
1992
Toplam 2591 mesaj bulundu