Cem Nizamoglu Adlı Üyenin Nedir Yazıları - An ...

  • sait faik

    07.04.2003 - 03:19

    sait faik abasıyanık

  • sait faik abasıyanık

    07.04.2003 - 03:08

    hişt hişt

  • sait faik abasıyanık

    07.04.2003 - 03:07

    O ve Ben

    Sana koşuyorum bir vapurun içinden
    Ölmemek, delirmemek için...
    Yaşamak; bütün adetlerden uzak
    Yaşamak...
    Hayır değil, değil sıcak:
    Dudaklarının hatırası;
    Değil saçlarının kokusu
    Hiçbiri değil.
    Dünyada büyük fırtınanın koptuğu böyle günlerde
    Ben onsuz edemem.
    Eli elimin içinde olmalı,
    Gözlerine bakmalıyım,
    Sesini işitmeliyim.
    Beraber yemek yemeliyiz.
    Ara sıra gülmeliyiz.
    Yapamam, onsuz edemem.
    Bana su, bana ekmek, bana zehir;
    Bana tad, bana uyku
    Gibi gelen çirkin kızım,
    Sensiz edemem!

    Sait Faik

  • adem

    07.04.2003 - 02:25

    ADEM

    Yokluk, hiçlik, fena, bulunmama. İki çeşit adem bulunduğu belirtilmiştir. Bunlardan biri mutlak, diğeri ise mukayyed yokluktur. Meselâ 'Evde ekmek yoktur' cümlesinde ekmek; eve nisbetle yoktur. Yani bu durum, ekmeğin mutlak olarak değil, belirli bir anda bulunmamasını gösterir. Bu şekilde, 'var fakat mevcut değil' manasındadır. Mutlak yoklukta, böyle bir şartlı yokluk söz konusu değildir. Kesin bir yokluk durumu vardır.

    Tasavvufta mutlak ve gerçek vücud Allah'ın varlığıdır. Bu yüzden tasavvufta eşya ve madde bir 'yokluk' olarak kabul edilmiştir. Çünkü madde ve eşya yokluktan hâsıl olmuştur. Aynada görülen şeylerin gerçek varlığı bulunmadığı gibi, madde aynasında görünen ve akseden şeylerin de kendi başlarına bir varlıkları bulunmamaktadır.

    İbnü'l-Arabî'ye göre: 'Kâinattaki her şey bir vehim ve hayalden ibarettir. ' Bunların gerçek ve belli başlı bir varlıkları yoktur. Bu konuda da İbnü'l-Arabî'nin özellikle Eflatun'da görülen 'gerçek ve onun yansıması olan ideler âlemi' görüşüne bir yaklaşma vardır. Dolayısıyla eski Yunan'dan bir etkilenme söz konusudur. Bu konudaki tartışmalar, nassların çizdiği hudutların dışına bile çıkacak noktaya maalesef gelebilmiştir. Batı'da olduğu gibi akıl, bu hususları tahlil etmek için bayağı zorlanmıştır.

    Kaynak: İslam Ansiklopedisi

  • abdülkadir geylani

    06.04.2003 - 20:39

    Kadiriye Tarikat’nın kurucusudur. (Geylan 1077 – Bağdat 1166) . Muhittin Ebu Muhammed bin Ebu-Salih Cengidost da denir. Hazar Denizi’nin göneyindeki Geylan’da doğdu. Burası Ceylan, Cilan, Gilan diye de anılır. İlk tahsilini Geylan’da yaptı, tarımla uğraştı. Daha sonra Bağdat’a giderek Hanbelı fıkhı ve hadisle ilgili olarak eğitim gördü. Çağının önemli bilginlerinbden Ebu Zekiriya Tebrizi, Ebubekir Muzaffer ve Ebu Said’den dil, edebiyat, hadis ve fıkıh dersleri aldı. Sonradan çalışmalarını tümüyle tasavufa yöneltti. Elli yaşında vaizliğe başladı ve kısa zamanda İslam dünyasında ünlendi. Fetva, tesfir, fıkıh ve hadis alanlarında da döneminin en sayılan din adamı oldu. Vazileriyle Gayrimuslimleri de etkiledi. Pek çok Musevi ve Hıristiyan, Geylani’nin vaizleriyle İslamiyete girdi.

    Kendisine Gavs-ı Azam (En büyük yardımcı) ve Benzullah (Allah’ın Doğanı) gibi isimler verildi. Bağdat’ta devlet ileri gelenleri kendisi için binalar kurdular, her türlü imkanı sağladılar. Kurduğu tarikat kısa zamanda yayıldı. Kadiriyye, Bağdat’ın Osamnlı Türkleri tarafından 1535’te fethinden sonra da yayıldı, güçlendi. Kanuni Sultan Süleyman, Safeviler tarafından yıktırılan türbesini yeniden yaptırdı.

    Eserleri arasında El-Gunye, El-fethu’r-Rabbani, El-Fütuhü’l-Gayb en tanınmışlarıdır.

    Abdulkadir Geylani, tasavvufu, cömertlik, rıza, sabır, gurbet, seyahat, hakkında razı olmak ve mütevazı şekilde giyinmek, yemek, yaşamak şeklinde özetlemiştir…

  • şeyh bedrettin

    05.04.2003 - 02:30

    Bedrettin Mahmut Bin Kadı-i Simavna veya Simavna Kadısı oğlu Şeyh Bedrettin (Doğumu 1358 Simavna – Ölümü 1420 Serez) . Adı Fetret Devri’ndeki bir ayaklanmaya katılmasıyla ünlenen din adamı. Babası İsrail adında Simavna kadısıdır, annesi daha önce müslüman olup Melek Hatun adını alan Simavna tekfururnun kızdırı. İlk din eğitimini babasından ve çevresindeki hocalardan aldı. Bursa ve Konya’ya gitti. Fıkıh, mantık ve astronomi öğrendi.1382’de Kahire’ye gitti. Bir yandan da dönemin ünlü hocalarından ders alıyordu. Hacca giderek Mekke’de dört ay kaldı.

    Yeniden Kahire’ye döndü. Memluk Sultanı Belkuk’un oğlu Ferec’e ders verdi. Şeyh Hüseyin Ahlati ile tanıştı ve onun etkileriyle tasavvufla ilgilenmeye başladı. Sultan Berkuk’un hediye ettiği bir Habeş cariye ile evlendi, bir oğlu oldu.

    Şeyh Bedrettin 1404’te Tebriz’e gitti. Timur’un sarayında bilginler arasında tertiplenen tartışmalara katıldı ve dikkat çekti.

    Yine Kahire’ye döndü ve önce Ahlati’nin halifesi, onun vefatı üzerinede tekkenin şeyhi oldu.

    Hareketli kişiliği belli bir yerde kalmasını önlüyordu. Bir yıl sonra (1405) Mısır’ı ve tekkeyi terk ederek Konya, Aydın ve İzmir’de bir süre kaldıktan sonra Edirne’ye döndü. Edirne’de de çok kalmadı. Bu kez Batı Anadolu kent ve kasabalarına da içine alan uzun yolculuklar yaptı. Osmanlı Devletinin en buhranlı günleri idi. Yıldırım Beyazıt’ın oğulları arasında taht kavgaları oluyordu. Devlet sahipsiz kalmıştı.

    1411’de Edirne’de hükümdarlığını ilan eden Musa Çelebi, Şeyh Bedrettin’i Kazaskerlik’e getirdi. Bedrettin bu görevde üç yıl kaldı ve tüm Rumeli’de fikirlerini yaydı, kendine bağlı olanları önemli görevlere getirdi. Musa Çelebi’nin, kardeşi Çelebi Mehmet’e mağlup olması ve öldürülmesi üzerine Bedrettin’in Kazaskerlik görevi sona erdi. Devlet için gerçek bir tehlike konumunda olmadığı düşüncesiyle cezalandırılmadı ve ayda bin akçe maaş verilerek İznik’te ikamete mecbur edildi (1413) .

    Şeyh Bedrettin’in İznik’teki ikameti sırasında müridlerini devlete karşı ayaklandırmak isteyip istemediği bilinmiyor. Fakat en yakın iki adamı Börklüce Mustafa ile Torlak Kemal, Aydın ve Manisa dolaylarında ayaklanarak etrafına topladıkları kimselerle köy ve kasabaları ele geçirmeye başlayınca Bedrettin önce İznik’ten kaçıp İsfendiyaroğulları’na, daha sonra da Sinop üzerinden Kıram’a geçip Edirne Kazaskerliği sırasında tanıdığı Eflak Beyi Mircea’ya sığındı. Mircea’nın yardımıyla kısa sürede çevresine binlerce adam topladı. Fakat Anadolu’daki adamları Börklüce ve Torlak Kemal’in isyanları bastırılmış kendileri de öldürülmüştü. Durumun vehametini anlayan Bedrettin, Deliorman’a saklandı. Fakat kısa sürede Çelebi Mehmet’in adamları tarafından yakalanarak Serez’e getirildi.

    Orada, din adamlarından oluşan bir mahkemede yargılandı ve idam edildi. Kemikleri halen İstanbul’da Sultan Mahmut’un türbesinde gömülüdür.

    GÖRÜŞLERİ:
    Bedrettin, Vahdet-i Vücut felsefesi yerine Vahdet-i Mevcut düşüncesine taraftardır. Ona göre Tanrı ve tabiat birdir. Madde ve ruhu birbirinden ayırmak mümkün değildir. İkisininde önemi aynıdır. Cennet ve cehennemi kabul etmez. Bunların dünyadaki durumları simgeleyen şeyler olduğunu söyler. Kıyamete de inanmaz. Kuran’ın yorumlanmasında Bedrettin de Batiniler gibi düşünmekte, ayetlerin birer simge olduğuna, asıl anlamların içerde, derinde olduğuna inanır. En önemli eseri Varidat’tır.

    Arap dilini, İslam fıkhını ve tasavvufu inceleyen eserleri, günümüze kadar gelememiştir. Bedrettin’nin son yıllarda isminden çok bahsedilip üzerinde tartışmalar açılmasını önemli nedenlerinden biri de onun mülkiyette ortaklığı savunmuş olmasıdır. Bu fikirleri sosyalist ve özellikle Marksistler’e sempatik gelmiş, devlete baş kaldırması olayı çağının şartlarından soyutlanarak değerlendirilmiştir.

    Şeyh Bedrettin’in adına ölümünden sonra kurulan Simaviye tarikatı Rumeli’de bir süre etkili olmuştur.

    Not: Bu yazdıklarımı koyma sebebi tartışma çıkartmak değildir. Esas amacım bilgi akışımına katkıda bulunmaktır. Lütfen tarihte adı geçen kişileri eleştirirken başka insanların duygularına dikkat edip, saygı göstererek yermeye götürmeyelim olayı. Dikkat edin ki bu terimlerin girilmesi bir kişiyle diğer kişiyi ayırt etmek ya da karşılaştırmak değildir

  • peter arnett

    03.04.2003 - 17:55

    Peter Arnett'e 'vatan haini' suçlaması
    Irak devlet televizyonunda, ABD'nin savaşta başarısız olduğu yönünde konuştuğu için NBC televizyonundaki işinden kovulan gazeteci Peter Arnett'ın, ABD'ye girişinde 'vatan hainliğinden' tutuklanarak yargılanması talep edilirken, bir Senatör, 'Arnett vahşi batıda yaşasaydı şimdiye kadar kasaba meydanında sallandırılmıştı' dedi.

    Cumhuriyetçi Parti Kentucky Senatörü Jim Bunning, vatan haini suçlamalarını daha da ileri götürerek, gazetecilere, 'bence Arnett ABD'ye getirilmeli ve vatana ihanetten yargılanmalı. Çünkü savaş sırasında Irak hükümetine yardım ve yataklık ediyor' dedi.

    Bunning, daha sonra Senato'daki konuşmasında da, Arnett ile ilgili açıklamalarını sürdürdü ve 'Arnett, (Irak Devlet Başkanı) Saddam Hüseyin ve onun barbar rejimi için yararlı bir aptal durumuna düştüğü için özür dileyebilir. Ancak bu ne benim için ne de askerlerimiz ve pekçok Amerikalı için yeterli değil' dedi.

    Öfkesini tutamayan Senatör Bunning, vahşi batı örneğini vererek, odönemlerde vatana ihanet edenlerin, hemen bulundukları yerde, kasaba meydanındaki bir ağaçta asıldıklarını da söyledi.

    ABD'nin 1991'deki Körfez Savaşı sırasında yıldızı parlayan gazeteci Arnett, Irak devlet televizyonunda bir programa konuk olarak, 'Irak direnişi yüzünden ABD'nin ilk savaş planı başarısız oldu' demişti.

    'İnandığım şeyleri söyledim' diyerek kendini savunan Arnett, ABD'de vatan haini ilan edilirken, NBC televizyonundaki işinden de kovulmuştu. İngiliz savaş karşıtı Daily Mirror gazetesi, Arnett'ı hemen işe almıştı.

    (aa)

  • reyting

    03.04.2003 - 17:51

    Savaş haberleri bıktırdı
    Savaş haberlerinin ilk günlerdeki kadar ilgi çekmemesi ve reytinglerin düşmesi üzerine Amerikan TV kanalları savaş haberlerine ayrılan sürede kısıntıya gidiyor.

    Özellikle sabah haberlerinde konuları çeşitlendirmeyi deneyen kanalların başında NBC geliyor. New York'taki Rockefeller Plaza'daki stüdyolarından yayın yapan NBC, SARS virüsü salgını ya da magazin haberlerine daha çok yer vermeye başladı.

    En son yayınlanan sabah haberlerinde seksi yıldız Katie Couric, Colin Farrell'e 'Britney Spears ile buluşup buluşmadığını' sorarken; ABC televizyonu da 'Günaydın Amerika' programında Jennifer Lopez'in son video kasetine ağırlık verdi.

    HABERLER ÇEŞİTLENDİRİLİYOR

    Savaş haberleri yine de ekranlarda önemli yer tutmakla birlikte, haberlerin artık çok daha sık reklam aralarıyla kesildiği gözden kaçmıyor. Televizyon yetkilileri ise, 'Irak'ta çabuk ve kesin zafer bekleyen kamuoyunun artık savaş haberlerine doyduğu' görüşünü ileri sürüyorlar. Bunun yanı sıra 'savaş haberlerinin yerinde izlenmesinin TV'lerin bütçesi açısından hayli külfetli olmaya başladığı' verilen haberler arasında.

    'Savaş haberlerinin birbirine benzemesinin izleyiciyi sıktığı ve dikkatini dağıttığını' kaydeden TV yöneticileri, 'izleyicilerin başka haberlere susadıklarını farkediyoruz' diye konuştular.

    Bu arada reytinglerin savaşın ilk günlerine oranla bir hayli düştüğü ifade edildi.

    (aa)

  • u.s.a

    03.04.2003 - 17:48

    Amerika Birleşik Devletleri'nin;

    1.1898 yılına Meksika'yı işgal ettiğini ve aynı yıl
    Küba'ya
    girdiğini,

    2.1921 yılında Nikaragua'ya saldırıp,
    anti-emperyalist direniş
    hareketinin
    lideri Sandino ile birlikte 300 devrimciyi öldürerek
    uzun yıllar
    sürecek
    'terör dönemini' başlattığını,

    3.1945 yılında Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki
    kentlerine ATOM
    BOMBASi
    atarak yüz binlerce masum insanı katlettiğini, yüz
    binlerce kişiyi de
    sakat
    bıraktığını,

    4.1950-1953 yılları arasında Kore'de yüz binlerce
    yurtseverin canına
    kıydığını,

    5.1954 yılında Guetamala'ya girerek binlerce
    Guetamala'lıyı
    öldürdüğünü,

    6.1955 yılında Endonezya, Laos ve Kamboçya'da CIA'nın
    operasyonları
    sonucunda binlerce sivil insanın öldürüldüğünü,

    7.1956 yılında Fidel Castro'nun önderlik ettiği, Küba
    Devrimi
    sırasında
    diktatör Batista'ya verdiği askeri destekle üç yıl
    içinde yaklaşık
    60.000
    Küba'lının ölümünde payı olduğunu,

    8.1961 yılında Küba'ya karşı Domuzlar Körfezi
    saldırısını
    örgütlediği,

    9.1965 yılında Endonezya'da diktatör Suharto'nun,
    komünistlere ve
    ilericilere karşı gerçekleştirdiği ve 1 MİLYON'a yakın
    cana mal olduğu
    vahşette parmağı olduğunu,

    10. Aynı yıl (1965) Dominik Cumhuriyeti'ne paraşüt
    birlikleri
    indirdiğini
    ve 10.000'nin üzerinde Dominik'liyi öldürdüğünü,

    11.1975 yılında Vietnam'dan kovulduğunda, arkasında 1
    MİLYON'nun
    üzerinde
    ölü ve sakat bıraktığını, Vietnam'a attığı bombaların
    II.Dünya Savaşı
    sırasında Avrupa'ya düşen toplam bomba sayısının
    yarısından fazla
    olduğunu,

    12. Kamboçya ve Laos'ta gerici rejimleri
    desteklediğini,1970-1975
    yılları
    arasında süren savaşlarda yaşamını yitiren 1
    MİLYON'dan fazla insanın
    ölümünden sorumlu olduğunu,

    13.1973 yılında Şili'de General Pinochet tarafından
    Cumhurbaşkanı
    Salvador
    Allende'ye karşı girişilen ve Allende ile birlikte
    30.000 yurtsever
    Şilili'nin öldürüldüğü faşist askeri darbenin
    planlayıcısı olduğunu,

    14.1975'li yıllarda Arjantin'deki faşist askeri
    darbelere destek
    verdiğini, 'Demokratik Direniş Hareket'leri sırasında
    'Kaybolan' 30.000
    Arjantin'li devrimcinin ölümünden en az darbeci
    generaller kadar
    sorumlu
    olduğunu,

    15.1970-1980 yılları arasında Türkiye'deki,
    anti-emperyalist,
    yurtsever
    insanların üzerine faşistleri kışkırtarak 10.000'e
    yakın yurtseverin
    ölümünden sorumlu olduğunu,

    16.1980'de Türkiye'deki darbeci generallere destek
    vererek askeri
    darbenin
    yapılması ve binlerce aydının tutuklanmasından ve
    ölümünden sorumlu
    olduğunu,

    17.1983 yılında Lübnan'a 14.000 deniz piyadesi
    çıkardığını,
    düzenlediği
    operasyonlarda asker ve sivil binlerce Lübnan'lıyı
    katlettiğini, aynı
    yıl
    Lübnan'a ikinci kez saldırıp kentleri ve köyleri
    bombaladığını,

    18. Aynı yıl (1983) Grenada'yı işgal ettiğini,
    yüzlerce yurtseveri
    öldürdüğünü,

    19.1984 yılında İran-Irak savaşında Irak'a destek
    verip, silah satmak
    için
    savaşı kızıştırdığını, on binlerce sivilin ölümünden
    sorumlu olduğunu,

    20.1986 yılında Libya'yı bombaladığını,

    21.1989 yılında Panama'ya asker çıkardığını ve 5000
    Panamalı'yı
    öldürdüğünü,

    22.1991 yılında Körfez Savaşı sırasında uçaklarının
    12.000 sorti
    yaptığını, attıkları bombalarla 100.000 sivil Irak'lıyı
    öldürdüğünü,1
    MİLYON'a yakın çocuğun ambargo yüzünden ölümünden
    sorumlu olduğunu,

    23.2001 yılında faşist İsrail liderine destek vererek
    binlerce
    Filistinli'nin ölümünden ve yaralanmasından sorumlu
    olduğunu,

    24.2002 yılında, dünyanın 5. büyük petrol ihraç eden
    ülkesi
    Venezuella'nın
    sosyalist, anti-amerikan görüşlü devlet başkanı
    Chavez'i düşürmek için,
    halkı ayaklandırıp, ülkeyi karıştırdığını ve dışarıdan
    petrol alır
    duruma
    getirdiğini,

    25.2003 YILINDA iSE, IRAK'IN PETROLÜNÜ ELE GEÇİRMEK
    İÇİN IRAK'A

    SALDIRACAĞINI, YÜZBİNLERCE MASUM SİVİLİN ÖLECEĞİNİ,
    NÜKLEER SİLAH

    KULLANACAĞINI B i L i Y O R M U Y D U N U Z? ? ?

    Sahi Terörizm ne demekti?

    Amerika Birleşik Devletleri'nin 1945-1975 (sadece 30
    yıl içerisinde)

    yılları arasında tam 215 kez askeri güce başvurduğunu
    biliyor muydunuz?

    KAYNAK: CUMHURİYET GAZETESİ

  • george w.bush

    01.04.2003 - 18:36

    G. W. BUSHT'UN GERÇEK YÜZÜ MUTLAKA ZİYARET EDİN

    www.gradis.net/Xray/xray.swf

    not: sol üst köşedeki duvar yazısını kaçırmayın :)

    BUSHT'UN BARIŞI

    www.gradis.net/camouflage.htm

    barış işaretini aşağıya çekin

  • incil

    01.04.2003 - 18:04

    Elimiz de bulunan İnciller'in hiç biri direk Hz. İsa'ya dayanmaz. Hz. İsa'nın mulhitlerinin mulhitlerinin söylediklerinden esinlenerek aktarılan kitaplardır ki belki bir kaç yeri hariç keşişler tarafından aktarılan Hz. İsa'ya ait olup olmadığı bilinmeyen sözler ve hayıtıdır (New Testement) ve Pavlus'un mektupları gibi bölümlerden oluşan kitaplardır. (Tevrat (Old Testement) unutmayalım ki hristiyanlara göre İncil'i oluşturur) .

    Kitaplardır diyorum çünkü 100 yıl önceki İncil denilen kitapla 500 yıl öncesindeki ya da çağımız daki ya da önceleri birbiryle tam olarak benzeşmez.

    Emin olun hristiyanlığa da sataşmak istemiyoru o yüzden uzatmayayım. Fakat ne olmuşsa olsun muslüman olarak İncil'e inananırım. Gerçeği şimdilik elimiz de olmasa bile Kur'an'dan aktarmalarla varlığına inanırım.Gerçek Tevrat'a ve Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa gibi gelmiş geçmiş peygamberlere inandığım gibi.

    Hadid Suresi,27. Ayet ' Sonra bunların izinden ardarda peygamberlerimizi gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik, ona İncil'i verdik; ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet vermiştik. Uydurdukları ruhbanlığa gelince, onu biz yazmadık. Fakat kendileri Allah rızasını kazanmak için yaptılar. Ama buna da gereği gibi uymadılar. Biz de onlardan iman edenlere mükâfatlarını verdik. İçlerinden çoğu da yoldan çıkmışlardır. ''

  • yusuf islam

    01.04.2003 - 16:01

    catstevens.com/
    www.yusufislam.org.uk

  • tepki

    01.04.2003 - 13:58

    Genel bir kelime ama yazacaklarımı buraya daha uygun gördüm çünkü bugün için değil yarınlar içinde önemli. Arkadaşlarınıza yollayın:

    BU SAVAŞIN ÖNCESİ VE SONRASI VAR BUNDAN DOLAYI SAVAŞ SADECE ABD & IRAQ HAKKINDA DEĞİLDİR, ESAS İNSANLIKLA İLGİLİDİR ÇÜNKÜ TARİH GÖSTERMİŞTİR Kİ ROLLER HER ZAMAN DEĞİŞEBİLİR... İŞTE ÖNEMLİ OLAN BİZİM NERDE DURDUĞUMUZDUR; EZENLE Mİ EZİLENLE Mİ?

    THIS WAR HAS A BACKGROUND AND A FUTURE THEREFORE THIS WAR IS NOT ONLY ABOUT USA & IRAQ BUT ALSO ABOUT HUMANITY BECAUSE HISTORY SHOWS THAT THE ROLES CAN SWITCH THUS THE IMPORTANT THING IS WHO WE STAND BY, OPPRESSOR OR OPPRESSED?

    Ibret-i Alem için Irak İşgalinin Fotoğrafları - Shocking Photos from Iraq Invasion

    www.hurriyetim.com.tr/dosya/irak_savas_fotolari/default.asp
    news.bbc.co.uk/1/hi/in_depth/photo_gallery/2875171.stm
    www.digitaljournalist.org/issue0212/pt_intro.html (1991)
    www.aljazeerah.info/News%20Photos/Photos%20of%20Iraq%20war%20victims.htm
    www.irnavigate.com/ifp/news/01_07/news1146.htm

    2.11Onlara: 'Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın! ' denildiği zaman: 'Biz ancak düzelticileriz' derler.
    2.11 And when it is said to them, Do not make mischief in the land, they say: We are but peace-makers.

    --

    Protestoya Devam - Lets Continue To Protest

    www.iraqbodycount.net/
    www.antiwar.com/
    www.casi.org.uk/info/consequences.html
    www.electroniciraq.net/
    www.commondreams.org/
    www.iraqjournal.org/
    www.truemajority.org
    www.nonviolence.org/vitw/
    www.nonviolence.org/vitw/
    www.veteransforpeace.org/
    www.arab-aai.org
    www.afsc.org/iraqhome.htm
    www.peace-action.org/
    www.forusa.org/
    www.endthewar.org
    www.wilpf.org
    www.adc.org
    www.iraqaction.org
    www.pax.protest.net/
    www.itapnet.org/chri/
    www.nnirr.org/

    www.internationalanswer.org
    www.votenowar.org/referendum.html
    www.votetoimpeach.org
    www.endthewar.org
    stopwar.org.uk
    www.zmag.org/wspj/index.cfm
    www.dolaralma.com/dolaralma
    www.moveon.org/declaration
    www.reaksiyon.cjb.net
    www.iraktasavasahayir.org
    www.vahdet.com.tr/isdunya/0150.html
    www.nowarsign.org

    2.208 Ey iman edenler, topluca barışa girin ve şeytanın adımlarına uymayın; çünkü o, sizin aranızı açan belli bir düşmandır.
    [2.208] O you who believe! enter into peace one and all and do not follow the footsteps of Satan; surely he is your open enemy.

  • katkı

    31.03.2003 - 18:23

    * Dünya ‘savaşa hayır’ diyor
    Irak'taki savaştan gelen sivil kayıplarla ilgili görüntü ve haberler dünya çapındaki protesto gösterilerinde katılımcı sayısını artırdı. Son iki gündür Endonezya'dan Yunanistan'a, Japonya'dan Almanya'ya kadar birçok ülkede düzenlenen gösterilere yüz binlerce kişi katıldı.
    Guardian: 3 İngiliz askeri savaşmayı reddetti
    İngiltere'de yayımlanan The Guardian gazetesi, üç İngiliz askerinin savaşın mantığına karşı çıkarak, emirleri yerine getirmeyi reddettikleri için İngiltere'ye geri gönderilmekte olduklarını öne sürdü.

    *ABD basını savaşı sorguluyor
    Amerikan basını, Irak'ta izlenen askeri stratejiyi ve sivillerin ölmesini sorgulamaya devam ediyor. Basın, sivil yerleşim yerlerine düşen yüksek isabetli füzelerle övünmenin sakıncalı olduğunu belirtiyor

    * Ankara'da savaşa zincirli protesto
    Irak'a saldırıyı protesto eden bir grup genç, ABD'nin Ankara Büyükelçiliği bahçesinin parmaklıklarına kendilerini zincirleyerek eylem yaptı.

    *Cook'tan tavsiye: Gitsin Rumsfeld savaşsın
    İngiliz Hükümeti'nin Irak politikasına karşı çıkıp, istifa eden Dışişleri eski Bakanı Robin Cook, ABD Başkanı George W. Bush ve yöneticilerini ağır dille eleştirirken, ‘‘Rumsfeld, Chenney ve Wolfowitz'i ABD birliklerine iliştirilmiş gazetecilerle birlikte cepheye sürmek gerek’’ dedi.

    *ABD konvoyu Şanlıurfa’da yine taşlandı
    Mardin'den yola çıkan ABD askeri malzemesi yüklü TIR konvoyu, İncirlik ve İskenderun'a giderken geçtiği Şanlıurfa'da bir grup tarafından taşlandı.

    'Hava sahası uçak ve füzelere kapansın'
    CHP Şanlıurfa milletvekili Mehmet Vedat Melik, Türk hava sahasının her türlü patlayıcı madde taşıyan füzelere ve savaş uçaklarına kapatılmasını istedi.

    ve daha nice tepkiler devam ediyor...

  • şer üçgeni

    30.03.2003 - 12:01

    'Şer üçgeni', Filistin, Lübnan ve Ortadoğu'da savaş hazırlığı

    11 Eylül saldırılarından hemen sonra dünyayı, 'ya bizdensiniz ya da teröristlerin safında' şeklinde bir dayatmayla karşı karşıya bırakan, Latin Amerika'dan Güneydoğu Asya'ya, Orta Afrika'dan Orta Asya'ya kadar bütün ülkeleri yeni küresel savaşını onaylamaya zorlayan ve onlara 'mükellefiyetler' yükleyen, 'bağlılıklarını' göstermeyen veya sessiz kalanları 'terörist' ilan eden ve onlara 'haddini bildireceklerini' söyleyen ABD Başkanı George Bush, son 'ulusal birlik' konuşmasında bu tavrını daha da sertleştirdi. Irak, İran ve Kuzey Kore'yi 'şer üçgeni' olarak tanımlayan, bu ülkelere karşı 'savaş ilan eden' Bush, Filistin'den Lübnan'a, Mindanao'dan Malezya ve Endonezya'ya kadar Müslüman grupları da içine alan geniş bir 'müdahale alanı' tanımlaması yaptı.

    Yoğun tepki alan konuşma, dünyanın ne kadar tehlikeli bir süreç içinde bulunduğunu gözler önüne serdi. Devletler ve örgütler düzeyinde iki ayrı koldan yürütülen kuşatma harekatı ve Bush'un son konuşması, dünyaya, savaşın hiç de El Kaide veya Usame Bin Ladin savaşı olmadığını, bunun bir antiterör savaşı da olmadığını tekrar gösterdi.

    Bush'un konuşmasına İran'ın tepkisi çok sert oldu. Batı'nın sempati ile baktığı Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi bile, konuşmayı, 'müdahaleci, savaş kışkırtıcısı, hakaret edici, hegemonyacı ve küstah' olarak niteledi.11 Eylül'den sonra ABD-İran ilişkilerindeki yumuşama süreci ve İran'daki liberalleşme hareketi de büyük yara aldı. Aslında Pakistan ve İran'ın nükleer gücü başından beri bu savaşın hedefleri arasındaydı. Kuzey Kore ise, Bush'un sözlerini savaş ilanı olarak algıladı ve karşılığında ağır ithamlarda bulunarak,11 Eylül saldırılarının arkasında Bush yönetimi olduğunu iddia etti. K. Kore, Bush yönetimi için 'cüzzamlı yönetim' ifadesini kullandı.

    Mindanao, Açe, Borneo, Lübnan ve Filistin: Küresel savaşın yeni adresleri

    Bush'un konuşmasından hemen sonra ABD askerleri Filipinler'in güneyideki Müslüman Mindanao'da özgürlükleri için onbinlerce şehid veren Moro Müslümanları'na karşı savaş başlattı. Amerikan basını her gün yeni bir bölge veya ülkeyi hedef gösteren yayınlarını daha da artırdı. Yahudi lobisinin önde gelen yayın organı The New York Times'ın yazarı ve yine Yahudi lobisinin sembol isimlerinden William Safire, Başbakan Bülent Ecevit'in Washington ziyareti sırasında ABD ile Türkiye arasında Irak'a müdahale konusunda anlaşma yapıldığını, Türk tanklarının ABD özel birlikleriyle Bağdat'a gireceğini, Kuzey Irak'ta 70 bin Kürt'ün silahlandırılacağını belirterek, harekatın kısa süre içinde başlayacağını iddia etti. Safire, İran'a yönelik baskıların artırılacağını ve bu ülkede rejime karşı halkın ayaklandırılacağını yazdı.

    İngiliz The Times ve Alman Die Welt gazeteleri, El Kaide'nin, bütün faaliyetlerini Afganistan'dan Lübnan'a kaydırmak için Hizbullah'la görüşmeler yaptığını yazdı. CIA'ya dayandırılan iddialarda, Suudi milyonerlerin finansal desteğiyle binlerce Arap savaşçının Lübnan ve Filistin'e geçtiği açıklandı. Doğu Akdeniz'de korkunç bir askeri yığınak yapan, Arap Yarımadası'nı 140 savaş gemisi ile kuşatan, Afrika Boynuzu, Basra Körfezi ve Hint Okyanusu'nda olağanüstü hal ilan eden ABD, İngiltere ve İsrail'in, Filistin ve Lübnan'a yönelik askeri operasyonlara başlayacağı öne sürülüyor. İsrail nükleer denizaltıları Doğu Akdaniz'de denetimi ele almış durumda. USA Today ise,11 Eylül saldırılarının Malezya'da planlandığını iddia etti. Yine New York Times, Endonezya'daki İslami cemaatlerin El Kaide ile bağlantılı olduğunu öne süren yayınlar yapıyor.

    Mindanao'dan sonra Malezya ve Endonezya'nın Borneo adasına, Endonezya'nın Açe bölgesine yönelik ABD müdahalesi bekleniyor. Zira bu bölgeler hem enerji zengini, hem Pasifik'le Hint Okyanusu arasındaki deniz ticaretini kontrol ediyor. Dünya enerji kaynakları ve bu kaynakları pazara ulaştıracak koridorlara göre petrol şirketlerinin çizdiği 'yeni dünya haritası'na göre gün geçtikçe daha da belirginleşen küresel savaş, Orta Afrika, Ortadoğu, Orta Asya ve Güneydoğu Asya şeklinde dört ana merkez etrafında şekilleniyor. Bu merkez bölgelerde önümüzdeki dönemde çok ciddi harita değişiklikleri, siyasal karmaşa, etnik çatışma alanları oluşacak.

    Afganistan'da petrol şirketlerinin eski danışmanlarını ve CIA'ya çalışanları iktidara getirerek bu ülkede yeni bir yönetici elit oluşturan ABD, aynı modeli enerji kaynaklarını barındıran, bu kaynakları dünya pazarlarına ulaştıracak koridorları kontrol eden diğer bölgelere de uygulamayı planlıyor. Bir çok ülke ve bölge için CIA ve petrol şirketlerinin eğitiminden geçirilmiş kadrolar hazır bekletiliyor. Bush'un konuşması sırasında Afganistan'ın CIA ajanı olan başbakanı Hamid Karzai'nin Bush'un eşi ile yanyana durması ve ABD'nin 'Afganistan zaferi'nin göstergesi olarak pazarlanması bir çok ülke ve bölge için ciddi mesajlar içeriyordu. Körfez Savaşı ve sonrası CIA adına çalışan ancak daha sonra Guam'daki askeri üsse götürülen Kuzey Iraklı peşmergelerin çoktan ABD'ye götürüldüğü, bu kişilerin Kürt yahudiler olduğu ve şimdi ABD kurumlarında eğitim aldıkları belirtiliyor. İşte bunlar yarın bölgeye yönetici olarak gelecek. Tıpkı Karzai ve diğerleri gibi...

    Amerika-İngiltere-İsrail 'üçgeni' ve Türkiye-İsrail-Hindistan ekseni

    Kimse 'terörizme karşı savaş nutukları'na aldanmasın. Bu bir ekonomik savaş. Zaten,11 Eylül saldırısı da ekonomik savaşın ilanıydı.11 Eylül saldırıları, ABD'nin 'ekonomi mabedi'ni ve ekonomik hegemonyasını korumakla yükümlü askeri gücünü vurdu. Şimdi karşı saldırı yapılıyor. Karşı saldırı da, doğal olarak, ekonomik bir savaş. İlan edilen bütün kriz bölgeleri ya zengin kaynaklara sahip, ya bu kaynakları pazarlara ulaştırma konumunda stratejik koridorları barındırıyor; ya büyük bir pazar ya küresel ekonomik düzenin ayakta tutulması için çalışan ABD askeri gücü için son derece stratejik önem taşıyor; ya da yeni küresel savaşa karşı muhalif söylem ve eylemlerin gelişebileceği sosyal ve siyasal kesimleri barındırıyor.

    ABD, İngiltere, İsrail'in oluşturduğu 'Şer üçgeni' Orta Afrika'dan Doğu Asya'ya kadar enerji merkezlerini barındıran geniş bir coğrafyada görülmemiş bir 'temizlik harekatı' yürütüyor. İsrail-Türkiye-Hindistan ekseni bu 'üçgen' için çalışıyor. Küresel sermayenin çıkarları için süren bu savaşın önündeki en büyük hedef, sömürge karşıtı söyleme sahip İslamcı ve milliyetçi gruplar.

    Muhalefet yok edilecek, özgürlük arayışları rafa kaldırılacak, otoriter yönetimler güçlendirilecek, yerel zenginlik küresel sermayeye teslim edilecek. Artık kimse Filistin halkının gasbedilen haklarını, sokaklarda kurşuna dizilen çocukları, işgal edilen Müslüman bölgelerini sorgulayamayacak. İsrail'in 'insanlık suçu'ndan ve katliam işlemekten yargılanan başbakanı Ariel Şaron'un cinayetleri kınanamayacak.

    Miloseviç'i yargılayan irade şimdi savaş suçluları ile ortaklık kuruyor, onları güçlendiriyor. ABD, Küba'ya götürdüğü esirlere yönelik uygulamasıyla insanlığın ortak değerlerini yerle bir ediyor, uluslararası sözleşmeleri işlevsiz hale getiriyor, adalet ve hukuk kavramlarına ağır darbeler indiriyor. Yeni savaşın nasıl bir dünya öngürdüğü bir kaç ay içinde belli olmadı mı sizce de...?

    İBRAHİM KARAGÜL
    Yenisafak
    2 Şubat 2002

  • u.s.a

    27.03.2003 - 04:39

    Portakal Gazını, atom bombasını ve akla gelmeyecek doom (kıyamet) silahlarını kullanan ülke USA.

    Bir de bakın kendi halkından bir grup olan Bad Religion'nın 'No Subtance' albümünden 'the state of the end of the millennium address' sarkısını dinleyin: '... THE FIRST WORD IN USA IS US! ... ' - U.S.A. ilk harflerinden 'US', BİZ demektir - yani hep biz, hep bize demek.

    Yine kendi ülkelerinden olan RATM grubu 'Uyanın Uyanın! ! ! diye bağrırken 'Know Your Enemy' şarkısında 'Evet, düşmanlarımı biliyorum, onlar sınıfta bana kendimle savaşmayı öğreten öğretmenler; Şüpheyi, (sorgusuz) uygunluğu, asimilasyonu, (körü körüne) boyun eğmeyi, cahilliği, iki yüzlülüğü, gaddarlığı, seçkinliği' diyor ve sonunda sekiz kere avaz avaz bağrıyor 'All of which are American dreams' - Bunların Hepsi (ama hepsi) Amerikan rüyası! ! !

    Ya da bırakın şarkıları Meksika'nın en ünlü sözü nedir sizce:
    'Tanrıya çok uzağız ama (malesef) Amerika'ya yakınız'

  • illaki

    27.03.2003 - 04:30

    Blix: 1441 no'lu karar savaşın yolunu açmıyordu
    BM'nin, 'artık işlevi kalmamış görünen' Irak ile ilgili Silah Denetim Komisyonu'nun (UNMOVIC) İsveçli Başkanı Hans Blix, 'İlla ki savaş isteyen ABD, kapıyı suratımıza çarptı' dedi.

    Hans Blix, Avusturya dergisi 'News'a BM'nin New York'daki karargahında verdiği demeçte, şunları kaydetti: ABD, Irak'taki çalışmalarımızdan hiçbir zaman hoşnut olmadı. Süremiz yeterli değildi.3,5 ay olmuştu. Bu yeterli değildi.

    Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in kitle imha silahlarına başvurma ihtimali pek yoktu.

    ABD'nin 'BM hukukunu tanımaz siyasetinden' dolayı hayal kırıklığına uğradığını belirten Blix,8 Kasım 2002 tarihli 1441 sayılıBM Güvenlik Konseyi kararının ABD'nin giriştiği savaş için asla meşru zemin oluşturmadığını kaydetti.

    (aa)

  • katkı

    26.03.2003 - 19:30

    Savaşa karşı herkes katkıda bulunsa su damlası taşıyan karıncalar gibi şu kahpe ateş söner.
    Savaşı durduracak gücümüz yoksa elimizdne ne geliyorsa yapalım. Markalarımı protesto edeceğiz edelim, dolar mı almayacağız almayalım... ne yapabiliyorsak... en küçük hardal tanesini bile görüyor Mevlam hiç bir şeye gücü yetmeyen oruç tutsa yeridir. Yeter ki kendimize kim olduğumuzu gösterelim.

  • protesto

    26.03.2003 - 19:25

    Bu bozguncuşuğa karşı her türlü tepkiye varım.

    Bir zamanlar bozgunculara karşı dağlardaki taşlara bile protesto yazıları vardı, hala silinmemiş, geride kalanlar vardır. Şimdi bozguncular güvercin kılığına girdi diye savaşım mı bırakalacak. İsterse beyaz sarayın duvarları olsun, ya da nette ki forum sayfaları nereye olursa yazalım. Yeter ki YERİMİZİ BELİRTELİM

    www.dolaralma.com
    www.moveon.org/declaration/

    Daha varsa link bildirin. Ne varsa bushtun şöförünün mail adressini bile bulursanız da verin. Ne geliyorsa elinizden eğer bir şey yapabileceklere buradan birazcık moral ya da destek verebiliyorsak ne mutlu bize. Yeter ki bilgi akışımına devam edelim.

  • varoluş

    26.03.2003 - 01:22

    Varız, gökyüzünde yıldazlar kadar, sahilde ki kumlar kadar, ormandaki ağaçlar kadar, topraktaki karıncalar kadar varız da varız.

    Taş da olsa, yaprak da olsa bir dinamizm var ortada. Umut var düş var, atom tanelerinden tutun galaksilere kadar var da var.

    Bunları görüpte, duyupta, bilipte düşünmeyen işte esas var olamayan o dur. Sonunda yok olma, ölüm varken hür irademizle düşünmeyi seçmessek var olmanın ne anlamı kalır da sebeb nedir diye sorabiliriz.

    Sanki bir hurda mezarlığında bir fırtana ile otomobil olmuş gibi tesadüfse var olmak akla gerek kalmaz ve hayatın anlamı sebze olmaktan ileri gitmez.

    Şu yaşadığımız dünyada her karesinde bir formül var... Kaosda düzen var... Her şeyin 'yaratık' olduğu dengelerde 'yaratılma' olduğu kaçınılmaz değil midir?

    Düşüncelerin göreceli olduğu hayatımızda 'ne sebeble varolduk biz' sorusunu da bizden daha üstün bir varlığın bilmesi daha gerçekçi olmaz mı?

    Bu yüzden bu sorunun cevabını Yaradan'dan duymak isterim:

    Zariyat Suresi,56. Ayet: 'Ben cinleri ve insanlan ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım.'

    Mülk Suresi,2. Ayet: 'O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır.'

    Not: Yaratma ile ilgili dolu ayetler vardır. Bunların araştırılmasını da tavsiye ederim

  • ırak

    25.03.2003 - 20:43

    www.patikalar.net/irak1.htm
    www.iraqiturkman.org.tr/turkmen19.htm

  • ıraktaki türkler

    25.03.2003 - 18:49

    IRAK'TA TÜRK YERLEŞİM BÖLGELERİ

    Irak'taki Türk nüfusu, Türkiye Cumhuriyeti'nin Irak'la sınır teşkil ettiği Hakkari Siirt illeri hattından başlar, Musul şehrinin kuzey doğusunda bulunan Irak'ın en büyük ilçesi konumunda olan Telafer Şehri'ni (Irak'ın Türk yerleşim bölgesinin kuzey ucudur) içine alır. Telafer şehri bir Türk şehri olmakla birlikte nüfusu bir milyona yakındır. Telafer 'den itibaren şerit halinde devam eden Türk yerleşim bölgesi Musul'u içine alarak doğuya ve güneye doğru ilerler doğuda diğer bir Türk şehri olan Erbil şehri bulunmaktadır. Erbil 'in güneyinde Altın Köprü ilçesi, güneye doğru aynı uzaklıkta da Irak Türklüğünün en büyük şehri ve Irak Türklüğünün merkezi olan Kerkük bulunmaktadır. Kerkük şehri civarında Türk yerleşim bölgesi genişler. Kerkük'ün güneyine doğru inildikçe Türk yerleşim bölgeleri Dakuk (Tavuk) , Tuzhurmatu, Tazehurmatu, Kifri gibi büyük ve önemli Türk ilçeleri ve yüzlerce köyden oluşan Bayat köyleri bulunmaktadır. Ayrıca kuzeyden güneye doğru inildikçe bu tür köylere sürekli rastlamak mümkündür. Bu şerit, çoğunluğunu Türkmen yerleşim bölgelerinin oluşturduğu pek çok kasaba ve yüzlerce köyü de içine alarak Bağdat'ın 120 km doğusuna kadar ilerler diğer Türk kasabaları olan Bedre ve Mendeli 'yi de içine alarak uzanır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde (1918 yılına kadar) Musul Vilayeti ile Kerkük Müstakil Mutasarrıflığı halinde idare ediliyordu. Erbil şehri Kerkük'e, Hanekin şehri de Bağdat'a bağlı birer kara merkezi konumunda idi.1957 yılından günümüze kadar gelen süreç içerisinde Irak iktidarları tarafından Türklerin yerleşim bölgelerinin idari şekilleri değiştirilerek, bölgenin demografik yapısının bozulmasına çalışılmıştır.1957'de Türkmenlerin yerleştiği iller Musul, Kerkük, Erbil ve Diyale şehirleridir. Bağdat'ta da neredeyse Erbil şehri kadar bir Türk nüfusu yaşamaktadır.1976'dan sonra Irak'taki idari yapı yeniden değiştirilmiş, yeni vilayetler ortaya çıkartılarak, Irak'ın il sayısı 18'e çıkartılmıştır. Bu yapılanmada Türklerin çoğunlukta olduğu bölgelerin parçalanması özellikle yapılmıştır. Bu arada Türkmenlerin baş şehri olan Kerkük'ün adı, daha öncede belirtildiği gibi, AL-TAMİM olarak değiştirilmiştir. Kerkük ismi aslında milattan önce yerleşim bölgesi olan bu toprakların adı olarak geçmekteydi, daha sonra bu ad zaman ve buraya yerleşen toplulukların dillerindeki telaffuzlarla değişerek bugünkü halini almıştır. Bu ad zaman içerisinde Irak Türklerinin bir simgesi haline geldi, o yüzden de Bağdat yönetimi bu adı değiştirmiştir. Kerkük'e bağlı yüzlerce Türk köyü ekim topraklarıyla birlikte Kerkük'ten kopartılarak başka illere bağlanmak suretiyle Kerkük'teki Türk nüfusunun azalmasını, ayrıca diğer illere bağlanan Türk köy ve kasabalarının bu illerde azınlık halinde kalmaları sağlanılmıştır. Ayrıca Kerkük ve diğer Türk yerleşim bölgelerinde Araplaştırma politikası gereğince güneyden Bedevi Araplar getirilerek, özellikle de Kerkük'te yapılan bu uygulama ile bu yerleşim bölgelerindeki Türk nüfusu yoğunluğunu azaltma gayretleri vardır. Türk bölgesi illerinin durumu şu şekildedir;

    yazının devamı:
    www.irakturkleri.8m.com/irak.htm

    aktarmadır, eğer hatalar varsa mesaj atın

  • kertenkele

    24.03.2003 - 14:50

    Asağıda anlatılan Japonya'da yaşanmış gerçek bir olaymış.

    Evini yeniden dekore ettirmek isteyen Japon bunun için bir duvarı yıkar. Japon evlerinde genellikle iki tahta duvar arasında çukur bir boşluk bulunur. Duvarı yıkarken, orada dışardan gelen bir civinin ayağına battığı için sıkışmış bir kertenkele görür. Adam bunu gördügünde kendini kötü hisseder ve aynı zamanda meraklanırda kertenkelenin ayağına cakılmış çiviyi
    görünce. Muhtemelen bu civi 5 yıl once, ev yapılırken çakılmıştı.

    Nasıl olmuştu da kertenkele bu pozisyonda hiç kıpırdamadan 5 yıl boyunca yaşamayı başarmıştı? Karanlık bir duvar bosluğunda hiç kıpırdamadan 5 yıl boyunca yaşamak cok zor olmalıydı. Sonra bu kertenkelenin 5 yıldır hiç kıpırdamadan nasıl 5 yıl yaşadığını düşündü - ayak civilenmişti! ! Böylece
    calışmayı bırakır ve kertenkeleyi izlemeye başlar, ne yiyor acaba? Sonra nereden cıktığını farkedemediği başka bir kertenkele gelir agzında tasıdığı yemekle...

    Inanılmaz! ! ! Adamı sersemletir gördügü manzara. Bu nasıl bir sevgi? Ayağı civilenmiş kertenkele,5 yıldır diğer kertenkele tarafindan beslenmekteydi...

    Bu hikayeyi ilk duyduğumda çok etkilendim ve aralarındaki muhtemel ilişki turunu düşünmekten vazgeçtim: eş, arkadaş, sevgili, ağabey, kızkardeş.......

    Teknoloji ilerledikçe bilgiye ulaşmamız hızlandıkça hızlanıyor. Fakat insanlar arasındaki mesafe, o da aynı hızda birbirine yaklaşıyor mu acaba?

    SİZİ SEVENLERİ ASLA TERKETMEYIN, UNUTMAYIN ONLARI.

    Kaynak: Genel Mail

  • değerli insanlar

    20.03.2003 - 13:14

    Büyük insanlar şu dünyada büyük acılar çekmek zorundadır. (Dostoyevski)

Toplam 2591 mesaj bulundu