Uyanıverirsin Uykudan
Güzeldir hayat severken yâri,
Düşünmeden geçmişi, geleceği
Akarsın seller, sular misali.
İşte bu aradığım, benim diğer yarım,
Hayatım, canım, biricik aşkım,
Bir bakarsın bir anda döner devran,
Bambaşka bir ruh çıkar karşına
Uyanıverirsin uykudan.
Gözler kördür, kulaklar sağır
Hayat toz pembe, rüya gibi hatta şahane
Kanatlanmış yürek, tut tutabilirsen
Hiç anlamazsın olup biteni
Bir bakarsın bir anda döner devran,
Ayağında koca bir taş var gibi
Düşüverirsin pat diye havadan
Uyanıverirsin uykudan.
Hep böyle olur zaten
Tam açarsın yüreğini,
Özgürsün denir, her halinle
Öyle sevdim denir, değişme
Bir bakarsın bir anda döner devran,
Hapsedilmek istenirsin ipekten kafese...
Uyanıverirsin uykudan.
--NERMİN SEYRATLI
-------------------------------------------------------------------------
DOST KALEM'lerden;
-------------------------------------------------------------------------
Severken yüreğin sığmaz kafese
Kanat takar uçarsın nefes nefese
Hayalde gezersin bin bir heveste
Balı geçer bir anda döner o devran
Ne saman kalır ne samanlık seyran
Hayat olur çile akıla ziyan
Uyanıverirsin uykundan.
.........Bülent BAYSAL
-------------------------------------------------------------------------
Gidenden sadece hatıralar kalır,
Uzanır durur önünde,
Boylu boyunca pişmanlıklar,
Gözyaşlarınla deştiğin yastığına uzanır,
Uyanı veresin gelir bu amansız uykusuzluğundan...
Zaman durmuş,
Her şey bitmiş gibi gelir,
Susa kalırsın cam önlerinde,
O sona yaklaştığında...
Konuşmayı bilmeyen duvarlar,
Unutulmuş cümleleri sırtına yükleyip,
Kirpiklerinin ucunda oyalanır durur ayazlar...
Giden, daha gitmeden gömer seni...
Ve sen de,
Tüm seslerini yitirmiş bir rüzgar gibi,
Kala kalırsın bir daha güneşi görmeyecek,
Mevsimlerin ayak ucunda...
Konuşmak istersin,
Deliler gibi çığlık atmak istersin,
Ne yazık ki onu da beceremezsin...
Sonra ömür boyu susmak,
Ya da hiç sebepsiz ağlamak istersin,
Ama onu da beceremezsin...
Saklamak istesen de gözlerinin uykusuzluğunu,
Saklamak istesen de ölüm ötesi yalnızlığını,
Onu da beceremezsin,
Islak kirpiklerin ele verir seni...
Kırılmış dizlerinle düşersin,
Karanlığın ayak uçlarına...
Yok olmuş umutların gezinirken gözlerinin önünde,
Kırmak için sen de gerçeğin dizlerini gönlünde,
İçinde birikmiş özlemlerini anlatacak birini,
Ya da sıcacık bir omuz ararsın,
Ama bulamazsın...
Yenilirsin!
Ve sonunda,
Sen de pes edersin...
Kabullenir diz çökersin,
Saklanırsın, mağlubiyetin iki yüzlü gölgelerine...
Boyun eğdirir sana bu esaret,
Artık hep koyu gri kalacak gökyüzünün altında...
Ve beklerken ölümün saatsiz sırasını,
Gün gelir ölümü bile özlersin...
Gözetler durursun,
Azrail'in geçecek dediğin tozlu yollarını...
Sen susarsın!
Yalnızlık kusar üstüne tüm çığlıklarını...
Sonra bir ses fısıldanır kulağına;
Mecbursun!
Yüreğin yavaş yavaş solacak!
Bir daha ayağa kalkmak mı?
Asla!
Tam da düşmüşken ayağımın dinine...
Hadi!
Uykusuzluğuna merhaba de...
- Gül BAŞPINAR
-------------------------------------------------------------------------
Nermin SeyratlıKayıt Tarihi : 31.8.2016 17:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Uzanır durur önünde,
Boylu boyunca pişmanlıklar,
Gözyaşlarınla deştiğin yastığına uzanır,
Uyanı veresin gelir bu amansız uykusuzluğundan...
Zaman durmuş,
Her şey bitmiş gibi gelir,
Susa kalırsın cam önlerinde,
O sona yaklaştığında...
Konuşmayı bilmeyen duvarlar,
Unutulmuş cümleleri sırtına yükleyip,
Kirpiklerinin ucunda oyalanır durur ayazlar...
Giden, daha gitmeden gömer seni...
Ve sen de,
Tüm seslerini yitirmiş bir rüzgar gibi,
Kala kalırsın bir daha güneşi görmeyecek,
Mevsimlerin ayak ucunda...
Konuşmak istersin,
Deliler gibi çığlık atmak istersin,
Ne yazık ki onu da beceremezsin...
Sonra ömür boyu susmak,
Ya da hiç sebepsiz ağlamak istersin,
Ama onu da beceremezsin...
Saklamak istesen de gözlerinin uykusuzluğunu,
Saklamak istesen de ölüm ötesi yalnızlığını,
Onu da beceremezsin,
Islak kirpiklerin ele verir seni...
Kırılmış dizlerinle düşersin,
Karanlığın ayak uçlarına...
Yok olmuş umutların gezinirken gözlerinin önünde,
Kırmak için sen de gerçeğin dizlerini gönlünde,
İçinde birikmiş özlemlerini anlatacak birini,
Ya da sıcacık bir omuz ararsın,
Ama bulamazsın...
Yenilirsin!
Ve sonunda,
Sen de pes edersin...
Kabullenir diz çökersin,
Saklanırsın, mağlubiyetin iki yüzlü gölgelerine...
Boyun eğdirir sana bu esaret,
Artık hep koyu gri kalacak gökyüzünün altında...
Ve beklerken ölümün saatsiz sırasını,
Gün gelir ölümü bile özlersin...
Gözetler durursun,
Azrail'in geçecek dediğin tozlu yollarını...
Sen susarsın!
Yalnızlık kusar üstüne tüm çığlıklarını...
Sonra bir ses fısıldanır kulağına;
Mecbursun!
Yüreğin yavaş yavaş solacak!
Bir daha ayağa kalkmak mı?
Asla!
Tam da düşmüşken ayağımın dinine...
Hadi!
Uykusuzluğuna merhaba de...
O uyanıversin dediğin nasıl bir uykusuzluktur bilir misin... Bilme! Hiç ama hiç bilme!
Tek dileğim ve duam budur sevdiklerim adına...
Ömrüne... Gönlüne bereket öğretmeninim...
Her zaman mutluluklar çalsın kapını inşaAllah... Sağlıkla!
Kucak dolusu sevgilerimle...
'Uyandığın' an, gerçek hayata dönmüşsün demektir, her yönüyle....
Bu irdelemelerin çok güçlü bir anlatımla yapıldığı şiirinizi ve sizi kutlarım Sevgili Nermin Hanım... Daha nicelerine.... Sevgilerimle.....
TÜM YORUMLAR (19)