Uyandır Artık İçinde Uyuyan Devi

Uyandır Artık İçinde Uyuyan Devi

Kırabilir mi direncimizi
Kibirli akşamlarınız
Kuş sütünün eksik olmadığı
Zengin sofralarınız,
Tek taş yüzükleri
İnce parmaklarında karılarınızın
Satın alabilir mi onurumuzu
Bankalardaki döviz hesaplarınız
İpekten eldiveni uşaklarınızın

Biz ki emeğimizi
İnancımızla harmanlayıp
Öyle düştümşüz yola
Ve sevdamızı katıp yapıp kavgamıza
Hak etmediğimiz bir lokmayı bile sokmamışız kursağımıza
Biz ki yıllar yılı her damlasıyla alın terimizin
Dişi kanlı itler doyurduk
Yedikçe daha da acıktılar
Susadıkça içtiler kanımızı
Yine de kanmadılar…

Kirletebilir mi namus timsali gecelerimizi
Bardaklarınızda kırmızı ruj izleri metreslerinizin
Egzoz dumanı son model arabalarınızın

Çok bedel ödedim
Tarih şahidim olsun
Yanmış yakılmışlığıma
Toprakta kınaydı kanım
Susuz derelerin kızıl akışıydım

Çemberleri kırıp gelmişim
Hangi zincir bağlar şimdi ayaklarımı
İnadına dik durmuşum
Hangi rüzgar savurabilir beni.
Kartelleriniz, tröstleriniz
Kiralayabilir mi kırk dokuz yıllığına insanlığımı.

Haydi uyandır artık
Binlerce yıllık uykusundan
İçinde uyuyan devi
Hissetsinler enselerinde alevden nefesini
Kendi ellerinle yık
Kendi suskunluğunun ördüğü
O sahte cenneti
Ve kırsın artık
Bal tutan parmakları
Halkın adaleti…

2005

Melih Coşkun
Kayıt Tarihi : 29.12.2005 00:34:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

TÜM YORUMLAR (3)

Melih Coşkun