Deniz fenerinden gelmekteyim bugün
Ben altındaydım maviliğine dalmışım denizin
Bilmiyorum tepesinde biri mi vardı
Durup durup yukarıdan bir ses iniyordu aşağıya
Dokunuyordu hafiften kulaklarıma
Cevaplamaya çalıştığımda yok olup gidiyordu
Hayatın darbeleri üst üste gelmişken
Nedir bu gözlerin çektiği diğerlerinden
Ruhun süpürgesi tıkanır yoğunlukta
Boşaltmak için artıkları
Açılır mecburen gözlerin kilitli kapıları
Doğmuyor...
Sisler içinde
Doğmuyor...
Unutulmuş sevilmeye hasret güneş
Giden rüzgarın geriye esmeyişinde
Düğümlüyor birbirine bulutları
Öyle manalı bakmayın
Yatağımı çevreleyen taş duvarlar
Şahidisiniz sizler
Sevgi dolu kalp atışlarımın
Yankılanırken paslanmış kulaklara
Günle gece usanmadan kovalaşır
Sana fark ettirmez canından gideni
Yenilmiş halin çöktükçe çöker üzerine
Sayılı nefesini sormadan alırken
Hayata buruşan asık suratında
Yıldızları küstüren imgeler doğar
Kendi kusurlarından kaçar insanoğlu
Hüzünleri unutma tasasında
Bilmez ki hüzün yaşları gerek
Kavuşmak için kaybedilmiş benliği
Dertliden uzaklaşır insanoğlu
Bedenimle sıkıştırılmış duygular
Kılıçların keskinliği uçlarında
Göğsümde ısrarlı bir zaptedilmişlik
Delip geçen sözcüğün eziyeti, kalbimde
Tükenmez dehşetin kırıntıları
Bilir misin ey sevgili sen
İnsan nasıl kaybeder kendini
Aniden çıkar gürleyerek içinden
Gider adım adım bir hayalet gibi
İlerledikçe görünmez olur
Karıncalanıp dökülür özü
Korkudan henüz uyanmış bir bebek gibi
Çığlık çığlığa gecelerdi vurgunlar
Etrafta pışpışlayan da yoktu
Kendimi hatırlamadım senelerce
Hüzün yüklü gemimde her daim
Düşlerime girerdi resmi kalbimde bakışları
Dalgın bakışlar
Kirpikleri ıslatıyor
Boğazın bu sabahki tutumu
Acaba bundan mıdır?
Durgun mu durgun
Henüz güneş doğarken
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!