Herkes derdi, “İnsanlar gelip geçicidir.” Bir şekilde öğrenirsiniz sanırım. Bu sözü deneyimleyerek öğrenecek kadar aptalım. İnsanlar karmaşık geliyor, bir o kadar da basit. Şu basit birkaç cümleyi dahi yazarken içimi kemiren endişe… Benim ben olmadığım korkusu. Yanında güldüğüm birçok kimse oldu, şimdi yanımda kimse yok. Dört beyaz duvarın ortasında kafa karışıklığıyla, özenle bırakıldım. Neden böyle hissediyorum ki? Neden ağlıyorum. Ağlamaktan utanıyorum. Göğsümün içine sıkışmış anıların, acıların, duyguların gözlerimden kayıp akmasından utanıyorum. Çıkmak istiyorum. Nereden? Sorun insanlar değil sanırım. Ya da onlar. Tüm suçu onlara yüklemek akıl karı mı? Hissetmek beni yoruyor. Düşünmek beni yoruyor. Kendimi yanlış ifade ediyorum. Sevgi istiyorum, sevgiye ihtiyacım var. Ben yalnız kalmak için yaratılmış birisi değilim. Ağlamaktan utanıyorum.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta