Utanç Kolyesi Şiiri - Ekrem Tonğ

Ekrem Tonğ
134

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Utanç Kolyesi

gönlüm senin özleminle dolu
gözlerim aşkın dalgalı denizi.
sana utanç sayılan sevgi gözlere dolunca
ıslak kirpiklerim utancımı örttü karşında.
karanlık aydınlığı esir aldı o an,
ve son aşk hikayesi noktalandı..

sen çiviyi çivi üstüne çakmaya çalıştın gönlümde,
dağları güvercin yuvasına sığdırmaya çalıştın,,
oysa aşk kadar masumdum, ve
aşkın denizleri dalgalandı gözlerimde.
imdat çığlıkları attı acı duyan gençliğim,
o çığlıklarda, bir titanik daha gömüldü sulara.

sonra medet umdum yaratılandan,
o an gurur aynası kırıldı yüzümde,,
ve karga pay bulunca leşten, bu
yırtıcılara utanç oldu,,
bundan cesaret duyarak,
karga kartalın yuvasına yerleşir zamanla..

zehirli aşk güllerine konan kelebekler öldü,
meçhul bir ömür el kadar sayfaya yazıldı,
bir gönül gizi, yedi yıllık sır saklı bunda.
ve ykluğu, aşkın önüne çekilen perde,,
işte sonunda meyvesiz kaldı sabır ağacı,
ve dökmeden yapraklarını
mutlak göç gerek aşk elinden..

ve sen kurnaz tilki.!
kuzuyu göz ardı edip, koyun etine heveslendin,,
boynumu büküpte
beni çekilmez ayrılıklara savurarak,
gittim işte, sana, şiirler bırakarak
her adımı bataklık olsada yolumun..

gençliğim gelinlik çağındaki ceylan misali,
anı, şan içinde, yol alırken ağlamaklı,
çeyiz sandığına yalnız kefenini yerleştirir.
yokluğunsa ömür takvimi, günler yıla denk.!
ve yalnızlık kaçınılmaz olunca ömre,
bedene küsen ruh, ölüm müjdesini beklemekte..

yine sen insan görünümlü,
dört mevsimim bardakta çay misali
şeker diye tuz katıp karıştırdın.
oysa adaletine sıgınmıştım yalancı,
adaletinse rüşvet kararı etkisinde.
çok bilinmez yalnızlığa savurdun beni..

iki dudağının arası yalan çeşmesi,!
insanlığın ise, çekirdek kabuğunu doldurmaz.
işte yokluğuna yol aldım ince bir çizgiden
çizgi ki, ölüm köprüsü misali.
ve yokluğun tohum verdi gönlümde.
kırılıp, döküldü kalbimin her yanı..

elbet lutuf ile fedakar gönül,
bu ise aşka yakarışım,
hiç rastlamadım aşkta mutluluğa.!
ve sana olan aşkım, boynunda utanç kolyesi,
gözlerinse utaç dolu yalan hazinesi,
sen aşkı oyuncak ettin elinde,
ve
ilçe yokuşuna kuruldu ölüm pazarı..

tohum toprağın altında çürüyüp can verdi,
martılar mutlu diyara göç mevsimini kaçırdı.
kanlar içen ayrılık, bir kere daha doydu kana..
dünyamın ortasına çarptı ayrılık gemisi,
düşümdeki süslü gelin arabası devrildi,
ve akibetim, sensizlik oldu sonunda..

..................

dağları güvercin yuvasına sığdırmaya çalışan, sen,
iğne deliğinden geçeceğini sanıyorsun.!
oysa bereket tarlası kayalaştı kahırla,
ve geminin dibi su alınca pişmanlık deryasında,
sen masumluk güvertesine sığınmaya çalıştın,
halbuki, sonu batmaktır, her kaçışın...

Ekrem Tonğ
Kayıt Tarihi : 16.3.2012 10:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hülya Öztürk
    Hülya Öztürk

    Güzel dizeler tebrikler :

    Utanç Kolyesi

    gönlüm senin özleminle dolu
    gözlerim aşkın dalgalı denizi.
    sana utanç sayılan sevgi gözlere dolunca
    ıslak kirpiklerim utancımı örttü karşında.
    karanlık aydınlığı esir aldı o an,
    ve son aşk hikayesi noktalandı..

    sen çiviyi çivi üstüne çakmaya çalıştın gönlümde,
    dağları güvercin yuvasına sığdırmaya çalıştın,,
    oysa aşk kadar masumdum, ve
    aşkın denizleri dalgalandı gözlerimde.
    imdat çığlıkları attı acı duyan gençliğim,
    o çığlıklarda, bir titanik daha gömüldü sulara.

    sonra medet umdum yaratılandan,
    o an gurur aynası kırıldı yüzümde,,
    ve karga pay bulunca leşten, bu
    yırtıcılara utanç oldu,,
    bundan cesaret duyarak,
    karga kartalın yuvasına yerleşir zamanla..

    zehirli aşk güllerine konan kelebekler öldü,
    meçhul bir ömür el kadar sayfaya yazıldı,
    bir gönül gizi, yedi yıllık sır saklı bunda.
    ve ykluğu, aşkın önüne çekilen perde,,
    işte sonunda meyvesiz kaldı sabır ağacı,
    ve dökmeden yapraklarını
    mutlak göç gerek aşk elinden..

    ve sen kurnaz tilki.!
    kuzuyu göz ardı edip, koyun etine heveslendin,,
    boynumu büküpte
    beni çekilmez ayrılıklara savurarak,
    gittim işte, sana, şiirler bırakarak
    her adımı bataklık olsada yolumun..

    gençliğim gelinlik çağındaki ceylan misali,
    anı, şan içinde, yol alırken ağlamaklı,
    çeyiz sandığına yalnız kefenini yerleştirir.
    yokluğunsa ömür takvimi, günler yıla denk.!
    ve yalnızlık kaçınılmaz olunca ömre,
    bedene küsen ruh, ölüm müjdesini beklemekte..

    yine sen insan görünümlü,
    dört mevsimim bardakta çay misali
    şeker diye tuz katıp karıştırdın.
    oysa adaletine sıgınmıştım yalancı,
    adaletinse rüşvet kararı etkisinde.
    çok bilinmez yalnızlığa savurdun beni..

    iki dudağının arası yalan çeşmesi,!
    insanlığın ise, çekirdek kabuğunu doldurmaz.
    işte yokluğuna yol aldım ince bir çizgiden
    çizgi ki, ölüm köprüsü misali.
    ve yokluğun tohum verdi gönlümde.
    kırılıp, döküldü kalbimin her yanı..

    elbet lutuf ile fedakar gönül,
    bu ise aşka yakarışım,
    hiç rastlamadım aşkta mutluluğa.!
    ve sana olan aşkım, boynunda utanç kolyesi,
    gözlerinse utaç dolu yalan hazinesi,
    sen aşkı oyuncak ettin elinde,
    ve
    ilçe yokuşuna kuruldu ölüm pazarı..

    tohum toprağın altında çürüyüp can verdi,
    martılar mutlu diyara göç mevsimini kaçırdı.
    kanlar içen ayrılık, bir kere daha doydu kana..
    dünyamın ortasına çarptı ayrılık gemisi,
    düşümdeki süslü gelin arabası devrildi,
    ve akibetim, sensizlik oldu sonunda..

    ..................

    dağları güvercin yuvasına sığdırmaya çalışan, sen,
    iğne deliğinden geçeceğini sanıyorsun.!
    oysa bereket tarlası kayalaştı kahırla,
    ve geminin dibi su alınca pişmanlık deryasında,
    sen masumluk güvertesine sığınmaya çalıştın,
    halbuki, sonu batmaktır, her kaçışın...

    Ekrem Tonğ

    Cevap Yaz
  • Kubilay Turgut
    Kubilay Turgut

    Çok emek verilmiş. Tebrik ederim Şair. Güzel olmuştur.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Ekrem Tonğ