alaca karanlığın bulanık rüyalarında karman çorman yazılar
ki sabahın köründe kelime kırıntıları kurumuş aralarında
kirpiklerim yapış yapış
demir parmaklıklarına çok yıllık hücresinin
kaynaşmış kadit mahkûm elleri gibi
çatlak dudaklarımda hırıltılı mırıltıları kafiyelerin
birkaç damla suya hasret
burnumu tıkamış ünlem ve soru işareti döküntüleri ağdalı
öztaki cidarlarında poyraz uğultulu boğuk soğuk
çekiç örs titreşimli anlaşılmaz sözcükler kıpraşmakta
yüzümü yıkamadan henüz
zar zor açabildiğim gözlerimi tırmalıyor keskin sonbahar güneşi
ve pencerede neşeyle el sallayan bir çıplak ağaç dalı
serzenişte bana biliyorum onu anlatan bir şiir yazmadığım için
cumbadaki çiçekler ise resmen yüz asıyorlar nobran nobran
oysa düpedüz haksızlık bu
söz vermemiştim ki onlara şiir falan
hem nasıl verilebilir ki böyle bir söz
şiir hazır mal değil ki rafta emre amade
aslında öyle pek bir sorunumuz yok aramızda şiirle
kafama da takmıyorum gereksiz
gece yattığımda şiir düşünmüyorum fazla
yine de bir izahı olmalı bunun
neden bu kadar peşimde dolaşıyor bu fettan
işte daha yeni
bu sabah henüz kahvaltı bile etmeden
çay bile içmeden bir bardak
gazete okurken mahmur iki kelime takıldı parmağıma
kaşırken boynumu dalgın ovuntularla
bir de ne göreyim şaşkın
irili ufaklı bir sürü harf dökülmüş halıya
bir tür mikrop mu kaptım acaba
belki de bir salgın
bulaşıcı bir şiir virüsü
ayakkabımı bağlarken de birkaç cümle düştü gömlek cebimden
akşamdan kalmış olmalı telaşla sokuşturulmuş buruşuk
okunamaz durumda karalanmış
çivi yazısı gibi ilmiye çığ hocanın kitabından alıntı
ama hafif bir küf kokusu var sanki
belki de çok eskiden kalma sözcükler bayat
doğrusu korkutuyor beni bu şiir hastalığı
dezenfekte etmeli gömlekleri yatağı yorganı yastığı
kelime kafiye sivilceleri başvermeye başladı oramda buramda
fikirdi sesti nükteydi vurguydu düzeltmekti solundan sağından
falan filan feşmekân
beri tarafta heceli mi serbest mi ikilemi
ne huzur kaldı ne rahat
iliğime kadar ıslanmışım farkındasız şiir sağnağından
bu rutubette geçer mi hayat
geç saatlere kadar yorgun uykusuz
melankolik sarı salonlarda suskun sersem sepelek
oysa sokaklarda sonbahar sarılığında salınmak sarhoş serkeş
ben masada koltukta bağımlı ebe
sağım solum önüm arkam şiir karalaması biteviye sobe
çok gereksiz bu bağımlılık lüzumsuz
fakat ne yapayım ki böyle besleniyorum
koca bir kaktüs gibiyim kızgın sahranın ortasında
diken diken koca bir kaktüs
gövdemde birikmiş gizli kaynak dışında ekmeksiz susuz
evet sanırım bir hastalık şiir bakmak dünyaya
şiir uyanmak
şiir yatmak kıvrılıp yorgun
yollarda şiir adımlarıyla yürümek dalgın
şiirle otobüs beklemek duraklarda hiç bir yere gitmek için
şiir yiyip içmek
iki tek şiirle kafa bulmak
haydi dostlar bir kadeh de şiire için
çin çin
bir hastalık bu kesin ya da müthiş bağlayıcı bir hobi
getirisi yok
götürüsü çok
kesilmeden başıma sevimsiz bir fobi
ben de uzaklaşmalıyım buralardan diyorum
metin şekerci gibi çekilip bir peri bacasının izbesine
kalemsiz kağıtsız müziksiz kitapsız kadınsız
kimseye haber vermeden apansız
kurtulayım bu hastalıktan bir an önce
iyice arttı günlük nöbetlerim
neredeyse yirmi saatimi şiirle bölüşüyorum
giderek
şiir okyanusunda devinen bir koca deniz anasına dönüşüyorum
yetişin dostlar
yine nöbet geliyor ince ince
şiir örtün üstüme kalınca
üşüyorum dostlar
üşüyorum
üşüyorum
(9 kasım ’06)
Fuat EriçokKayıt Tarihi : 9.11.2006 19:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
'karman çorman' (ben karman curman yazmışım. Sabah sersemliğinden herhalde. :))) uyarısını yapan 'moleskine' dosta çok teşekkürler. Aklımda öyle kalmış. hemen düzelttim. Belki aldığım yeni kopya üzerinde bu gece biraz çalışırım. Kimbilir kendim ne hatalar bulacağım.
fakat ne yapayım ki böyle besleniyorum'
......
Demek ki son zamanlarda başka türlü beslenemiyorsunuz.
Umarım biraz da yollardaki güzelim yaprak sarılığında salınırsınız. Havalar çok güzel bu aralar.
(minik bir düzeltme: karman curman değil, karman çorman olacaktı sanırım.)
Belki de şiiri yazmak yerine yaşamak lazım.
TÜM YORUMLAR (1)