Bu sene bahar gecikti, bir türlü ısınamadı dünya,
Cemreler de düştü oysa çoktan havaya, suya, toprağa…
Ateş topları yağıyor gökyüzünden bir sürü insana.
Bu kadar ateşe rağmen neden hasretiz hala sıcağa?
Çoktan söndü evlerin petekleri, yakıt parası gelmiyor,
Oysaki benim ellerim çiçekçi kızlar gibi hala üşüyor,
Güneş bile sanki semada sadece kendi kendine ışıyor.
Küstü bize sanımca besbelli, yalnızca kendini düşünüyor...
Hani o dükkanımın önündeki leylak ağacının çiçekleri?
Şimdiye çoktan süslemeliydi penceremi.
Kuşların cıvıltı sesi bile gelmiyor kulağıma.
Göç etmediler mi yoksa hala daha buralara?
Kuş gribi olduğumuzu onlar da mı duydular acaba?
Çimenler hala nemli, oturamadım toprağa doya doya.
Mangalımı tüttürüp, top oynayamadım kana kana.
Saçlarımı savuramadım, sıcacık rüzgara inadıma.
Kekik toplayamadım, kokusunu çekerek burnuma,
Papatyalardan taç yapıp oturtamadım başıma.
Bu sene bahar niye gecikti, niye ısınmadı bir türlü dünya?
Bahar mı bize küskün, yoksa biz mi bahara?
Çekip getiremedik bir türlü ruhumuza, yurdumuza.
Sezen’den kıskandık, lale diktik milyonlarca,
Heyhat çabucak soldular, söktük attık çuvallara.
Şimdi şakayıklar, erguvanlar ekilecekmiş yollara.
Lalelerle bir türlü ısınamadık, umut kaldı erguvanlara! …
Kim bilir belki de mendilci çocuklar uzanıp, ısınır geceleri onların altında.
Ama ben çok üşüdüm be can, bu sene bahar gecikti İstanbul’a…
Nesrin DabağlarKayıt Tarihi : 11.5.2006 05:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Kolay kolay gitmem,kendimden uzaklara.
Bu şiir alıp götürdü beni İstanbul sokakları'na.
Hele sokaklardaki,hüzün dolu manzaralar,
Gözümün önünde canlandı,
Bir parça ekmek için verilen nice kavgalar.
Ve umursamaz dünyanın,rahat insanları
Kutlarım,gönlümün bütün samimiyetiyle.
TÜM YORUMLAR (1)