Üstünlük Kimin Hakkı?

Muhammed Rıdvan Kaya
174

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Üstünlük Kimin Hakkı?

Kovulmuş Şeytandan Rabbime Sığınırım
Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla
Kur’an-ı Kerim, insanlık tarihine ve bireylerin yaşamlarına rehberlik eden bir hidayet kitabıdır. Hucurât Suresi 13. ayet, üstünlüğün insana atfedilen soy, zenginlik veya makam gibi dünyevi unsurlarla değil, kişinin Allah’a olan yakınlığı ve takvasıyla belirlendiğini açıkça ifade eder:
"Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün olanınız, takvaca en ileride olanınızdır."
Bu ayet, toplumsal değer yargılarını sarsan bir ilkeyi gündeme getirir. İnsanlar genellikle üstünlüğü dış görünüşte ya da dünyevi başarılarla ilişkilendirirken, Kur’an bunun yerine insanın ahlaki duruşunu, Allah’a olan bağlılığını ve sorumluluk bilincini ön plana çıkarır.
Toplumda sıkça dile getirilen bir başka mesele, keramet gösterdiği iddia edilen kişilerin üstünlüğü konusudur. Oysa Kur’an’a baktığımızda, evliya olarak nitelenenlerin herhangi bir keramet sergilediğinden söz edilmez. Aksine, Allah’ın dostlarının tanımı şöyledir:
"Haberiniz olsun; Allah’ın velilerine hiçbir korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir de. Onlar, iman eden ve takvaya ermiş olanlardır." (Yunus 62-63).
Bu bağlamda, üstünlüğün ölçütü yine takva ve iman olmuştur. Şeyhlerin veya tasavvufi liderlerin mucizevi işler yaptığına dair inanışlar, Kur’an’ın açık öğretisiyle çelişir. Çünkü mucizeler yalnızca Allah’tan gelir ve Peygamberler bile kendi başlarına mucize gösterebilecek bir güce sahip değildir. En’âm Suresi 109. ayette bu gerçek şöyle ifade edilir:
"Tüm yeminleriyle Allah'a yemin ettiler ki, eğer kendilerine bir mucize gelirse ona mutlaka inanacaklar. Söyle onlara: 'Mucizeler ancak Allah'ın katındadır.' Mucize geldiğinde de iman etmeyeceklerini anlamıyor musunuz?" Bu ayet, insanların mucizelere olan beklentilerinin yanlış temellere dayandığını ve imanın ancak Allah’ın dilemesiyle gerçekleşeceğini vurgular.
Tasavvuf geleneğinde sıkça dile getirilen "keramet" kavramı, kimi zaman kişilerin olağanüstü yetenekleri olarak algılanmıştır. Ancak Kur’an perspektifinden baktığımızda, en büyük keramet istikamet üzere olmaktır. Yani, Allah’ın emir ve yasaklarına sadakatle bağlı kalmak, doğru yolda yürümek ve Kur’an’ın rehberliğinde bir hayat sürmektir. Hayatının hiçbir döneminde Kur’an’ın yeterliliğine inanmayan veya Kur’an’daki İslam’ı referans göstermeyen bir kişi, kim için veli olabilir? Kur’an’ın rehberliğini dikkate almayanlar, insanları yanlış bir üstünlük algısına sürükler. Oysa Allah, insanları sadece takvalarıyla değerlendirir ve üstün kılar. Kur’an, insanlara hayatın her alanında rehberlik eden bir kitaptır. Bu rehberliği yeterli görmeyenler, başka kaynaklara ve kişilere yönelerek bir tür sapma içine girer. Oysa Allah, Kur’an’ı en kapsamlı rehber olarak göndermiştir:
"Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık." (En’âm 38).
Kur’an’ın rehberliğine iman etmek ve onun yeterliliğini kabul etmek, bir müminin en temel görevlerindendir. Allah’a yakın olmak, keramet göstermekten veya insanları etkileyen sözler söylemekten değil, yalnızca Allah’ın rızasını gözetmekten geçer. Sonuç olarak, insanın Allah katındaki değerini belirleyen şey dünyevi başarılar, toplumsal statü veya olağanüstü işler değildir. Üstünlük yalnızca takva ile ölçülür. Hayatımızın merkezine Kur’an’ı ve onun rehberliğini koyarak, gerçek anlamda üstünlüğe erişebiliriz. Şeyhlerin keramet gösterdiği iddiası veya mucizelerle iman etmeyi bekleyenlerin yanılgısı, Kur’an’ın açık öğretileri karşısında anlamını yitirir. Unutulmamalıdır ki, “En büyük keramet, istikamet üzere olmaktır.”

Muhammed Rıdvan Kaya
Kayıt Tarihi : 12.1.2025 06:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!