ÜSTÜMÜ ÖRT
Etrafıma toplanmaya başlayan insanların şaşkınlık dolu bakışlarından anlamaya çalışıyorum olan biteni.
Asfalt soğuk, biliyorum, ama üşümüyorum.
Annemle babamın haberi yoktur daha, sıcacık evimizde uyuyorlardır bu saatte. Sabahın daha güneşle bütünleşmediği bu anların evimdeki aksini biliyorum. Hukuk okuduğum yıllardan kalma hüzünlü ama lezzetli bir tat bu. Şu an aldığımdan çok daha farklı bir tat... Şafak sökeli biraz olmuş, otobüs, lastiğinin tozu ve kaptanının uykulu gözleriyle girmiştir memleketimin il sınırlarına. Otobüsten hele bir inmeyegöreyim; en güçlü, en başarılı, mağrur ve onurlu öğrenci benimdir bana kalsa. Çünkü muhakkak fakültemle girdiğim çetin bir savaştan zafer dolu haberlerle gelmişimdir evime. Tatlı, şımarık ama biraz da haklı bir vakar ile yürürüm evimize doğru. Ev, sıcacıktır, buram buram uyku ve suskunluk kokmaktadır. Tüm evlatları bir inci kolyenin taneleri gibi bir yerlere dağılmış, karı koca bir başlarına kalmış olduklarından, pek de bozmamışlardır havasını evimin. Kapının zilini uzun uzun çalışımdan ben olduğumu anlar ve o heyecanla açar kapıyı annem. Gözleri şişmiştir, çünkü önceki gece beni beklemiştir merak ve hasret içinde. Özlem vardır gözlerinde; şefkat, vuslatın verdiği mutluluk ve ayrı kalmış olmanın hüznü... Zor şartlarda okuyor olmamın verdiği ağırlık bir de, ve daha neler neler...
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta