Şimdi size desem ki “şimdi” diye bir şey yok! ”An’layabilir misiniz beni? Bakın şimdi! Bir şey soracağım sizlere! İlk cümlenin sonundaki mi “şimdi” idi? “Başındaki mi? Şimdi size desem ki “şimdi” diye bir şey var! “ Ne kadar inanırsanız inanın, kimi cümleler vardır ki kendi kendini yalanlar. Şimdi size desem ki daha şimdi, ”şimdi! ” dedim. Diyeceksiniz ki o şimdi değil, “demindi! ” “Zaman” bile bir kelimeydi bu alemde, bir çırpıda söylenirdi. Şimdi size desem ki “zaman” diye bir şey yok! Olmayan bir şeyin geçmesini mi bekleyeceksiniz anlamak için gerçeği.
Nice gidenler vardır ki ardında bıraktığı sevgiliye “Sana günün birinde hatırlatacağım” derler. Ve de gidenlerin ardında bıraktığı “nice sevenler” vardır ki; “Ben artık her an günün birindeyim” derler.
Zaman; her zaman, her şeyin ilacı değildir. Bazen zehirdir, zıkkımdır zaman. Bitmesini hiç istemediğiniz anlarınızı alır. “Bir zamanlar” diye başlayan cümlelere hapseder. Yoksa “yok” muydu zaman? Neydi bizi böyle oyalayan? Neydi bu doğup batan gün’eşler? Neydi bu bitip tükenmez yalan? Yalnız aşıklar mı bilirdi, “yalnız” aşıklar mı anlardı, tüm anları kendine getiren anlar olduğu gerçeğini?
“Bir tanem” dersiniz mesela birine. Sonra gider ve çoğalır. Her tanesi bir taneniz olur bu hayatın. Yalnız aşıklar mı bilir, bu hayatın her tanesinin, her zerresinin, her anının hatırlattığı o üstü örtülemez hakikati? Hani “unutulur, zaman örter üstünü” derler ya. Üstü açık mı kalmış o aşkın? Titrememiz ondan mıdır? Gece gündüzün, gündüz gecenin üstünü örterdi belki ama hiç bir şey o hakikatin üstünü örtemezdi. Yalnız aşıklar mı bilir titreten o hakikati?
Bir an olsun aklınıza gelir miydi, kalbinize gelen? Bir an olsun aklınıza gelir miydi tüm anları tek bir ana hapseden “bir an” olabileceği? Yalnız aşıklar mı bilir aşkın zamana meydan okuyan bir iman olduğu gerçeğini?
Uçsuz bucaksız bir sonsuzluğun içindeki ucundan tutamayacağımız kocaman bir yalandır zaman. İçinden çıkılamayacak bir iştir ki, içi dışı olmayan. Her anıyla yalanında direten, her an kandıran, her kandığımızda kanatan acımasız bir talandır, zaman.
Sonsuz bir hissedişi içine sığdıramayacak kadar küçük ama büyüğü küçüğe vurdurup büyüklüğünden edebilecek kadar da büyük bir muamma. Her an kendinden bir şeyler kaybeden, kendisine inanana da her şeyini an be an kaybettiren, ağır ve de ağrılı bir hüsrandır, zaman.
Zamanla anlar insan “zaman” diye bir şey olmadığını. Öylesine büyük bir yalandır ki; eritir, bitirir bütün mumları, hatta yatsı vakti bile inanır ona. Üstünü örtemeyeceği şeylerde vardır ama. ”zamanla unutursun, zaman örter üstünü” dedikleri şeyler.
“Üstü açık mı kalmış aşkımızın? Titrememiz ondan mıdır? ” Kendi üstünü örtemeyen bir yalandır ki zaman, zamansız bir hissedişin getirdiği aşklara yenilir.
Kayıt Tarihi : 13.11.2016 05:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!