uslanmaz yolcularıyız yaşamın
bir kulağımızdan girip,diğerinden çıkıyor
işimize gelmez tümcelerin katilliğinde
üstümüze yok yol yordam aramak.
piramit taşlarını oynatıyoruz tanrının
kızıyor melekleri bıkıyor tövbelerimizden
bir de gizli gizli gülmüyor muyuz sevinç şarkılarıyla...
bu son olsun diye asılı çamaşırlara tuz serpiyoruz
kokmasınlar,buruşmasınlar, yanlış şeyler gelmesin akıllarına.
bir tebessümünü yakalıyorum,çılgınlığımsa diz boyu
yüzme de bilmiyorum üstelik.
gece evlerin kapılarına
çiçek resimleri yapıyorum vaktim yettiğince
kovalayan bekçinin düşen şapkasını asıyorum sokak lambasının
en tepesine.
kendide gülüyor yakacaksın görev aşkımı al düdüğümü git buralardan
olmaz diyorum,çalarsam uyanır tüm mahalle
hatta bu ülke
yangın çıksa ne yazar almış gitmiş başını cumhuriyetim
sınırlarım yanlış çizilmiş,gözetleme kulelerim terk edilmiş.
unutmuş kırmızısını Diyarbakır’ın karpuzu,Antalya’nın domatesi
yeşiline bile göz konmuş, kızların yemenisine de.
alçaklığın tarihi yeniden yazılmış şahitleri biz olmuşuz...
rüyada mıyım dedim,uyandım. ihtilalin sesine
ihtilal değil 'devrim' dedi birisi çekti kolumdan kalabalığın içine
yorgunluğum geçti,katmerlendi sevda çarpıntım
bağırdım, bağırdım.
sen baktın
doktorlar baktı.
hakkettiğime inanıldı...
Kayıt Tarihi : 10.5.2006 11:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!