Tarih bereketinin kalburunda
Asırların çamurunda kazınarak
Duvarları hüzünle maviye ve maziye saçılarak
Islak bakışları anılarda yazılarak
Duvarları hicran yutan, avluları ayak tutan
Bir zamanlar Üsküdar'ın alnını terlettiren
Hicranın uzaklığını izbe ellerinde seyrettiren
Üsküdar Toptaşı Cezaevi
Adi suçlular
Kim bilir hangi günaha kadeh kaldırdılar
Nefislerini anlık suya daldırdılar
Burada bedenleri çürüdü,
şimdi ise toprak olup kurudu
Ya adil suçlular
Kim bilir hangi davanın yumağını ördüler
Beyinleri mahkûm oldu, fikirleri prangaya vuruldu
Şairler, yazarlar, akademisyenler, siyasetçiler…
Bedenleri soldu,
şimdi ise eserlerde geleceğe kuruldu
Karanlık dudaklı zindanına bakışlarını bağladılar
Yılların darbesinde ruhlarını kapattılar
Devrilen yıllara çarpı çektiler
Gözlerinde ısırdıkları pencereden umut ektiler
Üsküdar'ın esintisini alınlarına soktular
Geleceğin atlasına kafalarını yokladılar
Harabe duran demirsiz pencerelerin hatırasında
Çıplak kalan avlusunun oltasında donan tarih ve insan
Neler fısıldar, hangi ayakların hatırasına kayıt düştü
Bilinmez bir fasıldı geldi, geçti
Cezaevinin avlusundan üflenen sigara dumanı
Sürur günlerin şafağına itilen sisi
Mahkûm günlerin dumanında yükseldi
Üzerinde kalan şu karabulutların izi
Bir zamanlar acı nefesinden cinneti kopmuştu
Hicran elindeki ruhlara yılgınlığı çökmüştü
Gözlerinde yaş, duvarlarında yas hâkimdi demir ensesinde
Üzerine dökülen şu yağmur
Mahkûm günlerinden çekilen yürek sesi
Kayıt Tarihi : 23.11.2006 21:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İnsalık yolunu kaybettiğinden beri
Çilehanesi olmuş ağu dolu günleri
Koymuş cebine sevgiden örülmüş mendili
selamlar
Kalemin var olsun
TÜM YORUMLAR (1)