Urfa'nın Ötesi Şiiri - Kasım Kobakçı

Kasım Kobakçı
1419

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Urfa'nın Ötesi

Gizemli bir serap gölü vardır Urfa'nın ötesinde,
Çalılık, çakıllı bir deve çölü,
Altı çöl, üstü göl olan bu topraklardan,
İki büyük nehir akarak semavi dinlerin cennetine ulaşır,
Doğar her ikisi de,
Gökleri delen dağların karlı ülkesinde,
Taşırlar doğanın ve insanların iyiliklerini, günahlarını, taşları, toprağı,
Ermeni yaylasından Basra Körfezi'ne kadar,

Bu yüzdendir ki,
Dicle ve Fırat nehirleri,
Musa'nın Aden bahçesi,
Muhammed'in Aden cenneti dediği yeri,
Şattü'l-Arab deltasını sular,
Çok iyi biliriz biz bu işin sırrını,
İnanır, korku dolu kullar,
İnsanları aldatan din hilelerini okumadan, anlamadan.

Cennet hayalinin çöllerde yeşerdiğini,
Düşünemeyen zavallıları ateşin neden korkuttuğunu çok iyi biliriz,
Dünya oralarda bir çöldür, susuzdur, gölgesizdir, meyvesizdir,
İnsanların hayali, en renkli özlemi, yaşam içgüdüsü,
Pırıl pırıl akan su, gölge ve meyvedir,
Oysa orada, güneş tepede bir ateş topu, toprak bir ateş kuyusu,
Cehennem ise ancak bu kadar yakar.

Dinler, kutsal kitaplar ve icat ettikleri tanrılar,
Yoksulları teselli etmek ve efendilerinin hükümdarlıklarını onların gazabından korumak için,
Allah'a ve yeryüzündeki yöneticilerine boyun eğen ve hizmetkar olan,
Yoksullara, ölümden sonra cennet masalları sunmuşlardır,
Her gün çöl ateşinde yanan ve kul olmayıp adalet arayanların ise,
Ateşte yakılma cezasıyla cezalandırılmasını emrettiler.

Bu yüzdendir ki Urfa'nın güneyi afyon masalları dünyasıdır,
Bu dünyadaki insanlar akıl almaz bir sefalet içinde masallarla beslenir, teselli edilir,
Ve bu yüzden, iyilik ve güzellik adına, en çirkin fikirler, en kaba duygular,
En karanlık ve en öldürücü dinler, bu coğrafyada ortaya çıkmıştır.

Bu dinlerle geldi kötü şanslar ve en zalim uygulamalar,
Övülmüştür bu dinlerde en vahşiler ve utanmazlar,
İslam, Hıristiyanlık, Yahudilik ve onlardan öncekiler,
Mısır, Mezopotamya, Urfa, İran, Hindistan ve İyonya'nın tanrıları,
Elçileri, peygamberleri, mitleri, müritleri, hastalıkları,
Hepsi bir anneden doğan babasız örümceklerdi.

Hindistan'dan, İran'dan, Çin'den,
Mısır'dan, Filistin'den, Sümer'den,
Topladıkları efsaneleri bunlar,
Bindirip sırtlarına birilerinin,
Tanrı yaptılar olmayan babalarını,
Dünyaya gelip, Allah adına insanlara hükmetmek için,
Hamile kalmış tapınak rahibesi fahişelerden,
Sahte ve yapay tanrı babalar yarattılar,
Ve kendilerini toplumun liderlerine elçi olarak gönderdiler,
Toplumu, düzene ve huzura kavuşturmak,
Zengin ve güçlülerin çıkarlarına uymalarını sağlamak için.

Amun-Masesa'nın postunu giydi Musa,
Ve babası Yehova'nın soyundan geliyordu,
İsrailoğullarının kıskanç ve kinci Tanrısı Yehova.

Ve altı yüz yıl sonra,
Tapınaktaki bir fahişeden,
Babasız olarak doğdu,
Ve babasının Tanrı olduğu söylendi,
Kutsal ruh denilen çarmıhtaki İsa,
Yağ sürülmüştü başına,
Ve sırtında da üç bin yıllık bir Sümer miti.

Ve bundan da altı yüz yıl sonra,
Üçüncü el bir deve çobanı,
Olunca yaşlı bir tüccar kadının,
Servet seven kocası ve kısa kervan lideri,
Ziyaret etiği fuarlardan derleyip ve toplayıp,
Yarattı kendi destanını,
Mısır, Filistin, Harran, Yemen ve Mezopotamya masallarından,
Getirdi onları daha sonra Mekke'ye,
Topluma empoze etti Allah'ın emri diye,
Hile ve yalanla, kanla, katliamla, yağmayla Allah adına en büyük felaketi yarattı.

Kasım Kobakçı
Kayıt Tarihi : 4.3.2024 00:28:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!