Koridorun uzun, sessiz yankıları,
Paslanmış bir kapının aralığından sızar,
Tebeşir kokan duvarlarda
Bir an, gözlerin bir deniz,
Göğsümde kabaran fırtına gibi.
Sen, kırık sıranın gölgesinde oturur,
Bir roman sayfasında kaybolursun.
Ellerin, eskimiş defterin kenarında,
Mavi mürekkep lekeleriyle hatırlanan,
Yalnızca bir düş değildi.
Hayat, okul bahçesinde
Toprak kokan adımlarla yürüyordu
Ve ben seni beklerdim,
Teneffüs çanında kaybolan her saniyede.
Belki bir şairdim o sıralarda,
Siyah beyaz kağıtlarda dolanan imgelerle,
Ve her dize senin için yazıldı sanıyordum,
Ellerim titrerken kalemi tutarken.
Harfler, sonsuz bir kervana dönüşür,
Kalbime yüklediğim rüzgarla savrulur.
Odamın penceresinden bakardım sana,
Huzursuz akşamlar, soğuk duvarlar,
Bir hayalin ardında büyürdü gece.
Ve sen, gülüşünle her gün batımında
Bir kez daha dokunurdun ruhuma.
Ders zilinin sesi,
Bir vedanın yankısı gibi ağırdı,
Ve her teneffüs,
Sana ulaşamamanın sancısıydı içimde.
Gözlerinle bakışmak,
Konuşmadan seni anlamaktı bütün isteğim.
Zaman geçti,
Mekan boşaldı,
Sırada bıraktığın hayaller,
Gömüldü tozlu raflara.
Bir gün dönecek misin diye beklerim hâlâ,
Çünkü bazı aşklar,
Sadece zillerin yankısında yaşamaya devam eder.
Fısıldar zaman, eski bir şarkının hatırlattığı gibi:
Belki de hiçbir savaş kazanılmaz,
Ama kaybettiğin her şeyde,
Bir şiir saklıdır geride.
Rüstem Badıllı 3
Kayıt Tarihi : 17.10.2024 01:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!