Hitler… Musolini, Pinoşe… Markos… ve re se.
Ne şanslı insanlarız da haberimiz yok… Yok, bu millet yoldan çıkmış bir kere, atalarının sözlerini bile unutmuşlar, başımıza güvercin sıçmış da haberimiz olmamış, gene de şansımız açıldı… Tanrının sevgili kullarıyız. Düşünsenize bir kere, her yıl bu günlerde ‘’Bir gün size de çıkabilir’’ diye bar bar bağırırdı televizyonlar, radyolar… Bu yıl öyle bağırmak yok. Bu yıl, sıranın bize geldiğini bizzat uygulama ile gösterdiler. İşte görüyorsunuz nasıl zengin olunuyor. Nasıl da büyük ikramiyeler çıkıyor. Siz de sıranızı bekleyin… Öyle sokaklara ‘stant’ açıp da ‘soyuluyoruz’, ‘katiller serbest polisler tutuklu’’ diyenlere bakmayın siz seneye de size çıkabilir. Boşuna dememişler ‘lafa değil, işe bak! ’ diye… İşte adamlar göz göre göre dağıtıyor. İcraatlar açıkta… Yine aynı adamları seçin ki seneye size çıkabilir…
Çok şükür, dirayetli bakanlar, dirayetli üstlerinin, direngen mücadelesine saygıyla eğiliyorlar, kendileri de piyangodan az buçuk kazandıkları için biliyorlar ki bu ‘’bir gün her eşe, her dosta, her tüyü bitmemiş bebeye de çıkabilir. Tabi onların da başlarında onlara bakan bir ana baba olmalıdır. Yani piç olmamalıdır. Bu da, kimlik kartı gibi bir şey… Bakanlarca verilir. Hiç kimse bunu kendi edinemez…
Halkın sesi çok zayıftı… Gündüz sokakların gürültüsüne bir de araçların gürültüsü eklenince halkın sesi duyulmuyordu. Bakan da birebir halka adanmış biri… Bilirsiniz karanlık olunca, bütün sesler kesilir, öyle ki, karıncanın ayak sesleri bile duyulur… İşte onun için başkan karanlığı buyurur… Halkı dinler ve halkın ne istediğine kulak verir. Uzun bürokratik işlerle zaman kaybetmez. Uygulamalar şip şak yerine getirilir. Başkan duymuştur ki bu halk başkana, istediğini istediği gibi yapabilmesi için, tanrıya duacı olmaktadır… Halkın kendisi yetki verdikten sonra vekillere de b..k yemek düşer
Akıl var mantık var… Obozit insanlar fazla kilolardan kurtulma için doktor doktor dolaşıyorlar o fazlalıklardan kurtulmak için… Kurtulamayanlar hem hareket kabiliyetleri az olduğu için, istedikleri gibi dolaşamazlar, hem koca veya karı bulamadıkları için streslenip hastalanıyorlar… Devlet de öyle değil mi? Aşırı varlıklı bir devlet, her taraf yağlı, ormanlar uzun ağaçlarla, ovalar bitmez tükenmez bağlarla, dereler ırmaklar şarıl şarıl sularla, kayalar, mermer, altın, bakır, demir, alüminyum, boraks vs…
Bu kadar yüklü bir devlet, satmakla bitmiyor… Ne yapmak lazım? Fazlalıkları atmak. Allah o fazlalıkları yüklenecek olanlara güç kuvvet versin. İşte bu devleti zayıflatmak için ilan edilmiş bir seferberlik, bunu anlamamak da eşeklik…
Bu zayıflatma operasyonunun kıymeti de bilinmeli… Devlet yükselmek için biraz çaptan düşmeli… siz hiç demirden yapılmış uçak duydunuz mu? Hafif metallerden yapılır yükselebilmesi için…
Bir imam nikahıyla eşe sahip olunur da, bir imam nikahıyla devlete sahip olunmaz mı? Neden ‘’toprak demek namus demek, vatan demek namus demek’’ diye söylenip duruyorlar… Bu devlete sahip olanlar elbette namuslarına da sahip çıkacaklar… Sen de ona ortak olmaya kalkarsan, o namusu korumak için her şeyi yaparlar… Öldürmek de namus uğruna hak olur onlara… Onlar ki padişah torunları olarak varlıklarını ilan ettiler, onların üstüne tabulu bu topraklar…
Her şeyin bir değeri vardır. Değer üzerine kurulu bütün yasalar. Şimdi, kendileri götürdükleri maldan daha değerlidirler. Çünkü; değerlendirdi onları, daha önceden götürdükleri değerler…
Burası sığırların koyunları güttüğü ülke
Mutludur ezberi bilenler ve dinleyenler
Aylar, yıllar geçer aynı yoldan gide gele
Koyunlar değişir, çobanlar değişir, değişmez türküler
Tabur tabur hizaya getirilmiş askerler
Artık ‘’Vatan için her şey mübah’’ demezler
Bir adam bin adamın tepesinde
Tek adam gösterir cesareti de
Adalet ahlak, her şey o adam için
Yine hiçbir şey değişmez bu ülkede
Yükselmek isteyen bir ülke, ayağa kalmalı önce
Onun için ayakkabıdan başladı bu bilmece
Ayakkabı kutusu deyince akan sular durur…
Uzlaştık sayılır, ayakkabı kutularının değerinde
Uzlaşmanın olduğu yerde susulur…
Ne güzel beslenip gidiyordum
Canı cehenneme aşımda kılı gösterenlerin
Ne ‘namuslu’ adamlar seçiyorum
Kendileri beş para etmese bile
Makama saygı diye s…liyorum…
İşte o makam! Kimileri için budaklı sopa
Kimileri için sürgün, ölüm, karışmak kayıplara
Kimileri için, cevizli, fıstıklı, lokum
Kan içinde olsa bile avuçlarım…
Ben de halk olarak alkışlıyorum.
Kayıt Tarihi : 28.12.2013 21:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!