Unutulmayan Anılar Şiiri - Savaş Barha

Savaş Barha
482

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Unutulmayan Anılar

Kuytu bir köşeye sinmiş
bulutların ağlayışını izliyordum.
Soğuğa ve gök gürültüsüne aldırmaksızın.

Yağmur damlaları
kurşun gibi yere düşüyor,
gözyaşlarım yağmura karışıyordu.

Grevde mi çöpçüler?
Bu ne sessizliktir böyle?
Kedileri, köpekleri kim kovdu?
Kim sokak lambalarını söndürdü?
Yine kim bir çocuğun kalbini kırdı?
Bu gaddar fırtına kime kızıp hırçınlaşıyor?

Karanlık suskunlukla kol kola geziyor.
Bu sessiz çığlıklar kimden, nereden geliyor?

Kafayı sıyırmanın eşiğindeyim.
Neyse, yalnız değilim.

İçimdeki senle bir ben varım sokakta.
Ben ve sen; biz her şeye, herkese yeteriz.

İçim ne kadar da dolu.
Sokaklar ne kadar da boş.

Hangi anıyı anıp da
efkârlanıp buraya geldim?

Bu sefer seni hatırlatan neydi?
Bilmiyorum, bilmek istemiyorum.
Seni hatırladıkça ölmek istemiyorum.

Yedi buçuk ay önce
şehrinden ayrılmıştım.

O gün ölüyormuş gibi
acı çeke çeke, yaş dolu gözlerle
senden uzaklaşma kederini tekrar tatmış
ve zihnimdeki bu gizli mabede sığınmıştım.

Sonra yine bir gece rüyalarımı süslemiştin.
Beni sana bağlayan gülüşünle bana bakmıştın.

O gecenin ayazında
ben, yani illegal yanın
hayalimdeki gizli mabede,
yani sana sığınmıştım gözyaşım.

Beni mi andın o an?
Nasıl oldu da yokluğun
ansızın içime çığ gibi çöküverdi?

Çatı saçaklarından dökülen damlalara karıştı
bir zamanlar ellerinle sildiğin alnımdaki terim.

Yokluğuna değil,
yokluğundaki kedere alıştım.

Yürekten gülmeye,
kalpten haykırmaya hasretim.

Bilirsin her şey herkese yakışmaz.
Sana ağlamak, bana susmak, güle solmak.

Gökyüzünden yeryüzüne
sağanak sağanak sevinç yağarken
hüznü yazmak, hüznü yaşatmak kime ne katar?

Aşkı yaz, aşka olan inancı yaz,
sevdayı, sevdalıları yaz ey koca tarih.

Ben, kaderin elinde oyuncağa dönmüş bir garip;
aşk, kadere baş kaldırmış isyankar bir devrimci.

Beni yaz, bendeki aşkı yaz, ağladığım günleri yaz.

Gözlerin gibi masmavi bir gökyüzü,
yüzün gibi pak bir yeryüzü istiyorum.

Yerle gök arasında
senle yaşamak istiyorum.

Sus diyorsun.
Konuşmamız doğru değil diyorsun.

Seni kırmayıp peki diyorum, susuyorum.
Sustukça parça parça parçalanıp ölüyorum.

Fakat ben susunca sen,
kara bahtımın yedi ceddine
küfürler savurmama sebep olacak
cümleler kurdurtuyorsun bana.

Ya Rabb!
Bu nasıl bir araftır?

Yâr için taşı iğne ile oyarsın;
bir çocuk heyecanıyla, sabırla.

Yâre kelimelerle can verirsin,
binlerce yıllık kutsal bir inançla.

Deniz kabukları toplarsın;
arzularla, zevkle, avuç avuç.

Tozlanmış raflarda saklanıyor
anıları hatırlatan anılar.

Şişelerde sevilmeyi bekliyor
ellerini özleyen çakıl taşları.

Mektuplar sararıyor,
mektuplardaki sözler eskiyor.

Korkma!
Anılar anıldıkça
tebessümler çoğalır.

Savaş Barha
Kayıt Tarihi : 28.10.2018 00:16:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


25 EYLÜL 2018 SALI

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Savaş Barha