Kazım Koyuncu'nun Anısına
Sis esintisinden
Ezgi taşıdı
Karadeniz hoyratlığına.
Tulum eşliğinde,
Mıhlama Tadında.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Vefalı kaleminizi kutlarım.Yeniden sizi burada görmek umudu ile saygılar.
kaleminize sağlık sn özbek...
sevgilerimle...
Ve nice
Hemşin,Laz, Gürcü
Sevda türküleri
Koynunu sana açmışken.
“Koyverdin gittin”
“Koçari senin yarinken.”
“Hiç mi düşünmedin sen
sevdiklerin böyle ağlarken”
o gittide emaneti var bizlerde...sırtımızda tasıdıgımız şair ceketi var,sanıyorlarki 2 gün sonra hersey unutulur,
sanıyorlarki 2 gün sonra kazım koyuncu unutulur..
sanıyorlarki kadedeniz daha cok ağlayacak...ama yok and içtik biz hersey ortaya çıkacak tüm suçlular bulunacak ve tek tek hesap sorulacak...
Erken yaşta kaybettik onu...daha cokşeyler yapacaktı bizim için karadeniz için kazım koyuncu...Ama bizim acımız daha büyük yüksel bey..herseyden önce müziğimizin nadir misyonerlerinden birini kaybettik....kendini Türkiyeye ispatlamış nadir değerlerimizden birini kaybettik...ama hersyeden önce hemşerimizi kaybettik Yüksel abi...Şöyle baksana kaç kişi var artvili müziği tüm Türkiye'ye sunan...saysan bir elin beş parmağı değil...Onunla bayrağı birlikte taşıyan bayer şahin var...şimdi onu yanlız bırakmammak lazım..ona destek olmak lazım...Kazım koyuncunun bayrağını ve sevyisini tüm türkiyeye yaymak lazım...
Ne güzel demişsin
Sis esintisinden
Ezgi taşıdı
Karadeniz hoyratlığına.
Tulum eşliğinde,
Mıhlama Tadında.
diye evet öyle oldu o bize karadenizi taşıdı,müziği taşıdı,tulumu taşıdı,taşıdı ama o şimdi yok,bizede onları emanet bıraktı...Emanetine sahip cıkmak görevimiz..İşte buyuzdende bizler onun yürekli gönüllüleriyiz...
çok tesekkür ederim...Onu unutmamak adına yazdığınız bu şiir için...herseyi o kadar güzle anlatmışsınız ki banada sadece kendi yasımdan alıntılar yapmak kaldı...
Yüreğinize sağlık....
Emrah Çetinkaya
Masal_prensi
Senin için en çokta şarkıların ağlayacak,yetim kalan şarkıların,yetim kalan gitarın,yetim kalan şiirlerin,yetim kalan tulumun,yetim kalan karadenizin ve yetim kalan şair ceketin ağlayacak herkesten önce...
'emrah Çetinkaya'
Şair ceketliydi kazım koyuncu'
Bakıyorumda karadeniz bile sana saygıdan renklerini yarıya indirmiş.Bakıyorumda ertesi gün Karadeniz de saygıdan renklerini koyu eylemiş.Mavi deniz şimdilerde koyu,şimdilerde kırmızıya çalıyor,anladımki karadeniz de kan ağlıyor.Kısacası karadeniz bile bayrağını matem ilan etmiş bayrağını yarıya indirmiş...
'Emrah Çetinkaya'
'Sair Ceketliydi Kazım Koyuncu'
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta